Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Öğretmendir, Döver!

Yanıt
Old 08-09-2006, 21:27   #1
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan Öğretmendir, Döver!

Öğretmendir döver!
Bugün, 11:19


Milli Eğitim'in bastırdığı çocuk kitaplarına göre öğretmen dayağı normal. Çeşitli yayınevlerinin ilköğretim öğrencilerine yönelik bastığı argo ve dini yönlendirme içeren kitapların yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı Yayınevi'nin çocuk kitapları şiddet öğeleriyle dolu.
RADİKAL - Kitapların bazılarında taciz anlatılırken öğretmen dayağı da normal gösteriliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınevi'nin çocuk kitapları arasında yer alan ve MEB Çocuk Kitapları Yarışması Hikâye Dalı Birincilik Ödüllü 'Yaşayacaksın Ağacım' adlı eserde altı yaşındaki bir kızı taciz eden 70 yaşındaki bir dede var.

Hızır Ovacık'ın yazdığı kitapta 12 hikâye yer alıyor. Kitabın ilk öyküsü 'Sapık'. Öykünün üstünde, "Allah bir nefes kadar gibi yakın. Gökyüzü bir nefes kadar uzakta..." cümelesi yer alıyor. Öykü ise şöyle başlıyor: "Allahüekber !Allahüekber!

Bu sesi seviyorum: ...
Su sesi gibi, bülbül sesi gibi, annemin sesi gibi sıcak, sıcacık bir ses bu. Minicik bir "türbe-mescidimiz" var. Apartmanımızın hemen karşısında, İstasyon Parkı'nın köşesinde kurulmuş. Mescidin ortasında Fatih'in hocası Akşemseddin'in babasının mezarı var. Cuma ve bayram günleri dışında, mescit bu haliyle de mahallemize yetiyor. Kapıdayım.

Ayakkabılarımı giyerken apartmanın içinden, merdivenlerder gelen bir çığlıkla irkiliyorum. Canı yanmış bir çocuk kulaklarımı tırmalayan çığlıklar atıyor... Çiğdem iki eliyle ağzını kapatmış ağlıyor. İlkokula bu yıl başladı. Onu ilk defa bu derece korkmuş ve böyle sarsıla sarsıla ağlarken görüyorum... Küçük kız korkudan bembeyaz kesilmiş yüzünü bana çeviriyor.
-Ağzımı ısırdı, dede ağzımı ısırdı"

Şekerle kandırdı
Öykünün geri kalan kısmında, apartman sakinlerinden biri, dedenin çocukları şeker ve çikolatayla kandırdığını ve apartmanın kömürlüğüne indirdiği anlatılıyor. Öyküde tacize uğrayan kızın annesi komşusuna "Lütfen babasına söylemeyin. Bir şey yapar diye korkuyorum. Hanımlar bir sürü şeyler anlatıyor. Neler neler yapıyormuş. Hiçbirimiz kocalarımıza söyleyemiyoruz." Öykünün sonunda dedeye felç geliyor. Komşular dedenin felç olması üzerine adakları olan koçu kesiyor.

Kitaptaki 'Öğretmenimi Seviyorum' isimli öyküdeyse, sınıfta dersi dinlemeyen bir öğrenci anlatılıyor. Öyküde gürültü üzerine öğretmen iki çocuğu yanına çağırıyor. Öykünün kahramanı bir şey yapmadığını söylerken arkadaşına da 'Pis yalancı ve manyak' diyor. Ardından öğretmeninden dayak yiyor.

Dayak anı şöyle anlatılıyor: "Yanaklarımda iki tokat patladı. Şimşekler çaktı gözlerimde. Yanaklarım ateş gibi yanıyordu. Öğretmenimin kocaman elleri vardı. Avuçları bütün yüzümü kaplamıştı. Ön sırada oturan arkadaşlarımın korku dolu bakışlarını gördüm. Ağzımdan bir şeyler sızıyordu. Elimle sildim. Parmaklarıma bulaştı. Ağzım kanıyordu. Mendilimi çıkardım. Silmeye çalıştım."

'Kandan kıpkırmızı olmuştu'
Öğrenci eve dönüşünü şöyle anlatıyor: "Beyaz olması gereken yakalığım kandan kıpkırmızı olmuştu. Boynumda kurumuş kan lekeleri vardı. Önlüğüm leke içindeydi. Üstelik sağ gözüm hem morarmış hem de şişmişti."

Dayak yiyen öğrencinin babası mahkemeye başvurarak öğretmenden şikâyetçi oluyor. Hâkim öğretmene bağırınca öğrenci dayanamıyor ve "Yalan söyledim ben!" diyor. Öykünün sonunda olaylardan kendini sorumlu tutan öğrenci üniversiteyi bitirinceye kadar her sene çiçekle öğretmenini ziyarete gider. Öyküde yaramazlık karşısında dayak yenmesi doğalmış gibi anlatılıyor.

2004'ten beri biliniyor
MEB Yayınevi'nin yayımladığı bazı kitaplardaki 'şiddet' ilk kez 2004 yılında tespit edildi. Ancak bu kitaplar raflardan indirilmedi. Bakanlığın bastığı kitaplar için 2004'te Çocuk Yayınları Danışma ve Yayın Kurulu oluşturuldu. Bu kurulda Mustafa Ruhi Şirin, Gülten Dayıoğlu, Mevlana İdris Zengin, Fatih Erdoğan gibi çocuk edebiyatından yazarlar yer alıyordu.

Kurul, 2004 yılının Mart ayında MEB'in şimdiye kadar yayımladığı 1570, Kültür Bakanlığı'ndan MEB'e devredilen 217 çocuk kitabı için bir karar aldı. Karara göre kitapların yeniden basılması için Çocuk Yayınları Danışma ve Yayın Kurulu'nun onay vermesi gerekiyordu.

Ancak kurul üyeleri bir süre sonra istifa etti. İstifa eden kurul üyesi Mustafa Ruhi Şirin, "Yaklaşık 21 yıldır devam eden yayınlar içerisinde şiddet ön planda. Bizim kurul istifa etti, sonra ne oldu, karar uygulandı mı bilmiyorum. Ancak MEB bu süre içinde yeni bir kitap yayımlamadı. Eski yayınlar içinde kansız kitap yok. O kitaplar mı daha değerli, boş kâğıtlar mı? Hiç kuşkunuz olmasın boş kâğıtlar daha değerli" diyor.

Yeni kitaplar eylül sonrası
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Necat Birinci, yayın kurulunun pek çok kitabı baskıya değer bulmadığını belirterek şöyle konuştu:

"Kültür Bakanlığı'nda baskı kararı alınmış pek çok kitap bize devredildi. O arada bizde yayın kurulu kuruldu. Yayın kurulu bunların pek çoğunu baskıya değer bulmadı. Kurul kendisine bir liste belirledi, her yazardan bir eser diye. Sanırım 20'nin üzerinde eserin yazılması bitti. Bunların resimlendirilmesi söz konusuyken kurul istifa etti. Liselere de ücretsiz kitap söz konusu olunca MEB Yayın Dairesi yoğun bir işin içine girdi. Eylül ayından sonra bu tip yayınları hızlandıracağız."
KAYNAK:www.haberx.com

Old 09-09-2006, 10:14   #2
Av.Nebi

 
Varsayılan

Dayak olayı kalkmadı ama benim tespitlerime göre yeni öğretmen adayları bu konuda daha hassas azaldı gibi bana göre bu olay ...
Old 09-09-2006, 12:43   #3
mehmettas022

 
Varsayılan

şimdi sunu bir kere bilmeliyiz öğretmen niçin dayak atar?
su bir gerçek bazı konularda öğretmenler dayak atabilmelidir çünkü bir topluğu kontrol etmek kolay değildir elizde caydırıcı bir takım kozxlarınız olmalıdır
1= öğrenci tembel ve sürekli sınıfın huzurunu bozuyor ve aile ilgilenmiyorsa öğretmen ne yapmalı kırık not etkiler mi onu hayır asla umrunda değilki öğrencinin
2=öğrenci tv dizilerinden etikilenmiş ve kendini kaptırmış durumda okulda çete oluşturmuş öğretmenleri dahi tehdit ediyor bu durumda öğretmen ne yapabilir?

bunu gibi bir çok olasığı açıklayabilirim yani anlatmak istediğim eğitim sistemi baştan sona kadar hatalı buna bu konuda dahildir
bir öğretmen olarak sunu söyleyebilirim öğrencilere kendimi benimsetirmem için bazen dayak atmak kaçınmaz oluyor yani bir ipte iki cambaz olmaz siz ona kendinizi benimsetirdiğiniz zaman ergenlik döneminde olan buı kişi veya kişiler sizi kendisine örnek alma ihtimali çok yüksek ve ona ondan sonra doğru veya yanlış geçikmeden öğretebilme imkanımız oluyor en azından kişi bunu ceza evinde öğrenmesin biz çok ezileceğine az ezilsin bunun yanında hayatını kurtarsın diye çabalıyoruz buna inan ama dayak olur olmaz kişiye veya her zaman baş vurulması gerekekn bir şey değildir uzun bir zaman sonunda rehberlikle yapılan ortak çalışmalar sonuncunda uygulanmalı yani hiçbir çözüm kalmamış ve çözüm olabilecekse buna başvulmalıdır bence
Old 09-09-2006, 12:49   #4
Av.Nebi

 
Varsayılan

Sevgili arkadaşım eğitim sisteminin kötü olmasından dayağın kaçınılmaz olması sonucunu çıkarmana şaşırdım açıkçası
Old 09-09-2006, 20:44   #5
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan Müdür odasında dayağa inceleme

Av.Nebi
Dayak olayı kalkmadı ama benim tespitlerime göre yeni öğretmen adayları bu konuda daha hassas azaldı gibi bana göre bu olay ...

EL ELE TUTUŞAN ÖĞRENCİYİ DÖVEN POLİSLERE SORUŞTURMA
Müdür odasında dayağa inceleme
Antalya'da geçen yıl öğrenim gördüğü okulun müdür odasında, eski kız arkadaşının babası ve iki polis memuru tarafından tartaklanan Salih O. ele geçirilen kamera görüntülerini delil göstererek, avukatıyla birlikte savcılığa yeniden suç duyurusunda bulundu.

Önceki yıl Aralık ayında Baro Meslek Lisesi'nde son sınıf öğrencisiyken okul
müdürünün odasında dayağa maruz kalan 19 yaşındaki Salih O, gazetecilere yaptığı açıklamada, bir yıl sonra ortaya çıkan kamera görüntüleriyle dayak olayının kanıtlandığını söyledi.

Olay tarihinde arkadaşlıklarına karşı çıkan kız arkadaşının babası A.P.
tarafından okulda tehdit edildiğini ve götürüldüğü müdür odasında müdürü Şükriye Ç. ve öğretmenlerinin gözü önünde dövüldüğünü anlatan Salih O, çağırılan polis memurlarınca da odada tartaklandığını ve tehdit edildiğini söyledi. Salih O, savcılığın eline ulaşan kamera görüntülerini delil olarak göstererek avukatı
Soner Ustaoğlu'yla birlikte suç duyurusunda bulunduğunu bildirdi.

Avukat Soner Ustaoğlu da bu olayla bir eğitim kurumunda, polisin yetkisi
olmadığı halde kontrolsüz güç kullandığının ortaya çıktığını belirterek, okul
müdürü Şükriye Ç, baba A.P, polis memurları M.T. ve N.A. ile rehber öğretmen L.K. ve başka bir okula tayin olan dönemin müdür yardımcısı K.B. hakkında ''Görevi
kötüye kullanmak ve hakaret'' suçlamasıyla suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı. Ustaoğlu, dilekçede okul müdürü Şükriye Ç'ye ayrıca ''Kamu görevlileri
tarafından kişiler arasındaki konuşmaların yetkisiz olarak kayda alınması'' suçlamasını da yönelttiklerini söyledi.

Ustaoğlu, olayla ilgili maddi ve manevi tazminat davası açacaklarını da
bildirdi.

-OKUL MÜDÜRÜ-

Olayın görüntülerinin bir televizyon kanalında yayınlanmasıyla birlikte
odasına kamera kurdurduğu ortaya çıkan Baro Meslek Lisesi Müdürü Şükriye Ç,
kendisine iki müdür yardımcısı ve bağlı oldukları sendika tarafından komplo
yapıldığını iddia etti.
Şükriye Ç, güvenlik gerekçesiyle odasına kamera sistemi kurdurduğunu
savundu. Şükriye Ç. kamera görüntülerinin iki müdür yardımcısı tarafından ele
geçirildiğini iddia ederek, ''Başarımı hazmedemeyen iki müdür yardımcısı ve üyesi bulundukları sendika bana komplo kurdu. Müdür yardımcıları bana bu görüntüleri kullanacaklarını söyleyerek şantaj yapıyorlardı'' diye konuştu.

Okul müdürü, müdür yardımcıları hakkında suç duyurusunda bulunduğunu
söyledi.

-KIZIN BABASI-

Salih O'nun eski kız arkadaşı G.P'nin babası A.P. de Salih O'nun kızına zarar verdiğini ve ayrılmalarını istediğini belirterek, müdür odasında yaşanan olaydan uzun süre sonra Salih O'nun kendisini arayarak kamera görüntülerinin elinde bulunduğunu belirterek, şantaj yaptığı ileri sürdü. Baba A.P. bu olaylar
nedeniyle kızını okuldan almak zorunda kaldığını belirterek, Salih O'nun yaptığı şantajla kendisinden 100 bin YTL istediğini de iddia etti.

-SORUŞTURMALAR-

Öte yandan okulda yaşanan dayak olayının görüntülerinin ortaya çıkmasının ardından Milli Eğitim Bakanlığı'nın talimatıyla Milli Eğitim Müdürlüğü müfettişleri de okula gelerek soruşturma başlattı.

Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, okul müdürü Şükriye Ç'nin daha önce
hakkındaki bazı soruşturmalar nedeniyle görevden alındığını ancak, yargı
kararıyla geri döndüğünü söylemişlerdi.

Emniyet Müdürlüğü de Salih O'yu tartaklayan ve hakaret eden polis memurları M.T ve N.A. hakkında da soruşturma başlattı.

Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kamera
görüntülerinin televizyonda yayınlanmasıyla olaydan haberleri olduğunu
belirterek, iki polis memuruyla ilgili inceleme başlatıldığını açıkladı.

-EĞİTİM-SEN ŞUBE BAŞKANI ZEYBEK-

Eğitim-Sen Şube Başkanı Kadir Zeybek de AA muhabirine, bir eğitim kurumunda
yaşanan bu olay nedeniyle son derece üzüntü duyduklarını belirterek, şunları
söyledi:
''İl Emniyet Müdürlüğü'nün okullarda polis görevlendireceğini ifade ettiği
bir süreçte, emniyet mensuplarının da öğrenciyi dövdüğünü, okul müdürünün buna
seyirci kaldığını gördük.''
Okul müdürü Şükriye Ç'nin görüntülerin yayınlanmasında ve önceki süreçte iki
müdür yardımcısı ve sendikanın komplosuna maruz kaldığına ilişkin iddiaların da hatırlatılması üzerine Zeybek, şöyle konuştu:
''Hiç bir iddia gördüklerimizin vahametini değiştirmiyor. Okul müdürün
odasına gizli kamera yerleştirmesini eğitim yöneticiliğiyle bağdaştıramıyorum.
Eğitim-Sen'in tarihinde okul yöneticileriyle uğraştığı görülmemiştir.''

Müdür Şükriye Ç'nin dayak görüntülerinin ortaya çıkmasıyla Milli Eğitim Müdürlüğü'nce bir süre önce görevinden alındığını anlatan Zeybek, bu görüntülerin savcılığa olaya seyirci kalmayan okulun diğer idarecilerince verildiğini öğrendiklerini söyledi. Zeybek, açılacak davaya müdahil olarak katılmak istediklerini belirtti.

Zeybek, bu olay yüzünden velisi tarafından okuldan alınan G.P'nin eğitimine devam etmesini istediklerini de ifade ederek, ''Okuldan alınan kız öğrencinin okula dönmesinde üstümüze düşeni yerine getireceğiz. Genç kızımızı topluma ve eğitime kazandırmak istiyoruz'' dedi.
kaynak:www.haberturk.com
Old 10-09-2006, 10:04   #6
Av.Ayşe

 
Varsayılan

Alıntı:
su bir gerçek bazı konularda öğretmenler dayak atabilmelidir çünkü bir topluğu kontrol etmek kolay değildir elizde caydırıcı bir takım kozxlarınız olmalıdır

Alıntı:
bir öğretmen olarak sunu söyleyebilirim öğrencilere kendimi benimsetirmem için bazen dayak atmak kaçınmaz oluyor

Sayın Mehmet öğretmen sokaktaki herhangi biri değildir.Eğitim üzerine yükseköğrenim görmüş bir kişidir.Dolayısıyla dayağı çözüm olarak görmesi kabul edilmez.Eğitimci olmak çok büyük sorumluluk gerektirir.Eğer sizler öfkenizi kontrol edemeyerek çocuklarımıza okulda şiddet uygularsanız ve bunun adına da çözüm derseniz şiddeti hayatlarına sokmuş olursunuz.Onlar da arkadaşlarıyla sorun yaşadığında şiddete başvuracaktır;nitekim başvurmaktadırlar.Hergeçen gün linç girişimleriyle karşılaştığımız ve şiddet toplumu olma yolunda hızla ilerlediğimiz şu günlerde herkes sorumluluğunu taşımalıdır.Evet eğitimci olarak işiniz çok zor olabilir ama hiçbir şey dayağı meşrulaştıramaz.Okulda yediği dayak yüzünden okuldan nefret eden nice öğrenciler var Çocuklarımızın geleceğiyle,ruh sağlığıyla oynamaya kimsenin hakkı yoktur.Saygılarımla.
Old 10-09-2006, 10:09   #7
mehmettas022

 
Varsayılan

bakın ben burda bir öğretmen olarak yazıyorum olay görünüğü gibi değil öğrenciler; öğretmenlerin elinden alınan otorite boşluğunu ele almış urumda yani öğrenciler öğretmenleri okul içinde dışında tehdit ve dövmeye başlamışlar bu durum karsısında öğretmenlerin yapacağı hiç bir şey yok bu olayı gericilik diye niteleyebilirisiniz saygı duyarım ama durum çok farklı bir boyutta bu kesin açıkçası entellikle çözülecek durum değil hak hukuk demek olmuyor malesef öğrenciler ergenlik döneminde ve onlara iyi doğru bir örnek varsa bin tane kötü örnek var onları doğru olan yaşam tarzına yöneltmek lazım ama öyle ama böyle bu şart..

siz avukatlar ne pahasına olursa olsun aldığınız davayı kazanmak istersiniz kaybetmek için kimse dava almaz..
bizimde her öğrencimiz bir davamızdır hiç birini kaybetmek istemeyiz ama öyle ama böyle..
biz hiç bir şey yapmadan olaylara seyirci oluğumuzu var sayalım;dersi anlatıp çık git bunun sonucundada maaşımızı alırız yaa rapor al hiç girme derse yine maas alırız ama su bir gerçek kimse gerisinde bıraktığı enkazla gurur duymaz..
ortada bir sorun var ama eskiden olmayan neden eskiden yoktu ama öğretmenlere eti senin kemiği benim denilirdi bu öğrencide bir otorite oluşturuyoru bu öğrencide bir saygınlık oluşturuyordu öğretmene karsı sosyal hayataki etkilerini görünce ama şimdi öyle değil şimdi urum çok değişik ve bu sorun var eğer bu sizi rıhatsız ediyorsa emin olun bunun çözümü entel davranmak olmaz ben burda kesinlikle dayak atılmalı demiyorum kesinlikle bene dayağa karsıyım ama bazı özel durumlara bu şart kaçınılmaz sizden ricam biraz empati kurup ona göre düşünmeniz
Old 10-09-2006, 10:35   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.mehmettas022

Çocuğa dayak atmanın savunulabilir hiç bir dayanağı yok.Dayak atmak suçtur.

Öğrenci karşısında öğretmenin otoritesi,kaba güç gösterisi ve korku ile değil,eğitim ,bilgi ve öğrenciyle iletişim becerisi ile sağlanır.

Öğrenme,davranış değişikliği ve kontrolüdür.Sadece öğrencilerin işi değildir.Öğretmenlerin de öğrenmeye ihtiyacı her zaman olmalıdır.Özellikle de çocuğa şiddet uygulandığında , yargılanabileceği ve ceza alabileceği konusunda.

Ayrıca bir hukuk sitesinde ,çocuk hakları forumunda dayağı savunma hakkının olmadığını düşünüyorum.

Saygılar
Old 10-09-2006, 11:08   #9
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Öğretmenlerin Terbiye Hakkı, Etkili Eylem


ÖZET :Öğretmenlerin öğrenciler üzerinde eğitim içi disiplin sağlanması yönünden terbiye ve itaat ettirme haklarını kullanmaları kendilerine öğrenciyi dövme hakkı vermez

DAVA : Terbiye hakkının kötüye kullanılması suçundan sanık R.Ç.`nin beraatine ilişkin …….. 4. Asliye Ceza Mahkemesince 28.04.1997 gün ve 185-359 sayı ile verilen kararın katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 20.09.1998 gün ve 3191-3793 sayı ile;

"Öğretmen olan sanığın, öğrenci mağdurun eline cetvel ile vurarak onu yaraladığının oluşa uygun biçimde kabul edilmesi karşısında TCY.nin 456/4 ve 251. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine yasal olmayan gerekçelerle beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel mahkeme ise 03.11.1998 gün ve 1005-1282 sayı ile; "Sanığın, olay günü mağdurenin bulunduğu sınıfın dersinin boş olması nedeniyle nöbetçi öğretmen olarak öğrencileri yaptıkları gürültü nedeniyle birkaç kez uyarmasına rağmen öğrencilerin disiplinsiz davranmalarından dolayı sanığın mağduru ayırt etmeden, özel bir kast göstermeden tüm öğrencileri disiplin ve tedip hakkını kullanmak üzere uyarmak amacıyla elindeki naylon cetvelin yatay tarafı ile her öğrenciye birer defa vurduğu, bu vuruşta etkili eylem kastının bulunmadığı gibi, tedip hakkının kullanılmasının da aşılmadığı inancına varıldığı" gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.

Bu kararında katılanlar vekili tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istekli 21.12.1999 günlü tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, somut olayda sanığa yüklenen etkili eylem suçunun unsurları yönünden oluşup oluşmadığına ilişkindir.

Olay günü bir ilköğretim okulunda nöbetçi öğretmen olan sanığın daha önceden öğretmenler kurulunda alınan karar uyarınca teneffüslerde dışarı çıkmaları için uyardığı ve aralarında mağdurenin de bulunduğu 6. sınıf öğrencilerinden bir kısmının, üçüncü teneffüste de dışarı çıkmamaları üzerine sınıfta bulunan dokuz, on öğrencinin ellerine cetvelle birer kez vurduğu, bu vurma nedeniyle yumuşak doku travması geçiren mağdurenin Adli Tıp Uzmanınca verilen rapora göre üç gün iş ve gücünden kalacağı, sanığın kaçamaklı kabulü, mağdurenin ve tanıkların anlatımı ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır. Esasen açıklanan bu oluşta Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır.

Öğretmenlerin öğrenciler üzerinde eğitim içi disiplinin sağlanması yönünden terbiye ve itaat ettirme hakları bulunmaktadır. Ancak, bu hak disiplin cezası vermek ile bedensel zarara yol açmayacak şekilde örneğin kulak tutmak, tek ayağı üzerinde durdurmak gibi davranış biçimleriyle sınırlı olup hiçbir zaman etkili eylemde bulunmayı kapsamaz. O halde öğretmenlerin terbiye hakkını kullanmaları onlara öğrenciyi dövme hakkı vermeyeceğinden, somut olayda mağdureye cetvelle vuran sanığın etkili eylem kastının olmadığından söz etmek de olanaksızdır. Bu nedenle isabetsiz olan direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ve bir kısım üyeler ise; "Medeni Yasa hükümleri ile tanınmış bir hak olan "terbiye ve itaat ettirme hakkı" TCY.nin uygulanması yönünde de hukuka uygunluk nedenlerinden biridir. Bu hakkın kötüye kullanılması ise TCY.nin 477. maddesinde yaptırıma bağlanmıştır. Bu hakkın sınırının aşılıp aşılmadığı her olayın özelliğine göre hakim tarafından tayin ve takdir edilecektir.

Bu hakkın kullanımında, mağdurun sağlığını tehlikeye koymadan, yalnızca terbiye vermek ve disiplinin sağlanması için zor kullanılması olanaklıdır. Nitekim öğretide de bu konu ele alınmış, "Münhasıran terbiye ve disiplin gayelerine matuf bulunan cebir ve şiddet meşru suretle kullanılabilecek vasıtalardandır. Bu vasıtaların münhasıran terbiye ve disiplin maksadıyla kullanılmış olması, böyle hallerde şahıslara karşı işlenen suçlara ait diğer hükümlerin de tatbikine manidir. Zira yasa, disiplin ve terbiye bakımından böyle bir sınır çizmekle terbiye ve disiplin vasıtalarına cezasızlık tanınmıştır." denmiştir. (Manzini`ye atfen Prof. Faruk Erem, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Cilt 4. sh.526)

Somut olayda sanığın, terbiye hakkının kulanılmasından ibaret mağdurenin eline cetvelle vurmak eyleminde hukuka uygunluk nedeni bulunduğundan isabetli olan direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir." görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 08.02.2000 gün yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 22.02.2000 günü oyçokluğu ile tebliğnamedeki isteme uygun olarak karar verildi.

(Y.C.G.K.22.02.2000 T. 2000/4-11 E. 2000/30 K. )
Old 10-09-2006, 12:50   #10
mehmettas022

 
Varsayılan

iyi o zaman sizin dediğiniz gibi davranıyoruz zaten arkadasın gelin ortaya çıkan sorunları çözün dediğiniz yönden
Old 10-09-2006, 13:30   #11
Av.Ayşe

 
Varsayılan

Sayın Mehmet Taş sizin fikriniz dayağın olması gerektiği yönde,bizim fikrimiz ise aksi yönde.Burası çocuk hakları forumu olduğuna göre burda sizinle aynı görüşte birilerinin olmasını beklemeyin.Karşı görüşte olanlara da tahammül etmeyi bilin lütfen. Herkes fikrini söylüyor.Bireysel tartışma değil bu.Lütfen kişiselleştirmeyiniz.

Alıntı:

entellikle çözülecek durum değil hak hukuk demek olmuyor malesef


Bu cümlenizi de oldukça ilginç bulduğumu belirteyim.Üstelik bu cümleniz hukuk sitesine yazıldığı için daha da ilginç hale geliyor.Hak,hukuktan bahsetmeyeceksek biz burda ne arıyoruz???
Saygılarımla.
Old 10-09-2006, 13:38   #12
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
bakın ben burda bir öğretmen olarak yazıyorum olay görünüğü gibi değil öğrenciler; öğretmenlerin elinden alınan otorite boşluğunu ele almış urumda yani öğrenciler öğretmenleri okul içinde dışında tehdit ve dövmeye başlamışlar bu durum karsısında öğretmenlerin yapacağı hiç bir şey yok...

...ortada bir sorun var ama eskiden olmayan neden eskiden yoktu ama öğretmenlere eti senin kemiği benim denilirdi bu öğrencide bir otorite oluşturuyoru bu öğrencide bir saygınlık oluşturuyordu öğretmene karsı sosyal hayataki etkilerini görünce ama şimdi öyle değil şimdi urum çok değişik ve bu sorun var eğer bu sizi rıhatsız ediyorsa emin olun bunun çözümü entel davranmak olmaz ben burda kesinlikle dayak atılmalı demiyorum kesinlikle bene dayağa karsıyım ama bazı özel durumlara bu şart kaçınılmaz sizden ricam biraz empati kurup ona göre düşünmeniz.

Kesinlikle dayağa karşıyım ama...

Haklısınız, belirli durumlarda insan herşeyi denedikten sonra, hiçbir sonuca ulaşamadığını ve tüm çabalarının boşa gittiğini fark ediyor. Bu türden çaresizlik durumlarında bir öğretmenin dayağa başvurması, kusura bakmayın ama, onun öğretmenlik kimliği ile bağdaşmaz. Dayağa ve sindirmeye dayalı bir eğitim sağlıksız bir toplum yetiştirir. Dayağa bağlı bir otorite bence otorite değildir.Sadece sindirmedir.

Sayın mehmettas022,
'ben zaten yazdıklarımı geri aldım. Konu üzerinde daha fazla durmaya değmez, neden yazıyorsun' diyebilirsiniz. Haklısınız,ama...Alıntı:'iyi o zaman sizin dediğiniz gibi davranıyoruz zaten arkadasın gelin ortaya çıkan sorunları çözün dediğiniz yönden' cümleniz, bende 'Siz istediğiniz kadar söyleyin/yazın, ben bildiğimden şaşmam' çağrışımına yol açtı. Yanlış anladıysam özür dilerim.

Saygılarımla
Old 10-09-2006, 14:02   #13
okutan

 
Varsayılan

değerli arkadaşlarım, ben hem öğretmen hem hukukçuyum.yani soruna iki yandan da bakabilme imkanım var. özellikle öğrenciye dayağın asla söz konusu olmaması gerektiğini düşünüyorum. eğer dayakla adam olunsaydı bütün eşeklerin adam olması gerekirdi,çünkü en çok dayağı onlar yer demekte bir büyük eğitimci. üstelik dayak, yiyenden çok seyredenleri de olumsuz etkileyen fiziki bir şiddet gösterisi. bu yönden bakınca hukukçu arkadaşlarımı haklı görüyorum. ancak, öğretmen arkadaşımın açısından bakınca da onun da disiplini sağlama yönünde pek fazla seçeneğinin olmadığının bilinmesini isterim. kaldı ki ingiltere, amerika gibi ülkelerde de eğitimde dayağın yeri tartışılmakta, mesela bir kısım eyaletlerde eğitim amacı ile dayağa izin verilmektedir diye duymuştum. ancak doğru olmadığını da düşünüyorum. dayak, aslında eğiticinin acizliği anında ortaya çıkar. kendine güveni olan ve sınıftaki öğrencilerle iyi diyalog kurmuş bir öğretmenin şiddete başvurmayacağını düşünüyorum. selamlar.
Old 10-09-2006, 14:39   #14
mehmettas022

 
Varsayılan

arkadaslar herkesin düşüncesi ne olduğu bellidir
benim sizden ricam gelin sorunun kaynağını bulalım ve bu sorunu nasıl ortadan kaldırabiliriz diye düşünelim

yani önceki yazılarda beni öyle bi karaladınız ki sasırdım gerçekten sunu belirteyim daha öncede yazdım asla öğrenci dövmedim ve savunmuyorumda yapılan davranışın sonuncunda neler olabileceğini en az sizin kadar bildiğimi bilemnizi isterim
benim değilmek istediğim konu sizin değinizle hiç çakışmadı o yüzden ben hep farklı bir düşünce içinde duruyorum sanılıldı ama öyle değil tekrarlıyorum bende dayağa karsıyım dayak atmak istemiyorum bu bişr gerçek

sizden ricam gelin sorunları hep birlikte araştıralım sorunların kaynağına ulaşalım hep beraber ve çözüm için kafa patlatalım bu daha verimli olur düşüncesindeyim ama görüyorum ki daha önceki bu çağrılarıma cevap gelmedi ne yazık ki sadece beni eleştimekle yetindiler

(ayrıca eleştiri için teşekür ederim biz toplum olarak eleştiriyi kötü değil iyi diye anlayabilsek hepimiz için daha kolay olur ben her z aman eleştiriye açığım)
Old 10-09-2006, 15:04   #15
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan Hoşgörü hoşgörü hoşgörü

Dayakla sağlanan otorite kısa süreli ve mecburiyetten doğan bir otoritedir.Fakat hoşgörüyle otorite kurmak için daha çok çaba sarfetmeniz gerekse bile bununla sağlanan otorite daha kalıcı ve uzun süreli olur.insanlara dayak atarak onları eğitmenin hiç bir haklı gerekçesi olamaz.Saygılarımla...
Old 10-09-2006, 23:25   #16
Av.Nebi

 
Varsayılan

Bakın sayın arkadaşlar biraz kendinzden düşünün aklınızda kalan öğretmenleriniz sinirli hırçın olanlar mı ? yoksa savecen babacan olanlar mı ? insan doğası kötü olayları beyninden çabuk siler. Akılda kalanlar da hep 2. bahsettiğim tür hocalar olacaktır saygılarımla
Old 11-09-2006, 12:05   #17
mehmettas022

 
Varsayılan

Bakın arkadaslar tabii ki sizin dediğiniz gibi sevgi ve saygı ile olmalıdır burda hem fikiriz, bunda kuşku yok.

Ben ya düşüncelerimi size tam olarak anlatamıyorum ya da siz olaya tek yanlı bakıyor olabilir misiniz?

(Ben dayaktan yana değilim ama öğrenciler artık öğretmenleri dövüyor olay çok daha farklı benim sorunlu dediğim bölge meslek liseleri ve diğer ucra liselerde yaşanıyor.)

Beni gaddar yaptınız, gerçekten şaşırıyorum.Daha geniş çaplı düşünmemiz lazım. Bir de hala çağrıma cevap veren olmadı. Yalnız eleştirerek çözüm üretilemez.

Konu hakkında yazı yazan bütün arkadaslar dayak kabul edilmez bir davranış diyor, ancak sizce eğitim sistemindeki bu yanlışlıklar nasıl düzelir, öğrencilerimizi nasıl daha iyi eğitebiliriz, onları nasıl daha sağlıklı bir nesil haline getirebiliriz, şeklindeki sorumu yanıtlayan olmadı.
Old 11-09-2006, 18:27   #18
Av.Ayşe

 
Varsayılan

Alıntı:
Beni gaddar yaptınız, gerçekten şaşırıyorum

Mehmet Bey olayı neden bu kadar kişisel algıladığınızı anlayabilmiş değilim.Eğitimde dayak meselesi hakkındaki fikirlerimiz tartışıyoruz.Birbirimizin şahsına eleştiri getirmiyoruz.

Alıntı:
Bir de hala çağrıma cevap veren olmadı. Yalnız eleştirerek çözüm üretilemez
.

Çözüm üretmekten bahsetmişsiniz.Çözüm üretebilmek için öncelikle kendinizi karşı saf gibi hissetmekten vazgeçerseniz eminim daha rahat anlaşacağız Saygılarımla.
Old 12-09-2006, 12:46   #19
mehmettas022

 
Varsayılan

sn. arslan
öncelikle kendinizi karşı saf gibi hissetmekten vazgeçerseniz eminim daha rahat anlaşacağız Saygılarımla.
ile ne demek istediğinizi tam olarak anlayamadım
sizden rica etsem bunu biraz açarmısınız
Old 12-09-2006, 13:41   #20
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Çözüm üretmekten bahsetmişsiniz.Çözüm üretebilmek için öncelikle kendinizi karşı saf gibi hissetmekten vazgeçerseniz eminim daha rahat anlaşacağız Saygılarımla.ayse.arslan

Alıntı:
sn. arslan
öncelikle kendinizi karşı saf gibi hissetmekten vazgeçerseniz eminim daha rahat anlaşacağız Saygılarımla.
ile ne demek istediğinizi tam olarak anlayamadım
sizden rica etsem bunu biraz açarmısınız.mehmettas022


Sayın mehmettas022,

Önce forumun başlığına baktım, sonra forumdaki tüm mesajları okudum.

"Öğretmendir döver" başlıklı foruma, bir öğretmen olarak katılımınız son derece önemli.

Ancak yukarıdaki, alıntı yaptığım diğer üyeye yönelik sorunuz, foruma şimdiye dek verdiğiniz mesajlarınız dikkate alınacak olduğunda, biraz yersiz gibi duruyor.Zira, forumdaki herkes eğitmenlerin (ve dahi kimsenin)bir başkasına (hele çocuklara), şiddet gösteremeyeceğini savunuyor.

Yalnızca siz, forumdaki tek öğretmen olarak, kaçınılmaz hallerde evet diyorsunuz.

Bu durumda, bir saf oluştuğunu gözardı etmek imkansız.

Forumun tüm bu yazışmalardan sonra, kişisel husumet arenasına dönüşmeyerek, yararlı olabilecek bir seyre girebilmesi için yine tek çözümse, bir eğitimci olarak sizin yönelttiğiniz sorunun, öncelikle sizin tarafınızdan yanıtlanması.

Sayın mehmettas022,

Önce bazen bir zorunluluk olduğunu, sonraysa onaylamadığınızı beyan ettiğiniz öğrencilerin dövülmesi problemi ile ilgili olarak, öncelikle forumdaki tek eğitimci olan sizin çözüm önerilerinize, öncelikle ihtiyaç var.


Saygılarımla...
Old 12-09-2006, 13:43   #21
Av.Ayşe

 
Varsayılan

Alıntı:
sn. arslan
öncelikle kendinizi karşı saf gibi hissetmekten vazgeçerseniz eminim daha rahat anlaşacağız Saygılarımla.
ile ne demek istediğinizi tam olarak anlayamadım
sizden rica etsem bunu biraz açarmısınız
Elbette açıklarım.Her zaman söylediğim gibi burda fikir alışverişi yapıyoruz,fikirlerimizi tartışıyoruz.Şahsi bir meseleyi konuşmuyoruz.Siz burdaki herkes sizi eleştiriyor zannediyorsunuz,oysa eleştirilen mevzu eğitimde dayağı haklı gören zihniyet.Anlatmaya çalıştığım budur.Umarım bu kez anlatabilmişimdir.Tabi sizin de anlamak için çaba sarfetmeniz gerekir,bunu da gözardı etmeyin lütfen.Saygılarımla.
Old 12-09-2006, 15:54   #22
mehmettas022

 
Varsayılan

öncelikle teşekür ederim açıklaman için sn. arslan

size ve diğer arkadaslara teşekürle başlamak istiyorum burda ben daha önce nadir de olsa dayağı kabul edilebir diye görüyordum ama şimdi bu nadiri de ortadan kaldırdım yada kaldırmamamda yardımcı oldunuz..

ama bir sorun var.......
nedir liselerde daha önce belirtiğim gibi öğrenciler çok aşırı derecede şiddete eğilimli onların gözünü tamamen bu boyamış onlar sevgi saygı nedir bilmezler gücü yeten yetene,böyle bir düzen kurmuşlar çeteleşme ,öğretmeni dövmekten çekinmiyorlar, dersin işlenmeside olumsuz etki oluyorlar bütün bunlara karşı siz onları istediğiniz kadar uyarın güzelikle hiç umursamıyorlar rehberlik servisi bile artık bıkmış durumda
durum gerçekten çok vahim durumda gerçekten buraya gelenler atamasını hemen istiyorlar bir bahane bulup gitmek için gün sayıyorlar
bu sorrun bence halledilmeli kesinlikle
Old 18-09-2006, 12:43   #23
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan Öğretmen dayağı okul bıraktırdı

Öğretmen dayağı okul bıraktırdı

Ankara`da, birinci ve beşinci sınıflarda iki farklı öğretmenden dayak yediği iddia edilen öğrenci, depresyona girdiği için eğitim hayatını yarıda bırakmak zorunda kaldı

ANKARA Milliyet
Ankara`da Sancaktepe İlköğretim Okulu`nda 1 ve 5. sınıflarda iki farklı öğretmenden dayak yediği öne sürülen Mustafa Sağun`un yaşamı karardı. Sağun, yediği dayakların etkisinden kurtulamayınca `depresyona` girdi ve okulundan ayrıldı. Ailesi, bir yandan çocuklarının bozulan psikolojisini düzeltebilecek çare ararken, diğer yandan da mağduriyetlerinin giderilmesini istiyor. Anne Ayşe Sağun`a göre, oğlu 1. sınıfta, derslerinde diğer arkadaşlarından geride kaldığı gerekçesiyle sınıf öğretmeni N.A. tarafından dövüldü. Öğretmen bu olay nedeniyle okuldan ayrılmak zorunda kaldı ancak çocuk da zor günler geçirdi. 5. sınıfta da dayak
Anne Sağun, oğlunun 5. sınıfa gittiği 2004`te de öğretmeni E.Ç. tarafından dövüldüğünü öne sürdü. Teneffüste bir arkadaşıyla tartıştığı için dövülen Mustafa`ya bu dönemde, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından 5 günlük rapor verildi. 6. sınıfın ilk döneminde yeniden okuluna dönen Mustafa`nın eğitim hayatı, ikinci dönem başında derste uyuyakalmasıyla değişti. Anlatımına göre, rüyasında öğretmeninden dayak yediğini gören Mustafa, hemen terk ettiği sınıfına bir daha dönmeyerek okulu bıraktı. Ayşe Sağun Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı`na ve Ankara Başsavcılığı`na başvurdu. Ancak `Okula dönerse yeni sorunlar yaşar` diyerek şikayetlerini geri çekti. Sağun`un ayrıldığı Sancaktepe İlköğretim Okulu Müdürü Ülkü Kaya da öğrencinin okul öncesinden sağlık sorunları olduğunu, ellerinde buna ilişkin raporlar bulunduğunu belirtti.
kaynak:www.tumgazeteler.com
Old 18-09-2006, 15:26   #24
ncoban

 
Varsayılan

dayak cennetten çıkma derler ama kimse de dayakla adam olmaz,olmuş olsaydı önce benim amcam olurdu.gerçi bir yerde hocalara hak vermek lazım.yeni gelen nesil gerçekten terbiyeden nasibini almamış bir nesil.bir yerden sonra hocalar da çaresiz kalıyor ama ne olursa olsun ben dayağa karşıyım.yeni hocalar biraz daha sabırlı,yeni nesil de biraz daha terbiyeli olursa dayağa hiç ihtiyaç kalmayacağı kanaatindeyim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08213997 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.