Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Mirasçı Eş ve Hizmet Tespit Davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-01-2009, 21:58   #1
Yerleşik Yabancı

 
Varsayılan Mirasçı Eş ve Hizmet Tespit Davası

Müvekkilin eşi 6 ay önce ölmüştür. Hizmet tespit davası açmak istiyoruz. 1984 yılında iki ayrı işyerinde çalışmış. Bu işyerleri halen mirasçının yaşadığı kentin dışında başka yerlerde. Ölmeden önce de bir süre sigortaya tabi bir iş yerinde çalışmış ancak işveren sigorta primlerini yatırmamış. Hizmet tespit davasını işte bu son işverene karşı açmak istiyoruz. Buna engel bir durum var mıdır? Ayrıca tanık beyanı dışında başkaca hangi delilleri beyan edebilmek mümkündür? Şimdiden teşekkürler. Saygılarımla.
Old 10-01-2009, 23:07   #2
gurhankoc

 
Varsayılan

Hizmet tespiti davası açabilirsiniz, bir engel yok.
Sunacağınız deliller işyerine ve işçinin konumuna göre değişiklik gösterir. Bilgi verirseniz ihtimalleri değerlendirebiliriz.
Old 11-01-2009, 20:02   #3
echokosmos

 
Varsayılan

merhaba..;hizmet tespit davasının açılabilmesi için..önce sağlam..yazılı belge-delil,sonrada o iş yerinde çalışmış,mesai arkadaşlarına(şahide )ihtiyaç var....bunların haricinde..mahkeme başkanı..delillerin taktirinde diger delillere pek itibar etmediğini..hatırlatmak isterim....bunun ışığında..her zaman hizmet tespit davası açılabilinir...saygılar..
Old 11-01-2009, 20:24   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Aşağıdaki karardaki gibi ölü kişi adına mirasçıları hizmet tespit davası açabilir. Ayrıca hizmet tespit davalarında yazılı belge veya tanık önceliği yoktur. Önemli olan tanıkların inandırıcılığı ve beyanlardaki tutarlılıktır. İşçinin kayıt dışı çalıştırılması hususunda yazılı belgenin şart koşulması zaten hayatın olağan akışına ve işçi menfaatlerine aykırı düşer.

Alıntı:
T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/12487
Karar: 2005/2303
Karar Tarihi: 08.03.2005

ÖZET: Davacı ve davalı tanıkları çalışma olgusunun varlığı yönünde beyanda bulunmuşlardır. Bu durumda hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği dikkate alınarak, bu yönde delil araştırmasının mahkemece resen ve tarafların ileri süreceği yeni deliller çerçevesinde genişletilmesi ve davacılar murisinin hangi tarihler arasında ne kadar süre ile çalıştığı belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.


(506 S. K. m. 79)

Dava: Davacılar, murisleri olan Seyfettin Kır'ın davalı Şerafettin Dal'ın işyerinde 21.09.1984-23.12.2001 tarihleri arasıda sürekli olarak geçen çalışmalarının tespiti ile çalışma süresine göre hesaplanacak kıdem tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacılar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mustafa Taş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

Karar: Dava, davacılar murisi Seyfettin'in davalılar murisi Şerafettin tarafından işletilen kasap dükkanıyla ilişkili olarak ve işveren murise ait araçta şoför olarak 23.12.1996 -23.12.2001 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak geçen ancak Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen sigortalı hizmetlerin tespiti istemine ilişkindir. Bu yönü ile davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10 maddesi olup gerek çalışıldığı iddia edilen 55 AE 757 plakalı aracın, gerekse davacılar murisinin Kurumdan hiçbir kayıt ve tescillerinin bulunmadığı dosya içeriği ile sabittir.

Dosya kapsamına göre bu bağlamda davanın reddine dair verilen karar eksik incelemeye dayandığı anlaşılmaktadır.

Davacı ve davalı tanıkları çalışma olgusunun varlığı yönünde beyanda bulunduklarına göre, hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği dikkate alınarak, bu yönde delil araştırmasının mahkemece resen ve tarafların ileri süreceği yeni deliller çerçevesinde genişletilmesi ve davacılar murisinin hangi tarihler arasında ne kadar süre ile çalıştığı belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Belirtmek gerekirse Aracın işveren sıfatıyla davalı Şerafettin'e ait olduğu kabul edildiğinde olayda zaman ve bağımlılık unsurları mevcut bulunduğu cihetle, mahkeme gerekçesinin aksine, taraflar arasında hizmet ilişkisi vardır.

O halde, davacı mirasçılarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.03.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 11-01-2009, 22:57   #5
Yerleşik Yabancı

 
Varsayılan Teşekkürler ve Açıklayıcı Soru

Bütün cevaplar için teşekkür ederim. Sorun ve sorum tam şu şkeildedir: Müvekkilin ölü olan eşi, 194 yılında 220 gün çalışmıştır. Ancak bu tarihten bu yana çeitli işlerde çalışmış ancak bunların hiç birinde sigorta kaydı yapılmamıştır. Ölüm tarihi Nisan 2008 ayı. En son sigortasız çalışmış olduğu işyerine karşı mirasçılar adına dava açmak istiyoruz. Ylanızca 3 aylık süreyi kapsayan bir dava konusudur. Bu durumda sadece bu kişiye karşı mı yoksa bu kişi ve SGK Başkanlığına karşı da mı dava açmalıyız? Tanık beyanı yeterli olmaz mı? Bunun dışında iş ilişkisinin kanıtlanması için başka delillere ihtiyaç var mıdır? Çok teeşkkür ederim. Saygılarımla.
Old 11-01-2009, 23:23   #6
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın Yerleşik Yabancı

Önceki beyanlara katılmakla birlikte ek olarak ve yinelemek adına;

1) Hem işverene hem de SGK'ya husumet yöneltmeniz gerekiyor.

2) Tanık beyanı yeterli olur. Ancak dinleteceğiniz tanıklar o işyerinde çalışan, bordrolu tanıklar olmalıdır. Yani tanıkların SGK kaydı olmalıdır. Ya da komşu işyerinden tanık göstereceksiniz. Bu tanıklar için de aynı koşul geçerli.

3) Bunun dışında iş ilişkisinin kanıtlanması için başka bir delile ihtiyaç olmamakla birlikte destekleyici deliller bulabilirseniz faydalı olur. Örneğin banka kredisi için ücret yazısı, işe giriş-çıkış kartı vs.

Saygılar
Old 11-01-2009, 23:27   #7
gurhankoc

 
Varsayılan

Hizmet süresinin tespiti davasında kurum kayıtlarının da düzeltilmesini talep edeceğiniz için asıl davalı yanında SGK'yı da davalı olarak göstermelisiniz.
Yargıtay, aynı işyerinde çalışan veya komşu işyerlerinde çalışıp da davacının işi, işyeri ve çalışma koşulları hakkında bilgisi olabilecek tanıkların beyanlarına öncelikle itibar etmektedir. Ancak işin niteliğine göre bu sayılanların dışındaki tanık beyanları da inandırıcı olabildiği ölçüde etkilidir.
Yazılı belge şart değildir ancak; işin gereği resmi ve resmi olmayan yerlere verilen belgeler, yapılan yazışmalar bazen tespit isteyenin davasını aydınlatıcı, davayı kanıtlar nitelikte olabilir. Misal; Avukatlık ofisine gelen tebligatlar sürekli bir sekreter tarafından tebellüğ ediliyorsa, bu durum o sekreterin orada çalıştığına dair kuvvetli bir delildir.
Old 21-04-2009, 17:24   #8
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yerleşik Yabancı
Bütün cevaplar için teşekkür ederim. Sorun ve sorum tam şu şkeildedir: Müvekkilin ölü olan eşi, 194 yılında 220 gün çalışmıştır. Ancak bu tarihten bu yana çeitli işlerde çalışmış ancak bunların hiç birinde sigorta kaydı yapılmamıştır. Ölüm tarihi Nisan 2008 ayı. En son sigortasız çalışmış olduğu işyerine karşı mirasçılar adına dava açmak istiyoruz. Ylanızca 3 aylık süreyi kapsayan bir dava konusudur. Bu durumda sadece bu kişiye karşı mı yoksa bu kişi ve SGK Başkanlığına karşı da mı dava açmalıyız? Tanık beyanı yeterli olmaz mı? Bunun dışında iş ilişkisinin kanıtlanması için başka delillere ihtiyaç var mıdır? Çok teeşkkür ederim. Saygılarımla.


Sayın Yerleşik Yabancı;

Sorularınıza diğer meslektaşlarımda açıklayıcı yorumlar yapmışlar. Gözden kaçırmamanız gereken önemli bir hususta zamanaşımıdır. Kişi Nisan 2008 yılında ölmüş olabilir ancak hizmet tespiti isteyeceğiniz dönemler hangi yıla tekabul etmekte ? Bilindiği üzere 506 sy yasanın 79. maddesi gereğinde hizmet tespit davaları 5 yıllık zamanaşımına tâbidir. Bu nedenle davanızı açarken zamanaşımına dikkat etmenizi öneririm.

Ayrıca sadece tanık beyanları ile de hizmet tespiti yapabilirsiniz. Bu konuda Yargıtay'ın birçok kararı mevcut. Ancak elinizde başkaca yazılı belge olması lehinize olacaktır. Saygılarımla.
Old 21-04-2009, 17:34   #9
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

Ek olarak,
10. Hukuk Dairesi 2008/1801 E.N , 2008/13109 K.N.
İlgili Kavramlar
o SİGORTALILIK SÜRESİNİN TESPİTİ
o HİZMET SÜRESİNİN TESPİTİ
o HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
Özet
HİZMET SÜRESİNİN TESPİTİ İÇİN YASADA ÖNGÖRÜLEN HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE GEÇİRİLMİŞ İSE DE; KURUMA BİLDİRİM TARİHİNDEN ÖNCEYE AİT OLARAK SUNULAN VİZİTE KAĞIDINA DAYANARAK KURUM TARAFINDAN ÖDEME YAPILIP YAPILMADIĞI ARAŞTIRILMALI, SOSYAL GÜVENLİK HUKUKUNUN İLKELERİ DE GÖZETİLEREK RE'SEN ARAŞTIRMA YAPILIP ELDE EDİLEN BELGELER DENETİME OLANAK VERECEK BİÇİMDE DOSYA İÇİNE KONULDUKTAN SONRA OLUŞACAK SONUCA GÖRE KARAR VERİLMELİDİR.

İçtihat Metni
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1988-1996 yılları arasında geçen ve SSK' a noksan bildirilen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan SGK BŞK. avukatı ve diğer davalılar tarafından teıinyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından, Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalılara ait işyerinde 1988-1996 yılları arasındaki dönemde geçtiği idfclia edilen çalışmalarının tespiti istemli davanın yargılaması sonucunda, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
1- Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. mad-dfesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonlundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde Hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen Sigortalılar için geçerlidir. Sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sondasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.
Sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması durumunda, bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirim tarihini de jkapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü süre hesaplanırken; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.

Davacının çalışmaları, 01.05.1990 tarihinden itibaren davalı Kuruma kısmen bildirilmiş olup; mahkemece, davacının 04.06.1988-31.12.1996 tarihleri arasında çalıştığı kabul edilerek, eksik bildirilen sürelerin tespitine karar verilmiştir. Tespit hükmü kurulurken, Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesi'nin, 2001/6806 E., 2001/7151 K. sayılı ilamı emsal gösterilerek, 01.05.1990 tarihinden önceki dönem yönünden 02.03.2004 olan dava tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin geçirilmediği sonucuna varılmıştır. Emsal alının ilam içeriğinde ise, "yasada öngörülen hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu anlaşılmakta ise de... her ay 30'ar gün çalıştığı ve işyerinde işe başlama tarihinin 01.10.1991 olduğu derç edilerek davalı işyerinden "analık" sebebiyle düzenlenen 15.11.1993 tarihli vizite kağıdına istinaden davacıya aynı tarihte 506 sayılı Yasa'nın 47 ve 49. maddeleri uyarınca emzirme yardım parası ve geçici işgöremezlik ödeneği ödendiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Söz konusu vizite kağıdıyla Kurum bilgisine sunulan bu belge karşısında, Kurumun da davacının 01.10.1991 tarihinden sonraki çalışmalarını öğrenmiş bulunması ve buna göre işlem yapması karşısında 506 sayılı Yasa'nın 79/8. maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süreden..." söz edilemeyeceği belirtilmiştir.
Eldeki davada dayanak alınan, 04.06.1988 tarihinde işe giriş kaydı içeren ve üzerinde, 04.09.1989 tarihinde SSK Çınarlı Dispanseri'ne müracaat kaşesi bulunan vizite kağıdı, emsal kararda olduğu üzere Kurum tarafından yapılan yardımlara dayanak alınan bir belge düzeyine ulaşamamış ise; anılan vizite kağıdı nedeniyle, Kurumun 01.05.1990 tarihi öncesindeki çalışmalardan haberdar olduğunu kabul olanağı bulunmadığı gibi, vizite kağıdının yönetmelikte sayılan belgeler kapsamında kabulüne de olanak bulunmamaktadır.
Sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında yapılacak inceleme sonucunda, üzerinde 04.09.1989 tarihli kaşe bulunan vizite kağıdının, Kurum tarafından sigorta yardımlarına esas alınmamış olması halinde, 01.05.1990 tarihinden öncesine ilişkin çalışma iddiasının hak düşürücü süre geçirildikten sonra dava edilmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması;
2- 506 sayılı Yasa'nın 6. maddesinde ifade edildiği üzere "sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez". Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında,
sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme dururlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinil-meyip, gerek görüldüğünde re'sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de götönünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, bilirkişi raporunda "Kurum kayıtlarının incelenmesinden" elde edildiği belirtilen bilgilerin dayanağı belgeler de, yargısal denetime elverir biçimde dosya içeriğine katılmalıdır.
Davacı vekilinin 17.07.2006 tarihli dilekçesinde belirttiği çalışmanın göçtiği yer ve tarihlere ilişkin bilgi ile karara dayanak bilirkişi raporundaki tarihlerin içerdiği çelişki üzerinde de durularak; gerçek kişiye ait işyerinin faal olduğu dönem ile, tüzel kişilik adına kayıtlı olduğu dönemin çelişkiden uzak biğimde belirlenmesinden sonra; davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla, yukarıda sıralanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek yapılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre karar verilmesi gereğinin gözetilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 21.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 30-04-2013, 08:39   #10
av. ayçe

 
Varsayılan

açacağımız bağ-kur hizmet tespit davasında tüm mirasçıları davacı göstermek zorunda mıyız? sadece eş adına açmamız da bir sıkıntı var mı? hüküm kurulup tespit yapıldığında diğer mirascılar kuruma başvurarak mahkeme kararından faydalanabilirler mi?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hizmet Tespit Davası... av.knel Meslektaşların Soruları 20 13-11-2017 10:31
Hizmet tespit davası ile işçi alacağı davası birlikte açılabilir mi a.lawyer Meslektaşların Soruları 50 21-09-2016 13:06
Hizmet tespit davası hukukcu15 Meslektaşların Soruları 2 23-03-2012 15:21
hizmet tespit davası av.zeynep_diy Meslektaşların Soruları 9 24-02-2012 16:41
Hizmet tespit davası Av.Dilek Salmankurt Meslektaşların Soruları 2 07-03-2008 12:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05669403 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.