06-09-2009, 01:21 | #1 |
|
TaahhÜdÜ İhlal
Sayın meslektaşlarım sizinle YARGITAY 8.C.D tarafından verilmiş olan bir kararı paylaşmak istedim.Bu konuda görüşlerinizi belirtirseniz ve olumlu yada olumsuz yönleri ile ilgili düşüncelerinizi açıklarsanız memnun olurum.
"Taahhüdü ihlalden dolayı yapılan yargılama sırasında sanığa imzalatılan taahütnameden dolayı 1 ay hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına dair verilen icra mahkemesi kararına göre taahhüde bulunan iki imzanında kim tarafından atıldığının belli olmadığı,baskı altında imzalatılan bu belge suretinde sanığın hafif hapis cezası ile cezalandırılması durumunda tutanakların mutlaka icra müdürü yada icra müdür yardımcısı yahut zabıt katibi tarafından imzalanması ve bu yönüyle hukuki bir sonuca kavuşacağı düşüncesinin gözetilmemesi;imzaların kime ait olduğunun anlaşılmadan yazılı olarak hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir" şeklinde bir yargıtay kararı okudum.Burada tutanak icra müdürü tarafından imzalanmış ancak icra müdürünün olduğu yönünde bir ibare yada belirti olmadığından sanığın beraatine karar verilmiştir.Sizce bu kaar isabetlimidir? |
08-09-2009, 19:58 | #2 |
|
Komİk
Ben de aynı kararı okuyunca biraz şaşırdım. Biraz şaşırdım zira burası Türkiye. İcra dosyasında bulunan bir belgenin doğruluğu sorgulanıyor. O zaman borçlu da bu belgenin gerçek olmadığından bahisle o tutanakta yer alan kendisini bağlayıcı beyan ve taahhütlerinin ( hukuk ve icra ile ilgili olanları kastediyorum .) geçerli olmadığını iddia edip dava açabilir. Bence daire şöyle bir yol izlemeliydi , ya icra müdürlüğünden imzaları sormalı ya da hukuk mahkemesine bu belgenin geçerliliğini sormalıydı.Sonuca göre de bir karar vermeliydi.Hukukun ceza kısmı için geçerli olmayan bir şeyin hukuk-icra kısmı için geçerli olması düşünülemez heralde.
|
05-10-2009, 18:31 | #3 |
|
Türkiye'de İcra Dairelerinde işlerin nasıl yürüdüğü tüm meslektaşların malumudur.Taahhüd işleminde;Boçlu borcunu ödeyeceği tarihi ve miktarı taahhüd eder.Şayet taahhüd ettiği tarihte borcunu ödemez ise;alacaklı vekili şikayette bulunur ve borçlu hakkında 2 ay gibi bir hapis cezası verilir.İşlem Türkiye bu kadar basittir.Aksi halde işlemeyen İcra işlemleri tamamen durma noktasına gelir.
|
15-01-2010, 13:56 | #4 |
|
yargıtayın bu konudaki kararları incelendiğinde taahhüdü ihlalden ceza verilmesi taraftarı olmadığı açıktır. bunun için çok titiz davranmakta ve nerdeyse madde hükmünün uygulanmasını imkansız hale sokacak kararlar oluşturmaktadır. en çok şaşırdığım ise haciz baskısı altında verilen taahüdün geçerli olmayacağı zira haciz anında borçlunun iradesinin sakatlanmış olacağı yönündeki kararıydı ki ilginçtir. oysa cebri icra prösedürü zaten başlı başına bir baskıdır. hacze gitmeye gerek yok ödeme emrini tebellüğ eden borçluda baskı başlamıştır
|
15-01-2010, 14:05 | #5 |
|
Sayın meslektaşım sizin o kararda okumuş olduğunuz husus şunu özetlemektedir.Avukat tarafından haciz sırasında borçluya karşı uygulanan baskıdır.Yani;meslektaşların haciz sırasında yada haciz sonrasında almış oldukları tahhüdün aslında borçlu tarafından verilmek istenmemesine rağmen alınmasıdır.Eğer yargıtayın vurgulamak istediği husus bahsettiğiniz durumolsaydı İİK.340'ın düzenlenmesine gerek yok idi.SAYGILARIMLA.
|
16-01-2010, 19:44 | #6 |
|
İcra daireisinde usüle uygun taahhüt alınırsa (kapak hesabı yapılmalı ve taksitler arasında işleyecek faizler v.s.açık olarak hesaplanmalıdır.)taahhüdü ihlalden verilen cezaların itiraz mercii Ağır Ceza Mahkemesidir.Ağır Ceza Mahkemeside usule uygun taahhüt alınması durumunda genelde yapılan itirazı reddediyor.
|
17-01-2010, 13:34 | #7 |
|
Sayın meslektaşım;tahhüdü ihlalden dolayı verilecek olan ceza tazyik hapisidir ve tazyik hapisne karş itiraz merci kararın verildiği günden itibaren(tefhim yada tebliğ) 7 gün içerisinde ağır ceza mahkemesine itiraz yapılır.Ağır ceza mahkemesi ya mahkemenin vermiş olduğu kararı onar yada bozar.Eğer onarsa artık kesin hüküm niteliğinde olup,başkaca kanun yollarına başvurulması mümkün değildir.Özellikle bu konuda yapmış olduğumuz birçok itirazdan dolayı yaşadığım tecrübeleri aktarmak istiyorum.Ağrı ceza mahkemesi itiraz ile önüne gelen değişik iş kararında(müteferrik karar) şekli bir inceleme yapar ve genel anlamda bu konuda inceleme mekanizması şöyledir:
|
01-02-2010, 17:45 | #8 |
|
Yasal düzenlemede iki durumda borçlu taahhüd altına giriyor.1)Hacizden önce alacaklı ile karşılıklı olarak anlaşarak 2)Hacizden sonra İİK 111 deki şartların mevcudiyetinde borçlunun talebi ile ( bu durumda alacaklının onayı şart değil). Bu iki durmda da tutanakların altında icra müdürünün imzası olması gerekiyor. Ohalde burada icra müdürüne bu taahhüdnamedeki imzaların kime ait olduğunun , yine icra müdürününe kim tarafından imza atıldığı belli olmayan taahhüdnameye nasıl imza attığının sorulması vs .. gerekiyor ki böyle soruların doğmasına neden olan durumlarında insanların adalete güvenini zedelediğini düşünüyorum
|
16-03-2010, 12:46 | #9 |
|
sn law student,
bahsettiğiniz "haciz baskısı altında verilen taahüdün geçerli olmayacağı zira haciz anında borçlunun iradesinin sakatlanmış olacağı" yönündeki kararı yada bu tarz bi karar bulamadım. eğer elinizde bu konu ile ilgili Yargıtay Kararı varsa burdan iletebilir misiniz acaba..? teşekkürler.. |
18-04-2010, 12:39 | #10 |
|
Zaten İ.İ alacağın zor alımına dayanır.Bence bu karar çok yanlış.Eğer borçlu borcunu ödemezse karşılığında herhangi bir yaptırımla karşılaşmaycağına dair bir izlenim edinirse o zaman bu ülkede yaşamak çok zor olacak.Yeniden hortumcular türeyecek.
Saygılarımla. |
29-04-2010, 19:11 | #11 |
|
Bu konu hakkında Anayasa Mahkemesi borçtan dolayı hürriyeti bağlayıcı ceza verilemez ilkesinden hareketle yasa hükmünü iptal etse bu durumu çok güzel anlarım ama Yargıtay'ın kalkıp da taahhütte, neredeyse, nokta eksik konulmuş, virgül kanulmamış, iki nokta üst üste yok gibi gerekçelerle taahhüdü kabul etmemesi beni deli ediyoooooooorrrrrrrrr. Mal beyanınında ceza verilme işleminin kaldırılma gerekçesini de hiç beğenmedim. Bu da Anayasa Mahkemesine gitsin benden.
|
01-05-2010, 18:51 | #12 |
|
Konu icra tutanaklarının ıspat kuvveti konusudur. İcra tutanakları icra müdür ve yardımcısı (yetkisi dahilinde katibi) tarafından imzasız ise veya imzalayanın kim olduğu belli değil ise yeterli ıspat kuvvetine haiz değildir. Dolayısıyla her ne kadar sudan bir sebep gibi gözüksede yerinde bir karardır.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Taahhüdü İhlal | avslh | Meslektaşların Soruları | 53 | 09-06-2017 14:58 |
TaahhÜdÜ İhlal | hukukcu15 | Meslektaşların Soruları | 11 | 03-08-2009 16:26 |
Taahhüdü İhlal Hk. - Anayasa Mahkemesi Kararı | Protesto | Hukuk Haberleri | 8 | 17-02-2009 11:10 |
Şİrket Borcundan Dolayi TaahhÜdÜ İhlal | Avsibel | Meslektaşların Soruları | 16 | 09-11-2007 21:43 |
Taahhüdü İhlal Suçu kaldırıldı mı? | Onur dönmez | Meslektaşların Soruları | 5 | 31-01-2007 20:59 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |