Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kamu görevlisine mesai dışında hakaret,tehdit,yaralama

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-09-2012, 15:35   #1
av.yağmur deniz

 
Varsayılan Kamu görevlisine mesai dışında hakaret,tehdit,yaralama

Sanık ,polis memurunun yolunu keserek,daha önceden yaptığı işlemle ilgili açılan ceza davasında tanıklık yapması , tutanaktaki olayı inkar etmesi için ısrar etmiş,polisin reddi ve karşılıklı atışma üzerine sanık tarafından başlıktaki suçlar işlenmiştir.Aynı dosyada polis memuru da sanığa karşı hakaret ve yaralama fiiilini işlediğinden sanıktır.olay memur istirahat halindeyken işlenmiştir.Bu durumda sanık, kamu görevlisine hakaret,ve yaralamadan ceza alırmı?Yargıtay kararı ekler misiniz?
tehdit polisin silahı belinden alınarak işlenmiştir.bu durumda ceza değişir mi?
Old 24-09-2012, 16:06   #2
heyyou

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2008/4-180
K. 2008/205
T. 23.9.2008
• KAMU GÖREVLİSİNE HAKARET ( Kendiliğinden Soruşturulacak ve Kovuşturulacak Nitelikte Bir Suç Olduğu - Kamu Davasının Şikayetten Vazgeçme Nedeniyle Düşürülmesine Karar Verilmesinin Yasaya Aykırılığı )
• KAMU DAVASININ DÜŞÜRÜLMESİ ( Kamu Görevlisine Görev Sırasında Hakaret - Şikayetten Vazgeçme Nedeniyle Davanın Düşürülmesine Karar Verilemeyeceği )
• GÖREVDEN DOLAYI GÖREV SIRASINDA HAKARET ( Sanığın Emniyet Müdürlüğü Binası Önünde Nöbet Tutmakta Olan Polis Memuru Mağdura Hitap Ettiği Anlaşılacak Şekilde "Yata Yata Para Kazanıyor Şerefsizler" Demesi )
• ŞİKAYETTEN VAZGEÇME ( Kamu Görevlisine Görev Sırasında Hakaret Kendiliğinden Soruşturulacak ve Kovuşturulacak Nitelikte Bir Suç Olduğu - Kamu Davasının Şikayetten Vazgeçme Nedeniyle Düşürülmesine Karar Verilemeyeceği )
5237/m.125/1-3a-4,131

ÖZET : Olay günü sanık, emniyet müdürlüğü binası önünde nöbet tutmakta olan polis memuru mağdura hitap ettiği anlaşılacak şekilde, "yata yata para kazanıyor şerefsizler" demiştir. Sanığın söylediği sözlerin tahkir edici nitelikte olduğunda ve hakaret içerdiğinde, keza mağdur polisin kamu görevlisi olduğu hususlarında bir kuşku bulunmamaktadır. Sanık ile mağdur önceden birbirlerini tanımamakta ve aralarında husumet de bulunmamaktadır. Sanığın, polislik görevine duyduğu düşmanlık ve görevin yerine getirilme şekline yönelik olarak söylediği hakaret içeren sözler ile mağdur tarafından ifa edilen kamu görevi arasında nedensellik bağı bulunduğu açıktır. Sanığın eylemi, 5237 sayılı TCY.nın 125. maddesinin 3. fıkrasının ( a ) bendindeki suça uymaktadır ve aynı Yasanın 131/1. maddesi uyarınca kendiliğinden soruşturulacak ve kovuşturulacak nitelikte bir suçtur. O halde Özel Dairece, sanığa yönelik bir görev ifa edilmemesi nedeniyle hakaret suçunun nitelikli halinin oluşmadığının kabulü ve kamu davasının şikayetten vazgeçme nedeniyle düşürülmesine karar verilmesi yasaya aykırıdır.

DAVA : Sanık AG'nin, hakaret suçundan 5237 sayılı TCY.nın 125/l-3/a-4, 62. maddeleri uyarınca 11 ay 20 gün karşılığı olarak sonuçta 7.000 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında CYY.nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş, sanığın yüzüne karşı verilen bu hüküm yasa yollarına başvurulmaması üzerine kesinleşmiştir.

Adalet Bakanlığının 05.06.2007 gün ve 29349 sayı ile yasa yararına bozma isteminde bulunması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 06.11.2007 gün ve 8617-9050 sayı ile gündemde gerekçesine yer verildiği üzere, eylemin bir görevden dolayı değil, görev sırasında gerçekleştiği, TCY.nın 125/3. maddesinin ise görevden dolayı olmayan hakaret eylemlerinde uygulanamayacağının gözetilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğu, suç vasfı yönünden de Yasa Yararına Bozma isteğinde bulunup bulunulmayacağının takdiri Adalet Bakanlığına ait olmakla Yerel Mahkeme kararının bu yönde değerlendirildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilmiştir.

Adalet Bakanlığınca, Özel Dairenin başvurusu gözetilerek, 07.02.2008 gün ve 8006 sayı ile yasa yararına bozma isteminde bulunması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 06.05.2008 gün ve 3635-8577 sayı ile;

"... 5237 sayılı TCY.nın 125/1 maddesidir kimseye onur, şeref ve saygınlığım rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu'nun .... veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç ayda iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır..."

Aynı maddenin 3. fıkrasında ise, "Hakaret suçunun;

a ) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b ) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c ) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz "

TCY.nın 131/1. maddesinde ise “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır" hükmü düzenlenmiştir.

1- TCY.nın 125. madde metninde nitelikli hakaret durumunda verilmesi öngörülen en az bir yıl cezanın adli para cezası mı yoksa hapis cezası mı olduğu açık olmamakla birlikte hükümdeki "bir yıl" ibaresinden adli para cezası ve hapis cezasının anlaşılması gerekir.

Maddenin 1. fıkrasında hakaret suçuna ilişkin ceza adli para ya da hapis cezası seçimlik olarak öngörülmüştür.

TCY.nın 50/2. maddesi uyarınca "suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez "

Suçun nitelikli hallerine ilişkin 3. fıkrasındaki hükmün en az bir yıl hapis cezası olarak anlaşılması gerektiğinin ileri sürülmesi halinde, bu bir zorunluluk kabul edildiğine göre, alt sınırdan 1 yıl olarak belirlenen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesinin olanaklı olduğunu düşünmek gerekir. Bu durum TCY.nın 50/2. maddesi gereği engellenemez. Dolayısıyla sonuç hapis cezasının paraya çevrilebilmesi olanaklı ise önce hapis cezası verip sonra bu cezayı paraya çevirmek yerine, 1. fıkra uyarınca doğrudan adli para cezasına hükmedilmesi yasal ve hukuka uygundur.

2- Sanığın emniyet müdürlüğü önünde nöbet tutan ve kendisine karşı bir görev ifa etmeyen polis memuruna "yata yata para kazanıyorsunuz şerefsizler" diyerek hakaret etmesinin bir görevden dolayı değil, görev sırasında gerçekleşmesi karşısında TCY.nın 125/3, maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemiş olması hukuka aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığının tebliğnamelerindeki görüş yerinde bulunduğundan, Niğde Sulh Ceza Mahkemesinin 06.02.2007 tarih ve 2007/164-103 sayılı kararının CYY.nın 309. maddesi:Kanun Yararına Bozulmasına, ancak yakınan K. E şikayetinden vazgeçtiğinden sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCY.nın 73/1 131/1 ve 5271 sayılı CYY.nın 223/8, 309/4-c maddesi uyarınca düşürülmesine" karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise 30.06.2008 gün ve 35109 sayı ile;

"... Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunda, hakaretin yalnızca görevin yerine getiriliş biçimiyle ilgili olması şart değildir. Hakaret, kamu görevlisinin görevine veya görevin yerine getiriliş biçimine yönelik olabilir. Herhangi bir kamu görevine karşı duyulan düşmanlık sebebiyle o görevi ifa eden veya etmiş olan görevliye hakarette de illiyet bağının varlığının kabulü gerekmektedir. Bu bağlamda, yerine getirilmekte olan veya yerine getirilen görevin, yalnızca bir kişiye ( sanığa ) karşı ifa edilmesi zorunluluğu yoktur. Nitekim, madde metni ve gerekçesinde de hakarete konu olan görevin, mutlaka bir kişiye ( sanığa ) karşı yapılmakta olan veya yapılan bir görev olması gerektiğine ilişkin bir sınırlama bulunmamaktadır. Ayrıca madde ve gerekçesine göre, görevin yapılması sırasında veya yapılmasından sonra görev nedeniyle işlenen hakaret ile bu suç oluşabilir.

Somut olayda, kamu görevlisi güvenlik nedeniyle emniyet müdürlüğü önünde nöbet sırasında sanığın hakaret eylemi, kamu görevlisinin yaptığı görevin yerine getiriliş biçimi ile ilgilidir, mağdurun ifa ettiği görev nedeniyledir. Sanığın kamu görevlisinin yaptığı görevin yerini getiriliş biçimine yönelik olan hakaretinin, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlediğinin kabulü gerekmektedir. Yerine getirilmekte olan görevi aşağılamak biçimindeki eylem, sanığa karşı bir görev ifa edilmediğinden bahisle görev sırasında gerçekleştiğinin kabulünün hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır..." görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, 4 Daire kararının kaldırılmasına ve Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

KARAR : Saflığın hakaret suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında çözülmesi gereken hukuki sorun, dosya kapsamına göre sabit nöbet tutan polis memuruna "yata yata para kazanıyorsunuz, şerefsizler" sözleriyle basit hakaret suçunu mu yoksa nitelikli hakaret suçunu mu oluşturduğu, buna bağlı olarak da soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.

Hakaret suçu 5237 sayılı TCY.nın İkinci Kitabında "Kişilere Karşı Suçlar" başlıklı ikinci kısmında "Şerefe Karşı Suçlar" başlıklı 8. bölümde 125. maddede düzenlenmiştir.

Maddenin birinci fıkrasında suçun temel şekli, üçüncü fıkrasında ise nitelikli halleri düzenlenmiştir. Aynı Yasanın 131/1. maddesi uyarınca, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret dışında kalan hakaret suçlarının takibi şikayete bağlıdır.

Uyuşmazlık konusunu ilgilendiren "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" suçunun incelenmesinde yarar vardır.

5237 sayılı TCY.daki düzenleme, 765 sayılı TCY.ndan farklıdır. 765 sayılı Yasa döneminde memura hakaret halleri cezalandırılmış olup, memura görev sırasında herhangi bir nedenle hakaret edilmesi hali dahi nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. 5237 sayılı Yasada ise, memur kavramına göre daha geniş bir kapsama sahip "kamu görevlisi" esası kabul edilmiş ve yalnızca kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret edilmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Görev sırasında görevinden dolayı olmayan hakaretler ise 125. maddenin 1. fıkrasında düzenlenen basit hakaret suçunu oluşturacak ve soruşturulması ve kovuşturulması da mağdurun şikayetine bağlı olacaktır.

"Görevinden dolayı" kavramından ne anlaşılması gerektiğine gelince; yapılan kamu görevi ile hakaret eylemi arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Hakim bu nedensellik bağının bulunup bulunmadığını saptayarak, eylemin, suçun basit haline mi yoksa nitelikli haline mi uyduğunu belirleyecektir. Bu saptama yapılırken, hakaret eylemlerine muhatap olan kamu görevlisinin faile karşı doğrudan veya dolaylı görev yapması koşulu aranmayacaktır. Zira, hakaret doğrudan görevle ilgili olabileceği gibi, görevin yerine getiriliş yöntemi ya da sonuçları ile ilgili de olabilir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.11.1992 gün ve 303-320 sayılı kararında da aynı esas kabul edilerek, hakaret suçunun görev dolayısıyla işlenmesinde aranacak hususun, hukuka uygun bir surette yapılan görevin hakaret nedeni oluşturmasının olduğu vurgulanmış, bir kamu görevine karşı duyulan düşmanlık nedeni ile görevi ifa eden veya etmiş olan görevliye yönelik bir hakarette de o görevle suç arasında nedensellik bağı bulunduğu kabul edilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Olay günü sanık, emniyet müdürlüğü binası önünde nöbet tutmakta olan polis memuru mağdura hitap ettiği anlaşılacak şekilde, "yata yata para kazanıyor şerefsizler" demiştir. Sanığın söylediği sözlerin tahkir edici nitelikte olduğunda ve hakaret içerdiğinde, keza mağdur polisin kamu görevlisi olduğu hususlarında bir kuşku bulunmamaktadır. Sanık ile mağdur önceden birbirlerini tanımamakta ve aralarında husumet de bulunmamaktadır. Sanığın, polislik görevine duyduğu düşmanlık ve görevin yerine getirilme şekline yönelik olarak söylediği hakaret içeren sözler ile mağdur tarafından ifa edilen kamu görevi arasında nedensellik bağı bulunduğu açıktır. Sanığın eylemi, 5237 sayılı TCY.nın 125. maddesinin 3. fıkrasının ( a ) bendindeki suça uymaktadır ve aynı Yasanın 131/1. maddesi uyarınca kendiliğinden soruşturulacak ve kovuşturulacak nitelikte bir suçtur. O halde Özel Dairece, sanığa yönelik bir görev ifa edilmemesi nedeniyle hakaret suçunun nitelikli halinin oluşmadığının kabulü ve kamu davasının şikayetten vazgeçme nedeniyle düşürülmesine karar verilmesi yasaya aykırıdır.

Bu itibarla haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri ise, "Özel Dairece benimsenen gerekçe isabetli olup, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir." görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2-Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 06.05.2008 gün ve 3635-8577 sayılı kararının KALDIRILMASINA,

3-Adalet Bakanlığının 05.06.2007 ve 07.02.2008 tarihli yasa yararına bozma istemlerinin REDDİNE,

4-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine,

15.07.2008 tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 23.09.2008 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.

Koyulaştırdığım kısma göre, sizin olayınızda polis memuru, görevini yaptıktan sonra görevi nedeniyle müvekkilinizin eylemlerine maruz kalmış durumda. Bu açıdan değerlendirirsek ağırlaştırıcı nedenle müvekkiliniz aleyhine mevcuttur kanaatindeyim.
Old 24-09-2012, 22:39   #3
rancho

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Sanık ,polis memurunun yolunu keserek,daha önceden yaptığı işlemle ilgili açılan ceza davasında tanıklık yapması , tutanaktaki olayı inkar etmesi için ısrar etmiş,polisin reddi ve karşılıklı atışma üzerine sanık tarafından başlıktaki suçlar işlenmiştir.Aynı dosyada polis memuru da sanığa karşı hakaret ve yaralama fiiilini işlediğinden sanıktır.olay memur istirahat halindeyken işlenmiştir.Bu durumda sanık, kamu görevlisine hakaret,ve yaralamadan ceza alırmı?Yargıtay kararı ekler misiniz?
tehdit polisin silahı belinden alınarak işlenmiştir.bu durumda ceza değişir mi?
Polisin o sırada görev esnasında olmadığını söylemişsiniz. Bunu ispat ederseniz, mağdurun sıfatı sıradan bir vatandaş konumuna gelecek ve verilecek ceza ile kovuşturma usulünü etkileyecektir kanaatindeyim. Yani kamu görevlisine hakaret,tehdit veya direnme olmayacaktır.
Old 25-09-2012, 08:04   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Olay memur istirahat halindeyken işlenmiştir. Bu durumda sanık, kamu görevlisine hakaret,ve yaralamadan ceza alır mı?
Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret istirahat halinde de görevinden dolayıdır.

Sanığın eylemi, polisin görevi nedeniyle tanıklık yapması konusundan kaynaklanmaktadır. Eylem ile görev arasında nedensellik bağı bulunmaktadır. Eğer polis görevi nedeniyle tanıklık yapacak olmasaydı hakaret, tehdit, yaralama eylemi de olmayacaktı. TCK 125.maddesi eylemin görev nedeniyle yapılmış olması koşulunu aramış ama mesai saati diye bir koşul koymamış.

Aksi düşünülürse herkes kamu görevlisine hakaret etmek için resmi dairelerin önünde çıkış saatini bekler. Halbuki kapılarda böyle bir kalabalık görülmemektedir.

Saygılarımla
Old 01-12-2012, 07:32   #5
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Kamu Görevlisi - Hakaret - " Serseriler "

http://www.resmigazete.gov.tr/main.a...2/20121201.htm

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı: 2012/78

Karar Sayısı: 2012/111

Karar Günü: 12.9.2012

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Dinar Sulh Ceza Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU : 26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinin son cümlesinin, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 13., 17., 19. ve 38. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

I- OLAY

Sanık hakkında kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan açılan kamu davasında itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

II- İTİRAZIN GEREKÇESİ

Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:

“Mahkememizin 2010/114 sayılı dosyasında sanığın mağdurlara “serseriler” demek suretiyle kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ettiği gerekçesiyle kamu davası açıldığı, ilgili davada uygulanması muhtemel kanun hükümlerinin 5237 sayılı TCK’nın 125/1, 125/3-a-son cümle, 125/4 olduğu mahkememizce tespit edilmiştir.

Sanığın atılı suçu işlediği sabit olduğu takdirde verilecek cezanın TCK 125/1, 125/3-a, 125/4, 43/1 ve TCK 61 hükümleri dikkate alınarak verilmesi düşünüldüğü halde sanığa verilecek cezanın en az 1 YIL 2 AY 17 GÜN veya 442 GÜN (442x20=8.840,00 TL) olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasası ve uluslararası insan hakları belgeleri birlikte değerlendirildiğinde, suç ve cezalarla ilgili en önemli unsurun orantılılık olduğu sonucuna varılmaktadır.

Bir eylemin suç olarak düzenlenmesi eylemin toplumsal düzeni bozucu niteliği dikkate alınarak yasama organının takdirinde olduğu şüphesizdir. Ancak yasama organının suç olarak kabul ettiği kamu düzenini bozucu nitelikteki eyleme uygulanan yaptırımın da eylemle orantılı olması gerekmektedir.

Eldeki dosyada eylem sabit kabul edildiği takdirde sanığın alacağı ceza miktarı işlediği suçun karşılığı olmanın ötesine geçmiş olacak ve sanığın eyleminin karşılığı misli olarak sanığa ödetilmiş olacaktır. Oysa cezanın amacı eyleme karşılık orantılı bir yaptırım uygulamak ve ıslah olup, öç alma duygusu değildir.

Bu durum karşısında TCK 125/3-a-son cümle hükmünün 1982 TC Anayasası’nın Başlangıç Kısmı’na, 13, 17, 19 ve 38. maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmış olup, ilgili hükmün Anayasa’nın 146-153 maddeleri gereğince iptaline karar verilmesi talep olunur.”

VI- SONUÇ

26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinin son cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 12.9.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Old 01-12-2012, 09:36   #6
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

İki konu açıklığa kavuşturulmalı:
1- Kararın gerekçesi de okunarak karar doğru anlaşılmalı
2- ''son cümlesi'' ifadesinin ne anlama geldiği sorulmalı

1- TCK 125'nci maddesinin 3.fıkrasının a bendinin iptal edilmemesine ilişkin kararın gerekçesi aşağıda sunulmuştur:
''Kamu görevlisine karşı işlenen hakaret suçunun nitelikli hal kapsamında sayılabilmesi için hakaret suçunun kamu görevlisinin görevinden dolayı işlenmesi gerekir. Bu bakımdan itiraz konusu kural ile korunmak istenen hukuksal yarar, yaptığı görev dolayısıyla devleti temsil eden kamu görevlilerinin toplum içindeki itibarı ve diğer bireyler nezdindeki saygınlığı yanında; kamu görevlisinin yürütülmesine katıldığı kamusal hizmetlerin daha etkin yerine getirilmesini sağlamak ve kamu menfaatini korumaktır. Buna göre kamu görevlisine karşı işlenen hakaret suçu için öngörülen ceza ile korunan hukuki fayda dikkate alındığında, suçun basit haline göre alt sınırı daha ağır bir ceza öngörülmesinde ölçülülük ilkesi ile çelişen bir yön bulunmamaktadır.''
''Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.''

2- Anayasa Mahkemesi kararında geçen ''son cümlesi'' ifadesini ben anlayamadım. TCK 125/3-a zaten bir cümleden ibaret.

Saygılarımla
Old 01-12-2012, 10:13   #7
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Görüş

Anladığım:

m.125/3

a)
b)
c)

Her bir bentten sonra "Virgül" olduğu için,

"İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz."

hükmü tüm bentler için "son cümle"...

Kararda,bu ortak "son cümle"nin, m.125/3-a bağlamında, AY.m.2'ye aykırı olmadığına hükmedilmiş.

Saygı ve sevgilerimle
Old 01-12-2012, 10:39   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
İTİRAZIN KONUSU : 26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinin son cümlesinin, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 13., 17., 19. ve 38. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

125/3-a "son cümle" oldukça ilginç...

Alıntı:
5237 S.lı Türk Ceza Kanunu MADDE 125
Hakaret
(1) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.

125/3 "son cümle" deseydi "Cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz" şeklinde anlaşılırdı. Burada 125/3 maddede (a), (b), (c) bentleri ayrılmış... ve (a) bendinde de tek cümle mevcut... ister virgül ister nokta koyalım tuhaf bir durum var sanki...

Tek cümleye son cümle demek manasız olacağı için sanıyorum sayın Metin'in belirttiği gibi (a) bendini tamamlayan diğer cümleleri yanyana yazıp, bir sonuç çıkarmak zorunlu:
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
Old 01-12-2012, 11:11   #9
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

1.TCK.m.125/3 “Hakaret suçunun; Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.”
hükmünden ibaret olsa idi…
Anayasa Mahkemesi, “ Bu fıkranın (CÜMLENİN -!?-) AY.m.2’ye aykırı olmadığına…” diyecekti.

Fakat ... 125/3'ün (a),(b), (c) bentleri olduğu için...
hüküm 125/3-a bendi ile sınırlı olarak verilmiş.

Yani (b) ve (c) bentleri için de Anayasaya aykırılık savında bulunmak mümkün.

2.Peki ... “ İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz” Bir cümle midir ? Ya da “Son cümle” midir?

http://www.tdk.gov.tr/index.php?opti...8dc37.85619268

1. isim, dil bilgisi Bir yargı bildirmek için tek başına çekimli bir fiil veya çekimli bir fiille kullanılan kelimeler dizisi, tümce
"Ben bu cümleyi üç defa okudum, hiçbir şey anlayamadım." - B. R. Eyuboğlu

Sevgili Dikici,

Yasa koyucu avukatları düşündüğü için
... Yasayı biraz karmaşık yazıyor..

Saygı ve sevgilerimle.
Old 01-12-2012, 14:45   #10
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı : (3)Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.


Benim düşünceme göre alıntının tamamı(3.cü fıkranın tamamı) bir cümledir. a, b ve c bentleri cümlede söz konusu olan 'nitelikli hakaret suçunu' oluşturan şıklardır. a, b ve c şıklarından birisinin gerçekleşmesi suçun gerçekleşmesi için yeterlidir. Ortada tek bir cümle var. d, f, g, h şıkları eklenmiş olsaydı veya a,b,c şıklarından birisi eksik olmüş olsaydı bile cümle yine aynı ve tek cümle olmuş olurdu. Sayın Av.Armağan Konyalı'ya Anayasa Mahkemesi kararındaki çelişkiye dikkat çektiği için teşekkürler.

Saygılarımla
Old 01-12-2012, 19:12   #11
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

" Çelişki " yok !

Saygılarımla
Old 01-12-2012, 20:13   #12
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Mutlu Birlikten kuvvet doğar

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
http://www.resmigazete.gov.tr/main.a...2/20121201.htm

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı: 2012/78

Karar Sayısı: 2012/111

Karar Günü: 12.9.2012

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Dinar Sulh Ceza Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU : 26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinin son cümlesinin, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 13., 17., 19. ve 38. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

IVI- SONUÇ

26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinin son cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 12.9.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Konu sabah dikkatimi çekmişti. Hatta o mahmurlukla, maddede değişiklik olduğuna kanaat getirip, madde metnini şerhlerde düzeltecektim. Fakat ibareyi okuduğumda şaşakaldım. ))) Nereyi düzelteceğime bir türlü emin olamazken, Anayasa Mahkemesi kararının tümünü okumaya karar verdim.

Şükür ki bir değişiklik yoktu.

Bu arada kararı irdelersek;

Tek cümle ile çok forksiyon yaratılmak istenmiş, 125/3 'ün a,b,ve c bentlerinin tek ortak bitiş cümlesi var: İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
Alıntı:
İTİRAZIN KONUSU : 26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinin son cümlesinin, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 13., 17., 19. ve 38. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

İçerik incelemesi ile, hakaretin nitelikli hallerinden "kamu görevlisine görevinden dolayı" işlenmesi cezanın alt sınırının yüksek olmasında bir sakınca görülmemiş..sonucu ortaya çıkıyor. (Birey devlet içindir..)
Alıntı:
Kamu görevlisine karşı işlenen hakaret suçunun nitelikli hal kapsamında sayılabilmesi için hakaret suçunun kamu görevlisinin görevinden dolayı işlenmesi gerekir. Bu bakımdan itiraz konusu kural ile korunmak istenen hukuksal yarar, yaptığı görev dolayısıyla devleti temsil eden kamu görevlilerinin toplum içindeki itibarı ve diğer bireyler nezdindeki saygınlığı yanında; kamu görevlisinin yürütülmesine katıldığı kamusal hizmetlerin daha etkin yerine getirilmesini sağlamak ve kamu menfaatini korumaktır. Buna göre kamu görevlisine karşıişlenen hakaret suçu için öngörülen ceza ile korunan hukuki fayda dikkate alındığında, suçun basit haline göre alt sınırı daha ağır bir ceza öngörülmesinde ölçülülük ilkesi ile çelişen bir yön bulunmamaktadır.

Türkçeyi bu kadar yetersiz kullanma başarısı gösterildiği için ayrıca kutlarım..

Saygılarımla,
Old 01-12-2012, 20:36   #13
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
" Çelişki " yok !

Saygılarımla

Çelişki yok, doğru.
Çelişki yerine mantık hatası, Türkçe hatası, yazım hatası,v.s. desem olur mu?

Saygılarımla
Old 01-12-2012, 21:56   #14
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
Gemici

Alıntı:
Çelişki yok, doğru.
Çelişki yerine mantık hatası, Türkçe hatası, yazım hatası,v.s. desem olur mu?

Olmaz !

Sayın Gemici,

Madde metninin ve kararın eleştirilişi konusunda
İlkinde “Okuma yanılgısı” ; ikincisinde “yanılgıda ısrar” denilebilir.

Alıntı:
Av.Ufuk Bozoğlu

Alıntı:
Türkçeyi bu kadar yetersiz kullanma başarısı...

Sayın Bozoğlu,

"Yetersiz kullanma" yargısına nasıl vardınız?

Hepinize saygı ve sevgiler.
Old 01-12-2012, 23:59   #15
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

İTİRAZIN KONUSU : 26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinin son cümlesinin, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 13., 17., 19. ve 38. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

IVI- SONUÇ

26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinin son cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 12.9.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Alıntı:
Yazan Av.Hulusi Metin
Sayın Bozoğlu,

"Yetersiz kullanma" yargısına nasıl vardınız?



Çünkü TCK 125/3-a son cümlesinin iptal edilip edilmemesini değil TCK 125/3-a bendinin iptalinin gerekip gerekmediğini tartışıyorlar. Düşüncesindeyim.


TCK 125/3-a son cümlesinin iptal edilmesi gerektiğini tartışırsanız, ve sonuçta TCK 125/3-a son cümlenin iptaline karar verirseniz. (a) fıkrası kalır, ortak son cümle "işlenmesi halinde cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz cümlesi çıkar..Ya da bulduğumuz son cümlenin yanına parantez açarlar artık; a bendi dursa da bu son cümleyi onun için iptal ettik..diye.

"3.fıkra son cümle üç bent için ortak"; (a) bendinin son cümlesinin iptali cümlesini iptal etmek gerekir. ))

Düşüncem bu yönde ve Kararın "tartışma konusu" ve "sonuç" metinlerini Türkçe ve hukuk tekniği açısından da yetersiz buluyorum.

Selamlarımla..
Old 02-12-2012, 01:01   #16
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Hulusi Metin
Olmaz !

Sayın Gemici,

Madde metninin ve kararın eleştirilişi konusunda
İlkinde “Okuma yanılgısı” ; ikincisinde “yanılgıda ısrar” denilebilir.

Alıntı:
(3)Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

Tartışmanın aslını yukarıdaki fıkrada kaç cümle olduğu sorusu, daha doğrusu Anayasa Mahkemesinin fıkrada kaç cümle olduğu konusundaki yorumu oluşturuyor.
1) Fıkrada bir cümle mi var, birkaç cümle mi var?
2) Birkaç cümle varsa, 1.ci, 2.ci, 3.cü, 4.cü cümleler hangileridir?
3) İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. ifadesi bir cümle midir? Bence hayır. Bir cümle ise ve son cümle ise bu cümlenin ilk cümlesi, veya 1.ci, 2.ci, 3.cü cümleleri hangileridir?
4) Anayasa Mahkemesi kararının konusu nedir?
Alıntı: IVI- SONUÇ
26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinin son cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 12.9.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Nedir bu alınıtda sözü geçen son cümle?
125/3 ün:
a bendi mi?
a bendi + İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. ifadesi mi?
yoksa sadece İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. ifadesi mi?

Saygılarımla
Old 02-12-2012, 07:56   #17
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yasa koyucunun dili - AYM.nin Hükmü

Alıntı:
Av.Ufuk Bozoğlu

Alıntı:
(Birey devlet içindir..)

Sayın Bozoğlu

1. Karardan bu yargıya nasıl vardınız ?

Alıntı:
...TCK 125/3-a son cümlesinin iptal edilip edilmemesini değil TCK 125/3-a bendinin iptalinin gerekip gerekmediğini tartışıyorlar. Düşüncesindeyim.

2.Son cümlenin (a bendi bağlamında) anayasaya aykırı olup olmadığı tartışılmış…

Alıntı:
Düşüncem bu yönde ve Kararın "tartışma konusu" ve "sonuç" metinlerini Türkçe ve hukuk tekniği açısından da yetersiz buluyorum.

3.1.Düşüncenize saygı duyarım.
3.2.Türkçe dil kuralları ve Hukuk Tekniği açısından “Yetersiz” (!)’ lik savınızın gerekçeleri yok!


Alıntı:
VI- SONUÇ
26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinin son cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,


Sayın Katılımcılar,

Yerel mahkemenin İtirazı ve AYM.’nin konusu:

Hakaret suçunun; Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, işlenmesi halinde … “Cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz” cümlesinin Anayasaya aykırı olup olmadığıdır

Türkçemizin cümle türleri:

1.Birden fazla cümle bir araya gelip bir cümleymiş gibi görünebilir.

2.Bir cümle anlam ve yargı bildiren, yüklemi ve birbirini anlam bakımından bütünleyen birden fazla kelime ya da kelime grubundan da oluşabilir.

3.Her cümle bir yüklem ve varsa ona bağlı diğer öğelerden oluşur.

4.(3.) fıkra (ki bana göre) “Şartlı Birleşik Cümle”dir ve uygulanabilmesi için birbirinden bağımsız üç şarta bağlanmıştır.

Bu şartlar Yasa’nın 125.maddesi’nin 3. Fıkrasında, (a),(b),(c) bentlerinde ayrı ayrı gösterilmiştir.

Tartışılan kararda verilen hüküm; Şartlı bileşik Cümlenin “… cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz” son cümlesinin (a) şartı bağlamında, Anayasaya aykırı olmadığıdır.

Yani fıkranın (b) ve (c) bentleri için ayrıca itiraz olanağı mevcut.

Fıkra metni:

(3.)Fıkra aşağıdaki gibi yazılmış olsa idi… :

Hakaret suçunun; Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

Hüküm de şöyle olurdu:

Hakaret suçunun;
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, “ İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz” son cümlesi, Anayasaya aykırı değildir!

(Dikkat! Son cümlenin Anayasaya aykırı bulunmayışı, “kamu görevlisi” ile sınırlı.)


Saygılarımla
Old 02-12-2012, 13:44   #18
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sayın Metin,

Karar üzerinde birden fazla kişi çeşitli düşüncelerle ne denmek istendiğini / ne yazıldığını anlamaya çalışıyorsa çelişki yoktur veya herşey açıktır demek bana göre mümkün değildir.

Saygılarımla..
Old 02-12-2012, 17:07   #19
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
Av.Ufuk Bozoğlu

Alıntı:
Karar üzerinde birden fazla kişi çeşitli düşüncelerle ne denmek istendiğini / ne yazıldığını anlamaya çalışıyorsa çelişki yoktur veya herşey açıktır demek bana göre mümkün değildir.


Old 02-12-2012, 21:17   #20
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan türk dil kurumu,Güncel Türkçe Sözlük
birleşik cümle
isim, dil bilgisi
isim, dil bilgisi Bir veya birkaç yan cümle veya ara cümle ile bir temel cümleden kurulan cümle, birleşik tümce

Birleşik cümle tamlaması hoşuma gitmedi nedense, Türk Dil Kurumu kullansa bile!
Ben söz konusu cümleyi (tümceyi) 'Bileşik Cümle(tümce) olarak öğrendim. Eskiye bağlılğımdan mı yoksa mantıken bana daha doğru geldiğinden mi bilemiyeceğim. Allahtan ki 'bileşik cümle' konusunda yalnız değilim. Tahir Nejat Gencan'da Türk Dil Kurumu Yayınları'ndan olan ve 3.cü baskısı 1975 yılında yapılan 'Dilbilgisi' adlı eserinde 'Bileşik Tümce' kavramını kullanıyor.

'Bileşik cümle' kavramını 'birleşik cümle'ye yeğlememin sebebi ortada birleşen cümlelerin değil, Bir veya birkaç yan cümle veya ara cümle ile bir temel cümleden kurulantek bir cümlenin bulunuşu. Kısaca belirtmek gerekirse ortada bir temel cümle ve bu temel cümleyi tamamlıyan yan cümleler var. Ortada 1,2,3 sıralamasından ziyade temel cümleyi tamamlıyan bir veya birkaç yan cümle var. İlk ve son cümle burada söz konusu değil, olsa olsa, ilk yan cümle, ikinci yan cümle..., son yan cümle söz konusu olabilir.

Tahir Nejat Gencan bunu şu şekilde tarif ediyor: Tümleyen ve tümlenen önermelerden kurulmuş olan söz dizisine BİLEŞİK TÜMCE denir(Sayfa 121)Ve devam ediyor:a) Her bileşik tümcede ancak bir çekimli eylem vardır; yani bir tek temel önerme bulunur.
b) Bir bileşik tümcede kaç eylem varsa o kadar yan önerme vardır...Yan önermelerin sayısı için sınır yoktur.


Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
"siz adamı terörist edersiniz ...hepinize yazıklar olsun" ifadesi - kamu görevlisine karşı hakaret beren Meslektaşların Soruları 48 15-06-2012 16:55
basit yaralama, hakaret, tehdit. Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 3 02-06-2010 11:21
kamu görevlisine görevden dolayı hakaret av.asen öznur Meslektaşların Soruları 1 12-05-2010 15:38
Kamu Görevlisine Hakaret Suçu Oluşmuş mu? MEHMET BİROL ŞAHİN Meslektaşların Soruları 4 09-11-2007 23:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11106896 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.