Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Meşru olan sonuca, Gayrimeşru yollardan ulaşmak doğrumudur..?

Yanıt
Konu Notu: 4 oy, 4,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-01-2008, 22:17   #91
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN

Düşünmeden hukuka aykırılıklara karşı çıkan herkese öldürülen çocuğun babası olsalardı ne yaparlardı bunu ısrarla soruyorum ve cevap bekliyorum...

Herkese iyi akşamlar.

Saygılarımla...

Nazik tavsiyeniz üzerine biraz da düşünerek hukuka aykırılıklara karşı çıkalım o vakit:

Evladını kaybeden bir baba, bu acı ve ızdırapla cezalandırmayı kendisi yapmasın diye hukuk vardır zaten.
Avukatın işi şahsileştirmeden vekaleten yapmasının en önemli fonksiyonlarından birisi de canı yanan bir insan gibi değil hukukçu gibi soğuk kanlı davranabilmesidir.

Bir çok THS üyesinin tanıdığı evladını yitiren bir babadan da kısaca bahsetmek isterim size:
Evladını yitiren bu baba hiçbir kaba kuvvete başvurmdı, hukuk dışılığa tevessül etmedi... Hukuksal haklarını öğrenmek için mücade etti, ediyor. Şimdi bu mucadeleden edindiği tecrübeleri de başka evlatların ölmemesi için paylaşmakta.
Old 02-01-2008, 22:35   #92
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Uygar
Sayın Mustafa ÖZCAN;

Bizler (halihazırda foruma yazanlar) hukuk uygulayıcız, lakin teorisyenler de yasa koyucular da hukukçulardır(en azından hukukçu olmalıdırlar) Hepimiz pek ala teorisyenler arasında, yasa koyucu konumunda da olabiliriz her an.

Şu ana kadar kimse mevzuatın dört dörtlük, eksiksiz olduğunu belirtmedi. Özellikle ceza yasalarımız, bazen ıslah edici, bazen caydırıcı bazen de mağdurun intikam azrularını köreltici olmaya yetmeyebiliyor...
Ancak yasanın yetersiz olması kendi yasalarınızı koymayı ve uygulamayı legalleştiremez.
Bizlerin görevi hukuki yetersizlikleri hukukla gidermeye yardımcı olmaktır.
Siz örneklediğiniz bazı gayrimeşru uygulamalara yasalarda da yer verilmesi gerektiğini dile getirseydiniz muhtemelen daha makul karşılanır ve tartışılabilirdi. Siz ise hukuk dışılığa bazen göz yummak gerekir diyorsunuz, bu kabul edilemez.

Saygılarımla,
Alıntı:
HUKUKA AYKIRI DELİL YOL HALİNE GELİRSE KURALSIZ UYGULANIRSA KEYFİLEŞİR VE HAKSIZLIKLARA NEDEN OLUR. BİR OLAYDA YERİNDE KULLANILAN YETKİ AŞIMI DİĞER BİR OLAYDA KEYFİLEŞİR. SANIĞA BU GÜN YERİNDE BİR TOKAT ATAN POLİS, YARIN BAKIŞINI SEVMEDİM DİYE TOKAT ATAR.

HUKUK DIŞI GİBİ GÖRÜNSEDE DOĞRUNUN BULUNMASI VE ADALETİN SAĞLANMASI İÇİN ÇOK ZARAR VERMEYEN BİR KISIM METODLARIN HUKUK SİSTEMLERİNE KAZANDIRILMASI GEREKİR.
Söylediğim bu haksızmıyım.


41. mesajda yazdığım cümleler...

Hukuk sistemlerinin daha etkin metodlar geliştirmesine gelecekti bu tartışmasın sonucu ve oraya gelecek yinede...

Başkasını kabul etmemiz mümkün değildir.

İdeal hukukçu nasıl olur formunda da yazdım. Kişilerin hukuku olamaz, kişilerin hukuku subjektif olur. Kişilere göre değişen doğrular kaos ve anarşi yaratır...
Old 02-01-2008, 22:50   #93
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan Yazarak anlaşmak zor iş.

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Sayın Av.Uygar, emsalsiz bir atasözü ile, aslında sonunun gelmesinin olanaksız olduğuna inandığım bu forumu noktalamış kanımca: "Ainesi iştir kişinin, lafa bakılmaz".

Borcunu ödemeyen borçluların, asgari olarak alacaklı bazında "dolandırıcı!" yaftasından kurtulamayacakları eksik gerçeğinden yola çıktığımda, forum başlangıcındaki soruya bir önceki mesajımda yaptığım açılımlarla, somut bir yanıt veremedim. Bu yanıtsızlık manidar gelmemeli, yalnızca 3.kişiler adına hakem sıfatıyla karar vermekte ve yasal mevzuat çerçevesinde hem akla hem adalet duyguma uygun bir yanıt vermekte zorlandım,

Saygılarımla...

Ferda Hanım,

Yazarak anlaşmak gerçekten zor iş.

Yanıtsızlığınız konunun zorluğu konusunda bir yanıttı bende bu nedenle onu belirttim. Başka bir anlamı olamaz... Manasıda olamaz... Samimi kafa yoran herkese saygı duyuyorum. Biraz yanlış anlamalar ve önyargılar oldu ancak bu durumda yine yazarak anlaşmaya çalışmanın zorluğundan kaynaklandı.

Saygılarımla...
Old 02-01-2008, 22:51   #94
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN
41. mesajda yazdığım cümleler...

Sayın Özcan, duruşmaya ara verilir ama hukuka ara verilmez.
Ara sıra hukuk dışılığın sakıncalarına değinmeniz güzel. Her mesajınızda hukuku savunmanız dileğiyle...

iyi akşamlar
Old 02-01-2008, 23:03   #95
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Özcan, size karşı taraf tutmuyorum. Aksine "Zorluk" ve "Yanıtlanması güç sorular" konusunda sizinle hemfikirim. Yalnızca verilmesi gereken yanıtların ideallere ve hukuka uygun olanda sınırlı tutulması gerektiğine dikkat çekmek istedim, bu çaresiz görünen "hukuka uygun yanıtların" yanıtlarının -yani gerçek çözümün-, önemsiz görünebilecek, ama somutça sonuca yönelik olanda/"Kişilerde" gizli olduğunu anımsatmak istedim.

"Doğruluk= Adalet" denkleminin her zaman kurulamıyor olması, doğruluğun her zaman adil sonuçları sağlamaya yetmemesi, bu "zaman ve mekandaki görece eşitsizlik", bizi yanlışla doğruya varabileceğimiz yanlış seçeneğine de götürmemeli.

Bu yüzden hukuku seçmedik mi?

Saygılarımla...
Old 03-01-2008, 01:36   #96
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. Özcan,
Israrla sorduğunuz çocuğunuz ölürken bir hukukçu olarak nasıl davranırdınız sorusuna bir yanıt bulmanız veya bulmamız mümkün değil.

Bir yana babalık duygusunu bir yana da hukukçu kimliği koyarsanız, çoğu zaman babalık duygusu ağır basacaktır. Hukukçu bir baba nasıl davranır derseniz. Büyük ihtimalle hukukçu kimliğinden soyunup, baba kimliği ile hareket edecektir derim. Bu durumda cezayı kendi eliyle vermeye kalkarsa kendisini hakimin solunda değil, karşısında bulacaktır ve hakimin solunda boş kalan yeri yine bir hukukçu meslektaş dolduracaktır.

Sorduğunuz bütün sorular ve verdiğiniz bütün örnekler bizleri çözümü imkansız paradokslara götürüyor.

Dolandırıcıdan gelen parayı alırken, işinde başarıyı elde etmek zorunda olan ve piyasada ayakta kalmak durumunda olan aile babası hukuk profesyoneli ile her zaman mazlumdan ve adaletten yana olması gereken hukukçu kimliği karşı karşıya getiriyorsunuz. Bu olayla ilgili sergileyeceğim tavır büyük ihtimalle şöyle olurdu; bir müddet suyuna gidip, parayı kimden nasıl çarptığını öğrenmeye çalışırdım, bunu yaparken onun yanında görünüp vay be ne enayiler var, akıllı adamsın gibi gaz da verirdim. Zaten gayrimenkullerini tespit edip haczimi de koymuşum, ondan sonra da soluğu savcının yanında alırdım. Eğer kem küm ediyor ve bilgi vermiyorsa bana vicdan yükü yüklemeye çalıştığından şüphelenirdim sanırım. Hayatın bazı gerçekleri var. Her şey bazı TV kanallarında ilahi adalet temalı ve her seferinde suçlunun vicdanına yenildiği dizilerdeki gibi olmuyor. Sonuçta bu durumu bir vicdan yükü olarak üzerime almazdım.

Komiserin tokadına gelirsek, bu konuda ne olursa olsun, bu tarz yöntemlerin savunulmasını doğru bulmam. Bugün bir tokat, yarın düşük voltajlı elektriğe ve giderek yüksek voltajlı elektriğe dönüşebilir. İnsanlık, tarih boyunca insan haklarında sürekli olarak ileriye gitmiştir. İnsan haklarında izlenmesi gereken yol ileriye gitmek olmalıdır. Geriye gitmek değil. Çok gerilerde bir mesajınızda belgesellerden bahsetmiştiniz. O belgesellerde suçluların nasıl bulunduğunu defalarca görmüş olmalısınız. Hangisinde komiserin tokat attığını ya da suçluya işkence yapıldığını gördünüz. Bizim polisimiz hangi noktada peki, parmak izi alınması gereken yerde "toz kalmadı" diyebilen, olay yeri incelemesinde çağdışı kalmış polis teşkilatı elbette aciz kalmaya mahkumdur. O halde bir yandan da suçluları ortaya çıkarmak suretiyle toplumsal infiali yatıştırmak zorunda olan polisin gayrimeşru yöntemlere başvurması da kaçınılmaz mı olmalıdır. Yoksa meşru yöntemlerin geldiği noktayı günü gününe takip etmek delilden sanığa ulaşmayı düstur edinmek mi? Elbette ikincisi..

Aynı paralelde yazan arkadaşlar için birisi "sözümona idealist takılanlar" gibi bir ifade kullanmış. Bu da bana Çetin Altan'ın lanetliler bahçesi teorisini hatırlattı.
Siz o bahçeye atılmalısınız demiyorum asla ama,
Dün astıklarımıza bugün anıtlar dikip, ağıtlar yakmıyor muyuz? Kaçakçılığa, dopinge teşviğe bulaşan milli futbolcuları toplumsal vicdanımızda affedivermiyor muyuz? Dünün dolandırıcısı, vurguncusu yarın karşımıza beyfendi, saygın, mümtaz bir şahsiyet olarak çıkmayacak mı? Kendimize dönersek, "sözümona" idealist takılmadığımız için, banka vekillikleri kapmak için, banka müdürlerine en çok avantayı verme ihalelerine girmiyoruz, tefeciliğinden şüphelendiklerimizi geri çeviriyoruz. Ancak birileri bunları yapıyor ve yapmaya da devam edecek. Bu tipleri aramızda lanetlemediğimiz sürece hep birlikte batmaya mahkumuz.

Bir başka yerde;
Ceza davası alıp sanığı suçlu olduğu halde suçsuzdur beraatini istiyorum demiyor musunuz?
İfade verirken suçluya kurtulacak mevzuat hükümlerini, hatta eşiniz dostunuz olan bir borçluya borçtan kurtulmanın yollarını anlatıp öğretmiyormusunuz ?
denilmiş,
Ceza davasında sanık müdafiliği bu tartışmanın çok dışında olmakla birlikte sanığın savunması esnasında beraat talebi ve ifade verirken suçluyu kurtaracak mevzuat hükümlerini göstermenin gayrimeşru bir yol olduğu hiçbir biçimde düşünülemez. Meslekte fazla eski olmamama rağmen, CMK görevi nedeniyle dosya esasım 100'ün üzerindedir. Bu sayı belki de CMK olmasaydı bir meslek hayatının tamamında ulaşılabilecek bir sayıdır. O anlamda bu alanda kendimi oldukça tecrübeli hissediyorum. Ceza Yargılamasında müdafinin rolü konusu dediğim gibi apayrı bir tartışma olmakla birlikte; öncelikle ben suçsuzum diyen biri hakkında deliller ne gösterirse göstersin, beraat talep etmek gayrimeşru bir yol olarak kabul edilemez. Orada bulunmanızın sanığa verdiği güvenin ne demek olduğu ancak o duruma düşüldüğünde anlaşılabilir. Pek çok mahkumiyet kararı verildi. Hemen hepsini temyiz ettim. Kimi onandı kimi bozuldu. Kimi onama yerindeydi, karar benim hukuki perpektifimden doğru idi çünkü.. Kimi karar bozulmadı üzüldüm. Kimi ise bozuldu.. Beraate dönüştü.. Netice ne olursa olsun, sanık yalnız değildi ve hakkı sonuna kadar arandı. Tanıklara onun akıl edip soramayacağı sorular soruldu. Bilirkişi raporlarına itiraz edildi, tutuklama kararlarına itiraz edildi, bir üst mahkem tutuklamayı tekrar inceledi.. Hepsi olumlu netice vermedi belki ama sanık yalnız değildi.. Dediğim gibi bir gün sanık olursanız ancak bunun ne olduğunu anlayabilirsiniz. Hakimin karşısında olmakla, sol tarafında durmak apayrı durumlar ve apayrı duruşlardır. Bir gün o duruma düşersem, mutlaka hakmin solunda benim sağımda duran biri olmalı..

Öte yandan hiç kimseye borçtan kurtulma yolu öğretmedim. Biri bu borçtan beni kurtar diye de gelmedi hiçbir zaman. Ancak hukuki zeminde aranması gereken bir hakkı varsa sonuna kadar ararım. Eğer bu sebeple alacaklı alacağına daha geç kavuşacaksa kavuşsun. Borçlu da yalnız değil.

Sonuç olarak hukukçu kimlikle, bir hukuki meselenin bizzat tarafı olmak ikilemi çözümsüz bir paradokstur. Bir olayda tarafsanız, tarafsınızdır. Duruşunuzu taraf olma statünüz belirler ve beklentileriniz ve girişimleriniz ona göre olur. Hukukçu olarak o olaya müdahilseniz soğukkanlı ve profesyonelce davranır ve hukukun yanında hukukun meşru saydığı yollarla meseleye yaklaşırsınız. Ancak iki gömleği üst üste giymeye kalktığınızda düştüğünüz açmazdan kurtulmak da hiç de kolay olmayacaktır.
Old 03-01-2008, 01:53   #97
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN
Hukukçuysanız siz bulun çözümünü. O çocuğun babası siz olsanız ne yapardınız hukukçu kimliğinizle bu kimliğinizi birleştirin samimi bir cevap yazın, Bu mesajın bu bölümünü silmeyin Sayın Gemiciden açık ve net bir cevap bekliyorum. Ona göre bir cevapta ben yazacağım.

Sorunun cevabını bundan birkaç gün önce hangi vesile ile olduğunu tam olarak hatırlıyamadığım bir mesajımda yazmıştım. Bana danışmaya gelenlerin, özellikle çocuklarının davranışlarından şikayetçi olanların, devamlı olarak sordukları soru şu: 'Beyefendi sizin kızınız aynı şeyi yapsa nasıl davranırdınız bir baba olarak'. Cevap: Benim kızım değil, sizin kızınız söz konusu olan, benim problemim değil, sizin probleminiz üzerinde tartıştığımız'

Sizin, sadece bana değil konu hakkında yazan başka üyelere de yönelttiğiniz, sorunuzda da aynı mantık var Sayın Mustafa ÖZCAN.
Cevabım:
Burada malı çalınmış bir dükkan sahibi, çocuğu kaçırılmış veya öldürülmüş bir baba, evi yakılmış bir ev sahibi, arabasına çarpanın kaçtığı bir kaza kurbanı, gemisi batırılmış bir kaptan olarak ne ben, ne siz, ne de başka bir katılımcı tartışıyor. Tartışanlar genelde hukukçular ve tartıştığımız konu hukukun herkes için bağlayıcı olup olmadığı konusu. Bir hukukçu olarak cevabımı defalarca tekrarladım ve yazdıklarımın neler olduğunu konuyu okuyan herkes biliyor, yeniden tekrarlama zorunluluğu hissetmiyorum.

Burada belirtilmesi gereken en önemli konu: Kararların objektifliklerinin korunması için, bir konuda taraf olanlar, özellikle hakim ve savcılar, taraf oldukları davalarda bu makamlarından çekilmek zorunda. Madem beni burada taraf olarak gördünüz, 'O çocuğun babası siz olsanız ne yapardınız' demekle, müsaade edin olayda taraf olarak bir karar vermiyeyim. Hukukçu olarak düşüncemi zaten biliyorsunuz.

Olaylarada, hukuki anlaşmazlıklarda taraf olanların karar verdiği bir mahkeme heyeti uygar ülkelerin hiçbirinde bulunmaz. Genelde her yerde hukukçulardan oluşan heyetler, diğer hukukçuların (üniversite hocaları, filosoflar) oluşturdukları ve ülkenin kanun koyucusu tarafından yasa olarak kabul edilen kurallar çerçevesinde karar verir. Meslek kuruluşlarından ve sivil toplum örgütlerinden firkir alınsa bile, kanunların formüle edilmesi ve yapımlarında rol oynayan esas fikirler hukukçulardan gelir.

Yasaların dolandırıcıları koruduğunu birkaç sefer tekrarladınız. Böyle olsa bile siz bir hukukçu olarak o yasalara uymak zorundasınız. Bunu yapmadığınız andan itibaren hukuk dışına çıkmış olursunz.

Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN
50 sefer yazdım. Hukukçu kimliğim hiçbir hukuka aykırılığı kabul etmiyor. Ancak vicdanımda ezilen ve hukuksuzluklara kurban olan masumları kabul etmiyor.

Sayın Mustafa ÖZCAN,
fikirlerinize karşı olanların sizi anlamadıklarını yazıyorsunuz devamlı olarak, bana öyle geliyor ki siz onları anlıyamıyorsunuz. Sizinle aynı fikirde olmayanların hiç ama hiç birisi hukuka aykırılığı kabul etmiyor ve hepsi de haksızlığa uğrayanlara acıyor, belki de sizden daha fazla, bilemiyeceğim. Aradaki tek fark hukuka aykırı davranışlarda bulunanlara yapılacak muamelede düğümleniyor. Siz 'ben bunlara biraz gayrı meşru mumele etsem bir zararı olmaz' diyorsunuz, diğerleri 'bu davranış hukuka uymaz, hukuk düzeninin bozulmasına ve daha fazla haksızlıklara yol açar diyor'. Diğerlerinin düşüncelerini dayandırdıkları binlerce yıllık hukuk uygulaması var, sizin 'hisleriniz' var.


'İdeal Hukukçu' ve ideal hukuk konusunda 'tabii/doğal hukuku sacede 'ilahi hukuka' indirgediğiniz mesajınızdaki fikirlere de katılmıyorum. Bu forumda bir iki sefer tekrarladığınız için belirtmek zorunda kaldım. Fırsat bulursam cevabımı orada yazarım.

Saygılarımla
Old 03-01-2008, 09:42   #98
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan Paradokslar üzerine gidildikçe yeni çözümler ortaya çıkar...

Binlerce yıllık insanlık tarihi,


Her alandaki Tüm gelişmelerini ve ilerlemelerini, paradokslar ve zorluklarla uğraşmaya ve daha iyisini aramaya borçludur.


Paradokslar korkutmamalı ve yıldırmamalı.


Saygılarımla...
Old 03-01-2008, 09:56   #99
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN
Binlerce yıllık insanlık tarihi,


Her alandaki Tüm gelişmelerini ve ilerlemelerini, paradokslar ve zorluklarla uğraşmaya ve daha iyisini aramaya borçludur.


Paradokslar korkutmamalı ve yıldırmamalı.


Saygılarımla...

İnsanlık tarihihindeki tüm gelişmeler, bir önce varılan sonuca, bir önceki buluşa bir şeyler eklemek suretiyle olmuştur....
Örneğin yeni bir araba icat edecek kişi, tekerleği icat etmekle başlamıyor bu yüzden işe...

Tecrübelerinden yararlanan insan akıllı insandır, başkalarının tecrübelerinden yararlanan insan daha akıllı insandır!!!

Sil baştan başlamak gerekmez bazen!

Siz artık tartışmasız olan şeyleri yeniden mi tartışmak istiyorsunuz?
Old 03-01-2008, 10:31   #100
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan Tartışmanın tepkiye döneşmesinin nedeni...

Alıntı:
Yazan Özge Yücel
.
Burada kimsenin hukukçuluğunu takdir etme yetkisine sahip olmadığını belirtmiştim ama siz ısrarla size katılmayan kişilerin hukukçuluğunu, kişiliğini tartışmaya açıyorsunuz, bu yaklaşımınızı anlayabilmiş değilim.

Özge Hanım,

Haklısınız tartışmanın yönü burada değişti:

Alıntı:
Alıntı:
Yazan:Gemici
Alıntı:Yazan Mustafa ÖZCANBir icra dosyasında, profesyonel dolandırıcı olan borçluyu bir şekilde bir köşede sıkıştırdım.
Bir hukuk sitesinde bu türden bir cümle okuyan hukukçuların ayağa kalkması gerektiğini düşünüyorum nedense. Hukuk adına! Aynı durum konunun başlığı için de söz konusu.

Saygılarımla

Bu soruya değerli meslektaşlardan bir kaç görüş geldi. Soruda ne demek istediğim anlaşılmıştı.

Sayın Gemici ise bu cevabı yazdı. Sitenin ayağa kalkması gerekecek kadar vahim bir cümle kurmuştum, Sayın Gemici ye göre...

Meslektaşlardan da bu sıkıştırmayı hukuka aykırı ve kaba kuvvet sıkıştırması olarak anlayanlar oldu. Ancak karşılıklı dengeleri anladıkları için üzerinde durmadılar.

Yazış şeklimde, dolandırıcıyı bir köşede sıkıştırdıktan sonra getirdiği parayı dolandırdığı için parayı almakta tereddüt ettiğimi yazdım. Dolandırılarak getirilen parayı almayacak bir insanın, başka hukuksuzluklara izin vermeyeceğinin rahatlıkla anlaşılabileceğini düşündüm.

Sayın Gemici önce bana buradaki sıkıştırmanın ne olduğunu sorsa ve vereceğim cevaba göre eleştiri yapsaydı hiç bir şey yoktu.

Çünkü açıkça bir hukukçunun sıkıştırma ifadesinden sadece hukuki yöntemler anlaması gerektiğini söyleyip geçecektim. Başka yönemler aklıma gelsede savunma ve hukukçu kimliğime ve dahası vicdanıma kabul ettirme şansım fazla olmayacağından kolayca konu kapanacaktı.

Sayın Gemicinin uygulamada bilmediği yönleri anlatmak ve uygulamayı ve hukukun bir çok yönünü bilmeden konuda yorum yapmanın hata olacağını ifade etmek üzere, rencide olduğum yaklaşımla ilgilide içerisine biraz sitem ve eleştiri katarak şu cümleyi yazdım.

Alıntı:
Bunu böyle yazdığım halde site niye ayağa kalkmadı biliyormusunuz ? Hukukçu olmak ayrı şey, hukukçu takılmak ayrı şey de ondan.! Hukuk teorisi ile hukuk uygulamasının birbirinden son derece bağımsız olduğunu buradaki arkadaşların tamamı bilir. Sözsüz alanda hukuk uygulayıcısı olan saygıdeğer meslektaşlarımızla aramızda gizli bir anlaşma vardır. Birimizin kastettiğini diğerimiz kolaylıkla anlıyoruz.

Tartışma bundan sonra alevlendi ve tepkiye dönüştü. Önyargılar oluştu. Sayın Gemici nin hukukçu kişiliği tartışma konusu yapıldı düşüncesine kapılan ve onu burada tanıyıp sevenler hemen klavyenin başına geçtiler.

Bu nedenle yazdıklarımı okumak bile istemediler. Nereden nasıl eleştirebiliriz bunun arayışına girildi.

Olayın bu kısmına fazla takılmayan arkadaşlar olayı anladıkları gibi yazmaya devam etti. Bu mecrada tartışma kendi zemininde ve çığırında idi. Tepkiye dönüştükçe çığırından uzaklaştı.

Evet Sayın Özge Yücel.

Öncelikle Benim Hukukçu kimliğim tartışma konusu yapıldığı ve önyargılı bir yaklaşım başladığı için Savunmalar yapmak zorunda kaldım.

Alıntı:
Alıntılardaki ifadeler hukuktan anlamıyan bir kişi tarafından yapılmış olsa tepkim biraz daha az olurdu diye düşünüyorum; aynı ifadeler hukuk eğitimi almış olan bir kimseden gelirse tepki de ona göre oluyor.

Alıntı:
bu yaklaşımınızı anlayabilmiş değilim

Biraz empati ile daha rahat anlıyabileceğinizi düşünüyorum.

Saygılarımla...
Old 03-01-2008, 10:45   #101
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Uygar
İnsanlık tarihihindeki tüm gelişmeler, bir önce varılan sonuca, bir önceki buluşa bir şeyler eklemek suretiyle olmuştur....
Örneğin yeni bir araba icat edecek kişi, tekerleği icat etmekle başlamıyor bu yüzden işe...

Tecrübelerinden yararlanan insan akıllı insandır, başkalarının tecrübelerinden yararlanan insan daha akıllı insandır!!!

Sil baştan başlamak gerekmez bazen!

Siz artık tartışmasız olan şeyleri yeniden mi tartışmak istiyorsunuz?

Yazdıklarımla, yazılanlar arasında bir çelişki yok.

Sayın Av. Can DOĞANEL Objektif bir yaklaşımla üzerinde kafa yorarak bir cevap hazırlamış. Paradokslar dan bahsetmiş Bazı soruların ve cevaplarının paradoks oluşturduğundan bahsetmiş.

Bende, insanoğlu tıkandığı yerlerde vazgeçmeyerek ve üzerine giderek ilerlediğini ifade ettim. Yazdıklarım tıkandığımız yerlerde zorlarsak ilerleme kaydedilir anlamına geliyor..

Elbette birikimlerin üzerine yeni birikimler eklenerek gelişmeler sağlanmıştır. Benim yazdıklarım söylediklerinize ilavedir.

Tartışmasız konuları tartışma gibi bir isteğim elbette yok, ama olanlar varsa daha mantıklı bir konu bulsalar daha iyi olacak.

Saygılarımla...
Old 03-01-2008, 11:14   #102
Adli Tip

 
Varsayılan

Sayın Özcan;

Öcelikle, burdaki tartışılanları, karşılıklı mücadele olarak değil de; doğruyu bulmaya birlikte çalışmak olarak algıladığınızı hissettirdiğiniz için teşekkür ederim.

Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN

Objektif bir yaklaşımla üzerinde kafa yorarak bir cevap hazırlamış.

Ancak, sizinle birebir aynı şeyi ifade etmeyenlerin, "düşünmeden konuştuklarını" ima eden sözlerinizi bir kez daha gözden geçirmenizi öneririm. Bir problemi çözmek için, herkesin aynı emeği sarf etmesi gerekmeyebilir!
Kaldı ki, sizin düşüncelerinize katılamayan üyeler de, sizin hiç düşünmediğinizi değil, yanlış düşündüğünüzü iddia ettiler.

Hadiseyi şu şekilde özetleyelim o halde;

"Burada bir paradoks var, çözülmesi gereken bir sorun var; bunun da sebebi hukukun bazen yetersiz kalması. Siz de diyorsunuz ki kafa yoralım, buna çözüm olacak alternatif çözümler bulalım." (Özetlememde bir hata varsa lütfen düzeltin?)

Siz bu alternatif çözümlere örnek verirken, hali hazırda YASAK olan yöntemlerden örnek veriyorsunuz.
Ben de diyroum ki; "sizin verdiğiniz örnekleri yeniden tartışmaya gerek yok, zaten bunlar daha önce denendiği, tarıştıldığı için mevzuata girmiş ve yasak olduğu da özellikle beliritlmiş alterfnatifler. Yeni bir düşünce varsa bunu değerlendirelim."


Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN
Tartışmasız konuları tartışma gibi bir isteğim elbette yok, ama olanlar varsa daha mantıklı bir konu bulsalar daha iyi olacak.

Daha mantıklı bir konu bulunması dileğiniz için de bilahere teşekkür ederim.

Saygılarımla,
Old 03-01-2008, 16:21   #103
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Sayın Özcan,
Maç yapar gibi bir konuşmaya girmeye niyetim yok, kim önce başlamış diye. Ama sizin tartışma biçiminiz işi bu noktaya getirdi. Her yazılana görünüşte yanıt veriyorsunuz ama sizin sorularınıza verdiğimiz yanıtları göz ardı edip tartışmayı kuru bir çekişme haline getiriyorsunuz. Bakın iletim aşağıda, ben bu yanıtta sadece sizin üslubunuzu eleştirmedim aynı zamanda hukukun üstünlüğüne her koşulda nasıl bağlı kalındığına örnek verdim, Av. Uygar da aynı şekilde örnek verdi. Ama sizin bunlara verdiğiniz bir yanıt yok. Ben burada yazdıkça niteliksiz bir tartışmaya ortak olduğumu düşünüyorum ama vermezsem de site okuyucuları için sakıncalı olduğunu düşünüyorum. Lütfen artık duygu sömürüsünden, yerinde olsaydınız gibi yaklaşımlardan uzaklaşıp nesnel, ileri görüşlü ve gündelikten uzak hukuk sohbetlerinde bulalım kendimizi.

Alıntı:
Yazan Özge Yücel
Hukukun üstünlüğüne inanan bir kişi ne olursa olsun inandıklarından vazgeçmez, üzülür ama başka seçenek düşünmez. Gerçekte olmaz sanıyorsanız size bir örnek vereyim: İsmet İnönü'nün oğlu teröristlerce kaçırıldığında pazarlığa oturalım dediler İsmet İnönü'ye. Ama o vatanın, devlet onurunun pazarlığa tabi olmadığını söylerek bir savaşım verdi. Yani kendi oğlu olmasına karşın olağanüstü usullere başvurmadı, bu bir inançtır.
Burada kimsenin hukukçuluğunu takdir etme yetkisine sahip olmadığını belirtmiştim ama siz ısrarla size katılmayan kişilerin hukukçuluğunu, kişiliğini tartışmaya açıyorsunuz, bu yaklaşımınızı anlayabilmiş değilim.
Old 03-01-2008, 16:26   #104
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

İletiler içindeki yazım kurallarına uymayan yönler ayıklandıktan sonra yazılmasını veya yazılmış olsa da sonradan ayıklanmasını öneriyorum.

Hukukçu yazarken de, konuşurken de dile egemen olmalı, düşüncelerini açık ve net aktarabilmelidir.
Old 03-01-2008, 16:46   #105
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Özge Yücel
Sayın Özcan,
Ben burada yazdıkça niteliksiz bir tartışmaya ortak olduğumu düşünüyorum ama vermezsem de site okuyucuları için sakıncalı olduğunu düşünüyorum. Lütfen artık duygu sömürüsünden, yerinde olsaydınız gibi yaklaşımlardan uzaklaşıp nesnel, ileri görüşlü ve gündelikten uzak hukuk sohbetlerinde bulalım kendimizi.

Sn. Av. Can Doğanel paradokslardan bahsetti. Paradoksun olduğu yerde içinden çıkılması zor bir konu var demektir. Düşündüğünüz gibi basit niteliksiz ve gündelik bir konu olduğunu düşünmüyorum.

Olur tabi, sokakta insanlar birbirini götürürken, Akşam Tv Haberleri kan gölüne dönmüşken, gazetelerin 3. sayfalarına bakmak yürek ister hale gelmişken, biz daha nesnel, daha gündelikten uzak konuları konuşalım.

Gerçekleri gündeme getirmek ve hukuku daha etkin ve daha güçlü hale nasıl getiririz bunları düşünmek çalışmak duygusallık ve duygu sömürüsü olsun,

Sorduğum sorularla ilgili, kendim bazı arkadaşlar gibi "Umarım böyle bir şeyle sınanmam" diyorum.

Site okuyucularını düşünmek lazım tabi, ama daha vahim konular var emin olun, onlarada bir göz atın isterseniz.

Ayrıca şu son mesajı yazmasaydınız yazmayıda düşünmüyordum benim için konu amacına ulaşmıştı. Av. Uygar' ın son mesajından sonra orta bir nokta bulunmuştu. Ben hala ordayım. Siz uygun bulduğunuz yerde durun.

Saygılarımla...
Old 03-01-2008, 16:50   #106
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın Katılımcılar,

Forumun geldiği nokta hukuki tartışmalardan uzaktır. THS adı üstünde hukuk sitesidir. Foruma katılanlardan da 'hukuki görüş' açıklamaları beklenir. Yine bir avukata yakışmayacak anlatım bozukluğu, argo kelime ve imla hatalarının olmamasına da özen gösterilmelidir. Bu nedenle THS kurallarına açıkça aykırı olan mesajlar silinecektir.

Ayrıca, bu foruma ilişkin bundan sonra görüş açıklayacak üyelerimiz toplam 3 mesajda görüşlerini açıklarsa seviniriz. Bu nedenle forum 'Görüş Arşivi' kurallarına göre devam edecektir.

Anlayış ve katılımlar için teşekkür ederiz.

Saygılarımla

Not: Görüş Arşivi ile ilgili bilgiler aşağıdadır:

Alıntı:
Görüş Arşivine dönüştürülmüş bir konuda aşağıdaki kuralları uygulayacağız:

• Her üyemizin konuya ÜÇ yanıt eklemesi mümkün olacak. Aynı üyenin üçten fazla yanıt eklemesine sistem izin vermeyecektir.
• Üyemiz mesajında konu hakkında SADECE KENDİ düşüncelerini paylaşacak, başka üyelerin mesajlarına yanıt vermeyecek, başka üyelerle konu içinde tartışmaya girmeyecek, onlara hitaben soru sormayacak, polemikten kaçınacaktır.
• Üyemizin mesajı sadece ilk mesajda değinilen konuya ilişkin olacak, mesaj içinde konu dağıtılmayacak veya ilgisiz yönleri tartışılmayacaktır. (Örneğin bir soru sorulduysa sadece o soruya yanıt verilecek, sorulmayan diğer sorular ya da konulara değinilmeyecektir).
• Görüş arşivine eklenen mesajlar özenli, gerekçeli ve tercihen detaylı yazılacaktır (tek cümlelik yanıtlar, kısa, özensiz veya gerekçesiz görüşler arşivlere eklenmeyecektir)
• Diğer üyelerin yanıtlarının kurallara aykırı olduğu düşünülüyorsa durum forum yöneticilerine bildirilecek, ancak durum bu konuya eklenen yanıtlarda gündeme getirilmemeyecektir.
• Elbette diğer site ve forum kuralları görüş arşivleri için de aynen geçerli olacak (saygın ve saygılı üslup, siyaset yasağı vs.)

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=6502
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07216096 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.