Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Fatura Alacağına Bağlı İlamsız Takip-Kur Farkı-Vade Farkı

Yanıt
Old 21-04-2008, 14:22   #1
Av.Mübeccel KARTAL

 
Varsayılan Fatura Alacağına Bağlı İlamsız Takip-Kur Farkı-Vade Farkı

Sayın meslektaşlarım,
Müvekkil (a) şirketi ile alıcı (b) şirketi arasında bir şatış sözleşmesi gerçekleşir. sözleşmede malın birim fiyatı döviz olarak belirlendiği gibi ödeme şekli de vadeli döviz çeki olarak belirtilmiştir. ancak müvekkil şirket faturayı YTL üzerinden kesip, (b) şirketine yollar (B) şirketi de döviz çeki yerine fatura teslimatındaki döviz kuru üzerinden YTL çeki keşide eder ve ayrıca vade süresi de oldukça uzun bir ödeme süresi belirler. Alıcı şirket kurdaki düşüş sebebiyle, kur farkı alacağını ister. Müvekkil şirket ise buna karşın vade farkı alacağına hak kazanmıştır.Müvekkil şirketin cari hesaplarında küçük bir miktar asıl alacak kısmı mevcuttur.

sözleşmede kur farkı ile ilgili bir hüküm bulunmayıp,"İhbara gerek kalmaksızın alıcının geçiken ödemeleri muaccel hale gelir. alıcı geciken ödemeler için, (a) şirketine aylık %5 gecikme faizi ödemeyi kabul eder" hükmü bulunmaktadır.

1) Alıcı (b) şirketi faturayı kabul edip, 8 gün içinde itiraz etmediği için kur farkı alacağından vazgeçmiş sayılır. Kur farkı alacağını talep etmekteki haklılık payı var mıdır?
2) Müvekkil şirket vade farkı alacağına hak kazanmış mıdır? yoksa çekleri kabul etmekle zımmen vade farkı alacağından vazgeçmiş sayılır mı? haklı gerekçeleri nelerdir?

Şimdiden ağzınıza, bilginize sağlık..
Old 21-04-2008, 18:22   #2
mylassos

 
Varsayılan

Sayın meslekdaşım,
ilk sorunuz bakımından faturanın YTL olarak kesilmesi Vergi Usul kanunu uyarına gereklidir. 2. kararda da bu hususa değinilmektedir.
ikinci sorunuz bakımından ise vade farkı yerleşik Yargıtay uygulaması uyarınca sözleşmede yer alması veya taraflar arasında yerleşik uygulama bulunması halinde söz konusudur.
kararlar umarım faydalı olur.
kolay gelsin...

Karar 1


YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2007/19-553 1


K. 2007/547

T. 11.7.2007

DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 8.10.2004 gün ve 2000/655 E.2004/812 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 7.12.2005 gün ve 2005/4025 E. 2005/12248 K. sayılı ilamı ile, (....Davacı vekili, müvekkili şirketin haddecilik işi ile uğraştığını, davalı şirket ile uzun süredir kütük demir alışverişi yaptığını, ödemelerin teamüle göre ödeme günündeki kur üzerinden yapıldığını, dolardaki dalgalanma üzerine 89.092.744 USD'lık kur farkı alacağının ödenmediğini belirterek, alacağın en yüksek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetkili mahkemenin Gebze Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu bildirerek yetki itirazında bulunmuş, taraflar arasındaki alışverişin dolar üzerinden değil, TL. üzerinden yapıldığını, alınan mal bedellerinin ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, mahkemenin davaya bakmaya yetkili olduğu, taraflar arasındaki satışın USD üzerinden yapıldığına ve ticari teamüle ilişkin yazılı belge sunulmadığı, faturalarda satışın TL. üzerinden yapıldığının anlaşıldığı, dört adet mal satış faturalarına ilişkin kur farkı faturasının davalı tarafça ödendiği, ikinci kez kur farkı faturası tanzim edilerek bedelinin talep edildiği, önceki ödemenin teamül bulunduğunu göstermeyeceği, fax metinlerinin davalı tarafça kabul edilmediği ve davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece alınan 02.05.2002 tarihli ilk bilirkişi raporunda, taraflar arasındaki mal satış faturalarında bedelin TL. olarak gösterildiği, faturada satışın yabancı para üzerinden yapıldığına ilişkin bir kayıt bulunmadığı gibi taraflar arasında satışın yabancı para üzerinden yapıldığına dair bir sözleşme olmadığı ancak davacının düzenlediği kur farkı bedeline ilişkin faturanın ödendiği, davacının haksız olarak ikinci kez kur farkı hesabı yaparak ilk kez hesapladığını mahsup ederek tekrar kur farkı talebinde bulunduğu, takibin haksız olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece, bu rapora davacının itirazı üzerine alınan 27.6.2003 tarihli bilirkişi kurulu raporunda "Netice olarak davacı tarafın satmış olduğu ham demir kütüğü Dolar bazında sattığı, faturaları TL bazında tanzim ettiği, daha sonra fatura tarihi ile bu faturaya ödeme tarihindeki Merkez Bankası döviz kuru üzerinden değerlendirme yaparak fatura tanzim ederek tahsilat yapmış olduğu incelenen evraklardan anlaşılmış olup, yapılan hesaplamalarımızda davacının alacağı 76.727.220. Dolar tespit edildiği" belirtilmiştir.
Davalının itirazı üzerine aynı bilirkişilerden alınan 09.04.2003 tarihli ek raporda ise, dava konusu faturaların davalı tarafından kabul edilerek yasal defterlere kaydedildiği de belirtilmek suretiyle ilk raporlarındaki görüş tekrarlanarak davacının davalıdan Dolar kur farkı alacağı olduğu kanısına varıldığı açıklanmıştır.
Alınan ilk rapora karşı davacı itiraz etmiş olup, mahkemece alınan rapor hükme yeterli görülmeyerek ikinci kez bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
27.6.2003 tarihli ikinci bilirkişi raporunda ve davalının itirazı üzerine alınan ek bilirkişi kurulu raporunda satışın yabancı para üzerinden yapıldığı ve bu nedenle davacının fiili ödeme tarihine göre kur farkından 76.727.220 Dolar alacaklı olduğu belirtilmiştir. BK.nun 83. maddesi gereğince yabancı para alacağının fiili ödeme tarihindeki TL karşılığı talep edilebilir. Davalının aynı ilişkiden doğan bir kısım kur farkını ödediği ve dava konusu kur farkı faturalarını da kabul ederek ticari defterlerine kaydettiği çekişmesizdir.
Mahkemece, açıklanan yönler gözetilerek davacının kur farkından oluşan alacağının tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddinde isabet görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 11.7.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Karar 2

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/400

K. 2005/10260

T. 18.10.2005

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Dava, kur farkından kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, taraflar arasında kur farkı ödeneceğine dair bir sözleşmenin ve bu konuda ticari teamülün bulunmadığı, kur farkı faturasının dayanağı 1.3.2001 ve 22.3.2001 tarihli satış faturalarının alt sağ köşesindeki ibarenin kur farkı talep edilebileceği anlamına gelmediği, kaldı ki aynen vade farkına olduğu gibi kur farkına ilişkin kayıt ve bilgilerin de faturalarda bulunması zorunlu olan bilgi niteliğinde olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 2.maddesinde satılan mal bedeli döviz üzerinden kararlaştırılmış ve 105 günlük vade olanağı tanınarak vade sonunda ödenecek bedel de döviz cinsinden gösterilmiştir. Faturanın TL olarak düzenlenmesi vergi usul kanununun bir gereği olup sözleşmenin bedele ilişkin bölümünün değiştirildiği anlamına gelmez. Kaldı ki faturanın alt kısmında mal bedelinin 105 günlük vade sonundaki DM karşılığı yazılıdır. Bu durumda sözleşmenin 2. maddesi uyarınca kur farkı istenebileceği düşünülmeden mahkemece olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar 3

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/11345

K. 2005/7891

T. 12.7.2005

� İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Kur Farkı Talebi - Yanlar Arasında Yazılı Sözleşme Bulunmadığı/Faturaya Yazılan "Vade Tarihlerindeki TCMB Euro Döviz Satış Kurundan Hesaplanacaktır" İbaresinin Yeterli Olmadığı )

� KUR FARKI TALEBİ ( Yanlar Arasında Yazılı Sözleşme Bulunmadığı/Faturaya Yazılan "Vade Tarihlerindeki TCMB Euro Döviz Satış Kurundan Hesaplanacaktır" İbaresinin Yeterli Olmadığı - İtirazın İptali Davası )

� FATURADA YAZILI İBARE ( Vade Tarihlerindeki TCMB Euro Döviz Satış Kurundan Hesaplanacaktır İbaresi - Kur Farkı Talebi İçin Yeterli Olmadığı/Yanlar Arasında Yazılı Sözleşme Bulunmadığı )

ÖZET : Yanlar arasında herhangi bir yazılı sözleşme bulunmamaktadır. Davacı tarafından satım konusu mallara ilişkin olarak düzenlenen faturalar Türk Lirası cinsinden düzenlenmiş olup, yabancı paranın Türk Lirası karşılığı olduğuna dair bir kayıt bulunmamaktadır. Faturaya tek yanlı olarak yazılan "vade tarihlerindeki TCMB Euro döviz satış kurundan hesaplanacaktır" ibaresi, kur farkı istenebilmesi için yeterli değildir. Öte yandan taraflar arasındaki bu yönde bir uygulama bulunduğu da davacı yanca kanıtlanamamıştır.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. İ. C. ile davalı vek. Av. S. U.'nün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yabancı para cinsinden alım satım sözleşmesi yapıldığını, satılan mal bedeline yönelik olarak yapılan Türk Lirası cinsinden ödemeler için 6.695.767.183.- TL kur farkı alacakları doğduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini iddia ederek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı akdin Türk Lirası cinsinden olduğunu, kur farkı ödeneceğine dair bir anlaşma olmadığı gibi bu yönde taraflar arasında bir uygulamada bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacının ithal ederek davalıya sattığı malların bedelinin ödenmesinde kur farkı alınacağına dair faturalarda şerh bulunduğu takip öncesi temerrüt oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yanlar arasında herhangi bir yazılı sözleşme bulunmamaktadır. Davacı tarafından satım konusu mallara ilişkin olarak düzenlenen faturalar Türk Lirası cinsinden düzenlenmiş olup, yabancı paranın Türk Lirası karşılığı olduğuna dair bir kayıt bulunmamaktadır. Faturaya tek yanlı olarak yazılan "vade tarihlerindeki TCMB Euro döviz satış kurundan hesaplanacaktır" ibaresi kur farkı istenebilmesi için yeterli değildir.
Öte yandan taraflar arasındaki bu yönde bir uygulama bulunduğu da davacı yanca kanıtlanamamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, davacının kur farkı talep edemeyeceği gözetilerek davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 400.00.- YTL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.7.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.




Karar 4

yarx
YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/8770

K. 2006/1256

T. 10.2.2006

• MENFİ TESPİT DAVASI ( Davalı ile Yapılan Bayilik Sözleşmesi Gereğince Davalıya Çekler Gönderilmesine Rağmen Davalı Tarafından İstenilen Malların Gönderilmemesi Nedeniyle )

• BAYİLİK SÖZLEŞMESİ ( Davacı Tarafından Verilen Siparişler Karşılığı Keşide Edilen Çeklere Rağmen Siparişlerin Gönderilmemiş Olması Nedeniyle Verilen Çeklerin İadesinin Gerekmesi )

• VADE FARKI ( Davalının Süresinde Ödenmeyen Çekler Hakkında Vade Farkı Talebinde Bulunması-Çeklerin Tamamı Süresinde Ödenmiş Olduğundan Bu Talebin de Reddinin Gerekmesi )

ÖZET : Sözleşme fesih edildiğine göre davacının alacağı mal bedelinin güvencesi olarak alınan teminat mektubunun ve ihtarnamede belirtilen çeklerin sebepsiz kaldığından davacının talebi doğrultusunda iadesine karar verilmesi gerekirken bu konuda karar verilmemesi doğru olmadığı gibi mal bedeline ilişkin faturada iskonto yapıldığı belirtilmediği ve davacının faturada yazılı bedel kadar verdiği çekin süresinde ödenmiş olması ve sözleşmede süresinde ödenmeyen çeklerle ilgili bir düzenleme olması nedeniyle davalının vade farkı talebinde haklı olmadığı gözetilerek birleşen davanın tamamen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kısmen kabulünde isabet yoktur.
Old 05-10-2009, 18:29   #3
Av.Serkan DAĞDEVİREN

 
Varsayılan

1.Kur farkı alacağı alacı şirket açısından gerçekleşmemiştir.Çünkü kur farkının istenebilmesi için taraflar arasında bu anlamda yazılı sözleşme ve/veya ticari teamül olması gereklidir.ayrıca alacaklı ödemeyi yaparken kur farkından dolayı düşüş olursa bu zararını talep edeceği yönünde bir ihtirazı kayıt ileri sürmemiştir.Bu şekilde ödemeyi yaparak kur farkı düşüşünden doğacak farkı talep hakkını yitirmiştir.
Bununlada kalmıyor.Alacaklı ödeme günündeki kur üzerinden YTL çeki vererek seçimlik hakkını bu yönde kullanmıştır.söz konusu seçimlik hak bir kere kullanıldıktan sonra bundan dönüş mümkün değildir.dolayısıyla seçimlik hakkını kullanan ve ödeme yaparken düşüşle ilgili alacak haklarını saklı tutmayan ve bununla birlikte ku farkı talep edebileceğine dair yazılı bir sözleşme yada ticari teamülün varlığını ispat edemeyen alacının kur farkı düşüşünden dolayı alacak talep hakkı doğmaz.konuyla ilgili çok sayıda içtihat bulunmaktadır.

2-vade farkına gelince müvekkilinizin vade farkı talep edebilmesi taraflar arasında bu yönde bir anlaşma olmasına yada ticari teamül bulunmasına bağlıdır.salt fatura içeriğinde gecikmiş ödeme için vade farkı işletilir yazması vade farkı talebi için yeterli değildir.

saygıyla
Old 29-06-2010, 13:04   #4
Av.Özgül

 
Varsayılan

Bu konuda öğrenmek istediğim farklı bir husus var. Ekim 2008 tarihinde doğan kur farkı için Haziran 2010'da fatura düzenlenebilir mi?
Teşekkürler
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çek ile ödemelerde vade farkı Av.Atılgan Barış YÖRÜK Meslektaşların Soruları 0 27-11-2007 09:41
vade farkı-ticari teamül poseidonmavi Hukuk Soruları 2 16-11-2007 14:44
vade farkı alacağı kckr Ticaret Hukuku Çalışma Grubu 4 07-11-2006 11:19
Vade Farkı - Kur Farkı - İcra Takibi - İtirazın İptali Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 10 03-06-2002 12:08
Av.Vek.Ücretinde Vade Farkı Mı?, Tem.Faizi Mi? terazi Meslektaşların Soruları 3 02-06-2002 01:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06076694 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.