Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tellallık Sözleşmesi/ Acil Yargıtay Kararı Arıyorum

Yanıt
Old 24-05-2007, 14:17   #1
hırs

 
Varsayılan Tellallık Sözleşmesi/ Acil Yargıtay Kararı Arıyorum

"Tellallık sözleşmesinde satışın alıcı olarak imza atan şahıstan başka olması tellallık ücreti ödeneceğine dair hüküm bulunmadığından ücrete hak kazanmış olmaz."
Yargıtay 13.HD.2001/9247 2001/10554 K.15.11.2001
bu kararın aksi yönde karar arıyorum yardımcı olursanız çok sevinirim.
Old 24-05-2007, 14:41   #2
Seyda

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım;

Maalesef baktığım tüm kararlar aynı yönde..

Yargıtay
13.Hukuk Dairesi
E.2004/2435
K.2004/9935
T. 23.6.2004 bu kararda da ''Taraflar arasındaki tellallık sözleşmesinde, satışın alıcı olarak imza eden A.dan başka yakınlarına yapılması halinde de tellallık ücretin ödeneceğine dair bir hüküm yoktur. Davacı telallık sözleşmesi ile üstlendiği işi gerçekleştirmediği için ücrete de hak kazanmamıştır. Mahkemece, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.'' denmiştir..

Kolaylıklar diliyorum,umarım aksi yönde bir karar bulabilirsiniz..
Old 24-05-2007, 14:47   #3
Ayşe BİLGİÇ TAHTACI

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

E:2004/15586
K:2005/4066
T:15.03.2005



Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı emlak komisyoncusu olduğunu ve davalılar arasında taşınmaz alım satımına aracılık yaptığını, davalılar tarafından imzalanan protokol başlıklı sözleşme ile komisyon bedelinin %4 olarak kararlaştırıldığını, ancak davalıların ücretini ödemedikleri gibi icra takibine de haksız olarak itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne takibin 5.000.000.000 TL asıl alacak ve takip tarihinden reeskont faizi ile devamına karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalıların temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacı davalılar arasında düzenlenen 8.8.2002 tarihli taşınmaz satımına ilişkin ""protokol"" başlıklı belgedeki ""komisyon bedeli %4 olarak belirlenmiştir"" sözlerine dayanarak icra takibi ile alacak talebinde bulunmuştur.
Tellallık sözleşmesini düzenleyen BK'nın 404/son maddesinde gayrimenkul tellallığı sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmış olmadıkça muteber olmayacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Bu itibarla tellallık sözleşmesinin yazılı olması ve taraflarca imzalanması şarttır. Davacının dayandığı sözleşmenin incelenmesinde sözleşmede tellal olan davacının imzasının ve kaşesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin kurulduğundan bahsedilemez. Bu nedenle de davacı geçerli olmayan bu sözleşmeye dayanarak herhangi bir hak iddiasında bulunamaz. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının bütün temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.3.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.


(Kaynak: Yıl: Ay: Sayfa

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

E:2004/15671
K:2004/16821
T:22.11.2004

SÖZLEŞME SERBESTİSİ

Buyurucu hükümlere aykırı olmamak kaydıyla irade hürriyeti ve akit serbestisi sınırları içinde taraflar diledikleri gibi sözleşme yapabilirler. Sözleşmede uyulması ve uygulanması gereken hükümler sırasıyla; amir hükümler ve amir hükümlere aykırı olmamak kaydıyla tarafların kararlaştırdıkları hükümlerdir. Düzenleyici hükümler ise sözleşmede aksine hüküm olmadığı taktirde uygulanır.

(818 s. BK. m. 19, 161,405)

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, emlak komisyoncusu 19.5.2001 tarihli sözleşme ile dava dışı mülk sahibine ait dairenin davalıya satışı hususunda anlaşıldığını, ancak davalının sözleşmeye aykırı davranarak taşınmazı satın almaktan vazgeçtiğini ve başka bir taşınmaz satın aldığını sözleşmedeki % 6 komisyon oranına isabet eden eden miktarı ödemediği gibi icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı, sözleşme konusu taşınmazın askeri alanda bulunması ve mevzuatın izin vermemesi nedeniyle satışının gerçekleşmediğini, davacının bu satışı yapmaya yetkisinin olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacı tellalın yabancı uyruklu şahısların taşınmaz edinebilmesi koşullarını ve taşınmazın bulunduğu yerin özelliğini bildiği halde sözleşme yaptığını, hukuken engel çıkması nedeniyle satışın yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Davalı, davacının temyiz dilekçesi üzerine kararı temyiz etmiş, ancak kendisinden haç alınmamış, bunun üzerine davalıdan temyiz harcının alınması için dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar verilmiş, mahkemece temyiz harcını yatırması için muhtura tebliğine rağmen davalının temyiz harcını yatırmadığı anlaşılmıştır. Davalı taraf mahkemece verilen süre içinde harç ve giderleri ödemediği gibi HUMK.nun 434/son maddesi uyarınca davalının temyiz dilekçesinin reddine,
2- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3- Davacı komisyoncu, davalı alıcı ve dava dışı satıcı arasında 19.5.2001 tarihli sözleşmenin düzenlendiği, alım ve satıma ilişkin hususlar ile komisyon bedeli ve oranının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece BK.nun 405. maddesi gereğince sözleşmenin kurulması halinde ancak ücrete hak kazanılacağından bahisle davayı reddetmiştir. Hukuk sistemimizde, BK.nun 19. maddesindeki buyurucu hükümlere aykırı olmamak koşuluyla irade hürriyeti ve akit serbestisi sınırları içinde taraflar diledikleri gibi sözleşme yapabilirler. Sözleşme ilkesine egemen olan ve öncelikle uyulması ve uygulaması gereken hükümler sırasıyla, amir hükümler ve amir hükümlere aykırı olmamak kaydıyla tarafların kendi kararlaştırmalarıdır. Mahkemece hükme esas alınan BK.nun 405. maddesi amir hüküm olmayıp, düzenleyici hüküm mahiyetindedir. Düzenleyici hüküm ise ancak sözleşmede aksine hüküm olmadığı takdirde uygulanabilir. Oysa ki, taraflar sözleşmede ücrete ne zaman hak kazanılacağını ve cayan tarafın ne ödeyeceğini kararlaştırmışlardır. Davacı tellal sözleşmede kararlaştırılan yükümlülüğünü yerine getirerek davalı alıcı ile dava dışı satıcıyı bir araya getirmiş olup, davalı taşınmazı satın almaktan vazgeçmiştir. Her ne kadar davalı taşınmazın askeri memnu mıntıkada bulunduğunu ve sözleşmenin bu nedenle yapıldığı anda ifa imkansızlığı sebebiyle geçersiz olduğunu ileri sürmüş ise de, dava konusu taşınmazın askeri yasak bölge ile güvenlik bölgesinde bulunduğuna dair dosyada bir delil bulunmadığı gibi askeri birimden alınan 4.4.2003 tarihli karşı yazıda 2565, 2644 ve 442 sayılı yasa hükümleri mahfuz kalmak kaydıyla dava konusu taşınmazın davalıya satılmasında askeri yönden sakınca olmadığı bildirilmiştir. Taşınmazın bulunduğu mahal Köy Kanunu kapsamı dışında olup, davalı da bir başka taşınmazı dava dışı Hakim Kırtıllı eliyle mülk olarak edinmiştir. Bu itibarla olayda Tapu Kanunu hükümleri de uygulanamaz. Esasen tellallık sözleşmesi şahsi hak doğuran sözleşme olduğundan gerek tellal gerekse diğer taraf sözleşmede belirlenen yükümlülüklerden sorumludur. Mülkiyetin kazanılmamış olması tellallık sözleşmesinin kişisel nitelikte olduğu olgusunu ortadan kaldırmaz. Yukarıda açıklanan hususlar ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacı tellalın edimini yerine getirdiği ve ücrete hak kazandığının kabulü gerekir. Ne var ki, sözleşmede satıştan vazgeçen tarafın iki tarafında komisyon ücretini ödeyeceğine dair hüküm ifaya ekli cezai şart niteliğinde bulunduğundan ve davalıda tacir bulunmadığından BK.nun 161 /son maddesi uyarınca söz konusu cezai şartın fahiş olup olmadığının mahkemece değerlendirilerek, fahiş olduğunun saptanması halinde tenkise tabi tutulması zorunludur. Mahkemece değinilen bu yönler gözardı edilerek davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz dilekçesinin reddine, (2) numaralı bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bent uyarınca temyiz olunan hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 22.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


(Kaynak: Yıl: Ay: Sayfa


T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

E:2004/6164
K:2004/14877
T:18.10.2004



Taraflar arasındaki İtirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı N.'nin daireyi satması için anahtarı kendisine bıraktığını, aralarında tellallık sözleşmesi hazırlandığını, ancak davalıların sözleşmeyi imzalamak için sonra geleceklerini beyan ettiklerini, daireyi alıcı olarak gelen şahıslara gösterdiğini, davalıların daireyi kendisinin bulduğu alıcıya sattıklarını, ancak komisyon ücretini ödemediklerini belirterek yapılan İcra takibine vaki itirazının iptalini istemiştir.
Davalılar, davacıya daireyi satması için 6 ay süre tanıdıklarını, ancak davacının bu süre zarfında satamaması nedeniyle anahtarı geri aldıklarını ve 3 ay sonra da kendilerinin sattıklarını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece 285.000.000.- TL'sına yönelik itirazın iptaline karar verilmiş, hüküm davalı N. tarafından temyiz edilmiştir.
BK.'nun 404/son maddesi hükmünde "gayrimenkul tellallığı akdi, yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmaz" denilmektedir. BK.'nun 404/son maddesinin buyurucu nitelikte bulunduğu, tellallık sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmasının geçerlilik ve sıhhat koşulu olduğunun ve mahkemece resen göz önünde bulundurulması gerektiğinin kabulü zorunludur. Dava dilekçesindeki açıklamalardan ve dosya içinde bulunan sözleşme örneğinde davalıların masum bulunmadığı ve bu haliyle belgenin gayrimenkul tellallığı akdi olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece temyiz eden davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan hükmün temyiz eden davalı N. yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 18.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


(Kaynak: Yıl: Ay: Sayfa

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

E:2003/3743
K:2003/8165
T:23.06.2003



Taraf1ar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sönünda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düsünüldü:
KARAR : Davacı, davalıya ait taşınmazın kendisinin aracılık ve hizmeti ile satıldığını ancak ücretinin ödenmediğini öne sürerek, tahsili için başlatmış olduğu icra takibine yapılan itirazın iptali, %40 inkar tazminatının ödetilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, sözleşmenin 4. maddesi gereğince satış bedelinin %6sı olan 300.000.000 Tl.nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödetilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Taraflar arasında her iki tarafın imzasını taşıyan tellallık sözleşmesinde taşınmazın satış bedeli belirtilmiştir. Bu nedenle tellallık ücretinin kararlaştırılan bu miktar üzerinden verilmesi gerekir. Mahkemece davalı ile dava dışı alıcı arasında düzenlenen tapudaki satım sözleşmesinde belirtilen satım bedelinin esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-İİK.nun 67 inci maddesinin 2 nci fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması da yasal koşullardan değildir.
İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı;alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile Borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tesbit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu bu istemin reddine karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
4- Sözleşmenin 3. maddesinde iş sahibinin satış bedelinin %3 .ü ile KDV sini emlakcıya ödeyeceği 4. maddesinde ise emlakçının aynı oranda ücret ve KDV.yi sözleşmenin karşı tarafından da isteme hakkına sahip olduğu, sözleşmenin karşı tarafının emlakçının bu talebini kabul etmemesi ve iş sahibinin de karşı taraftan talep edilen ücret ve KDV.yi ödemeyi kabul etmemesi halinde iş sahibinin taşınmazın değerinin %6 sı KDV.sini hizmet bedeli olarak ödemeyi kabul edeceği yazılıdır. Mahkemece bu esas alınarak taşınmazın %6 değeri üzerinden tahsili kararı verilmişse de, dava dışı alıcının ödemesi gereken tellallık ücretinin davalıya yükletilmesi, BK.nun 158 maddesi gereğince cezai şart hükmündedir.
Hakimin aşırı gördüğü cezaları indirmekle ödevli olduğu BK. md.161/3 de apaçık belirtilmiştir. Durum böyle olmasına karşın yerel mahkemece saptanan ceza koşulunun aşırı olup olmadığı yönünden tartışma yapılmamış yukarıda sözü edilen yasa hükmü gözardı edilmiştir. Öyle ise konunun üzerinde durulmalı ve tartışma açılmalıdır. Burada kararlaştırılan ceza koşulunun aşırı olup olmadığını belirlemede başvurulması gereken ölçüt ( kıstas ) önem taşır. Gerçekte de, aşırılığı saptamak için hakimin gözönünde bulundurmak zorunda olduğu yönler vardır. Şöyle ki; ceza koşulunun sözleşenler arasındaki ilişkiye uygun düşmeyecek ölçüde yüksek tutulması ve açıkça hakseverliğe aykırı bulunması durumunda aşırılığın varlığı kabul edilmelidir. Böyle bir sonucun benimsenebilmesi için, alacaklının asıl edimi yerine getirmesindeki çıkarı ile ceza koşulu olarak saptanan miktar arasındaki oranın ve borçlunun borca aykırı davranmasındaki kusur derecesinin ve de borçlunun ekonomik durumunun gözönünde tutulması gerekir. Öte yandan alacaklının çıkarların hesabında, borçlunun ifa etmeme yüzünden sağlayacağı kazançlar da gözardı edilmemelidir. Alacaklının, borcun yerine getirmemesinin yol açtığı zararları kapsamı üzerinde de durulmalıdır. Aşırılığın belirlenmesinde, ceza koşulunun borcun yerine getirilmesi için borçlu üzerinde ruhsal bir baskı yaptığı da gözetilmeli, böyle bir baskının ortadan kalkmasına yol açacak biçimde indirimden kaçınılmalıdır. Mahkemece anılan yasa maddesinin uygulanması suretiyle gereğinin yerine getirilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Mahkemece açıklanan hususlar gözardı edilerek cezai şartın aşırı olup olmadığının tartışılmamış olması da usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : 1. bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, temyiz edilen hükmün 2 ve 3. bentler gereğince davacı yararına, 4. bent gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.


(Kaynak: Yıl: Ay: Sayfa

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

E:2003/1009
K:2003/5710
T:06.05.2003



Taraflar arasindakı alacak davasının yapılan yarğılaması sonunda ilamda yazılı nadenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, emlak komisyonculuğu yaptığını, davalının taşınmaz almak için kendilerine başvurduğunu ve 10.9.2000 tarihli sözleşmeyi imzalayarak bir çok taşınmaz gösterdiklerini ve davalının bu taşınmazlardan birini satın almasına rağmen sözleşmede öngörülen komisyon bedelini ödemediğini belirterek 3000 dolar komisyon bedelinin faizi ile davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, davacı ile imzalanan sözleşmenin geçerli olmadığını, başka bir firma aracılığı ile taşınmaz satın aldığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 1.978.580.160 TL nın dava tarihinden faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmiş, bu hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında yazılı tellallık sözleşmesi bulunduğu dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı BK 404 ve devamı maddelerine göre edimini yerine getirdiğinden bahisle ücret istemiş, davalı ise taşınmazı başka bir tellal aracılığı ile satın alıp tellallık ücretini ödediğini bildirerek belgesini ibraz etmiştir. Tellallığın tanımını yapan BK 404 maddesi; "Tellallık, bir akittir ki onunla tellal, ücret mukabilinde bir akdin yapılması imkanını hazırlamaya veya akdin icrasına tavassut etmeye memur edilir. " hükmünü getirmiş, 405. md ise; " yaptığı hazırlık veya icra eylediği tavassut akdin icrasına müncer olunca tellal ücrete müstehak olur" hükmünü taşır. Şu hale göre tellalın yaptığı hazırlık ve icra eylediği tavassufu akdin icrasına müncer olunca ücrete hak kazanır. Oysa dosyada davacının satıcı ile alıcıyı biraraya getirip anlaştırdığına ilişkin delil bulunmamaktadır. Salt yer göstermenin ücrete müncer olacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığından davacıdan bu konuda yasal delilleri sorulup sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA,peşin harcın istek halinde iadesine, 06.05.2003 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.


(Kaynak: Yıl: Ay: Sayfa

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

E:2002/15360
K:2003/3980
T:03.04.2003



TaraFlar arasındaki tazninat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yonelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, geregi konuşuldu düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalıya vermiş olduğu tellallık hizmetinden doğan 432.000.000TL. alacağın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, kira sözleşmesini kiralayanla kendisinin gerçekleştirdiğini, davacının tellallık hizmeti vermediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
BK.404/son maddesi gereği gayrimenkul tellallık sözleşmesinin yazılı şekilde yapılacağı hükmüne göre taraflar arasındaki sözleşmenin yazılı yapılması gerekir. Yanlar arasında yazılı yapılmış bir tellallık sözleşmesi bulunmamaktadır. Bu koşul ispat şartı olmayıp geçerlilik şartıdır.
Açıklanan bu nedenle taraflar arasında kurulmuş geçerli bir tellallık sözleşmesi bulunmadığından davanın reddi gerekirken kabulü yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davalı lehine BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 3.4.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.


(Kaynak: Yıl: Ay: Sayfa


Sayın Şeyda;
aleyhe kararlar çoğunlukta. Ama 2. kararı bir inceler misiniz?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Acil Ceza Dairesi Kararı Arıyorum maktul Meslektaşların Soruları 6 15-04-2007 16:40
acil yargıtay kararı arıyorum munzur0000 Meslektaşların Soruları 7 07-04-2007 12:57
yargıtay kararı arıyorum acil... av_mesutkaya Meslektaşların Soruları 2 22-03-2007 14:28
Çok acil Yargıtay kararı!! Adalet Bakanı Meslektaşların Soruları 2 09-03-2007 10:36
Acil bu yargıtay kararı lazım Av.M.Çağrı Alperen Meslektaşların Soruları 12 19-10-2006 15:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04600596 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.