Major Depresyon Velayetin Nez'i Sebebi Olabilir mi?

20 aylık bir çocuğun velayeti anneden anne ilkokul mezunu, major depresyon hastası ise ve çocuğuna ancak annesi yardımı ile bakabildiği ve hasta olduğu sabit olursa alınabilirmi.Babanın ekonomik durumu iyi ve üniversite mezunudur.Bu koonuyla ilgili yargıtay kararı ve ilmi içtihatlar konusunda yardımlarınız için şimdiden teşekkürler.

Velayet boşanma esnasında anneye tevdi edilirken de anne ilkokul mezunu ve depresyon hastasıydı. Bu anlamda velayetin el değiştirmesi için şartlarda bir değişiklik olduğunu, yeniden gözden geçirilmesini istemek...


Sorunuz üzerine hastalığın tanımına ve geçici olup olmadığına baktım.

Alıntı: Mental Bozukluklar Psikiyatrik Bozukluklar: Major Depresyon Major depresyon insanın duygu ve mizacının dışa vuran efektif bir hastalıktır.Hastanın günlük hayatını etkileyen uzamış bir çökkünlük ile karakterizedir. Günlük aktivitelerde ve eğlencelerde göze çarpan ve sürekli bir ilgi ve istek kaybı mevcuttur. Major depresyon şunlarla beraber gözlenir: iştahta azalma kilo kaybı uyku düzensizlikleri hafızada zorlanma konsantrasyon kaybı ( kolayca ilgisi dağılır kararsız ) üzgün görüntü değersizlik, umutsuzluk ve suçluluk duygusu ölüm veya intiharı düşünme yetersiz kişisel bakım

Anladığım kadarıyla, klasik depresyonun biraz ağırlaşmış hali söz konusu (belki de boşanmadan mütevellittir)

Tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu sanıyorum. Ama dava açmanız halinde, en doğru kararı uzmanı verecektir.

Bence ortada bir dava sözkonusu olacak. Ama ben babanın yerinde olsam bu davayı şu aşamada açmazdım. 20 aylık bir çocuğun (hatta bebeğin) anne şefkatine ihtiyacı vardır en çok. Annenin durumunda zaman içinde iyileşme olmaması halinde, elbette çocuk zarar görebileceğinden velayetin el değiştirmesi gündeme gelebilir.

Ama şu an için, durum anne lehine diye düşünüyorum.

Saygılarımla...

velayet konusunda mahkemenin kıstas aldığı çocuğun menfaatleridir.Bildiğim kadarıyla belli bir yaşa gelmemiş çocuğun velayeti annede kalıyor.meğer ki çocuğun annede kalması çocuk için onun yararına olmasın .Mesela anne fena bir hayat sürüyorsa bu durumda çocuğun yaşı ne olursa olsun velayeti anneden alınabilinir. şayet babanın durumuda müsait değilse o zaman mahkeme çocuğa vasi tayin eder.
Ancak olayda özel bir durum var annenin sağlık sorunları ve bunun yanında ekonomik sorunşarda sözkonusu ozaman mahkemeden çocuğun babaya verilmesi yönünde talepte bulunabilinir.zira annenin sağlık sorunlarının olması çocuğun velayetinin anneden alınması için haklı bir sebep oluşturabilir.

Daha önce forumda yazdığım bir husuta dosyamıza intikal eden yeni delillere göre meslektaşlarımın yeniden görüşlerine başvuruyorum.Müşterek çocuk 2 yaşında, anne major depresyon(ağır depresif) hastası ve ilkokul mezunudur.Evlilikten öncede hasta dır ve bu durum evlilikte bile devamlı eşinden gizlenmiştir.Kullandığı ilaçların etkisi ile çocuğu hiç emzirmemiştir.Çocuğunu tek başına bakamayan biridir.Ayrıca beraber kaldığı anne ve babasınında psikolojik tedavi gördüğü ve bu rahatsızlıkla ilgili ilaçlar kullandığı sabittir.Baba üniversite mezunu ve sağlıklı ise çocuğun velayetini nasıl alabilir.Major depresiflerde intihar etme ve cinnet geçirme riski vardır.saygılar

Sn. avyusuf,
Velayet davaları ve temelinde aile hukukundan doğan tüm davalar hakimin geniş takdir yetkisinin olduğu davalardır. Yani biraz Avukatlık becerisi ön plana çıkar. Siz müvekkilinizin ideal bir baba olduğunu ve velayeti hakettiğini karşı tarafın ise hastalığı nedeniyle velayeti hak etmediğini iddia ve ispata çalışırken karşı taraf da aksini ispatlamaya çalışacaktır. Yani hakime öyle bir fotoğraf sunulacak ki hakim bu kadından velayeti derhal almalıyım zehabına kapılsın. Hastalıkla ilgili ulaştığınız sonuçlar bu haliyle etkili olarak hakime sunulmalıdır. Bu da bu bilgilerin (hastalığın ve etkilerinin) ancak bu konuda tercihen uzman psikiyatrist tarafından düzenlenmiş bir rapor ile (muayene üzerine rapor değil bilirkişi raporu) sunulması halinde hakim için anlamlı olacaktır. Yani uzman bir psikiyatristten bu konuda görüş sorulmasını talep eder ve kabul ettirebilirseniz iyi olur. Bu arada karşı tarafın muayenesi de gündeme gelecektir. Neticede bir karar verilecektir. Daha önce sorduğunuzda da araştırmıştım. Bire bir uyan bir karar yok. Hastalık adı verilmeden akıl zayıflığı gibi genel ifadelerle tespit edilen hastalıklar nedeniyle velayetin el değiştirdiği kararlar var ama bu farklı bir kavram. Bire bir major depresyon ile ilgili bir karar bulmanız pek olası değil gibi görünüyor..

Sayın Can Doğanel cevabınıza teşekkür ederim.Deiğiniz gibi hakimin takdir yetkisi çok bu davalarda. ben özellikle major depresiflerin intihar ve cinnet riski bulunduğu üzerine savunmamı şekillendirdim.birlikte kaldığı ailesinin de benzer rahatsızlığına değiniyorum ırsi bir rahatsızlık olduğu dosyadan anlaşılıyor ailenin başka üyelerindede var benzer rahatsızlık. birde bu hastalık müvcekkilden devamlı gizlenmiş, çocuğa devamlı müvekkil bakmış görüşülen tanıklarda müvekkilin çocuğun bezini dahi değiştirmek zorunda kaldığını da söylediler.Müvekkil çocuğunu gerçekten bu nedenlerle çok istiyor.karşı yan maddi açıdan çok güçlü olduğu içinde bazı hastanelerden istediğimiz belgelerin gelmesini engelliyor.boşanma davası ile birlikte cevap dilekçesi dahi beklenmeden hakimin verdiği tedbir kararı icra müdürünün infaz için o yer icra müdürlüğüne istinabe etmesi gerekirken direk olarak emniyet müdürlüğüne yazdığı için emniyet amiri hakkında ve icra müdürne suç duyurusunda bulunuldu.icra müdürüne görevi suistimalden dava açıldı.Çocuğun teslimi sosyal hizmet uzmanı ve icra müdür olmadan emniyet güçlerince yapılmıştı.bütün bu husular ve hareket tarzımız ne kadar lehimize olur sizce.teşekkürler..

"ben özellikle major depresiflerin intihar ve cinnet riski bulunduğu üzerine savunmamı şekillendirdim.birlikte kaldığı ailesinin de benzer rahatsızlığına değiniyorum ırsi bir rahatsızlık olduğu dosyadan anlaşılıyor ailenin başka üyelerindede var benzer rahatsızlık. birde bu hastalık müvcekkilden devamlı gizlenmiş, çocuğa devamlı müvekkil bakmış görüşülen tanıklarda müvekkilin çocuğun bezini dahi değiştirmek zorunda kaldığını da söylediler."

Az önce konuştuğum doktor arkadaşım major depresyonun bırakın eşten mahalleden bile gizlenemeyeceğini söyledi. Bu hastalığa sahip hastaların cinsel hayatlarının çok sorunlu olduğunu ve doğum sonrasında depresyonla ilgili bulguları çok yoğun yaşadığını belirtti. Öncelikle bunları paylaşmak istedim.

İkinci olarak çocuğun doğum zamanının olayın çözümünde kilit teşkil ettiğine inanıyorum, taraflar arasındaki sosyal fark ve eş ve ailesinde irsi olduğu söylenen bir hastalık söz konsu iken acaba gebelik evlilik içerisinde mi meydana gelmiştir.

Sayın meslektaşım, son olarak hemcinsim olmadığınızı göz önünde tutarak bir eleştiri de bulunacağım, dilekçenizde sitede yer verdiğiniz şekilde "müvekkilim bebeğin bezini dahi değiştirmek zorunda kalmıştır" şeklinde beyanlara yer vermeyeniz. Velayeti talep ettiğiniz bir süreçte, ben hakim olsam farklı kanılara kapılırdım.

Kolaylıklar dilerim...

sayın meslektaşım cevabınıza teşekkür ederim öncelikle.eleştirinizi(bez konusunda) tam olarak neyi kasdettiğinizi anlayamadım.ama müvekkilin çocuk bakımında annenin görevi olarak bilinen hususlarda bile eşine yardımıcı olduğunu söylemek istemiştim.çünkü karşı yan özellikle müvekkilimi eşine ve çocuğuna ilgisiz olmakla suçlamakta ve bu nedenle boşandığını söylemekte.halbuki sizde araştırmışsınız major depresifler depresyon atağı sırasında eşine ve çocuğuna karşı bir şey hissetmez ve bundan dolayı suçluluk duyar.gizlillik konusna gelince; müvekkil eşinin tedavisinin kendi bilgisi ve isteği dışında ailesinin yaptırdığın,ı hastalığın tedavi sürecinin kendisinden gizlendiğini, psikolojik rahatsızlık olduğunu bildiğini ancak major depresif olduğunu bilmediğini, kendisinden habersiz başka şehirlerde birçok doktora götürüldüğünü ve bunların özenle gizlenmeye çalıştığını söylüyor bunu tanıklarda desteklemekte.ayrıca bu tür hastalar hastalığını eşinden gizelmeye çalışırmış bu da benim danıştığım bir psikiyatrın görüşüydü.Evlilikten önce de depresyon öyküsü var, bu ailede bu ırsi gibi görünüyor.çocuk ta evlilik içinde d oğmuş en büyük ataklar bu süreçte ve sonrasında olmuş.selamlar..

Alıntı: eleştirinizi(bez konusunda) tam olarak neyi kasdettiğinizi anlayamadım.ama müvekkilin çocuk bakımında annenin görevi olarak bilinen hususlarda bile eşine yardımıcı olduğunu söylemek istemiştim.

Aman Yusuf bey,

Kadın hakları HÇG'yi ayağa kaldıracaksınız

sayın avyusuf,

sorunuz ile ilgili olarak merak ettiğim bir kaç nokta var.

Müvekkiliniz, boşanma davası sırasında velayet talebinde bulunmamış mı, bulunmuşsa ''eşinin psikolojik bir rahatsızlığının olduğunu bildiği ancak majör depresif olduğunu bilmediği'' açıklamanızdan hareketle eşinin bu durumunu ileri sürmemiş mi, yok ileri sürmüşse velayet buna rağmen mi anneye verilmiş?

''ben özellikle major depresiflerin intihar ve cinnet riski bulunduğu üzerine savunmamı şekillendirdim.birlikte kaldığı ailesinin de benzer rahatsızlığına değiniyorum ırsi bir rahatsızlık olduğu dosyadan anlaşılıyor ailenin başka üyelerindede var benzer rahatsızlık..''

ifadenizdeki dosya eğer boşanma davasıyla ilgili dosya ise hakim hem annenin hem de ailedeki diğer kişilerin hasta olma durumları söz konusu olmasına rağmen velayeti anneye nasıl vermiş?

Ayrıca sorunuz üzerine 'majör depresyon' konusunda bilgilenmek amacıyla arama yaparken bulduğum açıklamalarda bu hastaların intihar eğiliminden bahsedilmiş ancak cinnet riskinden bahsedilmemiş,(en azından epeyce bakmama rağmen ben rastlamadım) tabii ki söz işin uzmanlarının .Ancak savunmanızı buna göre şekillendirdiğinizi söylediğiniz için belirtmek istedim.

Son olarak, eğer anne gerçekten düzelemeyecek derecede ağır bir psikolojik durum içindeyse velayetin babaya verilmesi isteği elbette tartışılmaz bile, aksi halde son zamanlarda boşanan anne babalar arasında izlediğimiz velayet çekişmesini kazanabilmek amacıyla böyle bir yola başvurulması durumunda anne şefkatine en fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde küçücük bir çocuğu anneden ( ve dahi hiç göstermemek üzere babadan ) ayırmak gerçekten insafsızlıktır diye düşünüyorum.

Kolaylıklar dilerim,saygılarımla.