Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Manevi tazminat davası karşı yan vekalet ücreti

Yanıt
Old 04-02-2014, 15:03   #1
nephilis

 
Varsayılan Manevi tazminat davası karşı yan vekalet ücreti

Merhaba değerli meslektaşlarım,
Aklımı kurcalayan bir konuda sizlerin de görüşünü almak istiyorum;
Müvekkilin eşi kendi sevk ve idaresindeki araçla yapmış olduğu trafik kazasında karşıdan gelen araca çarpma neticesinde vefat ediyor. Sonrasında karşı aracın sürücüsü hakkında açılan ceza davasında yerel bilirkişi tüm kusuru müvekkilin ölen eşine veriyor. Bu aşamadan sonra dosyaya biz vekalet sunduk kusur oranına itiraz ettik dosya Adli tıpa gitti, karşı sürücü 1/8 oranında kusurlu bulundu. Mahkeme buna istinaden taksirle ölüme sebebiyetten belli bir ceza verdi bunu da kusur oranında indirip para cezasına çevirerek HAGB kararı verdi.
Müvekkil ve 3 çocuğu, şuan kazadan kaynaklı maddi (destekten yoksun kalma) ve manevi tazminat talepli dava açmak istiyorlar. Davayı belirsiz alacak davası olarak açmayı düşünüyorum. Bu açıdan Maddi tazminatta sorun yok. Fakat Manevi tazminat yönünden "manevi tazminatın bölünemezliği ilkesi" nedeniyle ileride arttıramayacağım için manevi tazminatı nasıl ve ne kadar belirleyeceğim konusunda kafamda soru işaretleri var. Sonuçta davalı tarafa karşı vekalet ücreti çıkmasını istemiyorum çünkü müvekkil ve çocukları zaten bayağı bir mağdur durumdalar.
Sorum şu; karşı yan vekalet ücreti çıkmayacak şekilde nasıl manevi tazminat talep edilebilir? Bu hususta nelere dikkat etmek lazım?
Old 04-02-2014, 16:29   #2
ahmet kasım özer

 
Varsayılan

Manevi tazminatlar da, Tazminat miktar bir kez talep edilebilir ve ıslah ile miktarı değiştirilemez. bu nedenle açacağınız miktarı dikkatli açmanız gerekmektedir.
Manevi tazminatlarda Reddedilen kısım ne kadar büyük olursa olsun, kabul edilen kısım üzerinden davacı vekiline verilen vekalet ücretini geçimiz.
Ancak manevi tazminat istemi tamamen reddedilmesi halinde,vekalet ücreti açılan miktarın tamamı üzerinden tarifelerdeki yüzdelere göre hesaplanır.
Saygılarım ile.
Old 11-01-2016, 09:06   #4
mahir karaboga

 
Varsayılan

Karşı tarafın kusur oranı düşük olduğundan dolayı manevi tazminat miktarını az tutmanızda yarar var. Müvekkilinizin sosyal ekonomik durumunu göz önüne alarak manevi tazminat miktarına karar vermeniz gerekir.
Old 11-01-2016, 18:08   #5
ismailduygulu

 
Varsayılan

Ben bir soru sormak isterim, davalı taraf, birden fazla ve her bir davalının ayrı ayrı vekili bulunmaktadır, manevi tazminat davasının tümünün reddi halinde, birden fazla avukatlık ücretine hükmedilebilir mi? Bu konuda Yargıtay kararı olanlar ekleyebilir mi?
Old 12-01-2016, 09:03   #6
mahir karaboga

 
Varsayılan

Davalılar arasında hukuki bağlantı varsa ve taraflar için sarf edilen emek aynı ise tek vekalet ücretine hükmedilir. TBB 2016 avukatlık ücret tarifesinde de yer alıyor.Mahkeme tek vekalet ücretine hükmediyor.
Old 12-01-2016, 09:08   #7
mahir karaboga

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/8989
K. 2014/13801
T. 4.6.2014
• HİZMET TESPİT DAVASI ( Davanın Ret Sebebinin Ortak Olmasına Karşın Her Bir Davalı Yararına Ayrı Ayrı Avukatlık Ücreti Belirlenmesinin Yasaya Aykırı Olduğu/Aykırılığın Giderilmesi Yeniden Yargılama Gerektirmediğinden Hükmün Düzeltilerek Onanacağı )
• VEKALET ÜCRETİ ( Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine Göre Birden Fazla Davalı Aleyhine Açılan Davada Ret Sebebinin Ortak Olması Halinde Davalılar Vekili Lehine Tek Ret Sebebi Ayrı Olan Davalılar Lehine Ayrı Ayrı Avukatlık Ücretine Hükmolunacağı/ Ret Sebebinin Ortak Olmasına Rağmen Her Bir Davalı Adına Ayrı Avukatlık Ücreti Belirlenmesinin Bozmayı Gerektirdiği/Hizmet Tespit Davası )
506/m. 79
1086/m.438
ÖZET : Dava hizmet tespiti istemine ilişkindir.28.12.2013 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3. maddesinde yer alan, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunacağı yönündeki düzenlemeye aykırılık oluşturacak şekilde, ret sebebi ortak olmasına karşın her bir davalı yararına ayrı avukatlık ücreti belirlenmesi, yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, düzelterek onanmalıdır.

DAVA : Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : 1- ) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- ) 1.9.2005 - 31.10.2011 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine dair davanın yasal dayanakları 506 Sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 Sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup mahkemece yapılan yargılamada, 28.12.2013 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3. maddesinde yer alan, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunacağı yönündeki düzenlemeye aykırılık oluşturacak şekilde, ret sebebi ortak olmasına karşın her bir davalı yararına ayrı avukatlık ücreti belirlenmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Ne var ki bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.

SONUÇ : Hükmün; 4 numaralı bendinde yer alan “kurum” sözcüğünün çıkartılarak yerine “taraflar” sözcüğünün, “kuruma” sözcüğünün çıkartılarak yerine “taraflara” sözcüğünün yazılmasına, 5 numaralı bendinin çıkartılmasına ve bu şekliyle hükmün düzeltilerek ONANMASINA, 04.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 12-01-2016, 09:09   #8
mahir karaboga

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
23. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/927
K. 2013/1847
T. 25.3.2013
• İTİRAZIN İPTALİ ( Kredi Borcunun Tahsili İçin Başlatılan İcra Takibine Vaki - Davanın Reddine Karar Verilen Kısmı Üzerinden Davalılar Lehine Ayrı Ayrı Vekalet Ücretine Hükmedilmesinin Doğru Olmadığı/İcra İnkar Tazminatının Hangi Alacak Kalemleri Üzerinden ve Hangi Davalıdan Tahsilinin Açıklanmamasının Doğru Olmadığı )
• VEKALET ÜCRETİ ( Birden Fazla Davalı Aleyhine Açılan Davanın Reddinde Ret Sebebi Ortak Olan Davalılar Lehine Tek Vekalet Ücreti Takdir Edilmesi Gerektiği - Davanın Reddine Karar Verilen Kısmı Üzerinden Davalılar Lehine Ayrı Ayrı Vekalet Ücretine Hükmedilmesinin Doğru Olmadığı/İtirazın İptali )
• HÜKMÜN İNFAZDA TEREDDÜT YARATMASI ( İtirazın İptali - İcra İnkar Tazminatının Hangi Alacak Kalem ya da Kalemleri Üzerinden ve Hangi Davalıdan Tahsiline Karar Verildiği Açıklanmadan İcra İnkar Tazminatının Davalıdan Alınarak Davacıya Verilmesine Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )
• BOZMAYA UYULMASINDAN SONRA GEÇMİŞE ETKİLİ YENİ BİR KANUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ ( Oluşan Usuli Kazanılmış Hakkın Hukuki Değer Taşımayacağı - Karar Tarihinden Sonra Yürürlüğe Giren Yasanın Somut Olay Bakımından Değerlendirilmesi Gerektiği/İtirazın İptali )
• USULİ KAZANILMIŞ HAK ( Bozma İlamına Uyulmasından Sonra Geçmişe Etkili Yeni Bir Kanunun Yürürlüğe Girmesi Halinde Bozma İlamına Uyulmakla Oluşan Usuli Kazanılmış Hakkın Hukuki Değer Taşımayacağı - Karar Tarihinden Sonra Yürürlüğe Giren Yasanın Somut Olay Bakımından Değerlendirilmesi Gerektiği/İtirazın İptali )
2004/m.67/2
6098/m.88
6100/m.297/2
ÖZET : Dava, kredi borcunun tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3/2. maddesindeki, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine ilişkin hüküm uyarınca davanın reddine karar verilen kısmı üzerinden davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ise de, HMK'nın 297/2. madde hükmüne aykırı olarak infazda tereddüt oluşturacak şekilde icra inkar tazminatının hangi alacak kalem ya da kalemleri üzerinden ve hangi davalıdan tahsiline karar verildiği açıklanmadan, "% 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmesi doğru olmamıştır. mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı yasanın 88.maddesi somut olay bakımından değerlendirilerek, davacı bakımından işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı, davalılar bakımından ise işleyecek faiz oranı yönünden gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin kooperatif ortaklarına kefalet ederek Türkiye Halk Bankası'ndan kredi kullandıran bir kuruluş olduğunu, kredinin zamanında ödenmeyen taksitleri sebebiyle borcun tamamının muaccel olduğunu, 14.398,09 TL'nin müvekkili kooperatif hesabından banka tarafından 18.07.2003 tarihinden başlayarak 09.02.2005 tarihine kadar değişik tarihlerde alındığını, davalı borçlular aleyhinde yaptıkları takipte davalıların 10.000,00 TL asıl alacak ile 9.000,00 TL işlemiş faizi kabul ederek fazlasına itiraz ettiklerini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, müvekkillerinden F. Y.'nin Halk Bankası'ndan 10.000,00 TL kredi kullandığını, diğer müvekilleri T. ve A.'nın kullanılan kredinin kefili durumunda olduğunu, kefilin diğer kefillere hisseleri nispetinde rücu imkanının bulunduğunu, bu bakımdan davacı kooperatifin krediyi kullandıran kuruluş gibi kefillere icra takibinin yapmasının ve davacı kefilin diğer kefillerden kefalet sözleşmesine dayanarak akdi faiz talep etmesinin mümkün olmadığını, müvekkillerinin borcu nedeniyle ana para olarak 10.000,00 TL'nin ödendiğini, faizin ana paraya eklenmek suretiyle icra takibi yapılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; icra takibinde kabul edilen kısımlar dikkate alındığında davalıların 2.719,63 TL asıl ve 2.042,30 TL faiz borçları olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine;Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 07.12.2010 tarih, 7981 Esas 16391 Karar sayılı ilamıyla; bilirkişinin, dosya içinde bulunan banka dekontlarına göre davacının ödemelerini hesapladığı, dekontlarda “nazım hesaplar” adı altında yapılan ödemeleri hesaplamaya dâhil etmediği, nazım hesaplar adı altında yapılan ödemelerin de, kredi borçlusu-davalının kredi borcuna karşılık dava dışı bankaca yapılan kesintiler olup davacı tarafından yapılan bu ödemelerin de hesaplamaya dâhil edilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile takibin 4.398,09 TL asıl alacak ve 967,42 TL faiz olmak üzere toplam 5.365,51 TL üzerinden devamına, %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y. temyiz etmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y.'nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;

Dava, kredi borcunun tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3/2. maddesindeki, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine ilişkin hüküm uyarınca davanın reddine karar verilen kısmı üzerinden davalılar F. Y. ve A. A. lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.

3-Davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y.'nin temyiz itirazları yönünden;

6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmüne yer verilmiştir.

Mahkemece İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ise de, HMK'nın 297/2. madde hükmüne aykırı olarak infazda tereddüt oluşturacak şekilde icra inkar tazminatının hangi alacak kalem ya da kalemleri üzerinden ve hangi davalıdan tahsiline karar verildiği açıklanmadan, "% 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmesi doğru olmamıştır.

Öte yandan, mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu'nun 7. maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76'ncı, faize ilişkin 88'nci, temerrüt faizine ilişkin 120'nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138'nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 88. maddesinin "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.

Somut olayda, mahkemece verilen 20.05.2008 tarihli ilk kararda hükme esas alınan bilirkişi tarafından işlemiş faiz miktarının yasal faiz oranları üzerinden hesaplandığı, hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine, davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile hükmün nazım hesaplar adı altında yapılan ödemelerin hesaplamaya dahil edilmesi gerektiği belirtilerek, davacı lehine bozulduğu, böylelikle işlemiş faiz tutarının yasal faiz oranı üzerinden hesaplanması yönünde davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, davacı tarafça 14.398,09 TL asıl alacak 19.485,91 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.884,00 TL'nin asıl alacağa % 40 faiz yürütülmek suretiyle tahsili için davalılar aleyhine icra takibine başlandığı, davalılarca 10.000,00 TL asıl alacak ile 9.000,00 TL işlemiş faiz kabul edilerek fazlasına itiraz edildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalıların borcunun 14.389,09 TL asıl alacak ve yasal faiz oranı üzerinden 9.967,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.365,51 TL olarak hesaplandığı, mahkemece bu rapor esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Ne var ki, mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. ( 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK ile YHGK'nın 07.03.2012 tarih ve 2011/19-799 E, 2012/128 K. Sayılı ilamı bu yöndedir. ) Mahkemece, işlemiş faiz yönünden yasal faiz oranı üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınmış olup, davacının anılan yasa değişikliğine göre, BK'nın 88. maddesi yönünden % 50, 120. maddesi yönünden % 100 fazlasına kadar faiz isteme hakkı bulunmaktadır. Takipten sonra işleyecek faiz oranı yönünden ise "takibin devamına" karar verilmek suretiyle takip talebindeki % 40 işleyecek faiz oranı üzerinden takibin devamı sonucunu doğuracak şekilde davalılar aleyhine hüküm kurulmuştur.

Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, davacı bakımından işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı, davalılar bakımından ise işleyecek faiz oranı yönünden gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y.'nin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, ( 3 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y.'nin, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 12-01-2016, 09:10   #9
mahir karaboga

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
23. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/927
K. 2013/1847
T. 25.3.2013
• İTİRAZIN İPTALİ ( Kredi Borcunun Tahsili İçin Başlatılan İcra Takibine Vaki - Davanın Reddine Karar Verilen Kısmı Üzerinden Davalılar Lehine Ayrı Ayrı Vekalet Ücretine Hükmedilmesinin Doğru Olmadığı/İcra İnkar Tazminatının Hangi Alacak Kalemleri Üzerinden ve Hangi Davalıdan Tahsilinin Açıklanmamasının Doğru Olmadığı )
• VEKALET ÜCRETİ ( Birden Fazla Davalı Aleyhine Açılan Davanın Reddinde Ret Sebebi Ortak Olan Davalılar Lehine Tek Vekalet Ücreti Takdir Edilmesi Gerektiği - Davanın Reddine Karar Verilen Kısmı Üzerinden Davalılar Lehine Ayrı Ayrı Vekalet Ücretine Hükmedilmesinin Doğru Olmadığı/İtirazın İptali )
• HÜKMÜN İNFAZDA TEREDDÜT YARATMASI ( İtirazın İptali - İcra İnkar Tazminatının Hangi Alacak Kalem ya da Kalemleri Üzerinden ve Hangi Davalıdan Tahsiline Karar Verildiği Açıklanmadan İcra İnkar Tazminatının Davalıdan Alınarak Davacıya Verilmesine Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )
• BOZMAYA UYULMASINDAN SONRA GEÇMİŞE ETKİLİ YENİ BİR KANUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ ( Oluşan Usuli Kazanılmış Hakkın Hukuki Değer Taşımayacağı - Karar Tarihinden Sonra Yürürlüğe Giren Yasanın Somut Olay Bakımından Değerlendirilmesi Gerektiği/İtirazın İptali )
• USULİ KAZANILMIŞ HAK ( Bozma İlamına Uyulmasından Sonra Geçmişe Etkili Yeni Bir Kanunun Yürürlüğe Girmesi Halinde Bozma İlamına Uyulmakla Oluşan Usuli Kazanılmış Hakkın Hukuki Değer Taşımayacağı - Karar Tarihinden Sonra Yürürlüğe Giren Yasanın Somut Olay Bakımından Değerlendirilmesi Gerektiği/İtirazın İptali )
2004/m.67/2
6098/m.88
6100/m.297/2
ÖZET : Dava, kredi borcunun tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3/2. maddesindeki, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine ilişkin hüküm uyarınca davanın reddine karar verilen kısmı üzerinden davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ise de, HMK'nın 297/2. madde hükmüne aykırı olarak infazda tereddüt oluşturacak şekilde icra inkar tazminatının hangi alacak kalem ya da kalemleri üzerinden ve hangi davalıdan tahsiline karar verildiği açıklanmadan, "% 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmesi doğru olmamıştır. mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı yasanın 88.maddesi somut olay bakımından değerlendirilerek, davacı bakımından işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı, davalılar bakımından ise işleyecek faiz oranı yönünden gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin kooperatif ortaklarına kefalet ederek Türkiye Halk Bankası'ndan kredi kullandıran bir kuruluş olduğunu, kredinin zamanında ödenmeyen taksitleri sebebiyle borcun tamamının muaccel olduğunu, 14.398,09 TL'nin müvekkili kooperatif hesabından banka tarafından 18.07.2003 tarihinden başlayarak 09.02.2005 tarihine kadar değişik tarihlerde alındığını, davalı borçlular aleyhinde yaptıkları takipte davalıların 10.000,00 TL asıl alacak ile 9.000,00 TL işlemiş faizi kabul ederek fazlasına itiraz ettiklerini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, müvekkillerinden F. Y.'nin Halk Bankası'ndan 10.000,00 TL kredi kullandığını, diğer müvekilleri T. ve A.'nın kullanılan kredinin kefili durumunda olduğunu, kefilin diğer kefillere hisseleri nispetinde rücu imkanının bulunduğunu, bu bakımdan davacı kooperatifin krediyi kullandıran kuruluş gibi kefillere icra takibinin yapmasının ve davacı kefilin diğer kefillerden kefalet sözleşmesine dayanarak akdi faiz talep etmesinin mümkün olmadığını, müvekkillerinin borcu nedeniyle ana para olarak 10.000,00 TL'nin ödendiğini, faizin ana paraya eklenmek suretiyle icra takibi yapılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; icra takibinde kabul edilen kısımlar dikkate alındığında davalıların 2.719,63 TL asıl ve 2.042,30 TL faiz borçları olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine;Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 07.12.2010 tarih, 7981 Esas 16391 Karar sayılı ilamıyla; bilirkişinin, dosya içinde bulunan banka dekontlarına göre davacının ödemelerini hesapladığı, dekontlarda “nazım hesaplar” adı altında yapılan ödemeleri hesaplamaya dâhil etmediği, nazım hesaplar adı altında yapılan ödemelerin de, kredi borçlusu-davalının kredi borcuna karşılık dava dışı bankaca yapılan kesintiler olup davacı tarafından yapılan bu ödemelerin de hesaplamaya dâhil edilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile takibin 4.398,09 TL asıl alacak ve 967,42 TL faiz olmak üzere toplam 5.365,51 TL üzerinden devamına, %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y. temyiz etmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y.'nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;

Dava, kredi borcunun tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3/2. maddesindeki, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine ilişkin hüküm uyarınca davanın reddine karar verilen kısmı üzerinden davalılar F. Y. ve A. A. lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.

3-Davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y.'nin temyiz itirazları yönünden;

6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmüne yer verilmiştir.

Mahkemece İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ise de, HMK'nın 297/2. madde hükmüne aykırı olarak infazda tereddüt oluşturacak şekilde icra inkar tazminatının hangi alacak kalem ya da kalemleri üzerinden ve hangi davalıdan tahsiline karar verildiği açıklanmadan, "% 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmesi doğru olmamıştır.

Öte yandan, mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu'nun 7. maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76'ncı, faize ilişkin 88'nci, temerrüt faizine ilişkin 120'nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138'nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 88. maddesinin "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.

Somut olayda, mahkemece verilen 20.05.2008 tarihli ilk kararda hükme esas alınan bilirkişi tarafından işlemiş faiz miktarının yasal faiz oranları üzerinden hesaplandığı, hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine, davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile hükmün nazım hesaplar adı altında yapılan ödemelerin hesaplamaya dahil edilmesi gerektiği belirtilerek, davacı lehine bozulduğu, böylelikle işlemiş faiz tutarının yasal faiz oranı üzerinden hesaplanması yönünde davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, davacı tarafça 14.398,09 TL asıl alacak 19.485,91 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.884,00 TL'nin asıl alacağa % 40 faiz yürütülmek suretiyle tahsili için davalılar aleyhine icra takibine başlandığı, davalılarca 10.000,00 TL asıl alacak ile 9.000,00 TL işlemiş faiz kabul edilerek fazlasına itiraz edildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalıların borcunun 14.389,09 TL asıl alacak ve yasal faiz oranı üzerinden 9.967,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.365,51 TL olarak hesaplandığı, mahkemece bu rapor esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Ne var ki, mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. ( 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK ile YHGK'nın 07.03.2012 tarih ve 2011/19-799 E, 2012/128 K. Sayılı ilamı bu yöndedir. ) Mahkemece, işlemiş faiz yönünden yasal faiz oranı üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınmış olup, davacının anılan yasa değişikliğine göre, BK'nın 88. maddesi yönünden % 50, 120. maddesi yönünden % 100 fazlasına kadar faiz isteme hakkı bulunmaktadır. Takipten sonra işleyecek faiz oranı yönünden ise "takibin devamına" karar verilmek suretiyle takip talebindeki % 40 işleyecek faiz oranı üzerinden takibin devamı sonucunu doğuracak şekilde davalılar aleyhine hüküm kurulmuştur.

Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, davacı bakımından işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı, davalılar bakımından ise işleyecek faiz oranı yönünden gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y.'nin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, ( 3 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y.'nin, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 12-01-2016, 09:11   #10
mahir karaboga

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2013/4-738
K. 2014/407
T. 28.3.2014
• TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Birlikte Dava Açan Davacıların Davasının Mahkemece Aynı Gerekçe ile Reddedilmesi Halinde Davalı Lehine Tek Bir Vekalet Ücretine Hükmedileceği - Davalı Sigorta Şirketi Lehine Tek Vekalet Ücretine Hükmedilmesi Gerektiği/Vekalet Ücreti )
• DAVANIN REDDİNİN AYNI SEBEBE DAYANDIĞI ( Davacılar Aleyhine Tek Vekalet Ücretine Hükmedilmesi Gereği - Davanın Red Sebebinin Ortak Olduğunun Gözetileceği/Davalı Sigorta Şirketi Lehine Tek Vekalet Ücretine Hükmedileceği/Trafik Kazasından Doğan Maddi ve Manevi Tazminat Davası/Ortak Red Sebebi )
• DAVACILAR ALEYHİNE AYRI AYRI VEKALET ÜCRETİNE HÜKMEDİLEMECEĞİ ( Davanın Reddinin Aynı Sebebe Dayandığı - Davacı Sayısı Kadar Vekalet Ücretine Hükmedilmesinin Hukuka Aykırı Olduğunun Kabulü/Ret Sebeplerinin Ayrı Olması Halinde Her Ret Sebebi İçin Ayrı Avukatlık Ücretine Hükmolunabileceği )
• DAVANIN RET SEBEBİ ORTAK OLAN DAVACILAR ( Davalı Sigorta Şirketi Lehine Tek Vekalet Ücretine Hükmedilmesi Gerektiği - Avukatlık Vekalet Ücreti )
• AVUKATLIK VEKALET ÜCRETİ ( Birden Fazla Davacıların Açmış Olduğu Davada Davanın Red Sebebinin Aynı Olması Halinde Tek Vekalet Ücreti Tayini Gereği )
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi/m. 3/1-2

27.06.1956 tarih, 1954/2 Esas, 1956/14 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı

ÖZET : Dava, trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık; birlikte dava açan davacıların davasının mahkemece aynı gerekçe ile reddedilmesi halinde davalı lehine tek bir vekalet ücretine mi hükmedileceği, yoksa davacı sayısı kadar mı vekalet ücretine hükmedileceği noktasındadır.Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde uyuşmazlık konusu hakkında bir düzenleme bulunmamakla birlikte, tarifenin 3/1. M. avukatlık ücretinin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulacağı; aynı maddenin 2. fıkrasında ise, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek; ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise, her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunacağı belirtilmiştir.Anılan maddenin amacı gözetildiğinde, birden fazla davacının birlikte dava açması ve tek vekille temsil edilmeleri halinde, davanın reddi sebebi ortak ise, davacılar aleyhine de tek vekalet ücretine hükmedilmelidir.Eldeki davada, aynı dava sebebine dayalı olarak, birden fazla davacının vekili olarak birlikte dava açıldığı ve davada aynı sebeple ret kararı verildiğinden, davalı sigorta şirketi lehine tek vekalet ücretine hükmedilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 31.05.2006 gün ve 2003/836 E., 2006/376 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar ve davalılardan İ. S. vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 09.07.2007 gün ve 2006/10610 E., 2007/9280 K. karar sayılı ilamı ile;

( ... 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların ve davalı İ.S.'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davacıların diğer temeyiz itirazına gelince; dava, trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalı İ. S. tarafından temyiz edilmiştir.

Davalı G.. Sigorta Anonim Şirketine yönelik manevi tazminat istemi aynı gerekçe ile reddedilmiştir. Şu halde Mahkemece aynı gerekçe ile reddedilen manevi tazminat istemi yönünden davalı Generali Sigorta Anonim Şirketi lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 3/2 maddesi gereğince tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davacı sayısınca ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru bulunmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

3- Davalı İ.S.'ın diğer temyiz itirazına gelince; Davacılardan B. A. ( T. ) destek M. A.'ın kızı olup olay tarihinde 31 yaşındadır. Dosya kapsamından davacı B. A.ın babasının desteğinden faydalandığı ispatlanamamıştır. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda, Davacılardan B. A. ( T. )'ın 31 yaşında ve dul olduğunun tespit edilerek destek zararı hesaplanmıştır. Yerleşik uygulamalar karşısında davacı B. A. ( T. )'ın destek alması söz konusu değildir. Mahkemece yerleşik uygulamalara aykırı bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru bulunmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

Temyiz olunan kararın yukarıdaki ( 2 ) ve ( 3 ) no'lu bentlerde açıklanan nedenlerle bozulmasına, davacıların ve davalı İ. S.'ın diğer temyiz itirazlarının 1 no'lu bentte açıklanan nedenlerle reddine... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, manevi tazminat istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacılar ve davalılardan İ. S. vekillerinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davacılar ve davalı Generali Sigorta A.Ş. vekilleri temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; birlikte dava açan davacıların davasının mahkemece aynı gerekçe ile reddedilmesi halinde davalı lehine tek bir vekalet ücretine mi hükmedileceği, yoksa davacı sayısınca mı vekalet ücretine hükmedileceği noktasında toplanmaktadır.

27.06.1956 tarih, 1954/2 Esas, 1956/14 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda; birden fazla gerçek ve tüzel kişi aleyhine açılan bir davanın reddi halinde, davalılar için tayin ve takdir olunacak vekalet ücretinin ne olacağı hususu irdelenerek; sonuçta davacıya karşı dayanışmalı sorumlu bulunan birden çok gerçek ve tüzel kişilere karşı açılan bir davanın, davalılar için ortak nedenden ötürü reddi durumunda, davalılar vekillerinin müşterek mesailerinin aynı neticeyi verdiği göz önünde tutularak, dava konusunun kıymet veya tutarı üzerinden bir vekalet ücretinin belirlenmesi gerektiğine karar verilmiştir.

Öte yandan Yerel Mahkemenin karar tarihinde yürürlükte bulunan 2006 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde uyuşmazlık konusu hakkında bir düzenleme bulunmamakla birlikte, tarifenin 3/1. maddesinde; avukatlık ücretinin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulacağı; aynı maddenin 2. fıkrasında ise, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek; ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise, her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunacağı belirtilmiştir. Anılan maddenin amacına ve içtihadı birleştirme kararına hakim olan ilke birlikte gözetildiğinde, birden fazla davacının birlikte dava açması ve tek vekille temsil edilmeleri halinde, davanın reddi sebebi ortak ise, davacılar aleyhine de tek vekalet ücretine hükmedilmelidir.

( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 03.07.2013 gün ve 2013/3-12-1012 esas, karar sayılı ilamı da aynı yöndedir. )

Somut olayda da, aynı dava sebebine dayalı olarak, birden fazla davacının vekili olarak birlikte dava açıldığı ve davada aynı sebeple ret kararı verildiğinden, davalı Generali Sigorta A.Ş. lehine tek vekalet ücretine hükmedilmelidir.

Açıklanan nedenlerle Özel Daire bozma ilamında belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : 1- ) Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,

2- ) Davacılar ve davalı Generali Sigorta A.Ş. vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, aynı kanunun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.

yarx
Old 12-01-2016, 09:11   #11
mahir karaboga

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2013/4-738
K. 2014/407
T. 28.3.2014
• TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Birlikte Dava Açan Davacıların Davasının Mahkemece Aynı Gerekçe ile Reddedilmesi Halinde Davalı Lehine Tek Bir Vekalet Ücretine Hükmedileceği - Davalı Sigorta Şirketi Lehine Tek Vekalet Ücretine Hükmedilmesi Gerektiği/Vekalet Ücreti )
• DAVANIN REDDİNİN AYNI SEBEBE DAYANDIĞI ( Davacılar Aleyhine Tek Vekalet Ücretine Hükmedilmesi Gereği - Davanın Red Sebebinin Ortak Olduğunun Gözetileceği/Davalı Sigorta Şirketi Lehine Tek Vekalet Ücretine Hükmedileceği/Trafik Kazasından Doğan Maddi ve Manevi Tazminat Davası/Ortak Red Sebebi )
• DAVACILAR ALEYHİNE AYRI AYRI VEKALET ÜCRETİNE HÜKMEDİLEMECEĞİ ( Davanın Reddinin Aynı Sebebe Dayandığı - Davacı Sayısı Kadar Vekalet Ücretine Hükmedilmesinin Hukuka Aykırı Olduğunun Kabulü/Ret Sebeplerinin Ayrı Olması Halinde Her Ret Sebebi İçin Ayrı Avukatlık Ücretine Hükmolunabileceği )
• DAVANIN RET SEBEBİ ORTAK OLAN DAVACILAR ( Davalı Sigorta Şirketi Lehine Tek Vekalet Ücretine Hükmedilmesi Gerektiği - Avukatlık Vekalet Ücreti )
• AVUKATLIK VEKALET ÜCRETİ ( Birden Fazla Davacıların Açmış Olduğu Davada Davanın Red Sebebinin Aynı Olması Halinde Tek Vekalet Ücreti Tayini Gereği )
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi/m. 3/1-2

27.06.1956 tarih, 1954/2 Esas, 1956/14 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı

ÖZET : Dava, trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık; birlikte dava açan davacıların davasının mahkemece aynı gerekçe ile reddedilmesi halinde davalı lehine tek bir vekalet ücretine mi hükmedileceği, yoksa davacı sayısı kadar mı vekalet ücretine hükmedileceği noktasındadır.Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde uyuşmazlık konusu hakkında bir düzenleme bulunmamakla birlikte, tarifenin 3/1. M. avukatlık ücretinin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulacağı; aynı maddenin 2. fıkrasında ise, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek; ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise, her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunacağı belirtilmiştir.Anılan maddenin amacı gözetildiğinde, birden fazla davacının birlikte dava açması ve tek vekille temsil edilmeleri halinde, davanın reddi sebebi ortak ise, davacılar aleyhine de tek vekalet ücretine hükmedilmelidir.Eldeki davada, aynı dava sebebine dayalı olarak, birden fazla davacının vekili olarak birlikte dava açıldığı ve davada aynı sebeple ret kararı verildiğinden, davalı sigorta şirketi lehine tek vekalet ücretine hükmedilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 31.05.2006 gün ve 2003/836 E., 2006/376 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar ve davalılardan İ. S. vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 09.07.2007 gün ve 2006/10610 E., 2007/9280 K. karar sayılı ilamı ile;

( ... 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların ve davalı İ.S.'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davacıların diğer temeyiz itirazına gelince; dava, trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalı İ. S. tarafından temyiz edilmiştir.

Davalı G.. Sigorta Anonim Şirketine yönelik manevi tazminat istemi aynı gerekçe ile reddedilmiştir. Şu halde Mahkemece aynı gerekçe ile reddedilen manevi tazminat istemi yönünden davalı Generali Sigorta Anonim Şirketi lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 3/2 maddesi gereğince tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davacı sayısınca ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru bulunmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

3- Davalı İ.S.'ın diğer temyiz itirazına gelince; Davacılardan B. A. ( T. ) destek M. A.'ın kızı olup olay tarihinde 31 yaşındadır. Dosya kapsamından davacı B. A.ın babasının desteğinden faydalandığı ispatlanamamıştır. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda, Davacılardan B. A. ( T. )'ın 31 yaşında ve dul olduğunun tespit edilerek destek zararı hesaplanmıştır. Yerleşik uygulamalar karşısında davacı B. A. ( T. )'ın destek alması söz konusu değildir. Mahkemece yerleşik uygulamalara aykırı bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru bulunmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

Temyiz olunan kararın yukarıdaki ( 2 ) ve ( 3 ) no'lu bentlerde açıklanan nedenlerle bozulmasına, davacıların ve davalı İ. S.'ın diğer temyiz itirazlarının 1 no'lu bentte açıklanan nedenlerle reddine... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, manevi tazminat istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacılar ve davalılardan İ. S. vekillerinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davacılar ve davalı Generali Sigorta A.Ş. vekilleri temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; birlikte dava açan davacıların davasının mahkemece aynı gerekçe ile reddedilmesi halinde davalı lehine tek bir vekalet ücretine mi hükmedileceği, yoksa davacı sayısınca mı vekalet ücretine hükmedileceği noktasında toplanmaktadır.

27.06.1956 tarih, 1954/2 Esas, 1956/14 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda; birden fazla gerçek ve tüzel kişi aleyhine açılan bir davanın reddi halinde, davalılar için tayin ve takdir olunacak vekalet ücretinin ne olacağı hususu irdelenerek; sonuçta davacıya karşı dayanışmalı sorumlu bulunan birden çok gerçek ve tüzel kişilere karşı açılan bir davanın, davalılar için ortak nedenden ötürü reddi durumunda, davalılar vekillerinin müşterek mesailerinin aynı neticeyi verdiği göz önünde tutularak, dava konusunun kıymet veya tutarı üzerinden bir vekalet ücretinin belirlenmesi gerektiğine karar verilmiştir.

Öte yandan Yerel Mahkemenin karar tarihinde yürürlükte bulunan 2006 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde uyuşmazlık konusu hakkında bir düzenleme bulunmamakla birlikte, tarifenin 3/1. maddesinde; avukatlık ücretinin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulacağı; aynı maddenin 2. fıkrasında ise, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek; ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise, her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunacağı belirtilmiştir. Anılan maddenin amacına ve içtihadı birleştirme kararına hakim olan ilke birlikte gözetildiğinde, birden fazla davacının birlikte dava açması ve tek vekille temsil edilmeleri halinde, davanın reddi sebebi ortak ise, davacılar aleyhine de tek vekalet ücretine hükmedilmelidir.

( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 03.07.2013 gün ve 2013/3-12-1012 esas, karar sayılı ilamı da aynı yöndedir. )

Somut olayda da, aynı dava sebebine dayalı olarak, birden fazla davacının vekili olarak birlikte dava açıldığı ve davada aynı sebeple ret kararı verildiğinden, davalı Generali Sigorta A.Ş. lehine tek vekalet ücretine hükmedilmelidir.

Açıklanan nedenlerle Özel Daire bozma ilamında belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : 1- ) Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,

2- ) Davacılar ve davalı Generali Sigorta A.Ş. vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, aynı kanunun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 15-12-2017, 12:48   #12
Av.MC

 
Varsayılan

Merhaba,

Boşanmanın özel, genel bütün sebeplerini içinde barındıran bir boşanma davası açacağım ve davalı eş şirket sahibi ve yaptığı işler sebebiyle kışın aylık yaklaşık 50.000 TL yazın yaklaşık 100.000 TL civarında kazanıyor. Müvekkilim davacı ev hanımı ve lise çağında müşterek üç çocukları var. Sorum karşı vekalet ücreti sebebiyle nafaka ve manevi tazminat miktarı konusunda olup (emin olmamakla birlikte )her bir çocuk için aylık 1000 TL iştirak ve müvekkil adına aylık 1000 TL yoksulluk nafakası talep etmeyi düşünüyorum ama manevi tazminat miktarı konusunda çok kararsızım çünkü davalının kazancından elinde ne kadar kalıyor taleplerim az mı yoksa fazla mı olur bilemiyorum. Bu konuda değerli görüşlerinizi ve önerilerinizi bekliyorum. Şimdiden teşekkürler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Boşanmada Maddi Manevi Tazminat/Karşı Tarafa Ödenecek Vekalet Ücreti Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 15-05-2013 17:29
Manevi Tazminat-Karşı vekalet Ücreti guyar Meslektaşların Soruları 7 12-07-2011 14:03
manevi tazminat ,nispi harç ve karşı vekalet ücreti BORATAN Meslektaşların Soruları 2 16-12-2009 13:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04295397 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.