Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Muvazaalı Haczin İptali Mümkün müdür?

Yanıt
Old 04-12-2006, 14:19   #1
Ersin KUŞ

 
Varsayılan Muvazaalı Haczin İptali Mümkün müdür?

Borçlunun borçlarından kurtulmak veya tahsilini geciktirmek amacıyla taşınmazlarına koydurduğu muvazaalı hacizlerin iptali "Sıra Cetveline İtiraz" dışında başka bir yolla mümkün müdür? Bu konuda görüş ve yorumlarınıza ihtiyacım var...
Old 04-12-2006, 15:29   #2
av.m.a.g

 
Varsayılan

sayın ersin kuş,

kanımca, borçlunun alacaklılarından nal kaçırmak amacıyla yaptığı tasarrufların (dolayısıyla konulan hacizler) iptali için (İİK.277-284) İptal davası açmanızın uygun olacağını düşünüyorum.

saygılar
Old 04-12-2006, 15:51   #3
erdal7

 
Varsayılan

Borçlunun muvazalı olarak haciz koydurttuğu iddiası . Aslında alacaklının alacaklı olmadığı halde muvazalı olarak alacak yaratıp diğer alacaklıların alacağını engellemek için icra işlemi başlattığı iddiasıdır.

Böyle bir idda ispatlanması son derece zor olmakla birlikte iki şekilde ileri sürülebilir.

1- Sıra cetvelinde bir alacaklının esasına ilişkin olarak genel mahkemede sıra cetvelinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde açılacak dava

2- İİK 278 vd. şartları var ise tasarrufun iptali şeklinde genel mahkemelerde açılacak bir dava

Yine belirtmeliyim ki ispatı çok zordur. İİK 278 , 279 ve 280 deki karinlere bakınız.

Saygılarımı sunarım. Av.Erdal
Old 04-12-2006, 20:12   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:


**************
SIRA CETVELİNE İTİRAZ DAVASI - MUVAZAALI ALACAK İDDİASI - İSPAT YÜKÜ
**************
Esas Yılı : 2003
Esas No : 3924
Karar Yılı : 2003
Karar No : 10379
Karar Tarihi : 23.10.2003
Daire No : 19
Daire : HD
**************
ÖZET : Davacı vekili, borçluya ait aracın satışından sonra düzenlenen 27.9.2001 tarihli sıra cetvelinin yasaya aykırı bulunduğunu, sıra cetvelinde pay ayrılan 2000/859 sayılı dosyadaki alacağın muvazaalı olduğunu, ihalenin kesinleşmediğini, bu nedenle sıra cetveli düzenlenemeyeceğini, müvekkili şirketin ihtiyati haczinin İİK.nun 268. maddesi uyarınca ilk hacze iştirak ettirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

**************
(2004 S. K. m. 268)
DAVA : Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, borçluya ait aracın satışından sonra düzenlenen 27.9.2001 tarihli sıra cetvelinin yasaya aykırı bulunduğunu, sıra cetvelinde pay ayrılan 2000/859 sayılı dosyadaki alacağın muvazaalı olduğunu, ihalenin kesinleşmediğini, bu nedenle sıra cetveli düzenlenemeyeceğini, müvekkili şirketin ihtiyati haczinin İİK.nun 268. maddesi uyarınca ilk hacze iştirak ettirilmesi gerektiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ihalenin feshinin süresinde istenmemesi nedeniyle ihalenin kesinleştiğini, İİK.nun 268. maddesine göre iştirakin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacının ihtiyati haczinden önce davalının haciz uygulaması nedeniyle iştirakin mümkün olmadığı, ihalenin kesinleştiği davalının takibinin bonoya dayandığı, takibin ve alacağın muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı sıra cetvelinde pay ayrılan davalının alacağının muvazaalı olduğunu, bu nedenle pay ayrılmaması gerektiğini, davacıya verilen sıranın İİK.nun 268. maddesine uygun olmadığını ileri sürerek sıra cetveline itiraz etmiştir.
Sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalı alacaklıdadır. Davalı alacaklının takip borçlusundan alacaklı olduğunu usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Bono başka delillerle doğrulanmadığı sürece alacağın varlığı için tek başına yeterli bir delil niteliğinde değildir. Taraflardan bu yönde delilleri sorulup, toplanan deliller değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönlerin gözetilmemesi isabetsiz olup, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine 23.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.
İspat yükü davalı alacaklıda olduğundan ispat pek zor olmayacaktır.
Old 04-12-2006, 21:22   #5
icra20

 
Varsayılan

Muvaazalı hacizlerin ispatı zor olmakla birlikte öncelikle dikkat edilmesi gereken hususlar
muvazaalı olarak açılan takibin tarihi, dayanak belgedeki borcun doğum tarihi,takibin kesinleştirme şekli,tebliğatın yapılış şekli sizin açmış olduğunuz takipten sonra ise bunlara benzer gerekçelerle bir derece iptal etmeniz mümkün olabilir.
Old 05-12-2006, 13:14   #6
Gamze Dülger

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/13130

K. 2002/436

T. 17.1.2002

• İCRA TAKİBİNİN İPTALİ ( Taşınmazın Değerinin Fazla Olmasının Dava Açılmasına Engel Olmaması )

• TAŞINMAZIN SATIŞININ İSTENMESİ ( Danışıklı Olarak Konulan Haciz İçin de Bir Takım Giderler Yapması ve Danışıklı Hacizleri Hasım Göstermenin Gerekmesi )


ÖZET : Taşınmazın değerinin fazla olması davacının bu davayı açmasına engel teşkil etmez. Davacının alacağı için taşınmazın satışını istemesi durumunda danışıklı olarak konulan Haciz için de bir takım giderler yapması ve danışıklı hacizleri hasım göstermesi gerekecektir. Şu durumda davacının dava açmakta hukuki yaran vardır.
DAVA : Davacı Aysun Özonuk vekili Avukat Selim Uluderya tarafından, davalı Celal Özonuk ve Yılmaz Akbaba aleyhine 4.4.2000 gününde verilen dilekçe ile alacak, muvazaa sebebiyle takibin iptali ve haczin fekkinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 2.11.2000 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, özellikle ilk dava tarihinden ikinci dava tarihine kadar olan faiz talebi için harç yatırmadığına ve ayrı bir davada isteyebileceğine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazına gelince; Davacı boşandığı davalı Celal Özonuk ile evlilikleri sırasında kendisinin çalışarak katkıda bulunduğu ancak kaydı davalı adına olan evdeki katkısının daha önce fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak tespit edilip 150.000.000 TL'ye hükmedildiği, kalan kısmın tahsili ile muvazalı olarak taşınmaz kaydına işlenen ve diğer davalı Yılmaz Akbaba'nın alacaklı olduğu senetler nedeniyle girişilen icra takiplerinin iptali ile hacizlerin fekkini istemiştir.
Mahkemece alacak yönünden istem kabul edilmiş, taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin icra dosyaları ve davacının alacağını karşılaşabileceğinden davacının dava açmakta hukuki yararının olmadığı, kaldı ki toplanan delillere göre iki davalı arasındaki alacak ve borç muvazaalı olmayıp vekalet ilişkisinden kaynaklanan bir borç olduğundan davalı Yılmaz Akbaba hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Daha önce görülen Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/171 esas-155 karar sayılı dosyasında davacının davalı Celal Özonuk'la evli iken edilnilen ve davalı adına olan taşınmazda ( %60 ) katkı payı olduğu ve bunun 6.300.000.000 TL'ye karşılık geldiği, taleple bağlı kalınarak 150 milyon TL. alacağa hükmedildiği anlaşılmaktadır. Bu davanın varlığına rağmen düzenlenen senetlerle davalı Yılmaz Akbaba'nın alacaklı gösterilmesi ve diğer davalı Celal Özonuk adına kayıtlı taşınmaz üzerine Haciz konulmasının danışıklı olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmazın değerinin fazla olması davacının bu davayı açmasına engel teşkil etmez. Davacının alacağı için taşınmazın satışını istemesi durumunda danışıklı olarak konulan haciz için de bir takım giderler yapması ve danışıklı hacizleri hasım göstermesi gerekecektir. Şu durumda davacının dava açmakta hukuki yaran vardır.
Anılan yön gözetilmeden davanın davalı Yılmaz Akbaba'ya yönelik kısmının yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın ( 2 ) nolu bendde gösterilen nedenle BOZULMASINA, öteki temyiz itirazlarının ilk benddeki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17.1.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kazancı İştihat Yayınlarından alıntıdır.

İİK 278 vd maddelerinde belirtilen tasarrufun iptali halleri;her türlü tasarruf
içindir.Borçlunun sırf borcu ödememek için göze aldığı hukuki işlemler dahi bu maddelerin kapsamındadır.
Sıra cetveline itiraza dahi gerek olmadan (ki kanımca sıra cetveline itiraz beklenmelelidir) bu davaların açılabileceğini düşünüyorum.Her olayın özellikleri ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Old 05-12-2006, 14:23   #7
Ersin KUŞ

 
Varsayılan

Emek ve katkılarınız için çok teşekkür ederim...
Old 12-12-2006, 22:31   #8
Av.Ender

 
Varsayılan

Sıra cetveline itiraz davası açarak haczin dayanağı olan belgede var olduğu idda edilen alacağın gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek davayı kazanabilirsiniz.Üstelik bu davada ispat yükü sizde değil davalıda yani alacaklı görünen tarafta olacaktır.Dahası bu davada karşı tarafın tanık deliline dayanması (eğer başkaca fatura,ödeme dekontu vb.)işine yaramayacaktır.Ancak maalesef bu sorunu sıra cetveline itiraz davası açmak dışında başka bir hukuki yolla çözebilceğinizi sanmıyorum.
Old 17-12-2006, 03:25   #9
ares139

 
Varsayılan

Ender arkadaşım yanıtı ağzımdan almış.tebrikler.Genellikle muvazalı haciz tek bir begleye (bono ya da çeke)dayandığı için ve evleviyatına ilişkin fatura, sözleşme v.s.sunulamadığı için -ayrıca ispat yüküde- davacıda olmadığı için kazanma ihtimali çok yüksektir.Başka türlü açacağın davalarda ispat yükü sizde olacağından kazanma ihtimaliniz çok azalır.Saygılarımla.
Old 19-10-2007, 17:45   #10
av. tamer

 
Varsayılan

sayın meslektaşlarım degerli görüş ve fikirleriniz için teşekkürler.
bu konuda bende muzadaribim. Şöyleki;
müvekkilim borçlusu olan şirket, kendi işçisine bono düzenleyerek veriyor, rakamıda oldukça yüksek, bu bono ile borçlu şirket 3.kişilerdeki para alacaklarına haciz koyuyor. Bende İİK 280/1. maddesine istinaden "alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler" ibaresine göre muvazaalı icra takibinin iptalini istemek için iptal davası açmayı düşünüyorum. Sizce böyle bir durumda muvazaalı icra takibinin iptali için dava açılabilirmi?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İcra Müdür ve Müdür Yardımcılığı Sınavı Av.H.Sancar KARACA Adliye Duvarı 12 21-04-2009 13:27
muvazaalı satış ve miras payı Av.Deniz Meslektaşların Soruları 23 15-01-2008 11:33
Yeniden tanık dinletebilmek mümkün müdür? ruze Meslektaşların Soruları 3 28-11-2006 20:09
süreli yayınlarda yapılan promosyonlarda yayının fiyatının artması mümkün müdür? ozbeksoner Hukuk Soruları Arşivi 0 11-06-2006 11:17
Tenfiz de cayma mümkün müdür? Brusk Meslektaşların Soruları 2 14-03-2006 17:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05708909 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.