Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hile Nedeniyle Tapu İptali Davası

Yanıt
Old 24-03-2003, 15:26   #1
muratozsa

 
Neşeli Hile Nedeniyle Tapu İptali Davası

Selamlar,
Bir müvekkilim, bundan yaklaşık 5 ay önce, kamulaştırma yapılan arsalarının bedelini alabilmesi için damadına vekaletname vermiştir. Ancak vermiş olduğu vekaletnamede bu paraları tahsil yetkisinden başka "Türkiye hudutları dahilindeki tüm gayrimenkullerimi satmaya yetkilidir" ibaresi de bulunmaktadır. Müvekkil bunu okumadan ama vekaletnamenin sonuna "okudum" yazarak imzalamıştır. Bunun sonucunda da damadı müvekkilin bütün gayrimenkullerini önce ailedeki diğer akrabalara, daha sonra da eşine (yani müvekkilin kızına) satış yapmıştır.
Sizce böyle bir işlemin iptali mümkün müdür? Ortada müvekkile satış nedeniyle ödenmiş bir para yoktur. Ayrıca sizlerin de bildiği gibi tapuda böyle bir satış yapmanız gerektiğinde tapu daireleri vekaletnamede ada, parsel numarası gibi bilgilerin açıkca yazılmış olmasını istemektedir. Bu durumda anladığım kadarıyla tapu dairesinde de birileri ayarlanmış. Sizce tapu dairesinin bu işlemden sorumluluğu olabilir mi?
Herkese iyi çalışmalar...
Av.Murat ÖZSARI
Old 27-03-2003, 15:05   #2
muratozsa

 
Varsayılan

Yeniden selamlar,
Ya seçtiğim konular pek ilgi çekmiyor (ki iki konuyu toplam 350 kişi okumuş, ilgi çekmeme ihtimali az) , ya çok kazık soruyorum ya da kimse cevaplamaya tenezzül etmiyor. Acaba hangisi?

Saygılarımla...
Av. Murat ÖZSARI
Old 27-03-2003, 15:29   #3
Admin

 
Varsayılan

Site üyelerimizin yanıtla tuşuna basmamak konusunda inatları malum..

Ama gelin biraz da iğneyi kendimize batıralım: İnternetteki tüm forumlar karşılıklı yardımlaşma esasına dayanır, vermeden sürekli almaya çalışan üye sayısı arttıkça yanıtsız kalan mesajların sayısı da artar.

Şimdi bu ilkenin ışığınında siz de şöyle bir iç hesaplaşma yapabilirsiniz: Bu forumda siz kaç tane soru sordunuz ve kaç tane başka meslektaşın sorduğu soruya yanıt verdiniz?

Eğer başkalarının sorduğu sorulara verdiğiniz yanıtlar, kendi soru sayınızdan fazlaysa her forumun sahip olmak isteyeceği ideal bir üyesiniz, tebrikler!

Ama eğer soru sayınız yanıt sayınızdan fazlaysa, burada sorduğunuz "niye yanıt alamıyorum" sorusunun cevabı da kendi kendine ortaya çıkmış oluyor sanırım..
Old 27-03-2003, 16:05   #4
muratozsa

 
Varsayılan

Valla ne diyeyim? Sanırım sözü Nasrettin Hoca'ya bırakmak en iyisi:
" Siz de haklısınız!"
Saygılarımla...
Av.Murat ÖZSARI
Old 28-03-2003, 21:31   #5
Av.Özcan

 
Varsayılan

merhaba..

Vekaletnamelerle tapuda işlem yapılmak isteniyorsa, söz konusu vekaletnamede işleme konu edilecek gayrimenkulun bütün özellikleri birer birer yazılmalıdır. Çünkü ihtilafa meydan vermemek gerekir. Tapu işlemleri önemli konulardır. Tapu siciline güven ilkesi gereği 3.şahısların hak iktisapları korunmakta bu da uygulamada büyük problemlere sebep olmaktadır.
Bu nedenle tapu dairelerinde çalışan memurların da bu hususu titizlikle aramaları gerekmektedir.
Anlattığınız şekilde bir hak iktisabı silsilesi, sözkonusu g.menkulun özellikleri belirtilmeden yapılmışsa en kötü ihtimalde MK daki Tapu Sicilinin yanlış tutulmasında Devletin sorumluluğuna gidilerek tazminat istenebilir.
Ancak bu şekilde bir vekaletname ile göz göre göre sicilde işlem yapılmışsa ve bu hakkı iktisap edenler de hep aileden kişiler ise buradaki iyiniyet durumunun sorgulanması gerekir.İyiniyet durumu olmadığından ve de hükmü kalmayan vekaletname ile bu işlemler yapıldığından kanımca tapu siciline güven ilkesinden yararlanamayıp açacağınız "tapu -iptal tescil davası" ile durumu lehinize çevirebilirsiniz. Ancak İhtiyati tedbirle sözkonusu g.menkulun başka şahıslara geçmesini engellemeniz gerekir. Zira bu noktadan sonraki iyiniyet kötü niyet ayrımı gittikçe zorlaşabilir...

İyi çalışmalar...
Old 01-04-2003, 13:03   #6
Zeki SERİNKAN

 
Varsayılan

merhaba,
bir noter olarak ben, taşınmaz satışı ile ilgili bir vekaletname tanzim ettiğim zaman, ilgilinin elinde varsa, taşınmazın tapu kaydını eksiksiz bir şekilde vekaletname metnine yazıyorum. Ancak , ilgili tapu kaydını ibraz edemiyorsa, - tapu kaydı vekaletnameye işlenmesi zorunlu hususlardan değil- TC hudutları dahilinde, x şehri hudutları dahilinde gibi bir ibareyle taşınmazı tanımlıyorum. Bu da yeterli olduğu için tapu dairelerinde bu kaydı taşıyan vekaletnameyle işlem yapılıyor ve bu tür vekaletnameden dolayı kimsenin sorumluluğuna gidilmiyor. Sonuçta işlem tamamlandıktan sonra işlemin içeriği ilgiliye tamamen anlatılıyor, hatta okumak isterse mutlaka okutuluyor ve imzası ile birlikte "okudum " şeklinde tasdiki alınıyor. Temyiz kudretine sahip bir kişinin bu işleri niçin yaptığını bildiği kabul edilir. Sizin olayda da , vekaletnamenin taşınmaz satışını ilgilendiren kısmının sadece "taşınmazlarımı satmaya yetkilidir" şeklinde bir cümleden ibaret olmasını ben pek mümkün göremiyorum. Taşınmaz satışıyla ilgili yetkiler aşağı yukarı bir sayfayı bulan bir yazı miktarıdır. Bu kadar yazının okunmamış olduğunu ve sonuçta "okudum" şeklinde bir tasdik ibaresinin el yazısıyla yazılarak işlemin tamamlanmasını, ben vekalet veren kişi açısından önemli bir eksiklik olarak görüyorum. Ben konuya vekaletnamenin düzenlenmesi açısından yaklaştım. Satışın yakın akrabalara yapılmış olmasının tek başına işlemi iptal ettirmeye yeterli olmayacağını, başkaca delillerle konunun desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Selam ve sevgilerimle
Zeki Serinkan
Old 06-04-2003, 23:06   #7
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Özsarı;
Daha evvel özetini aklımda kaldığı şekliyle ilettiğim konunuza uygun Yargıtay kararının özet bilgisi ve alındığı dergiye ait bilgiyi aktarıyorum. Anladığım kadarıyla Yargıtay kararları dergisinde yeralmış bu karar, tam metnini 2002 yılına ait 3.sayıda bulabilirsiniz sanıyorum.

VEKIL, YETKISINI KASTEN VEKIL EDENIN ZARARINA, KENDISINE YA DA ÇIKAR ILISKISINE GIRDIGI KISI YARARINA KULLANDIGI TAKDIRDE, VEKALET ISLEMI VEKALET VERENI BAGLAMAZ
ÖZET: Vekil, vekil edenin yararına ve onun iradesine uygun olarak hareket etme, onun zararlandırıcı davranışlardan kaçınnma yükümlülüğü altındadır. Vekaletin nasıl yerine getirileceği yönünde sözleşmede aksine hüküm bulunmasa veya işlem de temsil yetkisinin sınırları içinde kalınsa bile vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Malik tarafndan bir taşınmazn satışında, vekilin dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şekilde yetkili kılınması, onun dürüstlük kuralını sadakat ve özen borcunu göz ardı ederek bakasına satış yapma hakkını vermez <../yargi_kararlari/2002_sayi03_17.htm>
Old 06-04-2003, 23:10   #8
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Şanslı gününüzde olmalısınız.
Tam metinli bir başka örnek karar aşağıda

HD.01.1974/003961

Taraflar arasındaki davada:


Davacılar, iki parça taşınmazın satışı için davalı İ.K.'ye verilen 1956 tarihli vekaletnameye istinaden 13 yıl sonra vekaleti kötüye kullanıp karısı davalı R.'ye 9 parça taşınmazların kötü niyetli satış yaptığını, bu satışlar dolayısiyle R.'ye intikal eden payların tapularının iptalini istemişlerdir.

Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.

Mahkemece, vekilin vekaleti kötüye kullanması tazminat isteğine esas olur gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararı davacılar vekili süresinde temyiz etmekle bittetkik gereği düşünüldü:

Davacılar, davalılardan İ.'ye paydaş oldukları taşınmazlardaki paylarını satmak üzere vekalet vermişlerdir. Vekil olan İ., değer tutarları 12 bin lira olan dava konusu taşınmazları karısı bulunan öteki davalıya 270 lira bedel göstermek suretiyle devir ve temlik etmiştir.

Karı - koca olan davalıların bu olayda birlikte hareket ettikleri iş ve elbirliği yapmak davacıları bilerek ve isteyerek zarara soktukları tartışmayı zorunlu kılmayacak derecede açıktır.

Davalılar, aralarındaki yakınlıktan ve birlikte hareket etmelerinden ötürü davacıların uğradıkları zararı ortaklaşa ve zincirleme olarak ödemek durumundadırlar.

Zararın ödenmesi, önce şeyin geri verilmesi, bu olanak yoksa şeyin bedelinin hüküm altına alınması suretiyle olur. Olayda taşınmazların aynen geri verilmesi imkanı bulunduğuna göre, davacıların bedel istemekte serbest oldukları gerekçesiyle davanın reddedilmesi doğru değildir.

Kaldı ki; olayın bir başka açıdan incelenmesi takdirinde aynı sonuca varılması da mümkündür. Şöyle ki:

Davacılar, davalı İ.'ye taşınmazlarını?yalnız satmak üzere vekalet vermişlerdir.

Davalı İ. ise, 12 bin lira değerindeki taşınmazları karısı öteki davalıya satış yapmış gibi devretmek suretiyle gerçekten bağışlama niteliği üstün olan bir işlem yapmıştır. Davalı İ.'nin gerçek amacı bağışlama olduğuna, bağış yetkisi bulunmadığına göre temlik işleminin geçerli sayılması olanağı yoktur.

Sonuç : Bu düşüncelerle davanın kabulü gerekli, reddedilmesi yolsuz olduğundan hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin harcın iadesine 28/05/1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kaynak=YKD. Ocak-1975 s: 41
Old 07-04-2003, 17:12   #9
muratozsa

 
Varsayılan

İlginize çok teşekkürler. Özellikle yazmış olduğunuz Yargıtay kararı benim müvekilimin durumuna tamolarak uyuyor.
Herkese iyi çalışmalar...
Av.Murat ÖZSARI
Old 27-06-2006, 16:20   #10
avsaduman_koc

 
Varsayılan meslektaşım Murat

Halinize çok üzüldüm,bu yüzden cevap yazayım dedim,söz konusu işlemde hile mevcuttur.Ancak vekaletnamede gayrimenkullerin pafta vs.yazması vekaletnamenin içeriğinde önem taşımaz,kanaatimce 1 yıllık sürede henüz dolmadığından hile sebebi ile tapu iptal ve tescile gidilebilir hatta elimde mevcut bu şekilde bir dava var,benim müvekkilimde 17 yıl önce vekaletname ile diğer müvekkile satış yapmış bu satıştan dolayı hileye dayalı tapu iptal tescil davası açılmış yaptığımız zaman aşımı itirazımız bile reddedilmiştir ki sizin davalının satışı önce kendi ailesi içinde yaptığını sonra eşinin üzerine satış yaptığını söylediniz,bu durumd ahileninde ispatı kolay olacaktır bir an önce dava açmanızı öneririm.
Old 27-06-2006, 18:11   #11
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1. Vekile genel nitelikli vekaletname ile "satışa yetkili " olduğuna dair özel yetki de verilmekle bu vekaletname ile yapılan satışta şekil yönünden yasaya aykırılık söz konusu değildir. (1.HD. 06.04.1977 T. 8040/8392) .Bu yönden vekaletnamede ada parsel numaralarının yazılmamasından gidilerek bir sonuca varılamaz diye düşünüyorum.

2. 1.HD. sinin geçerliliğini koruyan kararlarına göre , "Davacı temliki sağlayan vekaletnamenin kendisine okunmadığını veya değişik şekilde okunduğunu ileri sürerek sahteliğini iddia etmedikçe hata ve hileye düşürüldüğünden sözederek tanık dinletemez. Nitekim, anılan ilke, Hukuk Genel Kurulu`nun 5.7.1960 gün ve 1/61-47 sayılı kararında açıklanmış bulunmaktadır. " ( 1.HD. 22.10.1987 T. 6593/9335) Bu yönden diğe hata hile nedenleri geçerli bir yol olmayıp, yukarıda belirtildiği gibi sahtecilik nedenine dayanılması halinde iddia tanıkla ispat edilebilir.

3. Bence burada önemli olan vekilin Bk.nun 390/2 md.sindeki vekalet görevini iyiniyetle ifa zorunluğuna uymamasıdır. Vekil vekalet görevini özenle ve müvekkili lehine yerine getirmesi ve kötüniyetli davranmaması gerekir. Özellikle taşınmazlar gerçek sürüm değerinin altında satılmış , hiçpara alınmamış, vekalet verene hesap verilmemiş ise, alıcılar da bu durumu bilerek, vekil ile birlikte işbirliği yapmış iseler, bu satış vekalet vereni bağlamayacağından tapu iptal ve tesçil davası açılabilir. Vekaletin alınışında sahtecilik veya hile gibi iddialarla açılan davaların aynı zamanda vekalet görevinin kötüye kullanıldığı
iddasını da içerdiği 1.HD. tarafından kabul edilmektedir.

Saygılarımla.
Old 27-06-2006, 21:14   #12
ibreti

 
Varsayılan

Eraslan Özkaya'nın "VEKALET SÖZLEŞMESİ VE KÖTÜYE KULLANILMASI" adlı kitabının son kısımlarında hem doyurucu açıklamalar; hem de çok sayıda içtihat mevcut:

İşin özü;

- Vekaletname yönünden:
Vekaletnamede taşınmazın tüm bilgilerinin yer alması gerekmiyor. "TC hudutları dahilindeki tüm taşınmazları dilediği bedel ve şartlarda satabilir.." ibaresi tapu işlemleri için yeterli.

- Vekil ve alıcının sorumluluğu yönünden:

Vekile yukarıdaki şekilde yetki vermesi, o'nun işi özenle yerine getirme borcunu ortadan kaldırmaz ve keyfi hareket etme yetkisi sağlamaz. Vekilin kötü niyetle hareket ettiğini bilen ve -özen göstermesi halinde bilecek durumda olan - alıcı "iyiniyet" iddiasında bulunamaz. Bu halde müvekkil, hem vekiline hem de alıcıya karşı verdiği vekalet ve yetkilerle bağlı değildir.

Önerim:

Vekit kaybetmeksizin tedbirli olarak tapu iptali ve tescil davasını (terditli olarak tazminat davasını) hem vekile, hem de alıcılara karşı tedbir talepli olarak aç. Teminat vb sıkıntılar ile tedbiri sağlayamaz isen bile HUMK. hükümlerine göre "davalıdır" şerhini işlettir.
Dava aşamasında da alıcıların mali ve sosyal durumları, gelir düzeyi (son 5-6 yıldır beyan ettikleri gelirleri vb), taşınmazın mülkiyetinin değiştiği zaman diliminde taşınmazda fiilen kimin tasarrufta bulunduğu vb. hususları, tapuda yapılan emsal satışları (ya da taşınmazla aynı bölgede ihaleye çıkartılmış gayrimenkullerin fiyatlandırılmalarını, kıymet takdir tutanakları vb) hususları araştırıp, mümkün mertebe geniş bir delil yelpazesine dayan..
Saygılarımla...

Old 24-08-2006, 14:37   #13
Av.K.P

 
Varsayılan

Sayın Murat Özsarı bir karar da ben buldum. Umarım işinize yarar.

HD 02 Esas : 2002/016363 Karar: 2002/003384 Tarih: 12.03.2002

* TAPU İPTALİ VE TESCİL
* VEKALET SÖZLEŞMESİ
* VEKİLİN GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANMASI

Vekil yetkisini kasten vekil edenin zararına, kendisine yada çıkar ilişkisine girdiği kişi yararına kullandığı takdirde, vekalet işlemi vekalet edeni bağlamaz. Vekalet veren her zaman sözleşmenin feshini ve tapunun iptalini isteyebilir. Bu husus dürüstlük kuralı sonucu olup, kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Tapunun iptali ve tescili ile ilgili davanın reddi hatalıdır.

(818 s. BK. m. 390) (4721 s. MK. m. 2, 3)

(YHGK 16.11.1997 tarih 582/1371, 18.9.1991 gün 308/418, 13.5.1992 gün 241/322 ve 5.5.1993 gün 79/195 sayılı kararları)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün [*] temyiz eden C vekili Av. Y A ve Av. İ O geldiler. Karşı taraf vekili Av. H M geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

l -Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Vekalet Sözleşmesi büyük ölçüde vekil ile vekil edenin karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu da bu güven unsurundan kaynaklanır. Borçlar Yasasının 390/2. maddesinde belirtildiği gibi "vekil müvekkiline karşı vekaleti iyi bir surette ifa ile mükelleftir. Vekil, vekil edenin yararına ve onun iradesine uygun olarak hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekaletin nasıl yerine getirileceği yönünde sözleşmede açık bir hüküm bulunmasa veya işlem dış temsil yetkisinin sınırları içersinde kalsa bile vekilin bu yükümlülüğü daime mevcuttur. Malik tarafından bir taşınmazın satışında, vekilin dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, onun dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu, gözardı ederek başkasına satış yapma hakkını bahşetmez. Kendi çıkarını gözeterek hareket eden vekil Borçlar Kanununun 390/1. maddesine göre sorumlu olur.

Vekil ile sözleşme yapan kişinin durumuna gelince; bu kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olarak yoksa vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir. Bu sözleşme vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa bile bu husus vekil ile vekil eden arasında bir iç sorun olarak kalır. Vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etki yapmaz. Sözleşmenin iptali de istenilemez.

Dava konusu taşınmaz Ankara´nın Çayyolu mevkiinde bulunmaktadır. 29.12.1995 tarihinde 1/2 payı davacıya diğer 1/2 payı da davalılardan eşi B´e ait olmak üzere satın alınmıştır. Bu taşınmazın tamamı C (davacı) tarafından verilmiş olan 10.10.1996 tarihli vekalete dayalı olarak B (eşi) tarafından kendi payı ile birlikte 5.11.1997´de 4.730.000.000 lira karşılığında (B´in babası) Z´a satılmıştır. Taşınmazın devir tarihindeki değeri 55.000.000.000 lira dava tarihindeki değerinin ise 130.000.000.000 lira olduğu yapılan keşif sonucu alınan raporla sabittir.

Taşınmazın 4.730.000.000 liranın üzerinde satıldığı ileri sürülmediği gibi vekilin aldığı paranın vekil edenin yapına düşen 2.365.000.000 liranın davacıya verildiği konusunda da bir delil getirilmemiştir. Vekil taşınmazın tapuda gösterilen değerden fazlaya satıldığını da ileri sürmediği gibi, alınan paradan davacıya isabet eden yarı bedelin kocaya (davacıya) ödendiği de dile getirilmemiştir.

Vekil (B) 55.000.000.000 liralık taşınmazı 4.730.000.000 liraya babası Z´ye devretmiştir. Tarafların durumu dikkate alındığında aralarında çıkar ilişkisinin olduğu tartışmasızdır. Baba ve kız elbirliği-işbirliği içersindedir. Vekil yetkisini kasten vekil edenin zararına, kendisine ya da çıkar ilişkisine girdiği kişi yararına kullandığı takdirde vekalet işlemi vekalet vereni bağlamaz. Vekalet veren her zaman sözleşmenin feshini ve buna göre oluşan tapunun iptalini isteyebilir. Bu husus Medeni Kanunun 2. maddesindeki dürüstlük kuralının sonucu olup kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakini tarafından da kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. (HGK 16.11.1997 tarih 582/1371, 18.9.1991 gün 308/418, 13.5.1992 gün 241/322 ve 5.5.1993 gün 79/195 sayılı kararları)

Gerçekleşen bu durum karşısında davacı kocaya ait 1/2 payın satışı ile ilgili tapunun iptali ve tesciline yönelik davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının ise REDDİNE, duruşma için takdir olunan 250.000.000 davalıdan alınıp davacıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oyçokluğuyla karar verildi. 12.03.2002 (Salı)
Old 24-08-2006, 14:51   #14
Av.K.P

 
Varsayılan

T.C
Y A R G I T A Y
1.HUKUK DAİRESİ
Sayı:
Esas 2003 Karar
10552 11503
YARGITAY İLAMI[/color][/size][/font]
Mahkemesi :K As.H.H.
Tarihi :8.5.2003
Nosu :42-218
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,45 parsel sayılı taşınmazda paydaş iken davalılardan kardeşi Fatih'in taşınmazdaki kahvehanenin ruhsat işleri için vekaletname istediğini,ancak vekaletnamenin diğer davalı baldızı adına düzenlendiğini ve taşınmazdaki payını aynı vekaletname ile satış yoluyla temlik aldığını,vekaletnamenin kötüye kullanımı ve hile ile temlikin sağlandığını ileri sürüp tapu iptal ile payının adına tescilini istemiştir.
Davalı Fatih,usulüne uygun vekaletname ile satış yapıldığını,zamanaşımı nedeniyle de davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,davacının iddialarının sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar,davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla,Tetkik Hakimi raporu okundu.Düşüncesi alındı.Dosya incelendi.Gereği görüşülüp,düşünüldü:
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.


[font=Times New Roman][size=3][color=#000000]Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Nevarki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Somut olayda çekişme konusu 45 parsel sayılı taşınmazdaki davacı payının 22.2.1993 tarihli vekalet ile toplam 5.000.000 Tl. bedelle temlik edildiği anlaşılmaktadır.Yerinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi taşınmaz değerinin 3.000.000.000 TL.ile 5.000.000.000 TL. olduğu belirlenmiştir.Davalı bu bedeli ödediğini belirtmediği gibi satış bedelinin vekil tarafından davacıya ödendiğine dair bir belge de ibraz edilmiş değildir.
Saptanan bu olgular,toplanan tüm delillerle birlikte yukarıda açıklanan ilkeler de gözetilerek değerlendirildiğinde çekişmeli taşınmazdaki davacı payının,davacının zararlandırılması amacıyla vekalet görevi kötüye kullanılarak temlik edildiği sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca,davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek reddedilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,27.10.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye
Old 02-11-2010, 03:10   #15
kapgan

 
Varsayılan

Müvekkil 18 yıl önce kardeşiyle ortak bir arsa satın alıyor.Daha önceden de kardeşinde vekalet olduğundan,(ama o arsa için verilen bir vekalet değil,başka bir yer başka işler için verilen başka bir vekalet)kardeşinin ben hallederim demesi üzerine o dönem hiç arkasını sormadan kardeşine parayı veriyor ve kardeşi de tamam ben ikimizi hissedar gösterdim deyip aslında arsayı sadece kendi üzerine alıyor.Birlikte çalışıyorlar ve o arsa üzerine 2 ev yapıyorlar.yaklaşık 15 yıl herkes kendi yerinde altı üstlü oturuyorlar.Son 3 yıldır araları bozuluyor.kardeşi müvekkıle karşı 13 örnek takip başlatıyor.müvekkil olayı anlayamadığından itiraz etmiyor ve kesinleşiyor,en son kendiğilinden lanet olsun deyip taşınmazı boşaltıyor.

Elinde yazılı belge yok arsanın ortak alındığına dair.

İcra takibi var kesinleşmiş..

Sizce yapılacak birşey var mı?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Alacak Sebebiyle Tapu İptali A.Turan Meslektaşların Soruları 7 30-11-2008 16:39
tapu tashihi ve tapu memurunun verdiği zarardan dolayı tazminat davası av.emre Meslektaşların Soruları 1 13-12-2006 15:57
Tapu İptali AYÇA Meslektaşların Soruları 1 24-03-2006 14:41
Gayrimenkul Tapu İptali Mezgit Hukuk Soruları Arşivi 0 29-12-2005 21:19
Tapu İptali Cevahir Hukuk Soruları Arşivi 5 29-08-2003 08:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06576300 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.