Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Hazine Müsteşarlığı Avukatlık Ücretinin Ne Şekilde Ödeneceğine Karışabilir mi?

Yanıt
Old 09-11-2010, 17:47   #1
Av.Armağan ÖZMEN

 
Varsayılan Hazine Müsteşarlığı Avukatlık Ücretinin Ne Şekilde Ödeneceğine Karışabilir mi?

Merhabalar Sayın Meslektaşlarım,

Bugün Hazine Müsteşarlığından bir genelge geçti elime. Genelge Sigorta Şirketlerine gönderiliyor. Genelgede diyorki "...bazı olaylarda vekillerin tazminat tutarından hak sahiplerini haberdar etmeksizin vekaletname düzenlettikleri, bu surette tahsil ettikleri tazminatın önemli bir kısmını kendi uhdelerinde bırakmak suretiyle faaliyette bulundukları..." devamında da kısaca, sigortalının alacağı varsa tazminat miktarını vekil edene, avukatlık ücretini vekaletnamede yazan oranda(!) vekile verin diyor.

Bu kadar mı güvenilmez olduk?

Böyle bir şeyi yapan meslektaşımız olacağını düşünmek dahi istemiyorum. Eğer varsa da bunun yolu vekalet ücretini vekaletnameye yazmak değil, bu yanlışlığa düşen meslektaşı cezalandırmaktır.

.






DEVAMINDA,





Alıntıladığım site : http://www.tsrsb.org.tr/sites/defaul.../2010-1933.doc

Siz sayın meslektaşlarımın yorumlarını bekliyorum.

Saygılarımla, Av.Armağan ÖZMEN.
Old 11-11-2010, 12:14   #2
Av. Fatih KARACA

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,

Avukata verilen vekaletnamede böyle bir zorunluluk yok. Müvekkil ile avukat arasındaki anlaşma özeldir ve kimseyi ilgilendirmez. Benim kanaatim, bu genelgenin, zarar gören sigortalıya vekaleten iş gören, sigorta şirketindeki işleri takip eden, tahsilat yapan "avukat olmayan kişiler" için yayınlandığı kanaatindeyim.

Yok eğer aksi bir durum varsa, durum vahimdir ama alışılmıştır.

Saygılarımla
Av. Fatih Karaca
Old 12-11-2010, 10:23   #3
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Evet daha yeni seçildiler ama ben İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nun böyle bir genelgeye karşı ne gibi girişimlerde bulunacağını merak ediyorum.

O yüzden Armağancım, madem konuyu foruma taşıma hassasiyetini gösterdin, bir de bi' zahmet bunu bir dilekçeye bağlayıp baromuza bildirirmisin?

Sevgiler...
Old 12-11-2010, 10:58   #4
Av.Armağan ÖZMEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Fatih KARACA
Sayın Meslektaşım,

Avukata verilen vekaletnamede böyle bir zorunluluk yok. Müvekkil ile avukat arasındaki anlaşma özeldir ve kimseyi ilgilendirmez. Benim kanaatim, bu genelgenin, zarar gören sigortalıya vekaleten iş gören, sigorta şirketindeki işleri takip eden, tahsilat yapan "avukat olmayan kişiler" için yayınlandığı kanaatindeyim.

Yok eğer aksi bir durum varsa, durum vahimdir ama alışılmıştır.

Saygılarımla
Av. Fatih Karaca

Sayın meslektaşım, genelgede "avukat olmayan kişiler" veya "avukat" ayrımı olmaksızın, "vekil marifetiyle tahsilde" denmektedir. Bu da dolaylı olarak avukatları da kapsamaktadır. Bize göre kapsamasa bile, sigorta şirketleri ödemeyi geciktirmek için bu genelgeyi gerekçe göstererek avukata ödeme yapmayabilir düşüncesindeyim.


Hakan Abi, durumu hemen örgütümüze dilekçeyle bildiriyorum.
Old 07-01-2011, 12:22   #5
Av.Armağan ÖZMEN

 
Varsayılan

İstanbul Barosu'na durumu dilekçe ile bildirdim ve hemen genelgenin iptali için dava açılmış. Aşağıdaki linklerde haber ve Danıştay'a yazılan dava dilekçesi var. Umarım mesleğimiz lehine bir karar çıkar. İstanbul Barosuna da ayrıca teşekkürler.


Haber:
http://www.istanbulbarosu.org.tr/Det...atID=1&ID=5411

Dilekçe:
http://www.istanbulbarosu.org.tr/ima...r/20101434.pdf
Old 21-01-2011, 00:00   #6
av.perihan

 
Varsayılan

Sigorta şirketleri tazminat ödemelerini o kadar zorlaştırmaktadırki vatandaşın kendi başına yapması imkansızdır.
Bu avukatları aşağılayıcı genelge, vatandaşları kaderleri ile başbaşa bırakma girişimidir.
Hasar danışma şirketleri adı altında avukat olmayan kişilerin vekalet alması engellenmesi gerekirken avukatlara saldırılmıştır.
Trafik kazalarında avukatların tek takip ettikleri konu sigorta değildir.Aynı zamanda ceza davasını maddi manevi tazminat davalarını da takip etmektedirler.Müvekkille iç ilişkimizi sigorta şirketine beğendirmek ve sunmak zorunda değiliz.Bu avukatlık mesleğini ne kadar aşağılayıcı bir genelgedir.
Bundan bir süre önce güvence hesabı avukata ödeme yapmayacağını bildirmiş yine İstanbul Barosundan bir meslektaşımızın İdare mahkemesine açtığı dava ile avukata ödeme yapılması sağlanmıştır.
Meclisin çoğu hukukçu iken böyle genelgelere seyirci kalınması gerçekten çok acıdır.Genelgede bahsedilen vekil ile avukat vekil arasında ayırım yapılmalıydı. Müvekkile ödeme yapmamanın ayrıca bir cezai müeyyidesi vardır. Hem Avukatlık Kanunu hemde TCK'da müeyyideler mevcuttur. Genelgeye göre belirlenen vekalet ücreti olay mahkemeye intikal ettiğinde avukatın mağduriyetine ve karmaşaya sebebiyet verecektir.Mahkeme vekalet ücreti,icra takibi vekalet ücreti ile ilk belirlenen rakam birbirini tutmayacaktır. Böylesine rastgele düzenlenen ve meslek onurumuzu hiçe sayan bir genelge kabul edilemez.
Avukat önce kendi onurunu kendi hakkını korumalıdır. Meslek onuru,Avukatlık Kanunu ve diğer ilgili kanunları hiçe sayan keyfi bir genelgeye karşı hep beraber dava açmalıyız.BÜTÜN BAROLARIN HABERDAR EDİLMESİ GEREKMEKTEDİR.
Old 21-01-2011, 16:42   #7
Av. Fatih KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.perihan
Genelgeye göre belirlenen vekalet ücreti olay mahkemeye intikal ettiğinde avukatın mağduriyetine ve karmaşaya sebebiyet verecektir.Mahkeme vekalet ücreti,icra takibi vekalet ücreti ile ilk belirlenen rakam birbirini tutmayacaktır.

Sayın Meslektaşım,

Haklısınız. Kaldı ki, avukat ile müvekkili arasında kararlaştırılan vekalet ücreti miktarının, vekalet ilişkisinin taraflarını bağlayıcı olduğunu, bunun sır kapsamında olduğunu ve üçüncü kişilere bu şekilde ifşa edilmesinin ancak vekil ile müvekkilin rızasıyla mümkün olacağını düşünüyorum. Zorlayıcı bir genelgeyle, tarafların sözleşme içeriğinin herkese ilan edilmesinin yanlış olduğu kanaatindeyim.

Saygılarımla
Av. Fatih Karaca
Old 21-01-2011, 20:34   #8
av.perihan

 
Varsayılan

Genelge içeriği avukatları o kadar aşağılayıcıki...resmen içim acıdı...Ben bağlı bulunduğum baroya bilgi verdim bu konuda.dilerim onlarda dava açarlar..bütün arkadaşların bağlı bulundukları baroya haber vermesi halinde tepki büyür.güzel olur..böyle kanunu hiçe sayan meslek onurunu rencide eden genelge çıkaramazlar...
Old 22-01-2011, 21:06   #9
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Girişimleri için örügütümüze ve örgüt üyesi Armi'ye açık teşekkürler...

Old 29-06-2011, 19:56   #10
Av.Armağan ÖZMEN

 
Varsayılan

Evet sayın meslektaşlarım, İstanbul Barosuna yaptığımız bildirim sonucu Danıştay'da açılan dava sonuçlandı ve yürütmenin durdurulmasına karar verildi.

Hiç biri değil de, İstanbul Barosuna o kadar özene özene dilekçe yazdık, mesleği korumak adına az çok emek verdik ama davanın sonucuyla ilgili en ufak bir bilgi dahi tarafıma verilmedi. Davanın karara çıktığını yine meslektaşlarımızdan öğrendik. Bu konuyla ilgili de İstanbul Barosuna "nezaketen" bir yazı yazacağım.


Karar metninin özeti aşağıda. Yarın fırsat bulunca PDF formatındaki karar örneğinide upload edeceğim.






Alıntı:
Esas No : 2011 / 5133 Karar No : 2011 /
Merci : Danıştay 10. Dairesi Tarih : 23/05/2011 Yazdır
Seçili Olanı KopyalaSeçili Yazı Kopyalanmıştır
Sözlük(F10)






Özü : BAŞBAKANLIK HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI'NIN 5.11.2010 TARİH VE 2010/18 SAYILI ZORUNLU MOTORLU TAŞIT SİGORTALARINDA TAZMİNATLARIN VEKALETLE TAKİP VE TAHSİL EDİLMESİNE İLİŞKİN GENELGESİNDE HUKUKA UYGUNLUK BULUNMAMAKTADIR.


İstemin Özeti : Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nın 5.11.2010 tarih ve 2010/18 sayılı Zorunlu Motorlu Taşıt Sigortalarında Tazminatların Vekaletle Takip ve Tahsil Edilmesine İlişkin Genelgesinin iptali ve yürütmenin durdurulması istenilmektedir.



Danıştay Tetkik Hakimi : N. D. Ç.



Düşüncesi : 6584 sayılı Yasanın 32. maddesi, davalı idareye, vekil ile müvekkil arasındaki sözleşmeye müdahale yetkisi vermediğinden; davalı idarenin yasal yetkisini aşmak suretiyle çıkardığı Genelgede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenle, yürütmenin durdurulması isteminin kabulü ile dava konusu Genelgenin yürütmesinin durdurulması gerektiği düşünülmektedir.



Danıştay Savcısı: H. Y.



Düşüncesi : Yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.



Hüküm Veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:



KARAR : Dava; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığ'nın 5.11.2010 tarih ve 2010/18 sayıl. Zorunlu Motorlu Taşıt Sigortalarında Tazminatların Vekaletle Takip ve Tahsil Edilmesine İlişkin Genelgesinin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır.



5684 sayılı, Sigortacılık Kanunu, ülkemiz sigortacılığınınn geliştirilmesini sağlamak, sigorta sözleşmesinde yer aian kişilerin hak ve menfaatlerini korumak ve sigortacılık sektörünün güvenli ve istikrar., bir ortamda etkin bir şekilde çalışmasını, temin etmek üzere bu Yasaya tâbi kişi ve kuruluşların, faaliyete başlama, teşkilât, yönetim, çalışma esas ve usulleri, ile faaliyetlerinin sona ermesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar ve sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usul ve esaslar, düzenlemek amacıyla kabul edilmiş olup; Türkiye'de faaliyet gösteren sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, araçlar, aktüerler ile sigorta eksperleri anılan Yasanın kapsamında sayılmıştır.



5684 sayılı Yasanın "Zorunlu Sigortalar" başlıklı 13. maaddesinde, Bakanlar Kurulunun, kamu yararı açısından gerekli gördüğü hallerde zorunlu sigortalar ihdas edebileceği; Güvence Hesabı" başlıklı 14. maddesinde ise, bu Yasanın 13. maddesi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Yasayla mülga 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak belirlenen koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdinde Güvence Hesabı oluşturulması öngörülmüştür.



Aynı Yasanın 32. maddesinde ise, sigorta şirketleri ve aracıların, kişi ve kuruluşlara gerçeğe aykırı, yanıltıcı, aldatıcı ve haksız rekabete yol açan beyanda bulunamayacağı; sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, aracılar ve sigorta eksperlerinin sigortalıların hak ve menfaatlerini tehlikeye sokabilecek hareketlerden kaçınmak, mevzuat ve işletme planı esaslarına uygun faaliyette bulunmak, sigortacılığın icaplarına ve iyiniyet kurallarına uygun hareket etmek zorunda olduğu; sigorta şirketlerinin, iyiniyet kurallarına aykırı olarak sigorta tazminatının ödenmesini geciktiremeyeceği kurallarına yer verildikten sonra; Hazine Müsteşarlığının, sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, aracılar ve sigorta eksperlerinin yukarıda sayılan kurallara uymalarını sağlamak üzere gerekli her türlü tedbiri almaya yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.



Öte yandan; Borçlar Kanunu'nun 386. maddesinde, vekalet sözleşmesinin, vekilin, sözleşme çerçevesinde kendisine bırakılan işin idaresini veya kabul ettiği hizmetin ifasını içerdiği belirtilmiş; 388. maddesinde ise, vekalet sözleşmesinin kapsamının, sözleşmeyle açıkça tespit edilmemiş olması halinde, işin mahiyetine göre belirleneceği; vekaletin, vekilin kabul ettiği işin yapılması için icabeden hukuki tasarrufları ifa yetkisini kapsadığı; bununla birlikte özel yetki verilmedikçe vekilin, dava açamayacağı, sulh olamayacağı, tahkime başvuramayacağı, kambiyo taahhüdünde bulunamayacağı, hibe edemeyeceği, gayrimenkulu devir veya bir hak ile sınırlandırmayacağı öngörülmüş; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 56. maddesinde, vekâletnamelerin Türkiye için tek tip olup, vekâletnamenin biçim ve içeriğinin Türkiye Barolar Birliği ile Türkiye Noterler Birliği tarafından hazırlanacağı; 35. maddesinde ise, avukatların, dava açma gibi yalnız avukatlar tarafından yapılabilecek işlerin yanında, resmi dairelerdeki dahil bütün işleri takip etme yetkisinin de bulunduğu kurala bağlanmıştır.



5684 sayılı Yasanın 32. maddesine dayanılarak çıkarılan dava konusu Genelgeyle; uygulamada, özellikle zorunlu motorlu taşıt sigortalarında, sigorta tazminatlarının vekil aracılığıyla tahsil edildiği, ancak kimi zaman vekilin tazminat, müvekkiline tümüyle iletmediğinin gözlemlendiği, bu durumun ise, zorunlu motorlu taşıt sigortasının ihdas amacı olan üçüncü kişilerin korunması ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek; söz konusu aksaklığın giderilmesi amacıyla zorunlu motorlu taşıt sigortalarında bedeni zararların vekil aracılığıyla tahsilinde, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının uyması gereken kurallar belirlenmiştir. Buna göre; vekilin temsil ettiği kişiye tahsil ettiği tazminatın ne kadarını iade edeceğine ilişkin olarak vekaletnamede asgari "Tahsil edilen tazminatın %'sı müvekkile iletilecektir." veya benzeri bir ifadenin yer alması gerektiği; vekaletnamede bu şekilde bir ibare yer almaması halinde, temsil olunan kişinin imzasının noter tarafından onaylandığı aynı içerikte bir belgenin düzenlenmesi gerektiği; başvuru sırasında aktarılan şekilde düzenlenen belgenin ya da vekaletnamenin sigorta şirketi veya güvence hesabına ibraz edileceği, ibrazı üzerine belgede vekaletnamede yazılı meblağın temsil olunan hak sahibine, kalanın vekile ödeneceği; ibraz edilememesi halinde ise başvurunun işleme alınmayacağı şeklinde düzenleme Zorunlu taşıt sigortalarında, sigorta tazminatını hak eden kişi ile bu kişinin sigorta tazminatını kendi adına tahsilinde yetkilendirdiği vekil arasında imzalanan vekalet sözleşmesi, Borçlar Kanunu'nda öngörülen vekalet sözleşmesi ile Avukatlık Kanunu'nda öngörülen vekaletname kapsamında olup; uyuşmazlığın çözümü için, davalı idarenin söz konusu alana müdahale etme yetkisi olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.



Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinden görüleceği üzere; 5684 sayılı Yasa, Türkiye'de faaliyet gösteren sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, aracılar, aktüerler ile sigorta eksperlerini kapsamakta ve söz konusu kişi ve kuruluşların faaliyet, teşkilat, yönetim, çalışma esas ve usulleri ile denetlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemekte; dolayısıyla Hazine Müsteşarlığının anılan Yasa çerçevesindeki yetkisi de, yalnızca bu kişi ya da kuruluşlara yönelik bulunmaktadır.



Nitekim, anılan Yasanın davalı idarece, dava konusu Genelgenin dayanağı olduğu belirtilen 32. maddesinde de, Hazine Müsteşarlığının; sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, aracılar ve sigorta eksperlerinin maddede sayılan kurallara uymalarını sağlamak üzere gerekli her türlü tedbiri almaya yetkili olduğu hükmüne yer verilmiş; bu suretle Hazine Müsteşarlığının yetkisi, anılan kişi ve kuruluşlarla sınırlı tutulmuştur.

Bu durumda, zorunlu taşıt sigortası tazminatının hak sahibi konumundaki kişi ile bu kişinin sigorta tazminatın, kendi adına tahsilinde yetkilendirdiği vekil arasında imzalanan ve ilgili mevzuat çerçevesinde tarafların iradesi ile içeriği belirlenen vekaletnameler özet hukuk sözleşmesi niteliğinde olduğundan; davalı idarenin bu sözleşmenin içeriğine ilişkin olarak işlem tesis etme yetkisi bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.



SONUÇ : Bu itibarla, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nın 5.11.2010 tarih ve 2010/18 sayıl. Zorunlu Motorlu Taşıt Sigortalarında Tazminatların Vekaletle Takip ve Tahsil Edilmesine İlişkin Genelgesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinde öngörülen koşulların bu aşamada gerçekleştiği anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması isteminin kabulü ile Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının 5.11.2010 tarih ve 2010/18 sayılı Zorunlu Motorlu Taşıt Sigortalarında Tazminatların Vekaletle Takip ve Tahsil Edilmesine İlişkin Genelgesinin YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA, bu kararın tebliğinden itibaren yedi (7) gün içinde İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz edilebileceğinin davalı idareye duyurulmasına 23 5 2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


http://www.hukukturk.com/fractal/huk...archKeyToBold=
Old 03-07-2011, 22:19   #12
criminal

 
Varsayılan

En iyi yaklaşımla ,genelgenin "iş takipçilerinin" mağdurların haklarını gasp etmesini engelleye yönelik çıkarıldığı düşünülebilir.Ama avukatları da bu kapsamda düşündülerse kötüniyetli hazırlandığı apaçık ortada.

Genelgenin yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin karar:
http://web.e-baro.web.tr/uploads/00/..._2011_5133.pdf
Old 15-06-2014, 10:20   #13
bkaya

 
Varsayılan

Sayın avukat arkadaşlar Hazine Mustesarligi işi bir adım daha ileri götürerek ozellikle Güvence hesabı ile ilgili davalarda avukatlık ücretinin iptal edilmesi çalışmasını yaptıgını ve tasarı şeklinde iken yapılan itirazlarla geri attıginı da biliyoruz.Tüm bu genelgelerde tarafımıza yapılan engellemelerin oldugunu biliyoruz. Kişisel mucadelemize engel olabilmek için Güvence hesabı ve Hazine Müsteşarliğı ortak hareket etmektedirler. Ancak avukatlik mevzuatını aşamadılar. saygılar sunarım.
Old 03-12-2014, 00:31   #14
bkaya

 
Varsayılan

Güvence der adında bir dernek kurulmuş ancak Güvence Hesabı bu derneği kapatmak için girişimlerde bulunmaktadır. desteklerinizi ve Güvence hesabının pozisyonunu belirleyen yazıyı ilginize sunuyorum.


Güvence Hesabı Kamu Kurumu mudur?

Hazine Müsteşarlığı ve bu Müsteşarlıkça kurulduktan sonra Türkiye Sigortalar Birliğine devredilen Güvence Hesabı’nın ve diğer sigorta şirketlerinin haksız uygulamaları karşısında ’insan hakları ve güvence hesabı mağdurları dayanışma derneği’ kurulmuştur. Bu derneğin amacı nerede olursa olsun insan hakları ihlalleri ve özellikle sigortacılık alanındaki mağduriyetlerin giderilmesi ve bu hususta her türlü faaliyetin yapılmasıdır. Dernek normal faaliyetlerine devam ederken Valilik Makamı dernekler şubesinden Güvence Hesabının başvurusu üzerine gönderilen tebligatta
Derneğin isminin içinde geçen Güvence Hesabı kelimesinin kullanılmasının hatalı ve Kanuna aykırı olduğu ve Güvence Hesabı’nı toplum karşısında zan altında bırakıldığı iddiası ile Güvence Hesabı yöneticileri tarafından dernekler masasına müracaat edilmiştir. Dernek isminin 5072 sayılı yasanın 2, maddesine aykırı olduğu ve kullanılamayacağı, dolayısıyla ya isminin değiştirilmesi ya da derneğin faaliyetine son verilmesi talep edilmiştir.

Güvence Hesabı yetkililerine aşağıdaki hususları hatırlatmak ve sormak istiyoruz.

1. Güvence Hesabı Kamu Kurum veya Kuruluşu mudur?
2. Kendilerinden, bilgi edinme yasası gereğince talep edilen belgeleri Kamu Kurumu olmadıklarını ve bu nedenle kendilerinden talep edilen belgelerin verilemeyeceğine dair yazıları mevcut mudur? Kendilerinin de iddia ettikleri gibi, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında isimleri mevcut mudur?
3. Devlet Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan Cumhurbaşkanlığı araştırma raporunda da bu ve benzeri kuruluş incelenmiş ve “ne olduğu belli değil” ibaresi kullanılmış mıdır?
4. Ne olduğu belli olmayan bir kuruluşta ve Hazine Müsteşarlığı Güvence hesabının şikâyet mercii iken, Hazine Müsteşarlığının bir temsilcisinin burada bulunması bu şikâyet ve hatta Güvence Hesabının denetim mekanizmasının çalışmayacağının en açık göstergesidir deniliyor Bu durumda Güvence hesabı yönetim komitesinde Hazineden temsilci bulunması etik midir? Kanunlara uygun mudur?
5. Bu güne kadar yapılan hatalı ödemelerin olduğu ve bizzat Güvence Hesabı Müdürünün TBMM Dilekçe Komisyonu kayıtlarında da bulunan “Daha önce itiraz ettiğimiz konularda ödemeler yaptık” ibaresi bulunmaktadır.
6. Vatandaşların mağduriyetini gidermek amacıyla kurulduğu belirtilen bu kuruluşun yaptığı hatalı ödemeleri kim ve nasıl karşılayacak bellimidir?
7. Güvence Hesabı tarafından mağdur edilmiş vatandaşların hak ve hukuklarını korumak adına kurulmuş bir derneğin ‘’Güvence’ adını kullanılmasının ne gibi bir sakıncası var?
8. Güvence Hesabı kanunla kurulmuş olmasına rağmen hukuki pozisyonları belli olmamasına ve ‘Kamu Kurum ve Kuruluşu değiliz’ şeklinde ifade ettikleri halde hangi hak ve salahiyetle derneğin bu ismi kullanmamalarını istemektedirler?
9. Zorunlu sigortalardan alınan ve Güvence Hesabında biriken tutarların miktarı nedir ? Eğer bu tutar sürekli bir ivme ile artıyorsa Zorunlu sigortalardan alınan Güvence Hesabı payı neden azaltılmıyor?
10. Güvence Hesabı neden maddi hasarları ödemiyor.
11. Medya bu konu ile neden ilgilenmiyor. Konu yüzlerce kazazedeyi ilgilendirmektedir. Önemsiz midir yoksa yeteri kadar anlaşılamıyor mu? Bu gidişe dur diyecek birileri çıkmayacak mı?
Old 03-12-2014, 00:36   #15
bkaya

 
Varsayılan

Güvence Hesabı diğer sigorta şirketleri hakkında hazırlanmış ve sigorta aracıları ile ilgili yazıyı görüşlerinize sunuyorum



GÜVENCE HESABI VE SİGORTA ARACILARI


Güvence hesabı kurumu ve idarecileri tarafından son zamanlarda ortaya atılan ve aracılar, çantacılar yada başka isimler ile adlandırılan aracılar oluşmuştur. Bu aracılar kaza geçiren vatandaşlarla diyaloga geçip çeşitli sözleşme ve sözleşmeyle birlikte vekâlet alarak vatandaşların adına sigorta şirketlerinden tahsilât yapmaktadırlar. Bu aracı yada çantacı denilen kesimin miktarı da oldukça fazladır. Mutlaka bu aracıların içinde kötü niyetli olanlarda çıkacaktır. Ancak bu durum adli bir vaka olarak mağdur tarafa şikâyet hakkını verdiğinden işin bu yönünü bırakalım.


Aracılar neden oluşmuştur.?
Sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabı kurumunun vatandaşın haklı taleplerini çeşitli bahanelerle geri çevirmektedir: Bu durumda vatandaş hakkını arayabilmek için ya bir avukata gidiyor yada kendisine gelen aracılara evet diyerek takip işini bu aracılara vermek durumunda kalıyor. Aracıların avukatlardan farklı ve üstün yönleri bulunmaktadır. Avukatlar vatandaştan dava açma masrafı vesair giderler için bir miktar para talep etmektedirler oysa aracılar vatandaştan hiçbir bedel almadıkları gibi yeri geldiğinde vatandaşa harçlık mahiyetinde tutarlar da ödeyerek cazip hale gelmektedirler. Son zamanlarda sigorta sektöründe uzmanlaşmak isteyen avukatlarda aynı metodu uygulamak ve vatandaştan masraf talep etmemek durumunda kalmaktadırlar.
Vatandaşın bilgisizliğinden istifade edilmektedir; Güvence hesabı ve diğer sigorta şirketleri vatandaşın taleplerinde; eksik aktüer hesabı yaparak daha az tazminat ödemek yoluna gitmektedirler. Aktüer firmalarla iyi ilişkiler içinde olan sigorta şirketleri ve Güvence hesabı kurumu kendilerine menfaat sağlayan aktüerlerle çalışmaktadırlar. Vatandaşın sigorta mevzuatı hakkındaki bilgisizliğinden yararlanarak tazminat taleplerini geri çevirmekte ilgisiz mevzuatlar ileri sürülmektedir. Farklı ve ilgisi bulunmayan evraklar talep edilmektedir. Bu sayede vatandaş daha da zorlanmakta ve kendisine gelen aracıya dosyasını vermeyi istemektedir. Yani Sigorta şirketlerinin bu tür tutumları aracıların sayısını arttırmaktadır.
Sigortacılık mevzuatlarının İlgili kanunlara uyulmamaktadır ; Güvence hesabı ya da sigorta şirketleri Mevzuatlar çerçevesinde hareket etmekte olduklarını idida etmektedirler. Burada Hazine Müsteşarlığı da devreye girmektedir. Ülkemizde sigorta sektörünün en önemli sorunlarından birisi kanun dışındaki mevzuatların kanuna aykırı düşmesidir. Böyle bir durumda sigorta şirketi kendisine uygun olan mevzuatı emsal göstererek tazminatın ödenemeyeceği sudan bahanelerle tazminat taleplerini geri çevirmektedirler. Bu da aracıların iştahını kabartmaktadır. Aracıların çokluğunun ve varlığının sebebi Sigorta şirketlerinin mesnetsiz itirazları ve Güvence Hesabı Kurumunun haksız uygulamalarıdır.
Güvence Hesabının özel durumu aracıların sayısını daha da arttırmaktadır. Güvence Hesabı kurumu 2007 yılında kendisine kanunla verilen Zorunlu sigortalarda Garantörlük görevini yerine getirme noktasında bir çok sorun yaşamaktadır. Hesap Hazine Müsteşarlığı tarafından TSRSB ( Yeni adı Türkiye Sigorta Birliği) emrine verilmiştir. Güvence hesabı kurumu sivil toplum kuruluşu olan TSRSB emrinde olması açısından kendisini özel bir şirket gibi görmektedir. Bunun yanında Hazine Müsteşarlığı tarafından kurulmuş olması ve kamu hizmeti yapması, vatandaşın sigorta poliçelerinden zorunlu olarak tahsilat yapması gibi özellikleri nedeniyle kamu kurumu niteliğindedir. Bu kurum kendisine yapılan haklı talepleri geri çevirerek aracıların sayısının artmasında aslan payına sahiptir. Zorunlu trafik sigortası dışındaki zorunlu sigortalarda bahaneler üretmesi kurumun özel bir yeteneğidir. Kurum hakkında yüzlerce dava açılmış ve bu davaların büyük çoğunluğu Güvence Hesabı aleyhine sonuçlanmıştır. Bu kurumun keyfi hareketlerine Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü de seyirci kalmaktadır. Hatta kurumun denetimi Hazine Müsteşarlığında olması sebebiyle kurumun hesaplarını aklamak gibi dostane bir ilişki içindedirler. Böyle bir durum tabiî ki aracıların sayısını arttırmaktadır. Kurum itiraz ettikçe aracılar kazanmaktadır. Kurum idarecileri televizyon programlarına katılarak vatandaşların kendilerine müracaat etmeleri gerektiğini söylerken kendilerine yapılan talepleri geri çevirmeleri akla sığmamaktadır.


Sonuç Olarak: Aracıların Ya da çantacıların oluşmasında Güvence hesabı kurumu ve sigorta şirketleri aktif rol oynamaktadırlar. Bu yüzden bu kurum ve şirketlerin aracılardan şikâyet etmeye hakları yoktur. Aracıların oluşması için gerekli olan tüm şartları sağlamaktadırlar. Hazine Müsteşarlığının mevzuatlarını gözden geçirmesi ve kanunlarla çelişen mevzuatı ayıklaması gereklidir. Sigorta şirketleri ve güvence hesabı kurumu da daha hakkaniyetli davranmak zorundadırlar vatandaşı mağdur etmeden taleplerinin karşılanması gerekmektedir. Aksi halde aracı zenginlerin oluşması işten bile değildir.
Old 02-01-2015, 01:02   #16
bkaya

 
Varsayılan Türkiye sigorta şirketleri ile hazine müsteşarlığı teması

Selamlar Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü Bilindiği üzere Türkiye Sigortalar Birliğinin kuruluşunda misyon üstlenmiştir. 4925 Sayılı yasa ile adı geçen TSB ve bu birlik nezdinde de bir çok alt kuruluş oluşturulmuştur. Aşağıya sıralayacağımız sorular hukuk camiası tarafından irdelenmesi gerektiğine inanmaktayız.
1- TSB bir kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının özellikleri kanun ile belirtilmiştir. Sigortacılık genel müdürlüğü ise adı geçen kanunda denetim kurumu olarak belirtilmiştir. SGM üst düzey çalışanları nasıl TSB ve bu kuruluş altındaki kuruluşlarda görev alabilir ( Örneğin Sigortacılık Genel Müdürü aynı zamanda Güvence hesabı yönetim komitesinde görevlidir. Bu husus Sigortacılık kanununda bulunsa da etik olmadığı gibi denetim görevi yapanların icra görevinde bulunamayacağı noktasında hukuki değildir. Konu ile ilgilenen Hukukçularımızın dikkatine sunulur...
2- Tahkim Komisyonu TSB nezdinde SGM tarafından oluşturulmuş bir hakem heyetidir. Fonksiyon açısından önemli bir görev üstlenmesine karşılık hukuki bakımdan hiçde güven telkin etmemektedir. Tahkim komisyonu TSB emrindedir. ve bu komisyona sigorta şirketleri ile olan anlaşmazlıklar getirilmektedir. Burada görev alan hakemlerin ücretleri TSB tarafından ve Güvence hesabından aktarılan ( hukuksuz bir şekilde ) paylardan karşılanmaktadır. Yani sigorta şirketleri tarafından kurulmuş olan tahkim komisyonuna sigorta şirketleri ile olan anlaşmazlıklar getirilmektedir bu husus ne kadar akılcıdır ve güvenilir takdirlerinize sunuyorum.
3- Güvence hesabı birikimleri vatandaşların zorunlu sigortalarından yapılan kesintilerden oluşmaktadır.Sigorta primlerinin serbest bırakılmasıyla artan miktar oranında Güvence Hesabı nında payı artmaktadır. Bu birikimin ciddi bir bölümü ( her yıl yaklaşık olarak 7 milyon TL) SEGEM ve Tahkim Komisyonuna aktarılması hususunda Bakanlar Kurulundan yetki alınmıştır. Bu durum vatandaştan alınan paranın alınış sebebinden farklı amaçlarla kullanılması gibi bir sonuç doğurmaktadır. Halbuki Güvence hesabı eğer fazla veriyorsa ya alınan paylar indirilmesi vatandaşın üstündeki yük azaltılmalı yada bedeni hasarlar yanında maddi hasarların da ödenmesi sağlanmalıdır. 4925 sayılı kanun bu hususlarda bakanlar kurulunun yetkili olduğunu belirtmiştir.

Hukukçu arkadaşlar yukarıda sıralanan sıkıntılı pozisyonlar sadece bu sektördeki problemlerin bir kısmıdır. Bunun yanında ok kıymetli başka tespitlerde mevcuttur. İlgilenen olduğunda devamını aktarabilirim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ceza davalarında hazine aleyhine hükmedilen Vekalet Ücretinin tahsil yolları gulaslan Meslektaşların Soruları 39 02-02-2023 14:30
Avukat Olmayan Kişinin Avukatlık Yetkisini Kapsar Şekilde Vekaletname Alması ad-hoc Meslektaşların Soruları 8 26-11-2010 00:37
Avukatlık Ücretinin Takası denizözcan Hukuk Sohbetleri 0 24-10-2010 20:59
Avukatlık Ücretinin Mantığı SPARTACUS Konumuz : Hukukçular 1 03-08-2007 12:54
Yargı Yerlerince Avukatlık Ücretinin Belirlenmesi Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 6 21-12-2006 10:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06556606 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.