Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Terk Sebepli Boşanma Yargıtay Kararları

Yanıt
Old 20-01-2007, 19:59   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Terk Sebepli Boşanma Yargıtay Kararları

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/4676
K. 2003/7547
T. 26.5.2003

• EVE DÖNÜŞ DAVETİ İHTARI ( Eve Dön İhtarında Davet Edilen Evin Adresi Kapı Numarasıyla Birlikte Açıkça Gösterilmediğinden İhtarın Bu Haliyle Geçerli Kabul Edilememesi )

• ADRESİN AÇIK OLMAMASI ( Eve Dön İhtarında Davet Edilen Evin Adresi Kapı Numarasıyla Birlikte Açıkça Gösterilmediğinden İhtarın Bu Haliyle Geçerli Kabul Edilememesi )

• KAPI NUMARASININ BELİRTİLMEMİŞ OLMASI ( Davet Edilen Evin Adresi Kapı Numarasıyla Birlikte Açıkça Gösterilmediğinden İhtarın Bu Haliyle Geçerli Kabul Edilememesi )

• ÇALIŞILAN ŞEHRE DAVET GEREĞİ ( Davacının Başka Bir Vilayette Çalıştığı ve Çalışılan Yere de Davet Edilmediğinden İhtarın Bu Haliyle Geçerli Kabul Edilememesi )

4721/m.164
743/m.132

ÖZET : Davet edilen evin adresi kapı numarasıyla birlikte açıkça gösterilmediği gibi, davacının davet ettiği evin bulunduğu yerde tarafların daha önce birlikte hiç oturmadığı, davacının başka bir vilayette çalıştığı ve çalışılan yere de davet edilmediğinden ihtar bu haliyle geçerli kabul edilemez.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

İhtap kararında davet edilen evin adresi kapı numarasıyla birlikte açıkça gösterilmediği gibi, davacının davet ettiği evin bulunduğu yerde tarafların daha önce birlikte hiç oturmadığı, davacının Denizli’de çalıştığı 10.2.2002 tarihli zabıta yazısından anlaşılmaktadır. Çalışılan yere de davet edilmediğinden ihtarın bu haliyle 27.3.1957 gün, 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun bulunmaması karşısında davanın reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulü doğru bulunmayarak bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 20-01-2007, 20:06   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/219
K. 2003/2180
T. 20.2.2003

• EVE DÖNÜŞ İHTARI ( Eşin Evi Terketmesi - İhtarda Anahtar Yerinin Bildirilmemesi Ve Masraflar İçin Makul Para Yatılmaması/Geçersiz Sayılacağı Sebebiyle Davaya Dayanak Yapılamacağı )
• ANAHTAR YERİNİN BELİRTİLMEMESİ
( Evden Ayrılan Eşin Dönmesi İçin İhtar Yapılması - Geçersiz olması )
• GİDİŞ DÖNÜŞ VE KONAKLAMA MASRAFI ( Evden Ayrılan Eşin Dönmesi İçin İhtar Yapılması - Makul Bir Ücretin Yatırılmaması /İhtarı Geçersiz Kılacağı )
YETERSİZ MASRAF HAVALESİ ( Evden Ayrılan Eşin Dönmesi İçin İhtar Yapılarak Makul Bir Ücretin Yatırılmaması - İhtar Geçersiz Olacağı İçin Davanın Reddinin Gerekliliği )

4721/m. 164
743/m. 132

ÖZET : Birliğe davet ihtarnamesinde evin anahtarının yerinin gösterilmemiş olması, ihtarnameyi geçersiz kılar. Ayrıca gönderilen para hem gidiş dönüş yol hem de konaklama masrafına rahatlıkla yetecek seviyede olmak zorundadır. Aksi takdirde ihtarname bu husustan da geçersiz hale gelir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

Davalıya gönderilen ihtarda anahtarın yeri belirtilmediği gibi, davalı Horasan’dan Nazilli’ye davet edilmiş, 30.000.000 TL. yol gideri yatırılmıştır. Bu yol gideri de gidiş, dönüş makul süre konaklama giderlerini karşılayacak yeterlilikte değildir. İhtar bu yönüyle geçersiz olup, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 20.02.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 20-01-2007, 20:25   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/2033
K. 2003/3193
T. 10.3.2003
• TERK SEBEPLİ BOŞANMA
( Kadına Davet İhtarı Tebliği - Kocanın İki Aylık Eve Dönme Süresi Dolmadan Boşanma Davası Açması/Reddi Gereği )

• İKİ AYLIK SÜRE ( Kocanın İki Aylık Eve Dönme Süresi Dolmadan Boşanma Davası Açması - Reddi Gereği )

SÜRE DOLMADAN AÇILAN DAVA ( Kadının Evi Terki Üzerine Davet İhtarı Tebliğ Edilmesi - Davanın Reddi Gereği )

4721/m. 164
743/m. 132

ÖZET : İki aylık süre dolmadan açılan terk sebepli boşanma davası reddolunmalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR :
Mahkemece davalıya gönderilen ihtar kararı davalıya 2.4.2002 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 2.6.2002 tarihinde Türk Medeni Kanununun 164/2. maddesinde yazılı iki aylık süre dolmadan açılmıştır.

Davanın reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 10.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 20-01-2007, 20:30   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/2005
K. 2003/4324
T. 27.3.2003
• İHTAR EDENİN NİŞANLANMASI ( İhtarı Gönderen Kocanın Samimiyetsiz Olması Ve Ayrı Ev Temin Etmemesi - Terk Sebepli Davanın Reddi Gereği )

İHTARIN SAMİMİYETSİZLİĞİ ( Kocanın Evi Terk Eden Eşine Davet İhtarı Göndermesine Rağmen Ayrı Ev Temin Etmemesi Ve Başkasıyla Nişanlanması - İhtarın Geçersiz Sayılacağı )

• KATKI PAYININ TAZMİNİ ( Boşanmanın Ferisi Sayılamaması - Nisbi Harcın İkmal Ettirilmesi Gereği )

• BOŞANMANIN EKİ OLMAYAN TAZMİNAT DAVASI ( Nisbi Harca Tabi Olması - Ayrı Veya Karşı Dava Açılarak İstenebileceği )

4721/m. 164, 174, 220
1086/m. 178, 413
492/m. 34
743/m. 132, 143
ÖZET : 1-İhtar gönderen eşin nişanlanması, ihtarın samimiyetsizliğini göstereceğinden terk sebepli davanın reddi gerekir.

2-Katkı payının istirdadına yönelik tazminat davası boşanmanın eki olmayıp nisbi harca tabidir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

1-Davacı bağımsız ev temin etmediği gibi, Nesibe isimli kadınla nişanlanmıştır. Bu durum karşısında ihtar samimi olmadığından davanın reddi gerekirken kabulü bozmayı gerektirmiştir.

2-Kadının istediği maddi tazminat, araba ve ev alımına katkıya ilişkin olup bu istem boşanmanın fer’i niteliğinde değildir. Bu konuda harcı verilerek açılmış usulüne uygun bir dava ve karşı dava bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilecek yerde, kesin hüküm oluşturacak şekilde talebin reddi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 27.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 10-01-2008, 23:47   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/18362
K. 2006/253
T. 24.1.2006

• BOŞANMA ( Terk Sebebiyle - Evlenmeden 2-3 Ay Sonra Haklı Sebeple Evi Terk Eden Kadının Ortak Evi Terkte Haklı Oluşu Ona Hayat Boyu Eşinden Ayrı Yaşama Hakkı Bahşetmeyeceği )

• AYRI YAŞAMA HAKKI ( Evlenmeden 2-3 Ay Sonra Haklı Sebeple Evi Terk Eden Kadının Ortak Evi Terkte Haklı Oluşu Ona Hayat Boyu Eşinden Ayrı Yaşama Hakkı Bahşetmeyeceği - Terk Sebebiyle Boşanma )

• TERK SEBEBİYLE BOŞANMA ( Evlenmeden 2-3 Ay Sonra Haklı Sebeple Evi Terk Eden Kadının Ortak Evi Terkte Haklı Oluşu Ona Hayat Boyu Eşinden Ayrı Yaşama Hakkı Bahşetmeyeceği - Kadının İhtara Uymaması )

4721/m. 164

ÖZET : Davalı, evlenmelerinden 2-3 ay sonra haklı sebeple evi terk etmiştir. Davalının, ortak evi terkte haklı oluşu ona, hayat boyu eşinden ayrı yaşama hakkı bahşetmez.

Koca, mahkemeye başvurarak eşinin eve dönmesi için ihtar edilmesini istemiş, istek doğrultusunda verilen ihtar kararı davalıya tebliğ edilmiştir. Gerekli yol giderleri de karşılanmıştır. İhtar usule uygundur. Davalı, haklı bir sebeple davete uymadığını ispat edememiştir. Kocanın, ihtarının samimi bir arzunun ürünü olmadığı yönünde delil yoktur. Türk Medeni Kanununun 164. maddesi şartları gerçekleşmiştir

DAVA : Yukarıda tarihi, numarası, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; Dairenin ) 14.9.2005 gün ve 11269-12040 sayılı ilamiyle ) bozulmasına karar verilmişti. Sözü geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Toplanan delillerden, davalının, evlenmelerinden 2-3 ay sonra ( davacının beyanına göre 15.5.2002 tarihinde ) haklı sebeple evi terk ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim davalı kadın, 22.5.2002 tarihinde nafaka davası açmış,ayrı yaşamakta haklılığı kabul edilerek, lehine nafakaya hükmedilmiştir. Davalının, ortak evi terkte haklı oluşu ona, hayat boyu eşinden ayrı yaşama hakkı bahşetmez.

Koca, 9.6.2003 tarihinde mahkemeye başvurarak eşinin eve dönmesi için ihtar edilmesini istemiş, istek doğrultusunda verilen ihtar kararı davalıya 23.6.2003 tarihinde tebliğ edilmiştir. Gerekli yol giderleri de karşılanmıştır. İhtar usule uygundur. Davalı, haklı bir sebeple davete uymadığını ispat edememiştir. Kocanın, ihtarının samimi bir arzunun ürünü olmadığı yönünde delil yoktur. Davalının annesi tanık Ümmühan'ın ifade ettiği olay, ihtar süresi içinde değil, ilk ayrıldıkları döneme ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 164. maddesi şartları gerçekleşmiştir. Ne var ki ilk incelemede bu yön gözden kaçtığından hüküm bozulmuştur. Davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, bozma kararının kaldırılmasına hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440/I-4. maddesi gereğince davacının karar düzeltme isteğinin kabulüne, Dairemizin 14.9.2005 tarihli 11269-12040 sayılı bozma kararının kaldırılmasına hükmün yukarıda gösterilen sebeple ONANMASINA,aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, 24.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 10-01-2008, 23:49   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/15942
K. 2006/136
T. 23.1.2006

• BOŞANMA ( Terk Sebebiyle - Davalının Bağımsız Bir Eve Davet Edilmediği/İhtara Uymamakta Haklı Olduğu )

• TERK SEBEBİYLE BOŞANMA ( Davalının Bağımsız Bir Eve Davet Edilmediği - İhtara Uymamakta Haklı Olduğu )
4721/m.164, 186, 195

ÖZET : İhtar kanuni şekil ve sürelere uygun isede, davalının, tarafların birlikte veya Türk Medeni Kanununun 188. maddesindeki şartların oluşması sebebiyle eşlerden biri tarafından seçilen ya da hakim tarafından belirlenen ( TMK.md.195 ) bağımsız bir eve davet edilmediğinin anlaşılmasına göre, davalı ihtara uymamakta haklıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Her ne kadar ihtar kanuni şekil ve sürelere ( TMK.md.164 ) uygun isede, yapılan soruşturmaya,toplanan delillere, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının, tarafların birlikte ( TMK.md.186 ) veya Türk Medeni Kanununun 188.maddesindeki şartların oluşması sebebiyle eşlerden biri tarafından seçilen ya da hakim tarafından belirlenen ( TMK.md.195 ) bağımsız bir eve davet edilmediğinin anlaşılmasına ve böylece davalının ihtara uymamakta haklı görülmesine göre temyiz itirazları yerinde olmadığı gibi, diğer yönlere ilişkin temyiz itirazları da varit değildir.

SONUÇ : Bu itibarla bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı ilam harcının,temyiz edene yüklenmesine, peşin harcın mahsubuna işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.1.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 21-11-2008, 11:16   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/20948
K. 2006/18327
T. 25.12.2006

TEDBİR NAFAKASI ( Davacı Koca Kadının Ayrı Yaşamakta Haklı Olduğu Mahkeme Kararı İle Belirlenen 4 Aylık Dönem İçinde İhtar İsteğinde Bulunduğu - İhtarın Samimi Olduğunun Kabul Edilemeyeceği )

• İHTAR ( Tedbir Nafakası/Davacı Koca Kadının Ayrı Yaşamakta Haklı Olduğu Mahkeme Kararı İle Belirlenen 4 Aylık Dönem İçinde İhtar İsteğinde Bulunduğu - İhtarın Samimi Olduğunun Kabul Edilemeyeceği )

AYRI YAŞAMA ( Tedbir Nafakası/Davacı Koca Kadının Ayrı Yaşamakta Haklı Olduğu Mahkeme Kararı İle Belirlenen 4 Aylık Dönem İçinde İhtar İsteğinde Bulunduğu - İhtarın Samimi Olduğunun Kabul Edilemeyeceği )

4721/m.169,197

ÖZET : Davalı kadın 02.08.2004 tarihinde nafaka davası açmış ve ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlıyarak tedbir nafakasına hükmedilmiş ve bu karar Yargıtay tarafından 21.03.2006 tarihinde onanmıştır. Davacı koca kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu mahkeme kararı ile belirlenen 4 aylık dönem içinde 27.09.2004 günü ihtar isteğinde bulunmuştur. Bu nedenle ihtarın samimi olduğu kabul edilemez. Davanın reddi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davalı kadın 02.08.2004 tarihinde nafaka davası açmış ve ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlıyarak tedbir nafakasına hükmedilmiş ve bu karar Yargıtay tarafından 21.03.2006 tarihinde onanmıştır. Davacı koca kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu mahkeme kararı ile belirlenen 4 aylık dönem içinde 27.09.2004 günü ihtar isteğinde bulunmuştur. Bu nedenle ihtarın samimi olduğu kabul edilemez. Davanın reddi gerekir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 27-12-2008, 15:49   #8
kerim

 
Varsayılan teşekkürler

hocam çok teşekkürler yargıtay kararları için ama benim bir sorum olacakdı terk ile ilgili bir çalışma yapmaktayım ve bir yerde takıldım yardımcı olursanız mutlu olurum emk 162/2 yi karşılayan bir madde 4721 sayılı kanun da mevcut mu amacım kanunun cevaz verdiği ayrılık hallerinin terk olarak kabul edilemeyeceği mesela ayrılık kararı verilmiş eşler arasındaki eyrılık terk sayılmaz veya boşanma anındaki süre ama kanuni dayanak bulamadım bu husus veya genel olarak terk hususunda yardımlarınızı bekliyorum saygılarımla....
Old 28-12-2008, 10:33   #9
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
743 Sayılı Medeni Kanun;

II - MÜŞTEREK HAYATIN TATİLİ

MADDE 162 - Karı kocadan her biri, müşterek hayatın devamı yüzünden, sıhhâti, şöhreti veya işinin terakkisi ciddi surette tehlikeye düştüğü müddetce ayrı bir mesken edinebilirler.

Boşanma veya ayrılık dâvası ikame edildikten sonra karı kocadan her biri, dâva devam ettikce, diğerinden ayrı yaşamak hakkını haizdir.

Karı kocadan biri talebeder ve ayrı yaşamak keyfiyeti haklı olursa, hâkim hangisi tarafından diğerinin iaşesi için ne miktar muavenette bulunulacağını tayin eder.

4721 Sayılı Medeni Kanun:
Alıntı:
III. Birlikte yaşamaya ara verilmesi

MADDE 197.- Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.

Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.

Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir.

Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hakim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır.
Old 28-12-2008, 10:58   #10
kerim

 
Varsayılan

Boşanma veya ayrılık dâvası ikame edildikten sonra karı kocadan her biri, dâva devam ettikce, diğerinden ayrı yaşamak hakkını haizdir.
hocam teşekkür ederim o maddeye dikkat ettim ama açıkça yukarı daki fıkranın düzenlenmediğini gördüm benim de sorum buna ilişkin dava devam ederken ki sürede eşlerin ayrı olmaları terk sebebi mi hukuk mantığıyla şöyle zaten terk nedeniyle boşanma için askeri süreler gerekiyo o zaman burada başka suretle açılmış boşanma davası var ve terk önem arz etmez çünkü derdest diyebilir miyiz ama karşı tarafta terk suretiyle dava açabilir mi karşı dava olarak işin içinden çıkamadım
Old 17-04-2009, 13:49   #11
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 2008/2-136
K. 2008/117
T. 13.2.2008

• TERK NEDENİNE DAYALI BOŞANMA DAVASI ( Daha Önce Hakim Tarafından Usulüne Uygun İhtar Yapılmış Olmasının Dava Şartı Olduğu )

• BOŞANMA DAVASI ( Terk Nedenine Dayalı - Daha Önce Hakim Tarafından Usulüne Uygun İhtar Yapılmış Olmasının Dava Şartı Olduğu )

• İHTAR ( Terk Nedenine Dayalı Boşanma Davasında Daha Önce Hakim Tarafından Usulüne Uygun İhtar Yapılmış Olmasının Dava Şartı Olduğu - İhtarın Kanunda Sayılan Biçimsel ve Esasa İlişkin Koşulları Taşıyıp Taşımadığının da Araştırılması Gerektiği )

• DAVA ŞARTI ( Terk Nedenine Dayalı Boşanma Davasında Daha Önce Hakim Tarafından Usulüne Uygun İhtar Yapılmış Olması Gerektiği )

4721/m. 164, 184
1086/m. 188

ÖZET : Eşlerden biri, evlilik birliğinin yüklediği yükümlülükleri yerine getirmemek amacıyla diğerini terk eder veya haklı bir neden olmadan ortak konuta dönmez ise ve bu aykırılık en az 6 ay sürer ve hakim tarafından gönderilen eve dön ihtarı da sonuçsuz kalırsa diğer eş terk nedenine dayalı olarak boşanma davası açabilir. Terke dayalı boşanma davası açılabilmesinin ön koşulu, hakim tarafından usulüne uygun olarak yapılmış olan ihtardır. Boşanma davasına bakan hakim, salt ihtarın varlığını yeterli görmemeli; bu ihtarın kanunda sayılan biçimsel ve esasa ilişkin koşulları taşıyıp taşımadığı da araştırmalıdır. İhtar yasal koşulları taşımıyorsa davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "terke dayalı boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Polatlı Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 06.07.2006 gün ve 2006/216-435 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 18.06.2007 gün ve 2007/8764-10257 sayılı ilamın ile;

( ... Davalı kadının 09.09.2005 tarihinde açmış olduğu nafaka davasından dört ay geçtikten sonra davacı koca tarafından 01.02.2006 tarihinde ihtar istenilmiştir. İhtar kararı davalı kadına 08.02.2006 tarihinde tebliğ edilmiş, dava da tebliğden itibaren 2 ay geçtikten sonra süresi içerisinde 11.04.2006 tarihinde açılmıştır. Davacı kocanın terke dayalı davası süresindedir. Toplanan delillerden davalı kadın haklı bir nedenle müşterek konuta dönmediğini de kanıtlayamamıştır. Mahkemece davacı kocanın terke dayalı boşanma davasının kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir ... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesine dayalı terk nedeniyle boşanma istemine ilişkindir.

Davalı kadın eldeki dava açılmadan evvel 09.09.2005 tarihinde nafaka davası açmış; mahkemece müşterek evlilikte davacı kadına şiddet uygulayan davalının kusurlu ve bu nedenle davacı kadının ayrı yaşamakta hakkı olduğu, davacı kadının geçimi için ayrı yaşama döneminde istediği tedbir nafakasının davalı kocanın ekonomik durumu nazara alınarak belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 22.02.2006 tarihinde karar verilmiş; karar davalı koca tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nce, 25.05.2006 tarihinde onanmıştır.

Davacı koca, nafaka davası sürerken 01.02.2006 tarihinde Polatlı Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak; davalı kadının ortak ikametgahı terk ederek yaklaşık dokuz aydır babasının yanında kaldığını, eve dönmeye ikna edemediklerini, davacının çabasına rağmen davalı kadının dönmediğini, asla eve dönmeyeceğini beyan ederek nafaka davası açtığını, boşanma davasına esas olmak üzere davalıya eve dönmesi, aksi takdirde boşanma davası açılacağı konusunda ihtar kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece 01.02.2006 gün ve 2006/20 D.İş Esas-Karar sayıyla ihtar kararı verilmiş ve davalının aynı konutta oturan ablası imzasına 08.02.2006 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Eldeki dava, terke dayalı boşanma istemiyle 11.04.2006 tarihinde açılmış, mahkemece nafaka dosyası içeriği de nazara alınarak davalı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.

Davacının temyizi üzerine özel dairece karar yukarıya başlık bölümüne aynen alınan gerekçeyle davanın kabulü gerektiğinden bahisle oyçokluğu ile bozulmuş; karşı oyda onama görüşü bildirilmiştir.

Mahkemece önceki kararda direnilerek davanın reddine karar verilmiş; hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; terke dayalı boşanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, terke dayalı boşanma davasının yasal dayanağı ve koşullarının irdelenmesinde yarar vardır:

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesinde boşanma nedenlerinden "terk" düzenlenmiş olup, maddede aynen;

"Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz" hükmüne yer verilmiştir.

Görüldüğü üzere, yasada, eşlerden biri evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Tek sebebiyle boşanma davası açma hakkı, her iki eşe de tanınmış bir haktır. Eşlerden birisi terk edilmişse terk edene karşı boşanma davası açılabilir. Başlangıçta evi terk etmekte haklı olan eşin bu haklılığı ona süresiz olarak konuta dönmeme hakkını vermez.

Terke dayalı boşanma davasının açılabilmesinin ön koşulu ise, yukarıya metni aynen alınan 164. maddenin ikinci fıkrasında süresi, şartları, şekli düzenlenen ihtar'ın varlığıdır. Eş söyleyişle, terk nedenine dayalı boşanma davası açılabilmesi için, önce yasanın aradığı koşullara uygun ihtar isteğinde bulunulması gerekir. Dolayısıyla, hakim tarafından yapılan "ihtar" terk sebebine dayalı boşanma davasının dava şartıdır.

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine ihtar talebini inceleyen hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Ortak konuta dönmesi istenen eşe mahkeme kanalıyla tebliği gereken bu "ihtar kararı" bir dava olmadığı için ihtar gönderilmesi istenen mahkeme; olayın esasını, isteği haklı ya da haksızlığını vs. incelemeden ihtar kararı vermekle yükümlüdür ve bu karar temyiz edilemez.

Ne var ki, boşanma davasına bakan hakim, salt ihtarın varlığını yeterli görmemeli; bu ihtarın, boşanma davası açabilmenin ön koşulu olmasını da gözeterek, kanunda yer alan unsurları taşıyıp taşımadığını, re'sen ( kendiliğinden ) incelemelidir.

Önemle vurgulamakta yarar vardır ki, ihtar kararının sonuç doğurabilmesi, dolayısıyla da ihtar kararının tebliğine rağmen yasal süresinde ortak konuta dönmeyen eş aleyhine açılacak boşanma davasının kabul edilebilmesi için iki unsurun birlikte gerçekleşmesi gerekir.

Bunlardan ilki, ihtar kararında ve ekinde bulunması gereken biçimsel koşulların varlığı; diğeri ise işin esasına ilişkin unsurların tamlığıdır.

İhtar isteğinde bulunabilmenin koşulu; boşanma davası açmak için belirli sürenin ( dördüncü ayının ) bitmesi yani, eşin terk eyleminin üzerinden en az dört ay geçmiş olmasıdır. Bu halde mahkemece verilecek ihtar kararında; davet edilen evin açık -ayrıntılı- adresi gösterilmeli, davet eden eş evde bulunmayacaksa evin anahtarının bulunduğu yer belirtilmeli; davet edilenin yol gideri konutta ödemeli olarak gönderilmeli ve özellikle davete iki ay içinde uyulması gerektiği, aksi halde bunun doğuracağı sonuçların neler olduğu açıklanmalıdır.

Kanunda gösterilen süreler hakim veya taraflarca değiştirilemeyeceğinden konuta dönmesi istenen eşe "iki aylık" süreden farklı bir süre verilemez ve bu sürenin ihtarda yer alması geçerlilik koşuludur. Zira, kanun koyucu, yasada yer alan sürelerde her türlü olayın etkilerinin ve tepkilerinin sona ereceği ni bir karine olarak kabul etmiştir. Bu sürelerin değiştirilmesi, bunlara ayrı bir süre eklenmesi düşünülemez. Maddede yer alan süreler karşı tarafça ileri sürülmese dahi hakim tarafından re'sen nazara alınmalı ve özellikle de ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamayacağı unutulmamalıdır.

Sonuçta da; ihtar kararı yasaya uygun ve geçerli değilse diğer koşullar incelenmeden salt bu nedenle dava reddedilmeli; ihtar kararının yasaya uygun olması halinde ise, eve haklı sebeple dönmediğini ispat yükünün davalıya ait olduğu da gözetilerek, davanın esasına ilişkin incelemeye geçilmeli; davacının ihtar isteğinde samimi olup olmadığı, davalının da ortak konuta dönmemekte haklı olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.

Diğer taraftan, terk sebebine dayanan boşanma davasında, davalının "davayı kabul" beyanının sonuca etkili olmadığı ( TMK. md. 184/1-3 ) unutulmamalıdır.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Polatlı Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce, 2006/20 D.İş Esas-Karar sayılı dosyasında verilen 01.02.2006 tarihli ihtar kararında; davacı kocanın ihtar isteminin kabulü ile ihtar kararının davalı kadına tebliğine, ihtar kararının tebliğ tarihinden itibaren "60 gün" içinde karşı tarafın ihtar isteyenin göstermiş olduğu adreste ikamet eden N.B.'den müşterek konutun anahtarını alarak, ihtarda gösterilen müşterek haneye dönmesinin ihtarına, dönmediği takdirde ihtar isteyen tarafın ihtar istenilen aleyhine terk nedeniyle boşanma davası açmakta muhtariyetine, ihtar isteyen tarafından ihtar edilenin adresine evine dönmesi bakımından 60.-YTL'nin gönderilmesine, PTT alındı makbuzunun dosyaya ibrazına karar verilmiştir.

Az yukarıda açıklandığı üzere kanunun amir hükmü ile eve dönüş için ortaya konulan "iki ay"lık sürenin hakim veya taraflarca değiştirilmesi olanağı bulunmamaktadır. İhtar kararında, bu amir hükme aykırı biçimde "60 gün" süre verilmesi ihtar kararını geçersiz hale getirdiğinden, diğer koşulların varlığını araştırmaksızın davanın öncelikle "dava şartı yokluğundan" reddi gerekmektedir.

Mahkemece, davanın reddi kararı sonucu itibariyle doğru ise de; açıklanan biçimsel koşulların eksikliği gözetilmeden işin esası incelenip, nafaka davasının varlığı nedeniyle davalı kadının terkte ve eve dönmemekte haklılığının kabulüne ilişkin gerekçesi, nafaka davasının açıldığı 09.09.2005 tarihinden dört ay geçtikten sonra 01.02.2006 tarihinde ihtar kararı istenmiş olması karşısında yerinde görülmemiştir.

Diğer yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 184/1-3. maddesi gereğince terk sebebine dayanan boşanma davasında, davalının "davayı kabul" beyanı sonuç doğurmayacağından, direnme aşamasında davalının davayı kabul beyanı da sonuca etkili bulunmamıştır.

Tüm bu açıklamalar ışığında davanın reddi, sonucu itibariyle doğru ise de mahkemenin gerekçesi usul ve yasaya uygun olmadığından, direnme kararının yukarında ayrıntısıyla açıklanan ve sonuçta davanın "ihtar kararının geçersizliği nedeniyle, dava şartı yokluğundan" reddi gerektiğine işaret eden değişik gerekçelerle onanması gerekmiştir.

SONUÇ : Açıklanan gerekçeyle; davacının temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan direnme kararının gerekçesi değiştirilmiş bu şekliyle ONANMASINA, gerekli ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 13.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kazancı
Old 17-04-2009, 13:53   #12
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/719
K. 2007/12658
T. 25.9.2007

• KADININ EŞİNİN EVİNE DÖNMESİ İHTARINDA BULUNMASI ( Bu Tarihten Önceki Olayları Affettiği veya En Azından Hoşgörü İle Karşıladığının Kabul Edileceği )

• AFFEDİLEN VE HOŞGÖRÜLEN HADİSELER ( Artık Kocanın Kusurlu Sayılamayacağı ve Bu Hadiselere Dayanılarak Diğer Taraf Lehine Maddi ve Manevi Tazminata Hükmedilemeyeceği )

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Affedilen ve Hoşgörüyle Karşılanan Hadiselerden Dolayı Artık Kocanın Kusurlu Sayılamayacağı ve Bu Hadiselere Dayanılarak Diğer Taraf Lehine Tazminata Hükmedilemeyeceği )

• KUSUR ( Affedilen ve Hoşgörüyle Karşılanan Hadiselerden Dolayı Artık Kocanın Kusurlu Sayılamayacağı ve Bu Hadiselere Dayanılarak Diğer Taraf Lehine Maddi ve Manevi Tazminata Hükmedilemeyeceği )

• İHTAR ( Kadının Mahkemeye Başvurarak Eşinin Eve Dönmesi İçin İhtar İsteğinde Bulunduğuna Göre Bu Tarihten Önceki Olayları Affettiği veya En Azından Hoşgörü İle Karşıladığının Kabul Edileceği )

• BOŞANMA ( Kadının Mahkemeye Başvurarak Eşinin Eve Dönmesi İçin İhtar İsteğinde Bulunduğuna Göre Bu Tarihten Önceki Olayları Affettiği veya En Azından Hoşgörü İle Karşıladığının Kabul Edileceği )

• TERK ( Kadının Mahkemeye Başvurarak Eşinin Eve Dönmesi İçin İhtar İsteğinde Bulunduğuna Göre Bu Tarihten Önceki Olayları Affettiği veya En Azından Hoşgörü İle Karşıladığının Kabul Edileceği - Affedilen ve Hoşgörüyle Karşılanan Hadiselerden Dolayı Artık Kocanın Kusurlu Sayılamayacağı )

4721/m.164,174

ÖZET : Kadın, mahkemeye başvurarak eşinin eve dönmesi için ihtar isteğinde bulunduğuna göre bu tarihten önceki olayları affettiği veya en azından hoşgörü ile karşıladığı kabul edilmelidir. Affedilen ve hoşgörüyle karşılanan hadiselerden dolayı artık koca kusurlu sayılamaz ve bu hadiselere dayanılarak diğer taraf lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilemez.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Davalı - davacı ( kadın ) 20.09.2004 tarihinde eşine ihtar göndermiş, müşterek haneye davet etmiş, böylece bu tarihten önceki olayları affetmiş, en azından hoşgörü ile karşılamıştır. Affedilen ve hoşgörüyle karşılanan olaylara dayanılarak boşanma kararı verilemez. İhtardan sonrada kocadan kaynaklanan yeni bir hadise ispatlanamamıştır. Bu halde davalı - davacının ( kadın ) boşanma davasının reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü ile boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaşa aykırıdır. Ne varki bu husus davacı - davalı ( koca ) tarafından temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmamış yanılgıya işaret edinilmekle yetinilmiştir.

2- Temyiz sebeblerine hasren yapılan incelemeye gelince;

a- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeblere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı - davacının ( kadın ) tüm, davacı - davalının ( koca ) ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

b- Kadın, 20.09.2004 tarihinde mahkemeye başvurarak eşinin eve dönmesi için ihtar isteğinde bulunduğuna göre bu tarihten önceki olayları affettiği veya en azından hoşgörü ile karşıladığı kabul edilmelidir. Affedilen ve hoşgörüyle karşılanan hadiselerden dolayı artık koca kusurlu sayılamaz ve bu hadiselere dayanılarak diğer taraf lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilemez. Davalı - davacının ( kadın ) tazminat isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Hükmün yukarıda 2/b bendinde gösterilen sebeble BOZULMASINA, hükmün bozma dışında kalan temyize konu bölümlerinin 2/a bendinde gösterilen sebeble ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Yeşim' e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcını yatıran Mahmut Taylan' a geri verilmesine,iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kazancı
Old 20-06-2009, 09:10   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Terk Sebebine Dayanan Boşanma-Manevi Tazminat-Yoksulluk Nafakası

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/12929
K. 2008/12826
T. 8.10.2008

• BOŞANMA ( Terk Sebebine Dayalı - Davalı Kadın Lehine Manevi Tazminata ve Yoksulluk Nafakasına Hükmolunmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )

• MANEVİ TAZMİNAT ( Davalı Kadın Lehine Hükmolunmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu - Kocanın Terk Nedeniyle Açtığı Boşanma Davasının Kabul Edildiği )

• YOKSULLUK NAFAKASI ( Kocanın Terk Nedeniyle Açtığı Boşanma Davasının Kabul Edildiği - Davalı Kadın Lehine Hükmolunmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )

• TERK NEDENİYLE BOŞANMA ( Davalı Kadın Lehine Manevi Tazminata ve Yoksulluk Nafakasına Hükmolunmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )

4721/m. 166, 174, 175

ÖZET : Davacı koca tarafından terk hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davası kabul edildiğine göre davalı kadın lehine Türk Medeni Kanununun 174/2. ve 175. maddesi koşulları oluşmaz. Açıklanan yönler nazara alınmadan davalı kadın yararına manevi tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmolunması usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm manevi tazminat, nafaka ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Davalı kadının harcı kaydı bulunmayan katılma yoluyla temyizinin incelenmesine yer olmadığına,

2-Davacı kocanın temyizinin incelenmesine gelince;

Davacı koca tarafından terk hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davası kabul edildiğine göre davalı kadın lehine Türk Medeni Kanununun 174/2. ve 175. maddesi koşulları oluşmaz. Açıklanan yönler nazara alınmadan davalı kadın yararına manevi tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmolunması usul ve yasaya aykırıdır.

3-Dava kabul edildiği halde yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması da doğru görülmemiştir.

4-Kabule göre de,

Davacı tarafından Türk Medeni Kanununun 166. maddesine dayalı açılmış bir dava bulunmadığı halde bu maddeye dayanılarak da boşanma hükmü kurulması usul ve yasaya aykırı ise de bu husus temyiz nedeni yapılmadığından bozma nedeni yapılmamış eleştirilmekle yetinilmiştir.

SONUÇ : Hükmün yukarıda 2. ve 3. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırına geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Bilişim
Old 29-07-2009, 11:26   #14
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/20209
Karar: 2009/1002
Karar Tarihi: 29.01.2009

ÖZET: Davacının, eşi aleyhine daha önce evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanarak açtığı boşanma davası reddedilmiş, karar 16.03.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Bu tarihten itibaren dört ay geçmedikçe ihtar isteğinde bulunulamaz. Dört ay geçmeden ihtar istendiğinden, ihtar kararı sonuç doğurmaz. Davanın reddi gerekir.
(4721 S. K. m. 164)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

İhtarın hukuki sonuç doğurabilmesi için, ihtar isteğinden önceki dört ay içinde kadının, haklı bir sebep olmaksızın birlik dışında yaşadığının gerçekleşmesi gerekir (TMK 164).

Aleyhine boşanma davası açılan eş, ayrı yaşamak hakkını kazanır.

Davacının, eşi aleyhine daha önce evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanarak açtığı boşanma davası reddedilmiş, karar 16.03.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Bu tarihten itibaren dört ay geçmedikçe ihtar isteğinde bulunulamaz. Dört ay geçmeden ihtar istendiğinden, ihtar kararı sonuç doğurmaz. O halde, davanın reddi gerekirken boşanmaya karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün; açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 29.01.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 12-01-2012, 11:34   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/13905
K. 2011/14908
T. 5.10.2011

BOŞANMA DAVASI ( Terk ve Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Sebepleri Aynı Davada Birleşemeyeceği - Davacı İhtar İsteğinde Bulunmakla O Tarihten Önceki Olayları Hoşgörü İle Karşılamış Aile Birliğinin Temelli Sarsıntıya Uğramadığını Ortak Hayatın Çekilebilir Olduğunu Kabul Etmiş Sayılacağı )

• TERK ( Terk ve Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Sebepleri Aynı Davada Birleşemeyeceği - Davacı İhtar İsteğinde Bulunmakla O Tarihten Önceki Olayları Hoşgörü İle Karşılamış Sayılacağı )

• İHTAR ( Eşiyle Geçinemediğini Birlikte Yaşamalarının Artık İmkansız Olduğunu İleri Sürerek Boşanmak İsteyen Kişinin Ortak Hayatı Devam Ettirmek Üzere Eşine İhtarda Bulunması İyiniyetle Bağdaşmadığı )

• İYİNİYET ( Boşanma Davası - Eşiyle Geçinemediğini Birlikte Yaşamalarının Artık İmkansız Olduğunu İleri Sürerek Boşanmak İsteyen Kişinin Ortak Hayatı Devam Ettirmek Üzere Eşine İhtarda Bulunması İyiniyetle Bağdaşmadığı )

4721/m.2,166,184

ÖZET : Terk ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebepleri aynı davada birleşemez. Çünkü davacı, ihtar isteğinde bulunmakla, o tarihten önceki olayları hoşgörü ile karşılamış, aile birliğinin temelli sarsıntıya uğramadığını, ortak hayatın çekilebilir olduğunu kabul etmiş sayılır. Affedilen ve hoşgörü ile karşılanan olaylara dayanılarak da Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesi gereğince boşanma kararı verilemez. Aynı Yasa'nın 166/3. maddesinde yer alan "anlaşmalı boşanma" durumu söz konusu olmadıkça da davalının davayı kabul açıklaması sonuç doğurmaz. Öte yandan, eşiyle geçinemediğini, birlikte yaşamalarının artık imkansız olduğunu ileri sürerek boşanmak isteyen kişinin, ortak hayatı devam ettirmek üzere eşine ihtarda bulunması iyiniyetle bağdaşmaz. Haklar iyiniyetle kullanılmadıkça sonuç doğurmaz. Bu itibarla her iki sebebe dayanan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekir.


DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından, gerekçe ve davalı yararına takdir edilen nafaka yönünden temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Davacı, dava dilekçesinde hem "terk" ( TMK. m. 164 ) hem de "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" ( TMK. m. 166/1 ) hukuki sebebine birlikte dayanarak boşanmalarına karar verilmesini istemiş, mahkemece de "davanın her iki sebebe birlikte dayandığı" kabul edilmiş, "davacının davalıyı ihtarla eve çağrısının samimi olmadığı, davalıya fiziki şiddet kullandığı ve hakaret ettiği sabit görülerek, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı sorumlu bulunmuş, ancak davalının da boşanmayı istediğinden" bahisle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına karar verilmiştir. Davacı, boşanma kararının doğru olduğunu, ancak boşanma sebebinin şiddetli geçimsizlik olarak kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hükmü gerekçesi ve davalı yararına takdir edilen nafakalar yönünden temyiz etmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki; terk ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebepleri aynı davada birleşemez. Çünkü davacı, ihtar isteğinde bulunmakla, o tarihten önceki olayları hoşgörü ile karşılamış, aile birliğinin temelli sarsıntıya uğramadığını, ortak hayatın çekilebilir olduğunu kabul etmiş sayılır. Affedilen ve hoşgörü ile karşılanan olaylara dayanılarak da Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesi gereğince boşanma kararı verilemez. Aynı Yasa'nın 166/3. maddesinde yer alan "anlaşmalı boşanma" durumu söz konusu olmadıkça da davalının davayı kabul açıklaması sonuç doğurmaz ( TMK. m. 184/3 ). Öte yandan, eşiyle geçinemediğini, birlikte yaşamalarının artık imkansız olduğunu ileri sürerek boşanmak isteyen kişinin, ortak hayatı devam ettirmek üzere eşine ihtarda bulunması da iyiniyetle bağdaşmaz. Haklar iyiniyetle kullanılmadıkça da sonuç doğurmaz ( TMK. m. 2 ). Bu itibarla her iki sebebe dayanan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, davacı tam kusurlu olduğu halde, davalının davayı kabul açıklamasının sonuç doğurmayacağı gözetilmeksizin tarafların boşanmalarına karar verilmiş olması doğru değil ise de, boşanma hükmü davalı tarafından temyiz edilmediğinden ve temyiz edenin aleyhine de hüküm bozulamayacağından, bu yön bozma sebebi yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.

2- Temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince:

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle evlilik birliğinin temelli olarak sarsıldığını, ortak hayatın devamına imkan kalmadığını ileri süren davacının, eşini eve davetinin iyiniyetli sayılamayacağına göre davacının bu yöne ve diğer yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile açıklanan sebeple usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının yukarıda ( 2. ) bentte gösterilen sebeple reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ( ONANMASINA ), işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 16-04-2013, 15:14   #16
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/10987
K. 2012/30677
T. 17.12.2012
• HAKLI BİR SEBEP OLMADIĞI HALDE ORTAK KONUTA DÖNMEME ( Davalı Kadının Tamamen Kusurlu Olduğu - Boşanmada Kusurlu Bulunan Kadın Yararına Maddi Tazminata ve Yoksulluk Nafakasına Hükmedilemeyeceği/Boşanma Davası/Ortak Konuta Gelmeme/Kusur )
• KADININ TAMAMEN KUSURLU OLMASI ( Usulüne Uygun İhtar Tebliğine Rağmen Haklı Bir Sebep Olmaksızın Ortak Konuta Dönmeyen Kadının Kusurlu Olduğu - Kadın Yararına Maddi Tazminata ve Yoksulluk Nafakasına Hükmedilemeyeceği/Tamamen Kusurlu Kadın )
• KADININ MÜSTAKİLEN AÇTIĞI MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Kocanın Evlendiklerinde Bakir Olmadığı Şeklindeki İddiasının Kişilik Haklarına Saldırı Teşkil Ettiği İddiası - Müstakil Davanın Genel Mahkemede Görülmesi Gereği/Görevsizlik Kararı/Görev )
• KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI NEDENİYLE MÜSTAKİLEN AÇILAN MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Aile Mahkemesinin Görevli Olmadığı )
• GÖREV ( Kocanın İddiları Nedeniyle Kadın Tarafından Açılan Manevi Tazminat Davasının Genel Mahkemelerde Görülmesi Gereği - Aile Mahkemesi Görevli Olmadığından Mahkemece Görevsizlik Kararı Verilmesi Gerektiği/Kişilik Haklarına Saldırı )
4721/m. 24,164,174,175
818/m. 49
ÖZET : Dava, boşanma istemine ilişkindir.Davalı-davacı ( kadın )'ın usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen haklı bir sebep olmadığı halde ortak konuta dönmediği anlaşılmakta olup, mahkemece de böyle kabul edilmiş ve tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Bu halde, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı ( kadın )'ın tamamen kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Boşanmada tamamen kusurlu olan davalı-davacı ( kadın ) yararına maddi tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmolunması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.Ayrıca, kadının ( kadın ) müstakilen açtığı birleştirilen davası ile; kocasının evlendiklerinde bakire olmadığı yönünde kendisine haksız isnatta bulunduğunu, bu durumun hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürüp, boşanma sebebi dışında ve boşanmanın fer'i ( eki ) niteliğinde olmayan manevi tazminat talep etmiştir.Birleşen davanın açıklanan niteliği dikkate alındığında uyuşmazlık Aile mahkemesinin görevi dışında olup, genel mahkemelerin görevine girmektedir.

DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davası ile davalı tarafından açılan "manevi tazminat" isateğine ilişkin davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı ( koca ) tarafından, kusur belirlemesi, maddi tazminat, nafakalar ve birleştirilen "manevi tazminat" davası ile bu dava ile ilgili yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okundunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-davalı ( koca )'nın kadın lehine hükmolunan tedbir nafakasına ilişkin temyiz itirazları yersizdir.

2-Diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarına gelince:

a ) Davalı-davacı ( kadın )'ın usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen haklı bir sebep olmadığı halde ortak konuta dönmediği anlaşılmakta olup, mahkemece de böyle kabul edilmiş ve tarafların Türk Medeni Kanununun 164. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Bu halde, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı ( kadın )'ın tamamen kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Hal böyleyken boşanmada tamamen kusurlu olan davalı-davacı ( kadın ) yararına Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi gereğince maddi tazminata, aynı Yasanın 175. maddesi gereğince de yoksulluk nafakasına hükmolunması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

b ) Davalı- davacı ( kadın ) müstakilen açtığı birleştirilen davası ile; kocasının evlendiklerinde bakire olmadığı yönünde kendisine haksız isnatta bulunduğunu, bu durumun hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürüp, boşanma sebebi dışında ve boşanmanın fer'i ( eki ) niteliğinde olmayan manevi tazminat talep etmiştir. Bu istek, Türk Medeni Kanununun 24. ve Borçlar Kanununun 49. maddesi çerçevesinde incelenebilir. Birleşen davanın açıklanan niteliği dikkate alındığında uyuşmazlık Aile mahkemesinin görevi dışında olup, genel mahkemelerin görevine girmektedir. Görev kamu düzenine ilişkindir, yargılamanın her aşamasında bu husus ileri sürülsün ya da sürülmesin mahkemece re'sen ( kendiliğinden ) dikkate alınır. Bu açıklama karşısında, birleştirilen manevi tazminat davası yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken; bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükün yukarıda ( 2. ) maddenin ( a ) ve ( b ) bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, ( b ) bendindeki bozma sebebine göre, davacı-davalı ( koca )'nın birleştirlen davaya ilişkin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda ( 1. ) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 17.12.2012 tarihinde karar verildi.

Kazancı
Old 17-05-2013, 17:50   #17
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2012/2-686
K. 2013/67
T. 16.1.2013

• TERKE DAYALI BOŞANMA DAVASI ( Boşanma Davasına Bakan Hakimin Salt İhtarın Varlığını Yeterli Göremeyeceği - İhtarın Boşanma Davası Açabilmenin Ön Koşulu Olmasını da Gözeterek İhtarın Kanunda Yer Alan Unsurları Taşıyıp Taşımadığını Hakimin Resen İncelemesi Gerektiği )

• İHTAR KARARI ( İhtar Gönderilmesi İstenen Mahkemenin Olayın Esasını Haklı ya da Haksızlığını İncelemeden İhtar Kararı Vermekle Yükümlü Olduğu ve Bu Kararın Temyiz Edilemeyeceği - Terke Dayalı Boşanma Davasında İse İhtarın Hakimin Kanunda Yer Alan Unsurları Taşıyıp Taşımadığını Resen İnceleceği )

• İHTAR KARARININ TEBLİĞİNE RAĞMEN YASAL SÜRESİNDE ORTAK KONUTA DÖNMEYEN EŞ ALEYHİNE AÇILAN BOŞANMA DAVASI ( Kabul Edilebilmesi İçin İhtar Kararında ve Ekinde Bulunması Gereken Biçimsel Koşulların Varlığı ve İşin Esasına İlişkin Unsurların Tam Olması Gerektiği )

• BOŞANMA DAVASI ( Terke Dayalı/Çekilen İhtarın 4721 S.K. Md. 164 İle 27.03.1957 Günlü 10/1 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına Uygun Bulunduğu - Dava Süresinde Açıldığından ve Davalı Kanunen Korunmaya Değer Bir Sebep Olmadığı Halde Ortak Konuta Dönmediğinden Kabulüne Karar Verileceği )

4721/m.164
YİBK. 27.03.1957 T. 1956/10 E. 1957/1 K.

ÖZET : Terk nedenine dayalı boşanma davası açılabilmesi için, önce yasanın aradığı koşullara uygun ihtar isteğinde bulunulması gerekir. İhtar gönderilmesi istenen mahkeme; olayın esasını, isteği haklı ya da haksızlığını vs. incelemeden ihtar kararı vermekle yükümlüdür ve bu karar temyiz edilemez. Ne var ki, boşanma davasına bakan hakim, salt ihtarın varlığını yeterli görmemeli; bu ihtarın, boşanma davası açabilmenin ön koşulu olmasını da gözeterek kanunda yer alan unsurları taşıyıp taşımadığını, resen incelemelidir. İhtar kararının tebliğine rağmen yasal süresinde ortak konuta dönmeyen eş aleyhine açılacak boşanma davasının kabul edilebilmesi için iki unsurun birlikte gerçekleşmesi gerekir. İlki, ihtar kararında ve ekinde bulunması gereken biçimsel koşulların varlığı; diğeri ise işin esasına ilişkin unsurların tamlığıdır. Çekilen ihtarın Türk Medeni Kanununun 164. maddesi ile 27.03.1957 günlü 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun bulunmasına, davanın süresinde açılmış olmasına, davalının kanunen korunmaya değer bir sebep olmadığı halde ortak konuta dönmediğinin anlaşılması karşısında, davacının terke dayalı davasının kabulüne karar vermek gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pendik 2. Aile Mahkemesince davanın reddine dair verilen 24.09.2010 gün ve 2009/743 E., 2010/859 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 06.12.2011 gün ve 2010/22396 E., 2011/21048 K. sayılı ilamı ile;

( ... Dava Türk Medeni Kanununun 164. maddesine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Toplanan delillerden çekilen ihtarın Türk Medeni Kanununun 164. maddesi ile 27.03.1957 gün 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun bulunmasına, davanın süresinde açılmış olmasına, davalının kanunen korunmaya değer bir sebep olmadığı halde ortak konuta dönmediğinin anlaşılması karşısında davacının terke dayalı davasının kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 164.maddesine dayalı terk nedeniyle boşanma istemine ilişkindir.

Davacı, 2002 yılında davalı ile evlendiklerini, 2004 doğumlu Ş. ve 2005 doğumlu A. isimli iki çocuklarının bulunduğunu, davalının 2008 yılı içinde evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yapmamak maksadıyla müşterek haneyi, özel eşyalarını alarak terk ettiğini, bir daha eve dönmediğini, Pendik 1.Aile Hakimliğinin 08.05.2009 tarih ve 2009/40 D iş ve karar sayılı ihtar kararının davalıya tebliğ edildiği halde eve dönmediğini, müşterek çocuklarının kendisinin yanında kaldığını ve davalının evi terk ettiği tarihten dava tarihine kadar çocukları arayıp sormadığını, çocukların sağlık, eğitim ve iyi yetişmeleri bakımından velayetlerinin kendisine verilmesinin yararlı olacağını, ihtara rağmen eve dönmeyen davalı eşi ile müşterek hayatın devam etmesine imkan kalmadığını ileri sürerek boşanmalarına ve müşterek çocuğun velayetinin kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, tarafların 2002 yılında evlendiklerini 7 yıllık sürede iki çocuklarının olduğunu, davacının anne ve babası ile aynı apartmanda altlı üstlü oturmaları nedeni ile taraflar arasında ortaya çıkan her türlü anlaşmazlığa davacının anne ve babasının müdahil olduğunu, bu müdahalenin davacının babasının davalıya tokat atmak suretiyle müessir fiilde bulunmasına kadar gittiğini, davacının eve fazla ilgi göstermediğini, evi bir otel gibi kullandığını, davalının evlilik birliğinin devamı için her türlü fedakarlığa katlandığını, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların kendi aralarında çözüm imkanına kavuşması halinde boşanmayı gerektirecek hiçbir neden bulunmadığını, davacının terk nedeni ile boşanma davası açmış ise de davalının eve gelmemesi için her türlü psikolojik baskıyı yaptığını, oysa davalının eve dönmeyi çok istediğini çocuklarına duyduğu özlem nedeni ile bu ayrılığın bir an önce bitmesini istediğini, bu nedenle davalının şeklen evi terk etmiş ve geri dönmüyor gibi görünmekte ise de manen davacı tarafın tavır ve davranışları nedeniyle dönmek istediği evine, bugüne kadar dönemediğini, davacının, davalıyı bayramlarda dahi ailesi ile görüştürmediğini, 2008 yılı kurban bayramında davalının ailesini ziyarete gitmek istediğini davacının karşı çıkması üzerine ziyarete gelen abisinin, kardeşini gelecek ise anne ve babasını ziyaret etmesi için yanlarına götürmek istediğini, buna karşı çıkan davacı ve ailesinin birlikte abisini darp etmesi nedeni ile davacının evi terk ettiğini, tehdit edilmesi nedeni ile eve dönmede kararsızlık çektiğini, eşinin samimi davetini beklediğini, belirterek davanın reddine karar verilmesini, davanın kabulüne karar verilmesi halinde ise çocukların velayetinin davalıya verilmesini, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, uzun zamandır devam eden geçimsizliğin akabinde ve davalı tanığının beyanına göre darp edilmiş bir vaziyette davalı baba evine döndüğü, sonrasında davacının ailesinden ve ailenin müdahalelerinden uzak bir ikametgah belirlenmesi yönündeki iradesini defalarca dile getirdiği, bu nedenle Mahkemede terk ihtaratının samimi olduğu yönünde vicdani kanaat oluşmadığı, müşterek ikametgahta davacının ailesinin maddi ve manevi baskılarına imkan vermeyecek koşulları taşımaktan uzak olduğu, davayı ispatın davacıya düştüğü ve davacının davasını isbat edemediği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili, hükmü temyiz etmiştir.

Özel Dairece, yukarıda yazılı gerekçeyle hüküm bozulmuştur.

Mahkemece önceki kararda direnilerek davanın reddine karar verilmiş; hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; terke dayalı boşanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği; noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, terke dayalı boşanma davasının yasal dayanağı ve koşullarının irdelenmesinde yarar vardır:

4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde boşanma nedenlerinden düzenlenmiş olup, maddede;

"Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz."

Hükmüne yer verilmiştir.

Görüldüğü üzere, yasada, eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Terk sebebiyle boşanma davası açma hakkı, her iki eşe de tanınmış bir haktır; eşlerden birisi terk edilmişse terk edene karşı boşanma davası açabilir. Başlangıçta evi terk etmekte haklı olan eşin bu haklılığı ona süresiz olarak konuta dönmeme hakkını vermez.

Terke dayalı boşanma davasının açılabilmesinin ön koşulu ise, yukarıya metni aynen alınan 164.maddenin ikinci fıkrasında süresi, şartları, şekli düzenlenen ihtarın varlığıdır. Eş söyleyişle, terk nedenine dayalı boşanma davası açılabilmesi için, önce yasanın aradığı koşullara uygun ihtar isteğinde bulunulması gerekir. Dolayısıyla, Hakim tarafından yapılan, terk sebebine dayalı boşanma davasının, dava şartıdır.

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine ihtar talebini inceleyen hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Ortak konuta dönmesi istenen eşe mahkeme kanalıyla tebliği gereken bu bir dava olmadığı için; ihtar gönderilmesi istenen mahkeme; olayın esasını, isteği haklı ya da haksızlığını vs. incelemeden ihtar kararı vermekle yükümlüdür ve bu karar temyiz edilemez.

Ne var ki, boşanma davasına bakan hakim, salt ihtarın varlığını yeterli görmemeli; bu ihtarın, boşanma davası açabilmenin ön koşulu olmasını da gözeterek, kanunda yer alan unsurları taşıyıp taşımadığını, resen ( kendiliğinden ) incelemelidir.

Önemle vurgulamakta yarar vardır ki, ihtar kararının sonuç doğurabilmesi, dolayısıyla da ihtar kararının tebliğine rağmen yasal süresinde ortak konuta dönmeyen eş aleyhine açılacak boşanma davasının kabul edilebilmesi için iki unsurun birlikte gerçekleşmesi gerekir.

Bunlardan ilki, ihtar kararında ve ekinde bulunması gereken biçimsel koşulların varlığı; diğeri ise işin esasına ilişkin unsurların tamlığıdır.

İhtar isteğinde bulunabilmenin koşulu; boşanma davası açmak için belirli sürenin ( dördüncü ayının ) bitmesi yani, eşin terk eyleminin üzerinden en az dört ay geçmiş olmasıdır. Bu halde mahkemece verilecek ihtar kararında; davet edilen evin açık -ayrıntılı- adresi gösterilmeli, davet eden eş evde bulunmayacaksa evin anahtarının bulunduğu yer belirtilmeli; davet edilenin yol gideri konutta ödemeli olarak gönderilmeli ve özellikle davete iki ay içinde uyulması gerektiği, aksi halde bunun doğuracağı sonuçların neler olduğu, açıklanmalıdır.

Kanunda gösterilen süreler hakim veya taraflarca değiştirilemeyeceğinden; konuta dönmesi istenen eşe süreden farklı bir süre verilemez ve bu sürenin ihtarda yer alması geçerlilik koşuludur. Zira, Kanun koyucu, yasada yer alan sürelerde her türlü olayın etkilerinin ve tepkilerinin sona ereceğini bir karine olarak kabul etmiştir. Bu sürelerin değiştirilmesi, bunlara ayrı bir süre eklenmesi düşünülemez. Maddede yer alan süreler karşı tarafça ileri sürülmese dahi hakim tarafından resen nazara alınmalı ve özelikle de ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamayacağı, unutulmamalıdır.

Sonuçta da; ihtar kararı yasaya uygun ve geçerli değilse diğer koşullar incelenmeden salt bu nedenle dava reddedilmeli; ihtar kararının yasaya uygun olması halinde ise, eve haklı sebeple dönmediğini ispat yükünün davalıya ait olduğu da gözetilerek, davanın esasına ilişkin incelemeye geçilmeli; davacının ihtar isteğinde samimi olup olmadığı, davalının da ortak konuta dönmemekte haklı olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Pendik 1.Aile Mahkemesince, 2009/40 D.İş E., K. sayılı dosyasında verilen 08.05.2009 tarihli ihtar kararında; davacı kocanın ihtar isteminin kabulü ile ihtar kararının davalı kadına tebliğine, ihtar kararının tarafların ortak konutu olduğu bildirilen E... Cad. U... Sk. No: ... Pendik/İstanbul adresine dönmediği takdirde TMK 164. maddesi uyarınca terk nedeniyle boşanma davası açılabileceği hususunun ihtarına karar verilmiştir. Ayrıca ihtar edilenin adrese dönmesi bakımından 60.00 YTL.nin PTT alındı makbuzunun dosyaya ibraz edildiği, belirtilmiştir.

Tüm bu açıklamalar ışığında, çekilen ihtarın Türk Medeni Kanununun 164. maddesi ile 27.03.1957 günlü 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun bulunmasına, davanın süresinde açılmış olmasına, davalının kanunen korunmaya değer bir sebep olmadığı halde ortak konuta dönmediğinin anlaşılması karşısında, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı T. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.01.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Kazancı
Old 23-08-2013, 18:02   #18
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/14506
K. 2013/1327
T. 22.1.2013
• BOŞANMADA TAMAMEN KUSURLU TARAF ( Terk Nedeniyle Karar Verildiği Takdirde Boşanmaya Sebep Olan Olaylarda Kusurun Tamamen Haklı Bir Sebep Olmadığı Halde Ortak Konuta Dönmeyen Kadında Olduğunun Kabul Edileceği - Yararına Yoksulluk Nafakasına Hükmolunamayacağı )
• BOŞANMA ( Terk Nedeniyle Karar Verildiği Takdirde Boşanmaya Sebep Olan Olaylarda Kusurun Tamamen Davalıda Olduğunun Kabul Edileceği - Davalı Kadın Yararına Yoksulluk Nafakasına Hükmolunmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )
• TERK NEDENİYLE BOŞANMA ( Davalı Kadın Yararına Yoksulluk Nafakasına Hükmolunmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu - Boşanmaya Sebep Olan Olaylarda Kusurun Tamamen Davalıda Olduğunun Kabul Edileceği )
• YOKSULLUK NAFAKASI ( Terk Nedeniyle Boşanmaya Karar Verildiği Takdirde Boşanmaya Sebep Olan Olaylarda Kusurun Tamamen Haklı Bir Sebep Olmadığı Halde Ortak Konuta Dönmeyen Kadında Olduğunun Kabul Edileceği - Hükmolunamayacağı )
4721/m. 164, 175
ÖZET : Davalı kadın, usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen haklı bir sebep olmadığı halde ortak konuta dönmemiş ve tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Terk sebebiyle boşanmaya karar verildiği takdirde; boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun tamamen davalıda olduğu kabul edilir. Hal böyleyken; boşanmada tamamen kusurlu olan davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmolunması usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı ( kadın ) tarafından, kusur belirlemesi ve nafakalar yönünden yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- )Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- )Mahkemece davalı kadının usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen haklı bir sebep olmadığı halde ortak konuta dönmediği kabul edilmiş ve tarafların Türk Medeni Kanununun 164. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Terk sebebiyle boşanmaya karar verildiği takdirde; boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun tamamen davalıda olduğu kabul edilir. Hal böyleyken; boşanmada tamamen kusurlu olan davalı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 175. maddesi gereğince yoksulluk nafakasına hükmolunması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda 2.bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarda ( 1. ) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 22.1.2013 tarihinde karar verildi.

Kazancı
Old 29-01-2015, 18:13   #19
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/21288
K. 2014/4048
T. 27.2.2014

• BOŞANMA ( Terk Sebebine Dayanan - Kadının İhtar Tebliği Üzerine TMK. Md. 166/1'e Dayanarak Boşanma Davası Açmış Olması Dava Açmasını Haklı Kılan Başka Sebep Bulunmadıkça Onu Ayrı Yaşamakta Haklı Kılmayacağı/Kocanın Boşanma Davasının Kabulü Kadının İse Reddi Gerektiği )

• TERK SEBEBİYLE BOŞANMA ( Kadının İhtar Tebliği Üzerine TMK. Md. 166/1'e Dayanarak Boşanma Davası Açmış Olması Dava Açmasını Haklı Kılan Başka Sebep Bulunmadıkça Onu Ayrı Yaşamakta Haklı Kılmayacağı/Kocanın Boşanma Davasının Kabulü Kadının İse Reddi Gerektiği )

• TERK EDEN KADININ BOŞANMA DAVASI AÇMASI ( İhtar Tebliği Üzerine TMK. Md. 166/1'e Dayanarak/Dava Açmasını Haklı Kılan Başka Sebep Bulunmadıkça Onu Ayrı Yaşamakta Haklı Kılmayacağı - Kadının Boşanma Davasının Reddi Kocanın Terk Sebebine Dayanan Boşanma Davasının Kabulü Gerektiği )

4721/m. 2, 164, 166/1

ÖZET : Terk sebebine dayanan boşanma davasının reddedilebilmesi için terk etme konusunda haklı olmak yetmez, usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen ihtar edilen eşin haklı bir sebeple aile birliğine dönmediğinin gerçekleşmesi gerekir. Kocanın ihtar isteğinin samimi olmadığını gösteren bir delil de bulunmamaktadır. Kadının ihtar tebliği üzerine Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayanarak boşanma davası açmış olması, ihtar süresi içinde dava açmasını haklı kılan başka sebep ve olgular bulunmadıkça, dürüstlük kuralına aykırı olup, bu davanın açılmış olması, onu ayrı yaşamakta haklı kılmaz. Terke dayanan boşanma sebebinin gerçekleştiği gözetilerek kocanın boşanma davasının kabulü, kadının boşanma davasının ise reddi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Kadının 2012 yılının Temmuz ayında eşini terk ettiği, kocanın 3.12.2012 günü mahkemeye başvurarak eşinin eve dönmesi için ihtar çekilmesini istediği, istek doğrultusunda verilen ihtar kararının kadına 17.12.2012 tarihinde tebliğ edildiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Terk sebebine dayanan boşanma davasının reddedilebilmesi için terk etme konusunda haklı olmak yetmez, usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen ihtar edilen eşin haklı bir sebeple aile birliğine dönmediğinin gerçekleşmesi gerekir. Davacı-davalı ( kadın ) ihtara rağmen dönmemekte haklı olduğunu ispatlayamamıştır. Kocanın ihtar isteğinin samimi olmadığını gösteren bir delil de bulunmamaktadır. Kadının ihtar tebliği üzerine Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayanarak boşanma davası açmış olması, ihtar süresi içinde dava açmasını haklı kılan başka sebep ve olgular bulunmadıkça, dürüstlük kuralına ( TMK madde 2 ) aykırı olup, bu davanın açılmış olması, onu ayrı yaşamakta haklı kılmaz. O halde, Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde yer alan boşanma sebebinin gerçekleştiği gözetilerek kocanın boşanma davasının kabulü, kadının boşanma davasının ise reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeple her iki boşanma davası yönünden BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, 27.2.2014 tarihinde karar verildi.

Kazancı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Boşanma Davasında Yetki Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 14 04-11-2009 09:07
Terk Sebebiyle Boşanma Davası,Tebligat Avukat Kamer Akgül Meslektaşların Soruları 3 13-07-2009 09:43
Yargıtay Kararları adıge Hukuk Sohbetleri 5 28-07-2007 15:24
Aile İçi Şiddet ve Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 2 13-04-2004 10:34
Terk Nedeniyle Boşanma glossator Meslektaşların Soruları 3 17-04-2002 00:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09139299 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.