Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ispat edilemeyen menfi tespit davasının usulden reddi halinde vekalet ücreti

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-05-2012, 11:59   #1
sevnur

 
Varsayılan ispat edilemeyen menfi tespit davasının usulden reddi halinde vekalet ücreti

merhabalar, müvekkilimiz aleyhine açılan bir menfi tespit davası davacı vekillerince hiç bir celse takip edilmedi. Davacı taraf vekilleri ilk celseye katılmadılar, tarafımızca da takip edilmediğinden dava işlemden kaldırıldı ancak davacı taraflar davayı tekrar yenileyip yine hiç bir oturuma katılmadılar. Kendilerine verilen ihtarlı kesin süre içinde delil sunmadılar her hangi bir masraf da yatırmadılar. Sonuç olarak mahkemenin deyimiyle 'dava ispatlanamadığından usulden' reddedildi. Benim sorunum ise şu: gerekçeli kararda lehimize vekalet ücretine hükmedilmemiş ve bu konuya değinilmemiştir. Mahkemece vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine dair (kaldı ki bunun nisbi mi maktu mu olduğu da ayrı bir sorunsal ) elinde içtihat ve görüşü olan meslektaşlarımın paylaşımları olursa sevinirim.
Old 01-05-2012, 12:53   #2
tiryakim

 
Varsayılan

eğer usulden rededilmişse vekalet ücreti maktu olur diye düşünüyorum.
Old 01-05-2012, 12:58   #3
avyıldız

 
Varsayılan

husumet itirazı,görev ve yetki yönlerinden maktu diğer hallerde nispi vekalet ücreti olur kanaatindeyim
Old 01-05-2012, 13:19   #4
sevnur

 
Varsayılan

ben de usulden reddi halinde maktu vekalet ücretine hükmedileceği görüşündeyim ancak somut davada, davanın usulden reddi yerinde bir karar mıdır? Zira, davacı, kendisine verilen kesin süre içinde delil sunmamış, hiç bir duruşmaya katılmamış ve gider avanslarını yatırmamıştır. Dava, bunlar neticesinde 'ispatlanamadığından' reddedilmiştir. Bu halde usulden red doğru bir karar mı? ikincisi, mahkemece gerekçeli kararda hiç bir şekilde vekalet ücretine hükmedilmemiştir. En azından kararı bu yönden temyiz etmeyi düşünüyorum. Zira bildiğim kadarıyla tavzih yoluyla vekalet ücretini karara ekletmem mümkün olmayacak. Cevapları için meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Old 01-05-2012, 15:31   #5
av m bayraktar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/5952
K. 2004/3128
T. 3.6.2004
• SÖZLEŞMENİN FESHİ ( Daire Karşılığı İnşaat Sözleşme Şartlarının İhlal Edilmesi Nedeniyle Sözleşmenin Feshi ve Uğranılan Zararın Tazmini Talebi )
• ESER SÖZLEŞMESİ ( Kararlaştırılan Süre İçinde Yapılamayan Teslimatın Yüklenicinin Kusurundan Doğup Doğmadığı Tespit Edildikten Sonra Sözleşmenin Feshi Hakkında Karar Verimesinin Gerekmesi )
• VEKALET ÜCRETİ ( Reddedilen Bedel Yönünden Davalı Yararına Vekalet Ücretine Hükmolunmasının Gerekmesi )
• TEVHİT ( Tevhit İşlemlerinin Kararlaştırılan Süre İçinde Eserin Teslim Edilmesine Etkisi Olup Olmadığı Araştırıldıktan Sonra Sözleşmenin Feshi ve Kira Alacağı Hakkında Karar Verilmesi )
• KİRA ALACAĞI ( Eser Sözleşmesinde Kararlaştırılan Sürede Yapılamayan Teslimatın Yüklenicinin Kusurundan Doğup Doğmadığı Tespit Edildikten Sonra Kira Alacağı Hakkında Hüküm Kurulması )
818/m.355
3194/m.18
ÖZET : Sözleşmenin altıncı maddesinde bitişik parselle tapuda tevhit yapılması hüküm altına alınmış nitekim bu konuda gerekli işlemler yapılarak tevhit gerçekleşmiş ayrıca imar yasası gereğince yapılan çalışmalar nedeniyle belediyece ruhsatın verilemediği belirtilmiş gecikmeye sebep olduğu açıklanmıştır.Mahkemece yapılması gereken iş, tevhit işlemlerinin ve imar yasasınca yapılan uygulamanın süreye etkisi saptanmalı, kira bedeli yönünden de sonucu dairesinde hüküm kurulmalıdır.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı yanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Yanlar arasındaki uyuşmazlık Borçlar Yasasının 355.maddesinde tanımlanan eser sözleşmesinin bir türü olan ve H Noterliğince doğrudan düzenlenen 23.10.1995 tarih ve 7347 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Daire Karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.

Sözleşme yüklenici davalı ile davacılar Ahmet, Mustafa, Aysel ve Fatma'nın mirasçısı Ayşe ile diğer davacı Meliki arasında yapılmıştır.

Sözleşme uyarınca davacılara ait A ilçesi Ulusazade Mahallesi tapunun Ada No:312 parsel No:2'de kayıtlı taşınmaz arsaya depo dahil altı katlı bina yapılacağı yapılacak olan bu binanın depo hariç üçüncü katındaki karşılıklı iki daire ve birer daireye birer odunluğun anahtar teslimi olarak 1.8.1998 tarihinde davacılara verileceği belirtilen bu tarihte teslimin yapılamaması halinde günün rayiç bedeli üzerinden kira ödeneceği davalı yüklenicinin bitişik parselle tapuda tevhit yapabileceği, inşa olunacak binaya belediye tarafından yeniden ilave kat için ruhsat verildiği takdirde arsa sahiplerinin kendilerine düşen % 15 paylarını müteahhitten alacakları kararlaştırılmıştır.

Davacı tarafa ait Ada No:312 parsel No:2'de kayıtlı taşınmaz arsa ile dava dışı Mustafa 'ya ait Ada No:312 parsel No:3'de kayıtlı taşınmaz arsa birleştirilerek 312 ada 5 parsel numarasını almış buna göre tapuya tescil edilerek sicil kazanmış, A Belediye Başkanlığına başvurularak 6.5.1997 tarihli inşaat ruhsatı alınmış, inşaatın yapımına başlanmış ancak süresinde bitirilip teslim edilemediğinden sorun çıkmıştır.

Yerel mahkemede açılan davada sözleşmenin feshi ile 7.000.000.000 TL. kira ve faizi 8.662.500.000 TL. ilave kat bedeli toplam 15.662.500.000 TL. istenmiş yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile kira bedeli ve ilave kat değeri toplamı 11.374.516.834 TL.ye hükmedilmiş karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.

Dava konusu somut olayda taşınmaza depo dahil altı katlı bina yapılacağı kararlaştırılmış buna göre sözleşme düzenlenmiş ancak depo + altı kat olmak üzere yedi kata uygun proje hazırlanıp ruhsat alınmış ve bina inşa edilmiştir. Bu durumda yanlar arasındaki sözleşmeye göre bir kat ilave edilmiştir. İlave kat nedeniyle davacı yanın kendi payı itibariyle % 15 ilave kat bedeli alacak hakkı doğmaktadır. Keza geç teslim nedeniyle kira alacağı talep edilmesi de mümkündür. Ne var ki sözleşmenin altıncı maddesinde bitişik parselle tapuda tevhit yapılması hüküm altına alınmış nitekim bu konuda gerekli işlemler yapılarak tevhit gerçekleşmiş ayrıca imar yasasının 18.maddesi gereğince yapılan çalışmalar nedeniyle belediyece ruhsatın verilemediği belirtilmiş gecikmeye sebep olduğu açıklanmış ancak mahkemece bu konularda araştırma yapılmamıştır.

Mahkemece yapılması gereken iş, bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak tevhit işlemlerinin ve imar yasasının 18.maddesi uyarınca yapılan uygulamanın süreye etkisi saptanmalı, kira bedeli yönünden de sonucu dairesinde hüküm kurulmalıdır.

Bu nedenlerle açıklanan olgular gözden uzak tutularak eksik inceleme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.

3-Davacı davasında sözleşmenin feshine de karar verilmesini istediği halde 18.3.2003 tarihli oturumda bu talebinden vazgeçmiştir. Mahkemece bu konuda herhangi bir hüküm kurulmadığı gibi, reddedilen bedel yönünden davasını vekille takip eden davalı taraf yararına vekalet ücretine de hükmedilmemiştir. Yerel mahkeme kararı bu yönden de isabetli görülmemiş bozulması uygun bulunmuştur.

SONUÇ : Yukarıda 1.bendde açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, 2.ve 3.bendde açıklanan nedenlerle temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 3.6.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/1134
K. 2003/2474
T. 26.2.2003
• BOŞANMA DAVASI ( Çocuklar İçin Takdir Edilen Nafaka - Hükmün Kesinleşmesine Kadar Devam Edeceği )
• TEDBİR NAFAKASI ( Dava Tarihinden Hükmün Kesinleşmesine Kadar Devam Edeceği )
• VEKALET ÜCRETİ ( Reddedilen Davada Davalı Yararına Takdir Edilmemesinin Usul ve Yasaya Aykırılığı )
4721/m.166, 184, 169, 195, 197
1086/m.237
ÖZET : Tedbir nafakaları hükmün kesinleşmesine kadar devam eder. Dava reddolunduğunda vekalet ücretine hükmolunmak gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle çocuklar için takdir edilen nafakanın tedbir niteliğini taşımasına, dava tarihinden hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin tabi bulunmasına göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Dava reddedildiğine göre ; davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün ikinci bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan yönlerinin ise ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna, temyiz peşin harcını yatıran davalıya geri verilmesine, 26.02.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/11681
K. 2006/13331
T. 17.11.2006
• TAPU KAYDININ DÜZELTİLMESİ ( Davacının Murisine Ait Değişik Köy ve Mevkilerde Bulunan Taşınmazlarda Baba Adının Düzeltilmesini İstemesi - Davacı Murisinin Maliki Olmadığı Parsellere İlişkin Davacının Dava Açmakta Hukuki Yararı Bulunmadığınıdan Davanın Reddi Gereği )
• HUKUKİ YARAR ( Davacı Murisinin Maliki Olmadığı Parseller Yönünden Davanın Reddine Karar Verilmesi Gereği - Karar Verilmesine Yer Oladığına Şeklinde Hüküm Kurulmasının Hatalı Olduğu )
• VEKALET ÜCRETİ ( Reddedilen İstem Yönünden Vekil ile Temsil Edilen Davalı Yararına Avukatlık Ücretine Hükmedilmesi Gereği )
1136/m. 164
ÖZET : Reddi gereken istem yönünden, vekil ile temsil olunan davalı yararına avukatlık ücreti takdir edilmemesi doğru olmamıştır.

DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine 1.8.2005 gününde verilen dilekçe ile tapuda isim düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın bir kısım parseller yönünden kabulüne, bir kısım parseller yönünden konusuz kalmasından karar vermeye yer olmadığına dair verilen 1.8.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, murisine ait değişik köy ve mevkilerde bulunan 101, 27, 3, 70 243 ada 14, 200 ada 14, 16, 243, 234 parsel sayılı taşınmazlarda "Ömer" ve "H.Ömer" olan baba adının "Hacı Ömer" olarak düzeltilmesini istemiştir.

Mahkemece, 234, 243, 16 ve 200 ada 14 parsel sayılı taşınmazlarda davacının murisinin malik olmamasından karar vermeye yer olmadığına, diğer parseller yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir.

2- Gerçek ve tüzel kişilerin mahkemelerde dava açarak haklarının hukuken himaye altına alınmalarını isteyebilmeleri için o davayı açmakta hukuki yararları olmalıdır. Davacı murisinin 234, 243, 16 ve 200 ada 14 parsel sayılı taşınmazlarda malik olmadığı görülmektedir. Bu nedenle, bu parseller ile ilgili istemin, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması; ayrıca, reddi gereken bu istem yönünden, vekil ile temsil olunan davalı yararına avukatlık ücreti takdir edilmemesi doğru olmamış, kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiş ise de, yapılan hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK.nun 438/VII. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) bentte sayılan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) bentte belirtilen nedenle kararın hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinin ikinci ve üçüncü satırlarındaki "karar verilmesine yer olmadığına" sözcüklerinin hüküm fıkrasından çıkartılarak, "davanın reddine" sözcüklerinin yazılmasına; "reddine" kelimesinden sonra gelmek üzere "Davada, davalı vekil ile temsil edildiğinden davalı yararına A.Ü.T uyarınca 400YTL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" sözcüklerinin eklenmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ VE DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, 17.11.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

yarx
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1990/5266
K. 1990/6780
T. 22.10.1990
• TAZMİNAT DAVASI ( Taşıma Sırasında Meydana Gelen Yaralanma Nedeniyle Sigortalıya Ödenen Bedel )
• FAİZ İSTEMİ ( Hususun Hükümde Değerlendirilmemesinin Yanlışlığı )
• MAHKEMENİN HÜKMÜ ( Talepten Fazlasına Hükmedememesi )
• REDDEDİLEN MİKTAR ( Davalı Yararına Vekalet Ücretine Karar Verilmesi )
• VEKALET ÜCRETİ ( Reddedilen Miktar Üzerinden Davalı Yararına )
6762/m.787
ÖZET : Davada faiz istendiğine göre,bu hususun hükümde değerlendirilmemesi yanlıştır. Mahkeme, talepten fazlasına hükmedemez. Reddedilen miktar üzerinden davalı yararına vekalet ücretine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Gölbaşı-Ankara Asliye Hukuk Mahkemesince verilen hükmün temyizen tekiki davacı ve davalı Aran Trizm. A.Ş. vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekcesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, mahkemeye verdiği 8.7.1985 havale tarihli dilekçesiyle müvekkilini davalılardan Başak Sigorta Şirketine sigortalı,davalı Abdurrahman yönetimindeki diğer davalıya ait araçta yolculuk ettiği esnada bu aracın başka bir araçla çarpışması sonucu yaralandığını, kaza sonucu müvekilini sağ bacağı kesildiği gibi, yüzünde de sabit eserler kaldığını, davalı Abdurrahman'ın olayda 8/8 nisbetinde kusurlu olduğu anlaşılarak mahukumiyetine karar verildiğini, müvekkilinin bu olay nedeniyle ticari faaliyetine son vermek zorunda kaldığını, çalışamaz duruma geldiğini, Türkiye standartlarına göre müvekkilinin 65 yaşına kadar yaşayabileceği ve çalışabileceği varsayımı nazara alındığında müvekkilinin mahrum kaldığı kazanç kaybının ( 10.000.000 ) TL'den az olmayacağını, ayrıca müvekkilini bu nedenle yardımcı kadın tutmak zorunda kaldığını ve dava tarihine kadar bu kadına ( 440.000 ) TL. ödeme yaptığını, bundan sonra yapacağı ödemelere mahsuben şimdilik kaydıyla ( 100.000 ) TL'nın da davalılardan tahsili gerektiğini, ayrıca müvekilinin bu kaza nedeniyle çeşitli masraflar yapmak zorunda kaldığını, bu masraflara karşılık olmak üzere şimdilik kaydıyla ( 100.000 ) TL'nın davalılarda tahsili gerektiğini, diğer yandan müvekkilini bu olaydan büyük üzüntü duyduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı Sigorta Şirketi'nin sorumluluğu limiti ile sınırlı olmak üzere, müvekkilini kaza ile sona eren ticari faaliyeti ve işgöremezliği nedeniyle ( 100.000 ) TL. ve manevi tazminat olarak da ( 1.000.000 ) TL'nın olay tarihinden itibaren banka iskonto birlikte davalılardan tahsilini, birleşen dava ile de iş gücü kaybı nedeniyle uğranılan bakiye ( 2.000.000 ) TL. maddi tazminatın, kadın çalıştırılması nedeniyle bakiye ( 2.000.000 ) lira tazminatın ve tedavi giderleri ve masraf bakiyesi olarak da 1.650.00 ) TL. ki, toplam ( 5.650.000 ) TL'nın banka iskonto faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istemiş, bilahare ise Sigorta Şirketi hakkındaki davayı atiye terk ettiklerini belirtmiştir.

Davalı Varan Turizm Seyahat A.Ş vekili, kusurun müvekkili şirket şoföründe olmadığını, davacının istemini 65 yaş ve ticari faaliyet ile sınırlaması nedeniyle tazminat hesabını bu hususlar nazara alınarak yapılmasını,yardımcı kadın tutulmasına gerek olmadığını, davacının olaydan önce ticari faaliyetini terk etmesi nedeniyle ticari kazanç üzerinden tazminat isteyemeyeceğini, istenen masrafların lüks masraflar olduğunu ve yerinde olmadığını, istenen maddi tazminat ve manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacını davadan önce müvekili şirketten ( 500.000 ) TL. manevi tazmiant istemesine rağmen, davada ( 1.000.000 ) TL. istemesini anlaşılamadığını, yine davacının davadan önce yardımcı kadına ( 30.000 ) TL. ödendiğini belirtmesine karşın, davada ( 440.000 ) TL'lık ödemeden bahsedilmesini tutarsızlık olduğunu, müvekkili şirketin taşıma sözleşmesini tarafı olmaması nedeniyle iskonto faizi istenemeyeceğini, taşınma sözleşmesinin Varan Turlar Ltd. Şti.nin yaptığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı Sigorta Şirketi vekili, dayanın reddini istemiştir.

Davalı Abadurrahman'ın ise, davaya cevap vermediği gibi, durşmaya da katılmadığı anlaşılmıştır.

Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, Adli Tıp raporuna ve bilirkişi raporuna göre, davacının davalı Varan A.Ş.'ne ait otobüste yolculuk ettiği esnada bu otobüsün şoförü olan Abdurrahman'ın kusuru yüzünden meydana gelen kaza sonucu çalışma gücünü % 45 nisbetinde yitirecek şekilde yararlandığı, bu olaydan büyük üzüntü duyduğu ve maddi zarar uğradığı yaralandığı, sonucuna varılarak, 4.7.1988 tarihli ek bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüyle ve maddi tazminat hususunda taleple bağlı kalınarak ( 4.995.664 ) TL'nın davalılar Varan A.Ş. ve Abdurrahman'dan tahsiline, esas alacak tutarı olan ( 3.688.619 ) TL ya 8.5.1985 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı ve davalı Varan A.Ş. vekilleri temyiz etmiştir.

1 - ( ... )

2 - Davacı, dava dilekçesiyle faiz isteminde bulunduğuna göre mahkemece hükmolunan manevi tazminat tutarı üzerinden davacı yararına yasal faize hükmedilmek gerekirken, bu konuda menfi veya müsbet bir karar verilmemesi davacı yararına bozmayı gerektirmiştir.

3 - Memeyyiz davalı Varan Turizm Seyahat A.Ş. yönünden yapılan temyiz incelemesine gelince; mahkemece davacı tarafın iş gücü kaybı nedeniyle ilgili sitemini 65 yaş ile sınırlandırdığı gözönünde bundurularak bu yaş sınırına göre hazırlanan ve mümeyyiz davalı tarafından da kabul ediilen son ek bilirkişi raporuna göre davacı yararına maddi tazminat hükmolunmak gerekirken, aksi düşüncelerle, bu hususdaki talibi aşacak biçimde hüküm tesisi doğru değildir.

4 - Diğer yandan, her ne kadar davacı dava dilekçesiyle iskonto haddi üzerinden temerrüt faizi talebinde bulunmuş ise de, bilahare gerek % 30 yasal faize göre hazırlanan bilirkişi raporunu kabul etmek suretiyle, gerek de orana göre tesis edilen mahkeme kararını, bu yönden temyiz etmemek suretiyle iskonto haddi üzerinden temerrüt faizi isteminden vazgeçmiş, yasal faiz yürütülmesini kabul etmiş sayılmak gerekir. Bu durumda mahkemece olay tarihi olan 28.4.1984 tarihinden 395 sayılı yasanın yürürlük tarihi olan 19.12.1984 tarihine kadar hükmolunan maddi tazminata % 5 üzerinden yasal faiz yürütülmesi gerektiği hususu nazara alınarak, bu yönde uygulama yapılmak gerekirken, belirtilen dönem için de hesaplanan maddi tazminata % 30 faiz yürütülen bilirkişi raporuna göre hüküm tesisi de doğru değildir.

5 - Ayrıca, kabule göre de, davacının istediği toplam maddi tazminat tutarının ( 6.390.000 ) TL. olduğu, bunun ( 3.688.619 ) TL'lık bölümünün kabul edilip, ( 2.701.381 ) TL'lık kısmını red edildiği, red edilen miktar olan ( 2.701.381 ) TL. üzerinden mümeyyiz davalı yararına ücreti vekalet takdiri gerektiği halde, red edilen miktarın 1.394.366 ) TL. olduğundan bahisle bu miktar üzerinden mümeyyiz davalı yararına ücreti vekalete hükmedilmesi de doğru olmamış hükmün bu nedenle de mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 2 no.lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı; 3,4 ve 5 no.lu bentlerde açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA, 22.10.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 01-05-2012, 15:46   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sevnur
ben de usulden reddi halinde maktu vekalet ücretine hükmedileceği görüşündeyim ancak somut davada, davanın usulden reddi yerinde bir karar mıdır? Zira, davacı, kendisine verilen kesin süre içinde delil sunmamış, hiç bir duruşmaya katılmamış ve gider avanslarını yatırmamıştır. Dava, bunlar neticesinde 'ispatlanamadığından' reddedilmiştir. Bu halde usulden red doğru bir karar mı? ikincisi, mahkemece gerekçeli kararda hiç bir şekilde vekalet ücretine hükmedilmemiştir. En azından kararı bu yönden temyiz etmeyi düşünüyorum. Zira bildiğim kadarıyla tavzih yoluyla vekalet ücretini karara ekletmem mümkün olmayacak. Cevapları için meslektaşlarıma teşekkür ederim.

Dava ispatlanamadığı için reddedilmişse usulden değil, esastan reddedilmiş sayılır. Bu bakımdan kararın sonucu doğru olsa da, "usulden red" nitelemesini doğru bulmuyorum.
Old 01-05-2012, 23:24   #7
Av. Kübra İSLAMOĞLU BAYER

 
Varsayılan

Davanın açılış tarihi Ekim 2011'den önce ise ve gider avansı için süre verilmiş ise yatırılmaması dolayısıyla usulden reddetmiş olabilir.
Öte yandan davanın ispatlanamadığına karar verebilmesi için esasa girmesi gerektiği açık. Bu durumda Mahkemenin kararı epey hatalı.

Geçen bir dosyada istihkak iddiası nedeniyle dosyamız resen İcra Mahkemesine gitti. Hakim o aşamada - yalnızca takibin devamı ya da taliki ile ilgili karar verebilirken- "istihkak iddiasının kabulüne" ve dava açmak üzere "üçüncü kişiye(!)" 7 günlük süre verilmesine karar verdi-diyelimki kazara üçüncü kişinin istihkak iddiasını kabul etti ne diye ona süre verdi onu da anlamadık-. Oluyor böyle ucube kararlarımız.

Biz kararın doğrusunu kendımız anlayıp alacaklı vekili olarak davayı açtık. Sizde mecburen temyiz edeceksiniz.

(Mart 2012'dekinde) Hakimlik mülakatlarında mesleki bilgiyi sınamaktan ziyade falanca yerdeki gölleri sorduklarını duydum. Sanırım coğrafya bilgisinin iyi olması yetmiyor
Old 02-05-2012, 09:09   #8
yılmazkan

 
Varsayılan

İlçeler ile Itri'nin güfte ve bestelerini sormak da var... Müzikle de aranızın iyi olması gerekiyor :-)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kira tespit davasının konusuz kalması ve vekalet ücreti...?? Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 19 21-07-2023 17:28
ACİL!Menfi tespit davasının reddi sonucu alınan bozma kararının icra dosyasına etkisi av.nuşin Meslektaşların Soruları 12 26-05-2011 10:29
itirazın iptali davasının usulden reddi av.sibell Meslektaşların Soruları 5 20-07-2010 08:30
kira tespiti davasının reddi halinde davalı vekiline ödenmesi gereken vekalet ücreti asiyehp Meslektaşların Soruları 1 29-03-2010 16:36
maddi tazminat davasının reddi ve vekalet ücreti canözüm46 Meslektaşların Soruları 6 06-01-2008 19:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04587412 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.