Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İht. Tebirin Konusu ile Dava Konusunun Aynı Olması

Yanıt
Old 29-02-2008, 11:32   #1
üye19870

 
Varsayılan İht. Tebirin Konusu ile Dava Konusunun Aynı Olması

Arkadaşlar merhaba

Davada talep edilen ihtiyati tedbirin konusu ile dava sonucunun aynı olmasından ötürü tedbir isteminin reddine ilişkin Yargıtay kararı arıyorum. Aslında bu yönde karar var, ama halihazırda bulamadım. Elinde olanlar varsa yardımcı olurlarsa sevinirim.

Tşk
Old 29-02-2008, 13:11   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Daha yeni bir karar bulamadım.

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi

E:1975/3743
K:1975/7667
T:16.06.1975


Davacı avukatları; davalı idarenin müvekkilinin bitmiş inşaatına haksız olarak elektrik bağlatmadığını ve 8.000 lira civarında trafo iştirak payı istendiğini ileri sürerek davalının muarazasının önlenmesine ve trafo iştirak payı alınmaksızın elektrik bağlanması ğerektiğine karar verilmesini istemiştir.


KARAR: Yapılan yargılama sonunda; dava, belgelerle sabit olduğundan davalı idarenin trafo iştirak payı namı altında davacıdan ek ücret talep etmek şeklinde vaki muarazasının önlenmesine karar verildiğine ilişkindir.

Temyiz eden: davalı E.G.O. Genel Müdürlüğü avukatı.

Temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:


Davacı; iskan ruhsatı alınmış olan Ankara Maltepe Kubilay Sokak 27 numaradaki mevcut binasına ilave ettirdiği 7 no'lu dairesi ile kalorifer dairesine davalı idarenin trafo iştirak payı almadan elektrik ve havagazı bağlamıyacağını söyleyip abonman sözleşmesi yapmadığını, bunun üzerine mahkemeye başvurarak tedbir yolu ile elektrik ve havagazı bağlattığını ileri sürerek, davalının trafo iştirak payı altında bir para isteyemeyeceğinin tesbitine ve bu yolla vaki muarazasının önlenmesine karar verilmesini istemiş;

Davalı ise; davaya idare yargı yerinde bırakılması gerektiğini, davacının dairesinin bulunduğu apartmana teknik imkansızlıklar nedeniyle ceryan verilemediğini, yasal ve teknik olanaksızlıkların varlığı halinde idarenin böyle bir hizmeti götürme zorunluğu bulunmadığını, bu durumlarda encümenin kararına uygun olarak abonman sözleşmesi yapmak isteyenlerden trafo iştirak payı adı altında bir para istendiğini, bunun talimatnamelere uygun olduğunu, trafo yapılmadan her isteyen ferdle elektrik abonman sözleşmesi yapılması halinde, bu kerre tüm vatandaşların voltaj düşüklüğünden zararlara uğrayacağını, bu gibi konularda tedbir. kararları verilmesine usul hükümlerince olanak bulunmadığını, ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.


1- Gercekten davalı E.G.O. İdaresi bir kamu tüzel kişisi olup gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de; kamu hizmeti gören idare ondan yararlanmak hakkını taşıyan bütün kişilere, kendisinin olanakları el verdiği oranda ve eşitlikte işlem yapmak zorunluğundadır. İdarenin objektif şartlarla ilan ettiği hizmetlerin yapılması için kendine düşeni yerine getiren kişi, bu hizmetlerden yeterince yararlanma hakkını haizdir. Belirli bir bedel karşılığında ve bazı şartlar altında yararlanılan hizmetlerin genellik vasfı olmayıp, akdi bir niteliği vardır. Yukarıda da belirtildiği gibi kişilerin belirli şartlara uymak (intibak etmek) ve bir bedel vermek suretiyle faydalandığı bu tür sözleşmeler "iltihaki sözleşmeler" dir. İltihaki sözleş-. meler (Contrata dadhesion); bir kamu hizmeti ifa edip hukuken veya eylemli olarak (fiilen) tekel durumu arzeden ve halkın bağlanması gereken (nakliye müesseseleri elektrik, havagazı yada PTT, Su İşletmeleri gibi) teşebbüslere ait formüle edilmiş sözleşmeleri ifade eder. Bu sözleşmelerin ayırıcı tarafı, halkın bunları ya kabul yahut reddedebilmesindedir. Teşebbüsün, yerine getirmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmeti gereğince icap, genel ve devamlı bir nitelik taşır, herkes herzaman böyle bir icabı kabul edebilir. Bu itibarla teşebbüs, icabı kabul eden bir özel yada tüzel kişi ile (eğer o kişi gerekli şartları haiz ise) sözleşme yapmaktan kaçınamaz ve hele tekel durumunun kötü niyetle istismarı niteliğinde şartlar ileri süremez. (Dr. H. Becker - İsviçre Medeni Kanunu Şerhi - Vİ. Cilt 818 Borçlar Kanunu - 1. Kısım Genel Hükümler - Fasikül 1 - Dr. Bülent Olcay çevirisi - Ankara 1967 - Sayfa 25, N. 44/4). Hatta Becker, bu konuda daha ileri gitmekte ve aynen sürekli iş ilişkilerinde, alacaklı, eski borç bakiyeleri nedeniyle, kendi edasını (taahhüdünü) bu borcun ödenmesine kadar tMik edebileceği halde, örneğin su işletmesinin, konkordato borçlusuna içme veya kullanma suyu göndermeyi, konkordatoda kendisine düşen alacak hissesinin ödenmesi şartına bağlayamaz. (age. - 25).

İltihaki sözleşmelerin niteliği, konusu 5.4.1944 gün ve 12 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da etraflı olarak dile getirilmiştir. Taraflardan biri olan idarenin, evvelden birtakım şartları hazırlayarak bunları bir icap şeklinde umuma arz ve ferdin bu şartları zimnen kabul suretiyle hizmetten faydalanması şeklinde tecelli ve tezahür eden ve özel hukuk alanında sigorta ve nakliye mukaveleleri gibi emsali bulunan bu sözleşmeler de onların tamamen aynıdır. Bunlar özellikle, ticari veya. sınai niteliği daha kuvvetli görülen teşebbüsler olup Demiryolları, tramvay ve diğer nakil vasıtaları, su, havagazı, telefon, radyo, televizyon gibi faaliyetler bu sınıfa dahil bulunmaktadır.

Bu teşebbüsler Devlet (kamu idaresi) yada mahalli idareler veya kamu kurumları tarafından işletildiği vakit, bunların ticari bir teşebbüs teşkil edeceği, bu. kurumlarla fertler arasındaki ilişkinin özel hukuk kurallarına tabi olacağı ve bunun sonucu olarak anılan işler karşısında ferdin durumunun tamamen akdi nitelikte bulunduğunu kabul etmek gerekir. Nitekim fertlerle anılan idareler (Demiryolları, telefon, gaz, elektrik, su gibi) arasındaki ilişkinin kural ve hükümleri, akdedilen ve "abonman mukavelesi" denilen bir mukavelename ile düzenlenir. Bu gibi hallerde ekseriyetle ferdin bu hizmetten yararlanması yukarıda anılan mukavelename (abonman sözleşmesi) ile mümkün olduğundan ve bu sözleşme (özel hukuk sözleşmesi) niteliğinde bulundugundan, bu yüzden çıkan uyusmazlıkların dahi özel hukuk kurallarıyla ve genel mahkemelerde çozumlenmesi gerekecektır.
0 halde buraya kadar yazılanlardan cıkan sonuç şöylece özetlenebilir.

İdarenin objektif koşullarla ilan ettiği ve tekel durumundaki hizmetlerin yapılması için genel ve devamlı bir nitelik arzeden (icabın) fert tarafından kabulü halinde idare (iltihaki sözleşmeyi) herhangi bir yasal yada teknik sakınca yoksa yapmakla ve hizmeti ferde ulaştırmakla görevlidir. Bu tür sözleşmelerin tek ve özel niteliği budur.

Ancak hemen belirtmek gerekir ki, idarenin bu şekildeki hizmetler konusunda sözleşme yapma zorunluğu hiç kuşku yoktur ki, hizmetten yararlanmak isteyen ferdin gerekli koşulları haiz olması ve hizmetin götürülmesinde yasal ve teknik olanaksızlıkların bulunmaması ile sınırlıdır.

Olayımızda, davacının yapısının kullanma izni (iskan ruhsatı) bulunduğu ve 6785 Sayılı Kanunun 16 ve 18. maddeleri hükümlerince belediye hizmetlerinden yararlanması gerektiği ve dolayısiyle yasal koşulları haiz olduğu bir gerçektir. Ancak, davacının dairesine elektrik bağlanması için bu koşul yeterli değildir. Bu koşuldan başka ayrıca idarenin kendisinden elektrik akımı isteyen kişilere bunu sağlama olanağına sahip olması, diğer bir deyimle ortada teknik bir olanaksızlığın bulunmaması gerekir. 0 halde, herşeyden önce davanın çözümü, davalı idarenin elektrik akımı sağlaması konusunda teknik bir olanaksızlığının söz konusu olup olmadığının saptanmasında düğümlenmektedir. Gerçi, yukarıda etraflıca belirtildiği gibi, davalının tekelinde bulunan bu kamu hizmetinin ondan yararlanmak hakkını taşıyan bütün kişilere eşitlikle sağlanması idare hukukunun ve iltihaki sözleşmelerin bir gereği ise de; idarenin elindeki teknik olanaklar dışında yararlanma isteyen fert de özel bir durumda bulunduğundan, bu durumun gerektirdiği yeni koşullara yine objektif esaslara göre uymak zorunluğundadır. Çünkü fert, idarenin içinde bulunduğu özel durumlara, olanaksızlıklara rağmen, idareyi daha büyük külfetlere katlanmaya zorlayamaz. Bu itibarla eğer idare mali ve dolayısıyla teknik olanaksızlıklar içinde bulunuyorsa, pek doğal olarak kendisinden elektrik isteyen kişilere bunu sağlamak zorunluğu altına sokulamıyacağından. bu gibi durumlarda bazı tesisler yapılmasını, giderler ödenmesini yine objektif koşullarla fertten isteme hakkını kazanacaktır. Nitekim idare de, davacıdan bu mali ve teknik olanaksızlıklardan söz ederek yeni bir muavvile merkezi kurulması için davacıdan iştirak payı adı altında bir para istemiştir. Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu elektrik sorunu bu yurt içinde yaşayan bütün vatandasların gözünden kacmıyan güncel ve onemli bir konudur. 0 halde mali ve teknik olanakların tespiti yoluna gidilmeksizin bu sorunun halli mümkün degildir. Nitekim Dairemizin 24.4.1970 gün ve 3702/3483 sayılı ve yine H.G.K.nun 15.4.1972 gun ve 971/4-34 E. 247 K. sayılı ilamlarında aynı konu ile ilgili bır olayda, soruna ışık 820 tutulmuştur. Anılan bu ilamlardan da açıkça anlaşılacağı gibi mahkemece yapılacak iş, elektrik tüketiminin en fazla olduğu bir mevsim ve saatte mahallinde yada gerekli görülecek yerlerde ehil bilirkişiler eliyle yaptırılacak bir inceleme ile, idarenin teknik olanaklarının bu hizmeti yerine getirmesine engel olup olmadığının dolayısıyla bu olayda iyiniyetle hareket edip etmediğinin saptanması ve ayrıca idarenin mali olanaklarının da tahkiki suretiyle sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemenin anılan yönleri gözönünde bulundurmaksızın noksan inceleme ile davalının muarazasının önlenmesine karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır.


2- Önemli görülmesi bakımından burada ikinci bir yön üzerinde durulmasında da yarar görülmüştür.

Bilindiği gibi, tedbir kararlarının niteliği ve hangi hallerde tedbir kararı verilebileceği HUMK.nun 101 ve onu izleyen maddelerinde dile getirilmiştir. Mahkeme ise, dayandığı yasa hükmünü ve dayanağını göstermeden davacı yararına ihtiyati tedbir kararı vermiş ve özel hukuk alanına giren ve ancak tarafların serbest iradesi ile yapılması şart olan bir abonman sözleşmesinin yapılmasına, davacının abone kaydedilmesine ve bunun doğal sonucu olarak elektrik akımı bağlanmasına karar vermiş bulunmaktadır. Herne kadar mahkeme tedbir kararına dayanak olacak yasa hükmünü göstermemiş isede bunun Usulün 103. maddesi olabileceği anlaşılmaktadır. Oysa davaya konu olayda anılan 103. madde hükmünde öngörülen (geciktirilmesinde tehlike olan veya önemli bir zarar olacağı anlaşılan bir hal) yoktur. Gerçi, tehlike ve zarar kavramları subjektiftir, kişiye göre değişebilir ve bu konuyu takdir hakime ait bir yetkidir. Ne varki, olayımızda ne böyle bir tehlike ve ne de hemen doğması melhuz bir zarar söz konusu değildir. Kaldıki gerek bilimsel ve gerekse yargısal görüşlerde, mahkemece davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde bir ihtiyati tedbir kararı verilemiyeceği genellikle kabul edilmektedir. Anılan 103. maddeye göre ittihaz edilecek tedbir önemli bir zararın yada tehlikenin önlenmesine ilişkin olmalıdır. Davacının, ancak bazı kayıt ve şartlarla yararlanabileceği sosyal bir ihtiyacını sağlarken diğer tarafı ve hatta, tedbire itiraz dilekçesinde etraflıca belirtilen şekilde büyük bir vatandaş kitlesini çok daha büyük tehlike ve zarara itmenin yasa koyucunun 103. madde ile güttüğü amacı aşacağında hiç kuşku yoktur ve bu nitelikte bir tedbir kararı verilmesini de yasa asla öngörmemektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi teknik bir konunun çözümlenmesine bağlı bu davada bu şekilde bir tedbir karan verilmesi de uygun görülmemiştir.


Sonuç: Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 16.6.1975 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Aynı eşya üzerinde birden fazla haciz olması ve öncelik ares139 Meslektaşların Soruları 13 08-02-2009 23:54
Müdahalenin meni davasında dava konusunun değeri nasıl tespit edilir v. Aynur Meslektaşların Soruları 7 22-10-2008 14:08
Dava Konusunun DeĞİŞmesİ Av. Ali Özcan Meslektaşların Soruları 6 28-02-2008 15:31
Tarafların ve dava sebebinin aynı dava konusunun ise farklı olduğu dava Av. Harun O Meslektaşların Soruları 2 27-11-2007 21:26
Savcının aynı zamanda suçun mağduru olması AV.SERTANn Meslektaşların Soruları 8 25-10-2006 07:43


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04364300 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.