Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Danıştay kararları arıyorum

Yanıt
Old 05-05-2010, 10:55   #1
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan Danıştay kararları arıyorum

Danıştay 5.Daire
08.05.1990 tarih 1988/470 E 1990/929 K
İptal işleminin tazminat gerektirmeyeceğine dair..

Danıştay 5.Daire
30.03.1984 tarih 1979/1982 E. 1984/1571 K
Görevine son verilmesine ilişkin işlem Danıştayca iptal edilen davacının uğradığı maddi zararın sözleşme süresi ile sınırlı olarak giderileceği ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği hakkında

Danıştay 5.Daire
07.12.1984 tarih 1979/4871 E. 1984/439 K
Kişide ağır bir elem ve üzüntü yaratmayan onur ve saygınlığını incitici nitelikte bulunmayan idarî işlemler,manevî tazminata neden olamamaması hakkında
Old 05-05-2010, 12:00   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet_Ali
Danıştay 5.Daire
08.05.1990 tarih 1988/470 E 1990/929 K
İptal işleminin tazminat gerektirmeyeceğine dair..
...

"Davacı hakkında tesis edilen ve Mahkemece iptal edilen nakil işlemi nedeniyle, memuriyet haysiyet ve şerefinin rencide edildiğinden bahisle 8.000.000 TL manevi tazminat ödenmesi istemiyle dava açmıştır.

____ İdare Mahkemesinin 18.1.1988 T, 1987-490 E, 1988-54 K sayılı kararıyla, davacının Belediye Zabıta Memurluğundan Belediye Tahsildarlığına naklen atanmasına dair işlemin 7.4.1987 tarih, E:1986/645, K:1987/184 sayılı kararıyla iptal edildiği, bu karar üzerine davacının önce eski görevine daha sonra ise tekrar belediye tahsildarlığına atandığı, idare hukuku ilkelerine göre yürürlükteki yasalara aykırı olduğundan dolayı iptal edilen işlemlerle ilgili iptal kararları doğrultusunda işlem tesis etmeyen veya bu kararı uygulamayan idarenin hizmet kusuru işlemiş sayılacağı, ancak davalı idarenin iptal edilen naklen atama işlemi her idarenin yapabileceği türde olağan nitelikte bir işlem olduğundan bu işlemin idarenin tazminat ödemekle yükümlü tutulmasını gerektirecek derecede ağır hizmet kusuru taşımadığı, sonuç olarak iptal edilen işlemde tazminat sorumluluğunu doğuracak nitelikte ağır hizmet kusuru görülmediğinden bu işlem nedeniyle maddi tazminat ödeme zorunluluğu bulunmayan idarenin manevi tazminat ödemeye de zorunlu tutulamayacağı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, davalı idarenin yargı kararını önce uygulayıp kısa bir süre sonra yeni bir işlem ile yine aynı göreve atadığını, idarenin amacının yargı kararını etkisiz bırakmak olduğu; bu işlemler nedeniyle memuriyet şeref ve haysiyetini sarstığı halk arasında itibarının kaybolduğunu ileri sürmekte ve kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Anayasanın 125. maddesinin son fıkrası "idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür" kuralını koymakta; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının ( b ) bendinde de "idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları" idari dava türleri arasında sayılmış bulunmaktadır.
Anayasanın 125. maddesinde yer alan kural gereğince idarenin ödemekle yükümlü tutulacağı zararın ilgilinin idari eylem ve işlemlerden doğan maddi ve manevi zararları olduğundan herhangi bir duraksama bulunmamaktadır. Bu husus gerek öğreti gerek yargısal içtihatlarla yeterince işlenmiş ve açıklığa kavuşturulmuştur.
İdari eylem ve işlemlerden doğan maddi ve manevi zararların idarece tazmini için ortak nokta bu zararların idarenin hukuka aykırı eylem ve işleminden doğmuş olması, yani zarar ile eylem ve işlem arasında nedensellik ( illiyet ) bağının bulunması olmakla birlikte bir tam yargı davasının konusunu oluşturan bu zararların tazminine kadar verilebilmesi için gerekli ölçütlerin birbirinden ayrı ve farklı olduğuna da işaret etmek gerekir. Bir hukuk sürecinin malvarlığında görülen ve parayla değerlendirilebilen azalmanın veya çoğalma olanağından yoksunluğun, idarenin hukuka aykırı eylem veya işlemiyle doğan zarar arasında nedensellik bağının bulunması halinde, maddi tazminat davasının konusu oluşturacak olmasına karşılık, manevi tazminat, gerçekte bir tazmin aracı değil doyurma ( tatmin ) aracıdır. İdarenin hukuka aykırı eylem veya işlemi nedeniyle manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen, duyduğu acı , üzüntü ve sarsıntı nedeniyle yaşama zevki azalan kişiye manevi tazminat adı ile bir miktar para verilerek, onun bu yoldan doyurulması sağlanır.
Maddi ve manevi tazminat davalarının konularının, kapsamlarının ve amaçlarının birbirinden tamamen ayrı olması ve idarenin doğan zararları tazminle yükümlü olup olmadığının değerlendirilmesinde farklı ölçütlerin kullanılmasının gerekli bulunması nedeniyle İdare Mahkemesince bu iki zarardan birinin diğerinin doğal ve ayrılmaz uzantısı gibi ele alınmasında ve "davalı idarenin iptal ile sonuçlanan işleminde, tazminat zorunluluğunu doğuracak nitelikte ağır hizmet kusuru görülmediğinden ve maddi tazminat ödenmesi ile zorunlu bulunmayan idari işlem nedeni ile, idarenin manevi tazminat ödenmesine zorunlu tutulamayacağı, sonuç ve kanaatine....." varılmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Belirtilen biçimdeki kabul ve değerlendirme hukuka, ilmi ve kazai içtihatlara aykırı olmakla birlikte, olayda davacının idari yargı merciince iptal edilen nakil işlemi nedeniyle hukuken korunması gerekli ölçüde şeref ve haysiyet ihlalinden veya manevi tazminat yoluyla tatmin olması gerekli acı ve üzüntüye düştüğünden söz edilemeyeceğinden manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kararda sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin reddiyle ____ İdare Mahkemesince verilen 18.1.1988 T, 1987/490 E, 1988/54 K sayılı kararın sonucu itibariyle onanmasına 8.5.1990 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
AYRIŞIK OY
Dava manevi tazminata hükmedilmesi isteğiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesi isteği, olayda maddi tazminat ödenmesi koşullarının bulunmadığı, bu nedenle manevi tazminata da hükmedilemeyeceği gerekçesiyle reddetmiştir.
Manevi tazminatla, maddi tazminat koşullan birbirine bağlı değildir.
Maddi tazminatın dayanağa idarenin kusurlu veya kusursuz sorumluluğudur.
Manevi tazminatın koşulları ise idarenin eylem ve işlemi sebebiyle gerçek kişilerin toplumdaki saygınlığı, onur ve güvenilirliğinin incelenmesi sonucunda duyulan üzüntüdür. Bu nedenle İdare Mahkemesi kararının bozularak, manevi tazminat koşulları yönünden yeniden yapılacak bir değerlendirme sonucunda yeniden karar verilmek üzere dosyanın yerine gönderilmesi gerektiği görüşüyle onama yolundaki çoğunluk kararına karşıyım."

Saygılarımla...
Old 05-05-2010, 12:19   #3
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

T.C. Danistay
5.Dairesi
Esas: 1979/4871
Karar: 1984/439
Karar Tarihi: 07.12.1984
TAM YARGI DAVASI - DAVACI HAKKINDA TES
İS EDİLEN NAKİL İŞLEMİNİN İPTALİ - NAKLEN ATAMA İŞLEMİNİN ŞEREF VE HAYSİYETİ RENCİDE EDEN BİR MAHİYET TAŞIMADIĞI - DAVANIN REDDİ GEREĞİ
ÖZET: Davalı idarece davacı hakkında tesis edilmiş bulunan naklen atama işleminin şeref ve haysiyeti rencide eden bir mahiyet taşımadığı ve bu işlemin doğurduğu üzüntü de manevi tazminat ödenmesini gerektirecek nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından kanuni dayanağı olmayan davanın reddi gerekir.
(2709 S. K. m. 125)
Dava, davac
ı idarece davacı hakkında tesis edilen nakil işlemi Danıştay Beşinci Dairesinin kararı ile iptal edilmiş bulunduğundan, bu işlemden duyduğu üzüntü nedeniyle 15.000 lira manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Hukuku ilkelerine göre genel olarak manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişinin fizik yapısını zedeleyen yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucu doğuran olayların meydana gelmesi veya idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya şeref ve haysiyetin rencide edilmiş bulunması gerekir.
Davalı idarece davacı hakkında tesis edilmiş bulunan naklen atama işleminin şeref ve haysiyeti rencide eden bir mahiyet taşımadığı ve bu işlemin doğurduğu üzüntü de manevi tazminat ödenmesini gerektirecek nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından kanuni dayanağı olmayan davanın reddine karar verildi. (¤¤)
Old 05-05-2010, 16:50   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C.
DANIŞTAY
5. DAİRE
E. 1979-1982
K. 1984/1571
T. 30.3.1984

TAZMİNAT DAVASI - SÖZLEŞMELİ ÖĞRETİM ÜYESİ OLAN DAVACININ SÖZLEŞMESİNİN FESHEDİLEREK GÖREVİNE SON VERİLMESİ – GÖREVE SON VERME NEDENİYLE DAVACININ UĞRADIĞI ZARAR - MANEVİ TAZMİNATI GEREKTİRECEK BİR HUSUS BULUNMADIĞI – DAVANIN REDDİ GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda 13.3.1971 tarihi ile 31.8.1972 tarihleri arasında davacıya hak ettiği net aylıklarının davalı idarece davacının istemini geçmemek üzere ödenmesine ve manevi tazminatı gerektirecek bir husus bulunmadığından buna dair istemin reddine karar verilmiştir.

(2577 S. K. m. 49)

Dava dosyasının incelenmesinden Orta Doğu Teknik Üniversitesinde sözleşmeli öğretim üyesi olan davacının sözleşmesinin feshedilerek görevine son verilmesi yolundaki işlemin iptali için Danıştay Beşinci Dairesince dava açtığı ve dava konusu işlemin iptal edilmesi üzerine tazminat talebiyle bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu işlem iptal edilmiş olmakla işlemin hukuka aykırılığı saptanmış bulunmaktadır. İdarenin hukuka aykırı işlemlerin katlanmak zorunda olduğu ve iptal kararının geriye geçerli olarak dava konusu olan işlemin tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldıracağı bilinen idare hukuku kuralıdır.
Ancak idareler sözleşmeli personele karşı ancak sözleşme süresi ile sınırlı olarak sorumlu olabilir.

Hangi nedenle olursa olsun sözleşme süresinin bitiminden evvel göreve son vermenin hukuki dayanak ve sonuçları ile, süresi bitmiş bir sözleşmenin yenilenmemesinden doğan hukuki sonuç ve sorunların ayrı ayrı şeyler olduğu kuşkusuzdur.

Bu durumda iptal edilmiş olmakla yasa ve hukukiliğe ters düştüğü aşikar olan göreve son verme nedeni ile davacı uğradığı maddi zararın ancak sözleşme süresi ile sınırlı olarak giderilmesi gerekir. Bu sürenin de 13.3.1971 tarihinden sözleşmenin bitim tarihi olan 31.8.1972 tarihine kadar alacağı kuşkusuzdur.

Sonuç: Buna göre 13.3.1971 tarihi ile 31.8.1972 tarihleri arasında davacıya hak ettiği net aylıklarının davalı idarece davacının istemini geçmemek üzere ödenmesine, olayda manevi tazminatı gerektirecek bir husus bulunmadığından buna ilişkin istemin reddine karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Danıştay Kararları Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 4 06-11-2009 17:13
Son danıştay kararları av.sally Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 3 11-03-2009 10:54
Danıştay Kararı arıyorum Hemocrania Meslektaşların Soruları 3 01-05-2008 15:43
danıştay kararı arıyorum. av.nadireoksuz Meslektaşların Soruları 2 20-02-2007 23:48
Danıştay Kararları Armağan Konyalı Hukuk Haberleri 0 05-04-2005 18:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04454494 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.