Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

tamamlanmamış konut , Görevli Mahkeme hakkında HGK kararı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-04-2008, 15:34   #1
Themis99

 
Varsayılan tamamlanmamış konut , Görevli Mahkeme hakkında HGK kararı

Alıntı:

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2007/13-100
K:2007/100
T:07.03.2007

GÖREV
KONUT
TÜKETİCİ MAHKEMELERİ

"ÖZET"
TAMAMLANMAMIŞ OLSA BİLE KONUT OLARAK KULLANMAK ÜZERE TAŞINMAZI SATIN ALAN TÜKETİCİ İLE SATICI ARASINDA ÇIKAN UYUŞMAZLIKLARA TÜKETİCİ MAHKEMELERİNDE BAKILIR.


4077 s. Yasa m. 1,2,3,23


Taraflar arasındaki "menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara Dördüncü Tüketici Mahkemesi)'nce görevsizliğe dair verilen 08.06.2005 gün ve 2005/305-416 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesi'nin 24.01.2006 gün ve 2005/13375-2006/471 sayılı ilamı ile; (...Davacı, davalılardan E... İnşaat ve Turizm Ltd. Şti. tarafından müteahhit olarak yaptığı konutlardan 24.10.2002 tarihinde satın aldığını, 31.12.2004 tarihinde teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, ancak inşaatın durduğunu, satış bedeli karşılığında verdiği senetlerin ciro edildiğini, bu senetleri ödemek durumunda kalırsa mağdur olacağını, taksitle satış
sözleşmesinin 4822 sayılı Yasa'ya aykırı düzenlendiğini iddia ederek senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Davalı E... Ltd. Şti. yargılamaya katılmamış, diğer davalı ise eser
sözleşmesinin 4077 sayılı Kanun kapsamına girmeyeceğini, davacının yatırım amacıyla konut satın aldığını ve iyiniyetli 3. kişi olduklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair hüküm kurulmuş, bu hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin KorunmasıHakkında Kanun'un Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluş turduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.
maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar.

Tüketici ise, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder, şeklinde tanımlanmıştır.

Somut olayda, davacının davalı E... İnşaat ve Turizm Ltd. Şti tarafından müteahhit sıfatıyla inşa edilen inşaattan bir adet konutu satın almak için E... Ltd. Şti. ile 24.10.2002 tarihli adi yazılı sözleşmeyi düzenledikleri ihtilafsızdır. E... Ltd. Şti. bu sözleşme ile yapacağı konutlardan bir adedini davacıya satmayı taahhüt etmiştir. Davalı E... Ltd. Şti.'nin konut inşa ederek bu konutları alıcılarına sattığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Konut alım ve satımına dair böyle bir hukuki ilişkinin 4077 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesi için mutlaka yapılmış olan konutun veya kat mülkiyeti oluşturulmuş konutun alıma satıma konu olması söz konusu olmayıp, böyle bir sonuç 4077 sayılı Yasa'nın amacına da aykırıdır. Tarafların 4077 sayılı Yasa'da tanımı yapılan tüketici ve üretici, satıcı... sıfatlarını taşıması ve hukuki ihtilafın 4077 sayılı Yasa kapsamında çözümlenebilecek nitelikte bulunması yeterlidir. Dava konusu ihtilaf değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı Yasa kapsamında bulunduğunda duraksama bulunmamalıdır. Mahkemece, değinilen bu husus gözetilerek ve davaya bakmanın tüketici mahkemesinin görev alanında olduğu benimsenerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

2- Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davacı vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, sözleşmeye konu konut amaçlı bağımsız bölümün kararlaştırılan sürede tesliminin imkansız hale geldiği iddiasına dayalı borçlu olunmadığının tespiti ile bedel karşılığı düzenlenip henüz ödenmeyen senetlerin iptali istemine ilişkindir.

Davalı inşaat şirketi, dava dışı arsa malikleri ile yaptığı kat karşılığı inşaat
sözleşmesinde yüklenici sıfatını taşımakta olup; davacı ile aralarında düzenledikleri satış sözleşmesinde ise satıcı sıfatı taşımaktadır.

Davacı ile davalı inşaat şirketi arasındaki "Satış
Sözleşmesi" başlıklı 24.10.2002 tarihli adi yazılı sözleşmede davacı alıcı, davalı inşaat şirketi ise satıcı sıfatıyla anılmakta, satış bedeli olarak kararlaştırılan 400.000.000.000 TL'nin sözleşme ekinde yer alan ödeme planına göre düzenlenen senetlerle tahsil edileceği, satışa konu konutun ise 31.12.2004 tarihinde vaziyet planında binanın oturduğu kendi alanının çevre düzenlemesi de tamamlanmış olarak sözleşme eki teknik şartnameye göre eksiksiz olarak alıcıya teslim edilmiş olacağı belirtilmektedir. Satım bedeli karşılığı davacı yanca düzenlenen senetler ise davalı inşaat şirketince diğer davalı finans şirketine ciro yoluyla geçmiştir.

Davacı yan, satım bedeli karşılığı düzenlenen bu senetlerden bir kısmını ödemiş; ancak 12.10.2004 tarihinde Tüketici Mahkemesine açtığı eldeki dava ile; teslim tarihi yaklaştığı halde davalı inşaat şirketinin faaliyetini durdurmuş olması nedeniyle teslimin imkansız hale geldiğini, davalı inşaat şirketi aleyhine birçok icra takibi bulunduğunu, 4077 sayılı Kanun'un 4822 sayılı Kanun ile değişik 6/A maddesi hükmüne dayanılarak şahsi defilerin diğer davalıya da ileri sürülebileceğini, ifadeyle henüz ödenmeyen toplam 96.000.000.000 TL bedelli 8 adet senedin iptali ile davacının bu senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiştir.

Davalı inşaat şirketi usulünce tebliğe karşın yargılamaya katılmamış; cevap ve delil de bildirmemiştir.

Davalı finans şirketi ise; davacının yatırım amacıyla taşınmaz aldığını, davacı ile diğer davalı arasındaki ilişkinin satım değil eser
sözleşmesine dayalı olduğunu, görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olması gerektiğini, finans şirketi olmaları nedeniyle diğer davalı şirkete verdikleri kredinin teminatı olarak söz konusu senetleri aldıklarını, üçüncü iyiniyetli kişi konumunda olduklarını, ayrıca davacının diğer davalı şirketle aralarındaki sözleşmeyi feshetmediğini, ifadeyle davanın reddini savunmuş; %40 tazminata hükmedil-mesini istemiştir.

Tüketici Mahkemesince; "4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/c maddesinde belirtilen 'konut' kavramının tapuda kayıtlı ve satış tarihi itibariyle içerisinde oturulmaya müsait konut satışlarını kapsadığı, sözleşme tarihi itibariyle barınma ihtiyacını karşılayacak nitelikte konut bulunmadığı, bu itibarla temelinde eser
sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözüm yerinin Tüketici Mahkemesi değil genel mahkemeler ve dolayısıyla Ticaret Mahkemesi olduğu" gerekçesiyle görevsizlikle dosyanın görevli Ankara Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece karar yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçelerle, sonuçta satışın 4077 sayılı Yasa kapsamında ve tüketici işlemi olduğu, Tüketici Mahkemesinin davaya bakmakla görevli bulunduğu ifade edilerek hüküm bozulmuş; mahkemece önceki kararda dire-nilmiştir.

Hükmü temyize davacı vekili getirmektedir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğinin ne olduğu ve bu bağlamda davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine mi, yoksa Asliye Ticaret Mahkemesine mi ait bulunduğu, noktasında toplanmaktadır.

İlkin belirtilmelidir ki, davalı inşaat şirketi ile dava dışı arsa malikleri arasındaki sözleşme eser
sözleşmesi olup; yüklenici inşaat şirketi anılan sözleşme gereği imal edeceği konutlardan birisini henüz tamamlanmadan davacı ile aralarında düzenledikleri satış sözleşmesi ile kararlaştırılan koşullarda davacıya satmış; bir kısmı peşin bir kısmı da taksitler halinde olmak üzere senetlere bağlanan bedel karşılığında teslim etmeyi yükümlenmiştir.

Şu durumda davacı ile davalı inşaat şirketi arasında sözleşme hukuksal nitelikçe eser
sözleşmesi değil, satım sözleşmesidir. İnşaatı tamamlanmadan satıma konu edilmiş olması eser sözleşmesinin varlığını göstermemektedir.

Diğer taraftan, konuyla ilgili 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3. maddesinde 4822 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle "konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar" da açıkça mal kavramı içine alınarak Kanunun koruma kapsamına dahil edilmiştir.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; bu kanunun amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek olduğu, açıklanmış; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde de aynen; "Bu Kanun, 1. maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar." hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun "Tanımlar" başlıklı 4822 sayılı Kanun'la değişik 3. maddesinin (e) bendinde tüketicinin, "bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan ve yararlanan gerçek ve tüzel kişiyi"; (h) bendinde tüketici işleminin, "mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi", (f) bendinde satıcının, "kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek ve tüzel kişileri"; (c) bendinde ise malın, "alış-verişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları" ifade edeceği belirtilmiştir.

Görülmektedir ki, 4077 sayılı Kanun, ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturan ve ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin, satıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereğinden hareketle düzenlenmiş ve bu koruma anlayışı tüketici hukukunun temelini oluşturmuştur.

Tüketici, üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide zayıf olan taraf olarak kabul edilmiş; yasa koyucu, bu kabulden yola çıkarak iradesini tüketiciyi korumak şeklinde ortaya koymuştur. Giderek 4077 sayılı Kanun ile de bu koruma olgusunu yasal düzenleme altına alıp; üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya karşı zayıf durumda olduğu kabul edilen tüketicinin, sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu uğradığı zararın tazminini sağlama yoluna gitmiştir.

Az yukarıda açıklandığı üzere, 4077 sayılı Kanun'un 3. maddesinin ilk şeklinde "mal" kavramı "ticaret konusu taşınır eşya" olarak tanımlanmışken 4822 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle bu tanım genişletilmiş; diğer unsurlar yanında "alış-verişe konu olan konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar" da mal kavramına dahil edilerek, bunlar da tüketici hukukunun kapsam ve koruması altına alınmıştır.

Eş söyleyişle, 4822 sayılı Kanun'la, tüketicinin korunacağı alanlar genişletilerek; konut ve tatil amaçlı taşınmazlar da bu Kanun uygulamasında mal olarak kabul edilmiştir.

Kanunun uygulanabilmesi için bu taşınmazların satıcısının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında bu malı sunuyor olması ve alıcının da bunları konut amacıyla satın alması gerekli ve yeterlidir. Kanunda konutun tamamlanmış olup olmadığı yönünden bir ayırıma gidilmemiş; konut amaçlı taşınmaz mal ifadesiyle kullanım amacının konut olması yeterli bulunmuştur.

O halde, 4822 sayılı Kanun'la konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/c maddesinin kapsamına alındığına göre, tüketici hukuku hükümleri kapsamında ve onun koruması altında olduğu kabul edilmelidir.

Kısacası, yasa koyucunun koruma iradesinin inşaatı tamamlanmadan veya kat mülkiyeti oluşturulmadan satışa sunulmuş olan konut ve yazlıkları satın alan tüketicileri de kapsadığı kuşkusuzdur.

Böylesi bir satım
sözleşmesinde tüketicinin, aynı zamanda imalatçı durumundaki satıcıya karşı güçsüz durumda olduğu, bilgi edinme ve ekonomik çıkarlarının korunması haklarını kullanamadığı duraksamadan uzaktır. Bu nedenle de tüketici, satışa konu konutta açık veya gizli ayıpların ortaya çıkması halinde 4077 sayılı Kanun'un himayesine sığınabilecektir.

Önemle vurgulanmalıdır ki, konut alım satımına dair uyuşmazlıkların 4077 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi için mutlaka yapılmış olan veya kat mülkiyeti oluşturulmuş bir konutun alım-satıma konu olması gerekmediği gibi, gerektiğini kabul halinde bu husus 4077 sayılı Kanun'un amacına da aykırıdır.

Nitekim; açıklanan ilkeler Hukuk Genel Kurulu'nun 05.10.2005 gün ve 2005/14-490 E. 563 K., 14.12.2005 gün ve 2005/13-637 E. 731 K., 15.11.2006 gün ve 2006/13-644 E. 2006/707 K., 31.01.2007 gün ve 2007/13-60 E. 45 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.

Somut olaya gelince; dava dışı arsa malikleri ile arasında düzenlenen eser
sözleşmesinde yüklenici taraf olan davalı, inşaatını tamamlamadan satışa sunduğu taşınmazlardan birini davacıya satıp; sözleşmede kararlaştırılan sürede teslimi üstlenmiştir.

Şu durumda davacı ile davalı arasındaki sözleşme hukuki nitelikçe satış
sözleşmesi olup, eser sözleşmesi değildir.

Davalı (satıcı-yüklenicinin) satıcı sıfatıyla inşaatı tamamlamadan veya kat mülkiyeti oluşturmadan satışa sunduğu taşınmazı konut olarak kullanılmak üzere, ticari ve mesleki olmayan amaçla satın alan davacının, yukarıda ayrıntısıyla açıklanan yasal hükümler karşısında tüketici, davalının da satıcı sıfatını taşıdığı açıktır. Dolayısıyla tüketici ile satıcı arasındaki hukuki işlem de tüketici işlemidir. Tüketici hukuku; tüketicinin taraflardan birisini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsadığına göre; davacının bu sıfatla yaptığı işlem de tüketici hukuku kapsamında ve onun koruması altındadır.

Bu nedenle eldeki uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında olup, bu Kanuna göre çözümü gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Anılan Kanunun 23. maddesinde; bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı, hükme bağlanmıştır.

Hal böyle olunca; Yerel Mahkeme eldeki davaya bakmakla görevlidir. Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak işin esasına girilmesi ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, aksine gerekçelerle görevsizliğe dair önceki kararda direnilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 07.03.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Saygılarımla.

Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
görevli mahkeme hukukii Meslektaşların Soruları 2 20-06-2012 06:47
Mahalle Muhtarlığının yıkım kararı aldığı ev için tazminat davasında görevli mahkeme Şule Çimen Meslektaşların Soruları 3 05-10-2009 01:41
görevli mahkeme nobel81 Meslektaşların Soruları 2 12-03-2008 17:31
Tck 232.madde ( kötü muamele suçu) hakkında Yeni TCK döneminde verilmiş mahkeme kararı ya da iddianame sword_can Ceza Hukuku Çalışma Grubu 0 03-04-2007 21:06
Soybağının Reddine İlişkin Yabancı Mahkeme İlamının Tanınması - Görevli Mahkeme seyitsonmez Meslektaşların Soruları 3 05-01-2007 10:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05464292 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.