Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Danıştay Kararları

Yanıt
Old 05-11-2009, 17:47   #1
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan Danıştay Kararları-ACİL -

Merhaba,
Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 1993/65 E.No’lu
ve 1993/208 K nolu, Danıştay Sekizinci Dairesinin 1994/2879 Esas No’lu
ve 1995/697 Karar No’lu kararı Sekizinci Dairenin 1994/2851 Esas No’lu ve 1995/365 karar No’lu kararlarını buraya ekleyebiliseniz gayet makbule geçer..

Yukarıdaki kararlar kazancida bulunmaktadır.
"görev süresinin uzatılmaması öğretim görevlisi" ibaresiyle Danıştay kararlarını sorguladığımızdada benzer kararlar vardır..
Old 06-11-2009, 11:50   #2
av.araf

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet_Ali
Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 1993/65 E.No’lu
ve 1993/208 K nolu,

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU

E.1993/65

K. 1993/208

T. 11.6.1993

• ÖĞRETİM GÖREVLİLERİNİN GÖREV SÜRELERİ ( Uzatılmasında İdarenin Takdir Yetkisi )

• İDARENİN TAKDİR YETKİSİ ( Öğretim Görevlilerinin Görev Sürelerinin Uzatılmasında )

• ÜNİVERSİTE ÖĞRETİM GÖREVLİLERİNİN GÖREV SÜRELERİNİN UZATILMASI

2577/m.2

2709/m.125

2547/m.31


ÖZET : 2547 sayılı yasanın, 2880 sayılı yasa ile değişik 31 inci maddesinde, öğretim görevlilerinin, en çok iki yıl süreyle atamalarının yapılabileceği hükmüne yer verilirken, atamada, idareye takdir yetkisinin tanındığı ve üst sınırın iki yıl ile belirlendiği görülmektedir. Görev süresinin ne kadar uzatılacağı konusunda idareye tanınan takdir yetkisini ortadan kaldıracak biçimde ve görev süresinin iki yıl olarak uzatılması gerekliliğini ortaya koyarak, başka deyişle, bu süreyi bizzat saptamak suretiyle verilen idare mahkemesinin iptal kararında, Anayasanın 125/4 ve 2577 sayılı Yasanın 2/2 nci maddesine uyarlık görülmemiştir. İstemin Özeti: Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsünde öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan davacının 15.7.1990 tarihinde sona erecek olan görev süresinin 15.1.1991 tarihine kadar 6 ay süre daha uzatılması yolundaki 13.7.1990 günlü, 04022-71-8937 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, Ankara 7. İdare Mahkemesince verilen ve Danıştay Beşinci Dairesinin bozma kararına uyulmayarak, dava konusu işlemin iptaline dair ilk kararında ısrarına ilişkin bulunan 8.10.1992 günlü, E: 1992/1204, K: 1992/847 sayılı kararın, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi: M.C.
Danıştay Savcısının Düşüncesi: Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsünde öğretim görevlisi olan davacının görev süresinin 15.1.1991 tarihine kadar uzatılması yolundaki işlemin iptaline ilişkin Ankara 7. İdare Mahkemesi kararının Danıştay Beşinci Dairesince bozulması üzerine anılan mahkemece verilen dava konusu işlemin iptali yolundaki ısrar kararının davalı idarece temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca gereği görüşüldü:
Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsünde öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan davacının, 15.7.1990 tarihinde sona erecek olan görev süresinin 15.1.1991 tarihine kadar 6 ay süreyle, uzatılmasına dair 13.7.1990 günlü, 04022-71-8937 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, Ankara 7. İdare Mahkemesinin 14.3.1991 günlü, E: 1990/429, K: 1991/379 sayılı kararıyla, dava konusu işlem iptal edilmiştir. Bu karar, temyizen incelenerek, Danıştay Beşinci Dairesinin 26.5.1992 günlü, E: 1991/1741, K: 1992/1624 sayılı kararıyla bozulmuş ise de; mahkeme, bozma kararına uymayarak ilk kararında ısrar etmiştir.
Bu kez, davalı idare, Ankara 7. İdare Mahkemesinin 8.10.1992 günlü, E: 1992/1204, K: 1992/847 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Danıştay Beşinci Dairesince, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu`nun 2880 sayılı Kanunla değişik 31 inci maddesiyle, öğretim görevlilerinin görev süresinin uzatılıp uzatılmaması, uzatılma gerekli ise bunun süresinin saptanması konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı, idarenin bu takdir yetkisini kamu yararı ve hizmet gereklerini gözeterek kullanması gerektiği, davacının, 15.7.1990 tarihinde sona erecek olan görev süresinin iki yıl yerine, 6 ay uzatılması yolundaki işlemin tesisinde takdir yetkisinin belirtilen ilkelerin gözardı edilerek kullanıldığına dair hukuki bilgi ve belgelerin ortaya konulamamış olduğu, idare mahkemesince idarenin takdir yetkisini ortadan kaldıracak ve bu süreyi bizzat saptama sonucu doğuracak biçimde karar vermesinde, Anayasanın 125/4 üncü maddesi ile 2577 sayılı Yasanın 2/2 nci maddesine uyarlık görülmediği, diğer yandan, davacının, sözleşme süresinin uzatıldığı 6 aylık sürenin bitiminden sonra, idarece sözleşmesinin yenilenmemesi halinde bu yoldaki işleme karşı ayrıca dava açabileceğinin de açık bulunduğu gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden Ankara 7. İdare Mahkemesi kararı bozulmuştur.
Ankara 7. İdare Mahkemesi, davacının vermekle yükümlü olduğu Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi dersinin, bir öğretim yılı boyunca okutulan bir ders olduğu, görev süresinin iki yıl yerine altı ay uzatılmasının, dersin okutulması amacını yok edici, öğretim elemanının değişimi nedeniyle eğitim sistemini aksatıcı sonuçların doğmasına neden olacağı, üniversite mensubu olarak öğretim görevlisinin, kendlsini yetiştirme ve yenilemesinin yükseköğretimin vazgeçilmez amacı olduğu, bu gereğin iki yıllık devrelerle gerçekleştirilmesinin yükseköğretim sisteminin yaygın bir uygulaması haline dönüştüğü, atamanın, ancak üst sınırının yetişme ve sınama ölçütlerinin nesnel olarak kullanılmasına olanak verdiği, görev süresinin altı ay uzatılmasının kamu yararına da uygun düşmediği, idarenin takdir hakkının sözleşme süresi belirlenirken de, sözleşme feshedilirken de var olduğu, süre bitiminde sözleşmenin yenilenmemesi halinde var olan yargısal denetimi, sözleşmenin başlangıç evresine tanımamanın, bireyde saklı olan yargı yolunu yeğleme özürlüğü ile bağdaşmıyacağından bahisle, dava konusu işlemin iptaline dair ilk kararında ısrar etmiştir.
2547 sayılı Yasanın, 2880 sayılı Yasa ile değişik 31 inci maddesinde, öğretim görevlilerinin, en çok iki yıl süreyle atamalarının yapılabileceği hükmüne yer verilirken, atamada, idareye takdir yetkisinin tanındığı ve üst sınırın iki yıl ile belirlendiği görülmektedir. Görev süresinin ne kadar uzatılacağı konusunda idareye tanınan takdir yetkisini ortadan kaldıracak biçimde ve görev süresinin iki yıl olarak uzatılması gerekliliğini ortaya koyarak, başka deyişle, bu süreyi bizzat saptamak suretiyle verilen idare mahkemesinin iptal kararında, Anayasanın 125/4 ve 2577 sayılı Yasanın 2/2 nci maddesine uyarlık görülmediği gibi, dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının görev süresinin 6 ay süre ile uzatılmasında, idarenin takdir yetkisini kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olarak kullandığı sonucuna da varılamamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin Kabulü ile Ankara 7. idare Mahkemesinin 8.10.1992 günlü, E: 1992/1204, K: 1992/847 sayılı ısrar kararının Danıştay Beşinci Dairesinin bozma kararında yer alan gerekçeler doğrultusunda BOZULMASlNA dosyanın anılan idare mahkemesine gönderilmesine 11.6.1993 gününde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY
Ankara 7. İdare Mahkemesince verilen 8.10.1992 günlü, E: 1992/1204, K: 1992/847 sayılı ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, temyiz dilekçesinde öne sürülen hususların kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile Ankara 7. İdare Mahkemesinin temyize konu kararının onanması gerektiği görüşüyle, verilen karara karşıyız.
kazancı
Old 06-11-2009, 11:52   #3
av.araf

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet_Ali
Merhaba,
Danıştay Sekizinci Dairesinin 1994/2879 Esas No’lu
ve 1995/697 Karar No’lu kararı

T.C.

DANIŞTAY

8. DAİRE

E. 1994/2879

K.1995/697

T. 9.3.1995

• TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ ( Araştırma Görevlisi Kadrosuna Atama )

• GÖREV SÜRESİNİN SONA ERMESİ ( Eğitimin Sonunda Sona Ermesi )

2547/m.33,50


ÖZET : Tıpta uzmanlık eğitimi yapmak üzere 2547 sayılı yasa`nın 50. Maddesine göre araştırma görevlisi kadrosuna atanan davacının görev süresi eğitimin sonunda sona erdiğinden idarece görev süresinin uzatılmaması hukuka aykırı değildir. İstemin Özeti: ... Üniversitesi Tıp Fakültesini bitiren ve aynı Fakültede uzmanlık eğitimi yapan, araştırma görevlisi olarak çalışan davacının uzmanlık eğitiminin ve mecburi hizmetinin sonunda görev süresinin uzatılmaması suretiyle görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; davacının 12.5.1992 tarihinde tıpta uzmanlık eğitimini tamamladığı halde yurt dışında görevlendirildiği sürenin iki kat kadar olan mecburi hizmet yükümlülüğünden dolayı görev süresi 7.3.1993 tarihine kadar uzatıldığından 2547 sayılı Yasa`nın 33. maddesi uyarınca araştırma görevlisi kadrosuna atanmış uzman doktor durumunda olduğu, buna göre ancak hizmetine ihtiyaç bulunmaması halinde görev süresi sona erdirilebileceğinden, böyle bir neden olup olmadığı açıkca ortaya konulmadan görev süresinin uzatılmayarak görevine son verilmesi işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden Ankara 9. İdare Mahkemesinin 9.12.1993 gün ve 1493 sayılı kararının; davanın süresi dışında açıldığı, görev süresinin mecburi hizmet ve askerlik nedeniyle uzatıldığı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olmadığı, davacı hizmetine ihtiyaç bulunmadığı öne sürülerek 2577 sayılı Yasa`nın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti: Yanıt verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi G.Ç.`nin Düşüncesi: İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Y.I.`nın Düşüncesi: Dava; ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ana bilim dalında araştırma görevlisi kadrosunda uzman hekim olarak çalışan davacının görev süresinin uzatılmayarak görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare mahkemesince; tıpta uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra yurt dışına burslu eğitim için gönderilen ve dönüşte mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamak üzere araştırma görevliliği kadrosuna atanan davacının, hizmetine ihtiyaç duyulmadığı yolunda hiçbir kanıt ve belge ibraz edilemediği belirtilerek işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davacının yurtiçi ve yurt dışında başarılı çalışmalar yaptığı dilekçeye ekli belgelerden anlaşıldığı gibi, görevinde kusuru ya da başarısızlığı konusunda hiçbir belge ibraz edilmemiş, sadece temyiz aşamasında hizmetine ihtiyaç olmadığı belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, yurt dışından döndükten sonra, görevlendirildiği sürenin iki katı kadar mecburi hizmetle yükümlü olduğu hatırlatılarak 7.03.1993 tarihinde görev süresinin biteceği 30.7.1992 günlü yazı ile davacıya duyurulduğu anlaşılmaktadır.
Ancak davacıya, herhangi bir kadroya atanmadan iki yıldan fazla aylık verilemeyeceğine göre, uzman olarak atanmasının yapıldığının kabulü gerekir.
Davacının görevine son verilmesi için tek neden zorunlu hizmetinin bitmesi gösterilmektedir. Zorunlu hizmet ile, araştırma görevliliğinin sona ermesi arasında hukuksal bir bağlantı kurulamaz. Zorunlu hizmet süresinin bitmesi, ancak ilgilinin hizmet yükümlülüğünü kaldırır. Görevine son verilmesini gerektirmez. Araştırma görevlisi statüsü yasa gereği belirli süre sonunda sona ermektedir.
Ancak her idari işlem gibi, bu süre sonunda görevinin uzatılmayarak sona erdirilmesi de ciddi, inandırıcı ve kabul edilebilir nedenlere dayanmalıdır.
Ortada böyle bir neden olmadan, salt sürenin dolduğu ve zorunlu hizmetin sona erdiği gerekçesiyle işlem tesisinde hukuka uyarlık yoktur.
Açıklanan nedenlerle ve mahkeme kararında belirtilen gerekçelerle temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Uyuşmazlık, tıp doktoru olan davacının uzmanlık eğitimini tamamladıktan ve mecburi hizmet yükümlülüğünün yerine getirildikten sonra görev süresinin uzatılmayarak araştırma görevliliğine son verilmesi işleminden doğmuştur.
Tıpta uzmanlık eğitimi Tababet Uzmanlık Tüzüğü uyarınca yapılmakta ve bu eğitimi yapacaklar öğretim yardımcılığı kadrolarından birine 2547 sayılı Yasa`nın 50. maddesi uyarınca geçici olarak atanmaktadırlar.
Lisans üstü öğretim görenlerden öğretim yardımcısı kadrolarına atanacakların hak ve yükümlülükleri ile tıpta uzmanlık öğrencilerinin giriş sınavları hakkındaki Yönetmeliğin 10. maddesine göre de 2547 sayılı Yasa`nın 50. maddesi uyarınca öğretim yardımcılığı kadrolarına geçici olarak atanıp tıpta uzmanlık eğitimini başarı ile tamamlayan ve uzmanlık belgesi alanların kadro ile ilişikleri kendiliğinden kesilmektedir.
Aynı maddede hizmetine ihtiyaç görülenlerin 2547 sayılı Yasa`nın değişik 33. maddesine göre öğretim yardımcısı olarak yeniden atanmalarının mümkün olduğu kuralı getirilmiştir.
Bu maddelere göre tıpta uzmanlık eğitimi yapmak için araştırma görevliliğine atananların görev süresi eğitimin sonunda sona ermekte olup, hizmetlerine ihtiyaç duyulmaması halinde idarece bu sürenin uzatılmaması tabiidir.
Olayda 2547 sayılı Yasa`nın 33. değil 50. maddesine göre araştırma görevlisi olan davacı tıpta uzmanlık eğitimini tamamlamış ve uzman olmuştur.
Görev süresi mecburi hizmet nedeniyle zorunlu olarak uzatılmış ve bu süreye askerlik süresi de eklenmiştir.
Bu zorunlu uzatmalardan sonra idarenin takdirini görev süresini uzatmama yönünde kullanarak tesis ettiği dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle Ankara 9. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine 9.3.1995 gününde oyçokluğu ile karar verildi. AZLIK OYU
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası`nın 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına katılmıyorum.
kazancı
Old 06-11-2009, 11:54   #4
av.araf

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet_Ali
Merhaba,
Danıştay Sekizinci Dairenin 1994/2851 Esas No’lu ve 1995/365 karar No’lu kararları

T.C.

DANIŞTAY

8. DAİRE

E.1994/2851

K. 1995/365

T. 7.2.1995

• ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ ( Atamasının Yapıldığının Belirlenmesi )

• GÖREV SÜRESİNİN UZATILMAMASI ( Araştırma Görevlisinin Yasadaki Süresinin Bitmesi Gerekçesine Dayanma )

2547/m.33,50


ÖZET : 2547 sayılı yasanın 33. Maddesi uyarınca ataması yapıldığı belirlenen araştırma görevlisinin yasadaki sürenin bitmesi gerekçesine dayanılarak görev süresinin uzatılmaması mevzuata aykırıdır. İstemin Özeti: ... Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalında araştırma görevlisi olarak çalışan davacının görevinin 27.7.1992 günü sona ereceği yolundaki 8.6.1992 gün ve 409 sayılı Dekanlık işlemine yapılan itirazın reddine ilişkin 10.8.1992 gün ve 30-5/5 sayılı rektörlük işleminin iptali istemiyle açılan davada; davacının öğretim yardımcılığı kadrosuna 2547 sayılı Yasanın 33. madesi uyarınca değil, 50/d maddesi uyarınca atandığının, henüz en son atama süresi dolmadan yeniden atamasının yapılıp yapılmayacağının araştırılması sırasında, ilgili bölüm başkanı, yönetim kurulu ve dekan tarafından olumsuz görüş bildirildiğinin dava dosyasından anlaşıldığı, bu durumda oluşturulan işlemde 2547 sayılı Yasa ile bu Yasa uyarınca çıkarılan Lisansüstü Öğretim Görenlerden Öğretim Yardımcılığı Kadrolarına Atanacakların Hak ve Yükümlülüklerine ilişkin Yönetmeliğe aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddeden Ankara 2. İdare Mahkemesinin 24.9.1993 gün ve E: 1992/1382, K: 1993/1112 sayılı kararının; araştırma görevlisi olarak atanması, görev süresinin uzatılması ve görevine son verilmesi işlemlerinin tümünün 2547 sayılı Yasanın 33. maddesine göre yapıldığı, doktora eğitimi bittikten sonra da, görev süresinin iki kez uzatıldığı, yerel mahkemece yanlış yasa maddesine dayanılarak karar verildiği, bölüm başkanının hakkındaki görüşlerinin hiçbir somut olaya dayanmadığı, bilimsel yeterliliğini doçentlik ünvanını alarak kanıtladığı öne sürülerek 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti: Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Y.K.`nın Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ve mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Y.I.`nın Düşüncesi: Dava; ... Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde araştırma görevlisi olarak çalışan davacının, görev süresi uzatılmayarak ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemin iptali isteğiyle açılmıştır.
İdare mahkemesince; olayda 2547 sayılı Yasanın 33 ve 50/d maddesine aykırılık bulunmadığı ve görev süresinin uzatılmaması için yeterli nedenlerin mevcut olduğu sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir. 2547 sayılı Yasanın 33. maddesinde, araştırma görevlilerinin yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve diğer işleri yapan öğretim yardımcısı olduğu, en çok üç yıl süre ile atanacakları, süre sonunda görevlerinin kendiliğinden sona ereceği, bunların daha sonra aynı usulle yeniden atanabilecekleri belirtilmiştir.
Aynı yasanın 50/d maddesinde ise, lisansüstü öğretim yapan öğrencilerin, burslardan yararlanabileceği gibi her defasında bir yıl için olmak üzere öğretim yardımcılığı kadrolarından birine de atanabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Her iki maddeye göre araştırma görevliliğine yapılan atamanın amacı, süresi, atanma yöntemi ve sonuçlari çok farklıdır.
33. maddeye göre yapılan atamalar hizmetin yürütülmesi amacını taşıdığı halde, 50/d maddesine göre yapılan atama ile, burs verilemeyen doktora öğrencilerinin mali yönden desteklenmesi amaçlanmıştır.
Davacının atanması, 33. maddeye göre yapılmış ise, kamu hizmetinin sürekliliği nedeniyle görev süresinin uzatılmaması, ciddi, inandırıcı ve hizmetle ilgili nedenlere dayanmalıdır. 50. maddeye göre yapılan atamalarda ise doktoranın bitimi ile amaç gerçekleşmiş olmaktadır.
Bu bakımdan davacının atama usulü büyük önem taşımaktadır. Tarafların bu konudaki iddiaları tamamıyla çelişkilidir. İdare atamanın davacıyı doktora öğreniminde desteklemek için yapıldığı, atama ve uzatmalarda 33. maddenin onaya yazılıp 50. maddeden söz edilmemesinin esası etkilemediği, üç yıllık süre ile atanmasının ise, kadroların o zaman uygun olması nedeniyle davacı lehine olduğu öne sürülmüştür.
Davacı ise, ilan üzerine, sınavları kazanıp normal usulle 33. maddeye göre atandığını ve her defasında aynı yöntemle uzatıldığını ısrarla belirtmektedir.
Mahkemece ilk atama belgeleri ve özlük dosyası incelenip bu konunun açıklığa kavuşturulması, atamanın hangi maddeye göre tahsis edilen kadroya yapıldığının tesbiti gerekirken, idarenin savunmasına dayanılarak eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur.
Gerçekten atama 33. maddeye göre yapılmış ise, ileri sürülen ve hiçbir somut kanıt ve belgeye dayanmayan nedenler işlem tesisi için yeterli değildir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Uyuşmazlık, araştırma görevlisi olan davacının görevine son verilmesine ilişkin işlemden doğmuştur.
2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının 33. maddesinde, araştırma görevlilerinin ilgili anabilim veya anasanat dalı başkanlarının önerisi, bölüm başkanı, dekan, enstitü, yüksekokul veya konservatuvar müdürünün olumlu görüşü üzerine rektörün onayı ile araştırma görevlisi kadrolarına en çok üç yıl süre ile atanacakları, atanma süresi sonunda görevlerinin kendiliğinden sona ereceği belirtilmiş, 50. maddesinin ( d ) bendinde de, lisansüstü öğretim yapan öğrencilerin, kendilerine tahsis edilebilecek burslardan yararlanabilecekleri gibi, her defasında bir yıl için olmak üzere öğretim yardımcılığı kadrolarından birine atanabilecekleri kuralına yer verilmiştir.
Yasanın iki maddesinde, araştırma görevliliği kadrosuna atanma süreleri farklı belirlenmiştir.
Öte yandan, Yasanın 80. maddesinin ( d ) bendine göre yapılan atamalarla, lisansüstü eğitim yapan öğrencilerin, bu eğitimleri süresince maddi olarak desteklenmeleri amaçlanmakta, ancak, 33. maddede, bu yoruma olanak veren bir kural yer almamaktadır.
Dosya içeriğinden, davacının 24.6.1985 günü davalı idarede araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladığı, 30.1.1989 günü bilim doktora ünvanı aldığı, doçentlik sınavına hazırlandığı sırada dava konusu işlemle araştırma görevliliğinin 27.7.1992 günü sona erdiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere, davacı doktora öğrenimi süresince ve doktora derecesini aldıktan sonra da araştırma görevlisi kadrosunda görev yapmıştır.
Nitekim davacı tarafından, 1985 yılında, Yasanın 33. maddesine göre 3 yıl süre ile atandığı, üç yılın bitiminden sonra birer yıl süre ile sözleşmelerinin yenilendiği, doktora eğitimini tamamladıktan sonra da, iki kez görev süresinin uzatıldığı öne sürülmektedir,
Esasen davacının atama onaylarında 2547 sayılı Yasanın 33. maddesi uyarınca atandığının belirtildiği, davalı idarece de kabul edilmekte, ancak bu atamaların dayanağının Yasanın 50/d maddesi olduğu savunulmaktadır.
Bu durumda, davacının araştırma görevlisi kadrosuna 2547 sayılı Yasanın 33. maddesi uyarınca atanması, doktora eğitimini tamamladıktan sonra görevine son verilmemesi ve görev süresinin her defasında, yine aynı madde uyarınca uzatılmış olması karşısında, idare mahkemesince davacının doktora eğitimine devam etmesi nedeniyle atamasının yenilendiği ve atamanın 2547 sayılı Yasanın 50/d maddesi uyarınca yapıldığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinde mevzuata ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle Ankara 2. İdare Mahkemesi kararının BOZULMASINA ve dosyanın anılanmahkemeye gönderilmesine 7.2.1995 gününde oyçokluğu ile karar verildi. AZLIK OYU
Araştırma görevliliği kadrolarına, lisansüstü eğitim yapan kişilerin bu eğitimleri süresince atanmaları gerekmektedir. Lisansüstü eğitimini tamamlayan öğrencilerin bu kadrolardaki görev sürelerinin uzatılması zorunluluğu yoktur. Eğitimini tamamlayanlara bu kadroların tekrar verilmesi ile daha sonra gelen ve aynı eğitimi yapmak isteyen öğrencilerin bu kadrolardan yararlanma olanakları ortadan kaldırılmaktadır. Oysa yasa ile bir kişinin uzun yıllar öğretim yardımcılığı kadrolarında kalması değil, çok sayıda öğrencinin, bu olanaktan yararlanarak yükseklisans eğitimini sürdürmesi amaçlanmaktadır.
Bu nedenle, doktora eğitimini tamamlamış olan davacının, araştırma görevliliğine son verilmesi yasa gereği olduğundan davanın reddine ilişkin mahkeme kararının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
kazancı
Old 06-11-2009, 17:13   #5
Av.Erkan Karakaya

 
Varsayılan

Elinde Danıştay 9. Daire 04.02.2009 tarih ve 2008/2918 E -2009/577 K sayılı kararı olan arkadaşlar buraya ekleyebilirmisiniz.Acil ve çok makbule geçecek
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Danıştay Kararı Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 1 04-06-2009 15:18
Danıştay Kararı avde Meslektaşların Soruları 8 10-04-2009 16:55
Son danıştay kararları av.sally Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 3 11-03-2009 10:54
danıştay kararı cemile_ist Meslektaşların Soruları 0 17-07-2007 09:51
Danıştay Kararları Armağan Konyalı Hukuk Haberleri 0 05-04-2005 18:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04653001 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.