Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hizmet Tespitinde Sadece Sgk' nu Davalı Gösterebilir miyiz?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-03-2008, 14:43   #1
Av.AygülKat

 
Varsayılan Hizmet Tespitinde Sadece Sgk' nu Davalı Gösterebilir miyiz?

davacı A'nın ilk işe giriş tarihi 28.01.1980dir. bu tarihe ait işe giriş bildirgesi işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmiştir.
A emekli olmak için kuruma müracaat ettiğinde, her ne kadar 28.01.1980 tarihine ait işe giriş bildirgesi mevcut ise de, bordro kayıtlarında karşılığında çalışma bulunmadığından ve primleri yatmadığından işe giriş tarihinin 1980 olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle de emekli olamayacağı söylenmiştir.
A sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası açacaktır. ancak 1980 yılında çalıştığı işyeri artık faliyet göstermediği gibi, bu işyerine ait tebligat yapılabilecek bir adres bulmakta mümkün gözükmemektedir.
bu durumda, A'nın dava açarken sadece Sosyal Güvenlik Kurumunu davalı göstermesi mümkün müdür?

değerli vakitlerini ayırarak cevap verecek herkese şimdiden teşekkürler...
Old 30-03-2008, 15:02   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. aygul,
İşverenin yasal mirasçılarını araştırıp bulmalı ve davada onları taraf göstermek durumundasınız. İşverenin nüfus kaydını alıp sağ olup olmadığını araştırmalı, ölmüş ise yine nüfus kaydına göre mirasçılarını tespit etmeye çalışmalısınız. Eğer sağ görünüyor ise işveren olarak SGK'da kayıtlı adresinin araştırılmasını isteyebilirsiniz. Tüm adres araştırmaları sonuçsuz kalırsa 35'e göre tebligat ya da ilanen tebligat yollarından bir ile sorun aşılmaya çalışılmalıdır.

T.C. YARGITAY
21.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/13769
Karar: 2006/4668
Karar Tarihi: 04.05.2006
ÖZET: Bu tür davalarda işveren öldüğünde ise yasal mirasçılarının taraf bulunması doğal ve hatta zorunludur. en yakın yasal mirasçıların tamamının reddettiği durumda veraset ilamının iptali yönünde dava açmaları için önel vermek, veraset ilamının iptal edilerek ortadan kaldırılması sağlandıktan sonra mirasın en yakın mirasçılarının tamamının reddi halinde tasfiyenin Sulh Hukuk Mahkemesince yapılması gerekir.
(506 S. K. m. 80) (4721 S. K. m. 598, 612)
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.3.1989-15.5.2001 tarihleri arasında hizmet akdi ile geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili ile dahili davalılardan Nilşen Ertan, Yasemin Baklacı ve Nilgün Karaca tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Zehra Ayan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Karar
Davacı, işveren Hakkı Ertan mirasçısı Muhterem Ertan ve Sosyal Sigortalar Kurumu aleyhine açtığı davada, ölen işverene ait işyerinde 01.03.1989-15.05.2001 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmalarının tespitini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hizmet tespiti davaları sonuçta, tespiti istenilen süreye ilişkin sigorta primlerinin tahsili istemini de içerdiğine göre, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 80. maddesinin açık hükmü de dikkate alındığında, bu yolda yapılacak işlemin sonradan işverenin hak alanını da ilgilendireceği açıktır. Hal böyle olunca da bu tür davalarda işverenin (işveren öldüğünde ise yasal mirasçılarının) taraf bulunması doğal ve hatta zorunludur. Yargıtay'ın yerleşik uygulaması da bu doğrultudadır. Nitekim Hukuk Genel Kurulu'nun 04.10.2000 gün ve E. 2000/211241, K.2000/1236 sayılı kararı da aynı esasları içermektedir.
Somut olayda, Nazilli Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 25.05.2001 tarih ve E:200l/572, K:200l/557 sayılı veraset ilamına göre, ölen işverenin tek mirasçısı kızı davalılardan Muhterem Ertan olduğu, yargılama sırasında söz konusu davalının ibraz ettiği Nazilli Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 20.09.2001 tarih ve E:2000/692, K:200l/939 sayılı kararından ise, işveren muris Hakkı Ertan'ın mirasım tek mirasçısı olan davalılardan Muhterem Ertan'ın kayıtsız ve şartsız olarak reddettiği ve Türk Medeni Kanunu'nun 549/2. maddesi gereğince reddin tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, temyize konu davanın görüldüğü iş mahkemesince verilen yetki üzerine, Nazilli Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2003/278 Esas sayılı dosyasında hasımsız veraset davası açarak ölen işverene ait mirasçılık belgesinin verilmesini istemiş, anılan mahkemece, ölen işverenin kardeşlerinin ve kardeş çocuklarının isimlerinin yer aldığı 10.09.2003 tarihli veraset ilamı verilmiştir. Anılan veraset ilamında ismi geçen kişiler davaya dahil edilmişler, söz konusu dahili davalılardan bir kısmı temyiz dilekçelerinde kendilerinin yasal mirasçı olmadıklarını, muris Hakkı Ertan'ın mirasını reddettiklerini belirtmişlerdir.

T.M.K.'nun 612.maddesinde en yakın yasal mirasçıların tamamının reddettiği mirasın Sulh Hukuk Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği hükme bağlanmıştır. Öte yandan aynı yasanın 598.maddesinde mirasçılık belgesinin (veraset ilamının) geçersizliğinin her zaman ileri sürülmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir. Bu durumda yapılacak iş öncelikle dahili davalılara 10.9.2003 tarihli veraset ilamının iptali yönünde dava açmaları için önel vermek, veraset ilamının iptal edilerek ortadan kaldırılması sağlandıktan sonra mirasın en yakın mirasçılarının tamamının (tek mirasçı varsa onun birkaç mirasçı varsa hepsinin) reddi halinde tasfiyenin Sulh Hukuk Mahkemesince yapılması gerektiğinden Hakkı Ertan'ın tek mirasçısı olup onun tarafından mirasın reddedildiğini Sulh Hukuk Mahkemesine bildirmek, Sulh Hukuk Mahkemesine tasfiyeye başlandığından davayı tasfiye memuruna (Sulh Mahkemesince oluşturulacak tereke iflas idaresine) yöneltmek suretiyle davada taraf koşulunun gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Mahkemece, belirtilen eksiklikler giderilmeden ve pasif ehliyet yönü halledilmeden yargılamanın sürdürülmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, temyiz eden davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde işverenlere iadesine, 04.05.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
( KAYNAK: Av. Talih UYAR )
Old 30-03-2008, 15:29   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Soruda çalışılan işyerinin şahıs şirketi mi, tüzel kişilik mi olduğu anlaşılamamaktadır. Şahıs şirketi ise Sayın Doğanel'in açıklamalarına katılıyorum. Tüzel kişilik ise, ilgili kararı aktarıyorum.

Saygılarımla

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/3106
K. 2003/4207
T. 5.5.2003
• TARAF TEŞKİLİNİN SAĞLANMASI MECBURİYETİ ( Hizmet Tesbiti Davasında İşverenin de Davaya Dahil Edilmesi Gereği )
• HİZMET TESBİTİ TALEBİ ( İşverenin de Davaya Dahil Edilmesi Gereği - İşveren Şirketin Tasfiye Edilmesi Halinde Ortaklarına Davanın Teşmili )
• İŞVEREN ŞİRKETİN TASFİYE EDİLMİŞ OLMASI ( Hizmet Tesbiti Davasının Şirket Ortaklarına Teşmil Edilmesi Gereği )
• MECBURİ DAVA ARKADAŞLIĞI ( Hizmet Tesbiti Davasında SSK ve İşverenin )
1086/m.73
ÖZET : Davacının tespitini istediği çalışmanın geçtiği işyeri dava dışı S... Limited Şirketine aittir. Fiili çalışmanın geçtiği işyerinin sahibi olan işveren bu tür hizmet tespiti davalarında SSK ile zorunlu dava arkadaşıdır. Hal böyle olunca S... Limited Şirketinin davaya dahil edilmesi gerekir. Adı geçen şirketin 16.2.1987 tarihli Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesinin kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verildiği, keyfiyet ve şirketin mal beyanının Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edildiği, 12.07.1988 tarih ve 2059 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde de tasfiyenin kapatılması ve Şirket tüzel kişiliği ve unvanının ticaret sicilinden terkininin tescil ve ilan edildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda şirket ortaklarının kimlik ve adresleri ticaret sicili ve ilgili diğer yerlerden soruşturulup tesbit edildikten sonra HUMK 73. Maddesi uyarınca kendilerine dava dilekçesi ve davetiyenin Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmesi suretiyle davaya katılmaları temin edildikten ve böylece taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

DAVA : Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 16.7.1975-30.9.1975 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, husumet nedeniyle reddine karar vermiştir.

Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Nurten Mursal tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR : Uyuşmazlık, davacının, İller Bankasının iştiraklerinden olan dava dışı S... Limited Şirketine bağlı S... Beton Boru Atölyesinde 16.07.1975-30.09.1975 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davacı İller Bankasından ayrı bir tüzel kişiliği olan S... Limited Şirketinde çalıştığından İller Bankası aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine ve SSK'ya karşı açılan hizmet tespiti davasının da kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.

Davacının tespitini istediği çalışmanın geçtiği işyeri dava dışı S... Limited Şirketine aittir. Fiili çalışmanın geçtiği işyerinin sahibi olan işveren bu tür hizmet tespiti davalarında SSK ile zorunlu dava arkadaşıdır. Hal böyle olunca S... Limited Şirketinin davaya dahil edilmesi gerekir. Adı geçen şirketin 16.2.1987 tarihli Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesinin kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verildiği, keyfiyet ve şirketin mal beyanının Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edildiği, 12.07.1988 tarih ve 2059 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde de tasfiyenin kapatılması ve Şirket tüzel kişiliği ve unvanının ticaret sicilinden terkininin tescil ve ilan edildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda şirket ortaklarının kimlik ve adresleri ticaret sicili ve ilgili diğer yerlerden soruşturulup tesbit edildikten sonra HUMK 73. Maddesi uyarınca kendilerine dava dilekçesi ve davetiyenin Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmesi suretiyle davaya katılmaları temin edildikten ve böylece taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.05.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kasko şirketi ödediği bedeli fazla gösterebilir mi? av.remzieroglu Meslektaşların Soruları 2 30-01-2008 13:55
davalı sadece şube gösterilmiştir gencerx07 Meslektaşların Soruları 1 07-06-2007 12:24
avukat 1.derecede hısmını müvekkilinin tanığı olarak gösterebilir mi? avukat zeynep Meslektaşların Soruları 1 15-02-2007 17:35
Sahte Çek -Menfi Tespitte yetkili Mahkeme AV.SERTANn Meslektaşların Soruları 2 05-02-2007 11:34
Kira Tespitte Temyiz Sınırı dancan Hukuk Soruları Arşivi 4 30-01-2006 10:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04837704 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.