Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

muvazaalı takibe dayanılarak cebri icra yoluyla satılan taşınmazın kaydının iptali

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-02-2017, 13:49   #1
Av. Semray Cüstan

 
Varsayılan muvazaalı takibe dayanılarak cebri icra yoluyla satılan taşınmazın kaydının iptali

Müvekkil ile eşi arasında boşanma ve mal rejiminden kaynaklı tasfiye davaları devam etmektedir. Müvekkilin ayrıca eşine karşı açmış olduğu ecrimisil davası da bulunmaktadır ve nafaka alacağı için de icra takibi başlatılmıştır. Taraflar arasında hukuki süreç bu şekilde işlerken eş, muvazaalı bir şekilde kendi hakkında icra takibi başlatıp aile konutu şerhi bulunan kendi adına kayıtlı ve fakat müvekkil ile müşterek çocukların kullanımına tahsis edilen taşınmazı cebri icra yoluyla sattırmıştır. Taşınmazı satın alan da muvazaalı takibin alacaklısıdır. Müvekkil tarafından muvazaalı takibin iptali için dava açılmıştır. Bu davanın kazanılması halinde cebri icra yoluyla satılan ve fakat artık yolsuz olan ihale ile muvazaalı takibin alacaklısına geçmiş olan tapunun iptali için müvekkil dava açabilir mi? Artık muvazaalı takip alacklısı alacağına kavuşmuş olduğu için tarafımızdan açılan muvazaa nedeniyle takibin iptali davası istirdata mı dönüşür?
Old 08-02-2017, 15:01   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/29985
Karar: 2012/37986
Karar Tarihi: 13.12.2012


İHALENİN FESHİ İSTEMİ - İHALE TARİHİNDE HENÜZ İCRA MAHKEMESİNDE İCRANIN GERİ BIRAKILMASI YARGILAMASININ DEVAM ETTİĞİ VE SATIŞIN DURDURULMASI YÖNÜNDE BİR KARAR ALINMADIĞI - İHALENİN YAPILMASININ USUL VE YASAYA UYGUN OLDUĞU - HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: İcra mahkemesinin geri bırakılma isteminin reddine ilişkin kararına karşı istinaf yoluna başvuran borçlu veya üçüncü şahıs, takip konusu alacağın yüzde on beşi nispetinde teminat yatırmadığı takdirde satış durmaz. Somut olayda ihale tarihinde henüz icra mahkemesinde icranın geri bırakılması yargılamasının devam ettiği ve satışın durdurulması yönünde bir karar alınmadığından ihalenin yapılması usul ve yasaya uygundur. Mahkemece ihalenin feshi isteminin reddi yerine, varsayıma dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir.

(2004 S. K. m. 33, 134, 149/A) (818 S. K. m. 226) (12. HD. 26.04.2013 T. 2013-6604 E. 2013/15979 K.)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı A. S. tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. D tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Alacaklı Türkiye Finans Katılım Bankası tarafından borçlu M. İ. aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takipte, takibin kesinleşmesinden sonra alacağın A. S.'a temlik edildiği, temlik alacaklısının talebiyle borçlu adına kayıtlı taşınmazın 8.7.2011 tarihinde 1.artırmada alacağa mahsuben satıldığı, borçlunun takibin derdest menfi tesbit davası nedeniyle kesinleşmediği ve satış şartnamesinin usulüne uygun düzenlenmediği gerekçesiyle ihalenin feshini talep ettiği, mahkemece temlik alan yönünden davanın kabulüyle ihalenin feshine karar verilmiştir.

Kural olarak; usulüne uygun biçimde gerçekleşen ihaleden sonra icra takibinin iptal edilmesi, icranın geri bırakılması veya alacaklının takip dosyasından feragat etmesi halinde dahi bu hususlar ihalenin feshi nedeni yapılamaz. İİK.nun 134.maddesinde ihalenin feshi nedenleri teker teker belirtilerek gösterilmemiştir. Sadece <ihalenin BK.nun 226.maddesinde yazılı>, <satış ilanı tebliğ edilmemiş olması>, <satılan malın esaslı niteliklerindeki hata> ve <ihaledeki fesat> nedenleriyle ihalenin bozulabileceğine değinilmiştir.

İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamasında;

1- İhaleye fesat karıştırılmış olması

2- Artırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler

3- İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler

4- Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması şeklinde sıralanmıştır.

Devletin cebri icra gücü vasıtasıyla, devlet güvencesinde yapılan ihalede mahcuzu satın alan üçüncü kişinin, takibin iptali, icranın geri bırakılması veya ihaleden sonra borcun ödenmesi nedeniyle doğrudan hiçbir ilişkisi olamaz.

Alacaklı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte borçlunun yasal süresinde Kahramanmaraş İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/830 Esas sayılı dosyası üzerinden icra emrinin iptalini istediği dosyanın karar tarihi itibariyle derdest olduğu, mahkemece tedbir kararı verilmediği, keza aynı mahkemenin 2011/334 esasında kayıtlı satış kararının iptali ve Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/471 esas sayılı menfi tesbit davalarının derdest olduğu ve tedbir kararı bulunmadığı anlaşılmıştır. İİK nun 149/a-1 maddesinin göndermesi ile olayda uygulanması gereken aynı kanunun 33.maddesine göre icra mahkemesine yapılan itiraz icrayı ve satışı durdurmaz. İİK nun 149/a-2 maddesine göre ise, İcra mahkemesinin geri bırakılma isteminin reddine ilişkin kararına karşı istinaf yoluna başvuran borçlu veya üçüncü şahıs, takip konusu alacağın yüzde onbeşi nispetinde teminat yatırmadığı takdirde satış durmaz.

Somut olayda ihale tarihinde henüz icra mahkemesinde icranın geri bırakılması yargılamasının devam ettiği ve satışın durdurulması yönünde bir karar alınmadığından ihalenin yapılması usul ve yasaya uygundur.

Mahkemece yukarıda yazılı ilkelere uygun olarak yapılan ihalenin feshi isteminin reddi yerine, varsayıma dayalı olarak yazılı gerekçe ile ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Davalı A. S.'ın temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.12.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.


T.C.
K.MARAŞ
İCRA HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO: 2011/440
KARAR NO: 2011/716


DAVA: İhalenin Feshi
DAVA TARİHİ: 15/07/2011
KARAR TARİHİ: 16/08/2011


Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine mahkememize açılan <ihalenin feshi> davasının yapılan açık yargılaması sonunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 15.07.2011 havale tarihli dilekçesinde özetle; K. Maraş 4.İcra Müdürlüğünün 2009/6283 dosyası ile K. Maraş Karamanlı Mah. Sümbüllü mev. 3992 ada 2 parsel 5/100 arsa paylı 2. kat 6 nolu mesken vasfındaki taşınmazın, haciz ve kıymet işlemlerinden sonra 08/07/2011 tarihinde 4. icra müdürlüğünce A. S.'a satıldığını, davalı Türkiye Finans Katılım Bankasının 500.000 TL değerinde ipoteği mevcut olduğu halde, satış şartnamesinde bu ipotekli, gayrimenkulün ipotekle yükümlü olarak mı satılacağı, yoksa ipotek bedelinin satış bedelinden mi ödeneceği hususunda satış şartnamesinde açıklama yapılması gerekmesine rağmen satış şartnamesinde bir açıklık bulunmadığını, taşınmazın değerini 104.711.37 gösterildiğini, taşınmazın satışının yapıldığı 2009/6283 E sayılı dosyada takibin kesinleşmediğini, İcra Hukuk Mahkemesi 2009/830 E sayılı dosya ile açmış olduğu icranın geri bırakılması davası, 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/344 E sayılı menfi tespit davalarının derdest olduğunu ve takibin kesinleşmediğini, taşınmazın satılmasına karar veren icra müdürlüğünün bu kararının iptali ipin şikayette bulunduğunu belirterek ihalenin feshine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
K.Maraş 4. İcra Müdürlüğünün 2009/6283 E. sayılı takip dosyasının celp edilerek tetkik edilmiştir.

DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Şikayet, İİK.nun 134. maddesine taalluk eden usul ve yasaya uygun olmayan şekilde yapıldığı iddia edilen gayrimenkul ihalesinin feshi şikayetinden ibarettir. Şikayet süresindedir.

K.Maraş İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/830 e. sayılı dosyasının incelenmesinde davacı Aslan M. İ.'in vekili aracılığı ile davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. Aleyhine açtığı K.Maraş 4. İcra Müdürlüğünün 2009/6293 esas sayılı dosyasındaki icra takibinin icrasının geri bırakılmasına ilişkin dava olduğu, davaya yargılama sırasında A. S.'ın dahili davalı olarak katıldığı, davanın derdest olduğu anlaşılmıştır.

K.Maraş İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/334 esas sayılı dosyası incelendiğinde davacı Aslan M. İ.'in vekili vasıtası ile davalılar Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş ve A. S. aleyhine açtığı K.Mararş 4. İcra müdürlüğünün 2009/6283 esas sayılı dosyasındaki satış kararının iptali davası olduğu ve davanın derdest olduğu görülmüştür.

K.Maraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/471 esas sayılı dosyasının incelenmesinde yine davacı Aslan M. İ. vekili vasıtası ile davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. Ve A. S. aleyhine açtığı K.Maraş 4. icra müdürlüğünün 2009/6283 esas sayılı dosyasındaki takibe konu alacak yönünden menfi tespit davası olduğu görülmüştür.

Yapılan yargılama, dava dilekçesi, K.Maraş 4. İcra Müdürlüğünün 2009/6283 esas sayılı dosyası, K.Maraş İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/830 e. sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamından davalı (alacaklı) Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. Tarafından davacı (borçlu) Aslan M. İ. aleyhine 09/11/2009 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başlandığı, örnek 6 nolu icra emrinin borçluya 10/11/2009 tarihinde tebliğ edildiği, K.Maraş 4. Noterliğinin 12/04/2011 tarih ve 06135 yevmiye nolu temlik senedi ile icra dosyasındaki alacağın alacaklı Türkiye Katılım Bankası A.Ş tarafından A. S.'a temlik edildiği, temlik alan vekilinin talebi üzerine borçluya çıkartılan temlik muhtırasının 16/05/2011 tarihinde tebliğ edildiği, temlik alan (davalı) vekilinin 16/05/2011 tarihinde borçlunun sahibi olduğu taşınmazın satışını talep ettiği, icra müdürlüğünce satış hazırlıklarına başlandığı ve 08/07/2011 tarihinde yapılan 1. açık artırmada alacağına mahsuben, 67.500,00 TL bedelle temlik alan A. S.'a ihalesinin yapıldığı görülmüş, davacı, satış şartnamesinde ipotekli taşınmazın ipotekle yükümlü olarak mı satılacağı yoksa ipotek bedelinin satış bedelinden mi ödeneceği hususun yer almadığını belirterek ihalenin feshine talep etmiş ise de; satış şartnamesinde ipotek yükümlülüğünün gösterilmemesi ihaleye talibi ve talebi arttırıcı bir etki yapacağından, alacaklının dolayısı ile borçlunun lehine bir durum olduğundan ihalenin feshini gerektirmeyeceği kanaatine varılmıştır. Davacı icra takibi kesinleşmeden satış kararı verildiğini ve taşınmazın satıldığını bildirerek ihalenin feshini talep talep etmiş olup; davacı (borçlu) tarafından K.Maraş 4. icra müdürlüğünün 2009/6283 esas sayılı dosyasındaki icra takibinin İİK. 149/a maddesine dayalı itfa nedeniyle icrasının geri bırakılmasına ilişkin süresinde dava açtığı, bu davanın halen K.Maraş İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/830 esas sayılı dosyasında derdest olduğu görülmüştür. İİK. 149/a-2 maddesinde icra mahkemesinin geri bırakma işleminin reddine ilişkin kararına karşı istinaf yoluna başvuran borçlu veya 3. şahıs, alacağın %15'i nispetinde teminat yatırmadığı takdirde satış durmaz hükmü getirilmiş olup, bu hükmün karşıt kavramından icra mahkemesinin, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibinde icra takibinin icrasının geri bırakılması talebi ile açılan davanın reddine karar verilmesi halinde bile temyiz yoluna başvurulması halinde %15 teminat ile satışın duracağı sonucunun doğacağı, satış kararının alındığı 16/05/2011 ve ihalenin yapıldığı 08/07/2011 tarihinde K.Maraş İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/830 esas sayılı dosyasındaki davanın derdest olduğu, dolayısı ile icra takibinin kesinleşmemiş olduğu, icra takibi kesinleştirilmeden ipotekli taşınmazın satışa çıkartıldığı ve satışının yapıldığı anlaşıldığından yapılan ihalenin bu sebeple feshine karar vermek gerekmiştir.

Davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. Tarafından davaya konu K.Maraş 4. İcra müdürlüğünün 2009/6283 esas sayılı dosyasındaki alacak 12/04/2011 tarihinde A. S.'a temlik edildiğinden hakkındaki davanın, davada davalı (pasif) husumeti bulunmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1- Şikayetin davalı Türkiye Katılım Bankasın A.Ş yönünden HUSUMET YÖNÜNDEN REDDİNE,

2- Şikayetin davalı A. S. yönünden KABULÜNE,

Buna göre K.Maraş 4. İcra müdürlüğünün 2009/6283 E. Sayılı dosyasında 08/07/2011 tarihinde yapılan ihalenin feshine,

3- Davacı tarafından yapılan 45 TL yargılama giderinin davalı A. S.dan alınarak davacıya verilmesine,

4- Peşin harcın mahsubu ve yeterliliğine,

5- AAÜT uyarınca 360,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı A. S.dan alınarak davacıya verilmesine,

6- AAÜT uyarınca 360,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş ye verilmesine,

Dair davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı, tefhimden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/08/2011 (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 08-02-2017, 15:05   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

17.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/22064
Karar: 2015/2865
Karar Tarihi: 17.02.2015


TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - DAVACININ İDDİASINI KANITLAMASI HALİNDE İDDİANIN ALACAĞIN TAHSİLİNE YÖNELİK BULUNDUĞU - İPTAL VE TESCİLE GEREK OLMAKSIZIN DAVACININ TAŞINMAZLARIN HACİZ VE SATIŞINI İSTEYEBİLMESİ YÖNÜNDE HÜKÜM KURULACAĞI

ÖZET: Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.

(6098 S. K. m. 19) (2004 S. K. m. 277, 283)

Dava: Taraflar arasındaki tapu iptali tescil davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-Karar-

Davacı vekili, müvekkilinin davalı L. ile 2002 yılında evlendiğini, dava konusu taşınmazın evlilik birliği, içinde 2007 yılında müvekkilinin altınlarının bozdurularak ve ailesinin yardımı ile alındığını, davalı L.’ın 19.10.2010 tarihinde açtığı boşanma davasından dört gün önce 15.10.2010 tarihinde dava konusu taşınmazı kardeşinin eşi davalı O. B.'a muvazaalı olarak sattığını belirterek satış işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı L. K. vekili, dava konusu taşınmazın aile konutu olmadığından davacının dava açma hakkı bulunmadığını, taşınmazın banka kredisi ve davalı O.'dan alınan borç ile satın alındığını, davacının herhangidir geliri ve katkısı bulunmadığını, taşınmazın borca mahsuben davalı O.'a 65.000 TL bedelle satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı O. B., 2007 yılında borç olarak davalı L.’a 125 adet altın verdiğini, borç ödenmediği için taşınması borca mahsuben 65.000 TL karşılığı aldığını, satış bedelinin 53.000 TL'sinin altınlar karşılığı, kalan 12.000 TL’nin de nakit olarak ödediğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre davacının iddiasının soyut iddia niteliğinde olduğu, dava konusu taşınmazın borca mahsuben davalı O.’a satıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava TBK'nun 19.maddesi uyarınca muvazaalı işlem yapıldığı iddiasına dayalı tapu kaydının iptali ile borçlu adına tescili istemine ilişkindir.

Bir davada taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir.


Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında İİK’nın 277 ve devamı maddelerin düzenlenmiş olan iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.

Somut olayda davacının iddiasının soyut iddia olduğu, dava konusu taşınmazın borca mahsuben davalı O.’a satıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.

Mahkemece, davacı yararına hükmedilen nafakaya ilişkin olarak Kızıltepe 1.Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin 10.4.2014 tarih 2013/837 Esas 2014/342 Karar sayılı ilamının kesinleşmesi beklenerek anılan ilam kesinleştiği takdirde yani davacının alacaklı olduğu belirlendiği takdirde, dava konusu taşınmaz satışı yönünden davalılar arasındaki akrabalık durumu, satış işleminin boşanma davasından dört gün önce olması, taşınmazın rayiç bedelin altında ve alacağa mahsuben devir edilmesi (mutad ödeme olmadığından)gibi maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirilerek, TBK'nun 19. madde gereğince danışıklı işlemin var olup olmadığı konusunda toplanan delillere göre karar vermesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17.02.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 08-02-2017, 15:07   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi
Esas: 2008/19669
Karar: 2010/1150
Karar Tarihi: 21.01.2010


TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - AİLE KONUTU OLAN TAŞINMAZIN SATILMASI - DAVANIN TAŞINMAZIN DEVİR ÖNCESİ MALİKİ OLAN DAVACININ KOCASININ HUKUKİ DURUMUNU ETKİLEDİĞİ - KOCANIN DAVAYA DAHİL EDİLMESİ - EKSİK HASIMLA HÜKÜM KURULMASININ İSABETSİZ OLUŞU

ÖZET: Dava, taşınmazın devir öncesi maliki olan davacının kocası M. O.’ın hukuki durumunu etkilemektedir. Adı geçen şahsın davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delillerinin toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken eksik hasımla yargılamaya devam edilip hüküm kurulması doğru olmamıştır.

(4721 S. K. m. 194) (1086 S. K. m. 186)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda gün numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 1- Dava Türk Medeni Yasasının 194. maddesinde düzenlenen aile konutu olan taşınmazın satılmış olması sebebiyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir.

Dava, taşınmazın devir öncesi maliki olan davacının kocası M. O.’ın hukuki durumunu etkilemektedir. Adı geçen şahsın davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delillerinin toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken eksik hasımla yargılamaya devam edilip yazılı biçimde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

2- Dava konusu taşınmaz davalı tarafından dava sırasında üçüncü kişilere devredilmiştir. Mahkemece Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 186. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekirken bu hususun nazara alınmaması da usul ve kanuna aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda 1, 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre de sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 tarih içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 21.01.2010

KARŞI OY YAZISI

Davalı, dava konusu taşınmazı cebri icra ile iktisap etmiş (TMK. m. 705/2), tapu kütüğünde adına sicil oluştuktan sonra da dava dışı üçüncü kişiye satmıştır. Taşınmazın cebri ihale yoluyla davalıya satışında önce davacı ile kocasının aile konutu olduğunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Aile konutunun hak sahibi eş tarafından sair eşin açık rızası bulunmadıkça devredilemeyeceğine ait Türk Medeni Yasasının 194/1. maddesinde yer alan hüküm, ancak iradi tasarruf işlemleri için geçerlidir. Cebri icra ile gerçekleşen devirler bu hükmün dışındadır.

Bu itibarla 194’e dayalı bir geçersizlik iddiası cebri ihale ile taşınmazı iktisap eden davalıya karşı ileri sürülemez. İktisabı sağlayan cebri ihale işlemi ve dayanağı icra takibi iptal edilmedikçe, sair bir ifade ile davalının üzerindeki tescil, hukuki sebepten yoksun (yolsuz) hale gelmedikçe, taşınmazı davalıdan devralan üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmamasının hukuken bir önemi de bulunmamaktadır. Çünkü o taşınmazı malikinden devralmıştır. Öyleyse davacı, taşınmazı cebri ihale ile iktisap etmiş olan davalıdan devralan üçünü kişiye karşı da 194/3’teki şerhten kaynaklanan bir hakkını dermeyan edemeyecektir. Hukuki durum böyle olunca, davacının eşinin ve davalıdan bu taşınmazı devralan üçüncü kişinin davaya dahil edilmesi, davanın sonucuna etkili olmayacaktır. Bu bakımdan hükmün açıklanan nedenlerle onanması gerektiği düşüncesindeyim. Değerli çoğunluğun bozma düşüncesine iştirak etmiyorum. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Cebri icra ila satılan tarladaki ekinlerin akıbeti yrmnkr Meslektaşların Soruları 0 19-07-2016 11:02
Kiralanan taşınmazın tahliyesi yoluyla takibe itiraz ve takipten sonra yapılan kısmi ödeme nostrabugraus Meslektaşların Soruları 7 03-12-2015 19:10
cebri icra yolu ile satılan taşınmazın tahliyesi hakkında cunapiedra Meslektaşların Soruları 3 12-11-2015 16:09


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04707408 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.