Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Munzam Zarar ?

Yanıt
Old 30-05-2002, 17:55   #1
bedrettin

 
Varsayılan Munzam Zarar ?

Sevgili Meslekdaşlarıma,
Bir konuda önerilerinize ihtiyaç duyuyorum. Umarım ilginizi çeker ve bilgi ve deneyimlerinizden yararlanma fırsatı tanırsınız. Konuyu kısaca özetlemek istiyorum:
1972 yılında müvekkil tarihi şehir hamamını kiralar. Ancak harap durumdaki hamamı tamir ettirmesi gerekmektedir. 182.000.-TL masraf eder. Bu miktarın 150.000.-TLsi 10.yıllık kira karşılığı sayılır. Kira kontratı mevcut. 32.000.-TL ise depozito olarak kontrata şerh edilir. Aradan yaklaşık 30 yıl geçtikten sonra 2000 yılında hamamın sahibi Belediye müvekkile bir yazı gönderir ve şehir hamamının yeniden tamir ve tadilatının gerekli olduğunu, bu nedenle hamamın boşaltılmasını, tamir ve tadilat işleminin bitiminden sonra yine müvekkile kiralanacağını bildirir. Müvekkil bu bildirim üzerine hamamı boşaltır. Fakat bir süre sonra ilgili belediyenin bir başka niyeti olduğu, hamamı yıkarak yerine toplu konut yapmak istediği anlaşılır. Ancak Anıtlar Yüksek Kurulu ve ilgili yerlerden gerekli izinler alınmadığından bu yıkım işlemi de yapılamaz. Şu anda hamam harabe halinde yıkılmaya terk edilmiş durumdadır.
Soru: 1-32.000.-TL depozito bedeli nasıl geri istenecektir. Bu miktar o tarihte 2 kiloya yakın altın bedelidir. Yeniden değerleme oranı? veya nasıl bir yöntemle gerçeğe yakın bir miktar talep edilecektir. Munzam zarar bu davada uygulanabilirmi (BK.105)
Soru: 2-Sözleşmenin yenilenmemesi ve hamamın tamir edilmemesi nedeniyle müvekkilin kaybı ne olabilir, nasıl bir talepte bulunulabilir. Depozito miktarı ile bu zarar aynı davada istenilebilirmi?
Sitenizi ziyaret eden bütün meslekdaşlarıma saygılar sunarım.
Av.Bedrettin Kalın
Old 30-05-2002, 22:29   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Merhaba,

Çok güzel bir soru. Yarın fırsat bulduğum ilk anda kendi fikrimi yazmaya çalışacağım, BK.105 çok sevdiğim ve fakat fazla uygulayamadığım bir hüküm.. anahtar nitelikli hükümlerden birisidir. Prof.Dr. Hayri DOMANİÇ hocamızın sadece bu maddeyi kapsayan değerli bir kitabı var, bulabilirseniz okumanızı tavsiye ederim..

Selam ve saygılarımla..
Old 31-05-2002, 00:17   #3
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
İnceleme BK.m.105

Para borcunun ödenmesinde, borçlunun temerrüdü nedeniyle alacaklının uğradığı zarar temerrüt faizinden fazla ise, kendisine hiç bir kusur yüklenemeyeceğini ispat edemeyen borçlu, bu fazla (aşkın) zararı da tazmin etmek zorundadır (BK.m.105/I).

Asıl alacak ve faizini tahsil ederken bu fazla (munzam) zararı birlikte istemeyen ve saklı tutmamış olan alacaklı, alacak zamanaşımına uğramadıkça her zaman ayrı bir dava ile bu munzam zararı isteyebilir (Y. 13. HD., 01.06.1995, K.1995/5451; YKD., 1995, s.1577).

Alacaklı, sadece temerrüt faizinin para borcunun ödenmemesinden kaynaklanan zararını karşılamadığını, daha fazla zarara uğradığını ispat etmekle yükümlüdür.

Örnek olarak, alacaklı para alacağı gününde ödenmediğinden nakit para ihtiyacını karşılamak üzere, borçludan tahsil edeceği temerrüt faizi oranından daha yüksek bir oranda faizle para almak zorunda kalmış olabilir. İşte bu munzam zarar da borçludan istenebilir.

Yargıtay'a göre, enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, sermaye piyasalarının istikrarsızlığı, mevduat faizlerinin yüksekliği gibi genel ekonomik göstergelere dayanarak alacaklı munzam zarar isteyemeyecektir. Belki alacaklı, kendisi açısından gecikme faizini aşan ölçüde bir zarar uğradığını somut delil ve göstergelerle ispat etmelidir (HGK., 19.06.1996, K.1996/503; YKD., 1997, s.168 vd. ; 15. HD., 27.01.1995, K.1995/363, YKD., 1996, s.65).

Örnek olarak, para alacağını vadesinde tahsil edemeyen alacaklı, aynı gün vadesi gelmiş bir borcunu ödemek üzere, borçlunun ödediği % 50 temerrüt faizinin üzerinde bir faizle borçlanmış olduğunu ya da dövizle ödemeyi kabul ettiği bir borcu için daha yüksek kurdan döviz satın alarak borcunu ödemek zorunda kaldığını ispatlayarak munzam zarar olarak isteyebilir. Zira Yabancı para (döviz) borcunun ödenmesinde temerrüde düşülmesi durumunda da munzam zarar istenebilir. Bkz. Y. 19. HD., 16.09.1993, K.1993/5522 (YKD., 1994, s.106).

Temerrüt faizi için borçlunun kusuru bulunması gerekmediği halde, munzam zarar talebine karşı, temerrüde düşmesinde hiç bir kusuru olmadığını ispatlayan borçlu, "munzam zarar" ödemeden kurtulabilir.

Şimdi bu genel bilgileri hatırkladıktan sonra somut olaya gelirsek, 30 yıl öncesinin para alacağını bu güne getirmenin yani aktüerya hesabının çeşitli yol ve yöntemleri vardır.

Ekonomistler ve finans uzmanları, somut olayın niteliğine bakarak en uygun yöntemin hangisi olacağına bilirkişi sıfatıyla karar vereceklerdir.

Resmi enflasyon oranı, TEFE, TÜFE, döviz kuru, alım gücü hesabı vb. pek çok kriterden hangisi somut olaydaki alacağın güncelleştirilmesi için daha uygun düşerse onun uygulanması düşünülebilir.

Eğer bu tür bir güncelleştirme yapılırsa BK.m.105 uygulamasına gidilemeyeceği kanatindeyim. Fakat sözü geçen para alacağına 30 yıllık gecikme faizi işletilirse ve bulunan rakam alacaklının zararını karşılamazsa, 105. maddenin uygulanması mümkün olabilir.
Old 31-05-2002, 13:00   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Konuya öncelikle Depozito bedelinin niteliğini tayin etmekle başlamak doğru olacaktır. Her ne kadar uygulamada Depozito bedeli adı altında kira akitlerinde bir bedel alınmakta ise de; Depozito bedeli kavramı; daha çok, alınan bir malın ek ve vazgeçilmez unsurunu taşıyan ve o unsur olmadan satın alınan malın muhafazasının veyahut tek başına kullanımının mümkün olmadığı durumlarda, mülkiyetini ayrıca almaksızın bir bedel karşılığında muhafaza edilmesi ve iade edildiğinde verilen muhafaza bedelinin geriye alınmasını sağlayan bir kavramdır.. Mesela; Tüp gaz’ da Tüp, Gazoz veyahut sıvı içeceklerde Şişe depozito kavramına girebilecek malın vazgeçilmez eklentisidir..

Bu noktadan hareketle; açıkça nitelendirilebilir ki Depozito bedeli Güvence(Teminat) niteliğindedir.

Alındığı maksat nihayete erince iade edilmesi gereken bir bedeldir. Başka bir ifade ile, teminatın konusu ortadan kalkınca bu bedeli bir akde dayalı olarak alan taraf malvarlığında sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre bir artı değer olarak duran ve bu bedeli veren tarafın geriye talep edebileceği bir bedeldir.

Olayımıza dönüldüğünde, kira akdinin süresi boyunca olası riskler gözetilerek alınmış olan bir güvence bedelidir.. Bu bedel, kiralayanın herhangi zararı yok ise, akit hitamında iade edilmelidir.

BK.105 hükmü, sayın hukuk doktorunun detaylı açıklamalarında da yer verildiği üzere, faiz ile karşılanamayan zararların talep edilmesini düzenleyen bir hükümdür. Kanundaki tanımı şu şekildedir:

Alıntı:
Alacaklının duçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazminle mükelleftir.


Bu hüküm borçlunun temerrüdünü düzenleyen Borçlar kanunu 101.madde ve devamında yer verilen bir hükümdür. Başka bir ifade ile, talep edilebilmesi için borçlunun temerrüdü öncelikle gerçekleşmiş olmalıdır..

Konu olayınıza döndüğümüzde, güvence bedeli akit başlangıcında verilmiş olup, aradan geçen yıllardan sonra akit nihayete erdirilmek istendiğinde (yada fiilen sona erdiğinde) ancak talep edilebilir bir hak verecektir.

Borçlu temerrüde ne zaman düşmüş sayılmalıdır öncelikle bunu tespit etmeliyiz..

Olayda borçlu ancak kira akdinin bitiminde ve ancak ihtar ile mütemerrit sayılabilecektir yahut ihtar yok ise davanın ikamesi ile temerrüt oluşacaktır. Bu yönlerden bakıldığında, 30 yıl önceki TL rakamına faizi ancak temerrüt tarihinden itibaren işletmek mümkün olacaktır. Bu ise, yaramıza merhem olamayacak kadar düşük ve anlamsız olacaktır.. Çünkü faiz talep edebilmemiz için sözleşmede ayrıca uygulanabilecek akdi faiz de kararlaştırılmamıştır..

Sonuç olarak olayda temerrüt faizinin koşulları da doğmamıştır..! Temerrüt yok ise, zaten BK.105' in ana şartı da yok demektir..

Ayrıca enflasyon vs. gibi değişkenlikler borçlu kiralayanın hiçbir şekilde kusurlu sayılmasını gerektirmeyecek kadar açık genel değişimlerdir. Bu anlamda da borçlu için kanımca BK.105’ in şartları oluşmamış sayılacaktır..

Yapılacak en doğru hareket tarzı BK: 105’ e dayalı talep olmamalı, tam aksine akit bitim tarihi itibariyle işleyecek süre esas alınarak BK.61 vd. gereği Sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmak ve malvarlığınızdaki azalma kadar tutarın istenmesi olmalıdır. Bu ise, yine Hukuk Doktorunun önerdiği hesaplama yöntemlerinden birisi ile yahut faiz hesabı ile ortaya çıkabilecektir ..

Şimdilik bunları belirtmek istedim.. Farklı görüşte olan meslektaşlarımla konuyu tartışmaktan zevk duyarım..

Selam ve saygılarımla..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
muhafaza esnasında verilen zarar Av.Ebru Caner Meslektaşların Soruları 12 18-02-2017 22:19
maddi-manevi zarar tazmini avfeyzafbal Meslektaşların Soruları 3 18-10-2006 20:08
Kar ve zarar ortaklığı hk. Av.R.ERKUŞ Meslektaşların Soruları 1 07-08-2006 15:33
Kamu Malına Zarar gerçek Hukuk Soruları Arşivi 2 26-10-2004 09:42
Bir Bürokrattan Gelen Manevi Zarar !!! ebeveyn Hukuk Soruları Arşivi 1 14-02-2002 01:34


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04471993 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.