Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Taşınmazın Aynına ve Muhdesata İlişkin İlamların Zamanaşımı

Yanıt
Old 29-04-2022, 23:15   #1
norrinradd

 
Varsayılan Taşınmazın Aynına ve Muhdesata İlişkin İlamların Zamanaşımı

Herkese merhaba. Ortaklığın giderilmesi devam ederken, Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında ortaklığın giderilmesine esas arsadaki binaların hak sahipliğinin tespitine ilişkin dava açılmış ve davada herkesin binalardaki hak sahipliği ile mülkiyeti arsa payı oranıyla orantılı olarak tespit edip 2009 tarihinde kesinleşmiş.

Bu davada bizim lehimize de karşı tarafa da vekalet ücreti hükmedilmiş. Akabinde 2018 tarihinde, kesinleşmeden itibaren 9.5 yıl sonra karşı taraf ilam vekalet ücretini takibe koymuş ve tarafımızca zamanaşımı iddiasıyla icra hukuka başvurulmuşsa da icra hukuk tarafından “taşınmazın aynına yönelik ilamlar ve ferisi niteliğindeki vekalet ücreti” zamanaşımına uğramaz diye şikayetin reddine karar verilmiş ve istinaf edilmeden kesinleşmiş.

Akabinde biz de aynı ilam vekalet ücretini kesinleşmeden itibaren bu sefer 11 yıl sonra 2020’de ilamlı takibe koyduk, bu sefer karşı taraf icra hukuka başvurdu ve başka bir icra hukuk mahkemesi ise “bu davada taşınmazın aynına ilişkin ilam yoktur, burada muhdesatin tespiti yapilmistir ve muhdesatin tespiti sahsi haktir 10 yillik zamanasimina tabidir, zamanaşımı süresi dolduğundan icranın geri bırakılmasına” karar verdi. Biz de bu kararı istinaf etmeyi düşünüyoruz. Ancak şunu sormak istiyorum:

1. 2009 kesinleşme tarihli asliye hukuk kararda: “dava konusu taşınmaz içinde bulunan giriş katın davacı ve davalı adına yarı yarıya malik olduklarının tespitine” karar verilmiştir. Zannımca bu karar muhdesata ilişkin, taşınmaz aynına değil. Muhdesata ilişkin ilam 10 yıllık zamanaşımına tabi ancak bir örnek Yargıtay 12. HD, 2011/32519 E., 2012/17136 K. sayılı kararında “taşınmazın mülkiyetine ve taşınmaz üzerindeki ayni haklara ilişkin ilamlar, şahsın ve aile hukukuna ilişkin ilamlar ile ayni hakka dayalı olarak alınan taşınmaza müdahalenin önlenmesi ilamları zaman aşımına uğramaz.” dediği dikkate alınırsa sonuçta taşınmaz üzerinde ayni hak sayılmasa işbu bina taşınmaz mülkiyeti sayılmaz mı? İcranın geri bırakılması kararını istinaf ederkenki gerekçem ne olmalı ve sizce kazanır mıyım?

2. İlk mahkeme kararında, taşınmazın aynına ilişkin zamanaşımına uğrayamaz şeklindeki aleyhimize olan karara karşı istinaf etmedik ve kesinleşti ancak menfi tespit davası açmama engel değil sanırım. Alacaklı bakımından maddi anlamda kesin hüküm teşkil ediyor icra hukuk mahkemesindeki icranın geri bırakılması kararı. Ancak borçlu açısından icranın geri bırakılmasının reddi kararı sanırım maddi kesin hüküm sayılmıyor, İİK sadece alacaklı için öngörmüş diye biliyorum, doğru mu? İkincisi ise karşı taraf tam 10 yıl dolmadan 1 ay önce takibe koymuş. Menfi tespit açarsam hakkın kötüye kullanılmasından davayı kazanabilir miyim? Sanki zamanaşımı dolmaya çok kısa bir süre kala hakkın kullanılması, dürüstlük kuralına aykırı kabul ediliyor diye hatırlıyorum. Teşekkür ederim şimdiden.
Old 03-05-2022, 08:03   #2
imsel

 
Varsayılan

muhdesatın aidiyetinin şahsi hak olduğu görüşüne katılıyorum.menfi tespitte 1 ay kala hakkın kullanılmasında ise hakkın kötüye kullanılması iddianızın dinlenmeyeceğini bu hakkın süresinde kullanıldığına karar verileceğini düşünüyorum.
Old 06-05-2022, 12:24   #3
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.Muhdesat şahsi bir hak olmakla beraber,verilen karar muhdesatın arsa mülkiyetine aykırı düşecek oranda davacı tarafından yapıldığının tespine yönelik bir karar olmayıp , muhdesatın arsa mülkiyetindeki oranlara uygun şekilde paydaşların mülkiyetinde olduğunun tespitine yönelik bir karardır.Mahkeme "bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur" şeklindeki TMK m. 684/1'deki mülkiyet kuralını uygulamıştır. Bu haliyle bu ilam , ayni hak niteliğindeki mülkiyetin tespiti ile ilgilidir. Dolayısı ile taşınmazın aynına yönelik ilam ve ferisi zamanaşımına tabi olmadığından , icra takibinde 10 yıllk zamanaşımının uygulanmaması gerekirdi.

2. İcra mahkemeleri dar yetkili mahkemelerden olduğundan verdikleri kararlar geniş yetkili genel mahkemeler (Asliye HUkuk) yönünden maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Dolayısı ile İcra Hukuk mahkemesinin verdiği kararlar "menfi tespit /istirdat" davası açılmasına engel teşkil etmez.

3.Bir hakkın zamanaşımı süresinin dolmasına bir ay kala kullanılmasının "hakkın kötüye kullanılması" nedeni sayılacağına dair genel bir hukuk kuralının varlığına rastlamadım.

8. HD., E. 2016/21430 K. 2019/1326 T. 12.2.2019
Esas No.: 2016/21430
Karar No.: 2019/1326
Karar tarihi: 12.02.2019


...Dava; muhdesatın tespiti talebine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 sayılı TMK 684/1 mad.). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarınıda kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 mad.). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 maddeler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir.
Old 06-05-2022, 12:43   #4
norrinradd

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
1.Muhdesat şahsi bir hak olmakla beraber,verilen karar muhdesatın arsa mülkiyetine aykırı düşecek oranda davacı tarafından yapıldığının tespine yönelik bir karar olmayıp , muhdesatın arsa mülkiyetindeki oranlara uygun şekilde paydaşların mülkiyetinde olduğunun tespitine yönelik bir karardır.Mahkeme "bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur" şeklindeki TMK m. 684/1'deki mülkiyet kuralını uygulamıştır. Bu haliyle bu ilam , ayni hak niteliğindeki mülkiyetin tespiti ile ilgilidir. Dolayısı ile taşınmazın aynına yönelik ilam ve ferisi zamanaşımına tabi olmadığından , icra takibinde 10 yıllk zamanaşımının uygulanmaması gerekirdi.

2. İcra mahkemeleri dar yetkili mahkemelerden olduğundan verdikleri kararlar geniş yetkili genel mahkemeler (Asliye HUkuk) yönünden maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Dolayısı ile İcra Hukuk mahkemesinin verdiği kararlar "menfi tespit /istirdat" davası açılmasına engel teşkil etmez.

3.Bir hakkın zamanaşımı süresinin dolmasına bir ay kala kullanılmasının "hakkın kötüye kullanılması" nedeni sayılacağına dair genel bir hukuk kuralının varlığına rastlamadım.

8. HD., E. 2016/21430 K. 2019/1326 T. 12.2.2019
Esas No.: 2016/21430
Karar No.: 2019/1326
Karar tarihi: 12.02.2019


...Dava; muhdesatın tespiti talebine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 sayılı TMK 684/1 mad.). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarınıda kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 mad.). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 maddeler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir.
Teşekkürler Yücel Bey. Ayrıca şunu belirtmek isterim; 11.02.1959 tarih 10/12 sayılı Yargıtay İBK'da: "Ancak, taşınmazın mülkiyetine ve taşınmaz üzerindeki ayni haklara ilişkin ilamlar, şahsın ve aile hukukuna ilişkin ilamlar ile ayni hakka dayalı olarak alınan taşınmaza müdahalenin önlenmesi ilamları zamanaşımına uğramaz." Bu karar dikkate alındığında bir anlığına davamızda taşınmazın aynına yönelik bir ilamın mevcut olmadığını düşünsek bile taşınmazın mülkiyetine yönelik bir ilam yine de yok mudur? Sonuçta kaçak yapıdaki hak sahipliği tespitini muhdesatın aidiyeti tespiti varsayarak taşınmazın aynına ilişkin olmadığını düşünsek bile, işbu yapılar taşınmazın bütünleyici parçası olduğundan taşınmaz mülkiyetine yönelik bir ilam olacak. Yargıtay İBK'da hem taşınmazın mülkiyetine yönelik ilamın hem de taşınmazın aynına yönelik ilamın zamanaşımına uğramayacağını belirtmiş. Bu sebeple taşınmazın aynına yönelik olmadığını düşünsek bile taşınmaz mülkiyetine yönelik bir ilam olduğundan zamanaşımına uğramayacaktır diyebilir miyiz?
Old 06-05-2022, 16:20   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan norrinradd
Teşekkürler Yücel Bey. Ayrıca şunu belirtmek isterim; 11.02.1959 tarih 10/12 sayılı Yargıtay İBK'da: "Ancak, taşınmazın mülkiyetine ve taşınmaz üzerindeki ayni haklara ilişkin ilamlar, şahsın ve aile hukukuna ilişkin ilamlar ile ayni hakka dayalı olarak alınan taşınmaza müdahalenin önlenmesi ilamları zamanaşımına uğramaz." Bu karar dikkate alındığında bir anlığına davamızda taşınmazın aynına yönelik bir ilamın mevcut olmadığını düşünsek bile taşınmazın mülkiyetine yönelik bir ilam yine de yok mudur? Sonuçta kaçak yapıdaki hak sahipliği tespitini muhdesatın aidiyeti tespiti varsayarak taşınmazın aynına ilişkin olmadığını düşünsek bile, işbu yapılar taşınmazın bütünleyici parçası olduğundan taşınmaz mülkiyetine yönelik bir ilam olacak. Yargıtay İBK'da hem taşınmazın mülkiyetine yönelik ilamın hem de taşınmazın aynına yönelik ilamın zamanaşımına uğramayacağını belirtmiş. Bu sebeple taşınmazın aynına yönelik olmadığını düşünsek bile taşınmaz mülkiyetine yönelik bir ilam olduğundan zamanaşımına uğramayacaktır diyebilir miyiz?

Ben de, ilamın taşınmaz mülkiyetine ve aynı zamanda aynına yönelik bir ilam niteliğinde olduğundan ilamın zamanaşımına uğramayacağı görüşündeyim.
Old 06-05-2022, 17:12   #6
norrinradd

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Ben de, ilamın taşınmaz mülkiyetine ve aynı zamanda aynına yönelik bir ilam niteliğinde olduğundan ilamın zamanaşımına uğramayacağı görüşündeyim.
Ben de aynı görüşteyim, bakalım ne karar çıkacak istinaftan teşekkür ederim tekrar. Bir de şunu son kez sormak isterim: "verilen karar muhdesatın arsa mülkiyetine aykırı düşecek oranda davacı tarafından yapıldığının tespine yönelik bir karar olmayıp , muhdesatın arsa mülkiyetindeki oranlara uygun şekilde paydaşların mülkiyetinde olduğunun tespitine yönelik bir karardır" bu cümlenizi biraz daha detaylı açabilir misiniz? Tam anlamadım yani ekte sunduğunuz kararı yerel mahkeme gerekçesinde sunup şahsi hak olduğu sizin sunduğunuz kararda yazıyor diye taşınmaz aynına ilişkin değildir demiş.
Old 09-05-2022, 07:58   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan norrinradd
Ben de aynı görüşteyim, bakalım ne karar çıkacak istinaftan teşekkür ederim tekrar. Bir de şunu son kez sormak isterim: "verilen karar muhdesatın arsa mülkiyetine aykırı düşecek oranda davacı tarafından yapıldığının tespine yönelik bir karar olmayıp , muhdesatın arsa mülkiyetindeki oranlara uygun şekilde paydaşların mülkiyetinde olduğunun tespitine yönelik bir karardır" bu cümlenizi biraz daha detaylı açabilir misiniz? Tam anlamadım yani ekte sunduğunuz kararı yerel mahkeme gerekçesinde sunup şahsi hak olduğu sizin sunduğunuz kararda yazıyor diye taşınmaz aynına ilişkin değildir demiş.

Önceki cevabımda yayınladığım Yargıtay kararından anladığımız husus;

Bir taşınmazın arzına (arsa/arazisine) tapu ile malik olan kişi veya kişiler , aynı zamanda taşınmaz üzerinedeki muhdesatın da arz tapusundaki oranda maliki sayılırlar. Bundan dolayıdır ki muhdesatın aidiyetinin tesbiti davasında , davacının arz tapusundaki oranları aşacak şekilde muhdesat mülkiyetinin aidiyetine karar verilemez. Bu davada ancak “ muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine” şeklinde karar verilebileceği yayınladığım Yargıtay kararında ifade edilmiştir.

Gerek MK.683 hükmü,gerekse eşya hukukuna ait kuralların bütünü göz önünde tutulursa, mülkiyet eşya üzerinde en geniş yetki sağlayan ayni hak olarak tanımlanabilir.”
( Oğuzman,Seliçi,Oktay-Özdemir, Eşya Hukuku ,2015 sh:272)
Paydaşlardan her birinin muhdesat üzerinde arsa payı oranında mülkiyet hakkı (ayni hak) bulunmasına karşın, paydaşlardan birinin veya birkaçının muhdesatı meydana getirmesi (yapması) halinde leyhlerine doğan hak ise kişisel hak olarak kabul edilmektedir.

Somut olayda , ortaklığın giderilmesine esas arsadaki binaların hak sahipliğinin tespitine ilişkin dava açılmış ve 2009 kesinleşme tarihli asliye hukuk kararında: “dava konusu taşınmaz içinde bulunan giriş katın davacı ve davalı adına yarı yarıya malik olduklarının tespitine” karar verilmiştir. Böylece paydaşların binadaki hak sahipliği ile mülkiyeti arsa payı oranıyla orantılı olarak tespit edilerek karar kesinleşmiştir.

Asliye Hukuk mahkemesinde açılan dava hernekadar “ muhdesatın aidiyeti” davası olarak adlandırılmış olsa dahi, mahkemenin verdiği ve kesinleşen karar, muhdesatın arsa mülkiyetine aykırı düşecek oranda davacı tarafından yapıldığının tespine yönelik bir karar olmayıp , muhdesatın arsa mülkiyetindeki oranlara uygun şekilde paydaşların mülkiyetinde olduğunun tespitine yönelik bir karardır. Mahkeme "bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur" şeklindeki TMK m. 684/1'deki mülkiyet kuralını uygulayarak,davalı bağımsız bölümün anılan madde çerçevesinde mülkiyet durumunu tesbit etmiştir. Nitekim kararda “…giriş katın davacı ve davalı adına yarı yarıya malik olduklarının tespitine” denilerek muhdesat hakkı tespitinin değil mülkiyet hakkı tespitinin yapıldığı açıkça ifade edilmiştir.

Sonuç olarak; Asliye Hukuk ilamının , ayni hak niteliğindeki “mülkiyetin tespiti” ile ilgili olduğundan zamanaşımına tabi olmadan her zaman icrasının istenebileceğini düşünüyorum.
Old 11-05-2022, 10:36   #8
norrinradd

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Önceki cevabımda yayınladığım Yargıtay kararından anladığımız husus;

Bir taşınmazın arzına (arsa/arazisine) tapu ile malik olan kişi veya kişiler , aynı zamanda taşınmaz üzerinedeki muhdesatın da arz tapusundaki oranda maliki sayılırlar. Bundan dolayıdır ki muhdesatın aidiyetinin tesbiti davasında , davacının arz tapusundaki oranları aşacak şekilde muhdesat mülkiyetinin aidiyetine karar verilemez. Bu davada ancak “ muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine” şeklinde karar verilebileceği yayınladığım Yargıtay kararında ifade edilmiştir.

Gerek MK.683 hükmü,gerekse eşya hukukuna ait kuralların bütünü göz önünde tutulursa, mülkiyet eşya üzerinde en geniş yetki sağlayan ayni hak olarak tanımlanabilir.”
( Oğuzman,Seliçi,Oktay-Özdemir, Eşya Hukuku ,2015 sh:272)
Paydaşlardan her birinin muhdesat üzerinde arsa payı oranında mülkiyet hakkı (ayni hak) bulunmasına karşın, paydaşlardan birinin veya birkaçının muhdesatı meydana getirmesi (yapması) halinde leyhlerine doğan hak ise kişisel hak olarak kabul edilmektedir.

Somut olayda , ortaklığın giderilmesine esas arsadaki binaların hak sahipliğinin tespitine ilişkin dava açılmış ve 2009 kesinleşme tarihli asliye hukuk kararında: “dava konusu taşınmaz içinde bulunan giriş katın davacı ve davalı adına yarı yarıya malik olduklarının tespitine” karar verilmiştir. Böylece paydaşların binadaki hak sahipliği ile mülkiyeti arsa payı oranıyla orantılı olarak tespit edilerek karar kesinleşmiştir.

Asliye Hukuk mahkemesinde açılan dava hernekadar “ muhdesatın aidiyeti” davası olarak adlandırılmış olsa dahi, mahkemenin verdiği ve kesinleşen karar, muhdesatın arsa mülkiyetine aykırı düşecek oranda davacı tarafından yapıldığının tespine yönelik bir karar olmayıp , muhdesatın arsa mülkiyetindeki oranlara uygun şekilde paydaşların mülkiyetinde olduğunun tespitine yönelik bir karardır. Mahkeme "bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur" şeklindeki TMK m. 684/1'deki mülkiyet kuralını uygulayarak,davalı bağımsız bölümün anılan madde çerçevesinde mülkiyet durumunu tesbit etmiştir. Nitekim kararda “…giriş katın davacı ve davalı adına yarı yarıya malik olduklarının tespitine” denilerek muhdesat hakkı tespitinin değil mülkiyet hakkı tespitinin yapıldığı açıkça ifade edilmiştir.

Sonuç olarak; Asliye Hukuk ilamının , ayni hak niteliğindeki “mülkiyetin tespiti” ile ilgili olduğundan zamanaşımına tabi olmadan her zaman icrasının istenebileceğini düşünüyorum.

Tekrardan çok teşekkür ederim. Bir de ek olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil edebilir mi bir önceki karar onu düşünüyorum. Taraflar aynı, davaya konu ilam aynı, her ikisi de zamanaşımı iddiası, önceki karar kesinleşmiş.

Yargıtay 12. HD., E. 2012/11097 K. 2012/29351 T. 15.10.2012; 12. HD., E. 2012/7494 K. 2012/25971 T. 11.9.2012: "İcra mahkemesince verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararları, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil ederler."
Bizim olayımızda ise her şey aynı ancak takip dosyaları farklı, her iki taraf aynı ilama dayalı aynı tutardaki alacağını icraya koymuş sonuçta. Acaba maddi anlamda kesin hüküm olabilir mi? Veya bu yönde karar var mıdır acaba aynı takip olmasa bile. Teşekkürler
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Taşınmazın aynına ilişkin davalarda feri nitelikteki hükümler norrinradd Meslektaşların Soruları 0 10-03-2022 14:55
Taşınmazın aynına ilişkin mi? tegese Meslektaşların Soruları 4 04-04-2018 15:34
Nafakaya İlişkin İlamların İcrasında Zamanaşımı alperdem Meslektaşların Soruları 14 02-08-2017 16:22
Müdahalenin Men'i ve Kal Davası Gayrımenkulün Aynına İlişkin midir? avukat44 Meslektaşların Soruları 6 06-11-2013 09:29
iştirak halinde mülkiyette meni müdahale davası taşınmazın aynına ilişkin dava mıdır? av.yağmur deniz Meslektaşların Soruları 6 19-12-2012 11:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04718900 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.