Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Tanıma Ve Tenfiz Davaları

Yanıt
Old 15-07-2006, 14:28   #1
hukukçu42

 
Varsayılan Tanıma Ve Tenfiz Davaları

A- GİRİŞ:

Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları “gurbetçi” olarak adlandırılsalar da yerleştikleri ülkelerde artık işyerlerinde o ülke vatandaşlarının çalıştığı, o ülke vatandaşlarıyla evlilikler yaptıkları da düşünüldüğünde gurbetçi sıfatının pek kalmadığı görülecektir.
Her ne kadar durum böyle olsa da sonuçta halen Türk vatandaşı oldukları için yaşadıkları ülkede yapılan hukuku işlemlerin, o ülke mahkemelerinin vermiş olduğu kararların Türkiye’de hüküm ve sonuç doğura bilmesi için Tanıma ve Tenfiz davalarına ihtiyaç duyulmaktadır.


B- TANIM:

a. Tanıma:
Yabancı bir mahkeme kararının tanınması, onun kesin hüküm kuvvetinin ülkeye de teşmili anlamına gelir. Yabancı kararın hukuki neticeleri, yabancı mahkeme devletinin hukukuna göre tayin edilir. Mahkeme devletinin hukuku ayrıca özellikle kesin hüküm kuvvetinin maddi ve şahsi şümulü tespit eder.(MÖHUKm.34/1)
Tanınmayan veya tanınmaya ehil olmayan yabancı bir mahkeme kararı, bir mahkeme ilamı olarak her hangi bir hukuki etkiye sahip olamaz. Bununla beraber hukuki manadan da tamamen mahrum sayılamaz, her hangi bir ihtilafta ispat vasıtası olarak hizmet edebilir.
[1]

b. Tenfiz:
Yabancı bir mahkeme kararının tenfizi ise onun icra edilebilirliği demektir. Yani ilamın yerine getirilmesi ile ilgilidir. Tanımada icra değil o ilamdan kesin delil veya kesin hüküm olarak yararlanma durumu vardır.

C- TANIMA VE TENFİZ DAVALARINA GENEL BAKIŞ:

a. Tanıma ve Tenfiz davaları mutlaka usulüne uygun davetiyeyle birlikte açılacak duruşma yapılarak görülür, evrak üzerinden karar verilemez.
b. Dava basit usule tabidir.
c. Adli tatilde de görülebilir.
d. Davacının Türkiye’de ikametgahı yoksa teminat göstermesi gerekmektedir. Teminat miktarını hakim takdir edecektir. Ancak karşılıklılık anlaşmasında bu konuda muafiyet varsa teminat şartı aranmaz.
e. Yetkili mahkeme Davalının ikametgahı (Nüfusa kayıtlı olunan yer ikametgaha karine olarak kabul edilmektedir.) ; Türkiye’de ikametgahı yoksa sakin olduğu yer mahkemesi, bu dahi yoksa Ankara, İstanbul, İzmir mahkemeleri yetkilidir. (Bu üç ilden istediği birinde açılabilir.)
f. Görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. (Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi)


D- TANIMA VE TENFİZ DAVALARININ FARKI:

Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği Devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması sartı

ve

O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk Mahkemesine itiraz etmemiş olması şartları

Tanımada aranmaz.


E- TANIMA VE TENFİZ DAVALARINDA ÖN ŞARTLAR:


Madde 34 - Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.


a- Yabancı mahkemeler tarafından verilmiş bir ilam olmalıdır:


Madde her ne kadar tenfizden bahsetmekte ise de tanıma için de geçerlidir.

Yine maddede belirtildiği üzere “mahkeme” tarafından verilmiş bir karar olmalıdır. Yurt dışında bazen görülmekte olan kilise gibi mahkeme sıfatı olmayan idari birimlerin verdiği kararlar bu madde kapsamı dışındadır. Yargıtay 2.HD 13.04.1995 tarihli kararında Kopenhag Belediyesi tarafından verilen boşanma kararının Türkiye’de yerine getirilmesi istemini de bu gerekçeyle mümkün görmemiştir. Yine aynı doğrultuda:

“…Kophenag valiliğince düzenlenmiş boşanma belgesinin mahkeme kararı olduğu kabul edilerek mahkeme kararının tanınarak tenfizi ve nüfus kaydına boşanma ile ilgili şerh verilmesine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı bulunmuştur.” (Yargıtay 2. HD. 28.12.1998 tarih; 1998/12495 E; 1998/14188 K) [2]






b- Kesinleşme Şartı:

Dava konusu ilamın şekli ve maddi anlamda kesinleşmiş olması gerekir. Kesinleşme hususu Türk Hukukuna göre değil dava konusu ilamı veren ülke hukukuna göre belirlenecektir.[3]

“… yerine getirilmesi istenen kararı veren devletin kendi kanunlarına göre kesinleşmesi ön koşuluna bağlıdır.” (Yargıtay 14. HD. 30.09.1985 tarih; 1985/5537 E; 1985/7505 K)

c- İlamın Hukuk Davalarına İlişkin Olması Gerekir:

İlamın Hukuk davalarına ilişkin olup olmadığı tespit edilirken lex fori ilkesiyle belirlenecektir. Ceza, idare vs yönelik kararlar bu davanın konusu olamaz. Ancak yabancı mahkeme ilanı esas olarak bir ceza davasına ilişkin olmakla birlikte kişisel haklarla ilgili hükümler de içermekte ise MÖHUK 34/2 m gereğince ilamın sadece bu kısmı dava konusu edilebilir.

Madde 34/2: Yabancı mahkemelerin ceza ilamlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir.

d- Yabancı İlamın Türk Mahkemelerinin Münhasır Yetkisine Girmeyen Bir Konuda Verilmiş Olması Gerekir:

Madde 38/b: İlamın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması,

Bu çalışma Aile Hukuku ile sınırlı kalındığı için diğer hukuk dallarına girmeden maddenin boşanma ve ayrılık davaları yönünden değerlendirilmesi yapılacaktır.

Boşanma ve ayrılık davaları münhasır Türk mahkemelerinin yetkisine giren bir konu olmadığı için burada bir sorun yoktur.

[1] Ergin NOMER: Devletler Hususi Hukuku s:383

[2] Ahmet Cemal RUHİ: Gerekçeli- Açıklamalı- Yargıtay İçtihatlı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun; s:396

[3] M. Akif TUTUMLU: Teorik ve Pratik Boşanma Yargılaması Hukuku; s:1341
Old 15-07-2006, 14:30   #2
hukukçu42

 
Varsayılan

a- Dava Konusu Yabancı İlamın Türk Kamu Düzenine Açıkça Aykırı Olmaması Gerekir:

Uygulamada en sık karşılaşılan sorunlardan biri hangi kararların Türk kamu düzenine açıkça aykırılık teşkil edeceğidir.

Burada sorun Kamu Düzeni kavramından ne anlaşılması gereğidir.

Anayasa Mahkemesi:

"….kamu düzeni" deyimi; toplumun huzur ve sukununun sağlanmasını, devletin ve devlet teşkilatının korunmasını ifade etmektedir ve dış ve iç tehlikelere karşı devlet varlığının muhafazası….” (10/02/1976 T;1975/200 E; 1976/9 K)




Yargıtay:

“…Türk Hukukunun emredici hükümlerinin dikkate alınmaması veya yanlış uygulanması tek başına mahkeme kararının tanınması veya tenfizini engelleyici bir sebep olarak görülemez. Türk kamu düzeni, Türk Hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve kendisinden vazgeçilemeyecek değerlerinin korunması için sadece kamu düzenine aykırılığı aşikar olan olaylara münhasır olduğunun kabulü gerekir. Tenfizi istenen yabancı ilamda bu anlamda açıkça kamu düzenine aykırılıkta yoktur….”..” (2. HD. 04.11.2004 T; 2004/10683 E; 2004/13120 K)

Kamu Düzeni İlkesinin Değerlendirilmesi bakımından bazı Yargıtay İçtihatları:

“…Taraflar Amsterdam bölgesi Altıncı Asliye Hukuk Hakimliğinin kararı ile boşanmış, karar 20.9.2002'de kesinleşmiştir. Toplanan delillerden eşlerin hem Türk, hem de Hollanda vatandaşı olduğu ve yargılama sırasında Hollanda yasalarının uygulamasını istedikleri anlaşılmaktadır. Boşanma sebepleri ve hükümleri eşlerin müşterek hukukuna tabidir. (2675 sayılı Yasanın 13. maddesi) Eşler yargılama sırasında Hollanda hukukunun uygulanmasını seçtiklerine göre, Hollanda hukukunun uygulanmasında isabetsizlik yoktur. Uygulanan hukukun Türk kamu düzenine aykırı bir yönü de yoktur. (1675 sayılı Yasanın 38/c maddesi) Yargılamanın yapılmasına yönelik usul kuralları da hakimin kanununa tabidir. (lex fori) Gerçekleşen bu durum karşısında davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır….”(2. HD. 21.01.2003 T; 2003/13829 E; 2003/719 K)


***


“… 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 40. maddesi; yabancı mahkeme ilamının kısmen veya tamamen tenfizine karar verilebileceğini hükme bağlamıştır. Yabancı boşanma ilamında müşterek çocuk Berkant ile Gamze'nin velayetleri anne ve babaya birlikte verilmiştir. Evlilik devam ettiği sürece ana baba velayeti birlikte kullanırlar. Boşanma veya ayrılığa karar verilmesi halinde hakim, velayeti eşlerden birine vermesi gerekmektedir. (MK.m.336) Velayet düzenlemesi kamu düzeni ile ilgilidir. Yabancı mahkemenin çocukların velayetini anne babaya bırakması Türk Medeni Kanununa aykırıdır. (MÖHUH. m. 38/c) Gerçekleşen bu durum karşısında ilamın velayete ait kısmı hakkındaki tenfiz isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır….” (2. HD 20.03.2003 T; 2003/2818 E; 2003/3889 K)


***


“….2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanununun 38/c maddesinde tenfizi istenilen ilamın kamu düzenine açıkça aykırı olmaması gerektiği hükme bağlanmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 308/1. maddesindeki hükme göre evlat edinilenin, evlat edinenden en az onsekiz yaş küçük olması şarttır.
Aynı Kanunun 313. maddesi gereğince ise, ergin veya kısıtlının evlat edinebilmesi için evlat edinenin alt soyunun bulunmaması gerekmektedir.
Evlat edinme ehliyet ve koşulları kamu düzenine ilişkindir.
Dosyada mevcut nüfus kayıt örneklerinden, davalılardan Hulusi Işıtan'ın 01.01.1963, Hediye Işıtan'ın 01.07.1963 doğumlu oldukları, 03.09.1980 doğumlu olan evlat edinilen davacı Serkan Acar ile aralarındaki yaş farkının onsekiz yıldan az olduğu, ayrıca evlat edinenlerin Ömer Onur, Öznur ve Gökay adlı çocuklarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının Türk Medeni Kanununun 308. ve 313. maddesindeki şartları taşımadığından Türk kamu düzenine aykırı olduğu hususu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır….” (2. HD. 20.09.2004 T; 2004/9169 E; 2004/10282 K)


***


“…Taraflar; İngiltere'nin Barnet Bölge Mahkemesinin 28.02.2003 günlü kararı ile boşanmış, karar 16.05.2003 tarihinde kesinleşmiştir. Yabancı mahkemeden verilen kararın onaylanmış aslı ve tercümesi de dilekçeye eklenmiştir. ( 2675 SK. md. 37 ) Tenfizi istenen karardan davalının o yer kanunları uyarınca hükmü veren mahkemeye çağrıldığı anlaşılmış ve bu yönde tenfize de karşı çıkmamıştır. ( 2675 SK. md. 38/d )


***


Mahkemece; tenfizi istenilen kararın kamu düzenine aykırı olduğu da gerekçe gösterilerek ret hükmü kurulmuştur. Türk hukukunun emredici hükümlerinin dikkate alınmaması veya yanlış uygulanması mahkeme kararının tanınması veya tenfizine engel teşkil etmez. Türk kamu düzeni, Türk hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve kendisinden vazgeçilemeyecek değerlerin korunması için sadece kamu düzenine aykırılığı aşikar olan değerlere mühhasır olduğunun kabulü gerekir. Tenfizi istenen yabancı ilamda bu anlamda kamu düzenine açıkça aykırılık da yoktur….” (2. HD. 16.03.2005 T; 2005/1149 E; 2005/4090 K)


b- Yabancı İlamın Kanunlar İhtilafı Kurallarına Uygun Olması Gerekir:

Madde 38/e: Türklerin kişi hallerine ilişkin yabancı ilamda Türk kanunlar ihtilafı kuralları gereğince yetkili kılınan hukukun uygulanmamış ve Türk vatandaşı olan davalının tenfize bu yönden itiraz etmemiş olması.


Madde 13: Boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri eşlerin müşterek milli hukukuna tabidir.

Eşler ayrı vatandaşlıkta iseler müşterek ikametgah hukuku, bulunmadığı takdirde müşterek mutad meskenleri hukuku, bunun da bulunmaması halinde Türk hukuku uygulanır.

Geçici tedbir niteliğinde olmayan boşanma ve ayrılıkla ilgili nafaka talepleri boşanma ve ayrılık hakkında yetkili olan hukuka tabidir.


Türk vatandaşı olan davalının tanıma ve tenfize bu nedenle itiraz etmiş olması: Kanun koyucu Türklerin kişi hallerine ilişkin yabancı ilamların tanıma ve tenfizi isteklerinin reddi için Türk kanunlar ihtilafı kurallarına göre yetkili olan hukukun uygulanmamış olmasını yeterli görmemiş, bu hususun ayrıca bir itiraz olarak davalı (Türk vatandaşı) tarafından ileri sürülmüş olması koşulunu aramıştır. Dolayısıyla böyle bir itiraz yok ise hakim bu hususu resen inceleyemeyecek, diğer şartların da mevcut olması halinde tanıma veya tenfiz isteminin kabulüne karar verecektir.[1]



B- YABANCI İLAMLARIN TENFİZİNE İLİŞKİN ŞARTLAR:

a- Karşılıklılık İlkesi:

Madde 38/a: Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği Devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması,

İki devlet arasında bu konuda bir anlaşma ya da böyle bir anlaşma olmasa dahi fiilen tenfize dair bir uygulama varsa veya yabancı ülke yasalarında ilamlarının tenfizine ilişkin bir hüküm varsa (Alman Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu) yabancı mahkeme ilamı tenfiz edilebilir. Bu durumun olup olmadığı konusunda mahkemece Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak sorulmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti ile bu konuda arasında karşılıklılık esasına dayanan anlaşma veya fiili durum bulunan bazı devletler[2]:
  • İtalya
  • Romanya
  • Tunus
  • KKTC
  • Avusturya
  • Irak
  • Polonya
  • Ürdün
  • Cezayir
  • Azerbaycan
  • Hollanda
  • Arnavutluk
  • Çin
  • Gürcistan
  • Rusya
  • Ukrayna
  • Suriye
  • İsviçre
  • İran
  • İngiltere
  • Tacikistan


b- Savunma Hakkına Uyulmuş Olması:

Madde 38/d: O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk Mahkemesine itiraz etmemiş olması,

Milletlerarası usul hukukunda yargılama genel olarak lex for ye tabi olduğundan kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren (yabancı) mahkemeye çağrılma, orada temsil edilme şeklinin hukuka uygun olup olmadığı o yer kanununa göre tespit edilecektir. Ancak, MÖHUK tenfiz hakiminin bu husustaki inceleme yetkisini aleyhine tenfiz istenen şahsın (davalının) itirazına bağlı tutmuştur. Burada Türk usul hukukunun temel ilkelerine uygunluk değil, kararın verildiği yer (Devlet) usul kanunlarına uygunluk hususu incelenmek gerekecektir. İnceleme sonucunda yasal kurallara aykırı bir yargılama yapıldığı saptandığında MÖHUK 38/d hükmü uyarınca tenfiz davasının reddine karar verilmelidir.[3]

[1] M. Akif TUTUMLU; Teorik ve Pratik Boşanma Yargılaması Hukuku; s:1360

[2] Devletler sadece örnek olarak verilmiştir. Bunlarla sınırlı değildir.

[3] M. Akif TUTUMLU; Teorik ve Pratik Boşanma Yargılaması Hukuku; s:1371
Old 18-07-2006, 16:05   #3
Av.Sever Köz

 
Soru Çalışma Şekli

Sayın hukukçu,

Oldukça kapsamlı bir giriş olmuş tanıma ve tenfiz için.. Elinize sağlık..

Neredeyse bütün alt başlıkları da dahil etmişsiniz.. Tanıma ve tenfize nelerin konu edilebileceğinden, görevli ve yetkili mahkemelere kadar, hatta örnek içtihatlara kadar yer vermişsiniz açtığınız forumda..Kanaatimce de isabetli olmuş. Tanıma ve tenfize ilişkin soru geldikçe daha iyi bir katılım olacaktır.

Aile Hukukunu ilgilendiren ve yine geniş ama kuşbakışı ile başka bir forum konusu seçimi yapmak yerinde olur kanaatindeyim..

Elbetteki gelen talepler ve açılan forumlarla bir fikir alışverişi olacaktır.

Dolayısıyla Aile HÇG'nun fikir alışverişi dışında, farklı bir çalışma şekli olması gerektiğine dair bir öneriniz varsa, onu gerçekleştirebiliriz..
Old 19-07-2006, 10:14   #4
hukukçu42

 
Varsayılan

Ne kadar gereksiz bir konu için forum açmışım. Sn. Köz dışında tek yanıt bile yok
Old 19-07-2006, 15:11   #5
Av.Sever Köz

 
Varsayılan

Sayın Hukukçu,

Herhangi bir aldanmaya düşmeyin.. Emeğiniz zayi olmaz.. İlgi görmemiş bir konu gibi görünebilir ama foruma cevap verilmemiş olsa bile verdiğiniz bilgilerden eminim istifade edenler olmuştur.
Old 26-07-2006, 17:11   #6
seyitsonmez

 
Varsayılan

sayın meslektaşım ne guzel işte her şeyi cevaplamışsınızkı kımsenın kafasına birşey takılmamış
Old 22-08-2006, 14:23   #7
MİNA

 
Varsayılan Tanıma

Müvekkil Türk(Bay), bayan Fransız.Taraflar Fr.da boşanmışlar.Türkiyede kararın tanınmasını isteyeceğiz.Bayana Türk mahkemesinden tebligatı en kısa ve kolay olarak nasıl yapabiliriz.Fransız bayanında Türkiye'den bir Avukata vekalet vermesi işi hızlandırır mı? Sayın Hukukukçu42 sağolsun teoriyi çok güzel anlatmış,birazda P.Ç. yapalım
Old 23-08-2006, 15:52   #8
Kavaz

 
Varsayılan Sayın MİNA;

Alıntı:
Yazan MİNA
Müvekkil Türk(Bay), bayan Fransız.Taraflar Fr.da boşanmışlar.Türkiyede kararın tanınmasını isteyeceğiz.Bayana Türk mahkemesinden tebligatı en kısa ve kolay olarak nasıl yapabiliriz.Fransız bayanında Türkiye'den bir Avukata vekalet vermesi işi hızlandırır mı? Sayın Hukukukçu42 sağolsun teoriyi çok güzel anlatmış,birazda P.Ç. yapalım

Fransız bayanın Türkiye'den bir avukata vekalet vermesi işleri hızlandıracaktır.Aksi takdirde tebligatlardan dolayı sure uzayacaktır.Cunku mahkeme aracılıgı ıle yapılan yurtdısı tebligatlarında,durusma gununu en az 3 ay sonraya atmaktadırlar kı bu sureye tebligatın parcasının donmesının beklenmesı de dahıldır.
Old 23-11-2006, 11:32   #9
ozgenhukuk

 
Varsayılan

Çok iyi ve yararlı bir çalışma..ayrıca sık rastlanmayan bir konu olması nedeni ile de katkısı bir kat daha artıyor..özellikle yaşadığım bölgede(Antalya-Alanya) bu sorunlar daha da fazla ,emek verenlere çok teşekkürler..
Old 18-05-2007, 10:49   #10
NURHANOKURÖZCAN

 
Varsayılan zamanaşımı veya hakdüşürücü süre varmı

1997 de kesinleşmiş (alacağa ilişkin) bir yabancı mahkeme kararını tenfiz ettirmek mümkün mü?Herhangi bir zamanaşımı veya hakdüşürücü süre sözkonusu mu?
Old 18-05-2007, 13:01   #11
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas : 2003/10163
Karar : 2004/1408
Tarih : 13.02.2004

KARAR METNİ :
Davacı Naci Çelik vekili Avukat Mustafa Turan tarafından, davalı İsmet Çelikçi aleyhine 5/8/2002 tarihinde verilen dilekçe ile Alman Mahkemelerince verilen tazminat kararının tanınması ve tenfizinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; süre yönünden davanın reddine dair verilen 17/6/2003 tarihli kararın Yargıtay´ca tetkiki davacı vekili tarafından süresi içerisinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem sonucu uğranılan zararın ödetilmesi amacı ile açılan dava sonucunda Münsher Asliye Hukuk Mahkemesince verilen kararın tenfizine ilişkindir. Mahkemece zaman aşımı sebebi ile istemin reddine karar verilmiştir. Kararı davacı temyiz etmiştir.
Somut olay itibariyle taraflar Almanya´da ikamet etmekte olup Türk vatandaşıdırlar. Davalının davacıyı bıçakla yaralaması sebebi ile davacının Alman Mahkemelerinde açtığı tazminat davası kabul edilerek, 15.06.1998 gününde kesinleşmesine rağmen, davalının Almanya´da mal varlığı bulunamadığından bugüne kadar infaz edilememiştir. Davacı yabancı mahkeme kararının tenfizi yolu ile söz konusu kararı Türkiye´de infaz etmek istemektedir. Türk Hukukunda İİK.nun 39. maddesi uyarınca ilamların infazı için gereken zaman aşımı süresi 10 yıldır. Olayımızda dava tarihi itibari ile 10 senelik zaman aşımı süresi geçmiş ise de, sorun yabancı mahkeme kararına bu maddenin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda toplanmaktadır. Yabancı mahkeme kararlarının Türkiye´de tenfiz edilebilmesi için MÖHUK.nun 38. maddesinde sayılan belli koşulların bulunması gerekir. Bu koşullardan biride "hükmün kamu düzenine açıkca aykırı bulunmaması" koşuludur. Türk Hukuk sisteminde "zamanaşımı" müessesesi yargıç tarafından resen gözönünde bulundurulamadığı için kamu düzenine dahil değildir. Bu sebeple somut olaya uygulanması gereken hukuk sistemi belirlenmeden, kamu düzenine ait bulunmayan Türk Hukuk Sistemi´ndeki zaman aşımı süresinin olaya uygulanması doğru değildir.
Davacı tarafından tenfizi istenen karar haksız eylemden kaynaklanmış olup bir tazminat davasına ilişkindir. Karar Alman mahkemelerince verilmiştir. 2675 s. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 25. maddesinde haksız eylemden doğan borçlarda haksız eylemin işlendiği yer hukukunun uygulanacağı, aynı kanunun 7. maddesinde zamanaşımının hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuk kurallarına tabi bulunduğu düzenleme altına alınmıştır.
Yukarıda belirtilen kanuni düzenlemeler itibarı ile kararın verildiği ve işin esasının tabi olduğu Almanya´daki hukuki düzenlemedeki zaman aşımı süresinin uygulanması öngörüldüğünden; mahkemece, zaman aşımı konusunda o yer hukukundaki düzenleme belirlenerek buna göre karar verilmesi gerekirken zaman aşımı sebebiyle davanın reddi doğru değildir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarda açıklanan sebeple BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istem halinde geri verilmesine 13/2/2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 21-05-2007, 14:02   #12
suat oğuz

 
Varsayılan

Almanya da verilen boşanma kararında,müşterek tek çocuğun velayeti taraflardan birine verilmeyip,velayet hakkı,boşanan her iki eşin üzerinde bırakılmış.Bu durumkararın tenfizinde /tanınmasında bir sorun yaratır mı?
Old 21-05-2007, 20:22   #13
Av.Gülsüm Sezen

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan suat oğuz
Almanya da verilen boşanma kararında,müşterek tek çocuğun velayeti taraflardan birine verilmeyip,velayet hakkı,boşanan her iki eşin üzerinde bırakılmış.Bu durumkararın tenfizinde /tanınmasında bir sorun yaratır mı?
Suat Bey;
Öncelikle aramıza hoş geldiniz
Kararda boşanmaya ilişkin karar numarası ayrı olduğundan;boşanma kararının tanınmasını için ...Mahkemesinin ....sayılı boşanma kararının ... tanınması şeklinde talepte bulunduğunuzda ve dava konusu olarak da bunu yazdığınızda zaten velayetle ilgili bir problem çıkmayacaktır, karar boşanma yönüyle tanınmış olacaktır. Zaten velayet hususunda; taraflar arasında bir husumet bulunmayıp, anlaşma söz konusu ise; kanaatimce bu konuyla ilgili ayrıca tanımaya istemenize de gerek yoktur. İleride bu konuda problem çıkacak olursa, zaten bu durum ayrı bir velayet davası açılmak suretiyle hallolunabilir. Saygılarımla...
Old 29-06-2007, 14:06   #14
mehmet sirn

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hukukçu42
e. Yetkili mahkeme Davalının ikametgahı (Nüfusa kayıtlı olunan yer ikametgaha karine olarak kabul edilmektedir.) ; Türkiye’de ikametgahı yoksa sakin olduğu yer mahkemesi, bu dahi yoksa Ankara, İstanbul, İzmir mahkemeleri yetkilidir. (Bu üç ilden istediği birinde açılabilir.)

Ben yukarıda bahsedilen yerlerin hiçbirinde tanıma davasını açmak istemiyorum. Davalının Türkiyede ikametgahı yok, Avusturya vatandaşı ve Türkiyede sakin olduğu bir yer bulunmamaktadır.

Örneğn davayı Mardin'de açarsam, "buradaki yetki kamu düzenine ilişkindir" denilip davam reddedilir mi? Yani mahkeme yetki konusunu kendiliğinden gözetir mi?
Old 29-06-2007, 14:51   #15
Av.Gülsüm Sezen

 
Varsayılan

Mehmet Bey;
Alıntı:
MÖHUK

TÜRKLERİN KİŞİ HALLERİNE İLİŞKİN DAVALAR

Madde 28 - Türkiye'de ikametgahı bulunmayan Türk vatandaşlarının, kişi hallerine ilişkin davaları, ikamet ettikleri ülke mahkemesinde açılmadığı veya açılamadığı takdirde Türkiye'de yer itibariyle yetkili mahkemede, bulunmaması halinde ilgilinin sakin olduğu yer, Türkiye'de sakin değilse Türkiye'deki son ikametgahı mahkemesinde, o da bulunmadığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir Mahkemelerinden birinde görülür.

denilmek suretiyle; bu hususun ihtiyari olmadığı açıkça belirtilmektedir. Zira kanunun lafzına bakıldığında "...de de görülebilir" değil; "...görülür" denmektedir. O halde; bu durumda yalnızca Ankara-İstanbul-İzmir alternatiflerinden birini seçmek konusunda serbestimiz vardır. Aksi halde -gözden kaçırılmadığı sürece- yetkisizlikten dolayı reddedilir. Saygılarımla..
Old 29-06-2007, 15:43   #16
Av.Gülsüm Sezen

 
Varsayılan

Mehmet Bey;
Alıntı:
MÖHUK

TÜRKLERİN KİŞİ HALLERİNE İLİŞKİN DAVALAR

Madde 28 - Türkiye'de ikametgahı bulunmayan Türk vatandaşlarının, kişi hallerine ilişkin davaları, ikamet ettikleri ülke mahkemesinde açılmadığı veya açılamadığı takdirde Türkiye'de yer itibariyle yetkili mahkemede, bulunmaması halinde ilgilinin sakin olduğu yer, Türkiye'de sakin değilse Türkiye'deki son ikametgahı mahkemesinde, o da bulunmadığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir Mahkemelerinden birinde görülür.

denilmek suretiyle; bu hususun ihtiyari olmadığı açıkça belirtilmektedir. Zira kanunun lafzına bakıldığında "...de de görülebilir" değil; "...görülür" denmektedir. O halde; bu durumda yalnızca Ankara-İstanbul-İzmir alternatiflerinden birini seçmek konusunda serbestimiz vardır. Aksi halde -gözden kaçırılmadığı sürece- yetkisizlikten dolayı reddedilir. Saygılarımla..
Old 29-06-2007, 17:35   #17
mehmet sirn

 
Varsayılan

bu konuda, yargıtay çelişkili kararlar veriyor. Öncelikle bu tür davalar basit yargılama usülüne göre yürütüldüğü için yetki itirazının kamu düzenine ilişkin olmadığını ilk itiraz olduğunu düşünüyorum.

Elinde başka yargıtay içtihatları olan arkadaşlar varsa yardımlarını bekliyorum.
Şimdiden teşekkürler.


1. Karar:

YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 2
1996/4304 E.
1996/6944 K.
20.06.1996 T.

2675-MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USUL HUKUKU HAKKINDA KANUN/39.1
1. Yabancı mahkeme kararlarının tenfizi istemreri basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır. ( 2675 S.K.M.39/1 )
Basit yargılama usulüne tabi davalarda yetki itirazı ilk oturuma kadar ( en geç ilk oturumda ) esasa girilmeden önce yapılır.
Dava dilekcesi ve duruşma günü davalıya 24.10.1995 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bundan sonraki ilk oturum 2.11.1995 tarihlidir.
Davalı vekili bu oturuma mazeret bildirmiştir. Mazereti kabul edilmiş ve başka hiç bir usuli işlem yapılmadan duruşma "davalı vekilini mazereti sebebiyle 28.12.1995 gününe talik edilmiştir.
Davalı vekil yetkisizlik itirazını 28.12.1995 tarihli celsede ileri sürdüğüne göre yetkisizlik itirazı süresınden sonradır.
Bu bakımdan davalının yetkiye yönelik temyiz itirazı yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir.

2. Karar

YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
1999/5637 E,
1999/7292 K.
24.6.1999 T.
� NAFAKA
� TENFİZ

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, yabancı mahkemeden verilen nafakaya ilişkin ilamın tanınması ve tenfizine ilişkindir. Bu davalar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki ikametgahı mahkemesinde açılabilir. Buradaki yetki kamu düzeni ile ilgilidir ve kesindir. (2675 Sayılı Kanun md. 35) İkametgah bir kimsenin yerleşmek maksadı İle oturulan yerdedir. (MK. md. 19) Nüfusa kayıtlı olunan yer ikametgaha karinedir. (Nüfus Kanunu md. 4).

Davalı Edirne ili Uzunköprü nüfusuna kayıtlıdır, ikametgahın değiştirildiğini gösteren iddia ve delil yoktur. Bu durumda yetki yönünden dilekçenin reddi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 24.6.1999
Old 23-08-2007, 23:48   #18
young_jurıst

 
Varsayılan yurtdışından vekaletname

almanya mahkemesinin vermiş olduğu boşanma kararının türkiye mahkemelerince tanınması için dava açmayı düşünüyoruz.Müvekkil bayan ve eski kocası alman vatandaşı ayrıca,şuan müvekkil türkiyede başka bir türk vatandaşıyla evlendi.Ancak alman mahkesinin verdiği boşanma kararı tr de tanınmadığı için yeni koca vize alamadı.şimdi müvekkil bayan almanyada bulunmakta vekaletnameyi almanyada düzenleyip verebilirmi.ayrıca eski kocasının da burdan bir avukata vekaletname vermesi işleri hızlandırır mı.
Old 29-08-2007, 02:05   #19
Av.Gülsüm Sezen

 
Varsayılan

Sayın young jurist;
Yurt dışındaki vatandaşlarımız, ülkemiz Konsolosluklarında vekaletname düzenleyebilirler. Konsolosluk yoksa veya sadece düğer ülke vatandaşı ise; oradaki noterler marifetiyle düzenlenecek vekaletname, düzenleyen ülke yetkili makamlarınca ve T.C. Konsolosluklarınca onaylanmalıdır.

Burada ben yalnız bir hususu tam anlayamadım: Müvekkiliniz yalnızca Alman vatandaşı mı, yoksa çifte vatandaşlığa sahip? Buna göre yukarıda belirttiğim 2 seçenekten biri uyacaktır.

Müvekkilinizin boşanmak istediği eşinin Tr'de bir avukat tayin etmesi, elbette hem zaman (tebligatın yurt dışına yapılmayacak olması dahi size neredeyse yarım yıl kazandırır), hem de davanın sağlığı yönünden daha uygun olacaktır.

Gecikme için kusura bakmayın, saygılarımızla..
Old 29-08-2007, 20:59   #20
acemi

 
Varsayılan

Merhaba,
Benim de açmaya çabaladığım bir boşanmanın tanınması davası var. Sorunum şu; Bu karar bir İngiliz Mahkemesi tarafından verilmiş ve müvekkilin bana karar diye getirdiği belge aslında kesinleştirme şerhine daha çok benziyor. Davayı İngilterede takip eden avukat yardımcısıyla yaptığım konuşma da olumlu sonuçlanmadı. Zira, kararın bu olduğu konusunda ısrarlı. Sizlerden yardım talep ettiğim husus, İngiliz Mahkemeleri tarafından verilmiş bir boşanma kararı örneği.. şimdiden teşekkür ederim
Old 27-09-2007, 00:44   #21
Mehmet Taşcı

 
Kitap

Sayın hukukçu 42,
Açtığınız forum konusu ve verdiğiniz hukuki bilgiler için teşekkür ediyorum. Gereksiz değil bilakis son derece önemli bir konuya temas etmişsiniz. sık sık tanıma davası ( özellikle boşanma davalarının tanınması) açan bir avukat olarak şu hususlara dikkat çekmek isterim.Yabancı mahkeme kararının tamamının tanınması şart değildir, SADECE BOŞANMA HÜKMÜNÜN tanınmasını talep etmek mümkündür. Tebligatlarda çıkan sıkıntıları aşmak ve yargılamayı uzatmamak açısından davalı taraf ile görüşüp kendisini bir vekil ile temsil ettirmesini sağlamak yerinde olur. Türk vatandaşı olmayan( vatandaşlıktan çıkmış veya hiç vatandaş olmamış olan yabancılar) yabancılara yönelik açılan davalarda dava dilekçesini tebliğ edilmesi için bir dizi form doldurulup yabancı dile çevrilmekte ve gönderilmektedir. Bu durum beklenmedik teligat masraflarının ortaya çıkmasına yol açabilir ( tercüme masrafları v.s.). Aynı masraflar kararın tebliğinde de yapılmakta . Mutlaka müvekkile bu durumu hatırlatmak ve masrafları buna göre almak gerekir.
Tanıma davalarında mahkeme kararları ve kesinleşme şerhlerinin türkçe tercümelerini Türkiye 'de yaptırabiliyorduk. Son bir yıldır Mahkemeler artık tercümelerin adı geçen ülkedeki Türk Konsolosluğu tarafından yapılmış olmasını şart koşmaktadır. Yanlış hatırlamıyorsam Yargıtay'ın verdiği bir karar dayanarak bu şart aranmakta . Bu nedenle müvekkillere , mutlaka tercümeleri konsoloslukta yaptırıp getirmelerini söylemek yerinde olur.
Diğer bir husus da kesinleşme şerhi ile ilgili: Açtığım bir tanıma davasında mahkemenini kesinleşme şerhi karara şerh edilmemişti. Müvekkilden kesinleşme şerhi verdirilmesini söyledim. Ancak bir türlü bunu yapamadı ve anlaşmalı boşanma olduğu için ve de karar metninide kesinleşme ibaresi yazılı bulunmadığı için sıkınntıya düştük. Nihayetinde müvekkilin yabancı ülkedeki kayıtlı olduğu nüfus memurlğundan, nüfus kayıt örneğini istedik ( Belediye bakıyormuş nüfus siciline) ve Mahkemeye nüfus kayıt örneğini ibraz ederek davayı sonuçlandırdık ( kayıt örneğince boşanmış olduğu görülmekteydi).
Yargıtay bir kararında nüfus kayıt örneğinin kesinleşme şerhi gibi algılanması gerektiğine yönelik kararı var.
Old 09-01-2008, 17:19   #22
counselor

 
Varsayılan

HUMK. da yapılan değişiklikle artık davacının ikametgahında boşanma davası açılabiliyor. Acaba tanıma ve tenfiz davası için de bu kural geçerli olur mu? Şimdiden teşekkürler çok başarılı bir çalışma olmuş.
Old 07-09-2008, 23:11   #23
ruze

 
Varsayılan Tenfiz davasında tebligat süresini kısaltmanın yolunda usul nedir?

Romanya'da gerçekleşen bir boşanma davasında taraflar anlaşarak boşanmışlardır.Tebligat prosedürünü uzatmamak için müvekkilin eski eşinin de bir avukat arkadaşıma vekalet çıkarmasını sağladık.Vekaleti tercümesi ve apostili ile tarafıma yolladı.Şimdi tenfiz davasını açarken tenfiz isteyen olarak müvekkilin eşini gösterip biz davalı olsak diye düşünüyorum.Bu yol sanırım tebligat aşamasını epeyce kısaltacaktır.Bu yolu kullanan meslektaşlarımız varsa tecrübelerini paylaşırsalar çok sevinirim.
Old 09-09-2008, 17:03   #24
Av.Gizem

 
Varsayılan

Öncelikle ellerinize sağlık.Gerçekten çok detaylı ve kapsamlı bir çalışma olmuş.
Benimde şu anda konu ile alakalı problemli bir dosyam var. Şöyleki,
Müvekkilim(Türk vatandaşı Bay), ABD Las Vegas Nevada eyaletinde 2002 yılında evlenmiş. Amerikan vatandaşı Bayan 2004 yılında aynı eyalette boşanma davası açarak müvekkilimden boşanmış.Şu anda müvekkilim eyalet bölge mahkemesi kararına göre boşamış görünüyor fakat Türkiyede nüfusta halen daha evli gözükmektedir. Bu kararın tenfizi için Aile Mahkemesinde dava açtım.Ancak Adalet Bakanlığı ABD ile ülkemiz arasında karşılıklılık esasının bulunmadığını ve takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirdi. Davalı tarafa henüz tebligat yapılamadı.Mahkemede karşılıklılık esası bulunmaması sebebi ile davamızı reddedecek gibi gözüküyor.Sizden ricam elinizde ABD'de Türk Mahlemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın elinizde bulunması halinde bana yollamanız.Bu konudaki görüşleriniz için şimdiden teşekkürler...
Old 10-09-2008, 14:47   #25
Av. H. AY

 
Varsayılan

Sayın Hukukçu, ben vermiş olduğunuz bilgiden dolayı teşekkür ederim gerçekten açıklayıcı ve faydalı olmuş, kısa sürede fikir sahibi olmak için iyi bir çalışma.
Old 28-01-2009, 13:59   #26
Arif Aydın

 
Varsayılan

güzel bir çalışma olmuş. emeğinize sağlık.
Old 05-08-2011, 09:18   #27
Av.Ozan Kayahan

 
Varsayılan Münhasır Yetki

Bazı yabancı mahkemeler bir gayrımenkulün aynına ilişkin bir hüküm vermiş olabilirler. Bu durum Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmektedir. Bu sebeple bu konuda tanıma ve tenfiz kararı verilemez.
Old 14-11-2011, 10:56   #28
Av.S.S

 
Varsayılan

Merhaba,Öncelikle emeğinize sağlık.Ben çok araştırma yapmama rağmen yabancı ükede ,öz anne babası ölmüş olan türk vatandaşı cocukları evlat edinmiş vatandaşımız için evlat edinmenin tanınması hususunda herhangi bir karar bulamadım.Davayı hasımsız mı açmam gerekir onu dahi bulamadım.Bütün örnekler boşanmanın tanınması ile ilgili olduğu için zorlanmaktayım.Bu tür bir dava açmış arkadaşlar varsa yardımlarınızı rica ediyorum.
Old 14-02-2012, 14:44   #29
BaharB

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hukukçu42
.....
C- TANIMA VE TENFİZ DAVALARINA GENEL BAKIŞ:

a. Tanıma ve Tenfiz davaları mutlaka usulüne uygun davetiyeyle birlikte açılacak duruşma yapılarak görülür, evrak üzerinden karar verilemez.
....

Ankara'da görülmekte olanve 5718 sy. kanunun 55. md. gereğince basit usule tabi tanıma / tenfiz davasında, dava dilekçesinin davalıya tebliği ve herhangi bir itirazda bulunmaması üzerine, H.M.K. 320/1 gereğince duruşma açılmaksızın dosya üzerinden karar verilmesi talebimiz mahkemece kabul edildi ve dosya üzerinden karar verildi.
Saygılarımla
Old 29-07-2013, 15:06   #30
pallanco

 
Varsayılan

Herkese Merhaba;

Olayları kronolojik şekilde anlattıktan sonra sorumu sorayım:

1- Eşlerin ikisi de Türk Vatandaşı..

2- Evleniyorlar

3- Sonra Kadın Alman Vatandaşlığına geçiyor, Erkek Türk Vatandaşlığında kalıyor

4- Bir çocukları oluyor. Ama sadece Alman nüfusuna kaydediliyor. Çocuk Türk nüfusunda kayıtlı değil.

5- Almanya'da boşanıyorlar, oradaki boşanma kararında çocuğun velayeti anneye veriliyor.

Şimdi;

Anne çocuğu Türk nüfusuna kaydetmek istiyor ama anne Alman olduğu için babanın onayı (en azından pasaportu) olmadan kaydetmiyorlar.. Baba ise piyasada yok ... Bulma imkanı da yok..."Boşanma kararınız Türkiye'de nüfusa işlenirse öyle yaparız" diyorlar.

Bu durumda;

Boşanma kararını Türkiye'de tanıtmak için mahkemeye başvuracağız ama her ne kadar Alman boşanma kararında çocuğun velayeti anneye verilmiş ise de, burada nüfusa kayıtlı olmayan (resmi olarak var olmayan) çocuğun velayeti hakkında bir karar tesis eder mi acaba mahkeme ?

Eğer cevap "evet" ise; boşanma tanındığında anne çocuğu Türkiye nüfusuna kaydetmek için artık tek başına başvurabilir mi ? Bu durumda da Anne Alman olduğuna, çocuğun velayeti anneye verildiğine ve fakat Türkiye'de annenin nüfus kaydı kapalı olduğuna göre çocuk nasıl kaydedilecek anne adına ?

Cevaplar için şimdiden teşekkürler...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yurtdışında boşanma, tanıma, tenfiz ve zamanaşımı. avegunduz Meslektaşların Soruları 2 04-04-2008 18:35
velayet-tenfiz-tanıma seyitsonmez Meslektaşların Soruları 3 11-10-2006 15:46
Tanıma & tenfiz mümkün değilse ne olacak? Av.S.S Meslektaşların Soruları 10 28-09-2006 00:01
Tanıma/Tenfiz Av.Özgül Meslektaşların Soruları 3 03-07-2006 13:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07489705 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.