Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Meşru olan sonuca, Gayrimeşru yollardan ulaşmak doğrumudur..?

Yanıt
Old 29-12-2007, 15:26   #61
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Sayın Sinequanon, Sayın Korayoz, Sayın Fikirbay, Sayın Armağan Konyalı, Sayın Ferda Demirel,

Konuyu Doğru yerde doğru şekilde konuşmaya başladık sanki...

Katılımı olan olaya çok yönlü bakmaya çalışan, çaba dolu tüm yaklaşımlara ayrı ayrı teşekkürler...

Saygılarımla...
Old 29-12-2007, 15:31   #62
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN
Avukatın verdiği rüşvet hukuka aykırı, ahlaksızca ve son derece yanlış, Rüşvetle iş hallettiğine yönelik izlenim oluşturmuş, haksız ve hukuka aykırı bir yöntemle meslek icra ediyor. Rüşvetle haksızı haklı çıkarmaya çalışıyor. Üstelik bunu At Binenin Kılıç kuşanın diyerek haksız rekabet ettiği dürüst olan meslektaşını (Armağan Beyi) ezmekte kullanıyor.

Rüşvet gibi gayrimeşru bir eylemin karşısında doğru sonuca ulaşmak için kullanılmış sonucu doğru bir yalan var. Yalanda gayrimeşru ama sonuç doğru.

Burada Rüşvet = Yalan = Herikiside gayrimeşru yol yanlışına düşmeyin lütfen, çünkü amaçlar ve hedefler farklı...

Saygılar....

Sayın Mustafa ÖZCAN,

Sizin yazdıklarınızla, olaydaki avukatın davranışları arasında bir fark göremiyorum.

Sizin yazdıklarınızdan bazı alıntılar:
1. No.lu Mesaj:
Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN

Doğru olan sonuca ulaşmak için yalan söylemek, ya da bu şekilde yapılacak kurgular doğrumudur..??

Sizin başınıza gelen bu türden hadiseler varmı ? Doğru olan sonuca ulaşmak için çokta doğru olmayan hareketler yapılabilir mi ?


3. No.lu Mesaj:

Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN
Hukukta "Maslahata Uygunluk" olarakta tarif edilen, olumlu sonuca ulaşmak için olumsuz yollardan gidilmesi, doğru olan sonucu bozarmı,

Sayın Av. Armağan Konyalı'nın aktarımından:

Alıntı:
Niyetini beğenmemiştim. Konuyu değiştirmek için merak ettiğim soruyu sordum :
- Uzman demiştin. Hangi konuda uzmandı?
- Bütün Türkiye’nin mahkemeleri kaza raporlarını Ankara’ya karayollarına gönderiyor. Karayollarından bilirkişi raporu gelene kadar tutukluluk hali sürüyor. Bu avukatın orada tanıdığı var, rapor hemen geliyor. Tutuklu kalma süresi de kısalıyor.

Olaydaki avukat ne yapmıştır? Müvekkilinin çabuk tahliye olması için, raporun dosyaya dönüşünü hızlandırmak için rüşvet verilmesi gerektiğini söylemiştir. Henüz vekalet ücreti adı altında para dahi almamıştır.

Müvekkili tutuklu bulunan her avukatın ilk hedefi ne olmaktadır? Bir an önce tahliyeyi sağlamaktır, değil mi? Amaç meşru olduğu kadar kutsaldır da...Olaydaki avukat ne yapmıştır? Raporun müvekkil lehine değişmesi için değil; dosyaya çabuk gelmesi için rüşvet verdiğini söylemiştir.

Sizin bütün forum boyunca yazdıklarınızla olaydaki avukatın söyledikleri arasında fark göremiyorum.

Tamamen makyavelist bir davranış yani;

Amaca giden her yol mübahtır.

Forumu Okuyanlar İçin Not: Yazdıklarımdan olaydaki avukatın davranışını onayladığım anlamı çıkarılmasın.

Saygılarımla
Old 29-12-2007, 15:39   #63
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın Mustafa ÖZCAN,

Sizin yazdıklarınızla, olaydaki avukatın davranışları arasında bir fark göremiyorum.

Sizin yazdıklarınızdan bazı alıntılar:

Anlayışınıza hayran oldum. Diyecek birşey bulamıyorum. Armağan Beyin yalanı ile Rüşvet veren avukatın rüşveti farklı dedim.

Benim hangi söylemimi rüşvetçi avukatla benzettiniz.?


Sayın Korayoz, Sayın Armağan Konyalı, Sayın Fikirbay, Sayın Ş. Ferda DEMİREL in yazılarını cevap olarak size sunuyorum tekrar okuyun.

Makyavelist yaklaşım içeren bir tek cümlemi gösterin bana, Tüm mesajlarımda kaygı var gayrimeşruluğu dışlama var. Doğruya giden her yolu mübah sayan bir yaklaşımım da yok. Doğru sonuca giden küçük yanlışların, yalanların kabul edilebilirliğinden bahsediyorum.


HAYATIMDA HİÇ RÜŞVET VERMEDİM. ALMADIMDA, YUKARIDA İLK MESAJIMDA YAZDIĞIM TÜRDE DOĞRU SONUCA YÖNELİK KÜÇÜK YALANLAR HARİCİNDE HİÇ BİR GAYRİMEŞRU YOLADA BAŞVURMADIM. DOLANDIRICIDAN GELEN PARANIN GELDİĞİ KAYNAKTAKİ MAĞDUR OLAN İNSANI DÜŞÜNECEK KADARDA DÜRÜSTÜM. BUNU İLK MESAJIMDA YAZDIM ONUDA GÖRÜN LÜTFEN.
Alıntı:
Bir icra dosyasında, profesyonel dolandırıcı olan borçluyu bir şekilde bir köşede sıkıştırdım. Dosya borcunu ödemekten başka bir şansı kalmadı. Bir müddet sonra elinde dosya borcu kadar para ile çıktı geldi. Miktar oldukça da yüksekti. Ben merak ettim parayı nereden bulduğunu sordum. Bir başkasını dolandırdığını söyledi. Parayı alıp almamakta baya tereddüt ettim. Siz olsaydınız alırmıydınız..!?

Doğru anlayan tüm meslektaşlara;

Saygılar...
Old 29-12-2007, 18:42   #64
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın Mustafa ÖZCAN,

Öncelikle şunu belirteyim. Sizin davetiniz üzerine bu forumda yazmaya başladım. Misal 43 No.lu mesajınızdaki şu çağrınız;

Alıntı:
(Bir müddet yazmayacağım bu konuda, yeni fikirler farklı bakış açıları çıkmasını bekleyeceğim)

Bunun dışında hemen hemen tüm mesajlarınızda kendinizi ‘hukukçu” olarak nitelemenize; bir mesajınızda ‘hukukun üstünlüğü’ ne inandığınızı söylemenize rağmen, yazdıklarınızın bu kavramlarla bağdaşmadığını görünce ve polis devletine ait yöntemleri övmenize ve önermenize daha fazla dayanamadığım için yazmaya karar verdim. Çünkü bu forumu çocuklar okumasa bile, pırıl pırıl genç hukuk öğrencileri; stajyer avukatlar; avukatlar ve belki de daha önemlisi THS ziyaretçileri okuyup, olumsuz etkilenebilirdi. Şunu düşünmelerini istemiyorum: Hukuk sitesinde hukuka aykırı ifadeler geçmesine rağmen kimse sesini çıkarmıyor. Arada doğru yaklaşan ve yazan üyelerimizi de yıldırarak her yazılana yanıt verdiniz, dolayısıyla en çok sizin mesajlarınız görünmekte ve okunmaktadır.

Ben kendi tespitlerimi yazacağım, sizin katılmanızı beklemiyorum.

1- KAVRAM KARGAŞASI YAŞAMAKTASINIZ:

‘hukukçu” kelimesini farklı anladığımız ortada… Siz her avukata bu sıfatı yakıştırmaktasınız. “‘hukukçu takılmak” gibi argoya benzer bir nitelemede bulundunuz. Yine ‘hukukun üstünlüğü’ kavramını da yanlış anladığınızı sanıyorum. Bunları tartışmak, genel kabul gören anlamlarını yazmak isterdim. Ancak bu yazı çok uzun olacak o nedenle daha sonra yazarım.

2- TEMEL HUKUK İLKELERİNİ DE TERS YÜZ ETTİNİZ:

Evrensel ceza hukukunun temel ilkelerinden ‘Delilden suçluya ulaşmak’ ilkesini ters yüz ettiniz. Polisin çok sevdiği ‘Suçludan delile ulaşmayı’ övdünüz ve savundunuz.

38 No.lu mesajınızdan alıntıdır:

Alıntı:
“Yine örnekleri görülmüştür. Kibar konuşan yasa adamı ile suçlu alay eder. Külyutmaz diğer polis gelir. Korkutur adamı, bülbül gibi şakıtır. Ama bu arada biraz çizgiyi aşar, aşmak zorundadır. Aşmazsa suçlu pişkindir zaten. konuşmayacaktır. Burada çizgiyi aşma sınırının, elinin tersi ile iyi bir tokat olduğunu ve suçluyu sandalyesinden yere düşürdüğünü ve suçluda korku uyandırdığını düşünelim. O tokat olmazsa o adam konuşmayacak ve olmuş ve olmaya devam edecek bir suç zinciri tüketilemeyecektir. Şimdi bu tokat fazlaydı diyen o suçlu ile sokakta karşılaşmak zorunda kalırsa bir şey söylemeye hakkı kalırmı... “

Ama bu ve benzeri mesajlarınıza tepki gelince, “Ama ben işkenceyi savunmuyorum ki” mealindeki sözlerle zevahiri kurtarmaya çalıştınız.

3- HEM SİZE YANIT VEREN MESLEKTAŞLARA HEM DE BANA KARŞI KULLANDIĞINIZ USLUP MESLEK VE FORUM KURALLARINA AYKIRIDIR:
Bir forum açtınız. Hem farklı fikirler olsun diyorsunuz. Hem de size katılmayanlara saldırgan tavır sergiliyorsunuz.

30 uncu mesajdan alıntıdır:

Alıntı:
“Bakın yukarıda bir kaç mesajınız var, bu mesajlarınızın hiç birinde olayın nirengi noktasına ilişkin bir şey yazmadınız. Çünkü kritik bir konu, bir tarafta meşruluğu savunup tüm gayrimeşru yöntemleri dışlasanız bu kez göz önünde vahim bir hadise var onu hukukçu kimliğiniz ve vicdanınız kabul etmiyor...”

Sayın Özge Yücel’e hitaben yazdığınız mesaj bu…

15 inci mesajdan alıntıdır:

Alıntı:

Bunu böyle yazdığım halde site niye ayağa kalkmadı biliyormusunuz ? Hukukçu olmak ayrı şey, hukukçu takılmak ayrı şey de ondan.! Hukuk teorisi ile hukuk uygulamasının birbirinden son derece bağımsız olduğunu buradaki arkadaşların tamamı bilir. Sözsüz alanda hukuk uygulayıcısı olan saygıdeğer meslektaşlarımızla aramızda gizli bir anlaşma vardır. Birimizin kastettiğini diğerimiz kolaylıkla anlıyoruz.”

Sayın Gemici’ye hitaben yazdığınız mesaj da budur.

Bana karşı takındığınız tavra gelince… Mesajınızı yazdıktan sonra bir üyemiz uyarınca değişiklikler yaptınız. Ancak mesajınız ilk haliyle; bu forumu izlemeye alanların posta kutusuna gitti. Bu nedenle yanıtlama hakkımı kullanıyorum.

Alıntı:
“Makyavelist yaklaşım içeren bir tek cümlemi gösterin bana”

İtiraz ettiğiniz mesajımda 2 alıntı vardı zaten. Daha çok var…Forumunuzun başlığı dahi Makyavelizmin özetidir: “Meşru sonuçlara gayrimeşru yollardan ulaşmak doğrumudur”

Yine şüpheliye işkence yapılmasını önermek de en hafif tabiriyle Makyavelist bir yaklaşımdır.

Alıntı:
“Anlayışınız buysa hiç bir yazdığınıza cevap vermem bundan sonra,”

Siz monolog yapmayı seviyorsunuz. Sizin gibi düşünen üyelere teşekkür ediyorsunuz; düşünmeyenleri ise bu şekilde tehdit ediyorsunuz. Bana cevap vermemeniz, umurumda olmaz. Ancak hukuka (Av. Suat Ergin olarak)ve forum kurallarına(Forum Yöneticisi sıfatıyla) yazdığınız her mesaja cevap verebilirim.

Alıntı:
“HAYATIMDA HİÇ RÜŞVET VERMEDİM”

Size böyle bir şey isnad etmedim. Verip vermediğinizi bilmediğim için bunu ima dahi etmem.

Ama itiraz ettiğiniz mesajımı biraz daha sakin okur musunuz? Siz hedefe giderken meşru olmayan başka yöntemler kullanıyorsunuz, olaydaki, avukat da başka yöntem kullanıyor. Siz benimkisi masumane diyorsunuz, o avukata sorsanız benimki daha masumane diyecek. Hatta diyecek ki “ Kardeşim 300.000 lira avukatlık ücretine anlaştık, sadece 10.000 liraya adamı tahliye ettim.” Bunlar görece kavramlar…Evrensel hukuk ilkelerinden sapıldı mı, herkes kendisine göre bahane yaratabilir.

Bir avukat arkadaşım bana “ Abi hak ettiğim vekalet ücretini alamıyorum ben de masrafı çok gösteriyorum. Mesela adama Boşanma davası için 750 YTL söylüyorum, kabul etmiyor ama 500 vekalet 250 masraf deyince davayı veriyor” deyince “ Yanlış yapıyorsun masrafın o kadar olmadığını öğrenen müvekkil sana iş verir mi” demiştim. Benim haklı olduğumu aradan 7 yıl geçtikten sonra söyledi. Kendisine göre o da haklıydı.

4- ÖNYARGILIYIM:


Evet size ve sizin gibi düşünen avukatlara karşı önyargılı hatta sonyargılıyım. Nedenlerini yukarıda açıkladım. İşkenceyi savunan herkese karşı önyargılıyım.


Alıntı:
”Birde şunu merak ettim. Eşcinselliğin tartışıldığı forma yazdıktan sonra burada yazmaya başladınız. Oradaki yazdıklarımı mı hoşlanmadınız. Çünkü önyargı ve hakaret seziyorum yaklaşımlarınızda.”


Hangi sözüm hakaret içeriyor? Ben iyi bir avukatım, hakaret etmem.

Eşcinselliğin tartışıldığı forumda da yazdım. Size ve 2 üyeye soru sordum, yanıt bekliyorum. Sadece siz yanıt verdiniz. Orada da yazmaya devam edeceğim. Oradaki yazdıklarınızdan da hoşlanmadım, doğrudur.

Burada yazma gerekçemi mesajımın başında belirtmiştim. Yine yazayım: Siz davet ettiniz.

Saygılarımla
Old 29-12-2007, 20:03   #65
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan Sizin şu yazınızı bir başkası yazsa...

Sayın Av.Suat Ergin,

Değerlendirme hataları içeren yazınızı üzüntü ile okudum.
Öncelikle hangi sıfatla yazdığınızı merak ediyorum. Yöneticimi, Hukukçumu ..??

Yazdıklarınızda forum kurallarına aykırılıktan bahsetmişsiniz, Yönetici sıfatı ile yazdıysanız bunu niçin tartışma formunda yazıyorsunuz, Saygıdeğer diğer yöneticilerin yaptığı gibi özel mesajlarla konuyu görüşün aykırı bir yön var ise kaldırın. Yöneticilik sıfatınızı da hukuki bir tartışmanın içine katan ve diğer meslektaşlarla yapılan yazışmaları da örnek olarak verdiğiniz yaklaşımınız hoş değildi öncelikle bunu belirtmek istiyorum.

Hukukçu kimliğiniz ile yazdıklarınızı da objektif ve sonuca yönelik bulmadım.

1. ÖNYARGILI VE SONYARGILISINIZ : Konuya Kendi ifadenizle önyargılı ve son yargılı yaklaşıyorsunuz. Anlatmaya çalıştığım çok ince bir konu var. Tartışılan konuyu tam olarak anlamak için iyi bir hukuki bilgi, doğru çalışan bir hukukçu mantığı ve hukuk uygulayıcısı olmak gerekiyor:

GAYRİMEŞRULUĞA İZİN VERMEDEN ANCAK GEREKTİĞİ YERDE ÖLÇÜLÜ OLARAK, KİMSEYE ZARAR VERMEDEN, MEŞRU SONUÇLARA ULAŞMAK İÇİN GAYRİMEŞRU SAYILABİLECEK KÜÇÜK HİLELER VE KURGULAR YAPILABİLİRMİ ?

Sorunun ve konunun özü bu.

Bu ince konuyu anlayıp cevap verenlere teşekkür ediyorum evet. Öncelikle zor olan bir konuyu anladıkları için. Sonra dürüst davrandıkları için.

Meslek uygulamasında mutlak dürüstlük ve objektiflik içinde mesleği icra ettiğini bahsettiğim türden hadiselere hiç girmeden meslek icra ettiğini söyliyecek kaç kişi çıkar. Uygulamada herkesin bu türden hilei şeriyeler yaptığı hatta dürüst olmayan çürük elmaların çok daha fazlasını yaptığı bir gerçek değil mi ? Ben fazlasını asla yapmadım düşünmedimde.

Hatta şunu söyliyeyim meslek hayatım boyunca ceza davalarından sırf yalan nedeni ile uzak durdum. Meslek hayatım boyunca aldığım ceza davası toplamı iki elin parmakları sayısı kadar ya vardır ya yoktur. Aldığım davalarda da haklı olduğuna ve savunulmaya değer bir tarafı olduğuna inandığım için almışımdır. Baronun CMK listesinede hiç girmedim. Ceza davalarından dürüst davranan, doğruyu söyleyen avukat çıkarmı..??

Mağdurun hakkını hiçe sayarak sanığın kurtulması için ceza davalarında tüm yollar, olmayan kurgular ve yalanlar denenmiyormu ? Dürüstte olsa ceza davası alan tüm meslektaşlar aldıkları işin gereği inandıklarından ve doğrulardan farklı şeyler söylemiyorlarmı ? Müvekkilim sanık bu suçu işlemiştir suçludur diyen avukat çıkarmı ? Müvekkilim suçlu değildir beraatini istemiyorum diyen avukat çıkarmı ?

SUÇLUNUN KURTARILMASI İÇİN GAYRİMEŞRU YOLLAR VE YALANLAR İSTİSNASIZ SÖYLENİRKEN MEŞRU OLAN SONUÇLARA ULAŞMAK İÇİN BİR KISIM KÜÇÜK HİLELER KURGULAR DENENEBİLİRMİ ? SÖYLEDİĞİM BUYDU ?

Kendinini zorlayarak konuyu anlamaya çalışanlar ve anladıktan sonra katkıda bulunanlara teşekkür ediyorum. Ama önyargılı ve sonyargılı olarak, yazdıklarımı dünya görüşü zannedip anlamadan empati yapmadan katı bir görüş sergileyenlerin fikirlerinede karşı çıkıyorum. Hatta bu kişilere biraz sitemde ediyorum. Çünkü önce söylediğimi bir anlayın sonra katıda olsa cevap yazın. Deyin ki şunu demeye çalışıyorsunuz anladım ancak hayır katılmıyorum. Katil serbest kalsın ama hırsızlık suretiyle elde edilen delile karşıyım. Bunu demeye kimsenin dili varmıyor zira katilin serbest kalmasının savunulabilir bir yanı yok. Ancak dolaylı olarak bu sonucu sağlayacak fikirler savunulmaya devam ediliyor.


2. KAVRAM KARGAŞASI İÇİNDE OLDUĞUM İDDİASI Kavram kargaşası içinde değilim. Hukukçu sıfatını her avukata verdiğim nerede yazıyor. Hukukçu tanımı yapmış değilim bu formda. Ancak tartıştığımız konu hukuk uygulaması konusunda bilgi sahibi olmayı gerektiren bir konu. Armağan beyin yaşadığı elinde ki rüşvetin belgesini ücret belgesi olarak sunmanın zorunluluğunu ancak avukatlar bilir. Hukukçu takılmak ifadesini uygulama zorluklarını bilmeden suçlayarak yaklaşanlar için kullandım. Birazdan Sayın Gemici konusunda tekrar döneceğim bu konuya.


3. ÜSLUBUN FORM KURALLARINA AYKIRI OLDUĞU İDDİASI. Örnek olarak Sayın Özge YÜCEL e yazdığım bir cümleyi almışsınız. Sayın Özge YÜCEL in yazdıklarını takip ediyor ve takdir ediyorum. Konunun başından itibaren konuyu anladı, yazdığı mesajlarda, küçük hileler kullanılmaması halinde oluşacak sonuçları vicdanı kabul etmedi, küçük gayrimeşrulukların yasal yönlerini araştırdı. Duruşmada söylenen yalanın çapraz sorgu yönteminde zaten var olduğunu, hırsızlık suretiyle elde edilen delilin hırsızlık olmadığını savundu. Bende kendisine özün farkında olduğunu oluşacak olumsuz sonuçları da vicdanının kabul etmediğini söyledim. Bu yaklaşımının da iyi bir hukukçu yaklaşımı olduğunu söyledim.

Sayın Gemici ye yazdığım mesaj konusunda: Sayın Gemici bir mesajında İlk mesajımdaki dolandırıcıyı bir köşede sıkıştırdım ifadesini alarak sitenin ayağa kalkması gerektiğini söyledi. Anlamadan sanki zorba bir yöntem ve hukuka ayıkırı bir davranış içinde olduğum düşüncesine kapıldı. Bende sitem ettim. Hukuk uygulamasındaki zorlukların ancak uygulayıcılar tarafından iyi bilineceğini söyledim. Evet tekrar ediyorum Hukuk bir bütündür, teorisiyle, uygulamasıyla ve tüm zorluklarıyla. Uygulamayı bilmeden fiili zorlukları bilmeyen kişi çözümde öneremez.

Pasta yesinler diyen kraliçe, kraliçe takılıyor, hukukun tüm yönlerini bilmeden sadece kavramsal boyutta hukukun üstünlüğü diyende HUKUKÇU TAKILIYOR.

Örneğin İstanbulda bir bayan meslektaş dolandırıcı olan bir borçlusunun ofisine jeeple geldiğini söyledi. Kafasına müthiş takılıyordu ve geceleri kalkıp siteye sorular yazıyordu. İşte bu arkadaş dolandırıcıdan parayı tahsil edecek bir nokta bulduğunda bir köşede sıkıştırdım diyecektir. Çünkü borçlu kaçıyor kaçan kovalanır bir köşede sıkıştırılır ya da kaçamayacak hale getirilir veya yakalanır her ne ise orada o ifade uygundu onu yazdım. Sadece bir ifadeye dayalı olarak kişinin zorba, mafya olduğu izlenimini uyandıracak bir yaklaşım doğru olmasa gerektir.

Size karşı davranışıma gelince, eşcinsellerle ilgili forma yazdıktan sonra bu tarafa geldiniz. Yazdıklarım hoşunuza gitmedi, olabilir ancak eşcinselliğin savunulması ve meşrulaştırılması anlamına gelecek yazılarda benim hoşuma gitmiyor. Ben net fikrimi söyledim bıraktım.

Bu forumda yazdığınız ilk mesajınız şu şekilde :


Alıntı:
Sayın Mustafa ÖZCAN,

Bana bir hususu daha net açıklayabilir misiniz? Armağan Bey'in anlattığı olaydaki rüşvet veren avukatı haklı bulduğunuzu sanıyorum.
Haklıysa neden?

Saygılarımla


Neden durduk yere Rüşvetçi avukatı haklı bulduğumu sandınız ?? Benide aynı kefeye koyulmuş gibi hissettirerek gerdiniz..??

Yine devamındaki mesajda ise
Alıntı:
Sayın Mustafa ÖZCAN,

Sizin yazdıklarınızla, olaydaki avukatın davranışları arasında bir fark göremiyorum.

Sizin yazdıklarınızdan bazı alıntılar:
1. No.lu Mesaj:
yazdınız. Rüşvetçi avukatla aynı düşündüğümü vurguladınız vurgulamaya çalıştınız. Rencide olmam doğal değilmidir.?


Daha soru sorarken hazırlık içinde olduğunuzu ve bir yerden sert bir yaklaşım içine gireceğinizi hissettim. Zira diğer formda da aynı şekilde soru sordunuz. Soru orda da maksatlıydı kısa yoldan fikirleri çürütmeye yönelikti. Ancak oradaki cevap arzu ettiğiniz zemini oluşturmadı. Çünkü cevap doğru bir cevaptı.


Bu kez bu formda arzu ettiğiniz, alt etme, fikirleri çürütme düşüncenize, alt yapı oluşturacak bir arayış içine girdiniz. Ben bunu sezdim öngördüm. Sorularınızda bu yönde maksatlı idi. Sizin yazdıklarınızı ve benim yazdıklarımı okusun arkadaşlar. Sizin edanızdan, Forum yöneticiliğini de kullanarak alt etme ve dışlama arzusu içinde olduğunuz hissediliyor.


Kafamdaki yönetici profili OLGUN,OBJEKTİF,SABIRLI,OLUMLU,YAPICI...



4. MAKYAVELİZM İDDİASI. Niye olayı bir dünya görüşü tartışmasına getirdiniz anlamadım inanın. Ben bulunduğum tüm ortamlarda makyavelist yaklaşımlara şiddetle karşı çıkan bir yaklaşım içerisinde olmuşumdur. MAKYAVELİZM KARŞISINDA HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ ÖLÜMÜNE SAVUNURUM. İLK MESAJIMDAKİ DOLANDIRICININ DOLANDIRARAK GETİRDİĞİ PARAYI İÇİNE SİNDİREMEYEN BİR İNSAN VAR ALACAK TAHSİL EDECEK OLSA BİLE, HER YOL MUBAH DİYİP O PARAYI DERHAL ALMAM LAZIM AMA TEREDDÜDE DÜŞTÜĞÜMÜ ORADA YAZDIM.


Konu son derece basit ama bir o kadarda ince bir konu, daha dikkatle eğilerek anlamaya çalışmak yerine önyargılı ve son yargılı olursanız kırar dökersiniz.

Son olarak başka formlardaki kızgınlığınızı başkalarına olan birikiminizi, haksız bir şekilde bana yöneltmeyin lütfen,

Son birkaç günüm bu tartışma endeksli geçti. İncittiğim kırdığım arkadaşlar var ise kendilerinden özür dilerim. Siz de dahil Sayın Ergin, Hepimizin vakti değerli, ilgilenmemiz gereken önemli işler var. Her sorulana ve yazılanada cevap yazamayabilirim.

Saygılarımla...
Old 30-12-2007, 10:01   #66
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan fikirbay
Sanırım “gerçekliğe” ve “açıklığa” bağlı kalmak ve nihai amaç “iyiye, doğruya, güzele” varmak olmak kaydıyla hilenin kabul edilebilirliğini öne sürebiliriz.

Kastım odur ki, “gerçekleri” saptırmadan, yani gerçeklere bağlı kalarak ve açıklığı terketmeden, yani gizliliğe sığınmadan ve kamusal yarar açısından hukuka uygunluk anlamında, iyinin, doğrunun ve güzelin hedeflendiği kanıtlanabilir ve kamu vicdanında kabul edilebilir olduktan sonra neden olmasın.

Çocukluğumuzdan beri izlediğimiz filmlerde veya okuduğumuz romanlarda veya gerçek hayatta, daima, onlar da hile yapsalar veya gereğinde cana kıysalar bile iyilık, doğruluk ve güzellik için mücadele ettiklerine inandığımız kahramanları alkışlamıyor muyuz?

Bence bu noktada önemli olan; hile yapılsa bile, hile yapıldığının üstü örtülmeden gerçeklerin ortaya konulabilmesi ve hileye başvurulmasındaki amacın ne olduğunun ve hileye niçin başvurulduğunun açıklanabilmesi de yasal anlamda meşrulaştırılarak kamu vicdanınn tatmin edilebilmesidir.

Gerçeklerin üstü örtülmesin de, varsın hukuki sonuçlara hileli yoldan da erişilebilsin. Hem, suçlu ve borçlu açısından hukuk zaten geçerli değildir ve hukuk (kurallar) sadece ona uyma arzusunda olanların önünde engel teşkil edebilir.

O halde, suçlular ve borçlular da bu şekilde biraz korkutulabilmeli ve bu dünyada tek akıllının sadece kendileri olduğunu zannetmekten vazgeçirtilebilmelidir. Borçluların ve suçluların, hile kullanmanın sadece kendilerine özgü bir ustalık olmadığını, toplumdaki diğer insanların da hile ve kumpas hazırlama kabiliyetlerinin esasen bulunduğunu ve iyilerin, enayi, ahmak veya aptal oldukları için değil, sadece iyiden, doğrudan ve güzelden hoşlandıkları ve hukukun üstünlüğüne inandıkları için kötülüğe başvurmak istemediklerini en demokratik, en açık ve hukuka en yakın yoldan anlayabilmeleri için de bu durum elbette hoş görülebilir.

Toplumun, gerçeklikten ve açıklıktan zerre kadar taviz verilmemesi kaydıyla, hukuka yardımcı hilelere izin vermesiyle, suçlular ve borçlular pabucun pahalı olduğunu daha bir güzel anlayacaklardır.

Muvazaadan farklı bir unsur olarak “hileyi şeriye” (yasalara uydurularak hile yapılması) benzeri bir uygulamanın “gerçeklik” ve “açıklık”tan asla sapılmadan, yapılan hile inkar edilmeden ve yapılan hiçbir şeyin üstü örtülüp örtbas edilmeden meşrulaştırılabilmesi halinde, sanıyorum ki toplum (kamu) bundan zarar değil yarar görecektir. Şimdilik bu kadar

Burada tartışılan konunun özüne uygun bir yaklaşım tartışmanın buradan devam etmesi gerektiği düşüncenisndeyim.

Saygılarımla...
Old 30-12-2007, 14:41   #67
fikirbay

 
Mutlu hukuki durum ve fiili durum

Yıl 2003...

Türk Hukuk Sistemi ile "gerçek anlamda" ilk kez tanışıyorum ve hukukçu kimliğim yok.

Öksüzün, yetimin parasının çarçur edilmesine daha fazla katlanamayarak, yurtdışında 5.000 Euro maaşla diplomatik görevli iken (ve eşim de yurtdışında benim görevli olduğum şehire yakın bir şehirde 4.000 Euro maaşla diplomatik görevli iken, yani hanemize ayda 9.000 Euro helal kazanç girerken) idari girişimlerimden ümidimi keserek Savcılığa ihbarda bulundum. Tabii ki derhal afaroz edilerek çarmıha gerildim. Elbette uzun vadeli bir mücadeleye hazırlanmış olarak adımlarımı atmıştım ve maraton koşmaya hazırdım. Hukuki, ekonomik, sosyal v.s. imkanlarımın uzun soluklu bir mücadeleye yetip yetmeyeceğini gözden geçirerek ve büyük ihtimalle o günden sonra tarafıma yönelecek baskı ve sindirme yöntemlerine karşı koyabileceğime inandıktan sonra girişmiştim işe.

Mücadeleye girişmeden evvel en başta eşimin rızasını almıştım. Benim ölçülerime göre "pek çok vatandaşımıza nazaran" benim tuzum kuruydu ve toplumda belirli sorumluluklar üstlenmiş bir birey olarak bu görev "dürüstlük ve iyiniyet adına" şahsıma düşerdi. Eşime bunu anlattım. Aylık 9.000 Euro kazanmanın rahatlığı ve eşimle ayrı şehirlerde çalışıyor olmanın zorunluluğu nedeniyle iki arabamız vardı. Nedenini anlayacağınızı umarak ve temsil görevi yaptığımızı vurgulayarak aylık 9.000 Euro kazandığımız o dönemde arabalarımızın markalarının Mercedes (benimki 500SE ve eşimin ki C240) olduğunu utandırılma riskini göze alarak buraya yazmak istiyorum. (Evimizden işe gidip gelebilmek için otobanda her gün yaklaşık 100 km civarında bir yol katetmek zorunda olduğum için, sırf temsil değil, güvenlik açısından da büyük bir arabayı tercih etmiştim.)

Savcılığa ihbarda bulunmayarak (şahsi menfaatlerime zarar vermediği için) olan bitene göz yummaya devam edebilirdim. İhbarı yanlışlıkla değil, bilerek ve isteyerek, taammüden yaptım.

Beni altı ay içerisinde merkeze çektiler. Eşimin de kısa süre sonra bir bahane ile merkeze çekilmesi hesaplarıma dahildi. O olmadı.

Ankara'da görülen iptal davamın tetkik hakiminin bir arkadaşı eniştemin emir ve komutası altında özel kuvvetlerde görev yapmış olduğundan ve dava dosyamı getirterek huzurumuzda inceleyip beni dinledikten sonra (eniştemle onun bürosuna ziyarette bulunmamızın amacı, yurtdışından geldiğim için davamın seyri hakkında bilgi edinmek ve gerçekleri birinci elden birilerine -kim olursa olsun- anlatabilmekti) eniştemin yemek davetini kabul etmişti ve iptal davama bakan tetkik hakimini de eniştemin verdiği yemeğe davet etmişti. (Yemek davetinde bulunan eniştemin amacı olumlu etki yaratabilmekti.)

Ben yemeğe katılmamaya karar verdim ve davama bakan tetkik hakimi ile bir yemekte bir araya gelmemin etik olarak doğru olmadığını ve eniştemin de benim yokluğumda benden habersiz davama yönelik herhangi bir adım atması halinde hakkımı ona helal etmeyeceğimi söyledim.

Yemek gerçekleşti ve anlaşılan oydu ki, eğer racona uyulursa dava kazanılacak durumdadır. Ama ben racona (fiili duruma) uymuyordum ve uymak niyetinde de değildim. Kaderime razı olmak benim için daha ferahlatıcı idi.

Daha sonra avukatımla birlikte (hayatımda ilk kez bir bir dava nedeniyle) Ankara Adliyesi'ne gidişimde, Özel kalem'de görevli memurları, esasen kendilerine ait olan ve kendilerinin yapması gereken işleri yapması için avukatıma talimat verirken gördüğümde, olaya itiraz ederek Kalem Müdiresi Hanımefendi ile tartışmaya başladığımda, avukatım kolumdan çekerek beni odadan koridora çıkardı ve bana; "istersen sen adliyeye gelme, böyle daha hayırlı olacak" dedi. Avukatlığa başlamadan önce 5-6 yıl savcılık yapmış olan avukatıma haklısın dedim. Fiili duruma ayak uydurmam mümkün olmuyordu. Adliyeye ilk girişimde avukatımın haklarını savunmaya kalkışmıştım ??? Tam bir komedi... Bunları şunun için yazıyorum; Meşru olan sonuca gayrimeşru yollardan ulaşmanın doğru olup olmadığını tartışırken, içinde bulunulan ortamın seviyesi ve meşruiyetin orada ne kadar geçerli olduğu büyük önem kazanıyor.

2003 başında, eniştemin yemek davetini kabul edip dosyama bakan tetkik hakimi ile aynı masada yemek yeme imkanını teptiğim dava süründü, süründü ve şimdi AİHM'e götürdüm. Tam 5 yıl... Şikayetçi miyim? Hayır, çok mesut ve bahtiyarım. İlkelerimden taviz vermedim. Kimse anladı mı peki bunu? Hayır, vız geliyor insanlara. Ama, ben de zaten insanlar beni takdir etsinler ve benden razı olsunlar diye böyle yapmadım ki.

Şu kadarını söyleyeyim; benim merkeze haksız çekilme davamda öne sürdüğüm en önemli savlar arasında olan ve kararda hiç değinilmeyen iki ayrı konuda, hırsımdan bir meslektaşımın 9 ayrı davasını ücretsiz üstlenerek, benim davama bakan aynı Yüksek Mahkemeden, benim için de emsal niteliğinde olan, iki ayrı karar elde ettim ve bunları AİHM'ne yolladım.

AİHM kararı çıktığında, kısmetse, bu sitede sizlerle özel olarak paylaşacağım sonucu.

Sayın Gemici'nin durumunu en iyi anlayanlardan biri olduğumu düşünüyorum. Sayın Gemici, benim gözümde dürüst, bilgili, bildiğini bilen, çok iyiniyetli, düzgün ve hassas terazisi sağlam olan bir insan. Sayın Özcan'ın ne kastetmek istediğini de çok iyi anlıyorum, hukuk sistemimizi iyice tanıdıktan sonra.

Şunu öneriyorum:

Tavır koymayalım, fikir koyalım.

Ne olur, empati yapalım ve birbirimizi anlama gayreti içinde olalım. Bizler iyi insanlarız ki, vaktimizi karşılıksız olarak bu konulara hasredebiliyoruz. Gönlümüzü ferah tutalım. Birbirimizi incitmeyelim.
Old 30-12-2007, 17:08   #68
korayoz

 
Varsayılan

sayın mustafa özcan burada suç teşkil etmeyen ancak dürüst bir davranışta sayılmayacak yöntemlerden bahsederek konuya girmişti. konu bir anda işkenceye kadar geldi. keşke konu oradan devam etseydi. benim kendimce çıkardığım sonuç bazı doğruları bulmak için beyaz yalanlara başvurulabilir. ancak işkence gibi insanlık dışı bir yönteme başvurulmasını meşrulaştırmak ancak keyfiliye yol açar. hukuktan ayrılmamak en doğrusu ancak bazen başka hiçbir çare kalmayabilir. onlarda hayatta belki hiç karşınıza çıkmayacak kadar istisnadır, tartışmak bile gereksizdir.
Old 30-12-2007, 17:31   #69
Gemici

 
Varsayılan

Sayın korayoz,
hukuk ve hukuk devleti gebelik gibidir; ya vardır ya yoktur. Biraz gebelik olamıyacağı gibi, biraz hukuk ve hukuk devleti de yoktur. Başka çare yok biraz hukuktan ayrılayım dediğiniz andan itibaren hukuk dışına çıkarsınız. Çıktığınız andan itibaren de keyfiliğin önü açılmış olur. Son durak olarak kendinizi hukuka olan güvenin ve hukukun bağlayıcılığının kalmadığı bir yerde bulursunuz.

Saygılarımla
Old 30-12-2007, 17:41   #70
korayoz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın korayoz,
hukuk ve hukuk devleti gebelik gibidir; ya vardır ya yoktur. Biraz gebelik olamıyacağı gibi, biraz hukuk ve hukuk devleti de yoktur. Başka çare yok biraz hukuktan ayrılayım dediğiniz andan itibaren hukuk dışına çıkarsınız. Çıktığınız andan itibaren de keyfiliğin önü açılmış olur. Son durak olarak kendinizi hukuka olan güvenin ve hukukun bağlayıcılığının kalmadığı bir yerde bulursunuz.

Saygılarımla
bencede öyle zaten size katılıyorum .
Old 30-12-2007, 18:35   #71
fikirbay

 
Varsayılan tartışmanın nasıl bir zeminde yapıldığı da önemli

Tartışmayı yaparken, bir "Hukuk Devleti" kavramı kullanıyoruz, ancak sanırım yanılsamaların veya anlaşmazlıkların bir kısmı da farklı zeminler baz alınarak konunun tartışılıyor olmasından kaynaklanıyor.

"Hukuk Devleti" derken kimimiz Türkiye'yi baz alıyor ve zihninde Türkiye'deki hukuku (hukuk sistemini veya hukuk mekanizmalarının işleyişini) canlandırarak örnekler veriyor ve yorumlarda bulunuyor, kimimiz de belki başka ülkelerdeki uygulamaları...

Konuyu tartışırken istisnasız hepimiz "Türkiye'de geçerli olan hukuk uygulamalarını ve anlayışını baz alarak" mı fikirler koyuyoruz.

Örneğin, bir Devlet düşünün ki, oligarşik veya monarşik yapıda iken İngiliz sömürgesi haline gelmiş olsun, ama, önceki devlet yapısına göre, sömürgelik döneminde "hukuk devleti" kavramına daha uygun bir yapılanma ve uygulama mevcut olsun, ancak bir yandan da İngiliz idaresinin koyduğu hukuk kuralları o ülkenin halkının çıkarlarına (kamu yararına) uygun değil de, tümüyle İngiliz çıkarlarına uygun olsun. Bu şartlar altında, o ülke halkının hukuk kurallarına uyması ve hukuk devletine saygı göstermesi demek, İngiliz çıkarlarına hizmet edilmesi demekse, hukuk kurallarına uymayan halkı kınamamızın bir anlamı olabilir mi?

Bir başka örnekle konuyu daha da açarsak, hukuk devleti adı altında hukuk kuralları geçerli denilmesine rağmen, kurallar belirli bir oligarşinin hizmetinde ise ve halk da bunun farkında ise, bu tip bir ülkede hukuk kurallarına ve devletine saygıyı nasıl uyandırabiliriz?

Konuya bu açılardan bakıldığında, hangi zeminde ve hangi tasavvurlarla tartıştığımız önemli bence.
Old 01-01-2008, 10:26   #72
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Değerli Arkadaşlar,

Soruyu biraz daha daraltıp somutlaştırmak istiyorum. Tartışması ve anlaşılması daha kolay olacak.

Hukukçu kimliğini haiz kişi, meşru sonuçlara ulaşırken yasalarca suç sayılmayan ancak etik olarak yanlış olan gayrimeşru diyebileceğimiz yöntemler deneyebilirmi ?

Hukukçu Kişi, suç teşkil etmeyecek düzeyde olmak kaydı ile:

YALAN, HİLE, KURGU, OYUN, KORKUTMA, BASKI

gibi etik olmayan yöntemleri doğruya ulaşmada araç olarak kullanabilirmi ?

Saygılarımla...
Old 01-01-2008, 12:01   #73
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Korkutma ve baskı tek başına suç oluşturan eylemlerdir, suç olmaması gibi bir durum düşünülemez. Hakkını almak için dava açacağı yönünde korkutma ise korkutma değildir zaten.
Old 02-01-2008, 13:38   #74
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Çünkü bu forumu çocuklar okumasa bile, pırıl pırıl genç hukuk öğrencileri; stajyer avukatlar; avukatlar ve belki de daha önemlisi THS ziyaretçileri okuyup, olumsuz etkilenebilirdi. Şunu düşünmelerini istemiyorum: Hukuk sitesinde hukuka aykırı ifadeler geçmesine rağmen kimse sesini çıkarmıyor.
Saygılarımla

Sayın Av. Suat Ergin;

Ben de aynı kaygılarla, bu mesajın yayınlanmasına nasıl tahammül edildiğini hayretle takip etmekteyim. Sitemize soru soran "konuklar" dahi sıkıntılarını nasıl aşacaklarını sorarlarken, bu sorunu hukuk dışı bir yolla aşabileceklerini sormazken bir meslektaşımızın bunu sorması açıkcası beni üzdü.

Tartışılan soru, "meşru bir hakkın kazanılması için gayrimeşru yollara başvurulabilir mi?" iken daha sonra "suç olmaması kaydıyla" diye bir açıklama düşülüyor. Böylelikle de "suç olmayan gayri meşru hareketler" diye yeni bir kategori yaratılıyor...

Bir hakkın hukuk yoluyla aranmasındaki usul, USUL YASALARINDA BELİRTİLEN USULDÜR.

Meşru olan bir hakkı, örneğin bir kambiyo senedini, tahsil eden kişilerin varlığı da hepimizin malumudur!!!



Alıntı:
Eski TCK
KENDİLİĞİNDEN İHKAKI HAK EDENLER

MADDE 308 - Bir kimse Hükümete müracaata muktedir olduğu ahvalde iddia eylediği bir hakkı istihsal maksadiyle eşya üzerinde kuvvet sarfiyle kendiliğinden hakkını ihkak ederse otuz liradan elli liraya kadar ağır cezayı nakdiye mahkûm olur.
Eğer fail eşya üzerine değil de şahıslara karşı tehdit veya şiddet istimal etmiş olursa bir aydan bir seneye kadar hapis ve elli liraya kadar ağır cezayı nakdiye mahkûm olur.
Şiddet silah ile veya dövmek veyahut yaralamak ile vuuka gelirse işbu dövmek veya yaralamaktan dolayı 456 ncı maddenin birinci fıkrasında beyan olunan ahvalden daha ağır bir netice husule gelmediği takdirde hapis iki aydan ve ağır cezayı nakdî kırk liradan aşağı olamaz.
Cürmün faili hakkını ispat ederse göreceği cezanın dörtte üçü kadarı indirilebilir.
Resen takibi iktiza eden diğer bir cürüm dahi birlikte irtikâp olunmamış olmak şartiyle bu maddede beyan olunan cürümden dolayı takibat icrası şahsi dâva ikamesine bağlıdır.

Alıntı:
Yeni TCK
MADDE 150 - (1) Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
Old 02-01-2008, 13:48   #75
korayoz

 
Varsayılan

sayın mustafa özcan da zaten bu yöntemlere başvurmak doğrumudur diye bu başlığı açmıştı. bu şekilde tepki göstererek değil de en azında doğru değildir veya etik değildir gibi cevaplar yazılsa buradaki kişilerin birbirini kırmaması açısından daha doğru olmaz mı. bunlar sürekli piyasada görülen şeyler bunları inkar etmenin de bir amacı yok sonuçta.
Old 02-01-2008, 14:47   #76
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan korayoz
sayın mustafa özcan da zaten bu yöntemlere başvurmak doğrumudur diye bu başlığı açmıştı. bu şekilde tepki göstererek değil de en azında doğru değildir veya etik değildir gibi cevaplar yazılsa buradaki kişilerin birbirini kırmaması açısından daha doğru olmaz mı. bunlar sürekli piyasada görülen şeyler bunları inkar etmenin de bir amacı yok sonuçta.

Sayın korayoz;

Elbette ki, amacımız kimseyi kırmak ya da incitmek olamaz. Ben "bu yöntemlere başvurmak doğru mudur" sorusuna, "dorğu değildir" diye cevap verdim ve böyle bir sorunun bir avukat tarafından sorulmasının dahi doğru olmadığnı düşündüğümü de ifade ettim.

"piyasada görülen şeyler..." ise "olan" ile "olması gereken" kavramlarını tartışmayı gerektirir. "olan'la, olması gereken" arasında her zaman fark olabilir. olan'ı inkar etmemekle "olan'ı" "olması gereken" olarak kabul edip desteklemek arasında dağlar kadar fark vardır.

Esasen HUKUKUN da asli amacı olanla, olması gereken arasındaki farkı ortadan kaldırmaktır. Hukukun koyduğu müeyyideler olması gerekenden farklı olan davranışlar içindir.

Bir davranışın herkes tarafından benimsenmesi dahi, bu "olan'ı" "olması gereken" kılamaz.

Sizin "piyasa" diye tabir ettiğiniz olgu, biz hukuk uygulayıcıların faaliyet alanıdır aslında.
Üzülerek belirtmek gerekir ki; hepimizin kulağına "piyasa avukatı" diye bir tabir çalınır olmuştur. Hiç bir avukat sınıflandırılmayı hak etmez, sınıflandırılamaz da. Avukatlık saygın bir meslektir. Avukat hukuka uygun hareket eder. Hukuka uygun davaran tek bir avukat olmasa da bu kural değişemez.

Avukatlık mesleğinin saygınlığı, hukuka saygıyla birebir ilişkilidir. Ve avukatlık mesleği -maalesef- günbegün itibar kaybetmektedir.

Müvekkillerin ve müvekkil adaylarının avukattan beklentileri farklılaşmış durumdadır. Yine benim çok rahatsızlık duyduğum "iş bitirici avukat" diye bir tanımlama kulaktan kulağa yaygınlaşmaktadır.

Özetle belirtmek gerekirse, tepkinin sebebi piyasada olanları inkar etmekten değil, piyasada olanlardan haberdar olup bundan rahatsız olmaktan kaynaklanmaktadır.

Kaldı ki; hiçbir meslektaşıma ve site üyesine kişisel bir tepkim söz konusu olmayıp, "düşünceye" katılmamaktayım.


Saygılarımla,
Old 02-01-2008, 15:27   #77
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Aslında sorunun, soruluş tarzında hata var ve bu nedenle bunca tepkiye neden oluyor diye düşünüyorum.

Öncelikle vurgulamak gerekir ki, meşru olan sonuca gayrimeşru yollardan ulaşılmaz. Gayrimeşru yoldan elde edilen sonuç, hukuka uygun görünse bile, gayrimeşrudur.Apaçık, yahut gölgeli, farketmiyor.

Gayrimeşruluğun tanımı iyi yapılmalı. Tanığa/sanığa duruşmada apansız yöneltilen, -bilgiye dayanan yahut biliyormuşçasına yöneltilen- sorudan sonra doğruya ulaşılmasında gayrimeşruluk yoktur. Buna gayrimeşru yöntem değil, olsa olsa "yöntem" denibilebilir. Aynı yöntemi ceza yargıçları sık sık uygular, sakin sakin soru soran yargıç, beklenmedik bir anda öfkeli bir ses tonu -çileden çıkacakmış görüntüsü vererek- kızmaya başlayabilir. Sanığa hakaret etmediği yahut tehdit etmediği sürece, yargıcın meşru amacının yolunda, gayrimeşru davrandığından söz edilebilir mi?

Dolandırıcı borçlunun "köşeye sıkıştırılması" kavramında da köşeye sıkıştırma hukuk süreci çerçevesinde gerçekleşmişse, -ardı ardına konan mevduat blokeleri, taşınmaz ve taşınır hacizleri, muhafazalar vs vs- gayrimeşruluktan söz edemeyiz. İİK ve ilgili mevzuat çerçevesinde uygulanan yasal adımlar, ödememek için direnen borçlunun "köşeye sıkışmasına" -özür dilerim, bu tabir benim de hoşuma gitmiyor, soruda böyle geçtiği için devam ediyorum- neden olmuşsa, İİK nın anlam ve amacı da borçlu olunan bir değeri alacaklısına teslim etmeyi hedeflediğine göre, gayrimeşruluktan söz edilemez.

Ancak zorlu sürecin neticesinde, tahsil aşamasında, dolandırıcı borçlunun, 3.bir kişiyi dolandırarak borcunu ödemek amacıyla, tahsil makamı olarak alacaklı vekiline gelmesi hali söz konusu olduğunda -ki en zorlu soru da bu kanımca- nasıl davranılması gerektiği sorusu, bence zor ve yanıtlanması gereken bir soru. Hiç kimse şu ana dek bu sorunun yanıtını -bilebildiğim kadarıyla- vermedi.

Bu noktada düşününce aklıma öncelikle "üst haczi" kavramı geldi. Üst haczi uygulanan borçluların üzerinden çıkan para veya artı değerlerin kaynağının ne olduğunu sorgulamıyoruz. Hatta "bu bana ait değil, falancanın" dendiğinde dahi, "menkul menkulü elinde bulunduranındır" kuralından hareketle, el koyuyoruz. Burada yasa bir pencere açıyor ; "Borçlunun elinde haczedilen" ve lehine istihkak iddiasında bulunulan üçüncü kişiye dava açma hakkı tanıyor. Sorudaki gibi bir diyaloğa ise yanıt vermek yine de güç. Dolandırıcılığı meslek edinen bir borçlunun yapacağı ödeme , eninde sonunda bu şekilde olacak, doğrusu. Bunu apaçık söylemesine gerek bile yok bu açıdan yaklaşırsanız. Öyleyse bizim de, alacaklı geldiğinde şunu sormamız gerekir "Borçlun bir dolandırıcı mı?" ve "Hayır, yalnızca ödeme kudreti yok" yanıtını aldığımız borçlulara takip açmamız gerekir (Dolandırıcı olmayan masum borçlulara takip başlatıp, dolandırıcı borçluları, elde edilecek semerenin de dolandırıclık ürünü olduğunu öngörüp takip riskinden bağışık kılma ayrıcalığı???) . Üstelik en başta kendi alacaklarının ödenmemiş olmasının öfkesini taşıyan alacaklılardan alınacak yüzdesi yüksek yanıt da "Elbette, paramı ödemedi, sorulur mu!" olacaktır. O zaman borçlunun bir dolandırıcı olduğu kabulüyle başlayacak icra takip sürecinden bir gün elde edilecek olan karşı vekalet ücretinin de kara -dolandırıcılık ürünü- olduğunu kabul ederek, "Hayır, ben bir dolandırıcı aleyhine bu ve benzeri nedenlerle takip başlatmam!" mı diyeceğiz..? Bu soyut soruya derhal, tereddütten arınmış bir yanıt veremedim ve veremiyorum doğrusu, zihnimde mizaha dönmeye başladı, kafam giderek karışıyor...

Saygılarımla...
Old 02-01-2008, 19:05   #78
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Bu soyut soruya derhal, tereddütten arınmış bir yanıt veremedim ve veremiyorum doğrusu, zihnimde mizaha dönmeye başladı, kafam giderek karışıyor...

Saygılarımla...

...
Old 02-01-2008, 19:33   #79
ahmetismail

 
Varsayılan

ben konuyu yeni okudum ama görünen o ki konu sınırları ve başladığı yeri aşmış.
ilk baştra iyi bir konu gibi geliyor bana ama daha sonra konu başlığı ve bu konuyu açan av. meslektaş hakkında yapılan yorumlar bir hayli dikkatimi çekti.
özellikle de meslektaşın bu kıonuda verdiği örneklere yapılan yorumlar çok ilginç
hem de gayri meşru yollarla elde edilen sonuşların da gayri meşru olacağı yönündeki sözüm ona "idealist" yorumlar yapan üyelerin böyle bir konuyu açtığı için meslektaşlara saldırıyor olması çok büyük bir çelişki olduğunu gördüm. neyse şimdi benim yapacağım yorumların da işi çığrından çıkaracağını düşünerek kesiyorum
Old 02-01-2008, 19:34   #80
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:

Alıntı:
Öncelikle hangi sıfatla yazdığınızı merak ediyorum. Yöneticimi, Hukukçumu ..??
Sayın Mustafa ÖZCAN,

Tabii ki Av.Suat Ergin olarak yazdım. Forum Kurallarına aykırı olan ifadeler için, Yönetici sıfatını da kullanabilirim. Bundan önceki mesajımda açıklamıştım zaten. Forum Yöneticileri, THS’nin maaşlı memurları değildir. Herkesin görüş belirtme hakkı bulunmaktadır. Bir konuda haklısınız. Yöneticilik görevimi ihmal ettiğimin farkındayım. Aksi takdirde sizin işkenceyi öven yazınızı ilk gördüğüm zaman silmem gerekirdi. Daha önce de birkaç üye buna benzer mesaj yazınca silmiştim. Ancak siz o kadar yoğun yazıyordunuz ve o kadar çok cevap aldınız ki; silersem diğer üyelerin yazdıkları da anlamsız kalacaktı. Ben de forumu geç okumuştum. Ancak şunu da ifade edeyim ki; ben Yönetici olmadan önce bu ve benzeri konularda çok daha sert tavır alıyordum. Eski mesajlarıma denk gelirseniz(2 yıl kadar önceki) ne dediğimi anlarsınız. Kısaca, Forum Yöneticisi olmam sizin lehinize bir durumdur.

Bu arada tekrar anımsatayım: Bir foruma mesaj eklediğinizde, o forumu izleyenlerin posta kutusuna otomatik olarak mesajınız gitmektedir. Cevap verdiğim bu mesajınızı değiştirmişsiniz ama değişiklikten önceki hali izlemeye alan üyelere gitmiş oldu.


Alıntı:
‘Son olarak başka formlardaki kızgınlığınızı başkalarına olan birikiminizi, haksız bir şekilde bana yöneltmeyin lütfen,’

Sizin şahsınıza karşı bir önyargım bulunmamaktadır. ‘Başka forumlarda’ size kızdığımı anımsamıyorum. Bu ‘kızgınlık’ ve ‘birikim’den neyi amaçladığınızı da bilmiyorum. Ama gerçek olan şu var ki; bir forum konusu tartışılırken kullanmamanız gereken bir üslup.

FORUMUN KONUSU HAKKINDA UYUŞMAZLIK:

Siz bu forum konusunu belki başka bir saikle açtınız. Çünkü ilk mesajınızda daha çok ‘borçludan nasıl para tahsil edilir’ konusunu işliyordunuz. Ancak kullandığınız kavramlar özellikle ceza hukukuna ait kavramlar olunca konu ‘yasak sorgu yöntemleri’ ve ‘hukuka aykırı elde edilen deliller’ sorununa dayandı. Siz bu konularda mesaj yazan üyelere de yanıt vererek, resmen işkenceyi övdünüz.

Forumun masumane bir konu olduğunu düşünen üyeler varsa şimdi alıntısını yapacağım bölümleri tekrar okusunlar lütfen:

15.No.lu mesajınızdan alıntıdır:

Alıntı:
ESAS MESELE YASALARIN YETERSİZ KALDIĞI YERLERDE MEŞRU SONUÇLARA ULAŞMAK İÇİN GAYRİMEŞRU YOLLAR KULLANILABİLİRMİ. KULLANILIRSA GAYRİMEŞRU YOLU HUKUK KABUL EDECEKMİ ? KULLANILAMAZSA GÖZ GÖRE GÖRE YAŞANAN HAK KAYIPLARI NE OLACAK

Aynı mesajdan:

Alıntı:
ŞİMDİ SORUYORUM SİZE, MASUM BİR ÇOCUĞU ACIMASIZCA ÖLDÜREN KİŞİYİ İŞKENCE İLE KONUŞTURMAYA ÇALIŞARAK ÇOCUĞUN HAYATINI KURTARMAYI AMAÇLAMAKMI DAHA VAHİM ? YOKSA MASUM BİR ÇOCUĞUN ÖLDÜRÜLMESİMİ DAHA VAHİM.?
21.No.lu Mesajınızdan,

Alıntı:
Çocuğu öldürmeden ifade almanın zorluğu yada kolaylığı orada ancak anlaşılabilir. O kadar kolay değil o. Karşınızdaki insan, ki insanlıktan çıkmış bir kısmı, uyuşturucu, ruhsal bozuklukları olan tipler. Bunlara nezaketle yaklaşmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Bunun iki yolu var birincisi ya ilaç vs teknik çözümleme, yada baskın yaklaşıp iradeyi fesada uğratma, Birincisi üzerinde baya düşünüyorum. Acaba öyle bir ilaç geliştirilirde o ilacı alan sadece doğruları söyler bunlarda hukukta delil kabul edilirmi. Trilyonları eğlenceye ve başka işlere yatıranlar, akla gelmedik ilaç icat edenler neden bu konu üzerinde düşünmezler işlerine geldiği yerde insan hakları savunuculuğu yaparlar hiç bir zaman anlamadım.

24.No.lu Mesajınızdan

Alıntı:
Ben usulsüzlüklere gayrimeşru yollara evet diyemiyorum doğrudan... Ama Canım feda yeterki usulsüzlük olmasın da diyemiyorum... Siz diyebilirmisiniz...


26.No.lu Mesajınızdan

Alıntı:
son derece iyi niyetli bir yaklaşım. Keşke her çözüm böyle olsa... Tartışma konusu bu yönde ya, başka hiç bir delil ya da emare bulunmadığı için arama kararının verilmediğini düşünün.. Katil ya serbest kalacak yada hırsızlık sureti ile bıçak ele geçirilecek noktasında olduğumuzu varsayın...

Vereceğimiz her cevap her şart altında aynı olmalımı ..???

Yani hukuka aykırı delil hükme esas teşkil edemez, katil serbest kalsın diyebilirmiyim...


29 No.lu mesajdan

Alıntı:
Delil yetersizliği nedeni ile serbest kalan katili, sorgulama yöntemlerinde insancıl davranacağız derken hayatını kaybeden çocuğu, KAMU VİCDANINI, KENDİ VİCDANINIZI olayın tüm dengelerini gözeterek cevap yazın.
BAŞIMIZA GELDİKTEN SONRA DA BEN HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE İNANIRIM BIRAKIN KARDEŞİMİN KATİLİ GEZSİN BENDE YOLDA KARŞILAŞAYIM SELAM VERMEM AMA HUKUK ADINA BEN O ADAMA SES ÇIKARMAM DİYEBİLECEKMİYİZ.

38 No.lu mesajınızdan


Alıntı:
Yine örnekleri görülmüştür. Kibar konuşan yasa adamı ile suçlu alay eder. Külyutmaz diğer polis gelir. Korkutur adamı, bülbül gibi şakıtır. Ama bu arada biraz çizgiyi aşar, aşmak zorundadır. Aşmazsa suçlu pişkindir zaten. konuşmayacaktır. Burada çizgiyi aşma sınırının, elinin tersi ile iyi bir tokat olduğunu ve suçluyu sandalyesinden yere düşürdüğünü ve suçluda korku uyandırdığını düşünelim. O tokat olmazsa o adam konuşmayacak ve olmuş ve olmaya devam edecek bir suç zinciri tüketilemeyecektir. Şimdi bu tokat fazlaydı diyen o suçlu ile sokakta karşılaşmak zorunda kalırsa bir şey söylemeye hakkı kalırmı...

41. No.lu Mesajınızdan

Alıntı:
MEVCUT HALİYLE HUKUK DEVLETİ VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ HUKUKSUZ İNSANLARA YARIYOR BUNDAN EMİNİM...


Not: koyulaştırmalar tarafımdan yapılmıştır.

Şimdi size ve forum konusunun icra hukuku ile ilgili ve borçludan para tahsil edilmesi ile ilgili olduğunu düşünen diğer üyelere soruyorum. Yukarıdaki ifadeler, icra hukukuna mı aittir?(Hoş, bence o kasıtta bile söylense, aynı eleştiriyi yapardım.)

Bana cevaben yazdığınız mesajda, sanki bir defa sehven yazmışsınız da ben de sırf size gıcık olduğum için bu mesajınızın üzerine atlamışım izlenimi yaratmaya çalışıyorsunuz. Oysa, 64. No.lu mesajda belirttiğim alıntılarla birlikte 8-9 farklı mesajınızda hukuka aykırı ifadeler kullandınız.

Yukarıdaki alıntılara rağmen 65.No.lu mesajınızda bana soruyorsunuz:

Alıntı:
“1. ÖNYARGILI VE SONYARGILISINIZ : Konuya Kendi ifadenizle önyargılı ve son yargılı yaklaşıyorsunuz. Anlatmaya çalıştığım çok ince bir konu var. Tartışılan konuyu tam olarak anlamak için iyi bir hukuki bilgi, doğru çalışan bir hukukçu mantığı ve hukuk uygulayıcısı olmak gerekiyor: “

Bu soruyu hala soruyorsanız, cevap vereyim:

Benim sizinki gibi çalışan bir ‘ hukukçu mantığım yok’, kabul ediyorum. Ben sizin gibi bir 'hukuk uygulayıcısı’ değilim, kabul ediyorum. Anlatmak istediğiniz ‘çok ince bir konu’yu da hala anlamamış olabilirim. Ama ne olur ‘tartışılan konuyu anlamamakla’ suçlamayın. Konu yukarıda yaptığım alıntılardan da görüleceği üzere çok açık.

YASAK SORGU YÖNTEMLERİNİ ÖNERİYORSUNUZ:

Alıntı:
KANUN NO: 5237
TÜRK CEZA KANUNU

MADDE 94 - (1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.


Alıntı:
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU
İfade alma ve sorguda yasak usuller
MADDE 148.- (1) Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilaç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.
(2) Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez.
(3) Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.

(4) Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hakim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.
(5) Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir.


Yukarıda alıntısını yaptığım mesajlardaki bazı kavramları CMK’da geçenlerle karşılaştıralım.

15.No.lu mesajdan:

Alıntı:
KİŞİYİ İŞKENCE İLE KONUŞTURMAYA ÇALIŞARAK

21.No.lu Mesajınızdan:

Alıntı:
ilaç vs teknik çözümleme

Aynı Mesajınızdan:

Alıntı:
yada baskın yaklaşıp iradeyi fesada uğratma
Yani yasadaki terimiyle ‘aldatma’

38.No.lu Mesajdan:

Alıntı:
Burada çizgiyi aşma sınırının, elinin tersi ile iyi bir tokat olduğunu ve suçluyu sandalyesinden yere düşürdüğünü ve suçluda korku uyandırdığını düşünelim.

Hiçbir gerçek suçlu bir tokatla sizin deyiminizle ‘bülbül gibi ötmez’. Burada işkencenin savunulduğunu düşünmekteyim. En kötü ihtimalle madde metnindeki ‘kötü davranma’ ve ‘cebir’ kavramlarına denk gelmektedir.
Gördüğünüz gibi madde metnindeki neredeyse tüm kavramları kullanmışsınız.

‘RÜŞVETÇİ AVUKAT’ İLE AYNI KEFEYE KOYMADIM:

50.No.lu Mesajınızdan;

Alıntı:
Rüşvet verenin cezası akim kalmış. O noktada kesin haklısınız. Daha önce ifade ettiğiniz gibi mutlak adalet yok. Kullanılan yöntemin yanlışlığı konusunda ne deseniz haklısınız. Zira yöntem yanlış. Yalan var. Ama sonuç doğru olunca vicdan rahat olabiliyor.

Bu mesajınız çok açık değildi. Olaydaki avukata karşı gelip gelmediğinizi anlayamadım. Size ;

“Sayın Mustafa ÖZCAN,

Bana bir hususu daha net açıklayabilir misiniz? Armağan Bey'in anlattığı olaydaki rüşvet veren avukatı haklı bulduğunuzu sanıyorum.

Haklıysa neden?
Saygılarımla”

şeklinde sordum. Eğer size doğrudan ‘ neden o avukatı haklı buldunuz’ diye sorsam, ‘hayır bulmadım’ yanıtını verebilirdiniz. Çünkü önceki mesajlarınızda sizi uyaran üyelere ‘ ama öyle demek istemedim’ şeklinde yanıtlar vermiştiniz.

Siz yanıt verince;

“Rüşvet veren avukatı niye haksız buluyorsunuz?”

Diye sormak gereği duydum. Yani 2 durum için de yanıtlarınızı almak istedim. Size düşüncelerinizin yanlış olduğunu göstermek istedim. Benim yöntemim de buydu.
Alıntı:
“Daha soru sorarken hazırlık içinde olduğunuzu ve bir yerden sert bir yaklaşım içine gireceğinizi hissettim.”

Bana gelen özel mesaj, teşekkür notu benim haklı olduğumu; Site yönetimine gelen şikayetler de sizin haksız olduğunuzu göstermektedir.
Alıntı:
“Kafamdaki yönetici profili OLGUN,OBJEKTİF,SABIRLI,OLUMLU,YAPICI...”
Herkesin her şey için beklentilerinin olması doğaldır. Bir gün THS’ye benzer bir web siteniz olursa benim gibi birini yönetici yapmazsınız, olur biter.

Benim kafamdaki ‘Hukukçu’ profili ; olgun, objektif, sabırlı, olumlu, yapıcı, insan haklarına ve hukuka saygılı, aydın, işkenceyi savunmayan, yasak sorgu yöntemlerini önermeyen, evrensel hukuki değerleri bilmese bile ulusal mevzuata hakim olarak yazan kişiler şeklinde yer etmiş. Ama herkesin her beklentisi gerçekleşmeyebiliyor.

Saygılarımla
Old 02-01-2008, 20:13   #81
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

[quote=Mustafa ÖZCAN]Yakın zamanda 8 tane polisin davasını aldım. Dava gözlem altına alırken kişinin kolunda bir çatlağa neden olmak...


Polisler hakkında açılan tahkikatta savcının tavrı aynen şöyle "Adamın kolunu niye kırdınız lan..??" dava açıldı tabi.

Yaptığım savunmada polisin yetki aşımına girdiği olaylar olduğunu, demokratik olmayan kişisel tavırları nedeni ile insanlara eziyet eden polis tavırlarını asla desteklemediğimi ancak bu olayın o türden bir olay olmadığı savunması ile girdim konuşmaya..
quote]Siz Savcının tavrını değerlendirmeden usulü tamamlamadan esasa girmişsiniz,satırlarca yazabiliriz ama,küçücük gibi gözüken bir olayda da,sizin ifadenizle "adamın kolunu niye kırdınız lan...?"cümlesinden sonra hukuk felsefesine giriş,uzun uzadıya cümleler kurup "o, lan"ı bir kenara bırakırız.
Old 02-01-2008, 21:09   #82
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ahmetismail
ben konuyu yeni okudum ama görünen o ki konu sınırları ve başladığı yeri aşmış.
ilk baştra iyi bir konu gibi geliyor bana ama daha sonra konu başlığı ve bu konuyu açan av. meslektaş hakkında yapılan yorumlar bir hayli dikkatimi çekti.
özellikle de meslektaşın bu kıonuda verdiği örneklere yapılan yorumlar çok ilginç
hem de gayri meşru yollarla elde edilen sonuşların da gayri meşru olacağı yönündeki sözüm ona "idealist" yorumlar yapan üyelerin böyle bir konuyu açtığı için meslektaşlara saldırıyor olması çok büyük bir çelişki olduğunu gördüm.

Sayın ahmetismail,
yapılan yorumlar konuyu açan avukat için değil, ortaya atılan fikirler için yapılıyor. Başka birisi aynı fikri ortaya atmış olsaydı o na karşı da aynı yorumlar yapılırdı ve yapılması gerekirdi. Sayın Av.Suat Ergin'in yaptığı alıntıları okursanız ne demek istediğimi anlarsınız. Alıntılardaki ifadeler hukuktan anlamıyan bir kişi tarafından yapılmış olsa tepkim biraz daha az olurdu diye düşünüyorum; aynı ifadeler hukuk eğitimi almış olan bir kimseden gelirse tepki de ona göre oluyor.

Saygılarımla

Site yöneticilerinden ve mesajlarını silen veya değiştiren üyelerden ricam: mümkün olduğu sürece az mesaj silin lütfen. Başkalarına küfür eden veya yasal olarak yasak olabilecek mesajlara bir diyeceğim yok; diğer mesajlar silinince onlara verilen cevaplar anlaşılmıyor çoğu zaman.
Old 02-01-2008, 21:12   #83
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Sayın Ergin,

Tartışmayı takım tutar gibi yapmayın lütfen,

Alıntı yaptığınız mesajlarla ilgili açık düşüncelerenizi yazın yeter.

Dolandırıcıdan gelen parayı alıyormusunuz ?
Ceza davası alıp sanığı suçlu olduğu halde suçsuzdur beraatini istiyorum demiyormusunuz.?
İfade verirken suçluya kurtulacak mevzuat hükümlerini, hatta eşiniz dostunuz olan bir borçluya borçtan kurtulmanın yollarını anlatıp öğretmiyormusunuz ?

Evetse cevabınız hangi hukukun üstünlüğünden bahsediyorsunuz.
Haklının değil, paralının ve güçlünün hukukunu savunuyorsunuz demektir. Kağıt üzerinde herkes idealist takılıyor. SOMUT OLAY ADALETİNDE KİMİN NE YAPTIĞINI HEPİMİZ ÇOK İYİ BİLİYORUZ.

Hayırsa cevabınız tanışmak isterim, takdirlerimi sunmak için ve İstanbul gibi bir yerde mesleği bu kadar ideal götürebildiğiniz için.

Çocuk ölürken suçluya kibar davranmak ne kadar doğru. Söz konusu olan kendi çocuğumuz olsa ne yapardık.? Özdemir Sabancıyı örnek verdim. Cevap yazın bu konu ile ilgili, kendi çocuğumuz kaçırılsa kaçırana yerini söylettirmek için ne yapardık. Kişiliğinizi hissediyorum ne yapacağınızıda hissediyorum ama birde sizden duymak isterim.

Objektif yaklaşsanız aslında çok iyi anlıyacaksınız ne demek istediğimi, hatta anladığınızdan eminim ama ne hikmetse, tartışmak istiyoruz heralde...

MAĞDURUN MAĞDURİYETİNİ DE HER ZAMAN GÖRMEK LAZIM ANCAK ŞU YÖNTEMLER ŞU NEDENLE SAKINCALI, ŞU DENENEBİLİR DEMEK YERİNE, İŞKENCEYİ SAVUNDUN DEMEK KOLAY GELİYOR. İŞKENCEYİ SAVUNMADIĞIMI HERKES GÖRÜYOR.

ASLA İŞKENCEYİ SAVUNMAM 9. MESAJDA ŞÖYLE YAZMIŞIM.

Alıntı:
Tabiki totaliter rejimlerin baskıcı ve işkenceye yönelik sorgusuz sualsiz doğruya ulaşma tekniklerini kabul etmem elbette mümkün değil...

Adama veriyorlar elektriği acıdan yapmadıysada yaptığına inanmaya başlıyor. Elbette gayrimeşru olarak kastettiğim şey bu değil. Daha hafif şeyler. Demokrasiye olan inancımı belirttikten sonra şunu söylemek istiyorum. Demokratik sistemlerde de maalesef giden gitti kalan sağlar bizimdir mantığı hakim. Olaylara daha etkili çözümler getirmeye yönelik bir çaba yok. Özgürlük kantarının topuzu haksızlıklara doğru daha ağır basmaya başlıyor sanki.. Yinede sorgusuz sualsiz işkence görmektense şanssızlık sonucu mağdur olmayı tercih ederim demeden edemiyeceğim.

Bakın siz idealist takılırken suçlular kol geziyor, toplum kan ağlıyor. Vicdanlar tatmin olmuyor.

Gerçekleri görün ve hukukun kolunu ulaşabildiği kadar olaylara yetiştirmenin yoluna bakalım...

Mafyaları biz besliyoruz. Hukukun olduğu yerde mafya olamaz...

Mesajlar teşekkürler benimki sizden fazladır belki...

Mevzuata hakimlik konusunda ise yarışmı yapmamız lazım. Kim daha çok biliyor diye.

Açtığım konu Hukuk Sohbetleri bölümünde sohbet havasında açılmış gayet estetik güzel bir konu, Tartışmaya tahammülünüz yoksa susturun mantığı ile hareket edecekseniz bişey diyemem.

Olaylara bir çok yönden bakmak sonuca ulaşıncaya kadar karar vermemekte ne gibi bir sakınca var.

Size bir cümle daha yazayım.

YETKİSİ ARTIRILAN POLİS ZALİMLEŞİR, YETKİSİ AZALTILAN POLİS ACİZLEŞİR.

Sizce şimdi ben polisin yetkisinin artırılmasını mı savundum. Azaltılmasını mı savundum ? Önce birine örnek versem onu savundun diyeceksiniz. Diğerine örnek versem bunu savundunuz diyeceksiniz. İkisinide okuyunca.

KAVRAM KARGAŞASI YAŞIYORSUNUZ DİYECEKSİNİZ.

Oysa ben polisin yetkisinin kontrollü olarak olaylar karşısında aciz düşmeyecek kadar artırılması ancak iyi denetlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sonucu yazdıklarımdan çıkarmanız lazım.



Olayı doğru yerden alan alıyor, anlayan örnek veriyor yorum yapıyor.

Yöneticilik konusunda Sayın Admin özel mesajda yazmış okudum. Anladım uyguladım. Forumda niye tartışmaya başladınız benimle. Sizde özelde yazın samimiyetinizi gösterin.

Yöneticilik görevinizi ihmal ettiğiniz konusunda hem fikirim. Eşcinselliğin tartışıldığı forumda

Alıntı:
Sayin Ozcan,birseylerden nasil zevk alindigini bilebilmeniz icin onu tatmaniz gerekebilir. Cok guzel gorunen pastanin tadi nasil olabilir sizce? Bunun icin bir dilim alip tatmaniz gerekecektir. Yoksa anlayamayacaksinizdir. Heteroseksuel iliskilerde ters iliski oluyor mu olmuyor mu ancak yasayanlar bilir.Toplumsal tabu olan kizlik zarı sacmaligindan dolayi kadinlar ters iliski yasamiyorlar mi sorarim size? Escinsel seksuel iliskiler icinse birakin onlar bunun ne olduguna karar versinler,siz degil. Ancak siz bu iliskide taraf olursaniz bu konuda hoslandiginiz durumu yasarsiniz. Bunlari yazmak istemezdim ama mecbur ediyorsunuz maalesef
bu paragraf halen duruyor.

ŞİMDİ SORUYORUM PASTADAN KİM BİR DİLİM İSTER ??

"eşcinselliği tatmaktan bahsediliyor"

Bu cümleleri görmüyorsunuz, silmiyorsunuz şurada ortada tartışılan ve samimi tartışılan bir konuyu yanlış anlayıp nerelere getiriyorsunuz.

Siteye bir müddet konuk olarak katıldım. Bir müddettirde üyeyim. Sizden başka forumda üye uyaran, yönetici olduğunu hatırlatan başka bir yönetici de görmedim.

SİZİN YAPTIĞINIZ BİR ÜSTÜNLÜK SAVAŞI DEĞİLSE NEDİR HALA ANLAMIŞ DEĞİLİM.

Sziin yazdıklarınızdan düşüncesi size yakın olanlar sizin gibi düşünecek, haklısın sayın Ergin diyecekler. Bana yakın düşüncede olanlar ve beni doğru anlayanlar haklısın Sayın Özcan diyecekler.

Sayın Özcan : 0
Sayın Ergin : 1

Sayın Özcan bir gol attı. Maç berabere

Bakın özel mesajda yazdım size tartışma mesajlarını silelim insanlar konuyu tartışmaya devam etsinler. Oralı olmadınız...

Niye ?? Son yazdığınız mesaj sizin haklılığınızı gösteriyor gibiydi de ondan...

Oralı olmayınca cevap yazdım. Yine siz yazdınız.

Üstelik son mesajımda özür dileme beyefendiliğinide gösterdim...

Yapmayın Allah aşkına, bırakın sade ve güzel bir konu. Sayın Av. Ş. Ferda DEMİREL in sevimli ve samimi karmaşasından devam etsin konu.??

Alıntı:
Alıntı:Yazan Av.Şehper Ferda DEMİRELBu soyut soruya derhal, tereddütten arınmış bir yanıt veremedim ve veremiyorum doğrusu, zihnimde mizaha dönmeye başladı, kafam giderek karışıyor...

Saygılarımla...

Sabaha kadar yazarım. 50 sayfa 100 sayfa en son ikimizi bir foruma kapatırlar hadi halledin kozunuzu diye

Saygılarımla...
Old 02-01-2008, 21:22   #84
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın ahmetismail,
yapılan yorumlar konuyu açan avukat için değil, ortaya atılan fikirler için yapılıyor. Başka birisi aynı fikri ortaya atmış olsaydı o na karşı da aynı yorumlar yapılırdı ve yapılması gerekirdi. Sayın Av.Suat Ergin'in yaptığı alıntıları okursanız ne demek istediğimi anlarsınız. Alıntılardaki ifadeler hukuktan anlamıyan bir kişi tarafından yapılmış olsa tepkim biraz daha az olurdu diye düşünüyorum; aynı ifadeler hukuk eğitimi almış olan bir kimseden gelirse tepki de ona göre oluyor.

Saygılarımla

Site yöneticilerinden ve mesajlarını silen veya değiştiren üyelerden ricam: mümkün olduğu sürece az mesaj silin lütfen. Başkalarına küfür eden veya yasal olarak yasak olabilecek mesajlara bir diyeceğim yok; diğer mesajlar silinince onlara verilen cevaplar anlaşılmıyor çoğu zaman.

Sayın Gemici

Yapmayın Allah aşkına,

Sistemin çarpıklıklarını, acizliklerini, yetersizliklerini ortaya koyuyorum. Sizin açtığınız forma yazmadımmı ideal hukuk ve hukukçu ile ilgili.

Hukuktan anladığım için işkenceye evet diyemezken ölen çocuğuda vicdanıma kabul ettiremiyorum.

Hukukçuysanız siz bulun çözümünü. O çocuğun babası siz olsanız ne yapardınız hukukçu kimliğinizle bu kimliğinizi birleştirin samimi bir cevap yazın, Bu mesajın bu bölümünü silmeyin Sayın Gemiciden açık ve net bir cevap bekliyorum. Ona göre bir cevapta ben yazacağım.

Sayın Ş. Ferda Demirel yazmış dolandırıcıdan gelen parayı alırmıydım. Cevap yazamamış bu soruya, yazmasınıda bekleyemeyiz Çünkü kendisininde ifade ettiği gibi bu en zor olanıda ondan.

Sizde sorun kendinize lütfen. Hukukçu önce anlayandır...

Saygılarımla...
Old 02-01-2008, 21:27   #85
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Alıntı:
gerçekçi ol, imkansızı iste !!!

Sayın Ergin

Bu sizin imzanız anladığım kadarı ile.

Sizi anlatıyorsa yukarıdaki yazdıklarınız kimi anlatıyor. Siz yukardaki gibi gerçekleri görmezden gelen bir insansanız, bu imzayı niye kullanıyorsunuz..??

Saygılarımla...
Old 02-01-2008, 21:35   #86
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Merhaba,
Soru önümüzde. Cevap ve katkılara kafa yorunca, yolun ilk çeyreğinde yolun sonuna gelindiğine inandım.
Alıntı:
Yazan Av.Habibe Yılmaz Kayar
Alıntı:
Müvekkil aleyhine işlem yapmaktan kaçınmak sorumluluğumuz olsa da,müvekkil yararına hukuka aykırı işlem yapma hakkımız,yükümlülüğümüz ve seçeneğimiz de yoktur.Olmamalıdır.

Kısacası;Adalet isteyenin elleri temiz olmalıdır.
Sonrası mı, benim de kafam karıştı doğrusu.
Belki saat uygun değildi.
Allah hepimize zihin açıklığı versin.
Selam ve saygı ile...
Old 02-01-2008, 21:45   #87
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN
Sayın Ergin,

Dolandırıcıdan gelen parayı alıyormusunuz ?
Ceza davası alıp sanığı suçlu olduğu halde suçsuzdur beraatini istiyorum demiyormusunuz.?
İfade verirken suçluya kurtulacak mevzuat hükümlerini, hatta eşiniz dostunuz olan bir borçluya borçtan kurtulmanın yollarını anlatıp öğretmiyormusunuz ?

Evetse cevabınız hangi hukukun üstünlüğünden bahsediyorsunuz.
Haklının değil, paralının ve güçlünün hukukunu savunuyorsunuz demektir. Kağıt üzerinde herkes idealist takılıyor. SOMUT OLAY ADALETİNDE KİMİN NE YAPTIĞINI HEPİMİZ ÇOK İYİ BİLİYORUZ.

Saygılarımla...

Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz...
Biz hukukçuların bir hukuk sitesine yazdıkları da iştir aslında, laf değil...
Somut olayda kimlerin neler yaptığını veya yapmak istediğini hepimiz öğreniyoruz...

Suçluya kurtulacak mevzuat hükümlerini değil de, kaçmasını, delilleri karartmasını söylerseniz; eşinize dostunuza borçtan kurtulmak için alacaklıyı "köşeye sıkıştırmasını" "ölçülü bir şekilde" alacaklıyı tehdit etmesini tavsiye ederseniz hukuktan bahsedemeyeceğiniz için üstünlüğünden de bahsedemezsiniz.

Keşke iki farklı HUKUKİ GÖRÜŞTEN bahesediliyor olsaydı da, "herkes görüşünü söyledi, dileyen inandığı gibi davranmaya devam etsin diyerek" bu forum kapatılabilse idi... Ama maalesef, forum bu haliyle kapatıldığında, "avukatlar hukuka aykırı davranmayı normal karşılayanlar ve normal karşılamayanlar" diye iki gruptur gibi bir neticeyle sonlanacaktır ki bence kabul edilebilir bir durum değildir.
Old 02-01-2008, 21:58   #88
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Uygar
Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz...
Biz hukukçuların bir hukuk sitesine yazdıkları da iştir aslında, laf değil...
Somut olayda kimlerin neler yaptığını veya yapmak istediğini hepimiz öğreniyoruz...

Suçluya kurtulacak mevzuat hükümlerini değil de, kaçmasını, delilleri karartmasını söylerseniz; eşinize dostunuza borçtan kurtulmak için alacaklıyı "köşeye sıkıştırmasını" "ölçülü bir şekilde" alacaklıyı tehdit etmesini tavsiye ederseniz hukuktan bahsedemeyeceniz için üstünlüğünden de bahsedemezsiniz.

Keşke iki farklı HUKUKİ GÖRÜŞTEN bahesediliyor olsaydı da, herkes görüşünü söyledi, dileyen inandığı gibi davranmaya devam etsin diyerek bu forum kapatılabilse idi... Ama maalesef, forum bu haliyle kapatıldığında, "avukatlar hukuka aykırı davranmayı normal karşılayanlar ve normal karşılamayanlar" diye iki gruptur gibi bir neticeyle sonlanacaktır ki bence kabul edilebilir bir durum değildir.

Yok şöyle yapalım.

Hukuka aykırılık asla forumlarda kağıt üzerinde kabul edilemez. Ama eylemlerinde hemen hemen tüm avukatlar hukuka aykırılıklar ve usulsüzlek yaparlar ve yalan söylerler.

Vicdanınız rahat olacaksa...

50 sefer yazdım. Hukukçu kimliğim hiçbir hukuka aykırılığı kabul etmiyor. Ancak vicdanımda ezilen ve hukuksuzluklara kurban olan masumları kabul etmiyor.

Gemiciye sorduğum soruyu sizede soracağım.

Alıntı:
Hukukçuysanız siz bulun çözümünü. Ölen O çocuğun babası siz olsanız ne yapardınız hukukçu kimliğinizle bu kimliğinizi birleştirin samimi bir cevap yazın,

Alıntı:
Hukuktan anladığım için işkenceye evet diyemezken ölen çocuğuda vicdanıma kabul ettiremiyorum.

Bu benim yorumum.

Buradan da asla hukuka aykırı davranmayı uygun görenler ve görmeyenler diye bir sonuç çıkarılamaz...

Başta ben hiç bir arkadaşım hukuka aykırılığı kabul etmedi. Savunmadı da kimseyi suçlamayın.

Ben kabul etmeyen vicdanımın sesi olarak sık sık sordum. Şöyle olsa ne olurdu. Böyle olsa ne olurdu ??

Pardon Hukukta Vicdan olmazmı..??
Peki Hukuk Etiği ??
Peki Hukuk Duygusallığı??
Peki Hukuk Empatisi??

Olmazmı diyorsunuz. O zaman mafyalar in hukukçular aut.

İŞKENCE KABUL EDİLEMEZ AMA ÇOCUĞUN ÖLMESİ HİÇ KABUL EDİLEMEZ. BU NEDENLE ŞÖYLE YAPMAK LAZIM BÖYLE DÜŞÜNMEK LAZIM DİYEBİLMEK BU KADAR ZORMU..??

Düşünmeden hukuka aykırılıklara karşı çıkan herkese öldürülen çocuğun babası olsalardı ne yaparlardı bunu ısrarla soruyorum ve cevap bekliyorum...

Herkese iyi akşamlar.

Saygılarımla...
Old 02-01-2008, 22:05   #89
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN
Sayın Gemici

Yapmayın Allah aşkına,

Sistemin çarpıklıklarını, acizliklerini, yetersizliklerini ortaya koyuyorum. Sizin açtığınız forma yazmadımmı ideal hukuk ve hukukçu ile ilgili.

Hukuktan anladığım için işkenceye evet diyemezken ölen çocuğuda vicdanıma kabul ettiremiyorum.

Hukukçuysanız siz bulun çözümünü.

Sayın Mustafa ÖZCAN;

Bizler (halihazırda foruma yazanlar) hukuk uygulayıcız, lakin teorisyenler de yasa koyucular da hukukçulardır(en azından hukukçu olmalıdırlar) Hepimiz pek ala teorisyenler arasında, yasa koyucu konumunda da olabiliriz her an.

Şu ana kadar kimse mevzuatın dört dörtlük, eksiksiz olduğunu belirtmedi. Özellikle ceza yasalarımız, bazen ıslah edici, bazen caydırıcı bazen de mağdurun intikam azrularını köreltici olmaya yetmeyebiliyor...
Ancak yasanın yetersiz olması kendi yasalarınızı koymayı ve uygulamayı legalleştiremez.
Bizlerin görevi hukuki yetersizlikleri hukukla gidermeye yardımcı olmaktır.
Siz örneklediğiniz bazı gayrimeşru uygulamalara yasalarda da yer verilmesi gerektiğini dile getirseydiniz muhtemelen daha makul karşılanır ve tartışılabilirdi. Siz ise hukuk dışılığa bazen göz yummak gerekir diyorsunuz, bu kabul edilemez.

Saygılarımla,
Old 02-01-2008, 22:08   #90
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Hukukun üstünlüğüne inanan bir kişi ne olursa olsun inandıklarından vazgeçmez, üzülür ama başka seçenek düşünmez. Gerçekte olmaz sanıyorsanız size bir örnek vereyim: İsmet İnönü'nün oğlu teröristlerce kaçırıldığında pazarlığa oturalım dediler İsmet İnönü'ye. Ama o vatanın, devlet onurunun pazarlığa tabi olmadığını söylerek bir savaşım verdi. Yani kendi oğlu olmasına karşın olağanüstü usullere başvurmadı, bu bir inançtır.
Burada kimsenin hukukçuluğunu takdir etme yetkisine sahip olmadığını belirtmiştim ama siz ısrarla size katılmayan kişilerin hukukçuluğunu, kişiliğini tartışmaya açıyorsunuz, bu yaklaşımınızı anlayabilmiş değilim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,12982798 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.