Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

asıl işveren alt işveren ilişkisi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-03-2016, 19:09   #1
av.mkaya84

 
Varsayılan asıl işveren alt işveren ilişkisi

Müvekkil bir inşaat işinde çalışırken iş kazası geçiriyor ve parmağı kopuyor. Müvekkil resmiyete A Şirketinde çalışmış ve sigorta primleri de A şirketince yatırılmış görünüyor.fakat yaptığımız araştırmaya göre davayı kazansak bile A şirketinde tahsil şansı çok düşük.
A şirkti ile beraber A şirketine işiveren ve asıl işveren olduğunu düşündüğümüz B şirketine dava açabilir miyiz? Bunu nasıl ispat edeceğiz. Tşkler....
Old 04-03-2016, 10:03   #2
Av. V. Gözde Arıkaya

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, A şirketi ile B şirketi arasındaki ilişki tam olarak nedir, daha fazla bilgi verebilir misiniz? Başlığı alt işveren asıl işveren ilişkisi demişsiniz ama, şirketler arasındaki ilişki konusunda daha somut bilgiler verebilirseniz fikir yürütebiliriz.

kolay gelsin.
Old 04-03-2016, 14:29   #3
av.mkaya84

 
Varsayılan

Gözde Hanım öncelikle ilginiz için çok teşekkürler.
Olayı tarafları ve somut durumu ile anlatamayınca sıkıntı oluyor haliyle. Olayda asıl işveren olduğunu düşündüğümüz şirket, internetten yaptığımız araştırmalardan anladığımız kadarı ile Türkiye'de enerji alanında iş yapan büyük bir firma. Bu şirket yaptığı işin bir bölümünü ( örneğin kablo döşeme işini) müvekkilin çalıştığı şirkete yaptırıyor. Sigorta primleri ve müvekkilin maaş ödemeleri bu ikinci şirket tarafından yapılıyor. Sormak istediğim;

1- Asıl işveren olduğunu düşündüğümüz şirkete dava açabilir miyiz?
2- Bu konuda nasıl bir yol izlemeliyiz?
Old 04-03-2016, 15:04   #4
g_soton

 
Varsayılan

Asıl işveren olduğunu düşündüğünüz şirket muhtemelen asıl işverendir sayın meslektaşım. Müvekkilinizin sigortalı olduğu şirketin taşeron şirket olduğunu zannediyorum. Asıl işveren ve alt işveren zararlardan birlikte sorumludur. Dolayısıyla her ikisini birden dava etmeniz gerekmektedir.
Olayın iş kazası olduğu yönünde rapor varsa doğrudan her iki şirketi de davalı göstererek İş Mahkemelerinde dava açmanız gerekiyor.
İspat konusuna gelince, müvekkilinizin çalıştığı yer (şantiye vs) muhtemelen asıl şirketin iş sahasıdır, ya da asıl şirkete iş yapılan bir yerdir. Bunun üzerinden giderek asıl işverenin bu şirket olduğunu ispat etmeye çalışabilirsiniz. İş yeri olarak şayet asıl şirketin sahası/iş alanı/şantiyesi var ise zaten işiniz kolay zira onların da sorumluluğu mevcut bu durumda.
Old 04-03-2016, 15:29   #5
txyz

 
Varsayılan

Burada üst işveren ve alt işveren olduklarını düşündüğünüz firma arasında işçi çalıştırmaya ilişkin bir sözleşmemi yoksa istisna akdimi olduğuna dikkat etmek gerekir. Özellikle emir ve talimatlar ikinci işverenden alınıyorsa, birinci işveren söz konusu işte işçi çalıştırmıyorsa, işi kısım kısım bölerek farkı müteahhitlere iş yaptırıyor ve anahtar teslim diye tabir edilen tamamıyla bir işin yapılması sonuçlandırılması ön plandaysa davanızın birinci işveren yönünden husumet nedeniyle reddi söz konusu olabilir. Ancak işçi alacaklarının ikinci işverenden tahsil edilmesi ihtimali düşükse birinci işvereni dahil etmekten başka çare de görünmüyor.
Old 05-03-2016, 10:51   #6
av.mkaya84

 
Varsayılan

Çevaplar için çok teşekkürler değerli meslektaşlarım.
Asıl işveren olduğunu düşündüğüm şirketin internet sitesine baktığımda müvekkilin kaza geçirdiği yer ve iş ile ilgili bilgi bulunmaktadır. Burda sorun şirketin bütün işi alt işverenlere yaptırmış olma ihtimali ve ortada alt işveren ile aralarındaki ilşikinin eser sözleşmesi olma durumudur. Bu durumda;
1- Genel mahkemede tazminat davası mı, iş mahkemesinde iş kazası davası mı sorunu karşımıza çıkacaktır.
Yargıtay'ın bu konuda farklı uygulamaları var. Yardımlarınız için tşkler...
Not: iş kazası belirlemesi yapılmamış. Muhtemelen iş kazası bildiriminde de bulunmadı şirket. Fakat savcılık soruşturması devam ediyor.
Old 07-03-2016, 16:32   #7
g_soton

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.mkaya84
Çevaplar için çok teşekkürler değerli meslektaşlarım.
Asıl işveren olduğunu düşündüğüm şirketin internet sitesine baktığımda müvekkilin kaza geçirdiği yer ve iş ile ilgili bilgi bulunmaktadır. Burda sorun şirketin bütün işi alt işverenlere yaptırmış olma ihtimali ve ortada alt işveren ile aralarındaki ilşikinin eser sözleşmesi olma durumudur. Bu durumda;
1- Genel mahkemede tazminat davası mı, iş mahkemesinde iş kazası davası mı sorunu karşımıza çıkacaktır.
Yargıtay'ın bu konuda farklı uygulamaları var. Yardımlarınız için tşkler...
Not: iş kazası belirlemesi yapılmamış. Muhtemelen iş kazası bildiriminde de bulunmadı şirket. Fakat savcılık soruşturması devam ediyor.


İş Mahkemesi' nde dava açılması gerekir diye düşünüyorum. SGK bildirimlerini işverenin yapmış olması gerekiyor zaten, yapmadıysa bu da onun hukuka aykırılıklarından biri olarak değerlendirilecektir.
Aynı şekilde bir davam olduğu, doğrudan İş Mahkemesi' nde tazminat davası açtım, iş kazası olduğunun tespiti için mahkeme bu hususta dava açmam için süre verdi, o davayı açtım, tazminat dosyasına bakan mahkeme bekledi ve sonucunda iş kazası olduğu yönünde tespit Yargıtay' da da kesinleşince tazminat açısından esasa girerek karar verdi.
Sonuç olarak sizin de izleyeceğiniz yol budur diye düşünmekteyim.
Kolay gelsin
Old 10-03-2016, 09:22   #8
g_soton

 
Varsayılan

İşinize yarayabilecek bir karar ekliyorum meslektaşım

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/1744
K. 2013/21194
T. 19.11.2013
• İSKİ'NİN ASIL İŞVEREN OLARAK SORUMLU OLMASI ( İş Kazasından Kaynaklı Maddi Tazminat - Su ve Kanalizasyon Hizmetlerini Yürütmek ve Bu Amaçla Gereken Tesisi Kurma İşinin Bir Bölümünün Başkasına Verilmesi İski Genel Müdürlüğünün Sorumluluğunu Ortadan Kaldırmayacağı/İş Kanunu'nun 2/6. Md. Gereğince Kusuru Bulunmasa Bile Asıl İşveren Olarak İski Genel Müdürlüğünün Sorumlu Olduğu )
• İŞ KAZASINDAN KAYNAKLI MADDİ TAZMİNAT ( Harfiyet Kamyonu Kullanan Davacının Çalışma Alanından Ayrılırken Yol Kavgası Sonucu Yaralandığı/İşçilerin Sabah Başladıkları İşe Ertesi Gün Akşam Hala Devam Ettikleri - Bilirkişinin İşçileri Aşırı Çalıştırmanın Kavgaya Karışmasının Nedenleri Arasında Bulunup Bulunmadığını Değerlendirmediği/Rapora Dayalı Hüküm Kurulamayacağı )
• KUSUR RAPORUNUN HÜKÜM VERMEYE ELVERİŞLİ OLMAMASI ( İş Kazasından Kaynaklı Maddi Tazminat - Bilirkişi Raporunda İşçilerin Bedensel Yorgunluklarının Yanı Sıra Psikolojik Olarak da Yorulacakları Tahammül Sınırlarının Azalacağı Aşırı Çalıştırmanın da İşçilerin Kavgaya Karışmasının Nedenleri Arasında Bulunup Bulunmadığını Değerlendirmediği - Raporun Hükme Esas Alınamayacağı )
• SU VE KANALİZASYON HİZMETLERİNİN YÜRÜTÜLMESİ ( İşinin Bir Bölümünün Başkasına Verilmesinin İski Genel Müdürlüğünün Sorumluluğunu Ortadan Kaldırmayacağı - İş Kanunu'nun 2/6. Md. Gereğince Kusuru Bulunmasa Bile Asıl İşveren Olarak İski Genel Müdürlüğünün Sorumlu Olduğu/İş Kazasından Kaynaklı Maddi Tazminat İstemi )
4857/m.2/6,77
2560/m.1,2
ÖZET : Dava; iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının hak sahiplerinin maddi tazminat istemine ilişkindir. Asıl işi olan İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak işinin bir bölümünün başkasına verilmesi asıl işveren olarak İski Genel Müdürlüğünün sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Hal böyle olunca İş Kanunu'nun 2/6. maddesi gereğince kusuru bulunmasa bile asıl işveren olarak İski Genel Müdürlüğünün sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Kazı sırasında çıkan hafriyatın yüklendiği kamyonun çalışma alanından ayrılması sırasında karşı yönden gelen bir kamyonet ve içerisindekilerle yol verme yüzünden başlayan tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine kullanmakta olduğu iş makinesinden inerek kavgaya karışan davacının atılan taşlardan birinin başına isabeti ile yaralandığı, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Davalı işverenin sözleşme gereği 72 saat içerisinde arızanın giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklamaları da dikkate alındığında, sabah 30'da başlayan ve ertesi gün saat 22.00 sularında aynı ekiple halen devam eden arıza giderme çalışması sırasında işçilerin bedensel yorgunluklarının yanı sıra psikolojik olarak da yorulacakları, tahammül sınırlarının azalacağı, bu durumun yani aşırı çalıştırmanın da işçilerin kavgaya karışmasının nedenleri arasında bulunup bulunmadığının değerlendirmediği de ortadadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanunu'nun 77. Maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.

DAVA : Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.11.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili geldi, karşı taraf adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek ayın gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : Dava 02.06.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %45.00 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının hak sahiplerinin maddi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece ihale makamı olup, anahtar teslimi iş verdiğinden davalılardan İSKİ Genel Müdürlüğü'ne yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, zararlandırıcı olayın kaçınılmazlık ve kötü tesadüf sonucu meydana geldiği üçüncü kişilerin ağır kusurunun illiyet bağını kestiği, davalı şirketlerin doğrudan kusurlarının da bulunmadığından bahisle davalı şirketler bakımından da davanın reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Mahkemece, ihale makamı olduğundan bahisle davalılardan İSKİ Genel Müdürlüğü'ne yönelik davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi diğer davalılar bakımından hükmün oluşturulmasına esas alınan kusur bilirkişi raporunun da hatalı olduğu görülmektedir.

Gerçekten, bir iş kazası sonucu, zarara uğrayan işçi veya hak sahiplerinin maddi veya manevi tazminat talepleri, ancak işveren veya kusurlu üçüncü kişilere karşı yöneltilebilir. Bunun dışında, aracı olarak tabir edilen kişiler aracılığı ile işe alınan işçilerin uğrayacakları zararlardan dolayı, asıl işveren aracılarla birlikte 4857 Sayılı Yasa'nın 2/6.maddesi uyarınca sorumlu olur.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davalı İSKİ Genel Müdürlüğü'nün Büyükçekmece şubesi sorumluluk sahası içerisindeki içme suyu, atık su ve yağmursuyu şebeke yapımı, bakım ve onarım, kanalizasyon onarım ve yapım vs.işini anahtar teslimi yaptırdığının kabulü mümkün bulunmamaktadır. Gerek 4857 Sayılı Yasa'nın 2/6 ve gerekse 5510 Sayılı Yasa'nın 12/ son maddeleri ile yürürlükten kalkan Sosyal Sigortalar Kanununun 87/2. maddesinde; aracının hukuksal açıdan tarifi yapılmış kimlerin aracı veya halk arasındaki deyimi ile “Taşeron” sayılacağı belirlenmiştir. Buna göre; aracıdan bahsedilebilmek için; öncelikle üst işveren ve bunun tarafından ortaya konulan bir iş olmalı ve görülmekte olan bu işin bölüm ve eklentilerinden bir iş alt işverene devredilmelidir. Çoğu kez bina inşaat işlerinde görüldüğü gibi, ana binayı veya asıl işi bitirmekle yükümlü bir işveren, bu işin doğrama, döşeme, su tesisatı gibi bölümlerini aracılara devretmektedir. Bu gibi durumlarda üst-alt işveren ilişkisinden söz edilebilir. Buna karşı, bir işin bütünüyle bir işverene devri durumunda veya anahtar teslimi denilen biçimde işin verilmesi durumunda, artık üst-alt işveren ilişkisi ortada bulunmamaktadır. Arsanın veya binanın salt maliki olmak ve ihale makamı olarak işi bütünüyle devretme durumlarında, ortada aracı denilen kurumdan söz edilemez. Çünkü burada iş tamamıyla ve bütün olarak bağımsız bir işverene devredilmektedir. Dava konusu olayda, İski Genel Müdürlüğünce Büyükçekmece Şube müdürlüğü sorumluluk alanı içerisinde kalan bölgede su, kanal, yağmursuyu yapım bakım rehabilitasyon işinin yapımının davalı A. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.'ne anılan şirketin de içme suyu, atık su ve yağmursuyu şebeke yapım, bakım ve onarım, kanalizasyon onarım ve yapım vs. işlerin yapımının davalı B.İnş.Taah.Mad.Tic. Ltd. Şti.'ne verdiği, 2560 sayılı yasanın1.ve2. maddelerindeki düzenlemeler dikkate alındığında yapılan işlerin İSKİ Genel Müdürlüğü'nün asıl işi kapsamında bulunduğu açıktır. Asıl işi olan İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak işinin bir bölümünün başkasına verilmesi asıl işveren olarak İski Genel Müdürlüğünün sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Hal böyle olunca İş Kanunu'nun 2/6. maddesi gereğince kusuru bulunmasa bile asıl işveren olarak İski Genel Müdürlüğünün sorumlu olduğunun kabulü gerekirken sözleşme ve ekleriyle fiili durumun yanlış yorumlanarak işin anahtar teslimi verildiğinden bahisle davalı İski Genel Müdürlüğüne yönelik davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Dairemizin kararlılık gösteren uygulamaları ve Yargıtay HGK'nın 6.2.2013 gün, 2012/21-732 E. 2013/207 K. ve 2012/21-135 E., 2012/146 K.sayılı kararları da aynı doğrultudadır.

Zararlandırıcı sigortala olayına maruz kalan işçinin B... İnş. Taah. Mad. Tic. Ltd. Şti.'de iş makinesi operatörü olarak çalıştığı, olay günü İski İçme Suyu şebekesindeki boru kırığı arızasının bildirilmesi üzerine B. İnş. Taah. Mad. Tic. Ltd. Şti. çalışanlarınca 01.06.2007 günü sabah başlayan çalışmanın aynı gün bitirilememesi nedeniyle ertesi günde devam olunduğu, 02.06.2007 günü saat 22.00 sularında kazı sırasında çıkan hafriyatın yüklendiği kamyonun çalışma alanından ayrılması sırasında karşı yönden gelen bir kamyonet ve içerisindekilerle yol verme yüzünden başlayan tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine kullanmakta olduğu iş makinesinden inerek kavgaya karışan davacının atılan taşlardan birinin başına isabeti ile yaralandığı, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır.

İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan iş kanununun 77. maddesinin açık buyruğudur.

15.02.2010 günlü bilirkişi raporunda; olay kaçınılmaz olarak belirtilmiştir. Kaçınılmazlık; hukuksal ve teknik anlamda; fennen önlenmesi mümkün bulunmayan başka bir anlatımla, işverence mevzuatın öngördüğü tüm önlemlerin alınmış olduğu koşullarda dahi önlenmesi mümkün bulunmayan durum ve sonuçları ifade eder.

Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Davalı işverenin sözleşme gereği 72 saat içerisinde arızanın giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklamaları da dikkate alındığında, 01.06.2007 günü 9.30'da başlayan ve 02.06.2007 günü saat 22.00 sularında aynı ekiple halen devam eden arıza giderme çalışması sırasında işçilerin bedensel yorgunluklarının yanı sıra psikolojik olarak da yorulacakları, tahammül sınırlarının azalacağı, bu durumun yani aşırı çalıştırmanın da işçilerin kavgaya karışmasının nedenleri arasında bulunup bulunmadığının değerlendirmediği de ortadadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanunu'nun 77. Maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.

Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, davalı İski Genel Müdürlüğünün hukuki durumunun belirlenmesinde yanılgıya düşülerek ve İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları içermeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 990.00 TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
özel güvenlik firmalarıyla site yönetimi arasında alt işveren asıl işveren ilişkisi martinez Meslektaşların Soruları 6 28-11-2018 14:12
İş Kazasında Orman İşletme Müdürlüğü'nün sorumluğu- Asıl işveren alt işveren ilişkisi yeditepelişehir Meslektaşların Soruları 0 19-02-2015 11:37
asıl işveren taşeron ilişkisi ersen Meslektaşların Soruları 5 15-04-2011 14:18
Asıl işveren alt işveren ilişkisi Hukuka Saygı Meslektaşların Soruları 20 09-03-2009 16:28
asıl işveren-taşeron ilişkisi bitigen Meslektaşların Soruları 2 01-08-2008 15:20


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04511094 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.