Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

taşınmazın mülkiyetinin iadesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-05-2017, 21:20   #1
emreUmarlar

 
Karar taşınmazın mülkiyetinin iadesi

Merhabalar,

Babam kendisine ait bir taşınmazı evlenmesinden önce yani yaklaşık 3 yıl kadar önce kardeşimin eşine tapuda satış sözleşmesi ile devretti. Ancak bunun karşılığı olarak herhangi bir ücret almadı, yani gerçekte bir bağış sözleşmesi söz konusu. Şuan kardeşim ve eşi ayrı durumda ve kardeşimin eşi bizi taşınmazını elinden çıkarmakla tehdit ediyor. Taşınmazın üzerinde de halen oturmakta olduğumuz evimiz var ve bunun üzerinde de intifa hakkımız mevcut. Ayrıca devrettiğimiz taşınmaz üzerinde de bir ipotek tesisi mevcut.

Bu durumda taşınmazın mülkiyetini geri almamız nasıl mümkün olabilir. Buna dair mevcut içtihatlar nelerdir? Şimdiden teşekkürler.
Old 10-05-2017, 22:04   #2
Av. Suat

 
Varsayılan

Sayın emre,

Babanız inançlı işlem mi yapmış, yoksa gerçekten bağış mı yapmış.
İnançlı işlem yapmış ise ispat şartı olan yazılı deliliniz varsa buradan yola çıkarak,
Yok eğer gerçekten bağışlama yapmış ise bağışlamadan dönme şartlarının olup olmadığından yola çıkabilirsiniz.

Bunlar da yoksa babanızın piyasaya borcu var ise alacaklılar ile konuşarak tedbir talepli tasarrufun iptali davası açılabilir. Bu dava tapu kayıtlarını geri getirmez ama en azından babanızın borcu kapanmış olur.

İrade fesadı hallerine girmiyorum ayrıca belirtmediğinize göre olayda zaten bunlar yok sanırım.

Babanız sağ olduğundan, kural olarak diğer kişilerin dava hakkı yoktur.
Old 10-05-2017, 23:14   #3
emreUmarlar

 
Varsayılan

Teşekkür ederim Suat bey,
Sözleşmenin inançlı işlem olduğunu ispata yarar yazılı bir belge mevcut değil ne yazık ki. Ancak burada gelinin evi terk etmesini kendisinin kanuni yükümlülüklerine uygun davranmadığı şeklinde muhakeme ederek TBK 295'e aykırılık teşkil ettiğini iddia edebilir miyiz?
Dava konusunun taşınmaz eşya olması tesis edilecek hükmü etkiler mi?
Şimdiden teşekkürler.
Old 11-05-2017, 13:03   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Muvazaalı işlemin tarafı kendi muvazaalı işlemine dayanarak hak iddia edemez. Bu nedenle aslında işlemin bağışlama olduğu ve bundan dönmek istediğine ilişkin bir iddianın dava yoluyla ileri sürülse bile kabulü mümkün değildir.

İntifa hakkı ve/veya ipotek satıştan sonra ise inançlı işlem için yazılı delil başlangıcı olduğu gibi bir yol denenebilir. Onun dışında başka bir ihtimal gözükmüyor.
Old 11-05-2017, 13:32   #5
Av. Suat

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2011/13-173
K. 2011/291
T. 11.5.2011

DAVA : Taraflar arasındaki "Menfi Tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.12.2008 gün ve 2006/218 E., 2008/372 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2.7.2009 gün ve 3588-9229 Sayılı ilamı ile;
……………..Diğer taraftan, kural olarak, muvazaalı işlemin tarafları birbirine karşı kendi muvazaasına dayanarak talepte bulunabilir, üçüncü kişilere karşı bu durumu ileri süremezler ise de, somut olayda olduğu gibi tapuda bedelin düşük gösterilmesi suretiyle yapılan muvazaa taraflar arasındaki muvazaa niteliğinde olmadığından bu tür bir muvazaaya dayanılarak talepte bulunulması olanaklı değildir.


sayın Emre,

Yengenizin, bağışlayan olan babanızın da oturduğu bu yeri ev ile birlikte satacağını beyan ederek - bu arada bağışlayanın da mağduriyetine sebep olacak şekilde - bir tehdit içinde bulunması bağışlamadan dönmek için haklı sebep oluşturur bence...

Tabi bu dava mutlak olmayıp Sayın Av.CAN Bey in de iletilerini bir kenara not etmekte fayda var.....
Yine de denemeye değer....taktir sizin..
Old 11-05-2017, 15:14   #6
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Karar çok ilginç ama durumla pek örtüşmüyor. Ellerinde gerçek satış bedelini gösteren harici yazılı sözleşme var.
Bir de şöyle bir açıklama var.

Alıntı:
Diğer taraftan, kural olarak, muvazaalı işlemin tarafları birbirine karşı kendi muvazaasına dayanarak talepte bulunabilir, üçüncü kişilere karşı bu durumu ileri süremezler ise de, somut olayda olduğu gibi tapuda bedelin düşük gösterilmesi suretiyle yapılan muvazaa taraflar arasındaki muvazaa niteliğinde olmadığından bu tür bir muvazaaya dayanılarak talepte bulunulması olanaklı değildir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bozma ilamında kullanılan <kimse kendi muvazaasına dayanarak talepte bulunamaz> açıklaması üzerinde durulmuş; yukarıda açıklanan ilke gözetilerek bu ibare ile kastedilenin taraf muvazaasını değil, tapuda değerin düşük gösterilmesi suretiyle yapılan muvazaa olduğu oyçokluğu ile kabul edilmiştir.

Bilindiği gibi muvazaalı işlerde taraf olanlar, bu muvazaanın varlığını yeterli delillerle ispatlayabildiklerinde, muvazaaya dayalı talepte bulunabilmeleri mümkündür.

Hal böyle olunca mahkemece menfi tespit istemli davanın tümüyle kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Burada bedelde muvazaa ve gerçek değeri gösteren sözleşme olsa dahi şufa nedeniyle uğradığı zararı talep edemeyeceği sonucuna varılıyor. Gerekçesi de "Kendi kusurlu davranışından kendi lehine sonuç çıkaramaz."
Yani burada (davalı(dava menfi tespit)) yazılı delille bile verdiğini geri alamamış.

Öte yandan taraf muvazaasında mutlaka yazılı delil gerekiyor.
Alıntı:
Yargıtay 1. HD 2015/8573E. 2015/11345K.
Senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 200 ve 201. (1086 s. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 288. ve 290.) maddelerinde belirtildiği üzere ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Sözleşme aynı kanunun 203. (HUMK'nun 293.) maddesinde sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi, muvazaanın yazılı delille ispat edilmesi gerekir. Böyle bir sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde bile olayın özelliği itibariyle adi yazılı delilin yeterli olacağı öğretide ve kararlılık kazanmış yargısal içtihatlarda ortaklaşa kabul edilmiştir. İşte bu görüşten hareketle, 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad (namı-müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Taşınmazın satılması halinde ödenen kira bedelinin iadesi sebepsiz zenginleşme Meslektaşların Soruları 1 14-04-2012 09:40
Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın iadesi ve tazminat Avukat halil Meslektaşların Soruları 3 04-04-2011 16:27
boşanma ile konut mülkiyetinin talebi parézer Meslektaşların Soruları 7 10-03-2011 17:43
Taşınmazın satımında muvazaa ve muvazalı taşınmazın 3.kişiye devri oguzhand0 Meslektaşların Soruları 2 07-10-2010 11:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11160111 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.