Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kamulaştırmasız el atma nispi vekalet ücreti

Yanıt
Old 10-04-2015, 11:46   #1
sibelokandan

 
Varsayılan kamulaştırmasız el atma nispi vekalet ücreti

kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davalarında vekalet ücretleri yeni bir kararla nispiye çevrildi ama biz davalarımızı ıslah ederken bir ümit proje bütünlüğüne hükmedilir düşücesi ile dosyalarımızın tamamını(hukuki+fiili el atma)ıslah ettik.yargıtay şayet proje bütünlüğü yok derse,yerel mahkeme tarafından hukuki el atmalar hakkında verilmiş olan usulden red kararına göre belediyelere ödeyeceğimiz vekalet ücretleri demi nispi olacak?
Old 12-04-2015, 13:52   #2
Av.Nadir GÜLGEÇ

 
Varsayılan

Sorunuz açık değil. Kamulaştırmasız el atma nedeni ile müdahalenin meni ve ecrimisil mi istediniz? Yoksa bedel mi talep ettiniz? Proje bütünlüğüne hükmedilir ne demek anlaşılamıyor. Bunları açarsanız sorunuza cevap bulabilirsiniz.
Old 12-04-2015, 15:12   #3
Av. HakanG

 
Varsayılan

YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
ESAS: 2013/587
KARAR: 2014/125

Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ...6. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.06.2010 gün ve 2010/168-319 sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 19.09.2011 gün ve 2011/1898-11011 sayılı ilamı ile;

“…Davacı vekili, müvekkilinin EPDK'nun tanzim ettiği "Dağıtıcı Lisansı" kapsamında akaryakıt sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının maliki bulunduğu taşınmaz üzerinde müvekkili şirket lehine 28.04.2008 tarihinde geçerli olmak üzere 15 yıl 2 ay süreli intifa hakkı tesis edildiğini, bayilik ilişkisi nedeniyle davalı tarafa yatırım yapıldığını, demirbaşların ariyet olarak verildiğini ve bayiye ödemede bulunulduğunu, Rekabet Kurulu'nun 12.03.2009 tarihli genel bildirimi ile anlaşmaları 5 yılla sınırladığını ve kararın bağlayıcı olduğunu , kurul tarafından geçersiz sayılan anlaşmalar nedeniyle tarafların birbirlerine verdiklerinin BK 'nun 63 ve 64. çerçevesinde iadeye tabi olacağını belirterek 2.673,801,00 TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, taraflar arasındaki intifa sözleşmesi ve bayilik anlaşmasının halen devam ettiğini, davanın zamansız ve yersiz açıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davacı tarafça sözleşmenin feshedilmediği, geçerliliğinin sürdüğü gerekçesiyle erken açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Davalı vekilinin temyizi, lehlerine eksik vekalet ücreti takdir edilmesine ilişkindir.

Mahkemece, taraflar arasındaki akdin feshedilmediği ve geçerli olduğu gerekçesiyle verilen red kararı esasa ilişkin nihai karar olup, buna göre davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü kısmına göre hesaplanacak nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmolunması isabetsizdir…”

gerekçesiyle (2) nolu bentte açıklanan nedenle hüküm bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin EPDK'nun tanzim ettiği “Dağıtıcı Lisansı” kapsamında akaryakıt sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalılardan B.. Ç..’nun maliki bulunduğu taşınmaz üzerinde müvekkili şirket lehine 28.04.2008 tarihinden geçerli olmak üzere 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, intifa bedelinin peşin ödendiğini, Rekabet Kurulu’nun 12.3.2009 tarihli genel bildirimi ile anlaşmaları 5 yılla sınırladığını, bu karar gereğince muafiyetlerin 18.09.2010 tarihine kadar uygulanabileceğini, bu tarihten sonra uygulanamayacağını, bu karar gereğince intifa hakkının ifasının imkansızlaşacağını belirterek, 2.673.801,00.-TL.nin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin halen yürürlükte olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı tarafça sözleşmenin feshedilmediği, sözleşmenin halen geçerli olduğu, gerekçesiyle erken açılan davanın reddine, yargılamada kendisini vekil ile temsil ettiren, davalı yararına maktu vekalet ücreti verilmesine karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine; Özel Dairece, metni yukarıda aynen yazılı gerekçeler ile karar bozulmuştur.

Mahkemece, davanın dava tarihi itibariyle erken açıldığı, sözleşme, intifa hakkının süresi ve dava tarihi dikkate alınarak henüz taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmeyip yürürlükte olduğu, bu nedenle temerrüdün oluşmadığı, verilen hükmün esasa ilişkin nihai karar olmayıp, tekrar dava açılmasına bir engel bulunmadığı, dava şartı bulunmayan hallerde maktu vekalet ücreti verilmesi gerektiği gerekçeleri ile önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararını, davalı vekili temyize getirmektedir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın, esastan mı yoksa dava şartı yokluğu nedeniyle usulden mi reddine karar verildiği; burada varılacak sonuca göre davalı yararına maktu mu, nispi vekalet ücreti mi verileceği noktalarında toplanmaktadır.

Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir; yani, dava hakkı, hukuki yarar ile sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi, Devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Bu, hukuki korunma (himaye) ihtiyacı olarak da adlandırılmaktadır. Yani, davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korumaya değer bir yararı olmalıdır.

Hemen burada, “hukuki yarar” ve “dava şartları” üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.

Dava şartları, 1086 sayılı HUMK’n da açıkça düzenlenmiş değildir. Ancak, ilk itirazlar bölümünde, “hakimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” saklı tutulmuştur (m.188 c.2).

Ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114 maddesinde, dava şartları açıkça sayılmıştır.
Dava şartları, medeni usul hukukuna ait bir kurumdur.

Bunun amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.

Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartları’dır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (mesela, görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (mesela, kesin hüküm gibi).
Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir.

Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür.

Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Dava şartları mahkemeye, taraflara ve dava konusuna (müddeabihe) ilişkin olmak üzere, üçe ayrılarak incelenebilir. Buna göre;
Mahkemeye ilişkin dava şartları: “yargı hakkı, yargı yolu, görev, kamu düzenine ilişkin yetki halleri”;

Taraflara ilişkin dava şartları: “davada iki tarafın bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davaya vekalet ehliyeti ve geçerli vekaletname, davayı takip yetkisi”;

Dava konusuna ilişkin dava şartları ise: “kesin hüküm bulunmaması ve hukuki yarar (menfaat) bulunması”

olarak sıralanmaktadır.

Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir; yani, dava hakkı, hukuki yarar ile sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi, Devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Bu, hukuki korunma (himaye) ihtiyacı olarak da adlandırılmaktadır. Yani, davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korumaya değer bir yararı olmalıdır.

Bilindiği ve 07.12.1964 gün ve 3/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da belirtildiği üzere; dava, mahkemeden verilecek bir hükümle, bir iddia üzerinde hukuki korunmanın sağlanması dileğidir.

Davacının dava açmaktaki yararı, hukuki olmalıdır; ideal veya ekonomik yarar yalnız başına yeterli değildir. Davacı, hakkına kavuşmak için mahkemenin kararına muhtaç bulunmalıdır.

Davacının dava açmaktaki hukuki yararının, korunmaya değer bir yarar olması gerekir. Dava edilen alacak miktarının çok az olması halinde de, davacının dava açmakta korunmaya değer bir hukuki yararı vardır.

Hukuki yarar dava açıldığı anda var olmalıdır; ilerideki bir yarar yeterli değildir. Bu nedenle, muaccel olmayan alacak için dava açılamaz; açılırsa, dava hukuki yarar yokluğundan (usulden) reddedilir. Fakat bu durum, alacağın muaccel hale gelmesinden sonra yeniden dava edilmesine engel değildir.

Dava ile erişilmek istenen amaç, aynı güvenle ve fakat daha basit bir yol ile gerçekleşebilecekse, o konuda dava açılmasında hukuki yarar yoktur.

Dava açılmasında olduğu gibi, mahkemeye yapılan her talep için, talepte bulunanın hukuki yararının varlığı şarttır. Aksi halde mahkeme, böyle bir talebi inceleyip yerine getiremez.

Dava şartları, dava açılmasından hükmün verilmesine kadar var olmalıdır. Davanın açıldığı anda var olan bir dava şartı (mesela hukuki yarar) sonradan ortadan kalkarsa, o zaman dava esastan değil, dava şartı yokluğundan (usulden) reddedilecektir.

Dava şartı yokluğundan dolayı davanın (usulden) reddi kararı, nihai karar olması nedeniyle temyiz edilebilir (m 427). Böyle bir karar, ancak ilişkin olduğu dava şartının yokluğu hakkında kesin hüküm teşkil eder (m. 237, I).

Bu nedenle, dava şartı yokluğundan reddedilen dava, noksan dava şartı tamamlandıktan sonra yeniden açılabilir ve davalı bu yeni davaya karşı kesin hüküm (m. 427) itirazında bulunamaz. Çünkü ilk karar, davanın esası hakkında verilmiş olmayıp, yalnız belli bir dava şartının yokluğuna ilişkindir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114/h maddesinde, hukuki yarar açıkça dava şartları içerisinde sayılmıştır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret” başlığını taşımakta; maddenin 2.fıkrasında ise “davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur” düzenlemesi bulunmaktadır.

Şu hale göre tarifenin açıklanan 7/2 maddesi hükmü gereğince; konusu para veya para ile değerlendirilmesi mümkün bulunan bir şey olan davanın dava şartlarından birinin bulunmaması (noksan olması) nedeniyle usulden reddine ilişkin kararda, vekalet ücreti nispi tarifeye göre takdir edilir; ancak, bu nispi vekalet ücretinin miktarı, maktu vekalet ücretini geçemez.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:

Davacı ile davalı şirket arasında bayilik anlaşması düzenlendiği, bu anlaşma kapsamında davalılardan B.. Ç..’na ait taşınmaza 28.04.2008 tarihinde 15 yıl süre ile davacı yararına intifa hakkı kurulduğu hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Davacı, eldeki dava ile davalı ile aralarında yaptıkları 15 yıl süreli intifa hakkının, Rekabet Kurulu’nun 12.03.2009 tarihli genelgesi ile haksız rekabet kapsamında değerlendirdiğinden anlaşmaları 5 yıl süre ile sınırladığı gerekçesi ile fazla süreye ilişkin önceden yapılan ödemelerin iadesini talep etmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin irdelenerek işin esasından bir ret kararı verildiğini, verilen kararın dava ön şartı yokluğundan olmadığını, bu durumda da davalı yararına nispi vekalet ücreti verilmesi gerektiğini, nitekim emsal nitelikteki Hukuk Genel Kurulu’nun (13.04.2012 gün ve 2011/7152 E., 2012/6038 K. sayılı; 13.11.2013 gün ve 2013/331-1562 E., K.; 13.11.2013 gün ve 2013/332-1563 E., K.) kararlarının da aynı yönde olması nedeniyle, mahkeme kararının bozulması gerektiğini ileri sürmüş iseler de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

Yapılan görüşmeler sonucunda, mahkemece, verilen kararın niteliği itibariyle dava şartı (ön şartı) yokluğuna dayandığını, bu bakımdan mahkemece vekalet ücretinin AAÜT’nin 7/2.maddesi uyarınca taktirinin yerinde olduğu, benzer konuda HGK kararı da bulunduğu (25.05.2011 gün ve 2011/11-186-352 E.,K.; 06.12.2013 gün ve 2013/19-396-1655 E., K. sayılı) bu bakımdan mahkeme kararının onanması gerektiği Kurul çoğunluğunca kabul edilmiştir.

Şu halde mahkemenin, dava ön şartının yokluğu nedeniyle verdiği ret kararına uyumlu olarak AAÜT’nin 7/2 maddesine dayanarak ve bu maddede açıklanan, “hesaplanan nispi vekalet ücretinin maktu vekalet ücretini geçemeyeceği” kuralını da gözeterek sonuçta “maktu vekalet ücretine” hükmetmiş olması usul ve yasaya uygundur.

Açıklanan nedenlerle direnme kararının onanması gerekir.

S O N U Ç : Açıklanan gerekçeyle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan direnme kararının ONANMASINA, eksik kalan 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “ Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.02.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 12-04-2015, 21:16   #4
sibelokandan

 
Varsayılan

Sayın Av. HakanG, umarim paylaştığımız karar benim davamda da uygulama alanı bulur zira kamulaştırmasiz el atma davalarında enteresan usuller uygulanıyor.
Sayin Nadir GÜLGEÇ davamda bedel talep ettim,hakim sadece fiilen el atilan kisimlar yönünden davami kabul etti,normalde proje butunlugune hükmederek hem fiilen hem de hukuken el atılan kısımlara hükmeder diye düşünerek taşınmazın komple değeri üzerinden davami ıslah ettim.hukuki olan kısımlarla alakalı olarak usulden red kararı verdi,red sebebi ile davalı tarafa nispi vekalet ucretimi maktu vekalet ucretimi çıkar onu cozemedim
Old 17-04-2015, 05:55   #5
cizre

 
Varsayılan Nisbi vekalet

Kamulaştırma davalarında Nisbi vekalet ödeneceğine dair karar
Çıktı demişsiniz. Anayasa mahkemesi sitesinde bulamadım. Sizde var mı paylaşırmısınız
Old 30-04-2015, 10:54   #6
sibelokandan

 
Varsayılan

20.03.2015 tarihi itibari ile nispi vekalet ücreti kayseri'de uygulanmaya başlandı dosyamda hakim de hükmetti, Anayasa Mahkemesi kararını temin edince ekleyeceğim. saygıdeğer mesektaşlarım şayet davanızı devam ederken maktu harç ile ıslah etmişseniz harcınızı nispi olarak ikmal etmeyi ihmal etmeyiniz zira hakim harç maktu olunca vekalet ücretini de maktu olarak hükmediyor.
Old 30-04-2015, 17:32   #7
mntopcu

 
Varsayılan Nisbi Vekalet Ücreti?

DÜZELTME :

2942 s.Kanunun Geçici 6.Maddesinin başlığı “Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti” şeklinde…

Bu başlık beni yanıltmış... Başlıktan sanki tüm el atma davaları maddenin kapsamındaymış gibi değerlendiriyordum. Yedinci fıkradaki “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” hükmünü de genel yorumlamıştım. Sayın Yücel Kocabaş’ın #9 nolu mesajından sonra dikkatli inceleyince maddenin sadece 09.10.1956-04.11.1983 tarihleri arasındaki kamulaştırmasız el atma davalarına yönelik olduğunu gördüm. (Ama bu husus maddenin yedinci fıkrasında değil, birinci fıkrasında belirtiliyor.)

Bu maddenin 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmaları da kapsayacak şekilde genişletilmesi maddeye eklenen onüçüncü fıkra ile öngörülmüştü. Ama AYM bu fıkrayı iptal etti. (13.11.2014 Tarih, 2013/95 E., 2014/176 K., RG.13.03.2015)

O halde 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalarla ilgili özel hüküm kalmadı. Eski uygulama aynen devam edecek. Harç, vekalet ücreti vs. eskisi gibi nisbi olacak.

Yanlış mı anlıyorum???
Old 30-04-2015, 17:45   #8
mntopcu

 
Varsayılan El Atılmayan Kısma El Atma Davası Olmaz

Alıntı:
Yazan sibelokandan
...bir ümit proje bütünlüğüne hükmedilir düşücesi ile dosyalarımızın tamamını(hukuki+fiili el atma)ıslah ettik.yargıtay şayet proje bütünlüğü yok derse,yerel mahkeme tarafından hukuki el atmalar hakkında verilmiş olan usulden red kararına göre...

Alıntı:
Yazan sibelokandan
...davamda bedel talep ettim,hakim sadece fiilen el atilan kisimlar yönünden davami kabul etti,normalde proje butunlugune hükmederek hem fiilen hem de hukuken el atılan kısımlara hükmeder diye düşünerek taşınmazın komple değeri üzerinden davami ıslah ettim.hukuki olan kısımlarla alakalı olarak usulden red kararı verdi,red sebebi ile davalı tarafa nispi vekalet ucretimi maktu vekalet ucretimi çıkar onu cozemedim

Öte yandan, Sayın sibelokandan'ın yukarıdaki mesajlarından anladığım kadarıyla :

Ortada bir kamulaştırma planı ve bir taşınmaz hakkında kamulaştırma kararı (proje bütünlüğünden kasıt bu olsa gerek) var. İdare, 2942 SK.m.10 uyarınca bedel tespit davası açmadan taşınmazın bir kısmına fiilen el atmış. Sayın sibelokandan fiilen el atılan kısmın yanında el atılmayan kısım (yani taşınmazın tamamı) için de "kamulaştırmasız el atma" davası açmış. Mahkeme el atılan kısmın davasını kabul etmiş, el atılmayan kısma ilişkin davayı reddetmiş. Henüz gerekçeli karar yazılmamış.

Bence Mahkemenin kararı doğru, zira fiilen el atılmayan kısımlar için el atma davası olmaz. Bu kısım İdarece açılacak bedel tespit davasının konusudur. Sadece kamulaştırma kararı alınması hukuki/filii el atma sayılmaz. Vekalet ücreti konusu önceki mesajımda belirtilmiştir.
Old 03-05-2015, 20:30   #9
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan Ret edilen miktar için nispi vekalet ücreti uygulanır.

Kamulaştırma kanunu Geçici 6.madde 7 fıkrasına göre ."09.10.1956-04.11.1983 tarihleri arasındaki kamulaştırmasız el atma davalarında maktu harç vekalet ücreti uygulanır.

Aynı maddenin 13.fıkrasında "maktu harç ve vekalet ücreti uygulanması kuralının 4.11.1983 tarihinden sonraki olaylarda da uygulanması "öngörülmüş ise de,bu fıkra hükmü Anayasa Mahkemesinin 13.03.2015 tarihli Resmi Gazetede ilan edilen 13.11.2014 tarih VE 2013/95 E.2014/176 K.sayılı kararı ile iptal edildiğinden,

04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ait kamulaştırmasız el atma davalarında kabul edilen miktara göre nispi harç, kabul ve ret edilen miktarlara göre nispi vekalet ücreti uygulanacaktır. (...Bu durumda,04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilşikin el atmalarda nispi harç ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.(5.HD. 23.03.2015 T.2015/2672 E.2015/5635)
Old 03-05-2015, 20:58   #10
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=16215

Örnek karar; yerel mahkeme kararı sadece davalı idare tarafından temyiz edildiğinden HARCIN NİSPİLİĞİ açısından bozulmuştur.

Saygılarımla,
Old 15-05-2015, 13:05   #11
garani

 
Varsayılan

değerli meslektaşlarım kararla ilgili olarak 6 ay sonra yürürlüğe girecek diye bir söylenti var.Doğru mudur?Karar metninin bir kısmını okuyabildim.
Old 15-05-2015, 14:56   #12
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Mutlu

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
(...Bu durumda,04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilşikin el atmalarda nispi harç ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.(5.HD. 23.03.2015 T.2015/2672 E.2015/5635)

http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=16240

Saygılarımla,
Old 04-12-2015, 21:01   #13
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Mutlu

Sayın meslektaşlarım,

13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda 6487 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanamayacağı bu nedenle nispi harç ile nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, kesinleşti.

Velakin, AYM. kararı henüz yayımlanmadan benzer bir davada nısbi vekalet ücretine hükmedilmiş ve Yargıtay'da karardaki vekaleti maktu vekalete çevirmek suretiyle düzelterek onamıştır.Karar kesinleşmiştir.

Şimdi aradaki fark için "karar kesinleşmiş, yapacak bir şey yok, kaldı ki AYM kararları da hep ileriye bakar, ardına bakmaz" diyerek yaz ayında içmek üzere buzdolabına bir bardak suyumuzu koymalı mıyız?
Old 07-12-2015, 15:21   #14
AV.ÖZGÜR ÇAM

 
Varsayılan

Kamulaştırmasız "hukuki el atma" ile ilgili durum farklı...
Hukuki El atmadan kaynaklanan davalarda, 6487 Sayılı yasanın geçici 6. Maddesinin 7. FIKRA hükmü gereği, maktu harç ve vekalet ücreti ödenmesine ilişkin düzenleme uygulanmaya devam edecektir.
Anayasa mahkemesinin iptal ettiği 13. fıkrası 1983 sonrası FİİLİ EL ATMA ya ilişkin davalar için getirilmiş bir hükümdü . Oysa ki, 6487 sayılı yasa ile değişik geçici 6. maddenin 10. fıkrası, (HUKUKİ EL ATMA İLE İLGİLİ DAVALAR) zaman sınırlaması gözetilmeksizin, gerek devam eden, gerekse karar verilmiş ancak kesinleşmemiş tüm davalara uygulanacaktır. Bu konuda Danıştay 6. Dairesinin 27.05.2014 tarihli (AYM İPTAL KARARI ÖNCESİ OLSA BİLE) 2014/2387 E.-2014/4122 K. sayılı ilamında ;

"Bakılan dava, 6487 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 6. madde kapsamında, imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle tasarrufu kısıtlanan ve uzun zaman kamulaştırma yapılmamak suretiyle hukuki olarak el atılan taşınmaza yönelik açılmış bir tazminat davası olup, geçici 6. maddenin 1. fıkrasında belirtilen tarih aralığından bağımsız olarak ve tarih sınırlaması getirilmeksizin imar planlarından kaynaklanan hukuki el atmalara ilişkin açılacak tazminat davalarında anılan geçici maddenin 7. fıkrasındaki düzenleme dikkate alınarak yargılama esnasında maktu harç alınması gerekirken, nisbi harç alınması gerektiğinden bahisle verilen kararda isabet görülmemiştir. denilmiştir.
Old 07-12-2015, 23:40   #15
mntopcu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Bülent Sabri Akpunar
Sayın meslektaşlarım,

13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda 6487 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanamayacağı bu nedenle nispi harç ile nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, kesinleşti.

Velakin, AYM. kararı henüz yayımlanmadan benzer bir davada nısbi vekalet ücretine hükmedilmiş ve Yargıtay'da karardaki vekaleti maktu vekalete çevirmek suretiyle düzelterek onamıştır.Karar kesinleşmiştir.

Şimdi aradaki fark için "karar kesinleşmiş, yapacak bir şey yok, kaldı ki AYM kararları da hep ileriye bakar, ardına bakmaz" diyerek yaz ayında içmek üzere buzdolabına bir bardak suyumuzu koymalı mıyız?

Sayın Akpunar,

Benzer bir davam vardı, karar düzeltme safhasında bu kanun yürürlüğe girdi, Yargıtay da vekalet ücretini maktuya çevirmek suretiyle düzelterek onadı. Karar böyle kesinleşti.

Üzerine su içmektense ve umut kalacağına emek kalsın düşüncesiyle AYM'ye bireysel başvuru yaptım. Mülkiyet ve adil yargılanma haklarımızın ihlal edildiğini, kanun önünde eşitlik ve hukuk devleti ilkelerinin çiğnendiğini ileri sürdüm. Henüz başvurumuzla ilgili karar çıkmadı.

Başvuru dilekçemizin sonuç kısmı özetle;
"Dava karar düzeltme aşamasında iken anayasaya ve evrensel hukuk prensiplerine aykırı bir kanun hükmü çıkartılıp, Anayasa Mahkemesi'ndeki iptal davasının sonucu da beklenmeden Yargıtay 5.HD. tarafından nihai karar verilmek suretiyle kamu gücü kullanılarak başvurucuların mülkiyet hakları ve adil yargılanma hakları ihlal edilmiştir. Bu nedenle, başvurumuzun kabulüne, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması babında; vekalet ücretinden haksız yere indirilen toplam .......... nin tazminat olarak başvuruculara ödenmesine," şeklindeydi.

Bildiğiniz gibi daha sonra AYM, ilgili hükmü iptal etti. Dolayısıyla aslında haklılığımız ortaya çıktı ama bakalım başvurumuz nasıl sonuçlanacak?
Old 08-12-2015, 06:38   #16
uğur deniz

 
Varsayılan

Kamulaştırmasız el atma davalarında hukuki el atma sözkonusu ise görevli mahkeme idari yargı olacağından davanın usulden red edildiğinden dava şartı yokluğu kapsamında HMK nun 115/2 maddesi uygulandığından ve yasa değişikliği nedeni ile gerçekleştiğinden AAÜT deki özel hüküm nedeni ile vekalet ücretine hükmedilmiyor. Fiili el atmalarda ise 1956-4.11.1983 dönemine ilişkin ise harç ve vekalet ücreti maktu. 4.11.1983 tarihinden sonra ise harç ve vekalet ücreti nisbi
Old 13-01-2016, 12:35   #17
Av.Mert

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.ÖZGÜR ÇAM
Kamulaştırmasız "hukuki el atma" ile ilgili durum farklı...
Hukuki El atmadan kaynaklanan davalarda, 6487 Sayılı yasanın geçici 6. Maddesinin 7. FIKRA hükmü gereği, maktu harç ve vekalet ücreti ödenmesine ilişkin düzenleme uygulanmaya devam edecektir.
Anayasa mahkemesinin iptal ettiği 13. fıkrası 1983 sonrası FİİLİ EL ATMA ya ilişkin davalar için getirilmiş bir hükümdü . Oysa ki, 6487 sayılı yasa ile değişik geçici 6. maddenin 10. fıkrası, (HUKUKİ EL ATMA İLE İLGİLİ DAVALAR) zaman sınırlaması gözetilmeksizin, gerek devam eden, gerekse karar verilmiş ancak kesinleşmemiş tüm davalara uygulanacaktır. Bu konuda Danıştay 6. Dairesinin 27.05.2014 tarihli (AYM İPTAL KARARI ÖNCESİ OLSA BİLE) 2014/2387 E.-2014/4122 K. sayılı ilamında ;

"Bakılan dava, 6487 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 6. madde kapsamında, imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle tasarrufu kısıtlanan ve uzun zaman kamulaştırma yapılmamak suretiyle hukuki olarak el atılan taşınmaza yönelik açılmış bir tazminat davası olup, geçici 6. maddenin 1. fıkrasında belirtilen tarih aralığından bağımsız olarak ve tarih sınırlaması getirilmeksizin imar planlarından kaynaklanan hukuki el atmalara ilişkin açılacak tazminat davalarında anılan geçici maddenin 7. fıkrasındaki düzenleme dikkate alınarak yargılama esnasında maktu harç alınması gerekirken, nisbi harç alınması gerektiğinden bahisle verilen kararda isabet görülmemiştir. denilmiştir.

Sayın Özgür Bey
Hukuki el atmaya ilişkin birkaç davamda maktu vekalet ücreti ile karşılaştım. İdare mahkemeleri de galiba sizin gibi düşünüyor ancak ben halen söz konusu durumu anlayabilmiş değilim.

Bilindiği üzere Anayasa mahkemesinin 6487 Sk 21. maddesinin 13. fıkrasını iptali ile birlikte artık Kamulaştırma Kanunu'nun 6. maddesi genel olarak 1983 öncesine ilişkin bir düzenleme haline geldi.

Danıştay'ın yorumuyla; 10. fıkrada ki "Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır." cümlesi gereği hukuki el atmalarda her hangi bir zaman kısıtlaması öngörülmemiştir.

Ancak ilgili cümle fıkraya değil madde ye atıf yapmaktadır yani Kmk 6. maddesinin karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanacağından bahsetmektedir.

Hukuki el atmaların ise o zamanki görev konusunda çelişki olması sebebiyle idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden bahsedip görev konusunda son nokta konulmuştur.

Hukuki el atma kavramı ne yazık ki ayrı bir madde ile düzenlenmedi. Kamulaştırma kanununda ki Fiili el atma maddelerini halen kıyasen uygulamaktayız.

Konu hakkında ben mi objektif olamıyorum yada atladığım bir kısım mı var siz değerli meslektaşlarımın görüşünü merak ediyorum.
Old 13-01-2016, 15:49   #18
AV.ÖZGÜR ÇAM

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mert
Sayın Özgür Bey
Hukuki el atmaya ilişkin birkaç davamda maktu vekalet ücreti ile karşılaştım. İdare mahkemeleri de galiba sizin gibi düşünüyor ancak ben halen söz konusu durumu anlayabilmiş değilim.

Bilindiği üzere Anayasa mahkemesinin 6487 Sk 21. maddesinin 13. fıkrasını iptali ile birlikte artık Kamulaştırma Kanunu'nun 6. maddesi genel olarak 1983 öncesine ilişkin bir düzenleme haline geldi.

Danıştay'ın yorumuyla; 10. fıkrada ki "Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır." cümlesi gereği hukuki el atmalarda her hangi bir zaman kısıtlaması öngörülmemiştir.

Ancak ilgili cümle fıkraya değil madde ye atıf yapmaktadır yani Kmk 6. maddesinin karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanacağından bahsetmektedir.

Hukuki el atmaların ise o zamanki görev konusunda çelişki olması sebebiyle idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden bahsedip görev konusunda son nokta konulmuştur.

Hukuki el atma kavramı ne yazık ki ayrı bir madde ile düzenlenmedi. Kamulaştırma kanununda ki Fiili el atma maddelerini halen kıyasen uygulamaktayız.

Konu hakkında ben mi objektif olamıyorum yada atladığım bir kısım mı var siz değerli meslektaşlarımın görüşünü merak ediyorum.


Sayın Av. Mert bey ;

Geçici 6. Madde ;
1. fıkra ile, 1956-1983 yılları arasında gerçekleşen Fiili El Atmadan kaynaklanan ihtilaflara ilişkin ,
10. fıkrada ise, zaman sınırlaması olmadan hukuki el atmadan kaynaklanan ihtilaflara ilişkin düzenleme içermektedir.
7. Fıkra, MADDE KAPSAMINDA AÇILAN DAVALARDA (Yalnızca 1. fıkra kapsamında açılan davalar demiyor) maktu harç ve vekalet ücreti ödeneceğini hüküm altına almıştır.
Bu nedenle, 10. fıkra uyarınca açılan davaların, harç ve ücreti vekalet yönünden 7. fıkra kapsamında değerlendirilmeye devam edeceği görüşündeyim.
Saygılarımla...
Old 13-01-2016, 16:14   #19
Av.Mert

 
Varsayılan

10. fıkra da;
"Bu madde hükümleri (Kamulaştırma kanunu geçici 6. maddesi kastedilmiyor mu?) karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu maddenin (yani 6. madde) yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır."

10. fıkranın son cümlesi sanki genel olarak 6. madde ye atıf yapıyor gibi? Amaç da o değil miydi zaten yapılan bu kanun değişilikliği ile birlikte derdest olan tüm fiili ve hukuki el atmaları kanunun kapsaması istendi.
Old 09-03-2016, 12:36   #20
avrecepefe

 
Varsayılan

Sevgili Meslektaşlarım,
Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonraki haliyle maddeyi dikkatlice okuduğumda;
1- Maddenin başlığı ve birinci fıkrasında 1983 yılından önce FİİLEN EL ATILAN taşınmazlarla ilgili bedel davalarından bahsedildiğini,
2- İki, üç, dört, beş ve altıncı fıkralarında, bedelin nasıl tespit edileceği, uzlaşma ve bedelin nasıl ödenebileceğinden bahsedildiğini,
3- Yedinci fıkrasında ise 1983 tarihinden önceye ait kamulaştırmasız FİİLİ EL ATMALARA ilişkin bu davalardaki harç ve vekalet ücretinin düzenlendiğini; bunun da maktu olması gerektiğini ifade ettiğini anlıyorum.
Şimdi hal böyle olunca, maddenin HUKUKİ EL ATMALARDAN bahseden 10. fıkrasında harç ve vekalet ücretinin maktu olacağına dair bir düzenlemenin bulunmadığını görüyorum.
Her ne kadar fıkrada geçen, "Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır." cümlesinden hareketle 7. fıkranın imar uygulamalarından kaynaklanan kamulaştırmasız el atma davalarına da uygulanacağı ileri sürülebilirse de aynı kanaatte olmadığımı ifade etmek isterim. Kanun yapma tekniği ve maddenin yazılış biçimi kanaatimi güçlendirmektedir.Şöyle ki: şayet 7. fıkradaki maktu vekalet ve harç hükmünün fiili ve hukuki el atma davalarının tamamına uygulanması istenilseydi, sanırım bu düzenleme metnin tam ortasında ve yedinci fıkrada değil; hukuki el atmayı düzenleyen 10. fıkradan sonraki bir fıkrada kaleme alınması gerekirdi. Ancak ve ancak böyle düzenlenseydi, fiilen ve hukuken el atılan taşınmazlara ilişkin açılacak tüm davalarda kesin ve şüpheden uzak bir biçimde maktu harç ve maktu vekalet ücretinden bahsedilebilirdi. Ezcümle, 10. fıkrada yer alan "Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır." cümlesinden anlaşılması gereken ve kanunkoyucunun da muradı; maddenin uzlaşma, bedelin tespiti, nasıl ödeneceği gibi usuli fıkralarının hukuki el atmalara uygulanması gerektiğidir.
Aksi halde idare 1983 yılından sonra taşınmaza fiili olarak el atarsa daha çok haksız (harç ve vekalet ücreti bu halde nispidir) imar planlarıyla el atarsa (harç ve vekalet ücreti nispidir ) daha az haksızdır mı diyeceğiz? Hukuki el atmayı haksız fiil gibi değerlendirdiğimizde hukuki el atmalarda idareyi ödüllendirmiş olmayacak mıyız? Konuyla ilgili görüşlerinizi merak etmekteyim. Saygılarımla...
Old 10-03-2016, 14:47   #21
avrecepefe

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.ÖZGÜR ÇAM
Sayın Av. Mert bey ;

Geçici 6. Madde ;
1. fıkra ile, 1956-1983 yılları arasında gerçekleşen Fiili El Atmadan kaynaklanan ihtilaflara ilişkin ,
10. fıkrada ise, zaman sınırlaması olmadan hukuki el atmadan kaynaklanan ihtilaflara ilişkin düzenleme içermektedir.
7. Fıkra, MADDE KAPSAMINDA AÇILAN DAVALARDA (Yalnızca 1. fıkra kapsamında açılan davalar demiyor) maktu harç ve vekalet ücreti ödeneceğini hüküm altına almıştır.
Bu nedenle, 10. fıkra uyarınca açılan davaların, harç ve ücreti vekalet yönünden 7. fıkra kapsamında değerlendirilmeye devam edeceği görüşündeyim.
Saygılarımla...
Sayın Meslektaşım Özgür Çam,
10. fıkrada ise zaman sınırlaması olmaksızın hukuki el atmadan kaynaklanan ihtilaflara ilişkin düzenleme içermektedir. Dolayısıyla 10. fınka uyarınca açılan davaların, harç ve ücreti vekalet yönünden 7. fıkra kapsamında değerlendirmeye devam edeceği görüşündeyim demişsiniz.
Peki şöyle düşünebilir miyiz: Mademki 10. fıkranın son cümlesinde bu madde hükümleri ...tüm davalara uygulanır demiş, bu maddenin birinci fıkrasında da özellikle tarih aralığı belirtilmek suretiyle 1956-1983 yılları arasından bahsetmiş, böyle olunca 1983 tarihinden sonraki fiili et atmalarda harç ve vekalet ücreti nispi olduğuna göre 1983 yılından sonraki hukuki el atmalara neden 7. fıkra uygulansın? 7. fıkranın düzenlendiği yer madde metninin tam ortası. Yani 7. maddeden sonra 4 madde daha var. Şayet hukuki el atmalarda 7. fıkra uygulanacaksa neden birinci fıkradaki tarih aralığı da uygulanmasın? Saygılarımla.
Old 30-09-2016, 10:09   #22
DEMİRCİZADE

 
Varsayılan

İyi günler Sayın Meslektaşlarım. Konu ile biraz bağlantısız ama benim de bir sorunum var. Bedel tespiti ve tescil davası bitti. Dava 4 aylık yasal sürede bitirilmediği için Mahkemece faize hükmedildi. İlamı icraya koyarak faizi talep ettik. İdare vekili, takip asıl alacağı ile icra harç ve giderlerini ödeyeceklerini ancak icra vekalet ücretini nisbi değil maktu ödeyeceklerini söyledi. Yasal gerekçesini sorduğumda, açık ve yasal bir gerekçe göstermedi, uygulamanın bu şekilde olduğunu, bir davanın aslı neye tabi ise fer'isinin de ona tabi olacağını, bu nedenle asıl davada maktu vekalet ücretine hükmedildiğinden, asıl davanın fer'isi niteliğindeki faizin talep edilmesi halinde icra vekalet ücretinin de maktu olacağını söyledi. 2942 sayılı Yasa'da bu konuda bir hükme rastlamadım. (Geçici 6'ıncı maddenin 7'nci fıkrası hariç.) Ayrıca konu ile ilgili Yargıtay kararı da bulamadım. Görüş ve önerileriniz ile birlikte varsa Mahkeme kararı ve Yargıtay içtihatlarını da paylaşırsanız sevinirim. İyi çalışmalar diliyorum. Saygılar..
Old 04-10-2016, 07:14   #23
antipersonel

 
Mesaj

Alıntı:
Yazan DEMİRCİZADE
İyi günler Sayın Meslektaşlarım. Konu ile biraz bağlantısız ama benim de bir sorunum var. Bedel tespiti ve tescil davası bitti. Dava 4 aylık yasal sürede bitirilmediği için Mahkemece faize hükmedildi. İlamı icraya koyarak faizi talep ettik. İdare vekili, takip asıl alacağı ile icra harç ve giderlerini ödeyeceklerini ancak icra vekalet ücretini nisbi değil maktu ödeyeceklerini söyledi. Yasal gerekçesini sorduğumda, açık ve yasal bir gerekçe göstermedi, uygulamanın bu şekilde olduğunu, bir davanın aslı neye tabi ise fer'isinin de ona tabi olacağını, bu nedenle asıl davada maktu vekalet ücretine hükmedildiğinden, asıl davanın fer'isi niteliğindeki faizin talep edilmesi halinde icra vekalet ücretinin de maktu olacağını söyledi. 2942 sayılı Yasa'da bu konuda bir hükme rastlamadım. (Geçici 6'ıncı maddenin 7'nci fıkrası hariç.) Ayrıca konu ile ilgili Yargıtay kararı da bulamadım. Görüş ve önerileriniz ile birlikte varsa Mahkeme kararı ve Yargıtay içtihatlarını da paylaşırsanız sevinirim. İyi çalışmalar diliyorum. Saygılar..

Sayın DEMİRCİZADE,

MAHKEMESİ : Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2013
NUMARASI : 2010/749-2013/277

Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak taşınmaz bedeli ve ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma ile alınan bilirkişi raporları hükme yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Mahkemece, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edildiğine göre kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarında da uygulanan Kamulaştırma Kanununun kıymet takdiri esaslarını gösteren 11. maddesinin 1.fıkrasının özellikle arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca kamulaştırma gününden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerinin tesbiti ve bedelin tesbitinde etkisi olan diğer unsurlarda dikkate alınarak her unsurun gerekçeleri ve değere katkı oranları ayrı ayrı belirlenip dayanakları gösterilmek suretiyle değerlendirilerek kamulaştırma bedelinin saptanması gerekmektedir.
Emsalin kamulaştırılan taşınmazla aynı konumda olması, taşınmaza yakın mesafede bulunması, aynı nitelik ve özellikleri taşıması, benzer yüzölçümünde olması veya kamulaştırmaya yakın günlerde satılmış olması zorunlu değildir. Aynı özellik ve nitelikleri taşıyan başka yerlerde bulunan ve kamulaştırma gününden önce satılmış olan taşınmazlar da emsal alınabilir. Bu emsalin satış fiyatına Türkiye İstatistik Kurumu toptan eşya fiatları endeksi uygulanmak suretiyle değerlendirme tarihinde oluşan fiyatları bulunduktan sonra dava konusu taşınmazla karşılaştırılıp incelenerek aradaki farklılıklar belirtilip üstün ve eksik yönleri açıklanmalı, bu nitelik ve farklılıkların taşınmazın değerine olan etkilerinin ne olduğu belirtilmeli ve bu suretle yapılacak karşılaştırma ile dava konusu taşınmazın değeri belirlenmelidir.
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal olarak incelenen taşınmazın dava konusu taşınmaza benzemediği için somut emsal kabul edilmeyeceği kıyaslama yapılarak genel değerlendirmede gözönünde bulundurulacağı belirtilerek dava konusu taşınmaza genel değerlendirmelerle ve vergi değeri dikkate alınarak değer belirlenmiştir.
Mahkemece tarafların vereceği ya da re'sen getirtilecek kayıtlar üzerinden yukarıda açıklanan ilkelere uygun taşınmaz satışları araştırılarak emsal olabilme niteliklerine uygun bulunanlar tespit edilip emsalin ve dava konusu taşınmazın mar parseli olup olmadığı da sorulup saptanmalıdır. İncelenen emsal imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, dava konusu taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden, İmar Yasasının 18.maddesinin 2. fıkrası gözetilerek, düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerektiği de dikkate alınmalı ayrıca 2942 sayılı Yasa'nın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi gereği emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılmasında gözönünde tutulması ve buna göre dava konusu taşınmaz ile emsallerin 2010 yılı itibariyle emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin ilgili belediye başkanlığından getirtilip karşılaştırılarak değerlendirmeye esas alınan oranlar fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişkinin giderilmiş olması gerekir.
Bu esaslara uygun olmayan şekilde düzenlenen raporlara dayalı olarak hüküm kurulmuş olması,
2-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında askeri yasak bölge kapsamında olduğu belirtildiğine göre, bu durumun taşınmazda oluşturacağı kaçınılmaz değer kaybı tespit edilerek belirlenen değerden düşülmemesi,
3-Taşınmazın bulunduğu mevkideki diğer arsaların dava tarihinden geriye doğru ecrimisil istenen süre içinde kiraya verilip verilmedikleri, veriliyor ise nasıl ve ne şekilde kiralandıklarının taraflardan delilleri sorulmak suretiyle tespit edilmesi, varsa emsal kira sözleşmeleri ibraz ettirilerek alınacak rapor doğrultusunda hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden eksik inceleme sonucu gerekçesiz ve soyut ifadelere dayanılarak ecrimisil hesabı yapan rapora göre karar verilmesi
4-Kabule göre de; ecrimisil davalarında her yıl veya kira dönemi için ayrı ayrı belirlenen miktarına o yıl ve dönemin tahakkuk tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, hükmedilen ecrimisil bedelinin 10.000TL'lık kısmına dava tarihinden 4.256,18TL'sına ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi,
5-Ayrıca 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7 ve 13. fıkralarında getirilen “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” ve “…bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.” düzenlemeleri karşısında harç ve vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.

Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Ayrıca bozma sonucunda yerel mahkemeye iade edilen dosyada verilen son kararda tekrar nispi olarak vekalete hükmetmiş.
Old 05-10-2016, 21:29   #24
antipersonel

 
Varsayılan

Öte yandan;

kamulaştırmasız el atmadan doğan bedel davalarında değişen bir hüküm de harç ve vekalet ücreti ile ilgilidir.
Önceki yargı kararlarında, bu gibi davalar nispi harç ve nispi vekalet ücretine tabi idi.Geçici 6 ‘ncı maddede 6487 sayılı kanunun 21.maddesi ile yapılan değişiklik sonucu 7’nci fıkra ile “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir “ hükmü konulmuştur. Bu madde hükmü 01.10.1956 ile 04.11.1983 arası kamulaştırmasız el atmalarda uygulanacaktır.
13 fıkra ile “ bu fıkra kapsamında ki taşınmazlar hakkında açılan her türlü davalarda “ denilip “ 04.11.1983 den sonraki dönem için açılan kamulaştırmasız el atma davaları” da kapsam içine alınmak suretiyle “7’nci fıkra hükümleri uygulanır “ denilerek 04.11.1983 den sonraki dönemdeki davalar da maktu harç ve maktu vekalet ücreti kapsamına alınmıştır.
Ne varki; 13 fıkra Anayasa mahkemesinin 13.11.2014 T. 2013/95 E,2014/176 K.sayılı kararı ile “09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem için de uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği” gerekçesi ile iptal edilmiş olmakla ,bu durumda 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harç ve vekalet ücretinin hükmedilmesi gerekir. “ ( 5.HD.23.03.2015 T.2015/2672 E.2015/5635 K.)
Old 15-10-2016, 17:36   #25
sibelokandan

 
Varsayılan

Saygıdeğer meslektaşım ben ilam vekalet ücretini maktu olarak bitirdigim davada,icra vekalet ücretini nispi olarak tahsil ettim,siz takip aşamasına geçmedinizmi?
Old 15-10-2016, 18:18   #26
antipersonel

 
Önemli

Kamulaştirmasiz el atma davalarında maktu vekalet ücretine yönelik verilen Anayasa mahkemesinin kararını aşağıda paylaşıyorum.

http://www.resmigazete.gov.tr/eskile...20161013-8.pdf

Saygılarımla,
Old 18-10-2016, 08:35   #27
garani

 
Varsayılan

sayın sibelokandan
Alıntı:
maktu olarak bitirdigim davada,icra vekalet ücretini nispi olarak tahsil ettim,

demişsiniz ancak kanun gereği bu tür davalarda her türlü vekalet ücretleri ve icra harçları maktu olarak belirlenir demektedir.İcra dairesi harcı nasıl tahsil etti?
Old 18-10-2016, 09:42   #28
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan 04.11.1983'e kadarki olaylarda MAKTU,sonraki olaylarda NİSBİ olarak uygulanır

Yukarı da , 03.05.2015 tarihli 9 numaralı yazımızda belirttiğimiz gibi:

""Kamulaştırma kanunu Geçici 6.madde 7 fıkrasına göre 09.10.1956-04.11.1983 tarihleri arasındaki kamulaştırmasız el atma davalarında maktu harç vekalet ücreti uygulanır.

Aynı maddenin 13.fıkrasında "maktu harç ve vekalet ücreti uygulanması kuralının 4.11.1983 tarihinden sonraki olaylarda da uygulanması "öngörülmüş ise de,bu fıkra hükmü Anayasa Mahkemesinin 13.03.2015 tarihli Resmi Gazetede ilan edilen 13.11.2014 tarih VE 2013/95 E.2014/176 K.sayılı kararı ile iptal edildiğinden,

04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ait kamulaştırmasız el atma davalarında kabul edilen miktara göre nispi harç, kabul ve ret edilen miktarlara göre nispi vekalet ücreti uygulanacaktır. (...Bu durumda,04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişikin el atmalarda nispi harç ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.(5.HD. 23.03.2015 T.2015/2672 E.2015/5635)""

Kamulaştırmasız el atma ilamının icrasında da durum değişmez.Aynı kural uygulanır.

"...Böylece 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp, nispi olarak belirlenmelidir. Takip dayanağı ilamda, icra harç ve vekalet ücreti maktu olarak belirtilmiş ise de, yukarıda açıklanan nedenlerle, bu husus icra vekalet ücretinin nispi olarak hesaplanmasına engel değildir."(YARGITAY 8. Hukuk Dairesi 08.02.2016 T.ESAS: 2015/23056 KARAR: 2016/1965)
Old 24-01-2017, 12:58   #29
antipersonel

 
Varsayılan 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi vekalet ücretine

5. Hukuk Dairesi 2016/9137 E. , 2016/18098 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

- K A R A R -

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak,
1) Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kamulaştırmasız el atılan kısmın bedeli 307.904,48-TL belirlenmesine rağmen, hüküm fıkrasında maddi hataya düşülmek suretiyle kabul edilen miktarın 307.409,48 TL olarak yazılması,
2) Davalı idare 2547 sayılı Yasanın 56/b maddesine göre harçtan muaf olduğu halde aleyhine harca hükmedilmesi doğru olmadığı gibi,
3)13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile; 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası “09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği” gerekçesiyle Anayasanın 2. ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Bu durumda; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden,
Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının;
a) 1 nolu bendinden (307.409,48) rakamlarının çıkartılmasına, yerlerine (307.904,48) rakamlarının yazılmasına,
b) 2 nolu bendinin çıkartılmasına, yerine (Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan peşin harcın talep halinde yatıran tarafa iadesine,) cümlesinin yazılmasına,
c) Gerekçeli kararın vekalet ücretine ilişkin 4. bendinin çıkartılmasına, yerine (Davacı taraf lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 23.874,00- TL nispi vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacı tarafa verilmesine,) cümlesinin yazılmasına,
Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-07-2017, 15:27   #30
Av. Tevrat DURAN

 
Varsayılan

Davayı 10 bin TL olarak açtık, bilirkişi değeri 100 bin TL belirledi. Şimdi davamızı ıslah etmeyi talebimizi 100 bin TL'ye artırmayı düşünüyoruz. Islah harcını peşin ödemek gerekir mi ? Davalı idare harçtan muaf, bu halde yine peşin harç ödemeli miyiz yoksa maktu harç mı yatırmalıyız.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Borca İtirazda Vekalet Ücreti Nispi mi,Maktu mu? Avukat halil Meslektaşların Soruları 7 08-07-2014 16:05
kamulaştırmasız el atma davalarında red vekalet ücreti ?? hltydmr Meslektaşların Soruları 1 18-09-2012 09:46
Vekalet ücreti nispi mi maktu mu? adil özcan Meslektaşların Soruları 2 26-01-2012 11:25
Muris Muvazaası-Nispi Vekalet Ücreti avyusuf Meslektaşların Soruları 3 23-11-2011 01:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05363894 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.