Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Bono-Yazılı delil Başlangıcı

Yanıt
Old 27-02-2008, 18:08   #1
Kemosabe

 
Varsayılan Bono-Yazılı delil Başlangıcı

İyi akşamlar değerli meslektaşlarım;alacaklı kira borcu nedeni ile borçludan bono alıyor.Bonoda iki vade tarihi bulunması nedeni ile bono kambiyo senedi vasfında değil.Bonodaki imzayı borçlu kabul ediyor.Davacı asıl borç ilişkisine dayanarak alacağın tahsili için davalı hakkında dava açıyor.Alacak senetle ispat sınırının üstünde bir miktar.Davacının elinde yazılı bir sözleşme ve borcun ispatına yarayan üzerinde borçlunun imzası bulunan başka bir belge mevcut değil.Bonoyu yazılı delil başlangıcı kabul ederek davacı tanık dinletebilir mi?Zamanaşımına uğramış olan bir bonoyu da aynı şekilde yazılı delil başlangıcı olarak kabul edebilir miyiz?Cevap verecek olan arkadaşlara şimdiden çok teşekkür ediyorum.Saygılarımla.
Old 27-02-2008, 18:29   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Unsur eksikliği nedeniyle kambiyo senedi niteliğinde olmayan çek, bono ve poliçe, yazılı delil başlangıcı olarak kullanılabilir.
Old 27-02-2008, 23:03   #3
Mehmet Taşcı

 
Varsayılan

T.C
Y A R G I T A Y
Üçüncü Hukuk Dairesi

E. 1991/4935
K. 1991/15242
T. 19.11.1991

* İCRA İNKAR TAZMİNATI
* BONO
* ZAMANAŞIMI


ÖZET : Davacı akdi ilişkiye (asıl borç ilişkisine) dayanmamış, davalı da
bonoların zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Senedin vade ve tarihlerine
göre, Türk Ticaret Kanununun 661. maddesindeki üç yıllık zamanaşımı tahakkuk
etmiş bulunmaktadır.

Bu halde bono kıymetli evrak olmak niteliğini kaybetmiştir. davacı akdi
ilişkiye dayandığı takdirde ancak bir beyyine başlangıcı olabilirdi,
dayanmadığına göre zamanaşımına uğramış bonoların (yazılı beyyine başlangıcı)
niteliği de yoktur. Açıklanan bu nedenlerle davacının konu edilen bonoya
dayanarak davalıdan alacak talep ve dava etmeye hakkı yoktur.

(6762 s. TTK. m. 661)

Dava dilekçesinde, 2.000.000 lira alacağın 40 icra inkar tazminatının faiz
ve masraflarla bilrikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece,
davanın kısmen kabulü ile 750.000 liranın tahsili cihetine gidilmiş; hüküm,
davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün
kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:

İddia, savunma ve dosya münderecatında, davalı (borçlu) Ali 20.12.1985 tanzim
tarihli ve 30.9.1986 vade tarihli ve miktarı 750.000 lira olan bono ile
lehtar Halil'e borçlandığı, daha sonra lehtar Halil'de bonoyu davacıya ciro
ettiği, davacı icra takibine başvurduğu, ancak vadeden itibaren üç yıl
geçtiği ve lehtar ile borçlarını ibra ettiği, borcu kalmadığı gerekçesi ile
borçlu (davalı) itirazda bulunduğu, İcra Tetkik Merciinde vadeden itibaren üç
yıl içerisinde keşideciye müracaat edilmediğinden zamanaşımından dolayı
takibin iptaline karar verdiği anlaşılmaktadır.

Takibe konu bono 30.9.1986 vade tarihli olup 1.10.1989 tarihinde lehtar
tarafından davacı Hasan'a ciro edilmiştir.

Lehtar ile borçlu (davalı) 14.11.1989 tarihli belge ile ibralaşmıştır.

Lehtardan ciro ile temellük eden davacı sözü edilen bonoyu 26.11.1989
tarihinde icraya koymuştur.

Davacı ciro ile temellük ettiği bono ile davalının borçlu olduğunu, icra
takibi yaptığını, davalının zamanaşımı def'inde bulunduğunu ve takibin
iptaline karar verildiğini belirterek senette yazılı alacağın temerrüt
tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava
etmiştir. Davalı savunmasında bononun zamanaşımına uğradığı, borcu olmadığını
ileri sürmüştür. Davacı akdi ilişkiye (asıl borç ilişkisine) dayanmamış,
davalı da bonoların zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Senedin vade ve
tarihlerine göre Ticaret Kanununun 661. maddesindeki üç yıllık zamanaşımı
tahakkuk etmiş bulunmaktadır. Bu halde, bono kıymetli evrak olmak niteliğini
kaybetmiştir. Davacı akdi ilişkiye dayandığı taktirde ancak bir beyyine
başlangıcı olabilirdi, dayanmadığına göre zamanaşımına uğramış bonoların
(yazılı beyyine başlangıcı) niteliği de yoktur. Maruz nedenlerden davacının
konu edilen bono-senete dayanarak davalıdan alacak talep ve dava etmeye hakkı
yoktur.

Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğunda
kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin
ödenen temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.1991
gününde oyçokluğuyla karar verildi.

DEĞİŞİK BOZMA YASIZI

* Davacı, lehtarı Halil olan ve zamanaşımına uğramış bulunan emre yazılı
senedin (bononun) kendisine 1.10.1989 tarihinde temlik edildiğini iddia
ederek asıl borç ilişkisine dayanmak suretiyle alacak isteminde bulunmuş,
davalı ise asıl alacaklı olan Halil'in kendisini 14.11.1989 tarihinde ibra
ettiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuş, mahkemece salt ibra
tarihinin (14.11.1989), alacağın temliki tarihinden (1.10.1989) sonraki bir
tarih olduğunu vurgulayarak borçlunun herhangi bir def'i veya itiraz hakkı
olamayacağı gerekçesiyle dava kabul olunmuş, hüküm davalı (asıl borçlu)
tarafından temyiz edilmiştir.

Bir alacağın devri borçlunun hukuksal durumunu ağırlaştırmamalıdır. Bu nedenle
Borçlar Kanununun 167. maddesi, borçlunun devir işleminden haberdar olduğu
anda devredene karşı haiz olduğu def'ileri devralana karşı dahi ileri
sürebileceğini açık bir biçimde belirlemiştir. Def'in hukuksal nedeninin o
anda mevcut olması yeterlidir; zira def'in ileri sürülmesine yarayan olaylar
daha sonra ortaya çıkmış olabilir. Ayrıca borçlunun alacağın devrinden ne
biçimde haberdar olduğu sorunu önemli değildir. Zira, alacağın bir başkasına
temlik edildiği beyanı borçluya karşı alacaklı veya devralan tarafından
yapılabileceği gibi onlardan birinin veya diğerinin namına olarak bir üçüncü
kişi tarafından da yapılabilir.

Alacaklı ile karşı karşıya bulunduğunu haklı bir surette zannederek eski
alacaklıya iyiniyetle ödemede bulunan borçlu borcundan kurtulur. Şu husus
önemle vurgulanmalıdır ki sadece ödeme değil, takas, yenileme ve olayımızda
olduğu gibi ibra suretiyle borcu sona erdirmelerde de durum aynıdır. Çünkü
taraflar uzlaşma suretiyle bir sözleşme ilişkisine her zaman son
verebilirler. Bu suretle işbu sözleşme ilişkisinden doğan haklar sona erer ve
esasen doğmuş olan neticeler de iptal edilir.

Borçlunun iyiniyeti Medeni Kanunun 3. maddesi uyarınca daima karine olarak
kabul olunur. Temlik edilen kimse, (davalı) borçlunun, (ihbar yapılmaksızın
dahi) temlike vakıf olduğunu veya durumun gereklerinin lüzum gösterdiği
dikkati sarfetmiş olsa idi buna vakıf olabileceğini isbat etmekle yükümlüdür.
Zira, bir alacağı devralan kimse onu kural olarak tüm iyilikleri ve
kötülükleri ile beraber olduğu gibi devralmış sayılmak gerekir.

Mahkemece, yukarıdaki ilkeler dikkate alınarak davalının borcundan ibra
edildiği tarih ile temlikin yine davalı tarafından öğrenildiği ya da halin
icap ettirdiği itinayı göstermekle durumdan haberdar olması lazım geldiği
tarihler kesinlikle saptanıp Borçlar Kanununun 167. maddesi hükmünce yeni
alacaklıya karşı ileri sürülebileceği anlaşılan def'iler nazara alınarak
varılacak sonuç dairesinde hüküm vermekten ibarettir. Bu gerekçe ile mahkeme
kararının b o z u l m a s ı görüşündeyiz.

Edip DOĞRUSÖZ Nihat YAVUZ
Başkan Üye


Sayın Meslektaşım kambiyo senetlerinde zorunlu şekil şartlarından birisi
eksikse o evrak adi senet hükmündedir. Adi senet hakkındaki hükmler aynen o evrak için uygulanır.
İyi çalışmalar
Old 28-02-2008, 09:44   #4
alihabip

 
Varsayılan

bono delil başlangıcı teşkil eder. Tanık dinletme hakkınız doğmaktadır.

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2007/13-153 Karar No: 2007/183 Tarihi: 04.04.2007

• İtirazın İptali Davası
• İcra İnkar Tazminatı
• Zamanaşımına Uğramış Bonoya Dayalı Olarak Genel Haciz Yoluyla Yapılan İcra Takibine İtiraz
• Ödünç Akdi (Karz Akdi)
• Yazılı Delil Başlangıcı
• İspat Yükü
• Yemin Teklif Etme Hakkı

ÖZET :
Dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla yapılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı, davalı hakkında, borçlusu davalı, lehdarı ve meşru hamili ise kendisi olan zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak, genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız şekilde borca itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, asgari %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Türk Ticaret Kanununun 661. maddesi uyarınca, zamanaşımına uğramış bir bonodaki alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. Böyle bir talebi içeren alacak veya itirazın iptali davalarında, temel ilişkinin varlığını, niteliğini, o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını ispatlama yükümlülüğü, davacıya aittir. Her iki dava türünde de, zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 292. maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcının varlığı halinde, tanık dinlenebilir.

Davacı, senetteki meblağın davalıya nakden verildiğini, taraflar arasındaki temel borç ilişkisinin ödünç (karz) akdine dayandığını ileri sürdüğünden, taraflar arasında ödünç ilişkisi bulunduğuna ilişkin iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Takip dayanağı olan zamanaşımına uğramış bono, bu iddia bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup davacı, buna dayanarak ödünç ilişkisi hakkında tanık dinletme hakkına sahiptir. Dava dilekçesinde, "sair delil" ifadesine yer veren davacı, ödünç iddiası bakımından davalıya yemin teklif etme hakkına sahip bulunmaktadır. Mahkemece, taraf delilleri toplanmalı, davacının davalıya yemin teklif etme hakkının bulunduğu, gerektiğinde hatırlatılmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.


(6762 s. m. 661, 1086 s. m. 292)

TAM METİN :
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 10. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 8.4.2004 gün ve 2003/843-2004/124 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 6.4.2006 gün ve 2006/769-5159 sayılı ilamı ile, (...Davacı, davalıdan bonoya dayalı alacağı olduğunu, bononun zamanaşımına uğraması dolayısıyla alacağının tahsili için ilamsız takip başlattığını, itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatı ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu bononun teminat olarak 3. şahsa verilmiş bono olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava konusu bono nedeniyle davalının Cumhuriyet Savcılığına yaptığı şikayet başvurusu üzerine davacı hakkında Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/965 Esas sayılı dava dosyasında emniyeti suistimal suçundan ceza davası açıldığı ve derdest olduğu incelenen ceza dosyası ile anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu'nun 53. maddesine göre hukuk hakimi ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı değilse de verilecek mahkumiyet kararı ve tespit edilen maddi olgular ile bağlıdır.
Ceza davasının sonucu bu davayı etkileyecek niteliktedir. Mahkemece ceza davası sonucu beklenerek, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2- Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan bozma nedenine göre bu aşamada, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla yapılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı H.S. vekili, davacı tarafından davalı hakkında borçlusu davalı, lehdarı ve meşru hamili ise davacı olan 25.02.2000 vade tarihli, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak, genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız şekilde borca itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, asgari %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı S.Ö. vekili, alacak iddiasının dayandırıldığı zamanaşımına uğramış bononun, davalının oğlu dava dışı M.Ö. ile davacının ortak olarak yaptıkları bir inşaatın işçilerine gıda malzemesi satan dava dışı bir bakkala teminat amaçlı olarak ve sadece isim yazılıp imza atılmak suretiyle, diğer kısımları boş olarak verildiğini, anılan bakkal ile yapılan hesap tasfiyesinden sonra, davacının bonoyu bakkalın iyiniyetinden yararlanıp ondan alarak üzerini doldurmak suretiyle takibe koyduğunu bildirmiştir.
Yerel Mahkeme, (Dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, temel ilişkiyi açıklamış, müvekkilinin davalıya borç verdiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili, senedin davacı ile oğlunun adi ortaklığı için gıda malzemesi veren bakkala teminat olarak boş verildiğini, daha sonra davacı tarafından doldurulduğunu savunmuştur. Zamanaşımına uğrayan senette ispat yükü davacıda iken, davalı, senedin teminat amacıyla verildiğini ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu beyan ettiğinden, ispat yükü davalıya geçmiştir. Davalı vekili, senedin teminat olarak verildiğine ve anlaşmaya aykırı doldurulduğuna dair yazılı delilleri olmadığını beyan etmiş, hatırlatılmasına rağmen yemin teklifinde bulunmamıştır) gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline karar vermiş; bu karar Özel Dairece, metni yukarıda bulunan ilamla bozulmuş; Yerel Mahkeme gerekçesini tekrar ederek ve genişleterek önceki kararında direnmiştir.
Davacı tarafından davalı hakkında 29.9.2003 tarihli takip talebiyle başlatılan ve Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2003/6131 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen ilamsız icra takibinde, 15.200.000.000 TL. asıl alacağın 25.2.2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istenilmiş; takip talepnamesinde borcun sebebi "15.200.000.000 TL. bedelli 25.2.2000 ödeme tarihli senet" olarak açıklanmıştır.
Davalının borçlu, davacının lehdar durumunda bulunduğu, 15.10.1999 tanzim ve 25.2.2000 vade tarihli, "nakden" kaydını içeren sözkonusu bononun, Türk Ticaret Kanunu'nun 661. maddesinde öngörülen üç yıllık zamanaşımı süresinin daha önce dolması nedeniyle, takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğu açık ve çekişmesizdir. Dava dilekçesinde de, bononun zamanaşımına uğramış olması nedeniyle, icra takibinin genel haciz yolu ile yapıldığı belirtilmiştir.
Davalı, zamanaşımına uğrayan bonodaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir.
Belirtilmelidir ki; Türk Ticaret Kanunu'nun 661. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. Böylesi bir istemi içeren alacak veya itirazın iptali davalarında, gerek temel ilişkinin varlığını ve niteliğini, gerekse o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü, davacı tarafa aittir.
Her iki dava türünde de, zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 292. maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcı mevcut ise, tanık dinlenmesi mümkündür.
Görülmekte olan davada, davacı vekili, 29.1.2004 günlü cevaba cevap dilekçesinde, senetteki meblağın davalıya nakden verildiğini bildirmiş ve böylece, taraflar arasındaki temel borç ilişkisinin ödünç (karz) akdine dayandığını ileri sürmüştür.
Bu durumda, davacı taraf, yukarıda açıklanan yasal çerçeve içerisinde, taraflar arasında ödünç ilişkisi bulunduğuna ilişkin iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Belirtildiği üzere, takip dayanağı zamanaşımına uğramış bono, bu iddia bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup davacı taraf, buna dayanarak ödünç ilişkisi hakkında tanık dinletme hakkına sahiptir. Yine, dava dilekçesinde, "sair delil" ibaresine yer verildiğinden, davacı tarafın, ödünç iddiası bakımından davalıya yemin teklif etme hakkına sahip bulunduğunun ve gerektiğinde Mahkemenin bu hakkının varlığını davacıya hatırlatmakla yükümlü olduğunun kabulü zorunludur.
Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece yapılması gereken; davacı tarafın ödünç iddiasıyla ilgili tanık dahil tüm delillerini ve varsa davalının karşı delillerini sorup toplamak; gerektiğinde davalıya bu yönden yemin teklif etme hakkı bulunduğunu da davacı tarafa hatırlatmak ve bütün bu işlemlerin sonucunda ortaya çıkacak olan uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermektir.
Yerel Mahkemece açıklanan gereklilikler yerine getirilmeksizin direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 4.4.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi
Old 28-02-2008, 09:45   #5
alihabip

 
Varsayılan

(Her iki dava türünde de, zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.) Yukarıda ki kararda bu ifade geçmektedir
Old 28-02-2008, 17:38   #6
apple pie

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, bu durumda itirazın iptali davasında temel borç ilşkisinin ispatı için tanık deliline dayanabilirsiniz. Aslında böyle durumlarda en iyi yol; eğer alacaklının elinde senet dışında temel borç ilişkisini ispata yarar bir belge yada tanık yoksa; 1 yıllık süre dolmadan sebepsiz zenginleşme davası açmak. Böylece ispat yükü de borçluya geçer.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Zamanaşımına Uğramış Hamiline Yazılı Çekte Yazılı Delil Başlangıcı Sorunu ad-hoc Meslektaşların Soruları 4 19-08-2008 15:27
teminat çeki yazılı delil başlangıcı mıdır? madlock Meslektaşların Soruları 6 19-10-2007 13:57
Tapu İptali ve Tescil Davasında Yazılı Delil Başlangıcı fulaydın Meslektaşların Soruları 4 30-04-2007 22:42
cd yazılı delil başlangıcı kabul edilebilirmi? Av.mdogan Meslektaşların Soruları 8 29-12-2006 16:02
yazılı delil başlangıcı Av.mdogan Meslektaşların Soruları 2 12-10-2006 23:06


THS Sunucusu bu sayfayı 0,02921700 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.