Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İtirazın iptali davası ve ispat

Yanıt
Old 16-03-2011, 13:24   #1
av.semanur

 
Önemli İtirazın iptali davası ve ispat

Müvekkilim elinde bulunan çeki bankaya ibraz ederek karşılıksız kaşesi vurdurmuş ancak borçlunun ısrarları karşısında beklemesi sebebiyle 6 aylık zamanaşımını geçirmiştir. Bunun sonucunda bu çeke dayanarak ilamsız takip başlatmıştır. Ve takipte reeskont faizi işletmiştir. Borçlu da faiz ve borca itiraz etmiştir. Bunun karşılığında da asliye hukuk mahkemesinde itirazın iptali davası açmıştır. Müvekkilim emlakçılık yapmaktadır. Ve vekaletle borçlunun kardeşine yer satmış ve bunun karşılığında borçlu adına çek almıştır. Elimizde mevcut kambiyo vasfını kaybetmiş çek, müvekkilim adına vekaletname ve tapu senetleri bulunmaktadır. Elimizde bulunan bu belgeler borcun varlığının ispatı için yeterli midir? Bunlar dışında mahkemeye ne sunabiliriz?
Borçlu taraf olayı tamamen başka olgulara dayandırmaktadır.
Old 16-03-2011, 16:11   #2
para_doks

 
Varsayılan

Borçlunun kardeşine yer satıp, borçludan mı çeki almış
Old 16-03-2011, 16:31   #4
Av. Mehmet Salih Kara

 
Varsayılan

çeki yazdırmış olması lehine bir durum, maddi olgularda alacağın varlığını destekler mahiyette, ancak ticaret mahkemesinin görevine girebilir düşüncesindeyim,,
Old 16-03-2011, 16:35   #5
av.semanur

 
Varsayılan

Açtığımız yerde Ticaret mahkemesi yoktu. O yüzden sıkıntı yok. Kafama takılan asıl şu söz konusu çek yazılı delil başlangıcı sayılıyor. Bu durumda ispat yükü karşıya geçmez mi? Artık borcu olmadığını ispat etmek zorunda olan karşı taraf.
Old 16-03-2011, 16:36   #6
para_doks

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 1992/2849
Karar: 1993/3216
Karar Tarihi: 06.05.1993
ALACAK DAVASI -
ÇEKE DAYANAN DAVA - TANIK BEYANLARI - YEMİN DELİLİ - ZAMANAŞIMINA UĞRAYAN ÇEK - YAZILI DELİL BAŞLANGICI
ÖZETavacı dava dilekçesinde esas ilişkiye dayanarak davalıdan ... TL.nın tahsilini istemiştir. Davacı işbu davasında çeke dayanmakla birlikte ayrıca tanık beyanlarına ve yemin deliline de dayanmıştır. Dairemizin kökleşen kararlarına göre süresinde ibraz edilmeyen veya zamanaşımına uğrayan bir çek yazılı delil başlangıcı kabul edilmektedir. Mücerret bu belgeye dayanılarak davanın kabulüne karar verilemez.
(1086 S.K. m. 287, 288) (6762 S.K. m. 644, 730)
Dava: Taraflar aras
ındaki davadan dolayı Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 22.11.1991 Tarih ve 316-681 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalının müvekkilinin lehtarı olduğu 25.8.1989 keşide tarihli (25.000.000) TL. bedelli çek verdiğini, davalının oyalamaları yüzünden çekin yasal süresinde muhatap bankaya ibraz edilemediğini girişilen takibe davalının itirazıyla takibin durduğunu ileri sürerek (25.000.000) TL.nın çek keşide tarihinden itibaren TTK.nun 730/14 delaletiyle 644. maddesi uyarınca olmadığı taktirde asıl ilişkiye dayanılarak tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili yasal süresinde çekin ibraz edilmediğini, keşide tarihinden (18) ay sonra takibe girişildiğinden zamanaşımının gerçekleştiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, mübrez belgelere nazaran davalının çekteki imza ve miktara itirazı olmadığı, davanın TTK.nun 730/14. maddesi yollamasıyla 644 maddesi uyarınca yerinde olduğu gerekçesiyle (25.000.000) TL.nın çek keşide tarihinden itibaren reeskont faiziyle davalıdan tahsiline hükmedilmiştir.

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Yukarıda özetle açıklandığı üzere, davacı dava dilekçesinde esas ilişkiye dayanarak davalıdan (25.000.000) TL.nın tahsilini istemiştir. Davacı işbu davasında çeke dayanmakla birlikte ayrıca tanık beyanlarına ve yemin deliline de dayanmıştır. Dairemizin kökleşen kararlarına göre süresinde ibraz edilmeyen veya zamanaşımına uğrayan bir çek yazılı delil başlangıcı kabul edilmektedir. Mücerret bu belgeye dayanılarak davanın kabulüne karar verilemez.

Mahkemece yapılacak iş, davacının dayandığı çekin yazılı delil başlangıcı kabul edilerek davacının diğer delillerinin ibraz ve ikamesine imkan tanınarak, uygun süre verilerek ve ibrazı halinde bu delillerinin toplanması sonucu çerçevesinde bir karar vermekten ibaret iken sadece zamanaşımına uğrayan çeke dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), 6.5.1993 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 16-03-2011, 16:41   #7
para_doks

 
Varsayılan

Ancak, çeki veren ile aradaki asıl ilişki, bir bakıma kefalet ilişkisi. SANIYORUM. Bu durumda asıl ilişkiyi ispat biraz sorun olabilir. Bilemiyorum tabi arada bir sözleşme var mı. Bu sözleşmede keşidecinin çek vereceği yazılı mı. Çek bedeli ile satış bedeli birbirin tutuyor mu..Vs. vs.

Diğer sorunuza gelince; yazılı delil başlangıcının varlığı ispat yükünü davalıya geçirmez. Yazılı delil başlangıcı var ise davacı iddiasını tanık, yemin gibi her türlü delil ile ispat edebilir. Bu nedenle ispat yükü hala sizde.

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2008/3-159
Karar: 2008/158
Karar Tarihi: 20.02.2008
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - DAVACININ TARAFLAR ARASINDAKİ TEMEL İLİŞKİNİN VARLIĞINI VE BU YÜZDEN SENEDİN VERİLDİĞİNİ KANITLADIĞI - ALACAK MİKTARINI TANIKLA İSPAT EDEMEYECEĞİ - YEMİN DELİLİ - DAVALININ ÖDEME KONUSUNU İSPATLAYAMADIĞININ KABULÜ GEREĞİ
ÖZET: Davacı dinletmiş olduğu tanıklar ile taraflar arasındaki temel ilişkinin varlığını ve senedin bu nedenle verilmiş olduğunu kanıtlamıştır. O halde artık; senet üzerinde yazılı bedeli ödediğini ispat etmesi gereken davalıdır. Davalı dava konusu alacak miktarını tanıkla ispat edemeyeceği gibi bu konuda tanıkta dinletemez. Davalı vekili başka delilde göstermemiştir. Ayrıca, yemin deliline de dayanmamıştır. Açıklanan nedenlerle senet üzerindeki bedeli ödediğini ispat edemediğinin kabulü gerekir.
(2004 S. K. m. 67) (4721 S. K. m. 6) (6762 S. K. m. 661) (1086 S. K. m. 292) (YHGK. 04.04.2007 T. 2007/13-153 E. 2007/183 K.)
Dava: Taraflar aras
ındaki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yerköy Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.08.2006 gün ve 180-305 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21.11.2006 gün ve 2006/14874-15767 sayılı ilamı ile;
<... Davacı dilekçesinde, davalı ile aralarında araç alım-satımından kaynaklanan bir alışveriş nedeni ile senet düzenlendiğini, ancak senedin zamanaşımına uğraması nedeni ile davalı aleyhine adi takip yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile %40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında, davacıdan araç satın almadığını, kaldı ki araç satış işlemlerinin noterde yapılması gerektiğini ifade etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
M.K. mad. 6 gereği taraflar arasındaki senet zamanaşımına uğradığı için, artık taraflar arasındaki temel hukuki ilişkiye inilmesi gerekecektir.
Davalı taraf, davacıyla aralarındaki hukuki ilişkiyi (davacıdan araç satın aldığını) inkar ettiğine göre ispat yükü davacıya aittir. Davacı davalıya araç sattığını ve dava konusu alacağında bu satıştan kaynaklandığını ispat etmekle yükümlüdür. Her ne kadar yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıkları taraflar arasında araba alım satımı yapıldığına ilişkin beyanda bulunmuşlarsa da miktar itibariyle olayda tanık dinlenemeyeceği ve davacının da dilekçesinde yemin deliline dayandığının anlaşılması karşısında davacı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak, yaptırılacak yeminin sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...> gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu
’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Dava zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla yapılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı Süleyman Şahingöz, davalı ile aralarında yaptıkları araç satım sözleşmesi nedeniyle davalının kendisine senet verdiğini ancak süresinde ödemediğini, bu nedenle zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla icra takibi yaptığını ancak davalının haksız şekilde borca itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Yakup Hayran davayı kabul etmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Yerel Mahkeme <Zamanaşımına uğramış bono yazılı delil başlangıcı sayılır. Bononun dayandığı alt ilişkinin varlığı tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Davacı dinlettiği tanıkları aracılığı ile davalı ile arasındaki alt ilişkiyi yani araç alım satımını ve bononun bu nedenle alındığını ispatlamıştır. Davalı vekiline delil ibrazı için süre verilmiş ve davalı vekili yalnızca tanık deliline başvurarak mahkemede bu tanıkları, taraflar arasında bononun verilmesine esas alım satımın olmadığını ispatlamak için dinletmek istediğini beyan etmiş, menfi bir durumun ispatı mümkün olmadığından, davalının tanık dinletme talebi reddedilmiş, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.> gerekçesi ile davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına karar vermiş; davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuş; Yerel Mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Türk Ticaret Kanunu
’nun 661.maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2007 gün ve 2007/13-153 E.,2007/183 sayılı Kararında da benimsendiği gibi Zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
’nun 292. maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcı mevcut ise, tanık dinlenmesi mümkündür.
Görülmekte olan davada, davacı zamanaşımına uğrayan bonoya dayalı olarak davalı ve kardeşi hakkında genel haciz yoluyla icra takibi yapmış ancak davalının itirazı üzerine takip durmuştur.
Bu durumda davacı taraf, aralarındaki temel ilişkinin varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Belirtildiği üzere, takip dayanağı zamanaşımına uğramış bono, temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup davacı tarafın buna dayalı olarak tanık dinletme hakkı bulunmaktadır.
Davacı dinletmiş olduğu tanıklar ile taraflar arasındaki temel ilişkinin varlığını ve senedin bu nedenle verilmiş olduğunu kanıtlamıştır.
O halde artık; senet üzerinde yazılı bedeli ödediğini ispat etmesi gereken davalıdır.
Davalı dava konusu alacak miktarını tanıkla ispat edemeyeceği gibi bu konuda tanıkta dinletemez. Davalı vekili başka delilde göstermemiştir. Ayrıca, yemin deliline de dayanmamıştır. Açıklanan nedenlerle senet üzerindeki bedeli ödediğini ispat edememiştir.
Direnme kararı bu sebeplerle doğru olup onanması gerekir.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (86,00) YTL harcın temyiz edenden alınmasına, 20.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 16-03-2011, 16:44   #8
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.semanur
Müvekkilim elinde bulunan çeki bankaya ibraz ederek karşılıksız kaşesi vurdurmuş ancak borçlunun ısrarları karşısında beklemesi sebebiyle 6 aylık zamanaşımını geçirmiştir. Bunun sonucunda bu çeke dayanarak ilamsız takip başlatmıştır. Ve takipte reeskont faizi işletmiştir. Borçlu da faiz ve borca itiraz etmiştir. Bunun karşılığında da asliye hukuk mahkemesinde itirazın iptali davası açmıştır. Müvekkilim emlakçılık yapmaktadır. Ve vekaletle borçlunun kardeşine yer satmış ve bunun karşılığında borçlu adına çek almıştır. Elimizde mevcut kambiyo vasfını kaybetmiş çek, müvekkilim adına vekaletname ve tapu senetleri bulunmaktadır. Elimizde bulunan bu belgeler borcun varlığının ispatı için yeterli midir? Bunlar dışında mahkemeye ne sunabiliriz?
Borçlu taraf olayı tamamen başka olgulara dayandırmaktadır.

Değerli meslektaşım,

Elinizdeki evrak yazılı delil başlangıcı olduğu için, elinizdeki belge delilleriyle birlikte, satıma ve aradaki ilişkiye şahadet eden kişileri de tanık olarak dinletebilirsiniz. Yazılı delil başlangıcının varlığı, senetle isbat zorunluğunun istisnasıdır. Ayrıca, vekalet satıcı/alacaklı tarafından çeki keşide eden borçluya verilmişse ve tapu diğer kardeş adına ise bu, davanızın isbatını kolaylaştıracak bir haldir. Yüklenin

Saygılarımla.
Old 16-03-2011, 16:46   #9
av.semanur

 
Varsayılan

hayır hıc bır sozlesme yok elımızde vekalet tapular ve cek var yalnızca.
Old 16-03-2011, 16:51   #10
v. Aynur

 
Varsayılan

(2004 S. K. m. 67) (6762 S. K. m. 644) (818 S. K. m. 61)

Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkiline verilen borç para karşılığında davalı tarafça keşide edilen çekin müvekkilince dava dışı S.' a ciro edildiğini, çekin süresinde bankaya ibraz edildiğini karşılığı çıkmayınca çek bedelinin müvekkili tarafından dava dışı şahsa verilerek çekin alındığını, söz konusu çek zamanaşımına uğradığı için girişilen genel haciz yolu ile takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürmüş ve TTK'nun 644.maddesi gereğince sebepsiz zenginleşen davalının itirazının iptali ile % 40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsili gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece davalının sebepsiz zenginleşmediğini usulen ispatlayamadığı gerekçesiyle çek bedeli olan asıl alacak bakımından itirazın iptali ile takibin 3.400.000.000. TL'ye takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte devamına hükmolunan miktarın % 40'ı oranındaki inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava zamanaşımına uğramış olan çeke dayalı ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.

Çekin zamanaşımına uğraması halinde kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilir. Böyle bir durumda arada temel ilişki varsa zamanaşımına uğramış çeke yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabilir ve alacağın varlığı tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Arada temel ilişki bulunmaması halinde ise TTK'nun 644. maddesinde düzenlenmiş olan sebepsiz zenginleşme hükmüne dayanılarak talepte bulunulabilir.

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere TTK. nun 644. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükmüne dayanarak ancak ciro yolu ile çeki eline geçiren hamilin dava açması mümkündür. Başka bir ifadeyle lehtar ile keşideci arasında temel ilişki bulunduğundan bunlar arasındaki bir davada TTK. nun 644. maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Zira lehtarın keşideciye karşı açacağı davada zamanaşımına uğramış olan çeke yazılı delil başlangıcı olarak dayanması ve alacağını her türlü delille kanıtlaması olanağı mevcuttur. Kuşkusuz bu durumda ispat külfeti alacak iddiasında bulunan lehtardır. Aksi düşüncenin kabulü ispat külfetinin keşideciye geçmesine yol açar ki bu da temel ilişkide alacaklı olduğunu iddia eden kişinin iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu kuralına ters düşer.

Mahkemece belirtilen yönler gözetilmeksizin olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 09.05.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)Yargıtay 19.HD.2005/8811 Esas, 2006/5123 Karar, 09.05.2006




(6762 S. K. m. 642, 644) (1086 S. K. m. 292)

Dava: Taraflar arasındaki İtirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin ayakkabı satışı nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için girişilen İcra takibine davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline ve % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, takibe konulan çeklerin süresinde bankaya ibraz edildikleri halde takibe konulmadığını, çeklerin hamiline çekler olup, borç ikrarı içeren belge olmadığını, bu haliyle delil başlangıcı niteliğinde bulunmadığını, davacının iddialarını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini bildirerek davanın reddi ile tazminata hükmedilmesini istemiştir.

Mahkemece toplanan deliller göre dosyaya asılları ibraz edilen çeklerin zamanaşımı süresi geçmiş olmasına rağmen on yıllık genel zamanaşımı süresinin dolmadığı, borcun ödendiğine dair dayalı yanca dosyaya delil sunulmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının % 40 tazminatla sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

İcra takibine dayanak yapılan çeklerin zamanaşımına uğramış olduğu tartışmasızdır. Zamanaşımına uğramış çekler sebebiyle kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilmiş olur. Bu durumda taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde bu belgeler yazılı delil başlangıcı niteliği alır ve belgeye dayanan kişi alacağını ( tanık dahil ) her türlü delille kanıtlayabilir ya da arada temel ilişki bulunmaması halinde TTK'nun 644. maddesinde düzenlenen sebepsiz iktisap hükümlerine dayanılabilir.

Somut olayda taraflar arasında temel ilişki bulunduğu mahkemece de kabul edildiğine göre takip ve dava konusu zamanaşımına uğramış çeklerin yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilebileceği ve alacağın varlığını ispat etme külfetinin davacı tarafta olduğu düşünülmeden ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.03.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. Yargıtay 19.HD. , 2004/9545 Esas, 2005/3052 Karar, 22.03.2005



(2004 S. K. m. 67)

Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı sebeplerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı vekili, davalılardan Feyzi Karaman'ın müvekkiline olan borcuna karşılık keşidecisi Şükrü Karaman olan dava konusu 550.000.000.-TL. bedelli ve 10.11.1997 günlü çeki verdiğini, çekin ibraz süresi içerisinde bankaya tahsil için gidildiğinde karşılıksız olduğunun anlaşıldığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine ödeme beyanında bulunularak itiraz edildiğini, ancak bunu yazılı delille ispatlamaları gerektiğini ileri sürerek davalıların itirazlarının iptaline, takibin devamına, alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, çek tarihi üzerinden beş yıl geçmiş olmasının çek bedelinin ödendiğine karine olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece zamanaşımına uğramış olan çekin yazılı delil başlangıcı olduğu, davacının alacağını kanıtlayacak başka delil ileri süremediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacının icra takibinde ve davada alacağının dayanağı olarak gösterdiği zamanaşımına uğramış çek bedelini davalı ödediğini savunduğuna göre ispat külfeti davalıdadır. Bu halde mahkemece taraflardan bu yöndeki deliller sorulup sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istem halinde iadesine, 05.05.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)Yargıtay 19.HD., 2003/8307 Esas , 2004/5167 Karar, 05.05.2004
Old 16-03-2011, 16:54   #11
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.semanur
Açtığımız yerde Ticaret mahkemesi yoktu. O yüzden sıkıntı yok. Kafama takılan asıl şu söz konusu çek yazılı delil başlangıcı sayılıyor. Bu durumda ispat yükü karşıya geçmez mi? Artık borcu olmadığını ispat etmek zorunda olan karşı taraf.

Çek ciro edilmişse ve takip başlatan çekte son hamil ise, isbat yükü keşidecidedir. Ancak, çek ciro edilmemişse davacı aradaki temel ilişkiyi isbat etmek durumundadır;isbat yükü davacıdadır.
Saygılarımla.
Old 21-03-2011, 11:52   #12
av.semanur

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Çek ciro edilmişse ve takip başlatan çekte son hamil ise, isbat yükü keşidecidedir. Ancak, çek ciro edilmemişse davacı aradaki temel ilişkiyi isbat etmek durumundadır;isbat yükü davacıdadır.
Saygılarımla.

Çekte herhangi bir ciro bulunmamakta. Ancak şöyle bir sıkıntı mevcut temel ilişkinin var olduğu şahıs çekte imzası bulunan borçlunun kardeşi. Borçlunun kardeşiyle aradaki temel ilişkinin ispatı borçlunun borcunun varlığını ispatlar mı? Asıl borç ilişkisi kurulan şahıs ile çek sahibi farklı kişiler:S
Old 21-03-2011, 12:53   #13
av.ismailcelik

 
Varsayılan

İtirazın iptali davası bağımsız bir dava niteliğinde olduğundan icra takibinde temel ilişkiye dayanılmasa dahi , itirazın iptalinde yeni iddia ve savunmaya yer verilerek temel ilşkiye bu davada dayanılabilir.Zamaaşımı süresi ise temel ilişkinin tabi olduğu zamanaşımı süresi çerçevesinde hesaplanır.İmzası inkar edilmeyen ve fakat zamanaşımına uğrayan çek yazılı delil başlangıcı sayılacaktır.İspat yükü sizde(davacıda) olup davanızı tanık v.s. ,yemin dahil bütün delillerle ispat edebilirsiniz.Çekteki imzanın temel ilişkideki borçlunun kardeşine ait olmasının sizin aleyhinize bir husus yaratmayacağını düşünüyorum,kolay gelsin..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İtirazın kaldırılması davası devam ederken itirazın iptali davası açılabilir mi? Av. Yasin Yıldız Meslektaşların Soruları 13 14-11-2011 14:05
İtirazın iptali davası Avukat Sibel Sayın Meslektaşların Soruları 6 21-09-2010 22:02
İtirazın iptali davası evo09 Meslektaşların Soruları 3 15-11-2009 22:44
İtirazın iptali acil yargıtay kararı lazım Av.Ramazan VEFA Meslektaşların Soruları 2 13-11-2009 17:49
Acil! İtirazın iptali ilamından sonra konulan haciz-hacze iştirak Aybüke Kağan Meslektaşların Soruları 1 16-07-2009 08:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04918098 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.