Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Çocukları Koruma Kanunu Tasarısı Üzerine Görüşler

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 3,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 22-06-2007, 21:08   #1
av.sevdacan

 
Varsayılan Çocukları Koruma Kanunu Tasarısı Üzerine Görüşler

ÇOCUKLARI KORUMA KANUNU TASARISI ÜZERİNE GÖRÜŞLER

Giriş
Ülkemizde çocuk refahı alanında var olan hizmetlerin farklı yasal düzenlemeler altında ve çeşitli kuruluşlar tarafından verildiği bilinen bir durumdur. Var olan bu dağınıklık ve daha da önemlisi kapsamlı ve kapsayıcı bir çocuk politikasının olmaması başta sosyal hizmetlere ihtiyaç duyan çocukları, aileleri ve bunun yanı sıra bu alanda çalışan meslek elemanlarını etkilemektedir. Çocuk refahı alanında çalışan meslek elemanlarının başında tüm dünyada olduğu gibi sosyal hizmet uzmanları (sosyal çalışmacılar) gelmektedir.
Tasarı, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği tarafından oluşturulan birbirinden bağımsız iki komisyon tarafından incelenmiş ve bu komisyonlar daha sonra bir araya gelerek görüşlerini raporlaştırmıştır:
1)Kanun Tasarısında, çocuk mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin hükümler, korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında alınacak tedbirler/suça sürüklenen çocuklar hakkında uygulanacak güvenlik tedbirleri bir arada düzenlenmeye çalışılmış ancak Kanun Tasarısı, bir bütün olarak çocukları koruma ihtiyacını gidermekten uzak kalmıştır.
2)Tasarı çocuklarla ilgili alınacak tüm tedbirlerin SHÇEK tarafından uygulanması gerekliliğine işaret etmekte ancak Kamu Yönetimi Temel Kanunu sosyal hizmetlerin yerel yönetimler ve il özel idareleri tarafından sunulmasını öngörmektedir.
3)Tanımlarda yer alan “özel korunma ihtiyacı olan çocuk”, 2828’deki korunmaya muhtaç çocuk tanımı yerine önerilmektedir. (Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuk) 2828 sayılı yasanın KMÇ tanımındaki yetersizliklerin ve sorunların yeterince irdelenmediği anlaşılmaktadır. Asıl sorun tanımın kapsamına giren çocukların nasıl belirleneceğidir. 2828’de olduğu gibi korunma kararı mahkeme tarafından mı verilecektir? Bu gereklilik uygulamaları çok yavaşlatmakta; “özel korunma ihtiyacı olan çocuk” tanımına girdiği halde hakkında mahkeme kararı olan çocuklarla mahkeme kararı olmayan çocuklar arasında farklı uygulamalara sebep olmaktadır. Bu gerçekler ışığında eski tanım ile yenisi arasında pratik bir fark bulunmamaktadır.
4)Özel korunma ihtiyacı olan çocuğun (korunmaya muhtaç çocuğun) belirlenmesi ve değerlendirmesi bilimsel-mesleki ölçülerle yapılmalı ve bu konuda yetişmiş profesyonel elemanlar (Sosyal Hizmet Uzmanı) yetkili olmalıdır. Mahkeme kararı yalnızca belirli tedbir kararlarının uygulanmasında gerekebilir. Hangi tedbir kararlarının mahkeme kararı gerektireceği konusu ayrıca değerlendirilmelidir.
5)Öte yandan özel korunma ihtiyacı içinde olan çocuklara uygulanacak tedbirlerin içerik ve kapsamları ve kimler tarafından ne şekilde tespit edileceği konusu muğlâktır.
6)Düzenlemede yer alan en sakıncalı kavram sosyal çalışma görevlisi kavramıdır. Burada yer alan tanıma göre sosyal çalışma görevlisi “Pedagoji psikoloji, sosyal hizmet ve çocuk gelişimi ve eğitimi alanlarıyla ihtiyaç duyulan diğer alanlardaki meslek mensuplarını” ifade etmektedir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bu tanımda yer alan Pedagoji (pedagog) mesleğinin ve eğitiminin Türk üniversiter sistemdeki karşılığı nedir, anlaşılamamaktadır. Pedagog olarak yetişmiş ve bu adla alanda çalışan kimse olmadığı halde büyük bir olasılıkla adı çeviri olan bu mesleğin ısrarla kadrolarda gösterilmesinin nedeni anlaşılamamaktadır.
7)Bu tanımdaki asıl sorun sosyal çalışmanın (social work=sosyal hizmet) sosyal çalışmacılar (sosyal hizmet uzmanları) yerine sosyal çalışma görevlileri (Pedagoji psikoloji, sosyal hizmet ve çocuk gelişimi ve eğitimi alanlarıyla ihtiyaç duyulan diğer alanlardaki meslek mensupları) tarafından yerine getirileceğinin belirtilmiş olmasıdır. Bu anlayış, 100 yıldan fazla bir zamandır dünyanın her yerinde (o arada ülkemizde de 1961 yılından beri) bir meslek ve disiplin olarak kabul edilmiş olan sosyal çalışmayı (sosyal hizmeti), birbirinden farklı bilgi ve beceri donanımına sahip meslek ve disiplinlerden herkes tarafından yerine getirilebilir olarak değerlendirilmiş olduğunu göstermektedir. Avrupa Birliği normlarını benimseme arayışı içerisindeki bir ülkenin o ülkelerde asla karşılaşılmayacak olan bu türden bir yaklaşımı yasalara alması büyük bir yanlış olacaktır. Avrupa’da bilgiye ve uzmanlaşmaya duyulan saygının bir sonucu olarak bu meslekler kendilerine ait kimliklerle ve kendilerine özgü görev alanlarında çalışırlar.
8)Yasa tasarısının ilerleyen bölümlerinde yer alan, konu ile ilgili düzenlemeler (md.32, 33, 34, 35 vb.) de göstermektedir ki çocuk koruma sürecinde mesleki işlevler salt sosyal çalışmanın (sosyal hizmetin) işlevlerine indirgenmiş buna karşılık bu işlevlerin de birbirinden farklı meslek ve disiplinlerce yerine getirilmesi öngörülmüştür. Sosyal çalışma işlevleri itibariyle korunurken bu işlevleri yerine getirecek meslek elemanlarının uzmanlık gerektiren bilgi ve becerileri yok sayılmıştır.
9)Temel ilkeler başlığı altında (md.4/j fıkrasında) yer alantedbir kararlarının verilmesinde ve uygulanmasında “toplumsal sorumluluğun paylaşılması”ndan söz edilmektedir. Sorumluluğun nasıl ve kimler arasında paylaşılacağı konusu açık değildir.
10)Yine aynı başlık altında yer alan “çocuklar hakkında yürütülen işlemlerde, yargılama ve kararların yerine getirilmesinde kimliğinin başkaları tarafından belirlenememesine yönelik önlemler”in (md.5/ı) gerekçesi ile birlikte daha açık ifade edilmesi gerekir.
11)Koruyucu ve destekleyici tedbirlerin öngörüldüğü bölümde (Madde 5-b) eğitim önleminin çok dar anlamda ve yetersiz yorumlandığı görülmektedir. Örneğin temel eğitim çağındaki çocukların kamuya ya da özel sektöre ait işyerlerine yerleştirilmesi nasıl olacaktır?
12)Barınma tedbiri, barınma yeri olmayan çocuklu kimselere veya hayatı tehlikede olan hamile kadınlara uygun barınma yeri sağlamayı amaçlamaktadır (Madde 5- 1/e). Çocuk koruma yasasında yetişkinlerle ilgili bir düzenlemeye neden gerek vardır? Geçici barınma tedbiri neden yalnız çocuklar için alınmıyor? Örneğin evden kaçan ve geçici barınma sırasında yapılacak sosyal hizmetlerle (çalışmalarla) evine döndürülmesi olanaklı çocuklar bu tedbirden yararlanamazlar mı?
13)Kuruma başvuru (Madde 6/1) ile ilgili olarakAdlî ve idarî merciler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, özel korunma ihtiyacı olan çocuğu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bildirmekle yükümlüdür. Çocuk ile çocuğun bakımından sorumlu kimseler çocuğun korunma altına alınması amacıyla Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna başvurabilir” deniyor. Bu durum aşağıdaki soruları akla getirmektedir:

Bireylerin sorumluluğu yok mu?

Medyaya yansıyan olaylar ihbar sayılmayacak mı?

SHÇEK yalnızca kendisine bildirilen vakalara mı bakacak?

Her ne yolla olursa olsun SHÇEK haberdar olduğu vakalar hakkında harekete geçmek zorunda değil mi?

Nitekim 2.fıkradaSosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kendisine bildirilen olaylarla ilgili (yalnızca kendisine bildirilen olaylarla ilgili mi?)olarak gerekli araştırmayı derhal yapar” denmektedir.

14)Koruyucu ve destekleyici tedbir kararı alınması ile ilgili düzenlemeler arasında (Madde 7/4) “Hâkim, hakkında koruyucu ve destekleyici tedbire karar verdiği çocuğun denetim altına alınmasına da karar verebilir” deniyor. Denetim altına almak bir tedbir ise tedbirlerle ilgili bölümde tanımlanmış değil.
15)Madde 8- (2)’de tedbir kararlarının uygulanmasının, kararı veren hakim veya mahkemece en geç üçer aylık sürelerle incelettirileceği belirtilmektedir. Bu uygulamanın adalet kurumlarına/çocuk refahı kurumlarına ekstra bir bürokrasi getireceği öngörülebilir. Dahası bu incelemenin kimler tarafından yapılacağı konusu belirsizdir.
16)Acil korunma kararı alınması başlığı altında düzenlenen (Madde 9/1) “korunma kararı” md. 5’te belirtilen tedbir kararlarından (bakım, barınma, eğitim, sağlık vb) farklı mıdır? Başka bir deyişle hakkında tedbir kararı alınan çocuk korunma altına alınmış sayılmayacak mı ya da acil korunma altına alınan çocuk hakkında tedbir kararı alınmış sayılmayacak mı?)
17)Md/ 9/2’de çocuk için en fazla 30 gün için acil koruma kararı verilebileceği, bu süre içinde kurumca yapılacak sosyal inceleme sonucunda (her halde sosyal hizmet uzmanı=sosyal çalışmacı tarafından yapılacak) tedbir kararı alınmasının gerekmediği sonucuna varılırsa bu yöndeki görüşün ve sağlanacak hizmetlerin hâkime bildirileceği ifade ediliyor. Oysa bu çocuklar için en başta geçici barınma tedbiri uygulansa ve tüm bu işlemler öyle yapılsa belirtilen dolaylı ve karışık işlere gerek kalmazdı.
18)Md. 9/3’te “kurum, çocuk hakkında tedbir kararı alınması gerektiği sonucuna varırsa, hâkimden koruyucu ve destekleyici tedbir kararı verilmesini talep eder” deniyor. Koruyucu ve destekleyici tedbir kararı, acil korunma kararından daha ileri bir koruma düzeyi mi öngörüyor acaba? Acilen alınan korunma kararı da bir tür koruyucu ve destekleyici tedbir kararı değil midir?
19)Madde 10/1’de bakım ve barınma kararlarının yerine getirilmesini öngören düzenleme halen var olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun gerçekleriyle bağdaşmıyor. Şöyle ki kendisine intikal eden olaylarda acil bakımı gerektiren durumlar ile diğer bakımı gerektiren durumda gerekli önlemler derhal alınarak çocuğun, resmî veya özel kuruluşlara yerleştirileceği söyleniyor ki ülkemizde haklarında korunma kararı alınan çocukların yerleştirilebileceği özel kuruluşlar yoktur ve mevcut yasal düzenlemelere göre olması da olanaklı değildir.
20)Meslek elemanlarının görevleri sosyal incelemeyle sınırlandırılmış dahası çocuğun refahı ve esenliği için olmazsa olmaz birçok mesleki çalışma zorunluluk olarak değil sadece hakimin isteğine bırakılmış durumdadır (md.13/2, 15/2, 22/1).
21)Çocuğun nakli sırasında (Madde 18/1) çocuklara zincir, kelepçe ve benzeri aletler takılamayacağı söylendikten sonra; zorunlu hâllerde çocuğun kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlükleri bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek için kolluk tarafından gerekli önlemlerin alınacağı söylenmiş. Burada sözü edilen “gerekli önlemler” zincir, kelepçe ve benzeri aletleri içeriyor mu? Eğer öyle ise burada gösterilen istisnanın uygulamada genel uygulama haline gelme riski düşünülmüş mü?
22)Mahkemelere atananların, görevleri süresince, alanlarında uzmanlaşmalarını sağlama ve kendilerini geliştirmelerine yönelik hizmet içi eğitim almaları sağlanır (Madde 32/2) denmektedir. Psikologun alanı psikoloji, sosyal hizmet uzmanının alanı sosyal hizmet mi yoksa hepsi de “sosyal çalışma görevlisi” sayıldıkları için sosyal çalışma mı, bu husus anlaşılamamaktadır.
23)Denetim altına alınan çocukla ilgili olarak denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğü tarafından görevlendirilecek denetim görevlisinde (Madde 37/1) aranan hiçbir özellikten söz edilmemektedir. Bunlar görevleri itibariyle (md. 38/1) tümüyle sosyal hizmet uzmanının yapabileceği (yapması gereken) işlerdir ve yasada da öyle düzenlenmelidir.
Doç. Dr. Kasım Karataş
Prof. Dr. Gönül Erkan
Hakan Acar
http://www.shudernegi.org/cocuklarikorumatasarisihk.htm
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tanık Koruma Yasa Tasarısı Av.Suat Ergin Hukuk Haberleri 10 22-07-2008 11:15
Kamu Yönetimi Kanun Tasarısı Üzerine. tansel Hukuk Sohbetleri 14 14-09-2007 22:45
Denizde Can ve Mal Koruma Kanunu Av.Can Meslektaşların Soruları 2 18-06-2007 12:06
Tanık Koruma Kanunu’na onay özge_law Hukuk Haberleri 0 02-02-2007 01:22
Tüketiciyi Koruma Kanunu Yeterli Mi? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Meslektaşların Soruları 7 15-09-2006 16:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05808306 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.