Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu' nun 1998/11-872 E., 1998/905 K. sayılı 16.12.1998

Yanıt
Old 20-02-2008, 17:19   #1
sailor1981

 
Varsayılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu' nun 1998/11-872 E., 1998/905 K. sayılı 16.12.1998

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu' nun 1998/11-872 E., 1998/905 K. sayılı 16.12.1998 tarihli karararını arıyorum yardım eden arkadaşlara teşekkurler.....
Old 20-02-2008, 18:27   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 1998/11-872
Karar: 1998/905
Karar Tarihi: 16.12.1998

ÖZET: Rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğini ispat külfeti sigortacıda bulunmaktadır. İspat külfeti somut olayda davalı sigortacıda olmakla, sigortacı rizikonun ihbar edilen yerden farklı şikeldi oluştuğunu aracın sigorta teminat dışında ve başka yerde hasarlanıp olay yerine getirildiğini soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamalıdır.

(6762 S. K. m. 1282, 1281, 1292)

Dava: Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 25.9.1997 gün ve 1994/1101 E-531 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 19.1.1998 gün ve 1997/9449-1998/57 sayılı ilamı:

(... Davacı vekili, müvekkili şirkete ait 58 AT 635 plaka sayılı kapalı saç kasalı kamyonun davalı şirkete banka sigortalı olduğunu, aracın 19.9.1994 tarihinde yoldan çıkarak devrilmesi sonucu hasara uğradığını, olaydan sonra düzenlenen kaza raporuna göre aracın yayaya çarpmamak için manevra yaptığı sırada devrildiğinin belirtildiği, araçta oluşan hasarın tespit ettirildiğini talebe karşın hasar bedelinin ödenmediğini ileri sürerek 143.625.000.- TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, kazanın belirtilen yer, tarih ve şekilde oluşmadığını, sigortacının rücu hakkının engellenmediğinin meçhul olduğunu, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, saunma ve toplanan kanıtlara göre; hasarın beyan edildiği yer ve şekilde teminat dışı olarak meydana geldiğini kanıt yükü davalı tarafta olup, davalı yan bu hususta tanık ve bilirişi kanıtına dayanmış, tanıkların savunma doğrultusunda beyanda bulundukları, tanık polis memuru A. P. olay yrine gittiğini ve rapor düzenlediğini, aracın sağ yan burun üzerine devrildiğini, ancak olay yerini gösteremeyeceğini beyan etmiş; mahallinde keşif yapılmak suretiyle alınan 2 ayrı raporda uzman bilirkişi aracın belirtilen yerde meydana gelmesinin imkânsız olduğunu, aracın ön tarafı ile başka araca veya yüksek imlalı yol seri ya da malzeme yığını gibi bir yere çarpmak suretiyle meydana gelebileceğini, devrilme sonucu olamayacağını, kasaba hiçbir hasar olmamasının bunun kanıtı oduğunu beyan etmişler, tespit dosyasındaki bilirkişi raporunda da aynı hususun belirtildiği; içerisinde kanal bulunan bir uçuruma yuvarlanan aracın belirtilen aksamından başka bir yerinde hasar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu; merkezi Ankara'da bulunan şirkete ait aracın 5.9.1994 tarihinde Beypazarı'nda sigortalanmasından 14 gün sonra hasarlanması, hasarın meydana getirdiği iddia olunan olay ile hasarın 2. bilirkişi raporu ile tespit raporu içeriği ve üç tanığın beyanı karşısında; sigortanın rizikonun meydana gelmesinden sonra yapıldığı ve hasarın teminat dışı olduğu konularındaki kanıt yükü davalı yanda ise de en azından hasarı doğuran olayın varlığını kanıtlamayı davacı yana yükleyeceği, bunun poliçe genel şartlarının 10. ve özellikle 10/4. maddeleri gereği olduğu, aksi halde sigorta şirketlerinin rücu imkânlarının ortadan kaldırılacağ, aynı zamanda teminat dışı hasarların tahsil edilme imkânı kazandıracağı, bunun sigorta şirketlerinin sonu olacağı, kazanın belirtilen yer ve şekilde olduğunun davacı yarıca kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Davalı şirkete kasko sigortalı olan davacıya ait araçtaki hasarın, poliçe yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Ancak, rizikoyu doğuran olayın davacı tarafından iddia edildiği gibi gerçekleşmediği, bir başka deyişle davacının hasarı doğuran trafik kazasını gerçeğe uygun biçimde davacı sigortacıya bildirmediği ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği, yapılan keşif ve uzman bilirkişilerin tespit ve belirtmeleri ile sabittir. Ne var ki, hasara yol açan olayın bildirilenden farklı şekilde gerçekleşmiş olması, tek başına rizikoyu sigorta güvencesinden yoksun kılma sonucunu doğurmamaktadır. Çünkü kural olarak TTK'nin 1182. maddesi hükmü uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra, oluşan rizikolardan sorumludur. Sigortacının bu sorumluluktan kurtulabilmesi için gerçeğe uygun olarak bildirilmeyen rizikonun, gerçekte ne şekilde meydana geldiğinin ve bu gerçekleşme tarzına nazaran yasa ve poliçe genel şartlarının öngördüğü teminat dışı hallerinden birinin varlığını veya riziko başlıbaşına sigorta kapsamı dışında kalmıyor olsa bile, yapılan ihbar yanlışlığının doğrudan zarar sorumlularına rücu hakkını etkisiz kılma sonucunu ortaya çıkardığını ispat etmesi gerekir. Bu durum karşısında, rizikonun, ihbar edilenden farklı olarak ne şekilde gerçekleştiği konusunda varsa davalı yanın kanıtları sorulup toplanmak, yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucunda hasarın sigorta poliçe genel şartlarında sayılan teminat dışı veya ihbar yanlışlığının salt sigortacının rücu hakkını önlemeye yönelik olup olmadığı hususları aydınlatılmak, savunmanın kanıtlanamaması halinde, saptanarak hasar bedelinin davalıdan tahsili yolunda hüküm kurulmak gerekirken, aksi düşüncelerle davanın reddi doğru görülmemiştir ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Davacı şirkete ait aracın 5.9.1994 ile 5.9.1995 dönemi için davalı sigorta şirketine kasko poliçesi ile sigorta yaptırıldığı ve davalı şirkete kasko sigortalı araçtaki hasarın (rizikonun) poliçe yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir.

Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracı böyle bir cisme yapması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan TTK 1282 maddesi uyarınca sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A. 5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.

İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlite sigortalı Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1.5 maddesi ve TTK. 1292/3 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçer.

Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya baktığımızda, olayın 19.9.1994 tarihinde sigorta poliçesinin yürürlükte olduğu sırada meydana geldiği aksi kanıtlanmayan 19.9.1994 tarihli "Trafik kaza tespit tutanağı" ve aracı olay yerinde bizzat görüp tutanak tanzim tarihinde yerinde yapılan keşifte dinlenen uzman bilirkişilerin "kamyonun yolun sağından dışarı çıkarak hendek şevine çarpma sonucu araçtaki hasarın vuku bulduğu" şeklindeki görüşleri, sürücü Hasan Yıldırım'ın olay sırasında alkol almadığına dair 19.9.1994 saat 10.15'te alometre cihazı ile yapılan muayenesine dair rapor ve dosyadaki diğer delillerle sabit olduğu gibi davacı sigortalının kasten ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak rizikonun gerçekleşme şeklini iyi niyet kurallarına aykırı şekilde bildirdiğ isabit olmamıştır. Bu durum karşısında rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğini ispat külfeti sigortacıda bulunmaktadır. İspat külfeti somut olayda davalı sigortacıda olmakla, sigortacı rizikonun ihbar edilen yerden farklı şikeldi oluştuğunu aracın sigorta teminat dışında ve başka yerde hasarlanıp olay yerine getirildiğini soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamalıdır. Bu nedenlerle Hukuk Genel Kurulu'nca da yukarıda yazılı gerekçelerle benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 20-02-2008, 18:41   #5
sailor1981

 
Varsayılan

"Bu durum karşısında rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğini ispat külfeti sigortacıda bulunmaktadır. İspat külfeti somut olayda davalı sigortacıda olmakla, sigortacı rizikonun ihbar edilen yerden farklı şikeldi oluştuğunu aracın sigorta teminat dışında ve başka yerde hasarlanıp olay yerine getirildiğini soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamalıdır"
Kasko şirketlerınce ıstıhbarat uzmanı adı altında kışılerce duzenlenen raporlar (olay yerı arastırması,tanıklara soruulan sorular)..somut delıl olur mu sızce..?
Old 21-02-2008, 00:16   #6
Av. Fatih KARACA

 
Varsayılan

Yüksek Mahkemenin bu ve bunun gibi onlarca kararı var. Bir başka olayda, sürücü kaza yerinde olmadığı için (firari yazılmış) alkol ölçümü yapılamamış, kazadan yaklaşık 14 saat sonra hastaneye gitmiş ve kaza anında aracı kullandığını iddia ederek ölçüm yaptırmıştır. Bu durumda bile, "sürücünün kaza anında alkollü olduğunun sigorta şirketi tarafından ispatlanması gerektiği" gerekçesiyle Yargıtay, sigortalıya ödeme yapılması gerektiğine karar vermiştir.

Sanırım sigorta şirketlerinin, sigortaladıkları her araca bir gözlemci bindirmeleri gerekiyor.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ayıplı Mal -Ayıplı Otomobil- Konusunda Emsal Bir Hukuk Genel Kurulu Kararı Av. Levent Kıray Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu 16 13-08-2012 08:55
Yargıtay Ceza Genel Kurulu : Rüşvet Davasında Telefon Dinleme Delil Değil. özge_law Hukuk Haberleri 2 27-06-2008 20:22
Geciken Hukuk Genel Kurulu Kararı avuka8890 Meslektaşların Soruları 5 21-09-2007 16:22
Hukuk Genel Kurulunun 2004/11-359 E ve 2004/366 K sayılı kararı elvankakici Meslektaşların Soruları 1 25-07-2007 12:04
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 Gün ve 1/2 Sayılı İnanç madagaskar Meslektaşların Soruları 6 25-05-2007 10:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03147197 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.