katkı payında mahsup, konutta bedelsiz oturma

Davacı katkı payı alacağı davası açmıştır. Taraflar evlilik süresince davalının babasının evinde kira ödemeden oturmuşlardır. Davalının ailesinin bu karşılıksız kazandırmasının davacının alabileceği, katkı payı alacağından mahsubuna ilişkin yargıtay kararı örneği var mı acaba?

Davalının ailesi, katkı payı davasında taraf olamayacağı için mahsup isteyemezler.
Davalının ailesinin bu konutta çocuklarının eşi ile birlikte oturmasına muvafakatları vardı. Bu nedenle bir "ariyet" sözleşmesi çerçevesinde kullanma hakları vardı.
Şayet, boşanma kararından sonra davacı taraf bu evde kalmaya devam etmişse, kullanmasına karşılık (bağımsız bir dava ile) ecri-misil talep edebilirler .

Alıntı: Yazan Doc.Dr.Şükran ŞIPKA Davalının ailesi, katkı payı davasında taraf olamayacağı için mahsup isteyemezler. Davalının ailesinin bu konutta çocuklarının eşi ile birlikte oturmasına muvafakatları vardı. Bu nedenle bir "ariyet" sözleşmesi çerçevesinde kullanma hakları vardı. Şayet, boşanma kararından sonra davacı taraf bu evde kalmaya devam etmişse, kullanmasına karşılık (bağımsız bir dava ile) ecri-misil talep edebilirler .

Davalının ailesinin taraf olamayacağı kesin; ortada davacıya sağlanan bir fayda ve davalıya yapılan karşılıksız bağış niteliğinde bir kazandırma var. Davalının ailesinin rızası olsa dahi davacıya sağlanan bu fayda davalının şahsi kazanımları içine girmez mi?

Olayda davacı, davalının ailesinin oluruna istinaden konutta kalmıştır. Aile evli olan çocuğuna evden yararlanma izni verirken bu izni eşine ve çocuklarına da vermektedir. Niçin böyledir evli oldukları için. Karı koca aynı evde yaşamak zorundadırlar. Davalıya verilen izin aynı biçimde davacıya da verilmiş sayılır.( Öte yanda, kişi bedel ödeyeceğini bilseydi daha ucuz veya daha farklı kriterlerle başka bir evi de tercih edebilirdi-bilirlerdi).Evlilik sona ererse durum değişecektir.

Yine aile davacıya bu izni geri aldıklarını belirten bir ihtar çekmişlerse veya uyarı yapmalarına rağmen kişi evde kalmaya devam etmişse, bu andan sonraki karşılıksız yararlanma tasfiye hesabından düşülmelidir.

Böyle bir şey yaşanmadığına göre, başta her iki taraf için de karşılıksız yararlandırma (miktar olarak da eşit oranda; kira parasının yarısı davacı ve davalı için)olarak kurulan hukuki ilişkinin, sonradan belirttiğiniz biçimde geri istenmesi hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilir. Düşüncesindeyim.

Saygılarımla,