Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Husumet

Yanıt
Old 29-05-2007, 09:15   #1
Buğrahan karakoyunlu

 
Varsayılan Husumet

Öncelikle herkese iyi çalışmalar. Arkadaşlar olay kısaca şöyle DSİ'nin özel bi şirkete baraj yakınındaki tarlaların sulanması için kanal yapımını vermiştir. Bu kanalların birindeki çatlak nedeni ile müvekkilin tarlası su altında kalıp balçık haline gelmiş ve ürün telef olmuştur. Burada öncelikle Asliye hukukta tespit yaptırıp ardından da zarar için dava açmayı düşünüyorum kanalı yapan özel şirketle beraber diğer davalı olarak DSİ'yi mi yoksa direk bağlı bulunduğu bakanlığımı göstermeliyim ben DSİ'nin ayrı tüzel kişiliği olduğundan direk özel şirketle birlikte DSİ Genel Müdürlüğünü davalı olarak göstermeyi düşünüyorum ( bulunduğumuz ilde DSİ'nin şube müdürlüğü ve yakındaki bir ilde de bölge müdürlüğü var) Bu hususta bilgilerini paylaşan arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.
Old 29-05-2007, 10:14   #2
av.özlem terzi

 
Varsayılan

Açacağınız davada izlemeyi düşündüğünüz yolda husumet yönünden bir sakınca olmadığını düşünüyorum.Bahsettiğiniz üzere DSİ Genel Müdürlüğü ve ilgili şirket dışında davanızı yöneltebileceğiniz başka bir tüzel kişilikte yok iyi çalışmalar
Old 29-05-2007, 10:16   #3
PINAR000

 
Varsayılan



Davaya ilişkin bi iki karar buldum sanırım husumeti DSİ'ye yöneltmek gerekecek..umarım faydalı olur..(husumeti nereye yönlendirilmesi gerektiği belirtilmemiş ama aydınlatıcı olabilir sanırım)bu arada ben de araştırmaya devam ediyim

T.C.

YARGITAY

İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU

E. 1958/17

K. 1959/15

T. 11.2.1959

• GÖREV ( Kamu Kuruluşlarının Kişilere Verdikleri Zararların Ödetilmesine İlişkin Davalar )

• KAMU KURULUŞLARININ KİŞİLERE VERDİKLERİ ZARARLARIN ÖDETİLMESİNE İLİŞKİN DAVALAR ( Görev )

818/m.58


ÖZET : Kamu kuruluşlarının verdikleri kararlar sonunda plan ve projelere uygun olarak tesisler yaptırmış olmaları ya da bu tesisleri kullanmaları yahut tesislere bakmaları nedeniyle kişilerin uğramış oldukları zararların ödetilmesine ilişkin davalar, yönetsel nitelikte olup bu tür davalara bakmaya yönetsel yargı yeri görevlidir.
DAVA : Temyiz Mahkemesi Dördüncü Hukuk Dairesi Reisliği'nin 19/ 4/1958 günlü yazısında Devlet Su işleri Umum Müdürlüğü, Devlet Karayolları Umum Müdürlüğü, Vilayet Hususi idareleri veya belediyeler bir amme hukuku teşekküllerinin usulünce verdikleri kararlar sonunda yapılmış bulunan plan ve projelere göre meydan; getirdikleri yol, kanal, bent, baraj, su yolları, su boruları şebekesi gibi tesisler yapılması veya bunların idarelerce kullanılması veya bunlara idarelerce bakılması sebebiyle fertlerin zarar görmeleri halinde adı geçen teşekküllere karşı açılan tazminat davalarının dairece haksız fiil hükümlerince açılmış olan davalardan sayılarak adli mahkemenin vazifesi içinde oldukları kabul edilegelmekde iken son defa dairede bu davaların istimlaksiz el atma halleri dışında kalanlarının idari fiil ve kararlardan dolayı hakiki halele uğrayanların idare aleyhine açmış oldukları tazminat davaları mahiyetinde bulunmaları itibariyle haksız fiil hükümlerine dayanan davalardan sayılamayacakları cihetle Devlet Şurası Kanununun 23. maddesi hükmünce idari tam kaza davaları olmaları sebebiyle bunlardan idari kazanın vazifeli olduğu yolunda kararlara varılmak üzere bir ekseriyet meydana geldiğinin bildirilmesi üzerine toplanan içtihadı Birleştirme Hukuk Kısmı Heyetinde Temyiz Teşkilatı Kanununun 6082 sayılı kanunla değişik 8. maddesi hükmünce içtihadı birleştirme kararı verilmesi gerektiğine karar verildikten sonra mesele incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : I - Belediye, Karayolları veyahut Devlet Su işleri Umum Müdürlüğü veya istanbul Belediyesi Sular idaresi gibi amme teşekkülleri tarafından verilen kararlar üzerine plan ve projesine göre bir yol yapılması dolayısıyla evinin duvarı yıkılan veya bodrum katma sel basan, bir su tesisi yapılması neticesinde tarlasındaki sular çekilip ağaçtan veya mahsulleri kuruyan veya tarlası artık ekin ekilemez hale gelen yahut tarlasının kenarında geçen derenin kuruması yüzünden tarlası susuz kalan veya su tesisinin bozukluğu yahut bakımındaki ihmal yüzünden tarlasını sular basıp bu suların getirdiği kumlardan dolayı tarlası artık ekin ekilemeyecek duruma düşen kimsenin uğradığı zararlar gibi zararlar, idari kararın ve fiilin neticesinde meydana gelen zararlardır. Zira, bir amme teşekküllünün vazifelerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması, idari bir karar olduğu gibi bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp o plan ve projeler gereğince işi görmesi de kararın neticesi olan birer idari fiildir. O halde bu fiillerden doğan zararların tazmini istekleri de, idari karar ve fiilden doğan zararın bir kimsenin hakkını halele uğratması esasına dayanan tazmini istekleridir ki Devlet Şurası Kanununun 23. maddesinin birinci bendi hükmünce bu istekler mahiyetçe bir tam kaza davasıdır ve bu itibarla bu davalarda Devlet Şurası vazifelidir. Esasen bir karar verdikten sonra o karar yerine getirmesi, kanuna uygun bir hareket olduğu cihetle haksız fiilin kanuna aykırılık şartı bu halde gerçekleşmiş olmaz. Bundan başka, idarenin kararının ve faaliyetinin gayrimenkul maliki olma sıfatına dayanmaması itibariyle Medeni Kanunun komşuluk haklarına ilişikin bir tazmin alacağı dahi söz konusu edilemez.
II - Amme kanunları hükümlerince yapılmış olan tesislere bakma ve o tesisleri kullanma mükellefiyetleri de yine amme kanunlarından doğan mükellefiyetler olduklarından bu mükellefiyetlere aykırı davranma halleri de idari karara dayanan fiillerin hiç veya gereği gibi yapılmaması mahiyetini arzettiğinden dolayı bunlardan doğan zararlar dahi idari karar ve fiillerden doğan zararlar olduğu cihetle söz konusu zararların tazmini davalar dahi yukarıda bildirilen kanun hükmünce tam kaza davalarıdır.
III - İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır ve bu bakımdan dava, Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyet tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana geler zararının tazmini davasıdır ve bu bakımdan adliye mahkemesini vazifesi içindedir.
Bundan başka, bir amme teşekküllü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakiki bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.
Yapılan işlerin plan veya projelere aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.
Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dişu da kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur. Netice; Devlet Karayolları veya Su işleri Umum Müdürlükleri, belediyeler veya hususi idareler gibi amme teşekküllerinin verdikleri kararlar sonunda ve plan ve projelere uygun olmak üzere tesisler yaptırmış olmaları veya bu tesisleri kullanmaları veya bu tesislere bakmaları sebebiyle fertlerin uğramış oldukları zararların tazminine ilişkin davaların idari davalardan olduklarına ve bu bakımdan bu davalarda idari kazanın vazifeli bulunduğuna, 11/2/ 1959 daki birinci toplantıda üçte ikiyi geçen ekseriyetle karar verildi.
Old 29-05-2007, 10:17   #4
PINAR000

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/12786

K. 2004/1943

T. 23.2.2004

• KAMU KURUMU NİTELİĞİ ( Sulama Birliği Kanalının Verdiği Zararın Tazmini Talebi - Zararın İdari Karar ve Eylemlerden Doğan Zarar Niteliği/Davanın İdari Yargıda Açılması Gereği )

• SULAMA BİRLİĞİ KANALININ VERDİĞİ ZARAR ( Zararın İdari Karar ve Eylemlerden Doğan Zarar Niteliği - Tazminat Davasının İdari Yargıda Açılması Gereği )

• İDARİ KARAR VE EYLEMLERDEN DOĞAN ZARAR ( Sulama Birliği Kanalının Verdiği Zararın Bu Nitelikte Olduğu - Tazminat Davasının İdari Yargıda Açılması Gereği )

• MADDİ TAZMİNAT ( Kamu Kurumu Niteliğindeki Sulama Birliği Kanalının Verdiği Zarar - Zararın İdari Karar ve Eylemlerden Doğan Zarar Niteliği/Davanın İdari Yargıda Açılması Gereği )

• GÖREVLİ YARGI YERİ ( Kamu Kurumu Niteliğindeki Sulama Birliği Kanalının Verdiği Zararın Tazmini - Zararın İdari Karar ve Eylemlerden Doğan Zarar Niteliği/Davanın İdari Yargıda Açılması Gereği )

2577/m. 2

6200/m. 2


ÖZET : Dava , davalı Sulama Birliği tarafından işletilen sulama kanalından taşan suların davacı taşınmazındaki ürünlere verdiği zararın ödetilmesine ilişkindir. Birliğin kamu kurumu niteliğini taşıdığı anlaşılmıştır. O halde anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması veya muhafazasındaki kusurdan doğan zararlar, idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde olduğundan onların ödetilmesi istekleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı Alaşehir Üzüm Sulama Birliği aleyhine verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.01.2003 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Dava , davalı Sulama Birliği tarafından işletilen sulama kanalından taşan suların davacı taşınmazındaki ürünlere verdiği zararın ödetilmesine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı Sulama Birliğinin dayandığı yasal düzenleme; 6200 sayılı Devlet Su İşleri Kanunu, 1580 sayılı Belediyeler Kanunu, 442 sayılı Köy Kanunu ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunudur. Belirtilen bu düzenlemeler itibariyle, birliklerin kuruluşu Bakanlar Kurulu Kararı ile oluşmaktadır.
Öte yandan sulama birliklerine ait olan tesislerin yapımı, bakım ve onarımları Devlet Su işleri ekipmanlarınca yapılmakta olup, masraflar DSİ Genel Müdürlüğü bütçesi ile karşılanmaktadır. Birlik personelin atanması 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 23 Haziran 1987 tarihli ve 19496 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan "İl Özel İdareleri Belediyelerin Kurdukları Birlikler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Müessese ve İşletmelerde İlk Defa Memuriyete Atanacaklara Ait Sınav Yönetmeliğinde" belirtilen esaslara göre atanma yapılmaktadır.
Tüm bu öğelerden davalı birliğin kamu kurumu niteliğini taşıdığı sonucu çıkmaktadır. Kamu kurumu tarafından kamu yasaları uyarınca yapılmış tesislere bakma ve o tesisleri kullanma yükümlülüğü yine kamu yasalarından doğan bir yükümlülüktür. O halde anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması veya muhafazasındaki kusurdan doğan zararlar, idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde olduğundan onların ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının II. Bendi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluştururlar. Bu davaların ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir. Bu nedenlerle dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken işin esası hakkında hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23.2.2004 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Old 29-05-2007, 10:32   #6
Buğrahan karakoyunlu

 
Varsayılan

Sayın Terzi ve Pınarooo cevaplarınız için teşekkürler yalnız syın Pınaroo burada idarenin ihale yani sözleşme ile bir işi özel bi şirkete yaptırması ve şirketin davranışı sonucu çıkan bi zarar sözkonusu yani tamamen idari bir işlem söz konusu değil bu yapılan iş nedeni ile 3. kişilerin uğrayacağı zarar için bence adli yargı görevlidir. Bu nedenle tespit ve zarar için açılacak davada asliye hukuk mah görevlidir diye düşünüyorum.
Old 29-05-2007, 10:38   #7
PINAR000

 
Varsayılan

Sanırım çok haklısınız..peki şöyle düşünebilir miyiz çok basit bi mantıkla DSİ ile işin yapımını verdiği kurum arasında BK 100 anlamında bi ilişki olduğu düşünülüp sırf bu nedenle DSİ'nin sorumluluğuna gidebileceğimizden hareketle husumeti DSİ'ye de yöneltebileceğimiz sonucuna varamaz mıyız??sadece bi fikir yürütme ne dersiniz??
Old 25-03-2008, 08:52   #8
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Üyeler
1.1.2006 tarihinden bu yana artık DSİ tüzel kişilik değil:

Resmi Gazete'de bugün yayınlanan ve aşağıda sunulan tebliğde değiştiren mevzuatın ayrıntılarını bulabilirsiniz.

Özet: DSİ 28.02.1954 tarihinden 5018 sayılı Kanunun bir bütün olarak yürürlüğe girdiği 01.01.2006 tarihine kadar geçen sürede kamu tüzel kişiliğini haiz mülhak (katma) bütçeli bir kamu idaresi iken, 5018 sayılı Kanunla Devlet tüzel kişiliğine dahil genel bütçe kapsamında bir kamu idaresine dönüşmüştür.

Maliye Bakanlığından:
TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ
SERİ: B
SIRA NO: 1

1) Kapsam:
Bu Tebliğde, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından tahakkuk ettirilen ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip edilmesi gereken alacakların takip ve tahsiline ilişkin açıklamalar yer almaktadır.
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Hukuki Yapısı:
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) 28.02.1954 tarihinde yürürlüğe giren 6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesiyle kamu tüzel kişiliğini haiz mülhak (katma) bütçeli bir kamu idaresi olarak kurulmuştur.
24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve bir bütün olarak 01.01.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 12 nci maddesinde, genel yönetim kapsamındaki idarelerin bütçelerinin merkezî yönetim bütçesi, sosyal güvenlik kurumları bütçeleri ve mahallî idareler bütçeleri olarak ayrıldığı, merkezî yönetim bütçesinin, Kanuna ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin bütçelerinden oluştuğu ve genel bütçenin, Devlet tüzel kişiliğini oluşturan ve DSİ’nin de sayıldığı Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerinin bütçesi olduğu hüküm altına alınmıştır.
Bu itibarla, 5018 sayılı Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan DSİ, 6200 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28.02.1954 tarihinden 5018 sayılı Kanunun bir bütün olarak yürürlüğe girdiği 01.01.2006 tarihine kadar geçen sürede kamu tüzel kişiliğini haiz mülhak (katma) bütçeli bir kamu idaresi iken, 5018 sayılı Kanunla Devlet tüzel kişiliğine dahil genel bütçe kapsamında bir kamu idaresine dönüşmüştür.
3) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce Tahakkuk Ettirilen Alacakların Takibi:
6200 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde yer alan "Tahakkuk eden borçlar, Bayındırlık Vekaletince tesbit olunan taksit ve müddetler içerisinde ödenir. Müddeti içerisinde ödemiyenlerden bu meblağ Umum Müdürlük teşkilatı tarafından % 10 fazlasiyle ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine tevfikan tahsil olunur." hükmüne istinaden 01.01.2006 tarihine kadar DSİ, alacaklarını 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre kendi teşkilatı aracılığıyla takip ve tahsil etmiştir.
5018 sayılı Kanunun "Gelirlerin dayanakları" başlıklı 37 nci maddesinin ikinci fıkrasında, "Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin gelirlerinin kanuni dayanakları bütçelerinde gösterilir. Bütçelerde yer alan gelirler, ilgili kanunlarında belirtilen usullere göre tarh, tahakkuk ve tahsil edilir. Genel bütçe gelirlerinin tarh, tahakkuk ve tahsili Maliye Bakanlığı veya tarh ve tahakkuka ilgili mevzuatına göre yetkili idareler tarafından yapılır." hükmü yer almaktadır.
Buna göre, 5018 sayılı Kanunun bütün olarak yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, gerek 6200 gerekse diğer Kanunlar ile DSİ tarafından tarh ve tahakkuk ettirilen ve 6183 sayılı Kanuna göre takip edilmesi gereken alacakların takip ve tahsilinin Bakanlığımıza bağlı vergi dairelerince yapılması ve genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmektedir.
4) Diğer Hususlar:
DSİ tarafından tahakkuk ettirilen ve ertesi yıllarda ödenmesi gereken "Sulama ve Kurutma Tesisleri İşletme ve Bakım Ücretleri" ile "Yatırım Bedeli Taksiti" olarak ödenecek tutarlar, 6200 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde yer alan "Tahakkuk eden borçlar, Bayındırlık Vekaletince tesbit olunan taksit ve müddetler içerisinde ödenir…" hükme istinaden, 2008 yılından başlamak üzere her yılın 01-30 Nisan tarihleri arasında vergi dairelerine ödenmesi gerekmektedir. Süresinde ödenmeyen bu tutarlara 6200 sayılı Kanunun 32 nci maddesi gereğince ödeme tarihine kadar geçen süre için yalnızca %10 oranında gecikme zammı uygulanacaktır.
DSİ teşkilatınca tahsil edilememiş alacaklar vergi dairelerince devralınarak 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilecektir. Alacakların takibine ilişkin olarak DSİ teşkilatı tarafından yürütülmüş olan işlemler geçerli olup vergi daireleri yapılan bu işlemlere devam edecektir. Alacakların devrine ilişkin işlemler Bakanlığımız ile DSİ tarafından müştereken belirlenecektir.
Tebliğ olunur.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
husumet AV. MUSTAFA ALİ Meslektaşların Soruları 3 25-11-2008 16:00
husumet Burak Demirci Meslektaşların Soruları 5 02-05-2007 06:42
kadastro-husumet avukat1980 Meslektaşların Soruları 2 18-12-2006 00:08
Husumet İtirazı Hamsicik Hukuk Soruları Arşivi 1 11-04-2006 11:26
Husumet İtirazı Av.Habibe YILMAZ KAYAR Meslektaşların Soruları 17 06-08-2004 15:37


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06768703 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.