Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Taraf Teşkili

Yanıt
Old 11-02-2009, 11:05   #1
mapixx

 
Varsayılan Taraf Teşkili

Merhaba değerli meslektaşlarım,
Kolay bir sorum olacak sizlere.
Benim de davalı olduğum bir davada, benden başka iki davalı daha var; bir de davacı var. Toplam üç davalıdan ikisine usulüne uygun olarak tebligat yapılmış. Ancak bir davalıya hâlâ tebligat yapılamamış. Bu durumda mahkemenin esastan incelemeye geçmiş olması doğru mudur?
Yoksa olayda bir usul hatası mı vardır.
Teşekkür ederim.
İyi günler.
Old 11-02-2009, 11:24   #2
Av. Bülent Büyükdağ

 
Varsayılan

Kanaatime göre, taraf teşkili sağlanmadan esasa geçilemez. Usul hatası yapılmış...
Old 11-02-2009, 11:46   #3
detay82

 
Varsayılan

Mahkeme bir usul hatası yapmıştır. Kanun ve uygulama da bu iddiayı desteklemektedir;

HUMK. Madde 73 - Kanunun g
österdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas No : 2007/2581
Karar No : 2007/2931

Yadigar Aydemir ile Ethem Paşa mirasçıları Hamdi (Ethem oğlu) ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Gebze 1. Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 04.12.1997 gün ve 187/969 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozma isteği ile istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne ilişkin yerel mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığı'nın yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı, 260 ada 29 parselin tapulama çalışmalarında Ethem Paşa adına tescil edildiğini, taşınmazdan 435 m2 bölümünü haricen satın aldığını, 20 yılı aşkın süre zilyet ve tasarrufunda bulundurarak ev yaparak ağaç diktiğini, Ethem Paşa'nın öldüğünü ancak varislerine ulaşamadığını açıklayarak 435 m2 miktarındaki kısma ait tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesinde gösterilen adreslere çıkartılan tebligatların yazılı cadde ve sokak isimleri bulunmadığından iade edilmeleri üzerine davalılara gazete ile ilan yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkemece, davacının 1968 yılından dava tarihine kadar zilyetliğinde olduğu ve kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle 260 ada 29 parsel iken şüyulandırma sonunda 1342-1344 adalar olan taşınmazda 287,36 m2’lik bölümüne ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Dava konusu taşınmazın evveli 378 (tashih sonucu 260) ada 29 parsel olup, 8472 m2 miktarlı tarla vasfında iken 6.2.1969 tarihinde tapulama yolu ile ölü Ethem Paşa adına tesbit edilmiş, tutanak 26.6.1969 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiş, 30.7.1984 tarihinde yapılan şüyulandırma sonucunda 378 ada 133 ve 134 parsellere ifraz görmüş, daha sonra 14.10.1987 tarihinde yapılan şüyulandırma sonunda 1342 ada 1, 2, 3,4, 5, 6, 7, 8 ve 1344 ada 1, 2, 3, 4, 5 parseller oluşmuştur. Dosya içerisindeki bilgiler ve teknik bilirkişinin raporundaki açıklamalara göre dava konusu A ile gösterilen 287,36 m2'lik taşınmaz 1342 ada içinde, 1 parselin doğusunda kalmakta olup, şüyulandırma sonunda imar yolu olarak bırakılan yerde bırakılmış iken davacının talebi üzerine 12.6.1990 tarihinde bu imar yolu kaydırılmış, ama dava konusu taşınmaza parsel numarası verilmemiştir. Bu açıklamalara göre taşınmazın evveli tapulu olup, halen parsel numarası bulunmamaktadır.
Mahkemece yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar davacının 1968 yılından dava tarihine kadar dava konusu taşınmazda oturduğunu, kimden satın aldığını bilmediklerini ifade etmişler, teknik bilirkişiler 24.3.1997 ve 14.10.1997 tarihli rapor ve ek raporları ile dava konusu yerin 1342 adada imar yolu içinde olduğu, imar planında her ne kadar yolun kaydırıldığı bildirilmiş ise de kadastral paftasında henüz böyle bir işlemin yapılmadığı, ancak ilgilisinin Belediyeye talebi üzerine bu kısmın ihdas edilerek sınırlandırılabileceğini, üzerinde 130 m2 alanlı ev olduğunu, tamamının 287,36 m2 olduğu ve A harfi ile gösterdiklerini açıklamışlardır. Dava sırasında davacı tarafça, mahkemece verilen yetki üzerine tapu maliki Ethem Paşa'nın mirasçılık belgesi çıkartılmış, mirasçılık belgesinde yazılı mirasçılar 1.11.1995 tarihli dilekçe ile davaya dahil edilerek dava dilekçesinin gazete ile ilanen tebliği yoluna gidilmiştir.

HUMK.nun 73. maddesinde çok açık şekilde vurgulanan temel kurala göre; mahkeme yanları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. İşte onun için davetin ve özellikle davetiyenin davadaki önemi büyüktür. Tebliğ ile ilgili 3220 sayılı Yasa ile değişik 7201 sayılı Yasanın ve bu yasaya göre çıkartılan nizamnamenin hükümleri tamamen biçimseldir. Gerek tebliğ işlemi gerek tebliğ tarihi, yasada ve nizamnamede emredilen şekillerle kanıtlanabilir. Bu konuda etkili önlemler alınmış olmasının tek amacı tebliğin muhatabına ulaşması ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır. Zira yazılı tebligat, davaya ilişkin işlemleri o dava ile ilgili kişilere bildirmek için yapılan bir belgelendirme işlemidir. O halde, yasa ve nizamname hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. 7201 sayılı Yasa ve nizamnamede açıklandığı üzere ilanen tebliğ ancak adresi meçhul olanlara yapılır. Bir şahsın adresinin meçhul olabilmesi için de, tebligat imkansızlığının anlaşılması, diğer deyişle soruşturmaya rağmen ikametgahının, meskeninin veya işyerinin bulunmaması lazımdır. Ölen kimsenin mirasçılarının ve bunların adreslerinin tahkik ve tesbit olunarak tespit edilenlere ilamların tebliğ edilmesi, adresleri bulunmayanlara da ilan suretiyle tebligat yapılması icabeder. Somut olayda; mirasçılık belgesinde yazılı mirasçılardan Ethem Paşa'nın eşi Fatma adına yapılan herhangi bir tebligat bulunmadığı gibi mirasçılık belgesinde yazılı mirasçılarla ilgili herhangi bir araştırma da yapılmamıştır. Kural olarak tapu iptali ve tescil davası sağ ise dava kayıt malikine, ölmüş ise usulen belirlenecek mirasçılarına yöneltilir. Tüm araştırma ve incelemelere rağmen mirasçıların yerleşim yeri ve adreslerinin belirlenememesi halinde mirasçıların ve Hazinenin menfaatlerini korumak için TMK.nun 427/1. maddesi ve 3561 sayılı Kanun hükümleri gözönünde tutularak kayyım tayin edilmesi, TMK.nun 501. maddesi gereğince son mirasçı olması ve tapu kütüğünün tutulmasındaki sorumluluğu nedeniyle Hazinenin de davalı olarak davaya dahil edilerek, bu esaslar çerçevesinde taraf delillerinin toplanıp birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mirasçıların sağ olup olmadıkları ve adreslerinin resmi daire ve müesseselerden bu arada Nüfus İdaresi, Tapu Sicil Müdürlüğü, Askerlik Şubesi ile Cumhuriyet Savcılığı aracılığı ile zabıta birimlerinden tetkik ve tesbit edilerek belirlenecek duruma göre davalılara usulüne uygun tebligat yapılması, belirlenememesi halinde az yukarda açıklandığı şekilde işlem yapılarak taraf teşkili yapıldıktan sonra yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi gerektiği halde mirasçılardan Fatma'nın davada davalı olarak gösterilmemesi ve mirasçılarla ilgili herhangi bir tahkikat yapılmaksızın gazete ile ilan yoluna gidilerek taraf teşkilinin sağlanmaya çalışılması doğru olmamıştır.
Sonuç: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK'nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 14.05.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 11-02-2009, 13:45   #4
v. Aynur

 
Varsayılan

Ben de arkadaşlara katılıyorum. Taraf teşkili sağlanmadan esasa girilemez. İyi çalışmalar.
Old 11-02-2009, 13:51   #5
miss_lawyer

 
Varsayılan

Eğer davacı veya davacı vekili tarafından, bir kısım davalılar atiye bırakılmışsa, onlara tebligat yapılmamış olsa da davanın esasına geçilir.
Eğer böyle bir atiye bırakma yoksa diğer meslektaşlarıma katılıyorum
Old 11-02-2009, 14:47   #6
mapixx

 
Varsayılan

Herkese merhaba,
Düşüncelerinizi ve bilginizi benimle peyleştığınız için teşekkür ederim.
Dosyada herhangi bir davalının atiye bırakılması söz konusu değil. Mahkeme 3. davalıya yeniden tebligat yapılması için 2 nolu duruşmada ara karar veriyor. Ansak 3 nolu duruşmada yeni hakim görev yaptığı için sanırım bu durum gözden kaçıyor ve diğer davalılara delil bildirmeleri için süre veriyor.
Bu durumda benim aklıma delil bildirilmesine dair ara karardan rücu edilmesini ve taraf teşkilinin sağlanmasını talep etmek geliyor. Bu durumda yapabileceğimiz başka birşey var mıdır?
Teşekkür ederim.
Old 11-02-2009, 16:09   #7
mapixx

 
Varsayılan

HUMK.nun 73. maddesinde çok açık şekilde vurgulanan temel kurala göre; mahkeme yanları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez.

HUMK'nda yer alan bu düzenleme, hakimin yalnızca hüküm veremeyeceğini mi belirtmektedir. Örneğin taraf teşkili sağlanmadan esasa ilişkin işlemler yapması ancak hüküm verilmemiş olması halinde usule aykırı bir işlem yapılmış olur mu? Yoksa burada hukuka aykırı olan yalnızca hüküm verilmiş olması mıdır?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Taraf Teşkili, Ortaklığın Giderilmesi krizantem Meslektaşların Soruları 15 25-12-2014 12:49
temyiz aşamasında taraf teşkili halilerdemir Meslektaşların Soruları 3 24-09-2008 11:01
taraf teşkili sağlanmadan davaların birleştirilmesi eylul83 Meslektaşların Soruları 4 12-06-2008 21:12
Davadan Feragat (HUMK.m.91 vd.) Taraf Teşkili Sağlanmadan Mümkün müdür? Av.Turhan Demiroğlu Meslektaşların Soruları 13 02-06-2008 17:49
muris muvazaasında taraf teşkili songemi Meslektaşların Soruları 2 27-04-2008 19:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04959893 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.