Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

El atmanın önlenmesi...

Yanıt
Old 30-06-2008, 18:17   #1
av.knel

 
Varsayılan El atmanın önlenmesi...

Müvekkillerim hisseli bir parselin malikidirler. Söz konusu bu parselin üzerine paydaşlardan biri kendi payını aşarak, diğer paydaşlardan herhangi bir izin almadan 3 katlı bir bina yaptırmıştır. Binanın yapımı yaklaşık on yıl kadar olmuştur.

Bu binanın yıkımı için el atmanın önlenmesi ve yıkım davası açılması mümkünmüdür? Ortaklığın giderilmesini son çare olarak düşünüyoruz.

Saygılarımla....
Old 30-06-2008, 20:51   #2
DeryaK

 
Mesaj

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E:2006/6063
K:2006/8074
T:10.07.2006

4721 s. Yasa m. 683,725

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 1566 parselin maliki olduğunu, davalılar adına kayıtlı 1565 parsel sayılı taşınmazın fiili taksim sonucu davalıların kardeşi dava dışı N'ye isabet eden 700 m2'lik kısmının babası H'ye haricen satıldığını, üzerine petrol istasyonu binalarının yapıldığını, 20 yılı aşkın zilyetliklerinin devam ettiğini, ancak taşınmazın kardeşleri tarafından davalılara devredildiğini öğrendiklerini ileri sürerek, tapu iptal ve taşınmazların kısmen ve tamamen belirlenecek bedel karşılığında adına tescili isteminde bulunmuştur.

Davalılar, birleşen dava ile çekişme konusu. taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteminde bulunmuşlardır.

Mahkemece, temliken tescile ilişkin asıl davanın kabulüne; birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.

Karar, davalılar ( birleşen davanın, davacıları ) tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi H.G.'nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, temliken tescil; birleşen dava çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, temliken tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1565 parsel sayılı taşınmazın ( yenileme ile 19 olmuş ) birleşen davanın davacıları olan 1. ve N'ye, buna komşu 1566 parsel sayılı taşınmazın ise temliken tescil davası E'ye ait olduğu, 1566 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılan binanın ve eklentilerinin 1565 parsele taşkın bulunduğu anlaşılmaktadır.

Davacı E., davalılara ait 1565 parselin öncesinin babalan M'ye ait olduğunu, onun ölümü ile mirasçılar arasında yapılan harici taksim sonucunda üzerinde binalar bulunan bölümünün mirasçılardan N'ye düştüğünü ve onun tarafından babasına haricen satıldığını ileri sürerek temliken tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davacının taşınmazı haricen satın aldığı ve iyi niyetli bulunduğu ancak, ifrazının mümkün olmaması nedeniyle taşınmazın belirlenen değeri karşılığında mülkiyetinin davacı E'ye intikalini sağlar nitelikte iptal ve tescile karar verilmiştir.

Bilindiği üzere; taşkın yapılarda, sosyal ve ekonomik bir değeri yok etmemek ve yapının bütünlüğünü korumak amacıyla yasa koyucu Medeni Kanun'un 722, 723, 724'üncü maddelerinde öngörülenlerden daha değişik ilkelere ihtiyaç duymuş, bu nedenle 725. madde hükmünü getirmek zorunda kalmıştır. Söz konusu maddeye göre "Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur."

Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.

Görüldüğü üzere, taşkın yapının korunmasındaki bireysel ve kamusal yarar nedeniyle Medeni Kanun'un 684, 718, 722. maddelerinde kabul edilen "üst toprağa bağlıdır" kuralına ayrıcalık getirilmiş taşkın yapı malikinin komşu taşınmazda inşaat veya irtifak hakkı gibi ayni bir hakkının bulunması halinde taşan kısım, taşırılan taşınmazın değil, anayapının bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası ( mütemmim cüz'ü ) sayılmış, tecavüz edilen kısım üzerinde yapı maliki yararına irtifak hakkı tanınmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, taşkın yapıdan inşaat ve imalattan kasıt, taşınmaza sıkı ve devamlı surette bağlı olan esaslı yapılardır. Diğer bir söyleyişle taşan yapının tamamlayıcı parça ( mütemmim cüz ) niteliğinde olması gerekir. Onun, taşınmazın altında veya üstünde yapılması zeminde veya üstten sının aşması, arasında madde hükmünü uygulaması açısından hiçbir fark yoktur.

Medeni Kanun'un 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul yapı malikinin iyi niyetli olmasıdır. Bu maddede iyi niyetin tanımı yapılmamışsa da aynı kanunun 3. maddesinde hükme bağlanan subjektif iyi niyet olduğunda kuşku yoktur. Yapı malikinin kendinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşın, sınırı aştığını bilmemesi veya bilebilecek durumda olmaması yahut sının aşmasında yasa korunabilecek bir nedenin bulunması onun iyi niyetini gösterir. Yapı yapan kişinin iyi niyetli olmaması aşırı zarar bulunup bulunmadığına bakılmaksızın taşan kısmın yıkılması sonucunu doğuracagından iyi niyet üzerinde önemli durulmalı, olaylar, karineler, tüm taraf delilleri bir arada özenle değerlendirilmelidir. Kural olarak iyi niyetin isbatı 14.02.1951 tarih 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Karan uyarınca taşkın yapı malikine ait ise de iyi niyet sav ve savunması def'i olmayıp itiraz niteliği taşıdığından ve kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan mahkemece kendiliğinden ( re'sen ) göz önünde tutulmalıdır.

Ancak, komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup da zarar gören kimselerin taşınmaza el atıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 15 gün içerisinde İtiraz etmeleri, yapı malikinin iyi niyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir. Yapının ilerlemesini, zararın büyümesini önlemek için konan bu sürenin başlangıcını objektif olarak saptamak, yapının görünebilir hale gelme tarihinden başlatmak, taşırılan taşınmaz malikinin öğrenmesine engel olan subjektif ( öznel ) nedenleri dikkate almamak gerekir. Aksine düşünce bu yöndeki yasa koyucunun amacım ortadan kaldırır.

( Durum ve koşulların haklı göstermesi ) şeklinde açıklanan ikinci koşuldan ise imar durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın bulunmaması gibi hususlar anlaşılmalıdır.

Bu iki koşulun varlığı halinde taşkın yapı maliki uygun bir bedel ödeyeceğini bildirerek açacağı yenilik doğurucu nitelikteki temliken tescil davası ile taşkın kısmın mülkiyetini veya üzerine bir irtifak hakkı kurulmasını isteyebilir. Ayrıca, iyi niyet savunmasının yukarıda açıklanan niteliği dikkate alınıp, bu savunma içerisinde temliken tescil isteğinin de bulunduğu kabul edilerek, tescil talebi, ayrı bir davaya gerek olmaksızın açılan davada savunma yoluyla da ileri sürülebilir. Esasen bu kuralın uyuşmazlıkların en kısa sürede sağlıklı biçimde cözümlenmesi ve dava ekonomisi yönünden büyük yarar sağlayacağı da kuşkusuzdur. Her davada hakim muhik tazminat ( uygun bedel ) olarak salt temlik edilecek arsanın bedelini değil, gerektiğinde taşınmazının bir kısmım terk etmek zorunda kalan malikin özverisini düşunerek uzman bilirkişiden dava tarihine göre devredilen arsa bedeli yanında, geride kalan kısmın uğradığı deger kaybı varsa tasınmaz malikinin oteki zararları gibi konularda da rapor almak suretiyle Medenı Kanun'un 4., Borçlar Kanunu'nun 42. maddeleri uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeyi de önleyecek biçimde en uygun bedeli tayin ve takdir etmeli, bu bedel karşılığında tecavüzün şekline, taşkın yapının ve taşınmazların niteliğine göre, taşılan yerin mülkiyetinin devrine veya üzerinde irtifak hakkı kurulmasına karar vermelidir.

Öte yandan taşkın yapı ile iki komşu taşınmaz fiilen birleşmekte, iktisadi bir bütün oluşturmaktadır. Olayın bu özelliği itibariyle taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Bu durumda taşınmazların miras yoluyla veya temliken intikal etmesi halinde yeni maliklerde maddede belirtilen haklardan yararlanabildikleri gibi borçlardan da sorumlu tutulurlar.

Somut olaya gelince; çekişme konusu 1565 parsel sayılı taşınmazın genel kadastroda 09.05.1967 tarihinde davalıların babası M. adına tespit edilerek çap kaydının oluştuğu, onun ölümü ile irsen mirasçılara intikal ettiği görülmektedir. Kayıt maliki M.'nin ölüm tarihine göre terekesi elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet hükümlerine tabidir. O halde mirasçılardan N'nin davacıya yapmış olduğu harici satışa değer verilemeyeceği ve geçersiz olduğu tartışmasızdır. Kaldı ki harici satıştan sonra kayıt M. mirasçılarına intikal etmiş ve aynı tarihte de davacının babasına haricen satış yapan N.'nin payını sicil üzerinden diğer paydaşlar olan davalılara satmıştır.

Anılan bu olgular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde davacının iyi niyetli olduğunun kabulüne olanak yoktur. Kaldı ki, iyi niyetli olduğu kabul edilse bile, taşkın bölümün ifrazının olanaklı bulunmadığı bilirkişilerce bildirilmiştir. İfraz hususu kamu düzeni ile ilgili olup re'sen gözetilmesi zorunludur.

Hal böyle olunca, temliken tescile ilişkin asıl davanın reddedilmesi, kayda üstünlük tanınmak suretiyle birleşen davanın kabul edilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ : Davalıların ( birleşen davanın davacıları ) temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.07.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
__________________________________________________ ______________
Sayın Meslektaşım.
Dilerim bu emsal karar size yol gösterici olur.
Başarı dileklerimle...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
El atmanın önlenmesi kararlarının infazı av_fikret Meslektaşların Soruları 5 20-03-2014 14:07
El atmanın önlenmesi davasında red vekalet ücreti için takip Noyan Yiğit Meslektaşların Soruları 6 20-04-2008 18:31
El Atmanın Önlenmesi-Tazminat-Ecri Misil av.egemen Meslektaşların Soruları 3 02-02-2007 19:46
Tehiri İcra Ve El Atmanın Önlenmesi Davalarının İnfazı mezar-ı mafia Hukuk Soruları Arşivi 1 15-09-2004 20:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04526091 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.