Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

SSK yetim maaşının destek tazminatının hesabına etkisi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-10-2008, 09:03   #1
Av.Hıdır YILDIRIM

 
Varsayılan SSK yetim maaşının destek tazminatının hesabına etkisi

İyi günler arkadaşlar,

Hatır taşıması yapılan bir trafik kazasından dolayı açılmış olan destekten yoksun kalma tazminat davasında, ilk bilirkişice yapılan tazminat hesaplamasında ölenin çocuklarına SSK tarafından bağlanmış olan yetim maaşlarını tazminat tutarından mahsup etmesine rağmen, diğer bir bilirkişi tarafından yapılan ikinci bilirkişi incelemesinde yetim maaşlarının mahsup edilemeyeceği belirtilmiş ve buna göre hesaplama yapılmıştır. Davalı vekili olarak ikinci bilirkişi raporuna itiraz etmem gerekiyor, ancak bu hususa ilişkin her ne kadar bir kaç yargıtay içtihadına ulaştımsa da, yeterli olmadı.


SSK TARAFINDAN BAĞLANMIŞ OLAN YETİM MAAŞLARININ DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATININ HESABINDA HESAPLANAN TAZMİNATTAN MAHSUP EDİLİP EDİLMEYECEĞİ HUSUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİZLE BİRLİKTE BU KONUDA ELİNDE İÇTİHAT BULUNAN ARKADAŞLARIN MÜMKÜNSE EKLEMESİNİ RİCA EDİYORUM,

Cevaplarınız için şimdiden teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim,
Old 10-10-2008, 09:08   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2005/4-648
Karar: 2005/691
Karar Tarihi: 30.11.2005

ÖZET : Destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, davacının ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir.

(818 S. K. m. 45) (HGK 21.04.1982 T. 1979/4-1528 E.1982/ 412 K.) (YİBK. 06.03.1978 T. 1978/1 E. 1978/3 K.)

Dava: Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Onaltıncı Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 31.12.2003 gün ve 2003/430 E. 1089 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan Adil vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinin 07.10.2004 gün ve 2004/3001-11138 sayılı ilamı ile;

( ... 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava, trafik kazasından kaynaklanan, desteğin ölümü nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istem kısmen kabul edilmiş, karar, davalılardan Adil tarafından temyiz edilmiştir.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken ölenin emekli maaşı esas alınarak hesap yapılmıştır. Oysa, ölenin emekli maaşı davacılara kalmış, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce dul ve yetim maaşı olarak bağlanmıştır. Bu bağlamda, davacıların ölenin emekli maaşından dolayı zararları bulunmamaktadır. Davacıların zararını ölenin emekli maaşı dışındaki ek geliri oluşturmaktadır. Şu durumda, ölenin olay tarihinde ne iş yaptığı ve kazancının ne olduğu belirlenmeli, belirlenemediği takdirde asgari ücret üzerinden hesap yapılmalıdır.

Anılan yön gözetilmeden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir... )

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: A- DAVA KONUSU: Dava, maddi-manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.

B- DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ : Davacılar vekili, davalılardan Adil'in diğer davalı şirkete ait taşıtı kullanırken davacıların murisi Hasan Hüseyin'in ölümüne sebep olduğunu, Hasan Hüseyin'in üniversite öğretim üyeliğinden emekli olup özel sektörde çalışmaya devam ettiğini, ölümü üzerine davacılardan Sevin, İpek ve Güzin'e emekli aylığı bağlandığını ileri sürerek eşi Sevin, kızları İpek ve Güzin için destekten yoksunluk tazminatına Sevin, İpek, Güzin ile Tülin Hatice için, ölüm nedeniyle yapılan masraflara karşılık maddi tazminata ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

C- DAVALININ CEVABININ ÖZETİ : Davalılardan Adil vekili, müvekkilinin kusurlu olmadığını, bu nedenle tazminat ile sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Davalılardan sigorta şirketi vekili, manevi tazminatın ve cenaze masrafı dışındaki masrafların teminat dışı olduğunu, sigortanın temerrüde düşürülmediğini, gerçek zararın bilirkişiler tarafından saptanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Ç- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ : Yerel mahkemece, destekten yoksun kalma tazminatına esas alınacak gelir ve zararın hesabına ilişkin murisin emekli maaşı düşülmeyerek hazırlanan bilirkişi raporuna atıfta bulunularak davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

D- TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME : Mahkemece verilen hüküm, davalılardan Adil vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuş, yerel mahkemece ölenin emekli maaşı nazara alınarak destek gelirlerinin hesaplanması ve davacıların destek tazminatı zararları hesaplanırken de Emekli Sandığı'nca bağlanan maaşların düşülmemesi gerektiği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.

E- UYUŞMAZLIK : Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, tazminat miktarına esas olacak gelir ve zarar hesabında emekli maaşının düşülüp düşülmeyeceği ve ölenin başka işte çalışıp çalışmadığının araştırılmasına gerek bulunup bulunmadığı noktalarındadır.

F- MADDİ OLAY : Davacıların murisi ölümünden önce emekli olmuş ve ölümünden sonra davacılara Emekli Sandığı tarafından maaş bağlanmıştır.

Ancak, davacıların ölenin emeklilikten sonra çalışmaya devam ettiğine ilişkin iddiaları mahkemece araştırılmamış ve ölenin sadece emekli maaşı esas alınarak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiştir.

G- GEREKÇE : Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanununun 45/2. maddesinde düzenlenmiş olup "Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir." şeklinde hükme bağlanmıştır.

Yasa metninden de anlaşılacağı gibi, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani, haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK'nın 45/2. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.

Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı Kararında da belirtildiği gibi; "BK'nın 45. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de Yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür."

Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, davacının ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir.

Davalı, destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle, tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir.

Amaç, zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi halde, zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç, zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağı tanımaktır.

O halde, hangi nedene dayanırsa dayansın, desteğini yitiren kişi ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağına sahip ise destekten yoksunluk zararından söz edilemez. Bakım ihtiyacını azaltan her ne olursa olsun onun indirilmesi gerekir. Bu indirim tazminattan değil zarar miktarı üzerinden yapılır. Yani, ölüm nedeniyle elde edilen yarar uğranılan zarardan indirilip gerçek zarar belirlenmelidir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı Kararının gerekçesinde de, "Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu" hususu vurgulanmıştır.

Dul ve yetim aylığı, destekten yoksun kalanların bakım ihtiyaçlarını giderdiği ölçüde uğradıkları zarar miktarı azalır. Ödenen maaş oranında bakım ihtiyacı ortadan kalkar. Aksi halde, destek hayatta iken bulundukları durumdan daha iyi bir duruma gelmiş olurlar ki, bu da destekten yoksun kalma tazminatının amacı ile bağdaşmaz.

Somut olayda davacılar, murislerinin davalılardan Adil'in sebep olduğu trafik kazası sonucu öldüğünü ve bu nedenle babalarının desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuşlardır. Davacıların murislerinin ölümünden önce emekli olmuş ve ölümünden sonra da davacılara Emekli Sandığı tarafından maaş bağlanmıştır. Buradaki uyuşmazlık, davacıların tazminat miktarına esas olacak gelir ve zarar hesabında emekli maaşının düşülüp düşülmeyeceği noktasındadır. Davacıların zararı, destek ölmeseydi bulunacakları ekonomik, sosyal durum ile desteğin ölümünden sonra bulundukları durum arasındaki farktan ibarettir.

Davacılara desteğin ölmesi nedeniyle emekli maaşı bağlandığına göre, daha önce alınan bir paranın ölümden sonra alınamadığından söz edilemez. Kendine emekli maaşı bağlanan davacıların desteğin aldığı emekli maaşı nedeniyle uğradıkları bir zarar bulunmamaktadır, çünkü o maaşı almaya devam etmektedirler.

Bununla birlikte davacılar, babalarının ölümünden önce özel sektörde çalışmaya devam ettiğini ve akademik çalışmaları bulunduğunu ileri sürdüklerine göre, mahkemece, bu durumun araştırılıp yukarıdaki ilkeler doğrultusunda sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalılardan Adil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Old 10-10-2008, 09:09   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi

Esas: 1992/11379
Karar: 1993/8047
Karar Tarihi: 26.11.1993

ÖZET: Destekten yoksun kalma tazminatı hesabında bilirkişi, ölenin Sosyal Sigortalar Kurumundan almakta olduğu emekli maaşından eşi ve kızına ayırabileceği miktar ile ek çalışmasından elde ettiği geliri nazara almıştır. Ölüm ile eşi dul, kızı yetim maaşına hak kazanacağından hesaplamada ölenin hayatta iken bu mirasçılarına emekli maaşından ayırabileceği miktar ile dul ve yetim aylığı arasında davacılar aleyhine bir fark ortaya çıkarsa, bu farkların ve ek çalışmasından elde ettiği gelirin gözönünde bulundurularak tazminat tutarının saptanması gerekir.

(818 S. K. m. 45)

Dava: Taraflara arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşuldu:

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillere takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle eşin yaşı nazara alınıp % 15 evlenme şansı gözönünde bulundurularak tazminat hesabının yapılması yerinde görüldüğünden; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Destekten yoksun kalma tazminatı hesabında bilirkişi, ölenin Sosyal Sigortalar Kurumu'nca almakta olduğu emekli maaşından eşi ve kızına ayırabileceği miktar ile ek çalışmasından elde ettiği geliri nazara almıştır. Ölüm ile eşi dul, kızı yetim maaşına hak kazanacağından hesaplamada ölenin hayatta iken bu mirasçılarına emekli maaşından ayırabileceği miktar ile dul ve yetim aylığı arasında davacılar aleyhine bir fark ortaya çıkarsa, bu farkların ve ek çalışmasından elde ettiği gelirin gözönünde bulundurularak tazminat tutarının saptanması gerekir.

Mahkemece yapılacak iş, ölüm ile bağlanan dul ve yetim aylığının Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan sorularak tespiti ve yukarıda değinilen yöntemle tazminat hesabını yaptırmaktan ibarettir.

Sonuç: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 26.11.1993 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 10-10-2008, 09:11   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu

Esas: 1978/1
Karar: 1978/3
Karar Tarihi: 06.03.1978

ÖZET: Zarar veren, verdiği zararın tamamını açılan davada ödemelidir. Esasen yasa hükmü zarar verenden tazminatın tamamının alınacağı hükmünü getirmiş ve Emekli Sandığı davaya katılmış veya doğrudan doğruya dava açmış olduğu takdirde alınacak tazminatın zarara uğrayanlar ile Sandık arasında nasıl bölüşüleceğini saptamıştır. Bu itibarla tazminat ödemekle yükümlü olan kişi bu maddeye dayanarak tazminatın indirilmesini isteyemez.

(818 S. K. m. 45) (5434 S. K. m. 129)

Dava: Borçlar Kanununun 45. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen destekten yoksun kalma tazminatı isteminde bulunan kişilere, T.C. Emekli Sandığınca bir ödemede bulunulduğu takdirde, bunun tazminatın saptanmasında gözönünde bulundurulmasına dair Onbirinci Hukuk Dairesinin kararları ile T.C. emkli Sandığı'nca yapılan ödemelerin tazminattan indirilemiyeceğine dair Dördüncü ve Onbeşinci Hukuk Daireleri ile Huku Genel Kurulunun kararları arasındaki aykırılığın içtihadı bireştirme yolu ile giderilmesi Birinci Başkanlık Divanınca istenildiğinden 6.3.1978 günlü toplanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunda, aykırılığın bulunduğuna, içtihadın birleştirilmesi gerektiğine oybirliği ile karar verildikten ve raportör üye dinlendikten sonra konu görüşülüp tartışıldı:

Karar: Borçlar Kanununun 45. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile düzenlenen destekten yoksun kalma tazminatı, doğrudan doğruya zarar görenin tazminat isteyebileceğine dair kuralın istisnasıdır. Bu hüküm ile olaydan dolaylı olarak zarar görene de tazminat istemek hakkı tanınmıştır. Bu istem Borçlar Kanununun 41, 45/1, 47, 48, 49, 55, 56, 58 ve diğer maddelerinde düzenlenen tazminat istemleri ile eş değerde olmadığı gibi eylemin karşılığı olan bir ceza da değildir. Ölümün sonucu olarak, ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek, yaşamının, desteğinin ölümünden önceki, düzeyinde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde ve kendine özgü bir tazminat biçimidir.

Tazminatın saptanmasında gözönünde bulundurulacak hususlardan biri de, desdekten yoksun kalanın, desteğinin ölümünden önce onun geniş yardımları sonucu sürdürdüğü aşırı masrafları gerektiren, savurgan bir yaşam şeklinin devam ettirilmesi değil, toplum içindeki sosyal durumuna uygun yaşantısını sürdürebilmesi için desteğinin olanakları içinde yapabileceği para ile değerlendirilebilir yardımın belirlenmesidir.

Ölenin yardım ettiği ve bakıp gözettiği kişilerin bu ölüm nedeni ile mal varlıklarından, çoğalma olabilir. ölen T.C. Emekli Sandığı iştirakçilerinden ise hayatta kalan yakınlarına 5435 sayılı Kanunun öngördüğü dul ve yetim maaşı bağlandığı gibi toptan ödeme de yapılmış olabilir. Bu dul ve yetim maaşları veya yapılan toptan ödeme desdekten yoksun kalma tazminatı gibi hayatta kalanı şahsına bağlıdır, ölenin terekesine dahil değildir; mirasın reddedilmiş olması maaşları alınmasına engel olmaz. İşte bu ortak nitelikleri itibariyle desdekten yoksun kalma tazminatı saptanırken dul ve yetim maaşlarının peşin sermaye değerinin veya toptan ödeme yapılmış ise ödenmiş bu paranın nazara alınıp alınamıyacağı çözümlenmesi gereken sorundur.

5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunun 129. maddesinde, görevleri içinde veya dışında ölenlerin dul ve yetimlerinin, ölüme sebep olanlar aleyhine açacakları davaları kovuşturmaya, davalara üçüncü şahıs ise bunu doğrudan doğruya açmaya sandık yetkili kılınmıştır. Dava sonunda para tazminatı da alınırsa kavuşturma masrafları ile birlikte, dul ve yetim aylıkları bağlanan hallerde bu aylıkların beş yıllığı, toptan ödeme yapılan hallerde de yarısının Sandıkça alınarak, varsa geri kalanının ilgililere ödeneceği öngörülmüştür.

Tartışmada beliren bir görüşe göre, bu hüküm 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 26. ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 63. maddesi ile eşdeğerdedir. Bu itibarla T.C. Emekli Sandığına böylece kısıtlı olarak rücu hakkı tanınmıştır. Zarara uğrayanın alabileceği tazminat saptanırken T.C. Emekli sandığının mal varlığına geçmesi gereken para indirildikten sonra kalan miktara hükmedilmesi gerekir.

Çoğunluğunun benimsediği görüş ise; sözü geçen 129. maddede bir hesaba sayılmanın öngörülmediği, aksine madde metninin açık olduğu ve zarar veren kişinin T.C. Emekli Sandığının ödediği paranın, kendisinin ödemek zorunda kalacağı tazminattan indirilmesini isteyemiyeceği biçiminde belirlenmiştir.

Gerçekten, haksız eylem sonucu ölen kişi, yaşamı süresince çalışmış ve maaşından düzenli olarak belirli bir miktar para kesilerek sandığa yatırılmıştır. Zarar verinin bu paradan yararlanması söz konusu olamaz. O halde zarar veren, verdiği zararın tamamını açılan davada ödemelidir. Esasen 129. madde zarar verenden tazminatın tamamının alınacağı hükmünü getirmiş ve Emekli Sandığı davaya katılmış veya doğrudan doğruya dava açmış olduğu takdirde alınacak tazminatın zarara uğrayanlar ile Sandık arasında nasıl bölüşüleceğini saptamıştır. Bu itibarla tazminat ödemekle yükümlü olan kişi bu maddeye dayanarak tazminatın indirilmesini isteyemez.

Sonuç: Borçlar Kanununun 45. maddesinin 2. fıkrasına dayanılarak ölenin bakmakta olduğu veya ileride bakacağı sayılan kişilerin yoksun kaldıkları zararın, diğer bir deyişle destekten yoksun kalma tazminatının saptanmasında T.C. Emekli Sandığı'nca bağlanan gelirlerin indirilmemesi gerektiğine ilk toplantıda ve üçte ikiyi aşan çoğunlukla 06.03.1978 günün karar verildi.
Old 11-10-2008, 00:16   #5
avfatih

 
Varsayılan

Tazminatta indirime sebep olan SSK gelirleri iş kazası ve maluliyet sebebiyle bağlanan aylık ve yapılan ödemelerdir. Ölüm aylığı olarak bağlanan gelirler, tazminattan düşülmez. Yargıtayın mevcut uygulaması bu yönde.
Old 12-10-2008, 20:50   #6
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

Sayın YILDIRIM,

Meslektaşımız avfatih' in de ifade ettiği üzere 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nda iş kazası ve meslek hastalıklarından dolayı hak sahiplerine bağlanan maaşın ve yapılan ödemelerin ilgilisine rücu şartlarını düzenleyen 26. maddesi haricinde kurumca yapılan ödemelerin ilgililerine rücu edilebileceğine ilişkin bir hüküm yoktur. Bununla birlikte 1 Ekim 2008 yürürlük tarihli 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 21. maddesi ile iş kazaları ve meslek hastalıkları dolayısıyla kurumca yapılan ödemeler ve 39. maddesi ile de ancak 3. kişilerin kastı halinde kuruma rücu imkanı verebilmesi karşısında dosyanızda alınan 2. bilirkişi raporunun kanuna uygun olduğu düşüncesindeyim.

Saygılarımla...
Old 12-10-2008, 22:58   #7
avfatih

 
Varsayılan

Sayın Coşkun yani yeni düzenleme ile iş kazaları ve meslek hastalığında da kast dışında kurumun rücü imkanı kaldırılmış mıdır?. Dolayısıyla iş kazası sebebiyle bağlanan gelir tazminattan düşülmeyecek midir? Açarsanız sevinirim. Teşekkürler.
Old 12-10-2008, 23:13   #8
avfatih

 
Varsayılan

5510 Sayılı Kanun

İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu
MADDE 21- İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.
––––––––––
(1) 17/4/2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanunun 65 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “prim ve her türlü borçlarının” ibaresi “prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.

Sayfa 17

9800
İş kazasının, 13 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sürede işveren tarafından Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği, Kurumca işverenden tahsil edilir.
Çalışma mevzuatında sağlık raporu alınması gerektiği belirtilen işlerde, böyle bir rapora dayanılmaksızın veya eldeki rapora aykırı olarak bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılan sigortalının, bu işe girmeden önce var olduğu tespit edilen veya bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılması sonucu meydana gelen hastalığı nedeniyle, Kurumca sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği işverene ödettirilir.
İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.
İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık; kamu görevlileri, er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan gelirler için kurumuna veya ilgililere rücû edilmez. Ayrıca, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümlerde, bu Kanun uyarınca hak sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine veya iş kazası sonucu ölen kusurlu sigortalının hak sahiplerine, Kurumca rücû edilmez.
Old 12-10-2008, 23:34   #9
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

Sayın avfatih,

Benim açıklamalarım Sayın YILDIRIM' ın sorusu ile direk ilintili idi. İş kazaları ve meslek hastalıkları ile ilgili düzenleme sizinde yukarıda belirttiğiniz üzere 5510 sayılı yasanın 21. maddesinde ayrıca düzenlenmiş. Ancak burada " İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır. " şeklinde getirilen muğlak ifade birçok işverene kurumun rücu edememesi sonucunu doğuracaktır. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi iş kazası ve meslek hastalıkları dışında kalan kurum ödemelerinde sadece üçüncü kişinin kastı durumunda ( md 39 ) kurum bu kişiye rücu edebilecektir.

Saygılarımla...
Old 03-07-2009, 08:39   #10
av.onur

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avfatih
Tazminatta indirime sebep olan SSK gelirleri iş kazası ve maluliyet sebebiyle bağlanan aylık ve yapılan ödemelerdir. Ölüm aylığı olarak bağlanan gelirler, tazminattan düşülmez. Yargıtayın mevcut uygulaması bu yönde.

Yukarıdaki HUKUK GENELK KURULU KARARI'NDAN :

"Davacılara desteğin ölmesi nedeniyle emekli maaşı bağlandığına göre, daha önce alınan bir paranın ölümden sonra alınamadığından söz edilemez. Kendine emekli maaşı bağlanan davacıların desteğin aldığı emekli maaşı nedeniyle uğradıkları bir zarar bulunmamaktadır, çünkü o maaşı almaya devam etmektedirler.

O halde, hangi nedene dayanırsa dayansın, desteğini yitiren kişi ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağına sahip ise destekten yoksunluk zararından söz edilemez. Bakım ihtiyacını azaltan her ne olursa olsun onun indirilmesi gerekir. Bu indirim tazminattan değil zarar miktarı üzerinden yapılır. Yani, ölüm nedeniyle elde edilen yarar uğranılan zarardan indirilip gerçek zarar belirlenmelidir. "
Old 06-07-2009, 12:30   #11
Av.Mustafa yağan

 
Varsayılan

SSK geliri iş kazasından bağlanmışsa destek zararından indirilir fakat olay iş kazası değil de trafik kazası ise destek zararından dul ve yetim aylığı indirilemez,ölüm ve yetim aylığı belirli bir süre prim ödemenin sonucudur ve SGK butür bağladığı aylıklardan rücu edemeyecegi için tazminattan düşülmez..dul ve yetim aylığı rücu edilen bir gelir türü değildir fakat iş kazası olsaydı o zaman rücu olacağından destek zararından indirim olacaktı...yargıtay 4.H.D sinin ve 11.H.D sinin bir çok kararı mevcut...
Old 07-07-2009, 10:52   #12
av.onur

 
Varsayılan

Yukarıdaki HUKUK GENEL KURULU kararı, destekten yoksun kalma tazminatının genel çerçevelerinde bir takım belirlemeler yapmış... Burada iş kazası - trafik kazası v.b. ayrımlara hiç girmeden destekten yoksun kalma tazminatının genel esaslarına ilişkin tespitler yapmış ve bence çok açık.. Diğer daire kararlarından haberim var ama konuyu çok ayrıntılı irdeleyen bir HGK kararından söz ediyoruz. Ben aksi fikirdeyim.

"hangi nedene dayanırsa dayansın, desteğini yitiren kişi ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağına sahip ise destekten yoksunluk zararından söz edilemez. Bakım ihtiyacını azaltan her ne olursa olsun onun indirilmesi gerekir. Bu indirim tazminattan değil zarar miktarı üzerinden yapılır. Yani, ölüm nedeniyle elde edilen yarar uğranılan zarardan indirilip gerçek zarar belirlenmelidir."
Old 15-01-2013, 20:30   #13
av. Hüseyin Çay

 
Varsayılan destekten yoksun kalma tazminatı ve davacılara bağlanan emekli maaşı

merhaba meslektaşlarım
müvekkillerimin murisi trafik kazası nedeniyle vefat etti. Vefat ettiği tarihte emekliydi ancak sigortasız olarak çalışmaya devam ediyordu.
Emekli maaşı eşine ve reşit olmayan çocuğuna bağlandı.
açtığım destekten yoksun kalma davasında makdulün emekli maaşının eşine ve çocuklarına bağlanmış olması nedeniyle düşüm yapılır mı?
Yapılırsa emekli maaşı dikkate alınmayıp ölüm anında devam eden çalışması mı tazminata esas alınır
saygılar..
Old 15-01-2013, 21:55   #14
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan

Yeni Borçlar Kanununun 55. maddesinde; destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararların hesabında kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri indirilemeyecektir. Bu konuda bir değerlendirme için www.dursunkaraca.av.tr adlı web sayfasını inceleyebilirsiniz.
Old 15-01-2013, 22:06   #15
av. Hüseyin Çay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Dursun KARACA
Yeni Borçlar Kanununun 55. maddesinde; destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararların hesabında kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri indirilemeyecektir. Bu konuda bir değerlendirme için www.dursunkaraca.av.tr adlı web sayfasını inceleyebilirsiniz.


tam sayfa linkini verirseniz sevinirim meslektaşım
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
P.T.T. de Bulunan Hesabına HACİZ.. av_abay Meslektaşların Soruları 17 06-07-2012 13:46
Sakatlık maaşının kesilmesi Burak Demirci Meslektaşların Soruları 0 22-09-2008 10:33
bağ-kur maaşının haczi mümkün mü? KARİNE Meslektaşların Soruları 4 29-05-2008 16:59
özürlü maaşının bağlanmaması avukat erdoğan Meslektaşların Soruları 1 04-03-2008 15:35
işçinin maaşının eksiltilmesine rızası av.mansur Meslektaşların Soruları 6 12-11-2007 21:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,14423704 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.