Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Konumuz : Hukukçular Biz bizi konuşuruz! Konusu "hukukçular" olan ve diğer alanların konusu içine girmeyen sohbetlerimiz için.

Anket Sonucu: Evcil Hayvan Besliyor musunuz?
Evet 216 31,72%
Hayır 465 68,28%
Oy Verenler: 681. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 130)

Biz Hukukçular ve Evcil Hayvanlarımız

Yanıt
Konu Notu: 5 oy, 4,20 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-12-2007, 19:49   #91
Gülümse

 
Varsayılan

Çocukluğumda neden bilmem tüm hayvanlardan korkardım, o kadar ki kedi ile karşılaştığımda çığlığı basıp kaçardım.. Tabi benim çığlımdan korkan hayvanda benden kaçardı..

Korktuğum hayvanları "tüm hayvanlar" olarak özetliyebilirdik..

Bir gün babamla küçük bir kedi yavrusu ile karşılaştık.. Babam kedinin çok hasta olduğunu ona bakmazsak öleceğini söyledi.. O hayvana mı acıdım yoksa hayvanı mı çok sevdim bilinmez, onu eve almaya karar verdik. Ve ismini Cingöz koyduk.. Cingöz iyi bir bakım ile kısa zamanda kendisini toparladı ve çok güzel bir kedi oldu..
Cingöz ile eve geldiğinde ben 10 yaşlarındaydım.. Ve o 7 yaşında yetişkin bir kedi haline geldiğinde ben de genç bir kız olmuştum.. Kısaca Cingöz ile büyükdük.. Annem Cingözden hep şikayetçiydi.. Cingöz 11 yaşına gelince onu evden uzaklaştırmaya karar verdi..

Seneler sonra bir kedim olmasına karar verdiğimde büyük bir hayal kırıklığına uğradım.. Bir türlü istediğim gibi bir kedi bulamadım.. O zaman anladım ki benim aradığım Cingöz'dü ve çok gerilerde kalmıştı.. Ve kedi almaktan vazgeçerek eve döndüm..

Taki evlilik yıldönümünde evdekilerin bana bir kedi hediye etmeye karar vermesine kadar..
Old 05-12-2007, 20:02   #92
Av. Canan EKE

 
Varsayılan

Gülümse Hanım, Cingöz neden evden uzaklaştırıldı ama???
Ferda Hanım, kediler nankör değil, sadece keyfi severler. Onlar özgür. İstediği gibi hareket ederler. Bağımsızlığı severler. Hapimiz böyle değil miyiz. Nankör müyüz? Değil mi ama.....
Old 05-12-2007, 20:13   #93
Gülümse

 
Varsayılan Aaa kedilere nankör demeyin :)

Kendime kedi almaya gittiğimde bir sürü şirin şeker sevgi dolu kedi yavruları sevdim ve herkezi şaşırtarak hiç bir özelliği olmayan çekingen, soğuk mesafeli bir kediyi kapıp eve getirdim.. Tek düşüncem nasıl olsa ötekileri şirinlik ve güzellikleri kendilerine ev bulabilirlerdi.. Eh kedi de kedi olduğuna göre fazla kurcalamanın anlamı yoktu.. Kedimin ismini Huzur koydum.. Gerçekten yorgun bir şekilde eve geldiğimde onunla kucak kucağa uyuyor ve dinleniyordum..

O çirkin ve soğuk kedi nasıl oldu da bu kadar güzel ve asil kediye döndü ben de anlamadım.. Üstelik bir kediden beklenmeyecek kadar sadık ve sevgi dolu.. Her şeyden önce beyaz gölgem gibi bir şey gel diyorum geliyor dur duruyor, git gidiyor.. Önceleri acep yanlışlıkla köpek mi aldık diye düşündüğüm bile oldu..

Genelde çalışma masamın üstünde uyuyan kedim beni işe yolculadıktan sonra tüm gün kapıda beni bekler halde bulurum.. Evdekiler ise eve gelmeden bir iki dakika öncesinden kedimin kapıda ağladığını ve kapıyı açmaları için yalvardığını, yurt dışını çıktığımda yemek yemediğini, yemek yediğinde ise dünyaya küstüğünü çalışma sandalyeme kimseyi yaklaştırmadığı anlatırlar..

Huzur eve geldiğinde ortanca oğlum ondan hiç hoşlanmamış hatta odasına girme ihtimaline karşılık hep kapısını kapalı tutmuştu.. Ama bir yolculuk sırasında içinde bulunduğu araba 45 tonluk beton kamyonu ile çarpışıp araba hurda haline gelince "Benimle birlikte uyuyacak bir kedi" istiyorum diye tutturdu..

Tamam dedim Huzur senin kedin olsun.. İmkansız kabul etmiyor.. Siz de kazanın büyüklüğü karşısında soğukkanlılığını yitirmek istemeyen bir anne babasınız.. Çaresiz oğlumla gidip şirin minicik bir kedi yavrusu almak zorunda kaldık..

Ortanca oğlum evdeki kediye uyması için mi yoksa farklı bir tepkiden mi bilmem kedisinin ismini Muzur koydu.. Gerçekten iyi bir sahip oldu.. Onun herşeyi ile gayet düzenli bir şekilde ilgilendi.. Ta ki okumak için evden ayrılana kadar.. Zavallı Muzur uzun süre yemeden içmeden kesildi.. Sahipleri gidince intahar eden kedileri duyduğum için uzun süre pencereleri kapalı tuttum.. Kediyi gözümün önünden ayırmadım.. O ağladıkça ufak bir bebekmiş gibi avutmayı tercih ettim..

Yani dostlar şu an iki tane kedim var.. Huzur ve Muzur ikiside beyaz, ikiside devamlı arkamda.. Onlar benim beyaz gölgelerim.. onlara baktığımda bunların neresi nankör diye düşünmeden edemiyorum..
Old 05-12-2007, 20:14   #94
Gülümse

 
Rahatsiz

Alıntı:
Yazan Av. Canan Timur
Gülümse Hanım, Cingöz neden evden uzaklaştırıldı ama???
Ferda Hanım, kediler nankör değil, sadece keyfi severler. Onlar özgür. İstediği gibi hareket ederler. Bağımsızlığı severler. Hapimiz böyle değil miyiz. Nankör müyüz? Değil mi ama.....

Canan Hanım bu konuda halen anneme küsüm... Hatırladıkça içim cız ediyor
Old 05-12-2007, 20:35   #95
Av. Canan EKE

 
Varsayılan

Aslında Gülümse Hanım, annenin de eminim çok gönüllü yapmamıştır bunu. Mutlaka sizleri korumak gibi bir düşüncesi olmuştur. Affedin onu, ama siz yapmayın derim. Ben çok acıyorum evsiz varlıklara, insan veya hayvan deiklerimizden. Hele eve alışıp, sokağa bırakılanlar daha bir acınası halde. Malesef hayat gerçekten acımasız olabiliyor.
Old 05-12-2007, 21:02   #96
üye18721

 
Varsayılan

Biz küçükken teyzem genç bir kızdı ve kedileri çok severdi.Ne zaman ablam ve ben anneanneme gidip kalsak,teyzemiz ve kedilerimiz mutlu mesut uyurduk. Annem ise kızkardeşinin aksine kedilerden pek hoşlanmaz,hijyen bakımından evde bakılmasının doğru olmadığını düşünürdü.Hal böyle iken,yukarı katta oturan komşumuzun emektar! kedisi ne zaman evinden kaçsa soluğu tesadüfen kapısı açık olan bizim evde alır! annem de büyük bir panik içinde kediyi saklandığı yerden çıkarıp evine yollamaya çalışırdı.Benim de kedi sevgim! annemden intikal etmiş olsa gerek! Teyzemin kızı -kuzenim-de annesi gibi kedileri çok sever..Bundan yıllar önce kuzenim bir pet shop'a kedi! almak için gidiyor,bir kediyi beğeniyor ve alıyor. Ev halkı büyük bir sevinçle eve yeni gelen kediyi sevmeye çalışırken,garip bir durumla karşılaşıyor! Ne zaman kediyi sevmek isteseler kedi hepsini kan revan içinde bırakıyor! Hele ki kediyle göz göze gelsinler!;kedi panter gibi üzerlerine saldırıyor. O sırada Güzel Sanatlarda okuyan diğer kuzenimin günlerce büyük bir emekle çizdiği ve zarar gelmesin diye dolabın en üstünde sakladığı eskizler kedi tarafından paramparça ediliyor.Tabi olağanüstü bu durum üzerine kuzenim kediyi veterinere götürdüğünde gerçeği öğreniyor;kedi bir vaşak kırması! Kuzenim ne mi yaptı! Teyzemin; kedinin! olağanüstü tavırlarına dayanamaması üzerine çareyi(o sıralarda nişanlı olduğu için)müstakbel kayınvalidesine bırakmakta buldu. Yanlış anlaşılmalara mahal olmamak için açıklayayım;kuzenim kayınvalidesini çok sever ve kediye bakmayı da kayınvalidesi teklif ettiği için vermişti.Kayınvalidesi evde tek başına yaşadığı için olsa gerek daha sakin bir ortamda kedi bir sorun çıkarmadan senelerce yaşadı...
Old 06-12-2007, 12:20   #99
Gülümse

 
Varsayılan Atlar..1

Bundan 9 sene önce çocuklarımı bir yaz kampına gönderdim.. Amerikan filmlerinin etkisi ile üçü de onlardan kurtuluyormuşum, cezalılar da ben onları sürgüne göndermişim gibi davranmışlardı..

Bir hafta geçip eve döndüklerinde üçü bir ağızdan kampa yeniden gitmek istediklerini belirttiler. Ne tenis ne yüzme ne de baska etkinlikler onların ilgi alanlarının dışında kalmıştı.. Onları tek ilgilendiren şey ata binmekti.. İkinci haftayı kabul ettiğimde başıma yeni dertler açılacağını bilmiyordum..

Üç kardeşin üçü de ata binmeye başladılar. Isaklı köyünde olan bir clube üye olmak durumda kaldık. Ve en önemlisi nasıl olduğunu anlamadan kendimi at üzerinde buluverdim.. Eh o dönemden sonra haftanın en az 4 günü oralara gidip at binmeye başladık. Sonunda babamız bu olaya el koyup bize güzel al renkte kısrak bir at aldı. İsmi Mona Lisa..

Mona Lisa beş kişilik ailenin biricik sevgili atı olmuştu. Ondan daha mutlusu yoktu.. Kimseye kendini sevdirmezken bizim onu sevmemiz için elinden geleni yapıyor üstüne bindiğimizde büyük bir titizlikle bizi kolluyordu..

Zaman geçtikçe Mona Lisa beni sahibi olarak belirledi. Benim dışımda hiç birimizi üzerine bindirmemeye bensiz hiç hareket etmemeye çocuklarım binse bile gelip benim önümde durmaya başladı. Bu sahiplenme duygusu başka sorunlar daha yaratmaya başladı. At binme konusunda bayağı ilerleyin büyük oğlumu üstünden atmaya ve koşa koşa yanıma gelmeye başladı. O sadece benim binebileceğim bir at haline gelmişti..

Mona Lisa'nın bu seçimi bizim için büyük bir problemdi. Asıl ata binen çocuklarımdı ve ilerleyerek yarışmalara katılacak hale gelmişlerdi ama at onları red edip benimle kalmayı tercih etdiyordu. Ata yeni bir hoca bulduk ben binmekten vazgeçtim. Hayır sorun değişmedi..

Mona Lisa ile başka bir tesise gittik. Orada hem çocuklarım daha iyi eğitim alacaklardı hem de Mona Lisa düzelecekti.. Aylarca üstüne binmeme ramen Mona Lisa huyundan vazgeçmedi. Bu arada harika güzel bir at daha hayatımıza ilave oldu. Kır aygır bir arap atı olan Paşa..

Bu arada Mona Lisa çocuklarım için büyük bir tehlike haline gelince onun yerine bir at aramaya başladım.. Aynı çiftlikte olmasına ramen aylarca onun yanına uğramadım. Mona Lisa tınmadı.. En son büyük oğlum ile engelle doğru gittiğinde büyük bir hile ile engelden atlamak yerine, hain bir sıçrayışla engelin önünde durup oğlumun tek başına engeli atsız atlamasına neden oldu ve yanıma koştu.. O zaman anladım ki çocuklarıma karşı kötü niyetliydi..

Ve kızım ile oğlumun rahat rahat binecekleri uzun boylu yakışıklı Domer ile Mona Lisa'yı takas ettim. Mona Lisa uzun süre aynı çiftikte satılmayı bekledi.. Antalyada atlara bakımı ile ünlü olan bir çiftliğe satıldı..

Onun iyi bir yere gitmesinden dolayı içim huzurluydu.. Ama gittikten bir hafta sonra sancılanıp ölüdüğünü ancak bir sene sonra öğrendim. Hollanda atı olan Mona Lisa'nın kronik bir bağırsak hastalığı oluduğunu bilmiyorduk. Sadece elma ve havucun gaz yaptığını hissetmiş, elma verirken karbonatlı elma vermeyi tercih etmiş gazını önlemek için taze maydonoz ve ot toplamıyı yeğlemiştik..

Bu konuda ki hassas davranışımızın aslında Mona Lisa'nın hayatını uzattığını ama yeni sahiplerinin bunu fark etmeden havuç ve elma mükafatından bol bol verebileceğini tahmin edemezdik..

Halen oğlumun odasında bir yerlerde Mona Lisa'nın pirinç levhaya yazılmış ismi durdur.. Ve benim de içimden bir şeyler sızlayıp geçer..
Old 06-12-2007, 12:54   #100
Av. Canan EKE

 
Varsayılan

Sayın envanter, ne şirin şeyler bunlar ya.....Bu arada sınav sonucunu öğrenemedik hala...
Old 06-12-2007, 13:05   #101
Envanter

 
Varsayılan

Evet şirinler, şimdi kucağıma sığmıyorlar. Ama gözümde hala bebek onlar. Emek verdiğim için, özenerek baktığım için, çok seviyorum. Sözde dinliyorlar, akıllılar yani.
.... ... ...


Saygılarımla
Old 07-12-2007, 00:42   #102
Gülümse

 
Neşeli Atlar 2

Her doğan 10 taydan 7 sinin öldüğünü ancak 3 tanesinin yaşayabildiğini biliyormuydunuz.. Özellikle yurdumuzda septisemi iğnesi yapılamayan tüm tayların ölümü kaçınılmaz..

Bu yüzden bazı at sahipleri "nasıl olsa ölecek" ya da annelerine iş yaptırmıyor gerekçesi ile tayları ölüme terk ediyorlar..

Bunu bilen dostlardan bir tanesi oğluma ve kızıma buldukları iki tayı hediye ettiler.. Onlara birir biberon aldık. Ortanca ve en küçük ellerinde biberonlar "Ok" ve "Yay" ismini verdikleri tayları beslemeye başladılar. Taylar da onları gerçek anneleri zannederek at çiftiliğinin içinde koşuşturmaya başladılar..

Bu hoş ve güzel manzara önce "Ok" un hızla hastalanması ile bozuldu ardından "Yay" ile vedalaşmak zorunda kaldık.. Çocuklar birden buruklaştılar.. Ama doğanın kanun böyle idi ve yapılacak bir şey yoktu..

Bu üzüntünün ardından yeni bir tay daha aldık.. Babası arab annesi ing olan bu at adadan geldiği için nezle olmuş devamlı burnu akıyordu. Onunda ölmesinden ve çocuklarımın onun ardından üzülmesinden korktuğum için tayı kendi tayım olarak ilan ettim.

Eşim devreye girip bu taya "Pusat" ismini koydu.. Ona ortanca oğlum ile bakmaya başladık.. Pusat özgürlüğüne düşkün devamlı otlakta dolaşan çılgın bir tay oldu.. Ufak bir at olması yüzünden binilecek değil de özgür ruhlu bir at olarak bir çiftliğe hediye etmeyi düşünürken bir bilen bize tayı elimizde tutup binicilik konusunda eğitmemizi tavsiye etti. Bu tam tamına beş senelik eğitim demekti..

Böylece Pusat'ın eğitime başladı. Önce gemini takıldı. Pusat bir huzursuzluk çıkarmadı. Sanki kırk yıldır gem takıyormuş gibi davrandı. Hemen ikinci kademeye geçildi eğer vuruldu.. Aaa bizim Pusat gayet uyumlu.. Deli fişek binicilerden bir tanesi üstüne bindi.. Pusat yine gayet normal.. dışarı çıkarıldı gezdirildi komutlar verildi.. Ve Pusat 5 senelik eğitim ile alacağını bir günün içinde bitiriverdi. Ne olur ne olmaz diye 15 gün denendi Pusat gayet uyumlu bir at olmuştu..

15 gün sonra ona ilk binen ortanca oğlumdu.. Sonradan işin sırrını anladık. Ortanca oğlum ile birlikte bu atı birlikte büyütmüştük. Ve Pusat biz ne zaman ata binsek o da bizim manejimize gelir hatta bizim yanımızda dolaşır, karnı açıktığında ise bacağımdan tutup beni çekiştirirdi.. Seyrede seyrede ne yapılacağını öğrenmiş..

Pusat şu an anca 5 yaşında ve küçük bir at olarak kaldı. Bundan sonra fazla büyümez ama ne hikmetse kendi boyundan yüksek engellerden atlayıp zamana karşı birinciliğini alıyor..
Old 10-12-2007, 00:30   #103
Gülümse

 
Rahatsiz Tuvaletteki balıklar...

Yurt dışında okuyan öğrenciler kendilerini yanlız hissetmemek adına kavanozda yaşayan balıkları tercih ediyorlar.. Onlara muzurca adlar takarak onlar ile eğlenmeyi yada Beta tarzı dövüşçü balıklar alıp karşılarına ayna koyup yada başka Beta kavanozunu yaklaştırıp eğleniyorlar..

Tabi zaman gelip hepsi evine dönmesi gerektiğinde yaptıkları tek şey var. Balıkları tuvalete atıp sifonu çekmek..

Geçen sene yurta aynı oda da kalan iki arkadaşın birer balığı varmış. İkisi de aynı anda balıklarını tuvalete atıp sifonu çekmişler, sonra toparlanmaya gitmişler.. Odayı teslim edecek yetkililer geldiklerinde tuvalete bir bakmışlar balığın bir tanesi tuvalette biriken suda yüzüp duruyor..
Old 11-12-2007, 12:30   #104
Gülümse

 
Rahatsiz Kedim hasta...

Son zamanlarda bizim büyük kedi Huzur hasta.. Beyaz kedi olmasının bir de kısırlaştırılmasının etkisi ile kum döküyor ve onun etkisi ile de idrar yolları tıkanıyor.

Eh sonra ki rutini artık ezbeledim. Sonda takılıp kandaki üre düşünceye kadar serum veriliyor..

Bunu bilen Huzur'u ne zaman veterinere götürmeye kalksam "aa ben iyiyim tıkanmadım" dercesine hemen çişini salıveriyor..

Şimdi her gün veterinere gidiyoruz ya bana kızgın. Nerede oturuyorsam beni görür görmez, kendisini bana gösterircesine oraya ihtiyacını yapıveriyor..

Bu son haftada yıkanmayan halı kilim kalmadı.. Ama bizim Huzur da akıllanmadı..

Hasta kedi cezalandırılmı demeyin ama şu an kapalı olan balkonda cezalı.. Bu problemi geçinceye kadar da orada kalmaya mahkum...
Old 12-12-2007, 23:04   #105
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Gerçekten güzel konu, tüm yazılanları okumaya vaktim yetmedi ne yazıkki,

Hayatımın her döneminde evcil hayvan bakmışımdır ve bakmaya da devam etmekteyim Hemde neler neler, Kedi, köpek, At, güvercin, balık, kurt, kanarya, muhabbet kuşu, Tavuk, Horoz kuzu (kestirmemiştim ama nedense sonradan bana kaybolduğunu söylemişlerdi evdekiler, akşamda yemekte et vardı! )


Hayvan merakım küçük yaşlarda başladı, mesela kendimi bildim bileli evimizde Güvercin vardır, Hala da var. Akvaryumda balık beslemeye başlamam, balıklar açısından biraz zorlu geçti, çünkü bayağı zahmetli bir iş, ben öğreninceye kadar onlarcası telef oldu çocukken yakınlardaki boş alanlarda köpek beslerdik apartman çocuğuyduk ailemiz izin vermiyordu, bizde onlara kendi çabamızla barınak yapıyorduk, harçlıklarımızla onlara mama (mama dediğim kemik, süt, yumurta gibi yoksa öyle bilindik mama değil ) alırdık, ama hiç birini büyütemedik, aylarca bakardık sonra bir sabah geldiğimizde yerlerinde olmazlardı. bir gün Arkadaşlarımızdan biri yawru tilki diye bi kurt getirmişti, biraz büyüyünce anladık kurt olduğunu onuda Diyarbakır'da ki özel bir hayvanat bahçesi bizden almıştı ( ne üzülmüştük)...Ayrıca vizontele de ki gibi -çarşıya civciv gelmiş- misali, yazın civciv alır büyütürdük, onlarda genelde ölürdü ama büyüme başarısını gösterenler de bir anda ortadan yok olurlardı, ne oldu diye sorduğumuzda hiç mantıklı cevaplar alamazdık!. şimdi anlıyorum aslında ne olduğunu, hepsi akşam yemeği olmuş .

Zaman hızla geçti ve bizler büyüdük, ama hayvan sevgimiz bitmedi, şuan evimde Kanarya, Güvercin ve Balık var, çiftliğimiz de iki atım vardı, onlara gerekli önemi gösteremediğim(iz) için yakın zamanda hediye ettim, Ayrıca 3 tane dünyalar güzeli köpeğim var, ikisi kangal 6 aylıklar, ama kötü huyları var, çiftlikteki tavukları bir bir yiyiyorlar yahu!.Cezalandırma falan kâr etmiyor, bir diğeri çoban köpeği, akıllı,uslu, sadık, koruyucu en çok onu seviyorum, Adı Gazap, Kangalların ise Ateş ve Su, ama Ateş ve Su böyle devam ederse artık olmayacaklar çünkü memlekette tavuk kalmadı

Bu konuda daha sayfalarca yazabilirim aslında ama abartmayalım, Sözün Özü "Hayvanlara -gerekli özeni gösterebildiğiniz sürece- bakmak çok güzel "...Saygılarımla...
Old 12-12-2007, 23:24   #106
Gülümse

 
Varsayılan

Sayın Bülent Akçadağ,

Sizi gayet iyi anlıyorum, özellikle Ateş ve Su hakkındaki kaygılarınızda çok haklısınız..

Bundan bir süre önce oğlumla ender bulunan beyaz Asya çoban köpeğinden iki kardeş bulmuş onların sevimliliğine hayran olup almıştık.. O zamanlar ne bu hayvanların çok nadide olduğundan bile haberimiz yoktu.. Minik kutup ayılarına benzeyen bu hayvanların bu kadar devasa köpekler olacağını bilemezdik.. Bir den fazla sahip kabul etmeyen bu iki kardeşe Gün ve Güneş ismini verdik..

Siz tavuk horozdan bahsediyorsunuz, Gün ve Güneş büyüdüklerinde gerçekten vahşi hayvanlar haline geldiler.. Üzerinizde bulunan yabancı kokuları bile tehlike olarak kabul edip, "Her ihtimale karşın ben saldırayım" modu ile dolaşmaya başladılar..

Dişi olan Güneş daha uyumlu bir köpek olmasına karşın, Gün gerçek bir tehlike.. Hatta saldırdığı zaman onu vazgeçirmek imkansız gibi..

Aslında Gün hakkındaki kararımı çoktan verdim ama arada Gülyüzlü kızım ile onu çok seven bakıcısı var.. Onları kıramadığım için Gün kilitli kapılar ardında iyiden iyiye hırçınlaşımaya devam ediyor.
Old 14-12-2007, 14:32   #107
Av.AE

 
Varsayılan olmaz mı

20 aylık bir kızım var. Rottweiler cinsi. Prensesim o benim
Old 23-12-2007, 17:45   #108
Gülümse

 
Varsayılan Eğer Hayvanınız varsa bir de veteriner...

Eğer bir hayvan edindiyseniz eninde sonunda bir veteriner ile karşı karşıya kalıyorsunuz..

Atlar ile ilgilen veterinerler genelde sakin tabiatlı, hayvanınızın sağlığı ile bilgi veren insanlar.. Atlar genelde heybetleri ile ters orantılı hemen hastalanan hayvanlar.. Çıkaramadıkları gazlar ölümcül sancılara, hatta bağırsak düğümlenmelerine ölümlere neden olabiliyor.. Yuttuklar yel, açılan yaralar, hafif topallaması bir problem, gripleri parazitleri, dişleri..

Atlara yakın olan bir çiftlikte yaşayan köpeklere, kuzulara hatta tavuklara bakan veteriner size önerilerde bulunan, yol yordam gösteren insanlar..

Ama şehire geldiğinizde küçük kediniz köpeğinizi götüreceğiniz veterinerlere gelince boyut ve ifade bir anda değişiyor.. Her şeyden önce veterineriz şirin bir ifade takma zorunluluğu duyuyor olmalı.. Tüm kediler harika, bütün köpekler şirin ve efendi..

Sanki onlar hayvan değilde birer insan haline geliveriyorlar.. Oğlumun kedinsini ilk veterinere götürdüğümde sevimli bir bey "Ay bu çok şeker, bu şekerin annesi kim?" diye sorduğunda biz ciddiye alıp.."Vallahi biz bunu pet shoptan aldık, annesinin kim olduğunu o yüzden bilmiyoruz" dedim.. Çocuklar gül gül yerlere yattılar..

Veteriner açıkladı.. "Yani annesi siz misiniz diye sordum.." Oğlum devreye girip kendi kedisi olduğunu anlattı veterinerde benden kurtuldu..

Veterinerden çıktıktan sonra bir saat kadar söylendim.. "ben daha güzellerini doğrudum.. ben kedi annesine mi benziyorum" diye..
Old 26-12-2007, 23:50   #110
Gülümse

 
Varsayılan

Sayın Vardar,

Hepimizin çoluğu çocuğu var, şimdi görüp bizde isteriz diye tutturacaklar..

Eyvah eyvah
Old 27-12-2007, 01:39   #111
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

Sayın Gülümse Hanımefendi,bununla da kalmadık.Geçen yıl eşimle aracımızla giderken,trafik kurallarına aykırı bir şekilde yolun diğer tarafına geçmek isteyen bir kaplumbağı araçların yoğun seyrettiği trafikte aracımızı uygun bir yere park edip,eşimin yoğun ısrarlarına engel olamayıp,araca aldık ve yaklaşık 1 ay biz de misafir edip,sonra da aldığımız yere,tabii ki yolun ortasına değil,karşısına doğal hayatına geri verdik.En son da küçük evladım geçen hafta benden biraz para istedi,ama ne alacağını da söylemedi.Akşamleyin evimizda iki adet su kaplumbağımız olmuştu.
Old 27-12-2007, 13:46   #112
Gülümse

 
Varsayılan Akvaryum...

Evde iki tane kedi olması Hamster tarzı şirin bir yaratığın yaşamasına izin vermiyor.. Ama kim izin verdi yada kimin fikriydi bilmiyorum gülyüzlü kızımın odasında büyük bir akvaryum var..

Balık dediğiniz bir cam kavanoz içinde yaşarlar temizlersiniz düzenli ilaçlarını ve yemini verirsiniz olur biter.. O yüzden emrivaki şekliyle eve gelen akvaryuma hiç ses cıkarmadım..

Ama bir süre sonra akvaryum ev gündeminin ortasına oturdu kaldı. Bizim balıklar biraz tuhaf çıktı. Önce akvaryum mu küçük geldi ne bazı balıklar intahar edip akvaryumdan dışarı atladılar. Ardından çok dikkat edilmesine ramen balıklar ölmeye başladılar. Eh gülyüzlü kız bu gitmiş bir akvaryumcuyla anlaşmış bizim eve 24 saatlik akvaryum servisi verilmeye başladı..

Önce ölen balıkların yerine yenileri geldi, bazı balıklar diğer balıkları yediler, akvaryumumuz patladı.. Akvaryumcu bile bu işe çaresiz kaldı.. Bu kadar felaketi o bile üst üste yaşamamış..

Artık ben akvaryumdaki balıkların çetelesini tutmuyorum, bazen bakıyorum bir akvaryum dolusu balık var bir bakıyorum hiç balığımız kalmamış..
Old 28-12-2007, 19:00   #113
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan Husky

İki tane sbirya kurdumuz var. Biri erkek biri dişi. Erkek beyaz renkli adı Ralf, dişisi siyah beyaz adı Asya,

Sbirya Kurtlarının en önemli özellikleri insancıl ve duygulu olmaları. Resmen gelir sırtını döner kendilerini sevdirirler. Kızdığımız zaman küserler ama çok değil. 5 Dk. sonra tepemize çıkarlar yine.
Birde yüzleri çok güzel ve anlamlı. Ya gözleri MASMAVİ gözleri var. Hepsinin göz renkleri hemen hemen mavi. Kahverengisi çok nadir çıkarmış ben görmedim.

Birde dişisi çok bencil ve acaip kıskanç. Eşini değil tabi yemeğini kıskanır. Bahçeli bir evimiz var ve Asya ile Ralf in ayrı evleri var. Kulübe ama büyük baya bir oda büyüklüğünde falan. Yemeklerini orada veriyoruz. Asya kendi yemeğini bitirmeden Ralf e yemek yedirmez. Onun yemeğinide yedirmez. Saatlerce bağırırlar. En son Ralf girer içeriye hanfendinin karnının doymasını bekler sonra çıkar. Ben bu olaya çok gülerim. Yemek kavgası olduğundaki havlama sesleri farklıdır. Bilirim hemen.

Yabancı ile tanıdık geldiğindeki havlamaları da farklı. Birde geceleri ulurlar. Değişik bir uluma içime ürperti gelir.

Süper hayvanlar, köpek düşünene Husky tavsiye ederim. Hemen hemen hepsinin psikolojileri aynı. İnsancıl sevimli seven ve duygulu hayvanlar. Duygusal bir iletişiminiz kesin olur. Tanır bilir ve ona göre yaklaşırlar. En çok kim severse ona yaklaşırlar. 5 kişinin arasında kendisini sevenin yanına gider. Ralf i Büyük oğlum Melih sever. Asya yı ben severim. Muhtemelen Şubatta Asya anne Rulf baba olacak bakalım küçük husky ler nasıl olacak şimdiden merak ediyorum.

Selamlar iyi akşamlar.
Old 29-12-2007, 01:01   #114
melis aksu

 
Varsayılan

Elimden gelse, ve şartlar elverse evimi bir hayvanat bahçesine çevirebilirim.Fakat hepsinin peşinden günlerce ağladığım için artık hayvan beslemeye cesaret edemiyorum.
Old 29-12-2007, 22:46   #115
sarissa

 
Varsayılan küçük bir köpek

Merhabalar
Bende kedileri severim ama bahçeli evde durduğumuzdan ve evcilleştirmeyi bilmediğimden aynı evde yaşamayı tercih etmem.
Pek çoğunuzun midesi kaldırmayacak ama bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim. Lise yıllarımdı sanıyorum. Sokakta yeni doğmuş minik bir köpek bulmuştuk kardeşimle. Kardeşim dediğim de benden 1-2 yaş küçük. Tututuk onu bir güzel yıkadık. Tüm pirelerini teker teker ayıkladık ve imha ettik. Ona bahçede bir yer ayarladık ve yerleştirdik. Ertesi gün miniğe baktığımızda tüm haşerelerin tekrar yerini aldığını gördük. Bu yaptığımızı hatırladıkça ığğ diyorum. Üstelik bunu teklif eden kardeşim değil bendim. Kusuruma bakmayın
Old 09-01-2008, 10:29   #116
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sarissa
Pek çoğunuzun midesi kaldırmayacak ama bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim. Lise yıllarımdı sanıyorum. Sokakta yeni doğmuş minik bir köpek bulmuştuk kardeşimle. Kardeşim dediğim de benden 1-2 yaş küçük. Tututuk onu bir güzel yıkadık. Tüm pirelerini teker teker ayıkladık ve imha ettik. Ona bahçede bir yer ayarladık ve yerleştirdik. Ertesi gün miniğe baktığımızda tüm haşerelerin tekrar yerini aldığını gördük. Bu yaptığımızı hatırladıkça ığğ diyorum. Üstelik bunu teklif eden kardeşim değil bendim. Kusuruma bakmayın


Bu yaptığınız son derece güzel bi davranış bence. ığğ falanda demedim
Old 09-01-2008, 11:58   #117
Gülümse

 
Varsayılan

Benim kardeşim sokak kedilerinin kalması için özel barınaklar yapardı. Hatta o zamanlar sorulduğunda "Ben ileride mimar olup kedi köpeklere has evler yapacağım" derdi..
Old 10-01-2008, 12:19   #118
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gulumse
Benim kardeşim sokak kedilerinin kalması için özel barınaklar yapardı. Hatta o zamanlar sorulduğunda "Ben ileride mimar olup kedi köpeklere has evler yapacağım" derdi..

Kardeşiniz şimdi napiyor?
Old 10-01-2008, 14:42   #119
Gülümse

 
Varsayılan canim kardesim

Alıntı:
Yazan Mustafa ÖZCAN
Kardeşiniz şimdi napiyor?

Mimar olamadı... Ama mühendis oldu... Yapım koordinatörü yaparak hayatını kazanıyor.

Hayvan ve hayvan barınakları konusunda uzmanlık işi bana kaldı

Bu konuda yardım isteyen tüm dostlara kapım açık.. (2 kedi, 3 köpek, tavuk, 6 koyun, 3 at sahibi olduktan sonra uzman olmam normaldir her hal... )

Not: Balık ve kuşları kuşları saymıyorum, kuşların tüyleri alerji yapınca göndermek zorunda kaldım, balıklar ise gülyüzlükızımın uzmanlık alanı)
Old 17-01-2008, 13:24   #120
avukat-21

 
Varsayılan

Çok güzel bir köpeğim vardı...onu iğneyle uyutmak zorunda kaldığım günü unutmam mümkün değil-bir sene boyunca hergün ağladım...O benim köpeğim değil-sırdaşım arkadaşım bebeğimdi ofisime bile gelirdi çoğu zaman...Ama ne yazık değil mi? ofise getirirken hep köpekli avukat geldi demelerinden endişe duymuşumdur...umurumda olmadı ama düşünmüşüm yinede...neyse hala çok seviyorum özlüyorum ne yazık ki ömürleri ancak 15-16 yıl.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05549097 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.