Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tarafların Mahkemeye Yalan Beyanda Bulunması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-08-2008, 19:03   #1
casper

 
Varsayılan Tarafların Mahkemeye Yalan Beyanda Bulunması

Sayın Meslektaşlarım..

Görülmekte olan hukuk davasında davalı tarafın malvarlığı vs. hususlarla ilgili olarak mahkemeyi yanıltmasının, gerçeğe aykırı beyanlarda bulunmasının cezai yaptırımı konusunda TCK'de ilgili bir hüküm bulamadım. TCK'deki hükümler bilirkişiler, tanıklar açısından düzenlenmiş ancak ben davalı veya davacı tarafa ilişkin bir hükme rastlayamadım.

Konuyla ilgili yardımlarınızı bekliyorum.
Old 06-08-2008, 19:16   #3
casper

 
Varsayılan

Sayın Aladağ
Gerekçenize aynen katılıyorum. Ancak bu husula ilgili açık bir hükmün olmaması ilginç geliyor. İlginize teşekkür ediyorum.
Old 06-08-2008, 19:28   #4
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi

E:2003/19964
K:2005/7574
T:15.09.2005

765 s. Yasa m. 59,81/1-3,343/2
5237 s. Yasa m. 7/2,206/1,267/1,268/1
5252 s. Yasa m. 9/3

Yalan beyanda bulunmak suçundan sanık E___ G___ hakkında yapılan duruşma sonunda; mahkumiyetine ilişkin ANTALYA 3. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 18.12.2002 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C.Başsavcılığından bozma isteyen 17.10.2003 tarihli tebliğname ile 4.12.2003 tarihinde Daireye gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Sanığa hükmolunan cezanın tür ve süresi karşısında; uygulama maddesinin yerinde düzeltilebilir daktilo hatası olduğundan bozma nedeni yapılmamış, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanığın eylemine uyan 765 Sayılı TCY.nın 343/2, 59 ve 81/1-3. maddelerine göre cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; sanığın bildirdiği 1980 dogumlu İ___ G___ bicimindeki kimlik bilgileri araştırılarak; var olan bir kisiye ait ise 1.6.2005 tarihınde yürurlüğe giren 5237 sayılı TCY.nın 268/1. maddesi aracılığıyla 267/1. maddesinde, sanığın bildirdiği kimlik bilgilerinin gerçekte var olmayan kişiye ait olduğunun anlaşılması durumunda aynı Yasanın 206/1. maddesinde öngörülen ozgürlüğü bağlayıcı cezanın alt ve üst sınırları bakımından, anılan Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri ısığında ve 206/1. maddenin secenekli adli para cezasına da yer verilmesi nedeniyle sanık yararına olması ve 5237 sayılı Yasa hükumleri uyarınca yeniden degerlendırme ve uygulama yapılmasında zorunluluk bulunması,
2- Kabule göre de;
TCK.nun 95/2. maddesi uyarınca aynen çektirilmesine karar verilen ertelenmiş ilamlarda yer alan suçların türü, işleniş tarihleri ve TCK.nun 2/2. maddesine göre 4616 Sayılı Yasanın 1/2. maddesinin kapsamında değerlendirilmemesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık E___ G___'ün temyiz itirazı ve tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK.nun 326/son maddesinin gözetilmesine, 15.9.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi

E:2006/4634
K:2007/9761
T:21.11.2007

BAŞKALARINA AİT KİMLİK VE KİMLİK BİLGİLERİNİN KULLANILMASI
İFTİRA
RESMİ BELGELERİN DÜZENLENMESİNDE YALAN BEYAN

Özet
SANIĞIN HAKKINDA YÜRÜTÜLEN SORUŞTURMA NEDENİYLE KARAKOLDA KİMLİK BİLGİLERİ SORULDUĞUNDA VERDİĞİ BİLGİLER ARAŞTIRILARAK, BU BİLGİLERİN GERÇEK BİR KİŞİYE AİT BULUNMASI DURUMUNDA EYLEMİN TCY'NİN 268. MADDESİNE, VERİLEN BİLGİLERİN TAMAMEN UYDURMA OLDUĞUNUN ANLAŞILMASI DURUMUNDA DA 206. MADDESİNE UYAN SUÇU OLUŞTURACAĞI GÖZETİLMELİDİR.

5237 s. Yasa m. 206,267,268

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak; TCY'nin 267. maddesinde düzenlenen iftira suçunun oluşması için, bir kimsenin yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekmektedir. İftira suçunun özel bir halini düzenleyen 268. maddesindeki başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için de kişinin, işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması koşulu aranmaktadır. Başka bir anlatımla, bu maddede öngörülen suçta fail sadece kimliği hakkında yalan beyanda bulunmamakta, aynı zamanda başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz ve bir başkasını da işlemediği bir suçun faili olarak göstermek suretiyle iftirada bulunmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, failin kullandığı başkasına ait kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olması gerekmektedir.

Resmi bir belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunulması, diğer bir ifadeyle bu bilgilerin belli bir kişiye ait olmayıp tamamen uydurma bilgiler olması halinde iftira suçundan değil, TCY'nin 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçundan söz edilebilecektir.

Somut olay değerlendirildiğinde, sanığın hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle karakolda kimlik bilgileri sorulduğunda verdiği bilgiler araştırılarak, bu bilgilerin gerçek bir kişiye ait bulunması durumunda eylemin, TCY'nin 268. maddesine; verilen bilgilerin tamamen uydurma olduğunun anlaşılması durumunda da 206. maddesine uyan suçu oluşturacağı gözetilmeden, eksik araştırmayla TCY'nin 267/1. madde ve fıkrası uyarınca başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan hüküm kurulması,

Yasaya aykırı ve sanık Şevket'in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle (HÜKMÜN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi

E:2006/267
K:2006/13027
T:27.06.2006

YALAN BEYANDA BULUNMAK

5237 s. TCK m. 206

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a)Dinlenmesine karar verilen tanık Yasin dinlenilmeden veya önceki anlatımlarını içeren tutanaklar okunmadan hüküm kurularak 5271 sayılı CMK.nun 211. maddesine aykırı davranılması,
b)Onaysız fotokopiden ibaret olan hazırlık soruşturması belgelerinin hükme dayanak yapılması,
c)Sanığın cezasında tekerrür nedeniyle arttırım yapılırken, 5271 sayılı CMK.nun 232/6. maddesine aykırı olarak uygulanan yasa maddesinin gösterilmemesi,
d)5237 sayılı TCY.nın 7, 5252 sayılı Yasasının 9/3. maddeleri uyarınca, sanık lehine olan hükmün, önceki ve sonraki yasaların olaya ilişkin bütün hükümlerinin denetime olanak verecek biçimde ayrı ayrı uygulanıp, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
e)Sanığın, polis memurlarına karşı hangi söz ve davranışlarla cebir veya tehditte bulunarak direndiğinin açıklanmaması,
f)Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunun oluşması için, kisinin açıklamaları üzerine düzenlenen resmi belgenin bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olan asıl niteliğinde bir belge olmasının gerekli olması ve sanığın karakoldaki ifadesinin de gerçek kimlik bilgilerine göre alınması karşısında, bu suçun öğelerinin nasıl oluştuğu kararda açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi,
Yasaya aykırı ve sanık Harun'un temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden (HÜKÜMLERİN BOZULMASINA) yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 29-03-2018, 17:32   #5
Dr.DOGRAMACI

 
Varsayılan

TCK Madde 275- (1) Hukuk davalarında yalan yere yemin eden davacı veya davalıya bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Dava hakkında hüküm verilmeden önce gerçeğin söylenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz.
(3) Hükmün icraya konulmasından veya kesinleşmesinden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir
Old 30-03-2018, 01:45   #6
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan casper
Sayın Meslektaşlarım..

Görülmekte olan hukuk davasında davalı tarafın malvarlığı vs. hususlarla ilgili olarak mahkemeyi yanıltmasının, gerçeğe aykırı beyanlarda bulunmasının cezai yaptırımı konusunda TCK'de ilgili bir hüküm bulamadım. TCK'deki hükümler bilirkişiler, tanıklar açısından düzenlenmiş ancak ben davalı veya davacı tarafa ilişkin bir hükme rastlayamadım.

Konuyla ilgili yardımlarınızı bekliyorum.

HMK. 29 maddede :
(1) Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar.

(2) Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.

Madde gerekçesi : "Taraflardan aleyhlerine olan hususları da beyan etmeleri beklenemez. Ancak gerek kendilerine, gerek karşı tarafa ilişkin hususlarda yaptıkları açıklamalarda mahkemeyi yanıltmamaları gerekir. Doğruyu söyleme ödevi, hem yazılı hem de sözlü beyan ve açıklamalar için geçerlidir. Bu ödeve aykırılık hâlinde beyanlar mahkemece dikkate alınmayacak ve değerlendirilmeyecektir. Ayrıca tarafın bilinçli olarak yalan söylemesi bir usul hilesi oluşturabilir."


"Usul hilesi", yani hakime bilinçli olarak yalan beyanda bulunma eyleminin cezai yaptırımı pozitif hukukumuzda yoktur. Bu eylemin özel hukukta yaptırımı TMK. 2/2 dürüstlük kuralı çerçevesinde düşünülmektedir. Usul hilesine mevcut ceza mevzuatı kapsamında cezai yaptırım öngörülebilmesi hem "kanunilik" hem de "kıyas" ve "genişletici yorum" yasağı gereği mümkün değildir.

Usul hilesine cezai yaptırım getirilmesi gerektiğine dair büyük hukukçu Faruk Erem'in görüşü :“
Alıntı:
Bir hukuk davasında taraflardan biri, hâkimi aldatır ve diğer tarafa maddi bir zarar iras eden bir karar istihsal ederse, bu hallerde dolandırıcılık bahis mevzuu mudur? Eğer taraflar, yalancı şahit veya hakikat hilafı bilirkişi temini gibi yollara sapmak veya sahte vesika ibraz etmek gibi yollarla hâkimi hataya düşürmüşlerse, bu hareketler ayrı birer suç teşkil ettiklerinden ait olduğu hükümlere göre cezalandırılırlar. Bu itibarla usul hilesi tabiri, adliye aleyhine suç veya herhangi hususi bir suç teşkil etmeyen bir hareket ile ve hâkimi aldatmak suretiyle bir karar istihsal etmek manasındadır."
Old 04-06-2020, 09:26   #7
the attorney

 
Varsayılan Avukatın dava açarken delil gösterdiği evrakın içeriği hakkındaki yalan beyanı

Merhaba meslektaşlarım. Konumuz bir eski tarihli ama bu başlık altında soruyu sormanın uygun olduğunu düşündüm. Dava açan vekilin dava dilekçesinde dayanak olarak gösterdiği delilin içeriği hakkında yalan beyanda bulunması ve mahkemeyi alenen yanıltmaya yönlendirmesi girişimi disiplin ve ceza hukuku açısından nasıl bir karşılık bulur?

Örnek vermek gerekirse bir bilirkişi raporunda aslında açılan dava ile ilgili bir tespit ya da atıf olmamasına rağmen vekilin dava açtığı konunun bilirkişi raporuyla başka bir dosyada tespit edildiği ve kesinleştiği beyanında bulunması gibi.

Bu beyanın aksi çabucak tespit edilebilir ve yalan beyan olduğu anlaşılabilir fakat bunun meslek etik ve ilkeleriyle bağdaşmadığı şüphesizdir. Burada bir hatadan değil kasıttan bahsediyoruz. Dolayısıyla bunun vekile yaptırımı ne olmalıdır? Bu yönde bir disiplin kararı gözüne çarpan var mıdır?
Old 25-03-2022, 16:29   #8
Av.Kübraa

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan casper
Sayın Meslektaşlarım..

Görülmekte olan hukuk davasında davalı tarafın malvarlığı vs. hususlarla ilgili olarak mahkemeyi yanıltmasının, gerçeğe aykırı beyanlarda bulunmasının cezai yaptırımı konusunda TCK'de ilgili bir hüküm bulamadım. TCK'deki hükümler bilirkişiler, tanıklar açısından düzenlenmiş ancak ben davalı veya davacı tarafa ilişkin bir hükme rastlayamadım.

Konuyla ilgili yardımlarınızı bekliyorum.
İyi günler meslektaşım. Anlaşmalı boşanma duruşma tutanağı düzenlenirken davacı duruşmadan önceki bir tarihte taşınmazını sattığı halde halen satmadığını ve satıldıktan sonra yarı bedelini müvekkile vereceğini beyan ediyor. Duruşma tutanağına satıldıktan sonra yarı bedelinin müvekkile verileceğini şeklinde geçiyor. Kısa karar da bu doğrultuda hazırlanıyor. Savcılığa suç duyurusunda bulunduk ve SYOK kararı verildi. Siz yapmış iseniz suç duyurusunun akıbetinin daha doğrusu kamu davası açılıp cezalandırılmasına karar verilip verilmediğini merak ettim. İyi günler
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Resmi Makamları Yanıltıcı Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak av.duyguf Meslektaşların Soruları 6 09-08-2011 10:53
esas hakkında beyanda bulunmak üzere süre law in law Meslektaşların Soruları 1 28-03-2008 10:34
vekilin yalan mal beyanında bulunması Av.Mustafa yağan Meslektaşların Soruları 2 04-03-2008 15:50
nikahsız tarafların eşya alacağı miss_lawyer Meslektaşların Soruları 3 15-10-2007 13:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05980611 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.