Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ölümlü trafik kazası zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 22-04-2019, 11:08   #1
cemile_ist

 
Varsayılan Ölümlü trafik kazası zamanaşımı

Merhaba,
Aralık 2011de yaşanan kazada bir kişi ölüyor. Aracın sürücüsüne ve şirkete dava açılıyor. Ama şirket, franchising şirketi olduğu için onlar yönünden husumetten reddedilmiş. Sürücünün çalıştığı firmaya dava açılmamış. Maddi tazminatı sigorta ödemiş ama manevi tazminat tahsil edilememiş çünkü sürücünün mal varlığı yok. Yargıtay da onamış. Sürücünün çalıştığı firmaya hala dava açılabilir mi ya da takip yapılabilir mi?
Old 22-04-2019, 11:32   #2
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/ 20020
Karar: 2016 / 9517
Karar Tarihi: 31.10.2016

YARGITAY KARARI

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)



Taraflar arasındaki ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:



-K A R A R-



Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracı sevk ve idaresinde bulunduran davacının oğlu ... yaptığı tek taraflı kazada öldüğünü, oğlunu kaybeden davacının ölenin desteğinden yoksun kaldığını belirterek belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 1.000,00 TL. tazminatın kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, KTK 109/2. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi ve ceza zamanaşımı süresi olan 5 yıllık süre içinde açılmayan davanın zamanaşımına uğradığını, desteğin tam kusurlu olarak yaptığı tek taraflı kazada ölmesi nedeniyle davacının tazminat talep hakkı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının desteğinin yaptığı tek taraflı kazada öldüğü, suç teşkil eden eylem bulunmadığından ceza zamanaşımının olayda uygulanamayacağı, KTK'nun 109/2. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.

...



Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK'nun 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanışımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (....

Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK'nun 109/1. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" hükmüne, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" hükmüne yer verilmiştir.

Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanunu'nun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngördüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/2 (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/2. maddesinde düzenleme yapmıştır.

Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK'nun 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanunu'na göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılması, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu

...



aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya sigortacı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (... sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).

Davaya konu edilen kazada, davacının desteği olan oğlu Kazım, sürücüsü olduğu araçla yaptığı tek taraflı kazada ölmüştür.Yukarıda açıklandığı üzere, KTK'nun 109/2. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Bir kişinin ölümüyle sonuçlanan sözkonusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir ve sürücü davacı desteğinin vefat etmiş olması sonuca etkili değildir. Yasa koyucunun amacı... Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK'nun 109. maddesinin 2. fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesi zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır. Buna göre eylem için(TCK'nun 85/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nun 66/1-d maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu dikkate alındığında, dava tarihi olan 09.10.2013'te zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu hale göre zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle, işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 31/10/2016 gününde Üye ...'ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.





...



Dava, destek olan sürücünün tek yanlı yaptığı kaza neticesinde ölümü nedeniyle mirasçıları tarafından açılan tazminat davası olup davalı süresi içinde zamanaşımı def'inde bulunmuştur.

Her ne kadar trafik kazası sonucu ölüme/yaralamaya sebebiyet vermek bir haksız fiil ve haksız fiil zamanaşımı da TBK'nun 72.maddesinde düzenlenmiş ise de haksız fiilin, trafik kazasından kaynaklanması nedeniyle daha özel Yasa olan 2918 sayılı KTK'nın uygulanması gerekmektedir. 2918 sayılı KTK'nın 109/1.maddesi gereğince kural olarak zamanaşımı 2-10 yıldır. Ancak 2.fıkraya göre dava cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olursa bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Bu madde uyarınca, eylemin suç teşkil etmesi yeterli olup, mahkumiyet veya takipsizlik kararı aranmaksızın ceza zamanaşımı uygulanacaktır. Eylemin suç teşkil edip etmediğini de kural olarak hukuk hakimi belirleyecektir. Hiç kuşkusuz, hukuk hakimi, ceza tertibine ilişkin olarak ceza hakimince verilen ve suçun işlendiğini ya da işlenmediğini kesinlikle tespit eden hükümle de bağlıdır.

Somut olayda tek yanlı trafik kazası 07.10.2005 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 09.10.2013 tarihinde açılmıştır. Dosya içinde bulunan kaza tespit tutanağı ve takipsizlik kararına göre muris viraja hızlı girmesi sonucu direksiyon hakimiyetini kaybetmiş ve araç ile birlikte düştüğü derede boğulmak suretiyle vefat etmiştir. Olayın bu oluş şekli gözetildiğinde TC Kanununa göre tanımı yapılmış bir suç bulunmamaktadır. Zira, kişinin kendi ölümüne sebebiyet vermesi suç değildir....sayılı emsal kararı gözetildiğinde ancak suçun kasıtlı olarak işlenmesi halinde TCK'nın 179/2.maddesinde tanımlanan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşabilecektir. Somut olayda, murisin kastı da bulunmamaktadır. Kaldı ki bu suçun oluştuğu kabul edildiğinde suçun zamanaşımı 8 yıldır ve bu sürede dava tarihi itibariyle geçmiştir. Bu nedenle mahkeme kararının onanması gerektiği kanaatinde olduğumdan murisin eyleminin (kendi kendinin ölümüne sebebiyet vermek) "cezayı gerektiren fiil" olarak kabul edilip mahkeme kararının bozulmasına dair çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Old 22-04-2019, 14:08   #4
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cemile_ist
Yardımınız için çok teşekkür ederim.

RİCA EDERİM MESLEKTAŞIM
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ölümlü trafik kazası lawyer beyaz Meslektaşların Soruları 2 14-02-2012 12:35
Ölümlü Trafik Kazası abdullahekinci Meslektaşların Soruları 5 19-01-2011 10:27
1 den fazla ölümlü trafik kazası ve uzamış zamanaşımı ican Meslektaşların Soruları 2 27-02-2009 11:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04743409 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.