Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Senette Farklı Vadeler Ve Sahte İmza

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 16-03-2013, 14:04   #1
avmavi

 
Varsayılan Senette Farklı Vadeler Ve Sahte İmza

Merhaba Sayın Üyeler;

1- Senet kefili müvekkil imzanın kendisine ait olmadığını, asıl borçlunun kendisi yerine imza attığını söylüyor.

2- Senette rakam ve yazıyla belirtilen vadeler ay itibariyle değişik

3- Tebligat 2011'de md.21'e göre yapılmış fakat müvekkil bu duruma henüz muttali olmuş, takibi yeni öğrenmiş.(İtiraz süresi geçmiş)

Bu bilgiler ışığında;İcra mahkemesinde, imzanın da müvekkile ait olmadığını belirterek takibin ve senedin iptaline yönelik dava açmak istiyorum.Görüş ve önerilerinizi rica ediyorum....
Old 16-03-2013, 14:19   #2
üye7160

 
Varsayılan

Sayın, avmavi;
öncelikle tebligatı inceleyiniz.Bir çok tebliğ usule uygun olmadan yapılmakta.Örneğin muhtara yapılan tebliğde ;

1- müvekkilinizin tebliğ saatinde adreste bulunmama nedeni yazılı olmalı(yasa koyucu tebliğ memuruna araştırma külfeti yüklemiştir.)
2- 2 nolu haber kagıdı kapıyya yapıştırılarak en yakın komşuya haber verilip
komşunun isim ve imzası alınmalı,isim ve imzadan imtina etti ise bu husus tebliğ parçasına yazılarak muhtara tebliğ yapılmalı.
Bu hususlarda eksiklik var ise usulsüz tebliğ söz konusu olup,Ittıla tarihinizi belirterek,itirazda bulunabilirsiniz.

Yine; çift vade nedeni ile kambiyo vasfını yitiren senede dayalı olarak başlatılan takibin iptalini de isteyebilirsiniz.
Yine imza itirazlarınızı da sair itirazlar ile birlikte usulsüz tebliği ve bu nedenle ıttıla tarihinizi belirterek yapabilirsiniz.
Old 16-03-2013, 14:26   #3
üye7160

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2011/12444
Karar: 2011/31216
Karar Tarihi: 28.12.2011

ŞİKAYET DAVASI - TEBLİĞ MEMURUNUN MUHTARA TEBLİĞ VE FİŞİN KAPIYA YAPIŞTIRILMASI İŞLEMLERİNİ TAMAMLADIĞI - TEBLİGATIN USULSÜZ OLDUĞU - İSTEMİN REDDİNİN İSABETSİZ OLDUĞU

ÖZET: Tebliğ memuru, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebini ve tevziat saatlerinden sonra geleceğini tespit etmeden ve beyanını aldığı komşusuna göre; muhtara tebliğ ve fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini tamamlamıştır. Bu hali ile tebliğ işlemi, 7201 Sayılı Kanunun ilgili maddesi ile Tebligat Tüzüğü'nün ilgili maddesi hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüzdür. O halde mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetin kabulü yönünde karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

(7201 S. K. m. 21) (2004 S. K. m. 366) (1086 S. K. m. 428) (Tebligat Tüzüğü m. 28)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun <Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina> başlıklı 21. maddesinde; <Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.> hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki <adreste bulunmama>, diğeri ise <tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin birinci fıkrasında; <Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir.> hükmü öngörülmüştür.

Burada Tüzüğün 28. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını <tahkik etme> görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, hakim tarafından denetlenebilir.

Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak; maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Tüzüğün 28. maddesinin 2., 3.,4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.

Bu itibarla; Tüzüğün 28. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği <tevsik edilmeden>, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgelerine işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında, muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır.

21. maddeye göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır. (HGK. nun 25.01.2006 tarih ve 2005/2-772/17 sayılı kararı)

Somut olayda tebliğ işleminin, muhatabın tevziat saatlerinde bulunmadığı sebebiyle, mahalle muhtarı imzasına teslim edilip 2 nolu formülün kapısına yapıştırılarak, isim ve imzadan imtina eden komşusuna haber verildiği belirtilmek suretiyle yapıldığı görülmüştür. Tebliğ yapılan adreste sürekli bulunun kapıcı olduğu ve başka dairelerin de bulunduğu belirtilmiştir. Buna göre tebliğ memurunun, muhatabın adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel kişilerden araştırarak, gerekli soruşturmanın yapıldığını tebliğ mazbatasında belirtmesi gerekir. Bu kişilerden gerekli soruşturmanın yapılıp yapılmadığı tebliğ evrakında belirtilmemiş ise tebliğ memurunun gerçekten muhattabın adresine gittiği fakat bulunmadığı belgelenmemiştir. Tebliğ memuru tarafından yazılı beyan, onun (mücerret) soyut sözünden ibaret kalmış olup yapılan tebligat geçerli değildir.

Görüldüğü gibi tebliğ memuru, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebini ve tevziat saatlerinden sonra geleceğini tespit etmeden ve beyanını aldığı komşusuna göre; muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini tamamlamıştır. Bu hali ile tebliğ işlemi, 7201 Sayılı Kanunun 21. maddesi ile Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesi hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüzdür.

O halde mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetin kabulü yönünde karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 28.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 16-03-2013, 14:26   #4
üye7160

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2011/11729
Karar: 2011/30666
Karar Tarihi: 26.12.2011

ŞİKAYET DAVASI - TEBLİĞ İŞLEMİNİN İKİ NOLU FORMÜLÜN MUHATABIN KAPISINA YAPIŞTIRILARAK İSİM VE İMZADAN İMTİNA EDEN KOMŞUSUNA HABER VERİLEREK YAPILDIĞI - TEBLİĞ İŞLEMİN USULSÜZ YAPILMIŞ OLDUĞU

ÖZET: Somut olayda tebliğ işleminin, muhatabın tevziat saatlerinde evde olmadığı sebebiyle, tebliğ evrakının mahalle muhtarı imzasına teslim edilip iki nolu formülün muhatabın kapısına yapıştırılarak, isim ve imzadan imtina eden komşusuna haber verildiği belirtilmek suretiyle yapıldığı görülmüştür. Görüldüğü gibi tebliğ memuru, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebini ve tevziat saatlerinden sonra geleceğini tespit etmeden muhtara tebliğ ve iki nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini tamamlamıştır. Bu hali ile tebliğ işlemi, 7201 Sayılı Kanunun 21. maddesi ile Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesi hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüzdür.

(7201 S. K. m. 21) (Tebligat Tüzüğü m. 28) (2004 S. K. m. 366) (1086 S. K. m. 428)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Borçluya ödeme emrinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uygulanmak suretiyle tebliğ edilmek istenildiği anlaşılmaktadır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun <Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina> başlıklı 21. maddesinde; <Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.> hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki <adreste bulunmama>, diğeri ise <tebellüğden imtina>dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin birinci fıkrasında; <Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir.> hükmü öngörülmüştür.

Burada Tüzüğün 28. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını <tahkik etme> görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, hakim tarafından denetlenebilir.

Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak; maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir.Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Tüzüğün 28. maddesinin 2., 3., 4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.

Bu itibarla; Tüzüğün 28. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği <tevsik edilmeden>, Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında, muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır.

21. maddeye göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır. (HGK. nun 25.01.2006 tarih ve 2005/2-772/17 sayılı kararı)

Somut olayda tebliğ işleminin, muhatabın tevziat saatlerinde evde olmadığı sebebiyle, tebliğ evrakının mahalle muhtarı imzasına teslim edilip 2 nolu formülün muhatabın kapısına yapıştırılarak, isim ve imzadan imtina eden komşusuna haber verildiği belirtilmek suretiyle yapıldığı görülmüştür.

Görüldüğü gibi tebliğ memuru, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebini ve tevziat saatlerinden sonra geleceğini tespit etmeden muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini tamamlamıştır. Bu hali ile tebliğ işlemi, 7201 Sayılı Kanunun 21. maddesi ile Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesi hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüzdür.

O halde mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetin kabul edilerek ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 26.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 16-03-2013, 14:29   #5
üye7160

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/19127

K. 2006/22466

T. 28.11.2006

• BONO ( Rakamla ve Yazıyla Farklı Vadeler Yazılı Olan Senet Bono Niteliğinde Olmadığı )

• KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS YOLLA TAKİP ( Takip Dayanağı Senet Üzerinde Rakamla ve Yazıyla Farklı Vadeler Bulunması Nedeniyle İcra Takibinin Re'sen İptali Gerekeceği )

• FARKLI VADELER YAZILI OLAN SENET ( Rakamla ve Yazıyla Farklı Vadeler Yazılı Olan Senet Bono Niteliğinde Olmadığı )

2004/m. 170/a

6762/m. 615, 688, 690


ÖZET : Takip dayanağı senet üzerinde rakamla ve yazıyla farklı vadeler bulunmaktadır. İki vadeli bu senet bono niteliğinde değildir. Bu durum karşısında kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan icra takibinin re 'sen iptaline karar verilmesi gerekir.
DAVA : Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : TTK'nun 690. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 615. maddesi hükmüne göre ( ...poliçe görüldüğünde, görüldüğünden muayyen bir müddet sonra veya keşide gününden muayyen bir müddet sonra ya da muayyen bir günde ödenmek üzere keşide olunabilir. Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden vadeleri gösteren poliçeler batıldır... )
Somut olayda, vade tarihi senet üzerine rakamla 05.11.2005 yazı ile 05.09.2005 olarak gösterilmiş olup, iki vadeli bu senet bono niteliğinde değildir ( BK. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 1997, s. 997 ).
Bu durumda, İcra takibinin İİK' nun 170/a maddesi hükmüne iptali yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 336 ve HUMK 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 28.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 16-03-2013, 14:58   #6
avmavi

 
Varsayılan

Sayın Yıldız öncelikle alakanız ve yardımınız için çok teşekkür ederim. Tebliğ mazbatasına baktım ve belirttiğiniz hususlarla ilgili bir usulsüzlük göremedim.Ittıla tarihimiz geçen hafta.Açacağımız iptal davasına ilişkin sanıyorum süreyle ilgili bir sıkıntımız yok...Ya da olmamalı...?
Old 16-03-2013, 17:25   #7
olgu

 
Varsayılan

TK 21/2 ye göre yapılan tebligatta tebliğ memurunun komşuya sorup dışarıda olma sebebini sorma yükümlülüğü yok bu görüşü desteklemesem de Yargıtay böyle demiş.
Alıntı:
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/1089
K. 2012/18617
T. 31.5.2012
• BİLİNEN ADRESTE TEBLİGAT (Şikayet - Şahsın Mernis Adresine Tebligat Yapılması Halinde Nerede Olduğunun Araştırılmasının Gerekmediği/Adreste Bulunmama Nedeninin Tebliğe İşlenmesinin Gerekli Olmadığı)
• TEBLİĞ İMKANSIZLIĞI (Bilinen Adrese Tebligat Yapılamaması Nedeniyle Borçlunun Adres Kayıt Sisteminde Bulunan Yerleşim Yeri Adresi Bilinen En Son Adresi Kabul Edilerek Bu Adrese Tebligat Yapılacağı/Mernis Adresine Tebligat Yapılması Halinde Şahsın Adreste Bulunmama Nedeninin Tebliğe İşlenmesinin Gerekli Olmadığı - Şikayet)
• TEBLİGAT (Şikayet - Şahsın Mernis Adresine Tebligat Yapılması Halinde Nerede Olduğunun Araştırılmasının Gerekmediği/Adreste Bulunmama Nedeninin Tebliğe İşlenmesinin Gerekli Olmadığı)
• ADRES KAYIT SİSTEMİ (Şikayet - Bilinen Adrese Tebligat Yapılamaması Nedeniyle Borçlunun Adres Kayıt Sisteminde Bulunan Yerleşim Yeri Adresi Bilinen En Son Adresi Kabul Edilerek Bu Adrese Tebligat Yapılacağı/Şahsın Mernis Adresine Tebligat Yapılması Halinde Nerede Olduğunun Araştırılmasının Gerekmediği)
2004/m.16
7201/m.10, 21, 23/8
ÖZET : Dava, icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir. İcra takip dosyasında bilinen adresin tebligata elverişli olmaması ve tebligat yapılamaması nedeniyle, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesi uyarınca, borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek bu adrese tebligat yapılmasının koşulları oluştuğunda; borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebligat çıkarılmasında yasaya aykırılık bulunmayıp, 6099 sayılı Yasa ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi ve Tebligat Kanunu Yönetmeliği 31. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, şahsın mernis adresine tebligat yapılması halinde nerede olduğunun komşu, kapıcı, yönetici gibi kimselerden araştırılması ve şahsın adreste bulunmama nedeninin tebliğe işlenmesi geçerlilik şartı değildir.
DAVA : Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Yine, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine 6099 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükmü yer almaktadır. Bu maddeye göre tebliğ işleminin ne şekilde yapılacağı Tebligat Kanunu Yönetmeliği 31/1-c maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin son fıkrasında bende göre yapılacak tebligatlarda Yönetmeliğin 30. maddesinde öngörülen araştırmanın yapılmayacağı belirtilmiştir. Nitekim Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30/1. maddesinde de buna paralel olarak; "adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar" tebliğ memurunca muhatabın adreste bulunmama sebebinin araştırması zorunluluğu dışında tutulmuştur.
Öte yandan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebligat evrakı üzerine yazılması zorunludur. Bir diğer anlatımla 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran merciice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunludur.
Somut olayda her ne kadar borçlunun mernis adresine yapılan tebligatın Tebligat Kanunu 21 ve Tebligat Tüzüğü 28. maddelerine aykırılık gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiş ise de; 6099 sayılı Yasa ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi ve Tebligat Kanunu Yönetmeliği 31. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, şahsın mernis adresine tebligat yapılması halinde nerede olduğunun komşu, kapıcı, yönetici gibi kimselerden araştırılması ve şahsın adreste bulunmama nedeninin tebliğe işlenmesi geçerlilik şartı değildir. Şu halde tebliğ usulüne uygun kabul edilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Somut olayda alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, borçlu adresine tebliğe çıkarılan örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçlunun adresten ayrıldığı sebebi ile 21.05.2011 tarihinde iade edildiği, alacaklının talebi ile üzerine borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan adresine "Adres Kayıt Sistemindeki Adresidir TK 21'e göre iade olunmaması ihtar olunur" şerhi yazılmak suretiyle çıkarılan tebligatın aynı madde uyarınca 26.05.2011 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Buna göre icra takip dosyasında bilinen adresin tebligata elverişli olmaması ve tebligat yapılamaması nedeniyle, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesi uyarınca, borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek bu adrese tebligat yapılmasının koşulları oluşmuştur. Bu nedenle borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebligat çıkarılmasında yasaya aykırılık yoktur. Tebliğ evrakı üzerine verilen şerh de 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesine uygundur.
O halde, ödeme emri tebliğ işlemi 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2, 21/2 ve 23/8. maddelerine ve dolayısıyla usulüne uygun olduğundan, mahkemece şikayetin reddi yerine, yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 31.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.



İtiraz süreniz geçtiğinden genel mahkemede menfi tespit davası açmalısınız. Senedi lehtar takibe koymuşsa ve imza kefile ait çıkmazsa müvekkiliniz lehine kötüniyet tazminatı alabilirsiniz


Alıntı:
T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/9526
Karar: 2006/12082
Karar Tarihi: 06.06.2006
 
İMZAYA İTİRAZ DAVASI - LEHTARIN BONODAKİ İMZANIN AİDİYETİNİ BİLEBİLECEK DURUMDA OLMASI - İMZAYA İTİRAZI KABUL EDİLENLER KARŞISINDA ALACAKLININ AĞIR KUSURLU KABUL EDİLMESİ GEREĞİ - İCRA İNKAR TAZMİNATI
ÖZET: İİK' nun 170/4. maddesi gereğince itirazın kabulüne karar verilmesi halinde senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklının takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır.Somut olayda, takip alacaklısı, söz konusu bonoda lehtar sıfatını taşımakta olup, lehtar, bonodaki imzanın keşideci borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bonodaki imzaların borçluların eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzaların huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı imzaya itirazları kabul edilenlere karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edilmelidir.
(2004 S. K. m. 170)
Mahalli mahkemesinden verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının (REDDİNE),
2- Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK' nun 170/4. maddesi gereğince itirazın kabulüne karar verilmesi halinde senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklının takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, takip alacaklısı, söz konusu bonoda lehtar sıfatını taşımakta olup, lehtar, bonodaki imzanın keşideci borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bonodaki imzaların borçluların eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzaların huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı imzaya itirazları kabul edilenlere karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edilmelidir. O halde, Mahkemece alacaklının takip konusu asıl alacağın %20'si nispetinde icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerekirken bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir.
Sonuç: Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda 2. maddede yazılı nedenlerle İİK 366. ve HUMK 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 06.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

TBK'nın yürürlüğe girmesinden sonra keşide edilmiş bir senetse kefelatin geçerli olabilmesi için eş rızasının olup olmadığı da ayrı bir ayrıntı.
Old 17-03-2013, 15:39   #8
babamali

 
Varsayılan

Takip Dayanağı Senet Üzerinde Rakamla ve Yazıyla Farklı Vadeler Bulunması Nedeniyle İcra Takibinin Re'sen İptali Gerekeceği
ilgili davanın açılması için bir süre sınırlaması sözkonusu olmadığını bilginize sunmak isterim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çift İmza Zorunluluğu-Sahte İmza-Faktöring Şirketinin Sorumluluğu Avrasya Meslektaşların Soruları 2 18-01-2012 10:37
senette cıft ımza gencerx07 Meslektaşların Soruları 4 06-01-2012 16:41
Senette Açığa İmza Av.Nuri YENİÇERİ Meslektaşların Soruları 12 29-12-2008 10:10
Senette İsmi Görünenle İmza Sahibi Farklı Olursa/ Çok acil edcelik Meslektaşların Soruları 2 14-02-2008 18:04
Sahte İmza lawyer_denizsari Meslektaşların Soruları 2 08-12-2006 15:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07902503 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.