Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

hak düşürücü süre

Yanıt
Old 20-03-2007, 08:20   #1
avhalit

 
Varsayılan hak düşürücü süre

Sayın meslektaşlar,
öncesi tapulu bir taşınmaz var. bu taşınmazın 1965 yılında yapılan kadastro çalışması sırasında sahibi olan A taşınmazı 1959 yılında kızı B ye sattığından bahisle taşınmazı kızı B adına tescil ettiriyor. ancak tapulama tutanağından kızı B nin zilliyetli,ğinden bahsedilmeiş sadece satın aldığı beyan edildiğinden B adına tescil kaydı yapılmıştır denilmiştir. A nın erkek çocuğu yoktur bu tatrihlerde kızı B biri ile evlenmiş ve evlendiği kişi iç güveysi olarak A nın evine yerleşmiştir. A nın bir kızı daha vardır bu kızı ise o tarihlerde yurt dışında evlidir. benim sorum şu olacak : A'nın ölümünden sonra yurt dışında bulunan kızı muris muvazaası nedeni ile tapu iptali davası açabilir mi yoksa 10 yıllık hak düşürücü süre burada davanın reddine bir neden oluşturur mu?
cevaplarınızı bekliyorum, şimdiden çok teşekkür eder herkese dostça selamlarımı sunarım.
Old 20-03-2007, 08:39   #2
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

3402/
Madde 12 -....Bu tunaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.

Bence maalesef 10 yıllık hak düşürücü süre mutlaktır ve "mülkiyet değişikliği gerektirmeyen maddi düzeltmeler dışında" dava açılamaz. Kadastro Kanunu'nun bir çeşit tasfiye kanunu olmasından kaynaklanan bir husus...Muris muvazaasına dayanılamaz ve davacının yurtdışında bulunması sonucu değiştiremez diye düşünüyorum.
Saygılarımla...
Old 20-03-2007, 09:10   #3
avhalit

 
Varsayılan

Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 1993/3791Esas, 1993/7272Karar sayılı içtihadı "Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Dava; Borçlar Yasasının 18. maddesinden kaynaklanan "muris muvazaası" hukuksal nedenine dayalı tapu iptali; tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu 656-658 ve 662 parsel no.lu taşınmazların tapu kayıtlarına dayanılarak davalılar adına kadastro suretiyle tesbit ve 1956 yılında tescil edildiği; davanın 1992 tarihinde açıldığı, miras bırakanın ise, 1985 yılında öldüğü anlaşılmaktadır. Her ne kadar kadastro tesbit tarihi itibariyle on yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise de uyuşmazlığın niteliğine göre, davacının dava hakkı miras bırakanın ölümü ile dolmuştur. Miras bırakan hayatta iken böyle bir dava açma hakkının bulunmadığı kuşkusuzdur. Murisin ölüm tarihi ise kadastrodan önce değil, kadastro tesbitinden sonra olduğu için olayda hak düşürücü sürenin uygulanma olanağı yoktur. Hal böyle olunca, çekişme konusu parsellere kadastro sırasında uygulanan tapu kayıtları ve tüm tedavülleri ile birlikte getirtilip davaya 01.04.1974 tarih 1/2, sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bakılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir. Sonuç: Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA)07.06.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
ekte sunulmuştur. Karar da belirtildiği üzere davamızın 01.04.1974 tarih ve ½ sayılı içtihadı birleştirme kararı çerçevesinde hüküm kurulması gerekir diye düşünerek bu davayı açmayı düşünüyorum ancak görüştüğüm kişilerin çoğu Sayın Turhan demiroğlu gibi görüş belirttiler ve ben nasıl hareket edeceğime karar verebilmek için siz melektaşların değerli fikirlerine ihtiyaç duymaktayım. Teşekkürler
Old 20-03-2007, 09:29   #4
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

T.C.YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
Esas No.1989/1-359 Karar No.1990/257Tarihi18.04.1990
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla Ordu Asliye 1. Hukuk Mahkemesi`nden verilen 28.11.1988 gün ve 1988/636-678 sayılı kararın onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`ndan çıkan 29.3.1989 gün, 1989/1-95 Esas, 1989/19 Karar sayılı ilamın; karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davacı tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulu`nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; B.K.nun 18. maddesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı tapu iptali, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir. Öncelikle bu isteğin kademeli olarak aynı davada ileri sürülebileceği 22.5.1987 gün ve 4/5 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı gereğidir. Yine davada dayanılan maddi vakıaların bildirilmesi taraflara ait ise de, hukuki niteleme, bu maddi olaylar ve netice-i taleple bağlı olmak üzere; hakime aittir ( HUMK. md. 76 ). Olayda davacı müşterek miras bırakanın davalı kardeşlerine gerçekte bir satış yapmadığı halde, kendisinden mal kaçırmak ve miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla; tapulama tesbiti sırasında, çekişme konusu taşınmazın davalılar adına tescilini sağladığını, bu işlemin muvazaa ile illetli olduğunu ileri sürerek, payı oranında iptalini istemiştir.

Her ne kadar, bu yere ait tapulama tesbitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında, o dönemde yürürlükte bulunan 766 sayılı Yasa`nın 31/2. maddesi gerekse daha sonra yürürlüğe giren 3402 sayılı Yasanın bu maddeye paralel hüküm getiren 12. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçmişse de, uyuşmazlığın niteliği gereği olayda bu sürenin uygulama yeri yoktur. Çünkü; 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında da vurgulandığı üzere, davacı temyize konu davayı miras bırakanın külli halefi olarak değil, kendi miras hakkına dayanarak açmıştır. Bu davayı da ancak miras bırakanın ölümünden sonra açabileceği cihetle davanın ikamesi için herhangi bir süre söz konusu değildir. Ne var ki mahkemece kademeli olarak ileri sürülen bu istekler hakkında yeterli inceleme yapılmamıştır. Bu yöne değinen özel dairenin karar düzeltme üzerine verdiği bozma kararı tamamen yerindedir. Bu durumda Hukuk Genel Kurulu`nca da bu doğrultuda bozma kararı vermek gerekirken, yalnız tenkis isteği ile ilgili inceleme yapılmasına işaret edilen kararın yanılgılı olduğu yeniden yapılan inceleme srrasında anlaşılmakla davacının bu yöne değinen karar düzeltme isteği kabul edilmelidir.

SONUÇ : Davacının karar düzeltme isteğinin kabulü ile Hukuk Genel Kurulu`nun 29.3.1989 gün 1989/1-95 E. 1989/199 K. sayılı kararının kaldırılarak, yerel mahkeme direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan sebeplerden ötürü BOZULMASINA, oyçokluğu ile karar verildi.

(Yargıtay'ın görüşü bu yönde geliştiğine ve muris de tesbitten sonra öldüğüne göre -kadastrodan sonra ortaya çıkan bir neden ve doğan dava hakkı olarak kabul edilip- yukarıdaki HGK kararına göre dava açılabilir şeklinde görüşümü değiştiriyorum. Ancak bu konuda yeni kararlara da bakmakta fayda var. Yargıtay bu, her an içtihat değiştirmiş olabilir.)
Saygılarımla...
Old 20-03-2007, 09:34   #5
avhalit

 
Varsayılan

Turhan bey ilgi ve görüşlerinizle verdiğiniz desteğeçok teşekkür ederim.
Old 20-03-2007, 10:13   #6
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

T.C.YARGITAY HUKUK DAİRESİ 1
Esas No.2001/864Karar No.2001/2377Tarihi27.02.2001
KARAR : Dava muris muvazaasına dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

Ne varki, miras bırakanın dava konusu taşınmazların kadastroca davalı üzerine yazılmasından başka bir anlatımla tespit tarihinden sonra 1989 tarihinde öldüğü,getirtilen tapu nüfus kayıtları ve veraset belgesi ile sabittir. Miras ölümle, geçtiğine göre davacının tespit öncesi bir nedene değil tespit sonrası nedene dayandığı açıktır.Bu itibarla olayda 3402 sayılı yasanın 12/3 maddesinin uygulama yeri yoktur.
Old 20-03-2007, 11:02   #7
avhalit

 
Varsayılan

Turhan bey teşekkürler bu kararın tam metni ve başka kararlar bulursanız benim haberdar ederseniz sevinirm hoşcakalın
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadastroda Hak Düşürücü Sürenin Kesilmesi becerikli Meslektaşların Soruları 16 11-11-2010 11:06
Tam Yargı Davası-Hak Düşürücü Süre ve Bir Aile Dramı Av. Can DOĞANEL Meslektaşların Soruları 6 04-04-2010 13:20
Kadastro tespiti-hak düşürücü süre mehmet sirn Meslektaşların Soruları 3 14-11-2006 13:47
İşe İade Davasında Hak Düşürücü Dava Açma Süresi? nfb Hukuk Sohbetleri 4 14-12-2004 17:25
Süre Var Mı mizan Meslektaşların Soruları 2 14-10-2003 13:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03079104 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.