hakimin isimle hitabı

Alıntı: Yazan hcicek Sayın Av. Engin EKİCİ Muhakkak ki arasında fark fardır, belki bu konuda tecrübelirinizde hatrı sayılır derecede çoktur, ancak şu konuya değinmek isterim ki, ben bir çok Ceza-Hukuk bir çok hakim ve bir çok duruşmada edindiğim kanaatimi belirttim ve neticede şu noktayı es geçmemek gerekir. Tanıklar, taraflar yönünden hakimin uyarıları ancak sonucunu bilen açısından etkili olabilir, tanığa yalan beyandan suç duyurusunda bulunulacağı hatırlatıldığında vatandaş bunu hayatında hiç duymadıysa onun için çok bir anlam ifade etmeyecektir. ki amaç cezalandırmak da değil sadece gerçek adaleti sağlamaya çalışmak çabasından ileri gelir. ancak ne varki vatandaş bunu tam anlamayıp doğruyu sakladığında suç duyurusunda bulunmak ihtilaftan ihtilaf doğuruyor. Neticede mesele tabi ki insanları hakir görmek aşağılamak veya bunu meşrulaştırmak değil, ancak empati yapmakta da fayda olduğunu düşünüyorum. Son bir şey söylemek isterim ki yargılama yaptığınız bir dosyada inanılmaz kapsamlı olduğu gibi komplike ilişkiler iç içe girmiş ki neticede tek gerçeği biliyorsunuz bir taraf yalan söylüyor ama bu ispatlanamadığı gibi kimin söylediğini de belirleyemediğiniz için ne karar vereceğinizi kestiremiyorsunuz. bu ruh halininin de psikolojide derin açıklamaları olduğunu düşünüyorum. Saygılar.

Sayın Av. Ali YILMAZKARA'nın paylaştığı ve değerli üstad, kaliteli hukukçu, iyi insan Av. Fikret İLKİZ'in görüşlerini içeren yazıyı her hakimin, her cumhuriyet savcısının, her avukatın, hukukla iştigal eden herkesin ve sizin gibi değerli kalem personellerinin itinayla incelemesi gerektiği kanaatindeyim.

Saygılarımla..

Her gün odanıza onlarca kişinin girdiğini düşünün.sizin odanıza tuvalet sormak için kapınızı çalan kişiler var mı,ya da karım kaçtı tutuklansın,bu nasıl bir adalet diye sizinle polimiğe giren?filanca adam bana hakaret etti niye cezaevine göndermediniz diye soru sorduğunda açıklama yapsan da cık cık cık diyip odanızdan çıkan vatandaşlarla karşılaştınız mı? ha ben de çelik gibi sinir var,asla sinirlenmem,bu iş yükünün altında böyle şeyler beni yıldırmaz diyorsanız bu okuduğum yorumlara katılacam.

Alıntı: Hiçbir duruşmasına katılmadığınız, önceden yüzlerini hiç görmediğiniz sanıklarla ilgili davanın sonunda sanıkların ayrı ayrı “kişilikleri”, “eylemlerinin özellikleri” dikkate alınarak “takdiren” ve “teşdiden” daha çok ceza verirseniz…

Ya da aynı nedenlerle tersi yönde cezadan indirim yaparsanız...

Sayın Avukat Engin Ekici'nin de bahsettiği gibi hakimin saygısızca sen demesi ve sesini yükseltmesini farklı ele almak icap eder. Elbette duruşmanın hakimi olarak tanığı veya sanığı sıkıştırmaya çalışması normal karşılanabilir,bunun muhakemenin seyri bakımından gerekliliği/gereksizliği apayrı bir konu.... Ancak ortam sakinken,her şey ortadayken yüzündeki mimik çizgilerinden ,gözlerindeki bakışlarından ego fışkırırcasına SEN demesini iş yükü ile,maddi gerçeği araştırmakla falan açıklamak bana makul ve mantıklı gelmiyor.

Alıntı: Yazan funda.0633 Her gün odanıza onlarca kişinin girdiğini düşünün.sizin odanıza tuvalet sormak için kapınızı çalan kişiler var mı,ya da karım kaçtı tutuklansın,bu nasıl bir adalet diye sizinle polimiğe giren?filanca adam bana hakaret etti niye cezaevine göndermediniz diye soru sorduğunda açıklama yapsan da cık cık cık diyip odanızdan çıkan vatandaşlarla karşılaştınız mı? ha ben de çelik gibi sinir var,asla sinirlenmem,bu iş yükünün altında böyle şeyler beni yıldırmaz diyorsanız bu okuduğum yorumlara katılacam.

Farklı bir bakış sunma çabanızı taktir ediyorum ancak; Çelik gibi siniri yoksa, sıklıkla sinirleniyorsa, iş yükünün altından kalkamıyorsa böyle şeyler kendisini yıldırıyorsa o HAKİM BEY/HANIM bıraksın, yapmasın. Yapıyorsa da SEN demesin?

Bir çok şeyin mazereti vardır ama saygısızlığın yoktur.
Ve bu karşıdakinin bunu hak edip etmediğinden ziyade sizin içinizde bulunup bulunmadığı ile ilgilidir.

Sayın funda.0633,
Aynı başlık altında daha evvel de belirtmiş olduğum gibi her meslek mensubunun bahsettiğiniz türden şikayetleri var,bunlar vatandaş tarafından sadece hakimlere mahsus sergilenen tavırlar değil. Daha neresinin ağrıdığını bilmeden gidip doktora hesap soran ve suçlayan hatta doktoru darp eden; avukatın bürosunun önünü mesken tutup saatlerce hikaye anlatıp çay kahve içip içini döken,işine gelmediğinde sertçe çıkışan; kamu kurumlarında çalışan memurlara-amirlere karşı sert tavırlar sergileyenler de yine o bahsettiğiniz kişiler değil mi? bu tür muameleler sadece hakime yapılıyormuş,sadece hakimlerin iş yükü varmış gibi bir değerlendirme bizi tartıştığımız konudan fazlasıyla uzaklaştıracaktır. Defalarca söylediğim gibi: meslek seçen kişinin ,mesleğin avantaj ve dezavantajlarını öngörebilecek ortalama zekaya sahip olduğu varsayımıyla düşünecek olursak konusu insan, insan davranışları ve talepleri olan meslek mensuplarının da bu türden tasvip etmediğimiz tavırları tolere edebilecek durumda olmaları gerekmektedir. Kaldı ki tartışılan konu; şüpheli/sanık/tanık tarafından herhangi bir saygısızlık yapılmadığı halde hakimin küçümser tavırları ve hitabı ile ilgilidir.