Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Şufa Davası

Yanıt
Old 11-11-2007, 20:22   #1
nur26

 
Soru Şufa Davası

Taşınmaz üzerindeki payını paydaşlardan birisi 3. bir kişiye çok düşük miktar parayla tapuda satıyor.Ancak diğer paydaşların önalım hakkını kullanacağını düşünerek payı geri alıyor ve tapuda çok daha yüksek bir miktar göstererek tekrar satıyor.Ancak biliyoruz ki bu yüksek miktar gerçekte ödenmemiş durumda.Biz şufa davasında satım bedelini ne olarak göstererek açabiliriz? Bu konuda yargıtay kararı bulamadım.Bu konuyla ilgili önerileriniz neler olabilir?Yardımcı olursanız sevinirim.Herkese iyi çalışmalar
Old 11-11-2007, 22:29   #2
av_ttc

 
Varsayılan

Y6.HD E. 2004/9273 kazancı bu ilamı gösteriyor konunuzla ilgili,ben ulaşamadım karara.Satım bedelinin tapuda gösterilen değer üzerinden davayı açmanız gerektiğini ve muvaza iddası ileri sürmenizi öneririm.
Old 11-11-2007, 22:36   #3
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/2574
Karar: 2004/2706
Karar Tarihi: 13.04.2004
ÖZET: Önalım davalarında bedel, davalı ile satıcı paydaş arasında yapılan satım sebebiyle davalı tarafından ödenen satım bedeli ile tapu harç ve masrafı toplamından ibarettir. Yerleşik içtihatlara göre satım tarihi ile dava tarihi arasında uzunca bir süre geçmişse payın dava tarihindeki değeri belirlenerek o miktarın şufa bedeli olarak kabul edilmesi gerekir. Bu süre dosya özelliği iktisadi hayattaki değişiklik dikkate alınarak belirlenir.
(4721 S. K. m. 688, 732)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, önalım hakkı sebebiyle payın iptali ile davacı adına tescile ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş, ve hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Önalım davalarında bedel, davalı ile satıcı paydaş arasında yapılan satım sebebiyle davalı tarafından ödenen satım bedeli ile tapu harç ve masrafı toplamından ibarettir. Yargıtay'ın yerleşen içtihatlarına göre satım tarihi ile dava tarihi arasında uzunca bir süre geçmişse payın dava tarihindeki değeri belirlenerek o miktarın şufa bedeli olarak kabul edilmesi icabeder. Bu süre dosya özelliği iktisadi hayattaki değişiklik dikkate alınarak belirlenir.
Dava konusu edilen pay 27.7.2000 tarihinde davalıya 9.000.000.000.-TL bedelle satılmış, dava ise 6.7.2001 tarihinde ikame edilmiştir. Bu iki tarih arasındaki zaman farkı gözönünde tutularak payın dava tarihindeki değeri belirlenerek fark olduğu takdirde onun da depo ettirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, bundan zühul olunması doğru olmadığı gibi bedeldeki muvazaa iddiası ispat edilmediğinden arasındaki fark üzerinden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş olması da hatalı görülmüştür.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
Sonuç:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.04.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 11-11-2007, 22:39   #4
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi
Esas: 2000/2481
Karar: 2000/4111
Karar Tarihi: 02.05.2000
ÖZET: Bedelde Muvazaa iddiasını da ihtiva eden bir şufa davasında, davacının bu iddiasını kanıtlayamaması halinde, mahkemece, davacıya tapuda gösterilen bedel üzerinden şufa hakkını kullanıp kullanmayacağı sorulmalı, kabul ettiği taktirde bedelin depo edilmesi için uygun bir süre verilmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
(743 S. K. m. 658, 659)
Dava: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şufa davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı tarafından süresi içinde istenilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Karar: Dva şufa yapın iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece bedelde muvazaa iddiası kabul edilerek istem gibi karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı paydaşı bulunduğu 35 parsel sayılı taşınmazda davalının 18.5.1998tarihinde pay satın aldığını, şufa hakkının kullanılmasını önlemek için satış bedelinin muvazaalı biçimde tapuda 2.000.000.000.- TL gösterildiğini, gerçek bedelin 720.000.000.-TL olduğunu iddia ile 4.6.1998 günü süresinde açmış olduğu işbu dava ile şufa hakkının tanınmasını istemiştir.
Davalı tapuda gösterilen satış bedelinde muvazaa bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık şufayı payın gerçek satış bedelinin ne kadar olduğu noktasındadır.
Davacı şufalı paın satış bedelinin tapuda muvazaalı olarak 2.000.000.000.-TL gösterildiğini, gerçek edelin 720.000.000.-TL olduğunu, bu bedel üzerinden şufa hakkının tanınmasını istemiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulnduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davası iddiasını kanıtlama yönünden iki tanık dinletmiştir. Dinlenilen davacı tanıkları bedelde muvazaa konusunda herhangi bir beyanda bulunmamışlar yalnızca satış tarihinde taşınmazın metre karesinin 30-35 milyon TL civarında olduğunu bildirmişlerdir. Mahkemece taşınmazda keşif yapılarak bilirkişinin sunduğu rapora göre 850.000.000.- TL üzerinden şufa hakkının tanınmasına karar verilmiştir. Davacı tanıkları bedelde muvazaa konusunda bilgi vermediklerine gre muvazaa iddiasının kabulü için keşif tek başına yeterli delil sayılamaz. Bu itibarla mahkemece davacıya tapuda gösterilen bedel üzerinden şufa hakkını kullanıp kullanmayacağının sorulması, kabul ettiği takdirde şufa bedelinin depo edilmesi için münasip bir mehil verilerek sonucuna göre kaarr verilmesi gerekirken bundan zuhul olunarak yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün (BOZULMASINA), davalı yararına takdir olunan 60.000.000.-TL duruşma vekalet ücretinin davacınadn alınarak davalıya verilmesine,istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 2.5.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 12-11-2007, 09:42   #5
Av. Nurten Kozan

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;
Taşınmazın gerçek bedelini göstererek dava açabilirsiniz ve bedelde muvazaa iddiasında bulunabilirsiniz diye düşünüyorum. Ayrıca aşağıda ki karar da işinize yarayabilir. Başarılar.
YARGITAY 6.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 24.12.1998 Esas: 1998/11089 Karar: 1998/11087

Şufalı Payın İptali Davası Müddeabihin Temliki Seçimlik Hak Şufalı Payın Satış Yapan Paydaşa Dönmesi
Özet:Şufalı pay dava sırasında bir başka şahsa veya satışı yapan paydaşa satılırsa davacı, usûlün 186. maddesi uyarınca seçimlik hakka haizdir. Dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir. İsterse davayı tazminata dönüştürerek dava ettiği şahıs hakkında yürütür. Bu nedenle davacıya seçimlik hakkını kullanması için mehil verilmesi gerekir. Şufalı payın ilk sahibine dönmesi davacının şufa hakkına engel teşkil etmez.



- 743 sayılı TÜRK KANUNU MEDENİSİ ( MÜLGA ) m.659
- 1086 sayılı HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU m.186

Mahalli Mahkemesi`nden verilmiş bulunan şufa davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kâğıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava şufalı payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkeme davayı red etmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Şufalı pay dava sırasında bir başka şahsa veya satışı yapan paydaşa satılırsa davacı, usûlün 186. maddesi uyarınca seçimlik hakka haizdir. Dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir. İsterse davayı tazminata dönüştürerek dava ettiği şahıs hakkında yürütür. Bu itibarla davacıya seçimlik hakkını kullanması yönünden mehil verilmesi gerekir. Şufalı payın eski sahibine dönmesi davacının ilk satışla doğan şufa hakkına engel teşkil etmez. Dava, şufalı payı iktisap eden paydaşa yöneltilirse onun hakkında devam ettirilir.
İlk satış bedeli ile ikinci satış bedeli farklı ise davacının hangi satış bedelinden sorumlu olacağı konusu önem taşımaktadır. Son satın alan şahsın iyi veya kötü niyetli olmasına göre durum değişir. Son satın alan şahıs kötü niyetli ise davacı ilk satış bedeli ile aksi halde son satış bedeliyle sorumlu olacaktır. Burada ispat külfeti de tabiatıyla davacıya düşecektir. Davacı tanık dahil her türlü delille son satın alan ve dava yöneltilen şahsın ilk satışı ve bedelini bildiğini, buna rağmen muvazaalı olarak şufa hakkını önleme amacıyla bedelin fazla gösterildiğini kanıtlaması gerekir. ikinci satış fazla bedelle ilk satana yapılmışsa, o kimse birinci satışın tarafı olduğu için kötü niyetli olduğunun kabulü icabeder. Davacının ayrıca delil ibrazına gerek yoktur.
Olayımızda: Yargılamanın devamı sırasında şufalı payın 30.9.1998 tarihinde davalının bayiine iade edildiği dosya içerisinde mevcut tapu sicil müdürlüğü yazısından anlaşıldığına göre yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılması gerekirken, bundan zuhul olunması hatalı olduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK`nin 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24.12.1998 tarihinde, oybirliği ile karar verildi.
Old 12-11-2007, 14:26   #6
av_sibelll

 
Varsayılan

6. Hukuk Dairesi 2005/955 E., 2005/2510 K.

MUVAZAA İDDİASI
ÖNALIM HAKKI

"ÖZET"

DAVACI ONALIM HAKKININ ENGELLENMESİ İÇİN BEDELİN TAPUDA YÜKSEK GÖSTERİLEREK MUVAZAA YAPILDIĞI İDDİASINDA BULUNMUŞTUR. MUVAZAA İDDİASINI DAVACI HER TÜRLÜ DELİLLE KANITLAYABİLİR. KEŞİF TEK BAŞINA YETERLİ DELİL DEĞİLDİR.


"İçtihat Metni"

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan onalım davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, önalıma konu edilen payın iptali ve tesciline İlişkindir. Mahkeme istem gibi karar vermiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin dava konusu taşınmazda 116080/263000 hisseye sahip olduğunu, diğer paydaşlardan Mustafa'nın 1096/263000 hissesini davalıya 5.000.000.000.-TL fahiş fiyatla 5.2.2003 tarihinde sattığını, satışı davalının keşide ettiği ihtarnamenin 18.2.2003 tarihinde tebliği ile öğrendiğini, taşınmazın gerçek değerinin 480.000.000.- TL. olduğunu belirterek bu miktar üzerinden ya da mahkemece belirlenecek bedel üzerinden onalım hakkının tanınmasını istemiştir. Davalı ise duruşmalara katıldığı halde bir savunma yapmamış ve delil de bildirmemiştir.

Onalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.

Onalım hakkı alıcıya karşı ancak dava

açmak suretiyle kullanılır. TMK.nun 733/3. maddesi hükmüyle yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.

Onalım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.

Olayımızda: Davacı önalıma konu payın davalıya gerçekte 480.000.000.-TL.'ye satıldığı halde onalım hakkının engellenmesi için tapuda bedelin fazla gösterildiğini bildirerek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur. Davacı bu iddiasını kanıtlamak zorundadır. Muvazaa iddiası tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanabilir. Mahkemece keşif yapılarak keşifte belirlenen bedel üzerinden onalım hakkının tanınmasına karar verilmiş ise de keşif bedelde muvazaa iddiasının varlığına tek başına yeterli delil teşkil etmez. Yargıtay'ın yerleşen içtihatları da bu yöndedir. Bu nedenle bedelde muvazaaya ilişkin davacının gösterdiği tanıkların dinlenilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21.3.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

--------------------
Kaldı ki olayda siz, payını satan paydaşın payını, öncelikle düşük bir fiyata sattığını tapu sicilindeki kayıtlarla belgelendirebilirsiniz. Ve eğer sattığı tarihle tekrar aldığı tarih arasında çok uzun bir süre olmaması da sizin lehinize bir sonuç doğuracaktır ve bu durum payını satan paydaşın kötüniyetine bir işaret olacaktır.
Old 12-11-2007, 22:23   #7
ekinheval

 
Varsayılan

Taşınmazın değerinin ne olduğunu düşünüyorsanız o bedeli dava değeri olarak gösterebilirsiniz, bedelde muvaazaa iddiasını mutlaka dilekçenizde dile getirin, taşınmazın geri alınıp tekrar yüksek bedelle satılması muvazaa iddianızı destekler nitelikte görünecektir, ayrıca tanık anlatımı, tapudan ve belediyeden sorulacak emsal satış değerleri iddianızı destekleyecektir. Şufa bedeli mahkeme tarafından depo ettirileceğinden harç ve vekalet ücreti de bu bedele göre belirleneceğinden başlangıçta göstereceğiniz dava değerinin bir önemi bulunmamaktadır.
Old 20-11-2008, 12:56   #8
av_fguz

 
Varsayılan

6. Hukuk Dairesi 2007/2134 E., 2007/4098 K.

DAVA DEĞERİ
GÖREVLİ MAHKEME
ONALIM HAKKI

5663 S. KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNUNDA ... [ Madde 3 ]
5663 S. KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNUNDA ... [ Madde 3 ]

"ÖZET"

ONALIM HAKKI, DAVA DIŞI İRADE BİLDİRİMİ İLE DEĞİL, ANCAK DAVA YOLU İLE KULLANILABİLİR. YAPILAN HER PAY SATIŞI İLE ONALIM HAKKI YENİDEN DOĞAR. ONALIM DAVALARINDA GÖREVLİ MAHKEME, DAVA KONUSU EDİLEN PAYIN TAPUDA GÖSTERİLEN SATIŞ BEDELİ VE BU SATIŞ SEBEBİYLE ALICIYA DÜŞEN TAPU GİDERLERİ TOPLAMINA GÖRE BELİRLENİR.


"İçtihat Metni"

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan onalım davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Uyuşmazlık, onalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacılar adına tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Onalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.

Onalım hakkının kullanılmasıyla, bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Onalım bedeli, tapuda gösterilen satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderleri toplamından ibarettir.

Onalım davalarında görevli mahkemenin belirlenmesinde, dava konusu edilen payın tapuda gösterilen satış bedeli ve bu satış sebebiyle alıcıya düşen tapu giderleri toplamının esas alınması gerekir. Kamu düzeni ile ilgili olan görev hususu mahkemece resen dikkate alınmalıdır.

Olayımıza gelince; onalım hakkına konu edilen taşınmazın paydaşlarından Neval 180/803 payını 17.04.2003 tarihinde 2.000 YTL bedelle davalıya satmıştır. Davacılar bu pay satışı nedeni ile onalım hakkını kullandıklarını 06.12.2004 keşide tarihli ihtarname ile davalıya bildirdikten sonra, davalı önce 10.12.2004 tarihinde payını Güzel'e satmış, 29.12.2004 tarihinde ise aynı payı 15.000 YTL bedelle geri almıştır. Dava ise 04.03.2005 tarihinde açılmıştır. Medeni Kanun'un 734/1. maddesi hükmü gereği, onalım hakkı dava dışı irade bildirimi ile değil, ancak dava yolu ile kullanılabileceğinden ve yapılan her pay satışı ile onalım hakkı yeniden doğacağından, onalım davasının 29.12.2004 tarihinde 15.000 YTL bedelle davalıya yapılan pay satışına yönelik olarak açıldığının kabulü gerekir. Bu itibarla, onalım hakkına konu payın satış bedeli ve alıcıya düşen tapu giderleri toplamına göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekir. Kamu düzeni ile ilgili olan ve re'sen dikkate alınması gereken bu husus gözönünde tutularak mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK'nın 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz Karcının temyiz edene iadesine, 10.04.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 14-10-2009, 22:39   #9
sektör_a

 
Varsayılan

değerli meslektaşlarım şu saate kadar halen çözüm bulamadığım bir konu ;
müvekkil eski arsa sahibi ve paydaşları ile başı dertte, paydaşlar araziyi sürekli olarak kullanıyorlar ve müvekkilin araziyi kullanmasını engellemekteler. müvekkil bu durum karşısında savılığa suç duyurunda bulunmuş fakat netice alınamamış. Ancak suç duyurusunda bulunduğu sırada davacı paydaşların verdiği ifade de müvekkilin araziyi onlara satmış olduğunu ancak tapuda devretmemiş olduğu yönünde beyanları var.
müvekkil paydaşlarla baş edemeyeceğni anlayınca arsayı üçüncü bir şahsa satmış ve tapuda devretmiş. bunun üzerine paydaşlar tarafından şufa davası açılmış durumda. yeni alıcı gelerek ödeme güçlüğü çektiğini beyan etmiş ve araziyi almaktan vazgeçtiğini beyan etmiştir. biz eski arsa sahibi olarak davaya nasıl dahil olabiliriz ve satışın muvazalı olduğunu iddia ederek işlemin iptali ve tedbirin kaldırılmasını sağlayabilirmiyiz? bu arada ulaştığım sonuçlarda pek olumlu bi karar arastlamadım.. acaba satışın muvazaalı olduğu iddiası üzerinden eski paydaş adına tasarrufun iptali davası mı açsam .. ??
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Şufa Davası Deniz Karakaş Meslektaşların Soruları 1 01-11-2007 13:56
Şufa hakkından feragat, şufa davasında fiili taksim konusu(acil) Av.Eda.P Meslektaşların Soruları 3 08-10-2007 13:53
şufa davası Av.Zeynep Meslektaşların Soruları 2 07-09-2007 14:14
Şufa erdemlihukukcu Meslektaşların Soruları 2 01-07-2007 21:29
şufa davası Hasan Coşkun Meslektaşların Soruları 5 11-06-2007 00:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04837799 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.