Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Bellekleri Kurutmak

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-03-2011, 22:14   #1
hilmiseker

 
Varsayılan Bellekleri Kurutmak

Bellek, gıdasını düşünce özgürlüğünden alır. Kısıtlanarak dumura uğratılmış bir düşün, anı kayıtlayamaz. Kayıtsızlık; sözleri suya yazmak, kökleriyle arasına zamanı alarak, maziyle yollarını ayırmak ya da ısmarlama belleklerle, sanal bir gelecek inşa etmektir.
Tarih, belleklere kazınanlarla geçmişi yorumlar. Olmayanı yorumlamak beyhudedir. Belleklerle oynamak veya bellekleri kazımak, tarihi yaşamaktan imtina etmek manasına gelir. Geçmişten bihaber ve ondan soyut olarak anı yaşamak, aslına tutuculaşacak denli yabancılaşmak, muhafazakârlığı yaşamaya fırsat bulmadan tutuculaşmaktır. Tarihselliği hafife almak, mazi ya da atiye olduğundan fazla ve sebepsiz yere tapınmaya kapıları aralar. Şimdiyi reddederek, tarihin dışında gezinmeyi yeğlemek, Moderniteyle arasına, yaşamı güçleştiren zamanı almaktır.
Modernlik, köklerle geleceği inşa edecek denli beriye veya öteye düşmeyi önleyecek kadar makul bir ilişki kurmak, onunla mutlak bir ayrılığı yoksamayı gerekli görür. Bellekleri kurutmak, tarihi öteleyerek moderniteyi yadsımak, gözden düşürmektir. Bakışları kendi yoluna çevirerek, içe dönmek, özden uzaklaşarak tutuculuğa ve yalnızlığa demir atmayı olağan sayar. Gelenekselle körü körüne bağlanmak, nesneleri yücelterek, bu günün ya da çağın politik, ekonomik sosyal olgularının ürettikleri ve önerdikleriyle arasına aşılamayacak duvarlar örmeyi yaşam biçimi addeder.
Moderniteyle kavgaya tutuşmak, diyalog kanallarını tıkayarak, bir bakıma hafızaları tazelemek veya yinelemektir. Günü yörüngesinden çıkararak, yaşanmamış varsaymak ya da yaşananları ayıklayarak günü solumaya zorlanmak doğaya müdahaledir. Homojenleşmek, bağlamlara göre farklı anlama gelecek değerlerle inadına kavgaya tutuşmak olarak betimlemek olasıdır. Başka olasılıklar ve gerçekliğin mevcudiyetini külliyen dışlamak, farklı ses, renk ve görme biçimlerinin yaşama katacakları tadı görmezden gelir. Çoğulcu yaşam, heterojen belleklerle sahici değerine kavuşmaktan yanadır. Sahici olan, çelişkiye muhtaçtır. Çelişki olmadan gerçekle buluşmak mümkün değildir.
Totalitarizm, aynı yerde durmayı, aynı prizma veya optikten görmeyi ya da seçilen sesleri duymayı buyurarak, heterojen olan her şeyle bir araya gelmemek üzere sessiz sedasız vedalaşmayı hedef beller. Yeknesaklık ya da billurlaşma çelişkiyi ihtiyaç olmaktan çıkarır. Farklılığı gereksinim olmaktan çıkaran anlayış, erek ve hedefleri bağdaşır olanı meşru, makul ve doğru olarak lanse eder. Yarattığı düşmanca düzenekle, öteki veya yabancı addettiği düşün, konuş ve eylemi enterne etmeyi kamusal düzeni koruma fikriyle özdeşleştirmek için çaba harcar. Karşıtlığı tırmandırarak toplumsal çatışmayı pekiştirmeyi tasarladığı düzenin selameti için olağan farz eder. Arındırıcı momentlerle bugünün eşelenmesini, idealler için tehlikeli sayar. Tanımlı değerlerle bağdaşmayan her şeyi gözden düşürerek düşman ilan etmekten kaçınmaz.
Hukuk, bellekle beslenir. Kirlenen bellek, hukukla gerçekler arasındaki bağı zayıflatarak, ilk fırsatta koparır. Bu, kurgulanan hukukun sıfır noktasıdır. Bu hukuk, yapayların ittifakıyla vücuda getirilen totaliter hukuktur. Gerçeklerden nasibini almayan bu oluşuk, aşkınlıklardan aldığı güçle kendisini hukuk olarak sunmaya gayret eder. Şımararak sınır tanımayan hukuk, kendinden menkul yöntem ve araçlarla bellekleri kurutmayı, kazımayı veya silmeyi kendini yineleme, üretme veya biçimlendirmek için zorunlu görür. Döküp kırmayı ereğiyle buluşmanın örtülü yöntemi olarak benimser. Sahici olmayandan nemalanan bellek totaliter desteklerle bireyi özünden epeyce uzaklaştırır. Yabancılaşan birey, ürettiklerinin hışımına uğrarken, elinin altından usulca kayan zamanın etkisiyle beriye veya öteye savrulur.
Zamanı yitiren hafıza, kurumaya yüz tutar. Buharlaşan bellek, bireyi modern olandan gözünü kırpmadan ve pişmanlık duymadan koparmakta beis görmez. Çağın berisiyle ilerisi arasında gelgit yapan belleklerin biçimlendirdiği hukukun, adalet vaad etmesi beklenmemelidir. Adalet daha çok dumanı tüten, taze ve organik olandan nemalanmayı tercih eder. Gerçek, toplumun umar ve beklentilerini karşılayan değerlerle ayakta kalmaya çalışır. Onu ayakta tutan ve cazip kılan toplumsal hafızayla aynı kabtan yemeyi içselleştiren yanıdır. Belleği ayıklamak veya seçilmiş bellekle hükme yürümek, adlileşmeyi teşvik ederek, dosya dağlarından oluşan bir rejime çağrı yapmaktan ötede bir anlam ifade etmez. İdeale ziyadesiyle bağlanmak, ona, sadık yorumlar yapmayı emir telakki eden zayıf, bulanık ve kul belleklere davetiye çıkarır.Yargılamak, değerlendirmek; öznel, dayanıklı, özgür vasatlardan, varlığını gerçek ve doğruya adayan nesnel hafıza inşa etmek, var edilen çoğulcu hafızayla gerçeği eşelemektir.
Sırlarla mücadele, kuşkuları gün yüzüyle buluşturur. Anaerobik edenler, toplumsal değerleri içeriden kemirir. Karanlıkları aydınlığa evirmek, her şeyi tartışarak görünür kılmak, kuşkuya ışıldak tutarak açığa çıkarmaktır.Sırlarla yaşamayı seçmek, gerçeklerle aynı yolu yürümekten vazgeçmek anlamına gelir. Düşünceyi baskılamak, sır krallığında yaşamayı içselleştirmektir. Toplumun gerisinde veya ilerisinde yaşamak sır, kuşku veya gizlerin yazgısını belirlediği sanal bir dünyayı yurt edinmekten başkası değildir. Sır, envai lojistikle kendisini üreterek pekiştirmeyi yaşamak için gerekli görür. İlişilmezlikte ısrar ederek, eğreti gerçeği veya lekeli vargıyı sahici olanla ikame eder. Manipülasyon ve illüzyonla kurduğu dostlukla yanıltmayı marifet sayar. Gerçeğe olan ihtiyaç, sırların dominant etkisiyle şiddetini kaybeder. Sırları kutsamak, düşünceyi baskılayarak, doğmaya rızai ilişkiyi kabullenmek olarak açıklanabilir. Doğmalarla sahici ve güvenilir bir tarih yazmak imkânsızdır. Tarihsizleşmek, tartışma kültüründen uzaklaşarak otoriterleşmektir.
Otoriterleşen dizge, sırrı savunmanın karşıtına ya da onu hükümden düşüren edene dönüştürmekte sakınca görmez. Meşru hukuku kıble edinmiş sistemlerde, savunma, sır olana ihtiyaç duyar ve bu gereksinim açlık düzeyindedir. Savunmayı sırla çevrelemek, tartışanları saltık gereksinimle terbiye etmek ya da karşıtıyla çeliştirerek ölüme yatırmak muhtemeldir. Bu bağlamda rol ve işlevi görünen adaletin erekleriyle sınırlı gizlerin ayarlarlarıyla gelişi güzel oynamak, çelişme ve eşitlik ilkeleri üzerinden adil yargılanma hakkının gerekleriyle inatlaşmaktır. Hiçbir giz anlayışı, savunmayı artersiz bırakmaz veya hiçbir dizge yanları giz ile savunma arasında seçim yapmaya zorlamaz. Sırları yarıştırmak yargının, gizler arasında seçim yapmak hükmün işidir. Savunmayı kaynağından soyutlamak, yargılamayı monoya indirgeyerek, aynı zamanda iddiayı hükme dönüştürmek manasına gelir. Savunmanın etkin ve verimli olabilmesi, gizlerle ölesiye mücadele etmekten başka meşru, makul ve hukuki araçlarla sırları deşifre etmesine bağlıdır.
Toplum; damıtılmış, kurutulmuş veya turfanda belleklerle yaşamaya zorlanamaz. Çoğulculuk, tartışarak yarışmayı, yarınları birlikte ve ortaklaşa çabayla kurmayı yeğler. Temiz toplum; sessiz çalışan, tartışan veya yarası olmayan toplumdur. Çelişerek ilerlemek, arınarak paklaşmaktır. Susmaya icbar edilen bireyin, toplum ve devlet arasındaki ilişkiyi demokratikleştirmesi, bürokrasi ile toplum arasındaki gerilimi yönetmesi ya da temiz, berrak ve rafine bir siyaset üretmesi seraptır. Önüne konulan sır, giz, konuş ve düşün engelleriyle dinamizmi iğdiş edilen toplumun, üç maymunu oynayarak çağı yakalaması, anı yaşaması, tarih yazması veya moderniteyi soluması hayaldir.
Hukuku, özgürlük talepleriyle çeliştirmek genleriyle oynamaktır. Genleriyle oynanan hukuk, kirliyi üretmeye yazgılıdır. Tutuculuk; kişi, kurum ve uzantılarını yücelterek, toplumsal talep, umar ve beklentileri bir başka bahara ertelemeyi sever. Dileğimiz düşün, konuş ve dil üzerindeki engellerin temizlenerek, tarihin yakalanması toplumun özgürleşmesidir. Tarihe denk gelmek: özgür bırakılmış bellekler ile beklentileri aynı çatalda buluşturacak olanaklara erişimi kolaylaştırmak demektir. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve hakça bölüşüm; meşru, makul, mikro bellek ve taleplerin tolare edilmesiyle gerçeklik şansı yakalar. Modernleşmek; şimdiyi yakalayarak çağdaşlaşmak, demokratikleşme ise çağı soluk soluğa ve doyasıya yaşayarak özgürleşmektir.
Hilmi Şeker/ Hukukçu/ İstanbul
Old 31-03-2011, 13:36   #3
Hk.Beyhanguler

 
Varsayılan

"tarihe denk gelmenin"bellek üzerinden demokrasi ve özgürlüklere olan etkisi bundan daha iyi nasıl anlatılır?
kaleminize sağlık..
Old 01-04-2011, 10:57   #6
Hk.Beyhanguler

 
Varsayılan

"Sırları yarıştırmak yargının,gizler arasında seçim yapmak hükmün işidir"salt buradan, önce demokratik değerler ve hukuk bağını tartışmalıyız,tabiki devam ederek...
Old 03-04-2011, 15:38   #7
Av.Dilek Yüzgül

 
Varsayılan

düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü ile nefes alarak hayat bulacakken, korku , baskı, tehdit gibi unsurlar insanımızı düşünmekten yoksun bırakmıştır. düşünmekten, düşünce üretmekten korkan insanlığın yansıması zamanla suç işleyen bir toplum olarak karşımıza çıkmıştır. özgürlüğün beyinlerde başladığı ve bütün korkuların yerini güvene dönüştürdüğü bir toplum olma yolundaki herkese, herşeye rağmen inadına devam eden makalelerinizin devamı dileğiyle......
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04755902 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.