Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukata Tazminat Davasında dava açma ve zamanaşımı süresi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-06-2010, 07:23   #31
Av.Kamil Mercan

 
Varsayılan

Özür ve Düzeltme

1-ilk önce, bu foruma soru yazan arkadaşlarımın-meslekdaşlarımın soruları, yoruma yada her hangi bir karışıklığa yer bırakmayacak şekilde açık ve sarih olmalıdır kanaatindeyim.Somut durumda soru sahibinin kendi YADA karşı taraf vekili-meslekdaş hakkında, soru sorduğu anlaşılamamaktadır. Kaldı ki "BU SİTEDEKİ FORUM ALANLARI" bile araştırılmadan "ACİL" kodu ile soru-durum anlatan ve soru soran üyelerin mevcudiyeti hepimizin bildiği bir durumdur.

Bu gerçeklik karşısında, soru sahibinden özür dilemeyi bir borç bilip, sorusunu, verdiğim cevap gibi cevaplara vakıf olmayacak şekilde sormamasını istemek durumunda olduğumu da belirtmek isterim.

2-Yine, yukarıda belirttiğim açıklamalar çerçevesinde, ve de soruya, reel bir cevap olması açısından, "temyiz etmeme" bir zarar oluşturmuşmudur,şeklinde bir soru sormak gerektiği kanaatindeyim.Zira, Yüksek Yargıtayın kararlarında "temyiz etmeme nedeni ile bir zarar oluşmadı ise" tazminata hükmedilmemektedir (BKZ. Ekteki karar)

Dolayısı ile "AÇIK" bir soru olsa idi,belkide hiç zamanaşımını tartışmayacaktık.

3-Sayın Admin'e bir cevap olmak kaydı ile, "asıl eksik sorulan sorular ile, ulaşılmak istenen amacın dışında,gereksiz tarışmalar yapılıp" site forum alanları meşgul edilmektedir.Elbette, bu hususların burada değilde,forum yöneticileri alanına iletilmesi gerektiğini kabullerimle birlikte.Bu bağlamda bir özürde size.

4-Bu site, hiç bir zaman bir AVUKAT'ı şikayet etmek için yol gösterici olmamalıdır.ÖZELLİKLE şikayetçi, başka bir Hukukçu ve meslekdaş ise!!!(kanaatimce)

Bu görüş noktasından hareket ettiğimi, tüm katılımcılara bildirir, yanlış anlamamdan kaynaklanan, "kınama" tutumumdan dolayı özürlerimi iletirim.Saygılarımla...

Yargıtay 13.HD
2004/6495 E-14240 K

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.

Davacı avukat olan davalıya dava dışı S. E. aleyhine tazminat davası açması için vekalet verdiğini, davalının vekil olarak davayı açıp yürüttüğünü, davayı takipteki zaafları ve karara bağlanınca da red kararını temyiz etmeyerek kesinleştirmesi nedeniyle zarara uğradığını, Bergama Ağır Ceza Mahkemesince de davalı hakkında görevi ihmal suçundan mahkumiyet kararı verildiğini belirterek 3.000.000.000 TL. maddi, 5.000.000.000 TL manevi tazminatın faizi ile davalıdan alınmasını istemiştir.

Davalı, davacı aleyhine verilen kararı davacının menfaati gereği temyiz etmediğini, bu sebeple davacının bir zararı olmadığını, doğru hasıma dava açmayı düşündüğünü belirterek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne 3.000.000.000 TL. maddi, 1.000.000.000 TL. manevi tazminatın dava tarihinden yasal faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacı avukat olan davalını kendisini vekil sıfatıyla temsil ederek takip ettiği davada görevini ihmal etmesi sebebiyle davayı kaybettiğini ve red kararını temyiz etmeyerek kesinleşmesine sebep olduğunu belirterek o davada talep ettiği 3.000.000.000 TL. maddi tazminat olarak tazminini talep etmiştir. Bergama Ağır Ceza Mahkemesince davalının davacının muvafakati olmadan kararın kesinleşmesine sebep olduğu gerekçesi ile görevi ihmal suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir. Davalının aleyhine verilen bu ceza kararı davacının zarara uğradığını göstermez. Davalının davacının vekili olduğu Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/147 esas 2000/60 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı ile Servet Eyüpgiller arasında yöneticisi olduğu kooperatif nedeniyle aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle 500.000.000 TL. maddi, 2.500.000.000 TL. manevi tazminat talep edildiği, davacının maddi zararını belgelendiremediği, davacının kişilik haklarına saldırı bulunmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiş, davalı avukat tarafından bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Dosya kapsamına ve kararın gerekçesine göre kararın temyiz edilmemesinde davacının bir zararı yoktur. Bir başka deyişle mevcut delil durumuna göre davacı vekili kararı temyiz etseydi de sonuç değişmeyecek durumdadır. Böyle olunca davacının maddi tazminat talebinin reddi gerekir.

Manevi tazminat talebine gelince, B.K. 49. maddesine göre manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişilik haklarına saldırı da bulunulması gerekir ki, davalının görevini ihmal etmesi, davacı aleyhine verilen kararı temyiz etmemesi kişilik haklarına saldırı sayılamaz. Bu talebinde reddi gerekir.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 10-06-2010, 17:34   #32
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Meselenin çözümü için Yargıtay Kararları sunulduğu için bir kararda ben sunuyorum. Kararın konu ile alakalı kısmını ekledim. Kolay Gelsin

Alıntı:
T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2004/13-68 K. 2004/139T. 10.3.2004

• AVUKATIN GÖREVİNİ İHMAL ETMESİ ( Tazminat Davasında Görevli Mahkeme - Avukatın Temyiz Süresini Kaçırdığı İddiası )

Az yukarda yapılan açıklama ve gerekçeler ışığında; Davacının isteminin açıkça davalının görevi ihmal veya kötüye kullanma şeklinde ortaya çıkan haksız eyleme dayandığı, bu nedenle uyuşmazlığın avukatlık sözleşmesinden ve ücretinden kaynaklanmadığı, davanın çözümünde avukatlık yasasında tanımlanan avukatlık sözleşmesine ve ücretine ilişkin kuralların uygulanmayacağı, aksine borçlar hukukunun konuya ilişkin genel hükümlerinin uygulanması gerektiği, bunun da yargı yetkisine sahip genel mahkemelerin görev alanı içerisinde olup, görevi yasa ile sınırlı olarak belirlenen hakem yoluyla çözümlenemeyeceği sonucuna varılmıştır. O nedenle yerel mahkemenin göreve ilişkin direnme kararı usule ve yasaya uygun ve yerindedir.
Old 10-06-2010, 17:43   #33
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Meselenin çözümü için Yargıtay Kararları sunulduğu için bir kararda ben sunuyorum. Kararın konu ile alakalı kısmını ekledim. Kolay Gelsin

Bence budur. Tamamını yayınlamanız mümkün mü?
Old 10-06-2010, 17:54   #34
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/13-68
K. 2004/139
T. 10.3.2004
• AVUKATIN GÖREVİNİ İHMAL ETMESİ ( Tazminat Davasında Görevli Mahkeme - Avukatın Temyiz Süresini Kaçırdığı İddiası )
• GÖREVLİ MAHKEME ( Avukatın Temyiz Süresini Kaçırmak Suretiyle Neden Olduğu Zararın Tazmini Talebi )
• TAZMİNAT DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME ( Avukatın Temyiz Süresini Kaçırmak Suretiyle Neden Olduğu Zarardan Dolayı Açılan )
• TEMYİZ SÜRESİNİ KAÇIRAN AVUKATTAN TAZMİNAT TALEBİ ( Görevli Mahkeme )
• BARO HAKEM HEYETİNİN GÖREVLİ OLDUĞU İŞLER ( Temyiz Süresini Kaçıran Avukat Aleyhine Açılan Tazminat Davasında Genel Mahkemelerin Görevli Olması )
• VEKALET GÖREVİNİ İHMAL EDEN AVUKATIN NEDEN OLDUĞU ZARAR ( Tazminat Davasında Görevli Mahkeme - Avukatın Temyiz Süresini Kaçırması )
• SÜREYİ KAÇIRAN AVUKATIN NEDEN OLDUĞU ZARAR İÇİN AÇILAN TAZMİNAT DAVASI ( Görevli Mahkeme )
1136/m.163,164,167
818/m.41
ÖZET ava, vekalet görevinin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Avukatlık Yasasının 4667 sayılı yasayla değişik "Anlaşmazlıkların Hakem Yoluyla Çözümü" başlıklı 167. maddesinde aynen; "Avukatlık sözleşmesinden ve vekalet ücretinden kaynaklanan her türlü anlaşmazlıklar, hukuki yardımın yapıldığı yer barosu hakem kurulunca çözümlenir." denilmektedir. Davacının isteminin açıkça davalının görevi ihmal veya kötüye kullanma şeklinde ortaya çıkan haksız eyleme dayandığı, bu nedenle uyuşmazlığın avukatlık sözleşmesinden ve ücretinden kaynaklanmadığı, davanın çözümünde avukatlık yasasında tanımlanan avukatlık sözleşmesine ve ücretine ilişkin kuralların uygulanmayacağı, aksine borçlar hukukunun konuya ilişkin genel hükümlerinin uygulanması gerektiği, bunun da yargı yetkisine sahip genel mahkemelerin görev alanı içerisinde olup, görevi yasa ile sınırlı olarak belirlenen hakem yoluyla çözümlenemeyeceği sonucuna varılmıştır. O nedenle yerel mahkemenin göreve ilişkin direnme kararı usule ve yasaya uygun ve yerindedir.

DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziosmanpaşa Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 13.11.2001 gün ve 2000/348-2001/1038 sayılı kararın incelenmesi Davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 27.03.2002 gün ve 2939-3271 sayılı ilamı ile; ( ...Davacılar İSKİ tarafından yapılan kamulaştırma nedeniyle kamulaştırma bedelinin artırılması davası açması için davalıyı vekil tayin ettiklerini davalı avukatın davayı yasada ön görülen süre içerisinde açmadığından zarar gördüklerini ileri sürerek toplam 2.000.000.000 TL. nın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki ihtilaf, avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. 1136 sayılı avukatlık kanununda değişiklik yapılmasına dair, 2.5.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4667 sayılı kanunun 80. maddesi ile Avukatlık Kanununun 167. maddesi değiştirilerek, avukatlık sözleşmesinden ve vekalet ücretinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlıkların, hakem kurulunca çözümleneceği hükmü getirilmiştir. Yapılan bu değişiklik mahkemenin görevine ilişkin, usulü bir değişikliktir. Anılan yasada usule ilişkin bu hükmün, uygulanabileceği zaman yönünden bir geçiş hükmüne yer verilmediğine göre bu değişikliğin henüz sonuçlanmamış olan tüm davalarda uygulanması gerekir. Mahkemenin görevine ilişkin bu husus; yargılamanın her aşamasında resen gözetilmelidir. Bu nedenle hükmün, davanın hakem kurulunda görülmek üzere bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, vekalet görevinin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; göreve ilişkin olup, davanın çözüm merciinin "genel mahkemeler mi?" Yoksa 1136 sayılı avukatlık yasasının 4667 sayılı yasayla değişik 167 maddesiyle getirilen "Baro Hakem Kurulu mu?" olduğu noktasında toplanmaktadır.

Davanın tarafları müvekkil davacılar ile vekilleri durumundaki Avukat'tır.

Davalı avukatın davacıların vekili olduğu uyuşmazlık konusu değildir.

Davacılar vekili; davalı avukatın davacılar vekili olarak İdare Mahkemesinde açtığı kamulaştırma işleminin iptali davasını gereği gibi takip etmediğini; aleyhe sonuçlanan davada kendisine tebliğine karşın kararı süresinde temyiz etmeyerek kesinleşmesine neden olduğu gibi, yasal sürede açması gereken bedel artırım davasını da açmadığını; başka vekil tutan davacıların bu vekil aracılığıyla yaptıkları temyiz başvurusunun ve ayrıca açılan davanın süreden reddedildiğini, kısacası süreye bağlı tüm taleplerin davalı tarafından zamanında yapılmaması nedeniyle reddedildiğini, ifadeyle, 2.000.000.000 TL tazminat istemişlerdir.

Davalı avukat: zamanaşımı definde bulunmuş, sadece idare mahkemesindeki dava için vekalet aldığını, davacıların başka vekil tuttuklarını, kendisine ücreti vekalet ve masraflardan kaynaklanan borçlarının bulunduğunu, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece idare mahkemesi dosyası ile süreden reddedilen bedel artırım dava dosyaları getirilmiştir. Bu dosyalar kapsamına göre; Davalı avukat davacıların vekili sıfatıyla İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 1993/517 esas-1994/743 Karar sayılı dosyasında kamulaştırma işleminin iptali istemiyle dava açmış; davanın reddine ilişkin 31.05.1994 tarihli karar yine davalı avukata 03.08.1994 tarihinde tebliğ edilmiştir. Kararın temyizine ilişkin 20.09.1994 tarihli temyiz dilekçesi ise başka bir avukat tarafından verilmiş, temyiz istemi mahkemece 28.09.1994 tarihli kararla reddedilmiştir.

Mahkeme; davacı vekilinin davalının tezyidi bedel davası açmamasından dolayı davacıların uğradığını beyan ettiği zararın başlangıcı tarihinin 30.4.1994 tarihi olduğu, tespit edilen bu tarihe göre 1.5.2000 tarihinde açılan davada uygulanması gereken avukatlık yasasında öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğu, gerekçesiyle süresinde yapılan zamanaşımı itirazının kabulü ile davanın zamanaşımından reddine karar vermiştir.

Davacılar vekilinin temyizi üzerine Özel Daire; yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere "Uyuşmazlığın avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklandığını kabul ederek, 1136 sayılı avukatlık yasasının 4667 sayılı yasayla değişik 167 maddesinde belirtildiği üzere davanın çözüm yerinin Baro Hakem Kurulu olduğunu" ifadeyle hükmü görev noktasından bozmuştur.

Davacılardan bir kısmı bozma sonrası davayı takip etmemişler, dava sadece takip eden Yapıkur İnş. Mimarlık Mühendislik Tic.San.Ltd. Şti. tarafından sürdürülmüş ve direnme kararında diğer davacılar yönünden açılmamış sayılma, davacı şirket yönünden de davaya devam olunarak mahkemenin görevli olduğu ve davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını Davacılardan Yapıkur şirket temsilcisi temyize getirmiştir.

Öncelikle; görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup, resen incelenmesi gerektiğini vurgulamakta yarar vardır. Somut olayda, yerel mahkeme ile özel daire arasındaki göreve ilişkin uyuşmazlığın temelinde; 1136 sayılı yasanın 4667 sayılı yasa ile değişik "Anlaşmazlıkların hakem yoluyla çözümü" başlıklı 167 maddesi ile "avukatlık sözleşmesi ve avukatlık ücretini" düzenleyen 163 ve 164. maddelerinin getirdikleri düzenlemenin yorumlanması ve buna bağlı olarak da avukat olan davalıya karşı yöneltilen talebin hukuksal nitelikçe "Avukatlık sözleşmesinden ve vekalet ücretinden kaynaklanan her türlü anlaşmazlık" kavramı içinde yer alıp almadığının belirlenmesi yatmaktadır. Bu nedenle ilkin yasa maddeleri ve yasal gerekçeleri irdelenmelidir.

Bilindiği üzere; 10.05.2001 Gün ve 24398 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanarak Yürürlüğe Giren Avukatlık Yasasında Değişiklik Yapılmasına Dair 4667 Sayılı Kanun ile 1136 sayılı Avukatlık Yasası değişikliğe uğramıştır.

Avukatlık Yasasının 4667 sayılı yasayla değişik "Anlaşmazlıkların Hakem Yoluyla Çözümü" başlıklı 167. maddesinde aynen; "Avukatlık sözleşmesinden ve vekalet ücretinden kaynaklanan her türlü anlaşmazlıklar, hukuki yardımın yapıldığı yer barosu hakem kurulunca çözümlenir. Hakem kurulu, baronun bulunduğu yargı çevresinin en kıdemli asliye hukuk hakimi ile baro yönetim kurulunca seçilecek, yönetim kuruluna seçilme yeterliliğini taşıyan iki avukattan oluşur. Kurula asliye hukuk hakimi başkanlık eder. Seçilen kurul üyelerinin görev süresi üç yıldır. Süresi sona eren üye kurula yeniden seçilebilir. Hakem ücretinin yarısının dava ile birlikte yatırılması zorunludur. Hakem kurulunca verilen ve kesinleşen karardan bir örnek, avukatın bağlı bulunduğu baroya gönderilir. Hakem işlerinde 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 527, 529, 532, 533/1 ve 536 ncı maddeleri dışında tahkime ilişkin hükümleri uygulanır. Hakem işleriyle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğince çıkartılacak, Baro Hakem Yönetmeliğinde düzenlenir." Hükmü getirilmektedir.

Bu maddenin değiştirilmesine ilişkin teklifin genel gerekçesinde de; "Kişilerin avukatla kurdukları vekalet ilişkisinin özelliği nedeniyle ücret uyuşmazlıklarının çözümünde; tahkim yolu benimsenmiş ve baronun bulunduğu adliyedeki en kıdemli hakimin ve iki avukatın da katılımı ile oluşacak üç kişilik hakem heyeti yetkili kılınmıştır." Denilmiş, değişiklik teklifinin 80. maddesi olarak aynen kabul edilen 95. madde gerekçesinde ise ;" Avukatlık Kanununun 167 nci maddesi ve madde başlığında yapılan değişiklikle; ücret uyuşmazlıklarının hakem aracılığıyla çözümüne ilişkin yeni düzenleme getirilmektedir." İfadesine yer verilmiştir.

"Avukatlık Sözleşmesi" ana ve "Avukatlık sözleşmesinin kapsamı" alt başlıklı 163. maddede de "Avukatlık sözleşmesi serbestçe düzenlenir. Avukatlık sözleşmesinin belli bir hukuki yardımı ve meblağı yahut değeri kapsaması gerekir. Yazılı olmayan anlaşmalar, genel hükümlere göre ispatlanır. Yasaya aykırı olmayan şarta bağlı sözleşmeler geçerlidir. Avukatlık ücret tavanını aşan sözleşmeler, bu Kanunda belirtilen tavan miktarında geçerlidir. İfa edilmiş sözleşmenin geçersizliği ileri sürülemez. Yokluk halleri hariç, avukatlık sözleşmesinin bir hükmünün geçersizliği, bu sözleşmenin tümünü geçersiz kılmaz." Denilmiş ,devamında "avukatlık ücreti" alt başlıklı 164. maddede ise "Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder." Hükmü yer almıştır.

Özel dairece bu maddeler geniş yorumlanarak "Uyuşmazlığın avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklandığı, Avukatlık Yasası'nın 167. maddesi uyarınca, avukatlık sözleşmesinden ve vekalet ücretinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlıkların, hakem kurulunca çözümleneceği, bu nedenle davanın hakem kurulunda görülmesi gerektiği" görüşü bozmaya dayanak alınmıştır.

Yeri gelmişken belirtmekte yarar vardır ki, açıklanan yasal düzenleme karşısında uygulanacak usul ya da maddi hukuk hükmünün tespiti bakımından dava ve talebin hukuksal niteliğinin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, yukarıda ayrıntısı açıklanan davalı avukata yönelik talep irdelendiğinde, vekalet görevinin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin bu talebin görevin gereği gibi yerine getirilmemesi şeklinde gerçekleşen eyleme ve Borçlar Kanununun 49. maddesine dayalı manevi tazminata ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu hukuksal niteliğe sahip istemin artık 167. maddede ifade edilen "avukatlık sözleşmesi ve vekalet ücretinden" kaynaklandığını kabule olanak yoktur. Tersine, bu istem ve ortaya konulan uyuşmazlığın kaynağı avukatlık sözleşmesi ve vekalet ücreti değil açıkça görevin ihmal yada kötüye kullanılması biçiminde ortaya çıkan haksız eylemdir.

Burada hemen, Avukatlık Yasasının 4667 sayılı yasayla değişik 167. maddesinin haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlıkları da sırf tarafların sıfatlarının vekil ve vekil eden olması nedeniyle kapsamına alıp almadığı üzerinde durulmalıdır. Maddenin yukarıda açıklanan gerekçesinde açıkça bu hükmün getiriliş amacının ücret uyuşmazlıklarının çözümüne yönelik olduğu ifade edilmiştir.

Bu da göstermektedir ki, yasa koyucunun amacı ücret uyuşmazlıklarının hakem yoluyla çözümü olup, bu amaç dahi aşılarak, BK. 49 maddesinde düzenlemesini bulan kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat konulu, eldeki davada, anlaşmazlığın hakem yoluyla çözümleneceğinin kabulüne olanak yoktur.

Eş söyleyişle, Yasa koyucu, sırf taraflardan birisinin avukat diğerinin de vekil eden olması nedeniyle bunlar arasındaki her türlü ilişkinin avukatlık sözleşmesi ve vekalet ücretinden kaynaklandığı anlamına gelecek bir düzenleme getirmediği gibi, Yasada yer alan "her türlü anlaşmazlık" ibaresinin ücrete ilişkin uyuşmazlıkları aşar ve haksız eylemleri de kapsar şekilde genişletilmesi yasanın açıklanan amacına aykırıdır.

Dahası, Yasanın 167. maddesi uyarınca kurulmuş bulunan hakem kurulu önüne gelen uyuşmazlığın çözümünde avukatlık sözleşmesine ve vekalet ücretine ilişkin kuralları uygulayacaktır. Aksine genişletici bir yoruma gidilerek hakem kurulunun görev alanının bu yolla genişletilmesi ne yasanın bütünüyle ne de yasa koyucunun amacıyla bağdaşmayacaktır.

Az yukarda yapılan açıklama ve gerekçeler ışığında; Davacının isteminin açıkça davalının görevi ihmal veya kötüye kullanma şeklinde ortaya çıkan haksız eyleme dayandığı, bu nedenle uyuşmazlığın avukatlık sözleşmesinden ve ücretinden kaynaklanmadığı, davanın çözümünde avukatlık yasasında tanımlanan avukatlık sözleşmesine ve ücretine ilişkin kuralların uygulanmayacağı, aksine borçlar hukukunun konuya ilişkin genel hükümlerinin uygulanması gerektiği, bunun da yargı yetkisine sahip genel mahkemelerin görev alanı içerisinde olup, görevi yasa ile sınırlı olarak belirlenen hakem yoluyla çözümlenemeyeceği sonucuna varılmıştır. O nedenle yerel mahkemenin göreve ilişkin direnme kararı usule ve yasaya uygun ve yerindedir.

Ne var ki, özel dairece davacılar vekilinin işin esasına yönelik temyizi bozma nedenine göre incelenmemiş olup, dosyanın davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle göreve ilişkin direnme uygun bulunduğundan dosyanın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 13. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 10.03.2004 tarihinde yapılan ilk görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

yarx
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İdarenin Ödeme Emrine Karşı Açılacak İptal Davasında Dava Açma Süresi Av. Salim Meslektaşların Soruları 10 24-07-2014 10:46
isithkak davasında dava açma süresi kaçırılırsa?? burçin solmaz Meslektaşların Soruları 9 15-04-2010 13:05
Marka iptal davasında dava açma süresi nedir? AdaletTR Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu 3 19-09-2007 09:40
tüketici mahkemelerinde zamanaşımı ve dava açma süresi devrim tuba Meslektaşların Soruları 2 12-12-2006 21:33
İşe İade Davasında Hak Düşürücü Dava Açma Süresi? nfb Hukuk Sohbetleri 4 14-12-2004 17:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04795694 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.