belirli süreli iş sözleşmesi - sözleşmeyi kimin feshettiği noktasında ispat yükü

muhterem meslektaşlar,
müvekkil işveren, aralarında bir yıl süreli iş sözleşmesi imzalayarak davacı işçiyi istihdam etmiştir. iddiasına göre davacı, 18 ağustos'ta herhangi bir gerekçe göstermeksizin işe gitmeyi bırakmış ve bu nedenle 14 eylül'de (28 gün sonra) bu sözleşme feshedilmiştir. davacıysa sözleşmenin müvekkil tarafından 18 ağustos'ta şifahen feshedildiğini öne sürmektedir. şu halde sözleşmenin kim tarafından feshedildiğinin ispatı hangi taraf üzerindedir?

müvekkil işverenin ihtar çekmesi gerekir miydi? gerekirdiyse bunu ne zaman yapmalıydı; davacının işe gitmeyi bıraktığı ilk gün mü, daha sonra mı? ayrıca tmk m.6'ya göre ispat yükünün davacı üzerinde olduğu söylenebilir mi? bu hususta kanunda aksine bir hüküm var mı?

Alıntı: muhterem meslektaşlar, müvekkil işveren, aralarında bir yıl süreli iş sözleşmesi imzalayarak davacı işçiyi istihdam etmiştir. iddiasına göre davacı, bir süre sonra işe gitmeyi bırakmış ve bu nedenle sözleşme de feshedilmiştir. davacıysa sözleşmenin müvekkil tarafından şifahen feshedildiğini öne sürmektedir. şu halde sözleşmenin kim tarafından feshedildiğinin ispatı hangi taraf üzerindedir? müvekkil işverenin ihtar çekmesi gerekir miydi? gerekirdiyse bunu ne zaman yapmalıydı; davacının işe gitmeyi bıraktığı ilk gün mü, daha sonra mı? ayrıca tmk m.6'ya göre ispat yükünün davacı üzerinde olduğu söylenebilir mi? bu hususta kanunda aksine bir hüküm var mı?

Sayın svejk;

4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II-g)düzenlemesine göre; "...İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi..."

Düzenlemede belirtilen sürelerin söz konusu olduğu günün ertesi gününde ihtarname gönderilmesi gerekirdi. Somut durumda belirli süreli iş akdi ve/veya belirsiz de olsa 1 yıldan az çalışma söz konusu olduğundan kıdem tazminatından bahsetmek malumunuz mümkün değildir. Sanırım aktardığınız olayda feshin hangi tarafça gerçekleştirildiği hususu, iş akdinin süresinden önce feshine ilişkin cezai şart öngörüldüğü için önem taşıyor.

İş Kanunu'nda ispat yüküne ilişkin bir düzenleme mevcut olmadığından mahkeme genel hükümlere göre dinlenebilecek tanık ve ileri sürülebilecek sair her türlü
delili değerlendirerek bir sonuca varacaktır. İspat yükü genel itibariyle iddia eden tarafta olmakla birlikte Yargıtay'ın, benzer bir durumda ispat yükünün davalı işverende olduğu tespitini yaptığı bir kararına rastlamıştım. Ancak hepimizin malumu olduğu halde önemle vurgulanmalıdır ki her somut olay, kendi şartları dahilinde değerlendirilmelidir.

Saygılarımla..

evet, sözleşmede cezai şart mevcut. sorun şu ki müvekkil işveren işçinin işe gitmeyi bıraktığı tarihten sonra 28 gün bekliyor. hatta 27 ekim'de bir de tutanak tutuyor, ama hala bildirim yok. davacının davayı açtığı tarihse tutanağın tarihinden bile daha sonra: 9 kasım.

şu halde sözleşmenin, davacı tarafından 18 ağustos'ta haksız ve bildirimsiz şekilde feshedildiğinin kabul gerekmez mi? ispat yükü de ona ait olmaz mı?

Alıntı: Yazan svejk evet, sözleşmede cezai şart mevcut. sorun şu ki müvekkil işveren işçinin işe gitmeyi bıraktığı tarihten sonra 28 gün bekliyor. hatta 27 ekim'de bir de tutanak tutuyor, ama hala bildirim yok. davacının davayı açtığı tarihse tutanağın tarihinden bile daha sonra: 9 kasım. şu halde sözleşmenin, davacı tarafından 18 ağustos'ta haksız ve bildirimsiz şekilde feshedildiğinin kabul gerekmez mi? ispat yükü de ona ait olmaz mı?

Sayın Meslektaşım;

İşçinin, işverence haklı nedenle feshi gerektirecek şekilde devamsızlığının söz konusu olması durumunda "ertesi gün ihbar göndermesi gerekirdi" derken, bu şekilde emredici bir düzenleme olduğunu kastettiğim aklınıza gelmesin. İspat açısından işverenin elini güçlendirmesi yönüne dikkat çekmek istemiştim. İş Kanunu'nun 26. maddesine göre bu süre 6 iş günüdür.

İşveren, işçinin gelmediği günleri tutanakla tespit ettirmiş olabilir. İş akdini haklı neden söz konusu olmaksızın feshedip işçinin gelmediği günler için tutanak tanzim edildiğine de sıklıkla şahit olmaktayız. Dolayısıyla, tutanakların tutulması işveren açısından işçiyi haklı nedenle işten çıkarma noktasında başlı başına ispat teşkil etmeyecektir.