Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Bankaya karşı menfi tespit davası...

Yanıt
Old 30-08-2010, 16:23   #1
e_ayaz

 
Varsayılan Bankaya karşı menfi tespit davası...

Herkese merhaba.Mesleğinin başında ve forumda yeni bir avukat olarak aranızda bulunmaktan onur duyarım.Vekalet almak üzere olduğum bir işle ilgili aklımı kurcalayan bazı sorular var.

Limited şirkette sınırlı ortak olan müvekkilime, şirket adına alınan kredi sözleşmesinde kefil olması nedeniyle icra takibi başlatılmış ve takip kesinleşmiş.Limited şirket şu an iflas halinde ve tasfiye devam ediyor.Bilindiği üzere sınırlı ortağın sorumluluğu koymayı taahhüt ettiği sermaye miktarıyla sınırlıdır.Buna rağmen, krediye kefil olması nedeniyle müvekkilime karşı takip yapılmasını haklı bulmuyorum.Ayrıca müvekkilimin iddiası bankanın bilerek batık kredi verdiği,yani bankanın kredi sağlayan görevlisinin iflası öngörmesine rağmen sırf komisyon almak için şirkete kredi verdiğidir.Ayrıca müvekkil krediye kefil olduğu dönemde birçok yerden haciz yoluyla takip edilmekte olduğu için kefilliğinin de şaibeli olduğunu belirtmektedir.Müvekkilin şirketten karı ve kar beklentisi olmayıp imza yetkilerini müdüre devretmiş, usulen de kredi sözleşmesine kefil olmuştur.Ayrıca müvekkile karşı takibe geçilmeden önce de müvekkil ortaklıktan ayrılmıştır.Bu durumda bankaya karşı menfi tespit davası açmayı düşünüyorum.Sizce söylediklerimin haklılık payı var mı, yoksa müvekkil tek başına bu 400.000TL yi ödemek zorunda mı kalacak?
Teşekkürler....
Old 30-08-2010, 17:05   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan e_ayaz
Herkese merhaba.Mesleğinin başında ve forumda yeni bir avukat olarak aranızda bulunmaktan onur duyarım.Vekalet almak üzere olduğum bir işle ilgili aklımı kurcalayan bazı sorular var.

Limited şirkette sınırlı ortak olan müvekkilime, şirket adına alınan kredi sözleşmesinde kefil olması nedeniyle icra takibi başlatılmış ve takip kesinleşmiş.Limited şirket şu an iflas halinde ve tasfiye devam ediyor.Bilindiği üzere sınırlı ortağın sorumluluğu koymayı taahhüt ettiği sermaye miktarıyla sınırlıdır.Buna rağmen, krediye kefil olması nedeniyle müvekkilime karşı takip yapılmasını haklı bulmuyorum.Ayrıca müvekkilimin iddiası bankanın bilerek batık kredi verdiği,yani bankanın kredi sağlayan görevlisinin iflası öngörmesine rağmen sırf komisyon almak için şirkete kredi verdiğidir.Ayrıca müvekkil krediye kefil olduğu dönemde birçok yerden haciz yoluyla takip edilmekte olduğu için kefilliğinin de şaibeli olduğunu belirtmektedir.Müvekkilin şirketten karı ve kar beklentisi olmayıp imza yetkilerini müdüre devretmiş, usulen de kredi sözleşmesine kefil olmuştur.Ayrıca müvekkile karşı takibe geçilmeden önce de müvekkil ortaklıktan ayrılmıştır.Bu durumda bankaya karşı menfi tespit davası açmayı düşünüyorum.Sizce söylediklerimin haklılık payı var mı, yoksa müvekkil tek başına bu 400.000TL yi ödemek zorunda mı kalacak?
Teşekkürler....

Bence müvekkiliniz haklı değildir. Size söylediklerini tekrar gözden geçirin. Sizin yazdığınız kadarıyla çelişkileri ben sıralayayım:

1-
Alıntı:
Ayrıca müvekkil krediye kefil olduğu dönemde birçok yerden haciz yoluyla takip edilmekte olduğu için kefilliğinin de şaibeli olduğunu belirtmektedir

Yani bankadan kredi talep edildiğinde, müvekkilinizin ortak olduğu şirkete birçok icra takibi yapılmış ve buna rağmen müvekkiliniz şirkete şahsi kefil olmuştur. Saf değilse, iyiniyetli olması mümkün değildir.

2-
Alıntı:
Bilindiği üzere sınırlı ortağın sorumluluğu koymayı taahhüt ettiği sermaye miktarıyla sınırlıdır

Bu bilgi yanlış olmakla birlikte, sorunuzla ilgisi de yoktur. Müvekkiliniz şahsen kefil olduğuna göre şirkette ne kadar sermayesinin olduğunun hiçbir önemi bulunmamaktadır. Amme alacakları ile ilgili bir bilgi olarak kabul edersek de, (yanlış anımsamıyorsam) 1998 yılından önceye ait bir bilgidir. O tür alacaklarda da hissesi oranında sorumludur(sermaye miktarı değil)

3-
Alıntı:
Ayrıca müvekkilimin iddiası bankanın bilerek batık kredi verdiği,yani bankanın kredi sağlayan görevlisinin iflası öngörmesine rağmen sırf komisyon almak için şirkete kredi verdiğidir

Banka görevlisinin komisyon hak edip etmediğini ya da böyle bir uygulamanın olup olmadığını, bilemem. Ama ortada -beyanlarınıza göre- usulsüz bir kredi verildiği gerçeği yatmaktadır. Usulsüz kredide tek taraf yoktur. Müvekkiliniz, açılacak ceza davasının kendisine dokunmaması için dua etmeye başlasa iyi olacaktır.

4-
Alıntı:
Müvekkilin şirketten karı ve kar beklentisi olmayıp imza yetkilerini müdüre devretmiş

O kadar basit değil. Şahsi kefaleti geçerlidir.

5-
Alıntı:
Ayrıca müvekkile karşı takibe geçilmeden önce de müvekkil ortaklıktan ayrılmıştır

Boşuna bir hamle olmuş.

6-
Alıntı:
yoksa müvekkil tek başına bu 400.000TL yi ödemek zorunda mı kalacak?

Bana göre ödemelidir. Ama 1 e 20 bahse girerim ki, müvekkilinizin üzerine kayıtlı taşınmaz olmadığı gibi, borcu ödeyecek gücü de yoktur.
Old 30-08-2010, 17:35   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan e_ayaz
Herkese merhaba.Mesleğinin başında ve forumda yeni bir avukat olarak aranızda bulunmaktan onur duyarım.Vekalet almak üzere olduğum bir işle ilgili aklımı kurcalayan bazı sorular var.

Limited şirkette sınırlı ortak olan müvekkilime, şirket adına alınan kredi sözleşmesinde kefil olması nedeniyle icra takibi başlatılmış ve takip kesinleşmiş.Limited şirket şu an iflas halinde ve tasfiye devam ediyor.Bilindiği üzere sınırlı ortağın sorumluluğu koymayı taahhüt ettiği sermaye miktarıyla sınırlıdır.Buna rağmen, krediye kefil olması nedeniyle müvekkilime karşı takip yapılmasını haklı bulmuyorum.Ayrıca müvekkilimin iddiası bankanın bilerek batık kredi verdiği,yani bankanın kredi sağlayan görevlisinin iflası öngörmesine rağmen sırf komisyon almak için şirkete kredi verdiğidir.Ayrıca müvekkil krediye kefil olduğu dönemde birçok yerden haciz yoluyla takip edilmekte olduğu için kefilliğinin de şaibeli olduğunu belirtmektedir.Müvekkilin şirketten karı ve kar beklentisi olmayıp imza yetkilerini müdüre devretmiş, usulen de kredi sözleşmesine kefil olmuştur.Ayrıca müvekkile karşı takibe geçilmeden önce de müvekkil ortaklıktan ayrılmıştır.Bu durumda bankaya karşı menfi tespit davası açmayı düşünüyorum.Sizce söylediklerimin haklılık payı var mı, yoksa müvekkil tek başına bu 400.000TL yi ödemek zorunda mı kalacak?
Teşekkürler....


Sayın Av. Suat Ergin gerekli ikazları yapmış.

Ben de özetle belirtmek isterim: Özellikle Banka kredi sözleşmelerinde kural olarak adi kefalet değil, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imza atılmaktadır. Bu itibarla atılan imza müvekkilinize ait ise, müvekkiliniz borçtan dolayı doğrudan ve müteselsilen sorumludur.

Somut olayda sorumluluk, şirket ortaklığı nedeniyle değil, kredi sözleşmesi nedeniyledir. Bu itibarla hissesinin ve yetkilerinin olup olmamasının hiç bir önemi yoktur. Menfi tespit davanızın bu koşullarda açılması kaybedileceği başlangıçta aşikar olan bir davanın açılması anlamına gelr diye düşünüyorum.
Old 31-08-2010, 09:23   #4
e_ayaz

 
Varsayılan

Sayın avukatlar, verdiğiniz bilgiler için teşekkürlerimi sunarım.Bu davayı açmanın hiç mantıklı olmadığını anladım.
Yine de aklıma takıldığı için sormak istiyorum.Şirkete kredi verildiği dönemde, müvekkile karşı kendi şahsi borçlarından dolayı birçok kurumdan icra takibi yapılmaktadır.Bu durumda bankanın müvekkilin kefaletini geçerli kabul etmesi haklı mıdır?
Old 31-08-2010, 10:30   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan e_ayaz
Sayın avukatlar, verdiğiniz bilgiler için teşekkürlerimi sunarım.Bu davayı açmanın hiç mantıklı olmadığını anladım.
Yine de aklıma takıldığı için sormak istiyorum.Şirkete kredi verildiği dönemde, müvekkile karşı kendi şahsi borçlarından dolayı birçok kurumdan icra takibi yapılmaktadır.Bu durumda bankanın müvekkilin kefaletini geçerli kabul etmesi haklı mıdır?

Haklı değildir.Sorumlular hakkında yasal yollara başvurulabileceğini ilk mesajda yazmıştım.

Bankanın haksız olması, müvekkilinizi haklı duruma getirmez.
Old 31-08-2010, 10:45   #6
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan e_ayaz
Sayın avukatlar, verdiğiniz bilgiler için teşekkürlerimi sunarım.Bu davayı açmanın hiç mantıklı olmadığını anladım.
Yine de aklıma takıldığı için sormak istiyorum.Şirkete kredi verildiği dönemde, müvekkile karşı kendi şahsi borçlarından dolayı birçok kurumdan icra takibi yapılmaktadır.Bu durumda bankanın müvekkilin kefaletini geçerli kabul etmesi haklı mıdır?
Sn. e_ayaz;

İlk mesajınızla ilgili olarak, Suat Bey ve Saim Bey'in yazdıklarının tamamına katıldığımı öncelikle belirtmek isterim. İkinci mesajınız için ise krediye kefil olmak isteyen bir kişinin kefaletini kabul edip etmeme özgürlüğü bankadadır. Sözünü ettiğiniz husus, bankayı değil olsa olsa (diğer şartlar da varsa) banka görevlisini sorumluluk altına sokar ki bu da yalnızca cezai bir sorumluluktur. Ve Sn. Suat Ergin'in belirttiği gibi sorumluluk sadece banka görevlisi ile sınırlı kalmayacaktır. Kendi isteği ile imza atmış ise sonuçlarına da katlanması gerekmez mi?

Fakat her şeyden önce, kredi sözleşmesi bir özel hukuk sözleşmesidir ve hükümsüzlüğünün sağlanması Borçlar Kanunu'nda belirtilen şartlara bağlıdır (hata, hile, ikrah vs.). Fakat ben, "Kefil, imza atmazdan evvel başka borçları nedeniyle takibe uğramış ise bu kefilin imzaladığı sözleşme hükümsüzdür" diye bir düzenleme hatırlamıyorum.

Saygılarımla...
Old 02-09-2010, 11:15   #7
e_ayaz

 
Varsayılan

Tekrar merhaba...
Müvekkilimle konuştukça işin daha farklı boyutlarını da öğrendim.Bankanın şirkete vermiş olduğu krediye karşılık üçüncü bir kişinin de kefil olduğunu ve üçüncü kişinin teminat olarak taşınmazını gösterdiğini ve kefilliğinin bununla sınırlı olduğunu sandığını, zaten müvekkilimin ve bu üçüncü kişinin kredi sözleşmesinin miktara dayalı kısımlarının onlara gösterilmediği, imza yetkilerini müdürlere devrettiği için aralarında güven ilişkisi olduğunu söylediler.Yani kredi sözleşmesine tamamen güven dayalı olarak ve ipotek miktarı kadar sorumlu olduklarını sanarak kefaleten imza atmışlar.Ayrıca taşınmazın sahibi başbakanlığa dilekçe yazarak, başbakanlık tarafından savcılık harekete geçirilmiş ve müvekkilim de müşteki olarak ifade vermiştir.Yani ortada usulsüz verilmiş bir kredi olduğu doğru, ancak müvekkil ve üçüncü şahıs bundan haberdar değildir.Bu durumda hile nedenine dayalı sözleşmenin iptali davası açmak ve savcılık soruşturması sonucunu da delil olarak kullanmak istiyorum.Müvekkilim zaten taşınmazın değeri kadar sorumlu olduğunu kabul ediyor.Çünkü müdür ve sınırsız ortak kendilerine bu kadarla sorumlu olduklarını bildirmişler.
Ayrıca öğrendiğime göre 2004 yılından itibaren kefillerin ekonomik durumlarına göre kefaletlerinin kabul edildiğidir ve bu olayda bu araştırılmamıştır.Ayrıca kredi sözleşmeleriyle ilgili tüketici mahkemelerinde dava açmamız da mümkün görünüyor.
Siz bu açıklamalara dayanarak kefalet miktarının ipotek değeriyle sınırlı olduğu açıklamasını nasıl değerlendirirsiniz.
Teşekkürler...
Old 02-09-2010, 11:48   #8
Levent Cirit

 
Varsayılan

Kefalet sınırı ipotek değeri ile sınırlı olmaz. Kefaletin hangi miktarla sınırlı olduğu sözleşmede ayriyeten gösterilir. Burada olsa olsa önce ipoteğe başvurulması gerektiği, ipotek borcu karşılamayacak ise kendilerine gelinmesi gerektiği yönünde itirazda bulunulabilir.
Old 08-09-2010, 10:19   #9
seyyare

 
Varsayılan

İpotek veren 3. kişi açısından sorumluluk ipotekte belirlenen miktar ile sınırlı olabilir ( maksimal ipotek ise ) bu durum sadece ipotek vereni bağlar, yani ipotek veren sadece bu miktarı ödeyerek ipoteği kaldırabilir yada kendisine karşı yapılan ilamsız takipte salt kendisi açısından öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesini isteyebilir

Diğer kefiller ( yani müvekkilleriniz) sözleşmeye kefil oldukları için bunların hiçbirisini ileri süremeyecekleri gibi öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yolunda takip yapılması gerektiğini de ileri süremezler

Kredi kullanan firma Ltd Şti olduğu için tüketici mahkemesinde dava açamazsınız, Ticaret Mahkemeleri görevlidir.( Kredinin niteliği önemli değil, tacirin borçlarının ticari olmasının gereği )

Not; İpotek kefil 3. kişinin kefaletinin teminatı değil ancak kredinin teminatı ise durum değişir ancak net bir şekilde bunu ortaya koymanız gerekir...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
haciz ihbarnamesine karşı açılan menfi tespit davası Mr Black Meslektaşların Soruları 8 12-12-2014 12:36
Rehin cirosu, senet hamili bankaya karşı menfi tespit-istirdat davası açılabilir mi? Fatma Sümeyre Akburak Meslektaşların Soruları 4 28-05-2014 14:17
bedeli bankaya yatırılıp ödenen çekte menfi tespit davası mustafayıldız Meslektaşların Soruları 6 15-08-2012 16:35
Avalli poliçeye karşı menfi tespit davası açabilirmiyim Av.Fatma Karataşlı Meslektaşların Soruları 4 08-11-2010 23:52
TMSF'ye karşı menfi tespit davası Av.Turgut Kaan Kayacan Meslektaşların Soruları 11 20-03-2010 23:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06018901 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.