Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukat Muvazaası: Avukatın mal kaçırmak için kendi müvekkiline icra takibi yapması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-05-2010, 17:01   #1
Av.ÜLKÜ

 
Varsayılan Avukat Muvazaası: Avukatın mal kaçırmak için kendi müvekkiline icra takibi yapması

Ecrimisil davasının kazanılmasından sonra ilamda çıkan rakamlar karşı tarafı pek memnun etmedi ki bu davada müvekkilini temsil eden avukatın biz daha icra takibine başlamadan (ki başlayacağımızı iyi biliyordu) kendi müvekkiline icra takibi yaptığını tespit ettik.Şimdi ne yapmalıyız?

1- Bizim takip,muvazaalı takipten sonra ikinci sırada gayrimenkul,araç,maaş vs.tarafımıza sıra cetveli de gönderilmedi üstelik, biz muvazaalı takibi tesadüfen öğrendik,

2-Muvazaalı olarak alacaklıdan mal kaçırma gayesiyle kendi müvekkiline icra takibi yapan avukat hakkında neler yapabliriz?

Bu işi hakkıyla yapanlara saygıyla...
Old 17-05-2010, 17:26   #2
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Sn. Av. ÜLKÜ;

Birinci sorunuzun cevabı, sıra cetveline itiraz ile birlikte alacağın da muvazaalı olduğu iddianızı ispat etmeniz gerektiği şeklindedir. Sıra cetveli yapılmaksızın alacaklıya para ödenmişse memur muamelesini şikayet yolu ile İcra Mahkemesi'ne başvurabilirsiniz. Fakat henüz hiç satış yapılmamışsa, satış talep edip dosyanızda yapılacak olan sıra cetveline itiraz edebilirsiniz...

İkinci sorunuz öznel unsurlar içerdiğinden yanıt vermeyi uygun bulmuyorum.

Saygılarımla...
Old 17-05-2010, 18:21   #3
av.sebahattin

 
Varsayılan

Avukat kendi alacağından kaynaklı bir takip mi başlatmıştır sayın meslektaşım. Eğer öyleyse bunda herhangi bir muvazaa göremiyorum. Avukatın da kendi alacağı için icra takibi yapma hakkı elbette vardır.

Başka bir kişi lehine icra takibine geçilmişse bu durumda, sadece buna bakarak muvazaadan söz edemeyiz diye düşünüyorum.

Bunun yanında avukatın sorumluluğu konusunun kamuya açık alanda tartışılmasını meslek ilkeleri gereğince uygun görmüyorum.
Old 18-05-2010, 10:38   #4
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,

Sayın Sebahattin'in görüşüne birebir katılıyorum. Dün, neredeyse benzer bir mesaj yazmış fakat teknik nedenlerle göndermemiştim. Belki de avukat o bahsettiğiniz davadan kaynaklanan sözleşmesel vekalet ücretine dahi kavuşamamış olabilir. Kaldı ki alacak nedeni vekilin kendi vekalet ücreti olmasa dahi muvazaa olayı tartışılır ve icra memurunun yapması gereken işlemleri yapmamış olması avukata yükletilmemelidir.

Öncelikle avukatın başlattığı icra takibinde alacak nedeni nedir bundan bahsetmemişsiniz?

Bir de mesajınız son paragrafında sanki; "avukatın mal kaçırma gayesi" gibi bir şey anlaşılıyor. Bir avukat, müvekkilinin malını kaçırma gayesi taşımaz. Zira müvekkilinin malı, vekile ait de olmadığına göre böyle bir gayenin varlığı anlamsız olur. Ancak asil, kendi malını kaçırma gayesi taşıyabilir. Burada bir kavram kargaşası var ve ne olursa olsun ben okuduğumda rahatsız oldum. Meslektaşlarımıza karşı bu kadar insafsız olmamaktan yanayım.

Saygılar,
Old 18-05-2010, 15:35   #5
mayce

 
Varsayılan

Muvazaalı takip sebebiyle başvurulacak yollar: Takibin iptali, tasarrufun iptali, sıra cetveline itirazdır. Ancak yargıtay emsal kararlarında muvazaalı bir takipte itiraz hakkından ve sürelerinden feragat edilmesi, tebligatın vasıtasız tebliği, taraflar arasında danışıklı olarak alacak ihdası gibi olayları aramaktadır. Bu sebeple öncelikle ispat bakımından şartları sağlayıp sağlamadığınızı incelemeniz gerekecektir.
Old 18-05-2010, 15:55   #6
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mayce
Muvazaalı takip sebebiyle başvurulacak yollar: Takibin iptali, tasarrufun iptali, sıra cetveline itirazdır. Ancak yargıtay emsal kararlarında muvazaalı bir takipte itiraz hakkından ve sürelerinden feragat edilmesi, tebligatın vasıtasız tebliği, taraflar arasında danışıklı olarak alacak ihdası gibi olayları aramaktadır. Bu sebeple öncelikle ispat bakımından şartları sağlayıp sağlamadığınızı incelemeniz gerekecektir.

Sn. Mayce;

Takibin iptali hükümleri bu olayda uygulanamaz. Zira olayda 3. kişinin muvazaa iddiası söz konusu olduğundan takipte taraf olmayan 3. kişinin takibin iptalini talep edemeyeceğini düşünüyorum.

Saygılarımla...
Old 18-05-2010, 15:56   #7
Av.ÜLKÜ

 
Varsayılan

Tüm cevaplara teşekkür ederim değerli meslektaşlar,bence de avukatla ilgili tartışma bitmiştir.Fakat şunu belirtmeliyim ki muvazaalı olarak düzenlenen bonoya karşı icra takibi bizim davayı kazanmamızdan sonra yani ilamdan sonra olmuştur.Ayrıca elden tebliğ alınmıştır.Haczedilen menkuller alacağa karşılık alınmıştır.Şimdilik durum bu şekilde.
Old 18-05-2010, 16:33   #8
mayce

 
Varsayılan

Yargıtay muvazaa iddiası ile takibin iptali talebini reddeden yerel mahkeme kararını bozmuş, 3. kişinin taraf sıfatı olduğunu da belirtmiştir.

Yine aşağıdaki Yargıtay kararını bahsettiğim olaylara örnek olabilmesi ve sizin için yararlı olabilmesi için ekliyorum.


4. HD. 8.11.2007 T., E: 2006/12753, K: 13696
Özet: Muvazaalı icra takibinin iptali için iptal davası açılabileceği-

I- Dava, «muvaza nedeniyle icra takibinin iptali» istemine ilişkindir.

Mahkemece, "...davacının, icra takip dosyasında taraf olmadığı, takibe konu alacak borç ilişkisinin davalı Bülent Kurtuluş ile dava dışı bahri Genç arasında olduğu, yapılan takibin yasal prosedüre uygun olarak gerçekleştiği ve kesinleştiği satış aşamasına kadar getirildiği yapılan işlemlerde herhangi bir yasaya aykırılık durumunun olmadığı, kaldı ki davacının da icra takibinde taraf olmaması nedeni ile böyle bir dava açma yetki ve sıfatının da bulunmadığı ayrıca hukuki bir menfaatinin de olmadığı..." belirtilerek "davanın reddine" karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalıdır. Bu yön, mahkemenin de kabulündedir. Kural olarak, hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, muvazaalı işlemin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü tarafların muvazaalı işlemi; üçüncü kişiler yönünden haksız eylem niteliğindedir. Şu durumda, davacının taraf sıfatı bulunmakta olup, işin esasının incelenmesi gerekir. Ancak üçüncü kişinin zarar gördüğünün benimsenebilmesi için, onun muvazaalı muamelede bulunandan bir alacağının olması ve bu alacağının ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir.

Somut olayda; dava dışı Bahri Genç, sahibi olduğu arsa üzerine bir apartman yaptırmış, 15.9.1997 tarihli noterce düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile bu apartmanın 4 no'lu dairesini, davacıya satmayı vaat etmiş ve taşınmazın bedelini peşinen almıştır. Ancak bu taşınmazın, tapuda davacı adına tescili sağlanmamıştır.

Eldeki bu davada dinlenen davacı tanık beyanlarından; arsa sahibi Bahri Genç'in, bu binanın üzerine projeye aykırı olarak kendisi adına kat çıkmak istediği, apartmanda bulunan diğer bağımsız bölüm sahipleri ile davacının buna izin vermemesi üzerine Bahri Genç'in davacıya ve diğer mal sahiplerine hitaben "...ben buranın bir kısım hissesini bilerek kendi üzerimde bıraktım o zaman bende bu hisselerin üzerine haciz koydururum burayı sattırırım, siz de gününüzü görürsünüz..." şeklinde sözler zarf etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bahri Genç, daha sonra 23.6.1999 tarihinde avukatına verdiği vekaletnamesinde; "... alacaklı Bülent Kurtuluşa aramızda yapılan oto alım satımından doğan veya nakit 15 milyar borcum ve bakiyesi nedeniyle ve bununla sınırlı olmak üzere icra takiplerinde ödeme emrini tebliğe, lehime işleyen sürelerden feragat ederek alacaklı tarafça yapılacak takipte borcu kabul etmeye, mal beyanında bulunmaya, gayri menkullerim üzerine haciz ve satılamaz kaydı konulmasına muvafakat etmeye..." biçiminde yetki vermiş ve aynı gün davalı Bülent tarafından, Bahri Genç aleyhine ilamsız icra takibi başlatılmıştır. Takip talebinde miktarı belirtilen borcun sebebinin, "gayrimenkul satış vaadi kaparosu" olduğu yazılmış, ancak herhangi bir sözleşme ibraz edilmemiştir. Takibin başlatıldığı gün ödeme emri borçlu vekiline elden tebliğ olunmuş ve orçlu vekili, "... borcu kabul ettiğini, sürelerden, feragat ettiğini, takibin kesinleştirilmesini istediğini ve borcuna karşılık maliki bulunduğu dava konusu gayrimenkulün tapu bilgileri verilerek kaydına haciz konulmasını istediğini..." beyan etmiştir. Bunun üzerine aynı gün icra takibi kesinleştirilmiş ve borçluya ait taşınmazın kaydının üzerine haciz konulmuştur. Böylece gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu edilen taşınmazın üzerine de haciz konulması sağlanmıştır. İcra takibinin devamı sırasında takip borçlusu Bahri Genç vefat etmiş, yasal mirasçıları olan eşi ve çocukları mirası reddetmişler ve icra dairesince ölen borçluya ait nüfus kayıtları getirtilerek borçlu Bahri Genç'in anne ve babası olan diğer davalılar raleyhine icra takibine devam olunmuştur.

Dosya içindeki bilgi ve tarafların açıklamalarından; üzerine haciz konulan taşınmazın sazılmış olduğu ve davacının ölen borçlunun anne ve babası olan davalılar aleyhine tapu iptal ve tescil davası açmış olduğu o dıavanın halen devam ettiği ve açtığı tapu iptal ve tescil davasının sonuçsuz kalmaması için de eldeki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; iptaline karar verilmesi istenen icra takibinde davacıya gayri menkul satmayı vaat eden Bahri Genç'in borçlu olarak gösterilmesi, borçlunun vekaletname ile vekiline verdiği yetkiler, takibin başladığı gün kesinleştirilmesi, borçlunun, üzerine haciz konması için taşınmazın tapu kaydı bilgilerini vermesi, böylece gayri menkul satış vaadine konu taşınmazın üzerine haciz konulmasının ve satışının sağlanması, davalı Bülent ile diğer davalıların murisinin davacının alacağının tahsiline engel olmak için el ve işbirliği içinde bulunduklarını göstermektedir.
Olayların yukarıda anlatılan gelişim biçimi ve icra dosyasındaki gelişmeler gözetildiğinde; davalılar arasındaki icra takibi işlemlerinin muvazaalı olduğu, davacının iddiasını ispat ettiği anlaşılmaktadır. Şu urumda mahkemece, muvazaanın varlığı kabul edilmek suretiyle, "icra takibinin iptali" yönünde hüküm kurmak gerekirken, tüm dosya verileri tartışılmadan yanılgılı gerekçe ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 8.11.2007 gününde oybirliği karar verildi.
Old 22-11-2013, 20:42   #9
Av. Ayşenur Gökçe

 
Varsayılan

Ben de aynı durumla karşı karşıya kaldım. Bir avukat bir meslektaşına karşı bu kadar mı acımasız olur nasıl bir meslek anlayışımız var bizim. İnanın müvekkilim istedi evimde babam var babamda da param var ben evime haciz konsun istiyorum senette borçlu oluyum dedi. Katibim akıl vermiş inandırmış muvazaalı işlem yapıldı. müvekkil borçlu değildi gerçekte senet düzenledi ve kendini borçlu yaptı, ben mesleğimin başında ve tecrübe yoksunluğundan ve de iyi niyetimden dolayı icra takibini yaptım. Evinin üstüne haciz koyduk, babası evin üstündeki haczi öğrenince, müvekkil ve aynı zamanda da senet borçlumu babasıyla barıştırmak için inanın kırk takla attım, insanlık yapıyım dedim. İcra takibinden vazgeçildi, anlaşıldı barıştılar baba-kız. Ama olan bana oldu hayatımı yakmaya çalışıyorlar şimdi ben iyi niyetimin kurbanı oldum.
Bana şikayet dilekçesini yazan kişi de meslektaşım ve inanın tüm samimiyetimle söylüyorum durumu bizzat benim ağzımdan dinleyen ve yüzüme meslektaşım sizin bir suçunuz yok baba-kız arasındaki sıkıntı sizi de rahatsız ettiler diyen biri beni şikayet etmek için dilekçesini yazmış. Üstelik benim dolandırıcılık yaptığımı senedi prosedür diyerek imzalattırıp amacımın evi sattırmak ordan para kazanmak olduğunu söyleyerek.
Ben bu müvekkilden bir lira dahi kazanmadığım gibi zamanımı emeğimi kaybettim şimdi de mesleğimi kaybetme noktasındayım.
Size söylüyorum şimdi benim yaşadığımı kimse bilmez okur ve geçersiniz ama bir meslektaş diğerine nasıl bu kadar acımasız olabilir ve de bunu hukuk paylaşım sitesinde sual olarak yöneltebilir ???
Ben 27 yaşındayım 4 yılımı harcadım okumak için ruhsatımı kaybetmek için ne yaptım iyi niyetimden başka??
Kimse kimseyi yargılamasın burası meslektaşların birbirine karşı başvuracağı yolları öğrenme yeri olmamalı...
Yanlış yapmadım yapan olursa onları bu söylemlerimin dışında tutuyorum, meslek dışında kişilik meselesidir dolandırmak bir insanı hele ki müvekkilini.....
Old 12-06-2017, 11:21   #10
furugferruhzad

 
Varsayılan

Bkz:Yargıtay 5. Ceza Dairesi kararı.
YARGITAY5. CEZA DAİRESİESAS NO.2013/8909KARAR NO.2015/12058
KARAR TARİHİ.02/06/2015 AVUKATIN DANIŞIKLI İCRA TAKİBİ BAŞLATMASI – SAHTECİLİK SUÇU
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
muris muvazaası av.tuğbabal Miras Hukuku Çalışma Grubu 50 09-09-2016 17:50
muris muvazaası ALAMUT Meslektaşların Soruları 2 10-01-2010 14:50
muris muvazaası taylan Meslektaşların Soruları 2 24-09-2009 16:49
muris muvazaası idris sağlam Meslektaşların Soruları 1 20-02-2009 18:59
Murisin muvazaası küçükşengün Meslektaşların Soruları 9 20-07-2007 06:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05750704 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.