Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ölümlü Trafik Kazası -Küçük Yaştaki Çocuk- Maddi/Manevi Tazm.- Destekten Yoksun Kalma

Yanıt
Old 10-01-2008, 02:08   #1
Av.Nevzat

 
Dikkat Ölümlü Trafik Kazası -Küçük Yaştaki Çocuk- Maddi/Manevi Tazm.- Destekten Yoksun Kalma

Müvekkillerin 9 yaşında ilkokul öğrencisi olan oğulları, okuldan dönerken evlerinin önünde bir belediye otobüsünün çarpması sonucu öldü. Otobüsün çocuğu uzun süre sürüklemesi şeklinde gerçekleşen ve yolun karşısında bekleyen aile bireylerinin bizzat şahit olduğu çok dramatik bir olay...
Ceza yargılamasında çocuk (5/8) asli kusurlu, şoför (3/8) tali kusurlu kabul edilerek karar verildi. Karar iki tarafça da temyiz edildi ve Yargıtay'da.
Açmayı düşündüğümüz tazminat davasında takıldığım ve sizlerle paylaşmak istediğim birkaç konu var; (Olay 2007 de oldu)
1.Anne ve babadan başka (yaşları 3 - 5 ve 6 olan) üç küçük kardeş ve (olay gözleri önünde gerçekleşen) hala ile babanne (ayrıca olayı gömeyen aynı evde yaşayan dede) için manevi tazminat istenebilir mi? Miktarlar açısından öneriniz nedir?
2.Anne-baba için "destekten yoksun kalma" nedeniyle maddi tazminat talep adersem, hesaplanacak olan tazminattan indirilecek olan "yetiştirme giderleri" nazara alıdığında, tazminata hükmedilme şansı var mıdır? Varsa hangi şartlara bağlı? Elinizde örnek karar var mı?
Yoksa "imkansızla uğraşma ve işi uzatma" mı dersiniz?
(Anne ev hanımı ve 1980 doğ.lu, Babanın düzenli bir işi yok 1977 doğ.lu)
(Yaptığım araştırmada; benzer konularda genellikle yetiştirme giderleri hesaplanan tazminattan daha fazla olduğu için tazminata hükmedilmediğini gördüm. Hatta geçtiğimiz yıllarda, konuyla ilgili b.kişi raporları basına da malzeme olmuştu.)

Katkıda bulunacak tüm meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Old 10-01-2008, 07:42   #2
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

1 nolu sorunuz ıcın sartları var ise manevi tazminat davası açılabilir. önemli olan iddiaların ispatlanması...
anne baba için destekten yoksun kalma nedeni ile maddi tazminat davası acmanızı öneririm.
Old 10-01-2008, 22:44   #3
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

Sayın nevzat buna benzer bir dosyamız şu aşamada derdest durumda öncelikli olarak herhangi bir dava işine girişmeden trafik sigortasına başvurmanızı öneririm. zira buradaki aktüerler tarafından hesaplanıp size cüzi bir miktar ödeme yapılabilir. Ancak yapılacak ödemenin eksik olduğunu düşünüyorsanız kesinlikle imzalayacağınız ibranamelere fazlaya dair haklarınızı saklı tutmayı unutmayın derim. zira maddi tazminat salt anne babanın destekten yoksun kaldıgı zarar demek değildir. bunun yanında taziye giderleri ve defin masraflarıda sayılmaktadır. Maddi tazminat bakımından sadece anne baba için tlep etmenizi öneririm zira medeni kanuna göre kardeşin kardeşe bakmakla yükümlülüğü bulunmamaktadır diye biliyorum, manevi tazminat konusunda ise be şahsen çocuklar için 4.000 ytl talep ettim henüz karara çıkmadı manevi tazminat kriterleri ile ilgili biraz döküman var bende fırsat buldugum zaman hemen ekleyeceğim. kolaylıklar dilerim
Old 10-01-2008, 22:47   #4
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

7) Manevi Tazminat isteyeceklerin en başında ana ve babanın geleceği kuşkusuzdur. Ölen evladın, kız ya da erkek olması, yaşının küçüklüğü manevi tazminatın takdirinde etkili değildir. Keza evlat sayısı başka bir anlatımla davacı ana babanın sağ olan başkaca evlatlarının oluşu manevi tazminatın miktarının tayininde önemli değildir. Ana baba yönünden ölen her evladın acısı aynıdır. Hukuk Genel Kurulu 16.10.1968 T. 1996/4–1143 E. 692 K. sayılı ilamında “…ölen çocuğun yaşı, davacıların daha başka çocuklarının olması manevi tazminat miktarını azaltan bir faktör olarak nazara alınamaz…” demek sureti ile bu hususu açıklamıştır.
Old 10-01-2008, 22:50   #5
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

E. 2004/13-291 K. 2004/370 T. 23.6.2004


DAVA : Taraflar arasındaki "maddi ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 1. Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.02.2002 gün ve 2000/120-2002/135 sayılı kararın incelenmesi Davalı şirket ve diğer Davalı B. Y. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 19.12.2002 gün ve 2002/11333-13754 sayılı ilamı ile önce onanmış; aynı tarafların karar düzeltme istemi üzerine bu istem kabul edilerek 23.05.2003 gün ve 2003/3392-6425 sayılı ilamı ile; ( ... Davacılar, murisleri R. Y. ın göğüslerinde oluşan yağ dokuları ile rahim ameliyatı sonucu oluşan fıtığın alınması ve idrar kesesi düşüklüğünün giderilmesi operasyonlarının birlikte yapılması için davalı şirkete ait Hastanede ameliyat olduğu sırada davalı doktorun kusurlu eylemi sonucu öldüğünü ileri sürerek davacı eş Hıdır için 10.000.000.000 TL. destekten yoksun kalma tazminatı ile birlikte 20.000.000.000TL. manevi tazminat; çocukları Baki, Zeki ve Birsen'in her biri için 15.000.000.000-er TL. ve kardeşleri Ali, Huriye ve Latife için 5.000.000.000-er TL. olmak üzere toplam 80.000.000.000-TL. manevi tazminatın olay tarihinden ticari faizi ile tahsilini istemişlerdir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davacı eş Hıdır için 9.783.572.250TL. maddi ve 16.000.000.000TL. manevi çocukların her biri için 12.000.000.000- şer TL. kardeşlerin her biri için 4.000.000.000TL. manevi tazminatın olay tarihi 6.2.1999'dan 29.12.1999'a kadar hesaplanacak yıllık %80, 30.12.1999'dan sonra %70 oranı üzerinden avans işlemlerine ilişkin banka reeskont faizi ile birlikte A. Sağlık Hizmetleri San.Tic.A.Ş. ve davalı B. Y.den ortaklaşa ve zincirleme tahsiline, diğer davalılar hakkındaki davanın reddine, davalı E. A. yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; mahkemenin kararı davalı şirket ile davalı B. Y. in temyizi üzerine dairemizin 19.12.2002 gün ve 11333-13754 sayılı ilamı ile oyçokluğu ile onanmış; onama kararına karşı davalı şirket ve davalı B Y. karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin dışındaki sair karar düzeltme isteklerinin reddi gerekir.
2- Manevi tazminatın miktarını tayin etme hakimin takdirine bırakılmış bir
konu olmakla beraber, hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararı karşılaması da amaç edinmemiştir. Kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmalıdır. Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir. Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli; manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir.
Davaya konu olayda, yukarıdaki ilkeler değerlendirildiğinde davacı eş için
16.000.000.000 TL. çocuklar için 12.000.000.000-şer TL. den 36.000.000.000 TL. ve kardeşleri için 4.000.000.000 TL. den 12.000.000.000 TL. olmak üzere toplam 64.000.000.000TL. manevi tazminat fazladır. Davacılar yararına daha ılımlı bir manevi tazminata hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.
Mahkeme kararının açıklanan bu nedenlerle bozulması gerekirken zuhulen onandığı bu kez yapılan incelemeden anlaşılmış olmakla, davalı şirket ve davalı B. Y. in karar düzeltme itirazının kabulü ile dairemizin onama kararının kaldırılmasına, kararın yukarıdaki nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar desteklerinin tıbbi müdahale sonucunda hayatını kaybetmesi nedeniyle davalı doktorlar ve sağlık kurumu aleyhine eldeki davayı açarak maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, manevi tazminat miktarının yerindeliği noktasındadır.

Ancak, öncelikle, manevi tazminatın takdirine ilişkin bir hükmün içeriği tartışılarak verilen onamaya ilişkin karara karşı karar düzeltme yoluna gidilip gidilemeyeceği üzerinde durulmalı, bu ön sorun irdelendikten sonra uyuşmazlık çözümlenmelidir.
Bilindiği üzere , Mahkemelerin verdikleri kararlara karşı kanun yollarından en başta geleni temyiz; temyiz yoluyla verilen Yargıtay kararlarına yönelik normal kanun yolu da karar düzeltmedir. Temyiz üzerine Yargıtay temyiz edilen hükmü inceleyip bir karara bağlar. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde karar düzeltme sebepleri ve yapılacak işlemler aynen;
"I.Yargıtay kararlarına karşı tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün içinde aşağıdaki sebeplerden dolayı karar düzeltilmesi istenebilir:

1- ( Değişik: 16/7/1981-2494/31 md. ) Temyiz dilekçesi ve -kanuni süresi içinde verilmiş olması şartıyla - karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olması,
2- Yargıtay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması,
3- Yargıtay incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya çıkması.
4-Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması,
II. Yargıtay evvelce cevapsız bırakılan itirazları kendi görüşüne göre hükme etki yapacak nitelikte bulmazsa karar düzeltilmesi isteği üzerine vereceği kararda bu itirazları reddederken herbiri hakkında gerekçe göstermek zorundadır..." Şeklinde ifade edilmiştir. Görülmektedir ki, maddede karar düzeltme sebepleri sınırlı olarak sayılmış; hangi kararlar için karar düzeltme yoluna gidilemeyeceği de açıkça gösterilmiştir.
Somut olayda; mahkemece verilen maddi ve manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin karar dairece "Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre" gerekçesine yer verilerek oyçokluğu ile onanmış; manevi tazminat miktarı yönünden karşı oy bildirilmiştir.Temyiz edenlerin karar düzeltme istemleri üzerine bu kez karar dairece, yukarıda başlıkta ayrıntısı yer aldığı üzere diğer yönlere ilişkin itirazlar reddedilmiş; manevi tazminatın miktarının daha ılımlı olması gerektiği noktasından oyçokluğu ile bozulmuştur. Karşı oyda hem karar düzeltme istenemeyeceği, hem de kararın onanması görüşü bildirilmiştir. Karar düzeltme isteminde bulunanlar temyiz dilekçelerinde de yer alan sebeplerini sıralamış; özünde usul ve yasaya aykırılık olgusuna dayanmışlardır.
Yasa koyucu yukarıda aynen aktarılan madde metninde karar düzeltme nedenleri arasında ve dördüncü neden olarak "Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması" olgusuna yer vermekle tarafların bu nedene dayanmasını olanaklı kılmıştır. Bir maddi vakaya uygulanacak yasal hükmün tespiti, yorumlanması ve aranan unsurların varlığı konusunda yapılan saptama usule aykırılık taşıyorsa bu hususun yasanın açık hükmü gereği karar düzeltme nedeni olarak incelenmesi olanaklıdır. Manevi tazminat miktarı da dayanağını yasadan alan ve bir yasa maddesinin uygulanması ve yorumunu gerektiren bir talep olduğuna göre, buna ilişkin takdirde usul ve yasaya aykırılık iddiasıyla karşılaşılması olasıdır. Bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.05.1983 gün ve 2/235-471 sayılı kararında da vurgulanmıştır. Açıklanan gerekçelerle heyetin çoğunluğunca karar düzeltme talebinin incelenmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamış; işin esasının görüşülmesine geçilmesine oyçokluğu ile karar verilmiştir.
İşin esasına eş söyleyişle manevi tazminat miktarına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Davacılardan H. Y. ın eşi ve diğer davacıların anneleri ve kardeşleri olan 1938 doğumlu R. Y. ın göğsünde meme bölgesinde tümöral kitle, batında fıtık, ve idrar kaçırma şikayetleri nedeniyle 30.1.1999 günü davalı A. Sağlık Hizmetleri A.Ş nin sahip ve işleteni olduğu A. Hospital adlı hastaneye yatırılarak önce göğsündeki kitlenin Dr. E. A. başkanlığındaki ekip tarafından ameliyatla alındığı, ardından diğer şikayetler nedeniyle hastanın Dr. B. Y. başkanlığındaki ekibe devredildiği, ikinci ameliyat safhasında tansiyonunun düştüğü, kanama nedeniyle şuur bozulduğu geliştiğinden hastanın yoğun bakıma alındığı ve burada 6.2.1999 tarihinde öldüğü dosya kapsamı ile belirgindir.
Olayla ilgili olarak Üsküdar C.Başsavcılığının 1999/3625 Hz. Sayısında tahkikat yapılmış; ayrıca idari yönden de incelemeye konu olmuştur.
Dosyada bulunan Adli Tıp Kurumu raporunda, "Göğüste, meme bölgesinde tümoral kitle, batında eski histerektomi ameliyatı yerinde fıtık, ve idrar inkontinansı şikayetleri ile 30.1.1999 günü hastaneye yatırılan, göğüsteki kitle Dr. E. A. başkanlığındaki ekip tarafından ameliyatla alınıp, diğer şikayetleri de arızası nedeniyle Dr. B. Y. Başkanlığındaki ekibe devredilen bu ameliyat safhasında tansiyonu düşüp kanama nedeniyle şuur bozukluğu gelişip yoğun bakımda 06.02.999 tarihinde vefat eden 1938 doğumlu R. Y. a ait dosyada mevcut belgelerdeki bilgiler dikkate alındığında;
1- Ölümü ameliyatı sırasında oluşan sol rektus adelesinde seyreden aepigastrika inferior dalının kopması ve gelişen kanamadan ileri geldiği, bu damar arızası ameliyat sırasında oluşup zamanında fark edilip onarılmadığından ölümde etkili olduğu,
2- Klinikte ve otopside göğüs bölgesindeki ameliyat sahasında herhangi patoloji saptanılmadığından bu bölge ameliyatının tıp kurallarına uygun olup ölümde etkisi bulunmadığı,
3- Ameliyat sırasında leze olan arteri zamanında fark edip onaramayan ameliyat ekip sorumlusu Dr. B. Y. in kusurlu olduğu, kusur oranının 4/8 olduğu oybirliği ile mütalaa olunur" görüşünün açıklanmış; mahkemece alınan raporda da aynı kusur oranına ulaşılıp 4/8 ise kötü tesadüf olarak adlandırılmıştır.Ölene atfedilecek bir kusur bulunmadığında ise uyuşmazlık yoktur. Davacıların desteğinin ölüm olayının meydana gelmesinde onun dışında işlem yürütenlerin müşterek ve müteselsil sorumlulukları söz konusu olduğunda bu aşamada sorumlu olanların kendi aralarında hangi oranda kusurlu bulunduklarının esasa etkili olmadığı açıktır. Bu ancak davalı yanlar arasında davaya konu olması halinde rücu davasında araştırılması gereken ve manevi tazminatın takdirinde ise sonuca etkili olmayan bir husustur.
Manevi tazminat isteminin temelinde davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları zarar, zarar ile fiil arasında illiyet bağı, fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir. Bu şartlardan en önemlisi zarar ile fiil arasında illiyet bağıdır. Eğer olayda zarar ile fiil arasında illiyet bağı kurulamıyorsa sorumlulukta doğmamaktadır.
Öte yandan, 818 sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği , ancak takdirde etkili olabileceği Yargıtay'ın 22.6.1966 tarih ve 1966/7 esas 1966/7 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde taktir olunacak manevi tazminatın tutarı etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden Hakim bu konuda taktir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yine BK. 47. maddesi hükmüne göre: göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı Adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmaktadır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. 0 halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Taktir edilecek miktarı mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Olayda davacılar ölenin eşi, çocukları ve kardeşleri konumundaki kişilerdir. Ölenin şikayetleri yaşamsal öneme sahip şikayetler olmadığı gibi, ameliyatın yüksek risk içerdiği konusunda bir saptama da uzmanlarınca yapılmamıştır. Durum böyle iken ölümle sonuçlanması pek muhtemel olmayan bir ameliyat sonucunda ölüm gerçekleşmiş ve bu durum davacılarda büyük ölçüde elem ve ızdıraba sebebiyet vermiştir. Davacılarda uyandırılan güvene uygun bir dikkat ve özenin gösterilmesi halinde ölüm riskinin olmayacağı bir ameliyatta hastanın kaybının onun yakınlarında manevi yıkım oluşturması olağandır.
Olayın meydana gelmesinde ameliyat sırasında zarar gören arteri zamanında fark edip onaramayan ameliyat ekip sorumlusu Dr. B. Y. in 4/8 oranında kusurlu bulunmuş, kalan 4/8 kusur oranı ise kötü tesadüf olarak nitelendirilmiştir. Bu sorumlulukta B. Y. ile birlikte diğer davalı şirkete ait hastanenin de adam kullanan ve işleten sıfatıyla müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu açıktır. Zira, Özel Hastahane işleteni, öncelikle tacir sıfatıyla basiretli bir tacir gibi davranması gereği yanında, yaptığı hizmetin yaşama hakkını yakından ilgilendiren kamusal nitelik taşıyan sağlık hizmeti olması nedeniyle de hastanın ve özel durumlarda yakınlarının zarar görmemesi için gerekli olan sadakat ve özeni göstermek durumundadır. Bu özen, başta doktor ve diğer yardımcı personeli seçme ve denetleme açısından yüksek oranda gösterilmeli, diğer şartların hazırlanmasında da aynı ilke unutulmamalıdır.
Davacılardan ölenin eşi H. Y. ın emekli kamu görevlisi olduğu dosya kapsamı ile belirgindir. Eşinin diğer davacıların da anne ve kardeşlerinin sağlığını riske atmamak, daha iyi ve özenle bakılmasını sağlamak adına ve bu saikle getireceği mali yüke rağmen özel hastaneyi tercih ettikleri anlaşılmaktadır. Bu güvene layık olunmaması da hasta sahipleri açısından yaralayıcı olacaktır.
Manevi tazminat, gelişmiş ülkelerde artık eski kalıplarından çıkarılarak caydırıcılık unsuruna da ağırlık verilmektedir. Gelişen hukukta bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde veya taksirli davranışlarda tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gereğini ortaya koymakta; kişi haklarının her şeyin önünde geldiğini önemle vurgulamaktadır.
Bu ilkeler gözetildiğinde ; aslolan insan yaşamıdır ve bu yaşamın yitirilmesinin yakınlarında açtığı derin ızdırabı hiçbir değerin telafi etmesi olanaklı değildir. Burada amaçlanan sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek; öte yandan da zarar veren yanı da dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla, caydırıcı olabilmektir.
Mahkemece, ülkenin ekonomik koşulları, paranın alım gücü , tarafların mali ve içtimai durumları, davalıların eyleminin niteliği ve atfedilen kusur oranı, davacılarda yaratılan elem ve ızdırabın ağırlığı ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin tüm ilke ve kurallar nazara alınarak davacılar lehine hükmedilen tazminat miktarları yerindedir.
Usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davalı A. Sağlık Hizmetleri San.Ticaret A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı ( 2.456.000.000 ) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 23.6.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 10-01-2008, 23:21   #6
Av.Nevzat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ahmetyılmaz
1 nolu sorunuz ıcın sartları var ise manevi tazminat davası açılabilir. önemli olan iddiaların ispatlanması...
anne baba için destekten yoksun kalma nedeni ile maddi tazminat davası acmanızı öneririm.

Sayın Ahmet Yılmaz,
İlginiz için teşekkürü borç bilirim.
(Cevabınız çok kısa olsa da oldukça özlü Üstelik şu ana kadar tek cevap sizden geldi )

1. Manevi tazminat için önerebiceğiniz rakamlar var mı?
(Elbette her olayın kendine özgü şartları var. Soruda özetlemeye çalıştığım olayı nazara alırsanız sevinirim.)
2. "Destekten yoksun kalma" nedeniyle maddi tazminat talep etmeyi zaten düşünüyorum. Tereddüt etmemin nedeni; benzer konularda genellikle yetiştirme giderleri hesaplanan tazminattan daha fazla olduğu için tazminata hükmedilmediği şeklindeki görüşler.
Sizce bu şartlarda maddi tazminata hükmedilir mi?

DİĞER SEVGİLİ MESLEKTAŞLARIMIN DA CEVAP İÇİN HALA ŞANSLARI VAR
Old 10-01-2008, 23:51   #7
Av.Nevzat

 
Varsayılan

Sayın Hartavi,
Çok değerli katkılarınız için teşekkürler.
Sigorta ile ilgili uyarınızda çok haklısınız. Ancak bahsettiğiniz türdeki ibranameyi umarım sigorta kabul eder.
Eklediğiniz karar da manevi tazminatla ilgili bir çok olayda örnek olacak türden önemli bir karar.
Kararı kullanırken hep sizi anacağımdan emin olun
Old 11-01-2008, 12:29   #8
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

Sayın Nevzat; Sigortanın kabul etmeyeceğini tahmin edebiliyorum. bu durumda yapacağınız iş ibranamede kabul edilen kısım için icra takibi başlatmanızı öneririm zaten itiraz halinde de kabul edilen miktar likit bir alacak niteliği taşıdığından %40 icra inkar tazminatına hükmedilecektir. genelde itiraz etmeyip sadece avukatlık ücreti ve faizlere itiraz ediliyor. bu durumda elinizdeki ibranameleri icra mahkemesine sunduğunuz zaman lehinize avukatlık ücretine de hükmediliyor. kolaylıklar diliyorum
Old 19-02-2008, 13:12   #9
av.yasinkaraca

 
Varsayılan

MANEVİ TAZMİNATA YÖNELİK FARKLI BİR KARAR. AYNI DOĞRULTUDA ELİNDE KARAR OLAN EKLERSE SEVİNİRİM.

T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi

E:1992/2629
K:1992/4737
T:06.10.1992

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI

9 Davacıların maddi durumlarının ve gelirlerinin pek fazla ve yeterli derecede bulunması ve ölenin gelir ve yardımına muhtaç olmamaları davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etmelerine mani değildir. Nitekim destekten yoksun kalma yalnız parasal yardım olarak düşünülemez. Evladın bayram günlerinde anne ve babayı ziyareti ve evde ailesine yardıma olması her türlü hastalık ve sair sıkıntılarında yardıma koşma görevi maddi desteğin kapsamında kabul edilmelidir.

818 s. BK. m. 45/11

Taraflar arasindaki destekten yoksun kalma taZminatı davasının yapılan yarğılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi icinde davacılar vekilince temiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacılardan Haydar ve Hatice'nin müşterek çocukları olan Havva'nın davalılardan Hüseyin'in idaresindeki araçla çarpılması sonucu ölümüne neden olunduğu ve olayda araç sürücüsünün 4/8 nisbetinde kusurlu olduğu toplanan deliller ve yapılan bilirkişi incelemesiyle saptanmıştır. Anılan davacıların maddi durumlarının ve gelirlerinin pek fazla olması ve yeterli derecede bulunması ve ölenin gelir ve yardımına muhtac olmamaları anılan davacıların destekden yoksun kalma tazminatı talep etmelerine mani degildir. Nitekim destekden yoksun kalma yalnız parasal yardım olarak düşünülemez. Evladın bayram günlerinde anne ve babaya ziyareti ve evde ailesine yardımcı olması, her türlu hastalık ve saır sıkıntılarında yardıma kosma gorevi maddi desteğin kapsamında kabul edilmelidir. Bu anlayış gerek doktrin, gerekse Yargıtay uygulamasında yerleşmiş bir görüştür. Bu durumda anılan davacıların destekten yoksun kalmadıkları gerekcesiyle talebin reddi isabetsizdir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davalı anne ve babanın destekden yoksun kalmaya ilişkin tazminat hakları tesbit edilmiş, ayrıca babanın halen öğrenimini sürdüren muteveffa Havva'ya yapması gereken ogrenim ve yetiştirme masrafı da bilirkişı tarafından saptanmıs olmasına ve bulgulara taraflarca bir itiraz sepketmediğine göre davacı baba için hesaplanan destekden yoksun kalma tazminatından, yetiştirme için yapması gereken masrafın düşülmesi suretiyle sonucunda bulunacak miktarın baba yararına ve anne için saptanan tazminatın da davacı Hatice yararına maddi tazminat olarak hükmedilmesi gerekmektedir.
S o n u ç : Yukarda yazılan nedenlerle kararın temyiz eden davacılar yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6.10.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak:YKD - 1993/2 - Sayfa:248
Old 19-02-2008, 20:09   #10
iussy

 
Varsayılan

Sayın Av.Nevzat,

Daha önce, 4 yaşında bir çocuğun, tüp taşıyan kamyon tarafından görülmemesi nedeni ile ölümüne sebebiyet veren kazada, bahsettiğiniz yetiştirme giderlerinin destekten yoksun kalma tazminatından daha fazla olduğuna yönelik bir aktüerya hesabını üzülerek incelemek zorunda kalmıştım. Bu nedenle, müteveffanın yaş küçüklüğü göz önünde bulundurulursa, destekten yoksun kalmaya yönelik talebinizi yeniden değerlendirmekte fayda olacağı kanaatindeyim.

Sayın Av.Selim Hartavi'nin de belirttiği gibi, öncelikle aracı sigortalayan şirkete yönelmeniz faydalı olacaktır. Böylece sigorta şirketi tarafından bir aktüerya hesabı zaten yaptırılacaktır.

Saygılarımla.
Old 19-02-2008, 21:00   #11
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

Sn iussy
benim merak ettiğim noktalardan biri de şu özellikle yetiştirme giderleri hesaplanırken ne gibi kriterler gözönünde bulundurulur. Yapılan hesaplamalarda özellikle sosyal ve ekonomik olarak zayıf ailelerin çocuklarının ileride okuma ihtimali pek zayıf görülür oysa günümüz açısından önceki dönemdeki eğitim öğretim istatistikleri ile günümüzdeki eğitim öğretim düzeyinde çok ciddi artışların olduğu gözlemlenmekte ve yine bence burada ailenin sosyal ve ekonomik gelir düzeyine bakılmaksızın her ailenin çocuklarının okuyabileceği hususu gözönünde bulundurulmalıdır, ve yine geçim giderleri asgari geçim giderleri olarak gözönüne alınmaz da çok rahat bir yaşam standardı olan ailenin geçim giderleri gözönünde bulundurulur. ona göre hesaplamalar yapılır, bu hususlara açıklık getirirseniz sevinirim.
Old 21-02-2008, 20:51   #12
masimo

 
Varsayılan

değerli meslaktaşım;
destekten yoksun kalma davalarında maddi tazminat hesaplaması farklı usule tabi. çocuk olduğundan dolayı aileye maddi katkısı fazla olmaz. ve en önemlisi aile maddi ve sosyal durumunu ölüm öncesine oranla muhafaza edeceğinden maddi tazminatta tatmin edici bir miktar alamayabilirisiniz. Bu nedenle pilot dava açmak en doğrusu. manevi tazminatı yüksek tutmanızda bence fayda var
Old 22-02-2008, 22:02   #13
Av.Nevzat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan iussy
Daha önce, 4 yaşında bir çocuğun, tüp taşıyan kamyon tarafından görülmemesi nedeni ile ölümüne sebebiyet veren kazada, bahsettiğiniz yetiştirme giderlerinin destekten yoksun kalma tazminatından daha fazla olduğuna yönelik bir aktüerya hesabını üzülerek incelemek zorunda kalmıştım. .

Değerli iussy,
Öncelikle ilginiz için teşekkürler. Şehir dışında olduğumdan cevabınızı yeni okuyabildim. Bu arada ben de öncelikle sigorta şirketine başvurmaya karar verdim.
Cevabınızda bahsettigiğiniz aktüerya hesabı elinizde mevcutsa gönderebilir misiniz?
Hoşçakalın.
Old 25-02-2008, 11:51   #14
iussy

 
Varsayılan

Sayın Hartavi,

Açıkçası aktüerya hesabı konusu uzmanlık gerektiren bir dal olduğundan ve benim bu konuda uzmanlığım bulunmadığından sorunuza doğru yanıt verme ihtimalim de ne kadar olacaktır emin olamıyorum.

Ancak, çocuğun doğduğu ailenin ekonomik ve sosyal durumu, çocuğun okuma ihtimali ve bu okuma sonucu elde edebileceği kazanç, ancak kazanç elde edip aileye katkıda bulunacağı süreye kadar onun için yapılmış olacak masraflar ile o çocuğun takribi evlenme yaşı ve bunun sonucunda aileye katkısının hangi oranda azalacağı varsayımsal olarak hesaplanıyor.

Sonuçta, her somut olayın kendi içerisinde değerlendirilmesi gerekirken maalesef bu tür hesaplamalarda varsayım ve ihtimal üzerine bir rapor oluşturuluyor. Yine de, daha önce de belirttiğim gibi, bu konu benim uzmanlık alanım değil, bu nedenle de size yanlış bilgi vermek istemem.

Sayın Av.Nevzat,

Maalesef bahsettiğim rapor benim elimde yok, o zamanlar çalıştığım özel bir firma için hazırlanmış bir rapordu. Keşke yardımcı olabilseydim ama maalesef..

Saygılarımla.
Old 09-07-2015, 14:10   #15
ugur21

 
Varsayılan gerçek maddi zarar

destekten yoksun kalma tazminatında anne babanın yaşı cok önemli, cocuktan alacağı bakiye destek hesaplanır, 22 yaşından sonra cocuk destek vermeye başlar aileye.annenin 41 babanın 51 %65 kusurlu mütevefanın 8 yaşında oldugu bi dosyada babaya 1400 anneye 4.500 tl hükmedildiği dosyamda mevcut.18bin yetiştirme bedeli olarak hesaplandı,
Old 28-02-2018, 16:33   #16
luna

 
Varsayılan

zarar gören harici anne baba ya da eş çocuk için ayrı vekalet gerekiyor mu yoksa zarar görenin avukata vekalet vererek tek davacı gösterilmesi durumunda da eş veya çocuklar için talep de bulunulabiliyor mu ?
Old 02-03-2018, 09:55   #17
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan luna
zarar gören harici anne baba ya da eş çocuk için ayrı vekalet gerekiyor mu yoksa zarar görenin avukata vekalet vererek tek davacı gösterilmesi durumunda da eş veya çocuklar için talep de bulunulabiliyor mu ?

-Vekalet Sözleşmesi
-Vekaletname (Kapsam ve Yetkiler)
-Hak ve Fiil Ehliyeti
-Küçük Çocuklar için Velayet
-Taraf Sıfatı
-Her biri için tazminat talep etme koşulları

Ben daha çok sizin görüşünüzün hangi yönde olduğunu merak ettim?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Destekten yoksun kalma tazminatı hesabı Ömer Ünal Meslektaşların Soruları 5 24-07-2012 14:15
trafik kazası maddi-manevi tazminat n_plak Meslektaşların Soruları 16 07-03-2011 14:27
ZMMS destekten yoksun kalma tazminatı NAZ80 Meslektaşların Soruları 16 27-04-2009 16:12
destekten yoksun kalma tazminatı huguk kuşu Meslektaşların Soruları 3 04-01-2007 13:28
Destekten Yoksun Kalma Tazminatı madagaskar Meslektaşların Soruları 3 29-05-2004 23:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07264805 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.