Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Valiliğe manevi tazminat davası açılır mı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-03-2012, 15:40   #1
Hukuka Saygı

 
Varsayılan Valiliğe manevi tazminat davası açılır mı

Müvekkilimin ilkokul 2. sınıfa giden kızı, teneffüste okul bahçesine çıkmak için merdivenlerden inerken, bir tane yaramaz 3. sınıf talebesinin itmesi neticesi yuvarlanmış ve birçok yerden yaralanmış, bacağı da kırılmış. İdarenin kusuru nedeniyle valiliğe manevi tazminat davası açılabilir mi, HMK m.3 ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararına göre dava idare mahkemesinde mi açılır. Eğer İdare Mahkemesinde açılacaksa, yaramaz çocuğun ailesine karşı da ayrıyeten hukuk mahkemesinden mi manevi tazminat istenilecek, yardımcı olan meslektaşlara teşekkür ederim.
Old 18-03-2012, 00:46   #2
Av.Şerife Temiz

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;
B.K. velayet hükümleri gereğince rüştünü elde edene kadar küçüklerin fiilerinin tüm sonuçlarından aileleri sorumlu, okul yönetimi ve ailesine karşı hukuk mahkemesinde maddi-manevi tazminat davası açarsanız lehine karar alabilirsiniz. Bilirkişi marifetiyle kusur tespiti yapılacak ve idarenin gözetim sorumluluğu gereği kısmen de olsa kusur atfı yapılacaktır. İdare Mahkemesine oranla B.K. 41 gereği daha rahat sonuç elde edersiniz kanaatindeyim.
Old 18-03-2012, 19:11   #3
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Borçlar hukukunda ev başkanının sorumluluğu kurumu uyarınca çocuğun ebeveynine karşı haksız fiil hükümlerine göre dava açmanızın daha doğru olacağını düşünüyorum. Okul yönetiminin anlattığınız olayda kusurunu göremedim.
Old 19-03-2012, 11:14   #4
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

Çocuğun ailesinin sorumlu tutulabilmesi için çocuğun denetim ve gözetim yükümlülüğünün okul sınırları içerisinde de aileye ait olduğunun kabul edilmesi anlamına gelir ki; bu da tüm velilerin çocuk ile birlikte okulda daimi bulunması gerektiği gibi bir sonuca götürür.Velilerin de ne böyle bir hakkı nede sorumluluğu olamaz. Okul sınırları içinde ve ders saatleri içerisinde meydana gelen bir olaydan dolayı çocuğunu gözetim ve denetleme imkanı bulunmayan velinin sorumlu tutulması kanımca hatalı olur. Zira okul sınırları içerisinde bu görev ve hukuki sorumluluk öncelikle okul idaresine ait olmalıdır.
Old 19-03-2012, 11:20   #5
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan GÜLSÜM ÖNAL
Çocuğun ailesinin sorumlu tutulabilmesi için çocuğun denetim ve gözetim yükümlülüğünün okul sınırları içerisinde de aileye ait olduğunun kabul edilmesi anlamına gelir ki; bu da tüm velilerin çocuk ile birlikte okulda daimi bulunması gerektiği gibi bir sonuca götürür.Velilerin de ne böyle bir hakkı nede sorumluluğu olamaz. Okul sınırları içinde ve ders saatleri içerisinde meydana gelen bir olaydan dolayı çocuğunu gözetim ve denetleme imkanı bulunmayan velinin sorumlu tutulması kanımca hatalı olur. Zira okul sınırları içerisinde bu görev ve hukuki sorumluluk öncelikle okul idaresine ait olmalıdır.

Ev başkanının sorumluluğu kusursuz sorumluluk esaslarına dayanır. Bu nedenle ev başkanı "ben okulda nasıl gözetim yapayım? " diyemez. Keza Adam çalıştıranın sorumluluğuda böyledir..
Old 19-03-2012, 11:36   #6
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Burada idarenin kusuruna dayanmak mümkün değil gibi.Başka bir çocuğun eylemi sözkonusu.Belki nöbetçi öğretmenin kusuruna dayanılabilir.Ancak onunda her an her yerde hazır olması beklenemez kanısındayım.Burada MK 369 uyarınca ev başkanının sorumluluğu düşünülebilir ancak bu da kusursuz sorumluluk değildir.Ev başkanının sorumluluktan kurtulacağı kanatindeyim.
Old 19-03-2012, 11:41   #7
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Burada idarenin kusuruna dayanmak mümkün değil gibi.Başka bir çocuğun eylemi sözkonusu.Belki nöbetçi öğretmenin kusuruna dayanılabilir.Ancak onunda her an her yerde hazır olması beklenemez kanısındayım.Burada MK 369 uyarınca ev başkanının sorumluluğu düşünülebilir ancak bu da kusursuz sorumluluk değildir.Ev başkanının sorumluluktan kurtulacağı kanatindeyim.

Elimdeki yeni hazırlanmış borçlar hukuku dersane notlarında ev başkanının sorumluluğu hakkında kusursuz sorumluluk diyor. Ancak kurtuluş kanıtı getirilebilir deniyor.
Old 19-03-2012, 12:30   #8
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

MK-369.MD. .- Ev başkanı, ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur.

Madde hükmü şarta bağlıdır. ...dikkatele çocuğu gözetim altında bulundurduğunu...... demektedir. Okul sınırları içerisinde bu şart veli için nasıl iddia edilebilir ....
Old 19-03-2012, 12:35   #9
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.murat kılıç
Ancak kurtuluş kanıtı getirilebilir deniyor.

Kurtuluş kanıtı:
Çocuk okul alanına girdiği andan itibaren okul idaresinin gözetimi altındadır. Velayet hakkı sahibinin, çocuk okulda olduğu süre boyunca, gözetim mükellefiyetini yerine getirmesi olanaksızdır.

Saygılarımla
Old 19-03-2012, 12:46   #10
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.murat kılıç
Elimdeki yeni hazırlanmış borçlar hukuku dersane notlarında ev başkanının sorumluluğu hakkında kusursuz sorumluluk diyor. Ancak kurtuluş kanıtı getirilebilir deniyor.
BK da kusursuz sorumluluk halleri sayılmıştır.Ancak MK 369 un gerekçesinde BK ile uyum içinde olduğundan bahsedilmektedir.
Old 19-03-2012, 13:19   #11
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Aşağıdaki iki karar incelendiğinde:

1- İdarenin okul saatleri içinde gereken dikkat ve özeni göstermediği, yaralanmanın meydana geldiği idarenin hizmet kusurunun bulunduğu idari yargı kararı ile de belirleneceği,
2- Ev başkanı ile okul idaresine müteselsilen sorumluluk yüklenemeyeceği
3- İdarenin ödeyeceği tazminatı çocuğunu iyi eğitme görevini yerine getirmediği için MK.m. 369/1 gereğince adli yargıda ev başkanına rücu etme hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır.

Saygılarımla

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 1980/10022

K. 1980/12779

T. 11.11.1980

• AİLE BAŞKANININ SORUMLULUĞU ( Çocuğun Okulda Yaptığı Fiil )

• AİLE BAŞKANININ SORUMLULUĞU ( Niteliği ) ( Birlikte Mütevali Başkanlık )

• OKUL YÖNETİMİNİN BAŞKANLIĞI

• TAZMİNAT DAVASI ( Aile Reisinin Sorumluluğu )

• MÜTESELSİL SORUMLULUĞUN SÖZKONUSU OLMAMASI ( Ardarda Bir Surette Aile Başkanı Olanlar Arasında )

• ARDARDA BİR SURETTE AİLE BAŞKANI OLANLAR ARASINDAKİ SORUMLULUK ( Müteselsil Sorumluluğun Sözkonusu Olmaması )

• ÇOCUĞUN OKULDA İŞLEMİŞ OLDUĞU SUÇ ( Okul Yönetiminin Riyaseti Altında Bulunması )

743/m.320

818/m.50,51

ÖZET : Her ailede genellikle bir aile başkanı vardır.
Birlikte başkanlık, birden çok sahip ve yönetici bulunan kurumlarda veya iki ya da daha fazla kardeş tarafından eşit şekilde yönetilen ailelerde görülür. Birlikte başkan olanlar, küçüğün haksız eylemi sonunda doğan zarardan müteselsilen sorumludurlar.
Birlikta başkanlık durumu ayrık olmak üzere hiç kimse, aynı anda birbirinden ayrı birden fazla aile başkanına tâbi olamaz. Ancak bir kimsenin ardarda ( mütevali ) bir suretle farklı aile başkanlarına tâbi olarak yaşaması mümkündür örneğin; küçük bir çocuk gündüzleri yanında çırak olarak çalıştığı ustasının; keza okulda iken okul yöneticisinin ve her iki halde de eve döndükten sonra kendi ailesinin başkanlığına tabidir.
Ancak ard-arda ( mütevali ) bir surette aile başkanı olanlar arasında müteselsil sorumluluk söz konusu değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilâmda yazılı nedenlerden dolayı 292664 lira 41 kuruşun faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Dava, M.K. ‘nun 320. maddesinin 1. fıkrası uyarınca aile reisinin sorumluluğuna dayanmaktadır. Davalının riyaseti altında bulunduğu ileri sürülen küçük kızı Ayten'in elindeki kalem fırlayıp davacı Kadriye'nin gözüne batarak uzuv tatiline sebep olmuştur.
Olay bir okulda, her iki çocuğun sınıfta ve aynı sırada yanyana oturdukları anda gerçekleşmiştir. Bilindiği gibi, birlikte başkanlık durumu ayrık olmak üzere hiç kimse aynı anda birbirinden ayrı birden çok aile başkanının riyaseti altında bulunamaz. Zira aynı kişinin aynı andan birden çok aile ile bir arada yaşaması eşyanın tabiatına aykırıdır. Ancak bir kimsenin ardarda ( mütevali bir surette ) farklı aile başkanlarına tabi olarak yaşaması mümkündür. Mesela; Küçük bir çocuk gündüzleri yanında çırak olarak çalıştığı ustasının geceleri ise evinde yatıp kalktığı ailesinin başkanlığına veya bir öğrenci okulda iken okul idaresinin ve eve döndüğünde ise ailesi başkanının başkanlığına tabidir. Hal böyle olunca mütevalî bir surette aile başkanı olanlar arasında müteselsil sorumluluk söz konusu değildir ( Bakınız: Mehmet Ünal - Türk Medenî Hukuku’nda Aile Başkanının Sorumluluğu - Ankara 1979, sahife 57 vd. ) Dairemizin bugünkü uygulaması da bu doğrultudadır.
O halde, davalı aile reisinin riyaseti altındaki küçük Ayten'in işlemiş olduğu eylemin okulda ve okul idaresinin gözetimi altında iken gerçekleşmiş bulunduğu gözönünde tutularak davanın husumet yönünden reddine karar verilmek gerekirken, kabul edilmiş olması yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre öteki yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.
yarx

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/4661

K. 2003/14392

T. 9.12.2003

• RÜCUEN TAZMİNAT DAVASI ( İlkokul Öğrencisi Küçüğün Arkadaşının Gözünü Cam Parçası Atmak Suretiyle Yaralaması - Ev Başkanının Yeterince Eğitmeme Nedeniyle Sorumluluğu )

• EV BAŞKANININ SORUMLULUĞU ( Yeterince Eğitmeme Nedeniyle - Rücuen Tazminat Davası/İlkokul Öğrencisi Küçüğün Arkadaşının Gözünü Cam Parçası Atmak Suretiyle Yaralaması )

• OKULDA MEYDANA GELEN YARALAMA ( İlkokul Öğrencisi Küçüğün Arkadaşının Gözünü Cam Parçası Atmak Suretiyle - Ev Başkanının Yeterince Eğitmeme Nedeniyle Sorumluluğu )

• TAZMİNAT DAVASI ( İlkokul Öğrencisi Küçüğün Arkadaşının Gözünü Cam Parçası Atmak Suretiyle Yaralaması - Ev Başkanının Yeterince Eğitmeme Nedeniyle Sorumluluğu )

• KUSURSUZ SORUMLULUK ( İlkokul Öğrencisi Küçüğün Arkadaşının Gözünü Cam Parçası Atmak Suretiyle Yaralaması - Ev Başkanının Yeterince Eğitmeme Nedeniyle Sorumluluğu )

818/m.41, 54

4721/m.369/1


ÖZET : Türk Hukuk sisteminde Ev başkanının sorumluluğu kusura dayanmaz. Diğer bir anlatımla bu sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Medeni Kanunun sözü edilen maddesinde öngörülen ana ilke ev başkanının gözetimindeki özen ödevini yapmamasıdır.
Ev başkanının sorumluluğunun ilk şartı, gözetime muhtaç bir aile üyesinin zararlı bir davranışta bulunmasıdır. Zararlı davranış olumlu hareketlerle olabileceği gibi olumsuz hareketlerle de yaratılır. Olumsuz davranış, başkasını zarardan korumak için bir harekette bulunmak yükümlülüğünün mevcut olmasına rağmen böyle bir davranışta bulunulmadığı zaman söz konusu olur. Bununla birlikte, zararlı davranışlar içinde en çok görüleni olumsuz davranışlardır. Bunlara uygulamada çok çeşitli örnekler verilebilir. Örneğin, oyun sırasında sopa veya dikenli dalla arkadaşına vurmak, taş, kartopu, kağıttan uçak; silgi, ok ve cam gibi cisimler atmak, bıçakla yaralamak ateşli silahlarla veya oyuncak tabanca ile oynamak, tüfek veya tabanca ile ateş etmek, bir araçla çarpmak, yangın çıkarmak, ırza geçmek ve hırsızlık yapmak gibi eylemlerde durum böyledir.
İlkokul öğrencisi küçüğün arkadaşının gözünü cam parçası atmak suretiyle yaralaması eyleminde, ev başkanı olarak küçük çocuğunu tehlikeli davranışlar konusunda yeterince eğitmeyen velisinin sorumluluğu bulunmaktadır. Tarafların sorumluluklarının ölçüsü somut olayın özellikleri; fiziksel ve çevresel faktörler ve sosyo-ekonomik durumunda gözetilerek belirlendikten sonra tazminata hükmedilmesi gerekir. Yerel Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeksizin davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Davacı Milli Eğitim Bakanlığı vekili Avukat D.S. tarafından, davalı L.İ.'ye velayeten A.İ. aleyhine 18.9.2002 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 24.10.2002 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, rucuen tazminat istemine ilişkindir. Davacı idare davalı A.İ nin ilkokul 4. sınıfta okuyan kızı L.İ. tarafından dava dışı Ş.C.nin gözüne cam parçası atılması nedeniyle oluşan yaralanmadan dolayı olay tarihinde ilkokul beşinci sınıf öğrencisi olan Ş.C.nin velisi tarafından açılan dava nedeniyle ödediği tazminatın aile başkanı sıfatıyla davalı A.İ den tahsilini istemiş yerel mahkemece okul saatleri içinde ve okulda meydana gelen olay nedeniyle davalının aile başkanı olarak sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Medeni Kanun'un 369/1 maddesine göre, Ev başkanı ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşıldığı gibi, üçüncü kişilere verdikleri zararla ev başkanını sorumluluk altına sokanlar; küçük, kısıtlı ve akıl hastalığı veya akıl zayıflığı olan kimselerdir.
Hukuk düzeni, ev başkanını koruyucu ve güvenilir kişi olması; küçükleri, kısıtlıları, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunanları korunmaya ve gözetime muhtaç kimseler olarak kabul eder. Bu kişiler, küçüklükleri, tecrübesizlikleri, akli yetersizlik ve dengesizlikleri sebebiyle başkaları için tehlike teşkil ettikleri gibi, aynı şekilde başkaları da kendileri için tehlike oluşturabilir. Velayet ve vesayet kurumları küçük ve kısıtlıların, ailenin ve üçüncü kişilerin korunması amacıyla konulmuştur.
Ev başkanlığı, aile halinde birlikte yaşayanların idare edilmesine, öncelikle aile üyeleri arasında bir düzenin kurulmasına, bunların yararına olarak birliğin korunmasına, hizmet eder. Bununla beraber ev başkanlığı kurumuyla güdülen asıl amaç, gözetime muhtaç aile üyelerine karşı zarara uğramış olan üçüncü kişileri korumaktır. Yani ev, başkanlığı yalnız yetkiler veren bir kurum olmayıp, aynı zamanda görev ve sorumluluklar da yükleyen bir kurumdur. Ev başkanı özen ve gözetim görevini yerine getirmemesinden dolayı üçüncü kişiler bir zarara uğramışlarsa, bu zararı tazminle sorumludur. Ev başkanının MK.369/1'den doğan sorumluluğu, herşeyden önce şahıs itibariyle sınırlıdır. Başka bir deyişle ev başkanı, sadece küçük ve kısıtlıların haksız davranışları ile başkalarına verdikleri zararlardan sorumludur.
Kural olan, kusurlu davranıştan sadece failini sorumlu kılınması ve bundan doğacak sonuçlara da bizzat onun katlanmasıdır. Cezai sorumlulukta bu ilke "kusurun şahsileştirilmesi" prensibi ile kabul edilmiştir. Aynı ilke, kural olarak hukuki sorumlulukta da geçerlidir. BK. m. 41'de ifadesini bulan bu ilke gereğince, herkes "Gerek kasten, gerek ihmal ve teseyyüp veya tedbirsizlikle haksız bir surette" başkalarına verdiği zararı tazminle yükümlüdür.
Bununla beraber pozitif hukuk düzenleri bu tabi hukuk kurallarına bazı istisnalar getirmişlerdir. Söz konusu istisnalara, daha çok sorumlu kişilerin zarar verenle belirli veya kişisel bir ilişki içinde bulunduğu hallerde yer verilmiştir. İşte, hukuk sistemimiz de başkasının eyleminden sorumluluğu düzenleyen ayrık hükümlerden biri de MK. m. 369/1'dır.
MK.m. 369/1 toplumsal hayatta büyük bir pratik ve hukuki ihtiyaca cevap vermektedir. Gerçekten her toplumun önemli bir kesimini çocuklar, yasal bir deyişle, küçükler oluşturur. Bunlar yaşları ve ruhi yapıları itibariyle oyuna ve oyun aletlerine düşkündürler. Ayrıca, çevrelerine karşı aşırı bir ilgi duyarlar. Bu nedenle zamanlarının çoğunu evde, okulda, parkta, sokakta ya da mahalle aralarında oynayarak geçirirler. Gerek oyun içinde gerekse oyun dışında oyuncak veya diğer araç ve gereçlerle birbirlerine veya üçüncü kişilere her zaman zarar verebilirler. Çocukların bilerek veya bilmeyerek birbirlerinin beden bütünlüğüne ve şahsiyet haklarına saldırıda bulunmaları rastlanılan olaylardandır.
Bütün bu durumlarda, küçük temyiz kudretine sahip ise verdiği zarardan bizzat sorumludur. Ancak, birçok durumda mal varlığı olmadığı için fiilen, birçok durumda ise hem mal varlığı hem de haksız fiil ehliyeti olmadığı için gerek fiilen, gerekse hukuken sorumlu tutulmaları söz konusu olamamaktadır. Kaldı ki, özen ve gözetime muhtaç kimseleri şahsen sorumlu tutmak mümkün olsa bile, zararın tamamını tazmin ettirmek olanağı her zaman bulunmayabilir. Çünkü temiz kudretleri yoksa zarar veren aile üyeleri ancak hakkaniyet gereğince sorumlu tutulabilirler ( BK.m.54 ). Oysa, hakkaniyet ölçüsü bazı hallerde uğranılan zararın tamamının tazminine imkan vermez. Zira, hakkaniyet sorumluluğunda zarar verenin ekonomik durumu el verdiği ölçüde zarar tazmin edilir. İşte bu tür fiili ve hukuki imkansızlıklar küçük, kısıtlı, akıl hastası veya akıl zayıfı aile üyelerinin davranışlarından zarar gören kimselere karşı başka bir şahsın sorumlu kılınması ihtiyacını doğurmuştur. Gerçekten, çok sık meydana gelen bu olaylarda, toplumu savunmasız bırakmamak; onu, küçüklere, kısıtlılara, akıl hastası ve akıl zayıflarına karşı korumak gerekir. İşte toplum yararı ve işlerin güvenle yürütülmesi ilkesi, zarar veren bu kimselerin yanında, başka birinin de sorumlu tutulmasını zorunlu kılmıştır.
Türk Hukuk sisteminde Ev başkanının sorumluluğu kusura dayanmaz. Diğer bir anlatımla bu sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Medeni Kanunun sözü edilen maddesinde öngörülen ana ilke ev başkanının gözetimindeki özen ödevini yapmamasıdır.
Ev başkanının sorumluluğunun ilk şartı, gözetime muhtaç bir aile üyesinin zararlı bir davranışta bulunmasıdır. Zararlı davranış olumlu hareketlerle olabileceği gibi olumsuz hareketlerle de yaratılır. Olumsuz davranış, başkasını zarardan korumak için bir harekette bulunmak yükümlülüğünün mevcut olmasına rağmen böyle bir davranışta bulunulmadığı zaman söz konusu olur. Bununla birlikte, zararlı davranışlar içinde en çok görüleni olumsuz davranışlardır. Bunlara uygulamada çok çeşitli örnekler verilebilir. Örneğin, oyun sırasında sopa veya dikenli dalla arkadaşına vurmak, taş, kartopu, kağıttan uçak; silgi, ok ve cam gibi cisimler atmak, bıçakla yaralamak ateşli silahlarla veya oyuncak tabanca ile oynamak, tüfek veya tabanca ile ateş etmek, bir araçla çarpmak, yangın çıkarmak, ırza geçmek ve hırsızlık yapmak gibi eylemlerde durum böyledir.
MK.m. 369/1'in uygulanabilmesi için herşeyden önce ortada, bir zararın bulunması gerekir. Gözetime muhtaç aile üyelerinin sebep oldukları zararın çeşidi, ev başkanının sorumluluğu bakımından önemli değildir. Zira, ev başkanı gözetimi altındaki kişilerin üçüncü kişilere verdikleri her türlü zarardan sorumludur. Bu zararlar, beden bütünlüğünün ihlali, adam öldürme gibi şahsa ilişkin olabileceği gibi eşya ile ilgili de olabilir. Uygulamada en çok görülen zarar türü, beden bütünlüğüne yönelen zararlardır. Bunlar arasında en çok gözü kör etmek, yaralamak, parmak kesmek, ölüme sebebiyet vermek gibi zararlara rastlanmaktadır. Eşya ile ilgili zararlar arasında ise yakmak, yıkmak, hırsızlık, şahsiyet haklarına yönelik zararlar arasında ise, ırza geçmek başta gelmektedir.
Ev başkanının kendine düşen özen ve gözetim görevini yerine getirip getirmediği, zarar verici olayın özelliklerine göre belirlenmelidir. Her olayın gerektirdiği tedbirler, her şeyden önce, kendi şartları içinde düşünülmelidir. Bu bakımdan, ev başkanının alması gereken tedbirler olaydan olaya göre değişebilir. Örneğin, zarar verici olayın gerekli kıldığı tedbirler duruma göre sadece eğitmek, öğüt ve talimat vermek, uyarı, ihtar ve yasaklamak şeklinde olabileceği gibi, bunların izlenmesi ve kontrol edilmesi şeklinde de olabilir. Bununla beraber, zarar verici olay ve tehlikeye dikkat çekmek, bilgi vermek ve aydınlatmak, duruma göre tehlikeli şeyleri ortadan kaldırmak, atmak veya muhafaza altına almakla somut olayın gerektirdiği tedbirler çerçevesinde düşünülebilir. Tüm zarar verici eylemlerde ev başkanına düşen tedbirler, genel ilkeler içinde düşünülmelidir. Zira, en zararsız oyuncak veya nesneler bile, bazen küçüklerin dikkatsizlikleri ve beceriksizlikleri nedeniyle veya umulmayan bir sebebin eklenmesiyle zarara sebep olabilir.
Yukarıdaki bilimsel açıklamalar ışığında dava konusu olayın değerlendirilmesine gelince; davacı idarenin okul saatleri içinde gereken dikkat ve özeni göstermediği, öğrenciler teneffüste gözetimden uzak kaldığından dolayı davalının küçük çocuğunun dava dışı küçüğün gözüne cam parçası atması ile beden gücü kaybı oluşacak şekilde yaralanmanın meydana geldiği idarenin hizmet kusurunun bulunduğu idari yargı kararı ile de belirlenmiştir. Ne var ki davalı ev başkanı olarak MK.m. 369/1 gereğince küçük çocuğunu tehlikeli davranışlar konusunda yeterince eğitmediğinden sorumluluğu bulunmaktadır. Tarafların sorumluluklarının ölçüsü somut olayın özellikleri; fiziksel ve çevresel faktörler ve sosyo-ekonomik durumunda gözetilerek belirlendikten sonra tazminata hükmedilmesi gerekir. Yerel Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeksizin davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davacı hazine vekili için takdir olunan 375.000.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine 9.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx

(Her iki karar kaynağı: Kazancı İçtihat Bilgi Bankası)
Old 19-03-2012, 19:58   #12
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Bir
T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 1980/10022

K. 1980/12779

T. 11.11.1980
.................................................. .................................
KARAR : Dava, M.K. ‘nun 320. maddesinin 1. fıkrası uyarınca aile reisinin sorumluluğuna dayanmaktadır. Davalının riyaseti altında bulunduğu ileri sürülen küçük kızı Ayten'in elindeki kalem fırlayıp davacı Kadriye'nin gözüne batarak uzuv tatiline sebep olmuştur.
Olay bir okulda, her iki çocuğun sınıfta ve aynı sırada yanyana oturdukları anda gerçekleşmiştir. Bilindiği gibi, birlikte başkanlık durumu ayrık olmak üzere hiç kimse aynı anda birbirinden ayrı birden çok aile başkanının riyaseti altında bulunamaz. Zira aynı kişinin aynı andan birden çok aile ile bir arada yaşaması eşyanın tabiatına aykırıdır. Ancak bir kimsenin ardarda ( mütevali bir surette ) farklı aile başkanlarına tabi olarak yaşaması mümkündür. Mesela; Küçük bir çocuk gündüzleri yanında çırak olarak çalıştığı ustasının geceleri ise evinde yatıp kalktığı ailesinin başkanlığına veya bir öğrenci okulda iken okul idaresinin ve eve döndüğünde ise ailesi başkanının başkanlığına tabidir. Hal böyle olunca mütevalî bir surette aile başkanı olanlar arasında müteselsil sorumluluk söz konusu değildir ( Bakınız: Mehmet Ünal - Türk Medenî Hukuku’nda Aile Başkanının Sorumluluğu - Ankara 1979, sahife 57 vd. ) Dairemizin bugünkü uygulaması da bu doğrultudadır.
O halde, davalı aile reisinin riyaseti altındaki küçük Ayten'in işlemiş olduğu eylemin okulda ve okul idaresinin gözetimi altında iken gerçekleşmiş bulunduğu gözönünde tutularak davanın husumet yönünden reddine karar verilmek gerekirken, kabul edilmiş olması yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre öteki yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.
yarx

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Alıntı:
Yazan iki
T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/4661

K. 2003/14392

T. 9.12.2003
.................................................. ..................
Yukarıdaki bilimsel açıklamalar ışığında dava konusu olayın değerlendirilmesine gelince; davacı idarenin okul saatleri içinde gereken dikkat ve özeni göstermediği, öğrenciler teneffüste gözetimden uzak kaldığından dolayı davalının küçük çocuğunun dava dışı küçüğün gözüne cam parçası atması ile beden gücü kaybı oluşacak şekilde yaralanmanın meydana geldiği idarenin hizmet kusurunun bulunduğu idari yargı kararı ile de belirlenmiştir. Ne var ki davalı ev başkanı olarak MK.m. 369/1 gereğince küçük çocuğunu tehlikeli davranışlar konusunda yeterince eğitmediğinden sorumluluğu bulunmaktadır. Tarafların sorumluluklarının ölçüsü somut olayın özellikleri; fiziksel ve çevresel faktörler ve sosyo-ekonomik durumunda gözetilerek belirlendikten sonra tazminata hükmedilmesi gerekir. Yerel Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeksizin davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davacı hazine vekili için takdir olunan 375.000.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine 9.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx

Sayın Av.Armağan Konyalı'nın
aktardığı iki yargıtay kararının özünü oluşturan cümleleri koyulaştırdım.
Kararların her ikisi de Yargıtay'ın 4.cü Dairesine ait.
Benim anladığım kadarı ile 1980 yılına ait karar okulda işlenen bir eylemden dolayı çocuğun gözetimi kendisine bırakılmış olan okulu sorumlu tutuyor.
2003 yılına ait karada ise aile reisi, çocuğuna gerekli eğitimi vermediği gerekçesi ile sorumlu tutuluyor.

Düşündüğüm doğru ise:
1. İki karar arasında bir çelişki var,
2. Bu çelişki yargımızın ileriye gittiğinin mi, yoksa geriye gittiğinin mi işaretidir?
3. Bu gün Ne var ki davalı ev başkanı olarak MK.m. 369/1 gereğince küçük çocuğunu tehlikeli davranışlar konusunda yeterince eğitmediğinden sorumluluğu bulunmaktadır. gerekçesi ile aile reisininin hukuki sorumluluğunu karar altına alan yargı, yarın o birgün ' küçük çocuğunu tehlikeli davranışlar konusunda yeterince eğitmediğinden dolayı ev başkanının cezai sorumluluğu bulunmaktadır' derse na yapacağız?

Saygılarımla
Old 20-03-2012, 08:07   #13
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Benim anladığım kadarı ile 1980 yılına ait karar okulda işlenen bir eylemden dolayı çocuğun gözetimi kendisine bırakılmış olan okulu sorumlu tutuyor.
2003 yılına ait karada ise aile reisi, çocuğuna gerekli eğitimi vermediği gerekçesi ile sorumlu tutuluyor.
1980 tarihli kararda ve 2003 tarihli kararda zarar görene karşı sadece okul idaresi sorumlu tutuluyor. İki karar birbiriyle tutarlı.

2003 tarihli karar, ayrıca bir hususu daha açıklıyor: Okul idaresine karşı rücu davasında ev başkanı sorumlu tutuluyor.

Bir başka deyişle:
- 1980 tarihli karar ve 2003 tarihli karar tam yargı davasında zarar görenin husumeti sadece okul idaresine yöneltebileceği hakkında
- 2003 tarihli karar, ayrıca, rücu davasında okul idaresinin husumeti ev başkanına yöneltebileceği hakkında

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Eşin Anne Babasına Tazminat Davası Açılır Mı? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 27-01-2012 20:12
Cezai ehliyeti olmayan kişiye manevi tazminat davası açılır mı? sumeyra Meslektaşların Soruları 2 23-08-2011 09:15
İşe iade davası ile birlikte manevi tazminat davası birlikte açılır mı? Komagene Meslektaşların Soruları 5 30-12-2010 20:24
Dava Dilekçesindeki Sözler Hakaret Sayılır mı? Manevi Tazminat Davası açılır mı? ağaoğlu Meslektaşların Soruları 13 01-12-2010 21:37
"Amir"e Manevi Tazminat Davası Açılır mı? prag Meslektaşların Soruları 2 28-02-2007 03:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06827807 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.